BaşÖRTÜSÜ raporu 2007 Sakarya Başörtüsü Platformu


Ağustos 2007 - Başörtüsü sorununa toptan çözüm



Yüklə 2,1 Mb.
səhifə51/102
tarix30.10.2017
ölçüsü2,1 Mb.
#22656
1   ...   47   48   49   50   51   52   53   54   ...   102

29 Ağustos 2007 - Başörtüsü sorununa toptan çözüm


Sivil anayasa çalışmalarıyla birlikte tartışmaya açılan başörtüsü sorununa ilişkin değerlendirmelerde bulunan Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, “Haberlere göre, başörtüsünün adı türban olarak değiştirilmiş ve çözümü için sadece üniversitelerde okuyan öğrenciler için bir kolaylık sağlanacağı esas alınmıştır. Böyle bir anlayış başörtüsü sorununu çözmez, daha çok yozlaştırır ve işe yaramaz hale getirir. Her şeyden önce bilinmelidir ki bir kız öğrenci başı örtülü üniversiteyi bitirse bile kamu hizmetlerinde başı örtülü çalıştırılmayacaktır. Hatta son zamanlarda özel sektörde de başı örtülü eleman çalıştırmanın giderek azaldığı ve başı örtülülerin düşük ücret verilerek sömürüldüğü anlaşılmaktadır” diye konuştu. Başörtüsü sorunun çözülmesi gerektiğini, ancak bu çözümün sadece üniversiteye giden öğrencileri değil, bir bütün olarak başını örterek okumak ve çalışmak isteyen herkesi kapsaması gerektiğini vurgulayan Başoğlu, “Bu gerçekleşmediği sürece başörtüsü sorunu çözülmeyecek, çözülmesi gereken yeni tartışmaları karşımıza çıkaracaktır.” dedi. (Milli Gazete)

29 Ağustos 2007 – Biz de korkuyoruz, hadi bakalım


Özlem Albayrak, Yeni Şafak’taki “Biz de korkuyoruz, hadi bakalım” başlıklı yazısında ironik bir üslupla gündemi değerlendirdi: “Adı laikçi dillerin duası, tekerlemesi olmuş "mahalle baskısı"nın baskısı, geniş kitlelere yayılması planlanan maçta ilk faule sebebiyet vermiş ve başörtülü bir genç kadın güpegündüz Şişli caddelerinde beş kişilik bir grubun hem sözlü hem fiziksel saldırısına uğramışsa; o kadın merhametli bir adam tarafından oradan uzaklaştırılmak suretiyle başörtüsünü o beş kişilik grubun elinden kurtarabildiyse... Kesinlikle korkmamız gerektiğini düşünüyoruz. Korkuyoruz… Çünkü, hem rejimin tepeden indirdiği yasaklarla, hem de zarif konuşmaların asla renk vermediği kibar ortamların şeffaf engellemeleriyle, kısıtlamalarıyla mücadele edenler başörtülüler olduğu halde, bir de "açık kadınlara kendilerini daha az dindar hissettirdiğimiz için" kabahatli bulunuyoruz. Korkuyoruz efendim. "Üniversitelerde kılık kıyafet serbest olsun" sözü daha ortaya atılır atılmaz, kopan bu kıyametten, eşit, özgür ve huzurlu yaşanabilecek bir geleceğimizin olmayabileceği sonucuna varıyor ve korkuyoruz. Geleceğe dair mesnetsiz, tutarsız, verisiz, kanıtsız vehimlerin, bugün varolan, birebir yaşanan, milyonlarca insanı baskı ve yasak altında tutan engellemeleri çoğaltmak için mesnet teşkil etmesinden, yeterli gerekçe sayılmasından ve bunun müzminleştiğinden korkuyoruz…”

29 Ağustos 2007 – Genelkurmay’dan Gül ve Erdoğan'a eşsiz davetiye

Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde (GATA) mezuniyet töreni için Genelkurmay, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan'a eşsiz davetiye gönderirken, protokolün iki numaralı ismi TBMM Başkanı Köksal Toptan'a eşli davet yolladı. Gül, cumhurbaşkanı olarak askerlerin düzenlediği ilk törene de bugün katılacak. GATA'nın 2005-2006 Eğitim Öğretim Yılı Mezuniyet Töreni geçen yıl 29 Ağustos tarihinde gerçekleşmişti. Söz konusu davetiyeler 10'uncu Cumhurbaşkanı Sezer'e eşli gönderiliyordu.



29 Ağustos 2007 – Askerin tavrı “başörtüsü tepkisi”

Bugüne kadar tüm cumhurbaşkanlarının yemin töreninde hazır bulunan Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları, gerekçe göstermeden dünkü törene katılmadı. Askerin bu tavrı 'başörtüsü tepkisi' yorumlarına neden oldu. Oylamanın üç turuna da katılmayan CHP yemin töreninde de yoktu. YÖK Başkanı Prof. Teziç ile Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu'nun koltuğu da boştu.



30 Ağustos 2007 – Kabinede de türban azaldı

Hürriyet gazetesi, Meclis’teki vekillerden sonra kabine üyelerinin de eşleriyle ilgili bir haber hazırladı. Haberde şu bilgiler aktarıldı: “Seçimden sonra Meclis'te azalan eşi türbanlı vekil sayısı Başbakan Erdoğan'ın kabinesinde de kendisini gösterdi. Erdoğan'ın yeni kabinesinde eşi türbanlı olan bakan sayısı 2 azalarak 14'e düştü. Geçen hükümette Başbakan Erdoğan dahil 23 bakan görev yaptı. Emine Erdoğan dışında 16 bakanın eşi türban takıyordu. Yeni kabine, Erdoğan dahil 25 kişiden oluşuyor. Bu kabinede eşi türbanlı olan bakan sayısı, başbakanın eşi dahil 14'e düştü.”



30 Ağustos 2007 – Eşli resepsiyon!

Milliyet, “Cumhurbaşkanı Gül'ün, eşinin ev sahipliği yapacağı büyük bir resepsiyon düzenleyeceği ve yemin törenine katılmayan komutanlar ile Baykal'ı eşli olarak Çankaya Köşkü'ne davet edeceği belirtildi” cümleleriyle anons ettiği haberde şu bilgilere yer verdi: “TBMM'de yaptığı teşekkür konuşmasında, "Kapını herkese açık olacak" diyen Gül, önümüzdeki günlerde Çankaya Köşkü'nde devlet protokolü, yabancı büyükelçiler, iş dünyasının temsilcileri ve sivil toplum örgütlerinin davet edileceği büyük bir resepsiyon verecek. Eşi Hayrünnisa Gül ile birlikte ev sahipliği yapacağı resepsiyon için yasama, yürütme ve yargı organlarının temsilcilerine davette bulunacak olan Gül, TBMM'deki cumhurbaşkanlığı oylamalarına ve yemin törenine katılmayan Baykal ile yine yemin töreninde yer almayan Büyükanıt ve kuvvet komutanlarını davet edecek. Gül'ün eşli davetiye göndermesi beklenen Büyükanıt ve Baykal'ın nasıl bir tutum izleyeceği henüz bilinmezken, türbanı nedeniyle tartışma konusu olan Hayrünnisa Gül, son anda bir değişiklik olmazsa, resepsiyonla Çankaya Köşkü'nde ilk kez kamuoyunun önüne çıkacak.”



30 Ağustos 2007 – Türban siyasal bayrak, gerilim aracı

Şükran Soner, “İşçinin Evreninden” adlı köşesinde “Dinci” başlıklı bir yazı yayınladı. Soner köşe yazısında şunları ifade etti: “Elinizi vicdanınıza koyun da bir düşünün. Sayın Gül gerçekten Anadolu kökenli, eğitim görmüş, siyasete girmiş bir aydın olarak siyaset yapma sınırlarını yemin ettiği Cumhuriyet ve laikliğe bağlı çizgide sürdürmüş olsaydı, kökeni nedeni ile, inancının gereği olarak karısının taktığı türbanı, hangi haddini bilmez bu kadar ciddi bir cepheleşmenin simgesi olarak gündeme getirebilirdi? Sayın Erdoğan ve Sayın Gül, AKP'nin ilk iktidara gelişi ile birlikte, özellikle, karı-koca birlikte seçilmişler, birlikte iktidar olmuşlar, devlet yönetiyorlarmış gibi, olur olmaz her yerde, özellikle vitrinde türbanı bayrak yapmaya kalkışmasalardı, bu ülkede türban siyasal bayrak, gerilim aracı olarak bu kadar büyük sorun olur muydu?”



30 Ağustos 2007 – Türban abartılamayacak bir sembolik önem kazandı

The Times gazetesinde, Bronwen Maddox imzasıyla çıkan makalede şu görüşlere yer verildi: “Türban abartılamayacak bir sembolik önem kazandı ve politika üzerine diğer her türlü ayrıntılı tartışmayı boğar hale geldi. Her ne kadar Gül eşinin türbanı biraz daha modern bir tarzda takabileceğini, geleneksel boyun çevresinden dolaştırma yönteminden çıkabileceğini söylese de, kendisini eleştirenler bunu da İslami uygulamaların devlet işlerine tehditkâr bir biçimde ve zorla girişi olarak görüyor. Türban, kısmen Atatürk'ün 1930'lu yıllarda yaptığı reformlardan kalan ve İslamcı kıyafetlere yönelik olan kısıtlamalar nedeniyle şu anda üniversitelerde yasak. YÖK ve ordu, İslamcı sempatizanların çoğalmasını önlemeye çalışıyor... Gül'ün karşıtları, bu yasağı kaldırması ve benzeri diğer değişiklikleriyle, devlet ve İslam arasındaki ayrılığı ortadan kaldıracağını ve günün birinde tüm kadınların örtünmeye zorlanacağı görüşünde. Gül'ü savunanlarsa bu değişimin sadece sıradan kadınların isteğini yansıttığını, bu kadınların çoğunun (onların iddiasına göre) türban taktığını, aralarından üniversiteye gitmek isteyenlerin başlarını açmak zorunda kalacağı için gidemediğini söylüyor.”



30 Ağustos 2007 – Askerin töreninde Gül'e ince tavır

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan, Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin dünkü mezuniyet törenine, askerin davetine uyarak eşsiz katıldılar. Orgeneral Büyükanıt kapıda karşıladığı Gül'ü, kürsüye çıkarken selamlamadı. Gül'ün eşi olmadığı için karşılama sırasında Büyükanıt'ın eşi Filiz Büyükanıt salonda oturdu. GATA Komutanı Korgeneral Necati Özbahadır ve diğer konuşmacılar da alışıldığı gibi "Sayın Cumhurbaşkanım" yerine "Sayın Cumhurbaşkanı" diye hitap ettiler… Dönem birincisinin ödülünü veren Gül ve üçüncünün ödülünü veren Erdoğan, salondakilerden nispeten cılız alkış alırken; dönem dördüncüsünün ödülünü veren Büyükanıt coşkulu bir şekilde alkışlandı. (Hürriyet)



30 Ağustos 2007 – Asker Gül’e niçin selam versin ki?”

GATA’daki mezuniyet töreninde askerlerin sergilediği tavır ile ilgili yazan İlhan Selçuk şu görüşleri ifade etti: “Gül ve eşi tesettürü kamu alanlarında meşrulaştırmak için AİHM'e başvurdular; kaybedeceklerini anlayınca davadan vazgeçtiler. AİHM ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi tesettürü kamu alanlarında yasaklamışlardı... Kadını erkekten aşağı ve farklı görerek eşini tesettüre mahkûm eden Gül bu kafayla Cumhurbaşkanı olduğu için, sakıncalı, kusurlu, laik Atatürk Cumhuriyeti'ne ters düşen kimliktedir... Kadın-erkek eşitliğine karşıt. Kadının saçının telinin bile görünmesini günah sayan. Laik Cumhuriyete karşıt. İslamcı-dinci düzenden yana. Dosyalı. Zanlı. Bir Cumhurbaşkanı ile karşı karşıyayız. Atatürk'ün askeri bu kişiye neden selam versin ki?”



30 Ağustos 2007 – Eski seçkinlerle yeni seçkinler arasındaki iktidar rekabeti

Le Monde gazetesinde Sophie Shibab imzasıyla yayınlanan makalede “İslamcı eğilimli ama Avrupa yanlısı Gül'ün cumhurbaşkanlığı Türkiye için yeni fırsatlar açacak bir dönüm noktası. Laik seçkinlerle AKP uzlaşma ve hoşgörüye dayanan bir denge sağlayabilirse Türk demokrasisi kök salmakla kalmayıp Avrupa ve bölgeye de fayda sağlar” yorumu yapıldı. Shibab, Gül ve eşinin başörtüsü nedeniyle yaşanan tartışmalarla ilgili ise şu görüşleri yazdı: “Başbakan Tayyip Erdoğan da 'göbeğini kaşıyan bıyıklı' (yani halktan Türklerin imajı...) bir cumhurbaşkanını tanımayacağını söyleyen bir köşe yazarına ülkeyi terk etmesini önerdiği için özür diledi. Böyle bir tanım zaten, 'laiklerin' bile yurtdışında kendilerini temsil etmesinden mutluluk duyacağı Gül gibi mükemmel İngilizce konuşan bir iktisatçı için yersiz. Ama bir de Gülün eşinin türbanı olmasaydı... Eşi, bir stilistten biraz 'modernleştirilmiş' bir türban modeli istediği iddialarını yalanladıysa da, yerel basın bu konunun üzerine atlayarak ülkeyi bölen diğer konuları neredeyse bir kenara itti. Aslında bu bile ülkedeki yatışmanın bir başka işaretiydi. Böylece bu bölünmelerin aslında eski seçkinlerle yeni seçkinler arasındaki bir iktidar rekabetinden kaynaklandığı ortaya çıkıyor. Oysa halk gündelik hayatta çeşitliliği yaşamayı öğrendiğini gösteriyor; türbanlı ve başı açık kadınlar sık sık aynı kurumlarda hatta aynı ailelerde yan yana.”



31 Ağustos 2007 – Erdoğan ve Gül’e başörtülü eş ayrımcılığı

30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla Genelkurmay'ın Kara Kuvvetleri Komutanlığı Yazlık Bahçesi'nde verdiği resepsiyona Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan eşsiz katılırken, TBMM Başkanı Köksal Toptan ise eşi Saime Toptan'la birlikte katıldı. Tören Kıta Komutanı olan Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanı Tümgeneral Necdet Sezginer, "Sayın Cumhurbaşkanım" hitabıyla başladığı konuşmasında, laikliğin koruyucusu olacaklarını vurguladı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, resepsiyona gelişi sırasında Çankaya Köşkü'nde eşi Hayrünnisa Gül'le birlikte eşli bir davet verip vermeyeceğinin sorulması üzerine, "Şimdilik hiçbir şey planlamadık" dedi.



31 Ağustos 2007 – First Lady’nin tesettürü modern Türkiye imajıyla nasıl bağdaşacak?

Hürriyet yazarı Tufan Türenç; “Hem Cumhurbaşkanı'nın, hem de eşinin önemli görevlerinden biri de devleti temsil etmektir.” dediği yazısında Abdullah Gül’ün bazı açmazları olduğunu ifade etti. Türenç, konuyla ilgili şöyle yazdı: “Gül çiftinin dünyaya verecekleri imaj, Türkiye açısından son derece önemlidir. Oysa Gül ve eşi, bu açıdan avantajlı bir durumda değildir. Dünyada devlet başkanları ile eşlerinin giyim kuşamları, hareketleri, davranışları, konuşmaları, halkla ilişkileri, toplumsal olaylara, çevre sorunlarına karşı duyarlılıkları titizlikle elden geçirilir. Oysa Türkiye'nin "First Lady"si tesettürlüdür. Bu, modem Türkiye imajıyla nasıl bağdaşacak? Çünkü Türkiye'de pek çok kişi tarafından ileri sürülen "İnsanların kafasının içi önemli, dışı değil" yaklaşımı, uygar dünyada kabul edilen bir argüman değil.”



Yüklə 2,1 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   47   48   49   50   51   52   53   54   ...   102




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin