Dağlarla,denizlerle,kuşlarla,çiçeklerle,
Korular,ormanlarla,bağlarla,bahçelerle,
Nehirlerle,göllerle,nice güzelliklerle…
Sizin için gerekli-uygarlık nimetleri-
Araçlar,gereçlerle-sayısız madenlerle-
Bakın görmez misiniz,-nerede gözleriniz?-
Ey kullar,ne görkemli,sınırsız yetenekli
Bir döşeyiciyiz Biz,bol kerem sahibiyiz…
Daha büyüklerini,daha güzellerini
İstediğimiz anda yaratabiliriz Biz.
(Ne kadar güzeldirler yeri döşeyiciler,
Güzellikler içinde güzellik üretenler…)
Zıt kutuplu olarak her şeyden çifter,çifter
(Erkekler ve dişiler/artılar ve eksiler…)
Yarattık ki,düşünüp öğüt,ibret alır da
Gerçeğe dönersiniz,hakka yönelirsiniz,
Rabbin buyruklarına tam teslim olursunuz.(..yasalarına uyanlar…)
(Allah’ın Bir’liğine ve benzersizliğine
Dünyada/ahirette tanıklık edersiniz.) (Her zamanda/mekanda…)
Ey Rasulallah,de ki;-İnsanlara bildir ki!-
“Gelin,koşun Allah’a!-Allah’tan yine O’na.-
Kaçınız ey insanlar Ulular Ulusu’na.”
(Var mı gidecek başka bir kapınız,sineniz?)
“Kuşku yok ki,ben size O’nun iradesiyle (…yüce izniyle)
O’nun Katı’ndan gelmiş,nezdinden gönderilmiş
Aranızdan seçilmiş,elçi tayin edilmiş
Açık uyarıcıyım,hidayet ışığıyım.” (Nur’un yansımasıyım,hakikat çerağıyım.)
“Allah ile birlikte bir ilah edinmeyin,
Hiçbir gücü,idolü,objeyi,simgeleri
O’nunla bir tutmayın,yerine geçirmeyin!
(O’ndan başka birine rablık yakıştırmayın!)
177
Kuşkusuz ki ben size-insanlar hepinize.-
O’nun Katı’ndan gelmiş/seçilmiş/gönderilmiş
Apaçık bir tebliğci,uyarıcı,müjdeci
Elçiyim,peygamberim,aşk,barış simgesiyim!”
Ya evet,işte böyle,onlardan daha önce (..öncekiler/onlara/yaşayan
Herhangi bir peygamber,bir kılavuz,bir önder toplumlara.)
Gelmeye görsün hemen sağlıklı düşünmeden (…kapsamlı…)
İşitmeden,görmeden-bakmasını bilmeden.-
-Doğru,dürüst bir belge bir kanıt getirmeden.-
“O,ya bir sihirbazdır,büyücü,yalancıdır,
Ya delidir,mecnundur,onu cinler çarpmıştır,
İnanmayın,sözleri doğru değil!”dediler.
Bunu kuşaklar boyu yoksa birbirlerine
Vasiyet mi ettiler,tavsiye mi ettiler?
Bulaştırdılar mı ne mesnetsiz söylemlerle?
(Bulandırdılar mı ne,sulandırdılar mı ne?)
Bu konuda böyle mi düşünüp,söylediler ? (…konuştular?)
Hayır!Onlar gerçekten Allah’a baş kaldırmış,
Belirlenen/konulan haddi/sınırı aşmış
Sorumsuz,başıbozuk,azgın bir topluluktu(r,)
Azgınlığı huy,sanat-yaşanılan bir hayat(!)-
Edinen,kanıksayan dengesiz bir güruhtu(r.) (…benimseyen…)
Onlar kendilerine-taşkın nefislerine-
Haksızca zulmedici-hep haksızlık edici-
Talihsiz kimselerdi(r),-kendini bilmezlerdi(r.)
(Ey Muhammed Mustafa!)Artık onlara uyma,
Yüz çevir,hiç aldırma!-Ey mü’minler sizler de!-
Brak kendi hallerine,sen kutlu işine bak,
Sürdür sorumlulukla evrensel görevini.
Yaptığın çağrılara eğer uymuyorlarsa,
Sen onların-dağınık,ışıksız-başlarına
Koruyucu değilsin,kınanacak değilsin
Asla bu hususta da,brak ne halleri varsa
Görsünler nasipsizler,gerçeği örtücüler…
Ey Peygamber!Öğüde-ey mü’minler sizler de!-
-Bu evrensel davanın varisleri olarak…-
178
Uyarıya,çağrıya-hakkı hatırla(t)maya-
Devam et,sen yine de tebliğe ara verme!(…edin…)
Çünkü o mü’minlere-mühürsüz yüreklere-
Yararlıdır mutlaka işiten kulaklara,
Görebilen gözlere fayda verir elbette! (…yararlıdır mutlaka!)
(Ey Muhammed Ümmeti!Bu evrensel mirasa
Sahip çıkmamız gerek,onu Çağ’a,Çağlar’a
Olanca yalınlığı,olanca görkemiyle
Taşıyabilmek için olanca gücümüzle,
Samimi inancımız,iyi niyetimizle
Adanmışlık ruhumuz,sonsuz güvenimizle
Birlikte çalışmamız,Elçi’nin önderliği
Kitaplar Anası’nın şaşmaz rehberliğinde…
İnsan’a yitirdiği kutsal değerlerini (…doğal/fıtri…)
Yeniden kazandırmak böyle mümkündür ancak.
Onu layık olduğu yer(d)e konuşlandırmak,
Yeryüzünde/evrende-dünyada/ahirette-
Onurlu,özgür,mutlu bir kuşağa taşımak, (…boyuta/iklime…)
Nefsinin oynadığı oyunlardan kurtarmak,
Sevgiye,kardeşliğe barışa yaklaştırmak,
Çağlardır düşlediği günlere kavuşturmak…)
-Verilen bu görevin bilincinde miyiz ki?-
ZARİYAT(51/47-55)
***
(Durum böyledir işte işitene,görene.)
Sözün özü şudur ki-kuşku duyulmasın ki!-
Her kim Yüce Allah’ın-Tek Ölümsüz İlah’ın-
-Kullarına sayısız rızık veren Rezzak’ın.-
Kutsal hükümlerine-simge ve ölçülere-
(Koyduğu ölçülere/kutsal sembollerine) (…simgelerine)
Saygı gösterir ise,kutsallık simgesiyle
Kutsadığı şeyleri benimser,yüceltirse,
Evet bu kuşkusuz ki-şanıma and olsun ki!-
179
Gönüllerin Allah’tan korkup,saygısızlıktan
Sakınmasıdır işte,takvadır,takva yani!
(Bu semboller/nişanlar gerçek anlamlarını (…değerlerini)
Yüreklerde kök salan sorumluluk kaygısı (…bilinci…)
Bilincinden alırlar,O’na sonsuz saygıdan…) (Kaygısından…)
HAC(22/32)
***
Ululukta,ikramda eşsiz Rabbinin adı,
Lutufta,azamette çok büyüktür,çok şanlı!
Yücelerden Yüce’dir,mübrektir,saygındır,
Mutlak olan Varlığı mütealdir,aşkındır.
Sonsuz,rahmet,merhamet,ihsan,cömertlik,hikmet
O’nda vardır yalnızca,ancak O’na yaraşır (…sonsuzca…)
Yeryüzüne/evrene/gönüllere hükmetmek…
RAHMAN(55/78)
***
Acıyan,Bağışlayan Rabbin MÜTEKEBBİR Adıyla
Size ne oluyor ki-ne alıkoyuyor ki-
Allah’a büyüklüğü,ululuğu,kudreti
Yakıştırmıyorsunuz,sizler ummuyorsunuz (…beklemiyor musunuz)
O’ndan onur ve vakar-inançsız günahkarlar!-
(Allah için vakarlı bir tavrı/davranışı (O’na karşı…)
Benimsemiyorsunuz ve takınmıyorsunuz!
Egolarını ilah edinen zavallılar,
Kendinize bunu mu yakıştırıyorsunuz?) (…uygun görüyorsunuz?)
Oysa ancak O,sizi kısa/uzun vadede
Çeşitli evrelerden/birçok kademelerden
(Değişik süreçlerden/çemberlerden/hallerden…)
Geçirip,yaratmıştır,ortaya çıkarmıştır…
180
Beden ve ruhunuzu/enfüs/afakınızı
Tam bir uyum içinde eşleştirip özenle
Varlığın sahnesine.Ya bu nankörlük niye?
Görmez misiniz Allah,-gücü sınırsız Kadir.- (Bari)
Gökleri birbiriyle nasıl uyum halinde (…uyumlu halde)
(Ve tabaka,tabaka-kat,kat ve dalga,dalga…)
Yaratmış,düzenlemiş,emrinize amade
Kılmışsa,insanı da-bu seçkin varlığı da- (…varlığıyla)
Aklı/kapasitesi/mizacı/becerisi/
Zevkleri/tercihleri/geleceği/geçmişi
Gücü açısından da-çeşitli kıvamlarda-
Değişik şekillerde-tabakalar halinde-
Yaratmıştır,şüphesiz hiç kimse,hiç kimseyi
Konumundan/işinden/inancından dolayı
Küçümsememelidir,hakir görmemelidir.
-Ya da gözlerde fazla büyüt(ül)memelidir!- (Kimse de gözde…)
(Allah’ın yasasını/Rahman’ın kullarını
Hor,hakir görmek için kullanmak art niyetin,
İnanç zafiyetinin,dizginlenmez bir kibrin,
Gururun,bencilliğin-kendini bilmezliğin-
Şaşmaz göstergesidir/ibretlik sahnesidir.)
-Böyle olmamak için ne yapmamız gerekir?
Kurtuluşun ilk şartı içtenliktir,sevgidir,
Allah’a,Elçisi’ne itaattir,güvendir…)
NUH(71/13-15)
***
Acıyan,Bağışlayan Rabbin MELİK Adıyla
(Ey siz iman edenler,etmeyenler,insanlar!
Dinleyin,kulak verin size anlatılanlar
Arasında hikmetli kıssalardan biri de
Karun’un kıssasıdır,okuyun kalbinizle.) (…yer etsin kalbinizde.)
181
Şu da bir gerçektir ki,Karun isimli kişi (…adlı birisi..)
Musa’nın kavmindendi-o’nun amcazadesi- (…yakın bir akrabası.)
(Muazzam servetiyle tanınan birisiydi,
Çok zengindi büyük bir varlığın sahibiydi(!))
Ama onlara karşı şımardıkça şımardı,
Övündükçe övündü,taşkınlıkta bulundu,
Gurura kapılarak üstünlüğe soyundu!
Biz ona öyle büyük hazineler vermiş de,
Varlık bahşetmiştik ki,taşımak pek kuvvetli
Bir topluluğa bile tüm anahtarlarını
Ağır,güç geliyordu onları zorluyordu! (…yoruyordu!)
(Aslına bakılırsa Karun kendi kendini
Muazzam servetinin kurşun kulelerin(d)e
Kilitli tutuyordu-gönüllü tutsağıydı- (…azatsız…)
O servetinin ancak-servet dediğin nedir?-
O’nun mu senin midir,mülkün sahibi Kimdir?-
Ne yazık ki serveti,o servetini değil
Yönetiyordu onu/çekip çeviriyordu.)
Önce iman etmişken,sonradan kıskançlığı,
Hasetliği yüzünden seçti münafıklığı!
Fir’avn’ın hizmetine-onun ağır zulmüne
Ortak oldu her şeyi-ilmiyle/servetiyle-
Girdi tüm varlığıyla,bütün imkanlarıyla.
Haklı olana değil,güçlüye arka çıktı, (.yandaş oldu/el uzattı.)
Işığa sırt çevirdi,karanlığı yeğledi. (…yeğ tuttu.)
(Hem ilim sahibi,hem varsıl olduğu için
Belki peygamberliğin ona verilmesinin
Daha doğru,yerinde olacağı hissine
Kaptırmıştı kabaran egosunu/nefsini.
Bu yüzden şeytanlaştı,korkunç bir hata yaptı.)
-Baş gözüyle bakanlar ne kadar görebilir?
Acaba öyle midir,görünüşte öyledir…-
Haklılar mı güçlüdür,güçlüler mi haklıdır?
Kim haklının yanında değil,güçlü yanında
Yer alırsa haklıdır,zarardadır,kardadır?
-Onların akıbeti ne ola ki acaba?-
182 Ona şöyle demişti hani hemşehrileri;
“Şımarma,böbürlenme,küstahça kibirlenme!
Allah hiç kuşkusuz ki sevmez kibirlileri,
Şımarıp duranları,kendini kasanları!(…bilmezleri!)
Yüce Allah’ın sana verdikleri içinde
Bunca hazinelerden-varlıktan/zenginlikten-
Harcayarak gönülden seve,seve paylaş da,
Ahret yurdunu ara,ama bu dünyadan da
Nasibini unutma-hakkını ver onun da!-
Güzel bir denge sağla ikisi arasında.
Her an mücadele et bu dengeyi kurarken.
Ulu Allah’ın sana ihsan ettiği gibi
Sen de o insanlara-eli daralanlara-
İyilik et,hayır yap,bulun bol,bol ihsanda.(…ikramda.)
Gücüne güvenerek bir de sakın ola ki
Yeryüzünde kargaşa/bozgunculuk çıkarma,
Hakkı/hukuku gözet gücünü kullanırken! (Hep adaleti…)
Çünkü Allah kuşkusuz sevmez bozguncuları,
Fitne peşinde koşan yarasa ruhluları!” (…yılan bakışlıları!)
(Bazen bilerek,bazen istemeden,bilmeden
Evrensel dengeleri bozan bağımlıları,
Maymun maskaraları,ucuz kahramanları,
Çarpık niyetlileri/talihsiz sefihleri…) (…cahilleri…)
Mağrur varsıl dedi ki;”Ben,bendeki beceri,
İlim,yetenek,çaba ve bilgi(m) sayesinde
Ulaştım bu varlığa,bu servete,kudrete!”
(Bu servet/varlık bana bendeki bir beceri,
İlim,yetenek,bilgi sayesinde verildi!)
“Vereni” göremedi perdelenen gözleri
Altının cilasıyla-kibrinin boyasıyla- (…parıltısı…)
(Servet, “alınan” değil,verilen bir şeydi ki,
Ya kabullenemedi,ya da fark edemedi!
Her iki seçenek de,-tercih de,ihtimal de.-
Onun felaketiydi-sanki ölüm emriydi!- (…fermanıydı…)
O bilmiyor muydu ki Rab,kendinden önceki
Nesillerden ondan da,daha güçlü,çok daha (…zorlu/sayıca…)
Fazla taraftarları olan kodamanları (…kibirlileri..)
183
Yeryüzünden silmişti-derslerini vermişti.-
-Geleceklere ibret/ders olsun amacıyla.-
Günahları sorulmaz günahkarlardan asla!
Suçu bir huy haline/bir yaşama şekline (…hayat biçimine)
Getiren zalimlerden-haksızlık edenlerden-
Kendine,yakın/uzak çevresine haince…(…öfkeyle/nefretle.)
Onların kimlikleri okunur yüzlerinden.)(…kaderleri/gözlerinden..)
Kimin ne yaptığını Allah bilir en iyi,
Bütün boyutlarıyla-gizlisi/açığıyla-
Girdisi/çıktısıyla/eğrisi/doğrusuyla,(..yanlışı…)
Eksisi/artısıyla/-enfüsü/afakıyla…-
Derken tüm ihtişamı/gösterişi/çalımı,
Süsü-püsü içinde,gururuyla/kibriyle
Çıktı nasipsiz Karun toplumu karşısına.
Şu geçici/iğreti dünya yaşantısına (nı)
Özenenler,ona bir değer,önem verenler;
(Dünya yaşantısını bir amaç edinenler, (…amaçlayan kimseler,)
-Oysa ahiret için bir araçtır sadece.-
Candan arzu edenler-kısa düşünceliler-
Dünya boyutlarından-alçak ufuklarından-(…sanal albenisinden)
Kurtulamamış olan tefekkürsüz beyinler;)
“Ah,şu zengin Karun’a verilenin benzeri
Bize de verilseydi,zengin olsaydık biz de!(…olsaydık onun gibi!)
Gerçekten o çok bahtlı,şansta açık,yıldızı
Yüksek biri doğrusu,büyük bir pay sahibi
Çok nasipli bir adam,bir kimse Rab Katından.”
Bizce kendilerine ilim verilenlerse;
(Ne var ki,bilgeliğin,bilginin/düşünmenin
Amaç ve değerini idrak yeteneğiyle
Donatılmış olanlar-aklı selim kafalar.);( saf aklı taşıyanlar/
“Yazıklar olsun size!İman edip,sevgiye, aydınlanmış…)
Kardeşliğe,barışa,iyiye,güzelliğe
-Allah’ın rızasına-güzel hoşnutluğuna-
Yönelik işler yapan kişi için Katından
Allah’ın vereceği karşılık andaç/ödül-
Elbet hepsinden güzel,değerlidir,üstündür.
Ama buna sadece sabredenler,Allah’a
Sonsuz güven duyanlar kavuşturulur ancak!
184
Allah’ın adaleti,keremi,inayeti
İşte budur tükenmez rahmeti,muhabbeti. (…merhameti.)
Sonunda Biz onu da,ulu sarayını da (…tacını/tahtını da)
Bomboş saltanatını,gülünç gururunu da
Yerle bir ediverdik,toprağa gömüverdik,
O silinmez sanılan ismini siliverdik! (…sandığı…)
Artık Allah’a karşı-gerçekler dünyasında-
Yoktur yandaşları da,kendisine yardımda
Bulunacak bir kimse,herkes kendi derdiyle
Boğuşacaktır orda-Kıyamet ortamında-(…Mahşer kargaşasında.)
O kendi kendisine-kendi amelleriyle-
Yardım edebilecek ve kurtarabilecek
Kimselerden biri de değildi kuşkusuz ki! (…olmadı..)
(Orda Allah’tan başka yoktur yardım edecek.
Allah,böyle birine nasıl yardım eder ki?)
Ve daha dün yerinde-konum ve mevkiinde-
Olmayı düşleyenler-Karun’a imrenenler-
(Olmaya can atanlar/Karun’u kıskananlar)
Sabahladıklarında/akıllandıklarında-
Şöyle söylüyorlardı;”Vay be!Allah demek ki
Rızkını,nimetini kulundan dilediği
Kimseye/kimselere-hikmeti gereğince-
Bol veriyor,yayıyor/kısıyor,az veriyor
Dilediğine ise şaşmaz adaletiyle…”
(Gerekeni en güzel şekilde uyguluyor.)
“Eğer Allah lütufta bulunmuş olmasaydı,(…bulunmamış olsaydı,)
Bizi de yer dibine geçirirdi vallahi!
Vay!Demek ki inkara sapanlar/saplananlar
-Sapıp böbürlenenler/azgınlık gösterenler-
İflah olmazmış asla dünyada ve ukbada.
Hayır yüzü görmezmiş,bir araya gelmezmiş
İki-yağlı-yakası,düğmeleri şüphesiz!”
(Servet “alınan” değil,”verilen” bir şeydir ki,
Onu “veren”,en zengin ve en,en cömert olan
Alemlerin Rabbidir,bunu unuttuğun an
Ne ünün,ne servetin bir şey ifade eder,
Karun değil,bilmem ne-Sultan Süleyman-olsan
185
Yok olursun,bitersin,silinirsin,gidersin
Tarih sayfalarından/dünya sahnelerinden,
Bundan daha beteri Allah’ın defterinden…(Mecid’in…)
Servete sahip olmak normaldir,yararlıdır,
Hele paylaşılırsa şekerlidir,ballıdır.
Servete ait olmak,onunla böbürlenmek,
Onu kendinden bilmek,”veren”i görememek,
Onun sırtına binmek,ustaca dizginlemek
Gerekirken,sırtına almak,altında kalmak
Tam bir perişanlıktır,rezillik,rüsvalıktır,
Zarar üstüne zarar,yenilgidir/hüsrandır.
-Kim yüzünü servete dönerse/çevirirse (…çevirmezse,)
Dönmüş olur and olsun sırtını Yaratan’a.- (…yüzünü…)
O servet ki,gün be gün sırtlarda ağırlaşır,
Taşınmaz hale gelir,sahibini geçirir
Er,geç yerin dibine bitmez emelleriyle… (…denmez tutkularıyla)
Servet ayak bağıdır,asılmış ağırlıktır
Özgürlük göklerine,vuslat çevrenlerine
Kanat vuracaklara/ruhun kanatlarına…)
İşte Ahiret Yurdu!Biz onu-sonsuzluğu-(…mutluluğu/özgürlüğü-)
Ömründe/yeryüzünde-çetin sınav yerinde-
Üstünlük taslayarak,ne böbürlenip bakmak
Tepeden başkasına,ne de fitne çıkarmak
Arzu ve isteğinde olmayan kimselere,(…niyetinde..)
Kötülükler ardından koşmayan iyilere, (…bahtlılara,)
İmanını katıksız yaşayan mü’minlere,
-Duru yüreklilere/alçak gönüllülere..-
Veririz kuşkusuz ki,niçin vermeyelim ki!
(İyi sonuç Allah’tan korkup,fenalıklardan
Sakınanlar içindir,sorumluluk bilinci
Taşıyan güzel kullar/muttakiler içindir.)(Kuşanmış olan…)
-En güzel sonuç takva sahipleri içindir.-
Allah’ın Huzuru’na kim bir güzellik,ya da
İyilik getirirse,böyle sürüp giderse
(Ve)Bu kendi(si)nden sonra,ona bundan daha da
186
Fazlası,hayırlısı/katlanmış karşılığı
Vardır Allah Katından/sonsuzluk sofrasından.-(-sonsuz hazinesinden-)
Her kim de kötülük(le)gelirse/getirirse,
-Ve bu kendinden sonra böyle sürüp giderse-
Bunları işleyenler denk bir ceza görürler
Yaptıkları şeylere karşılık ahirette.
(Yapmış olduklarından daha fazlası ile
Cezalandırılmazlar-asla ceza görmezler-
Kıl/zerre kadar bile zulme uğratılmazlar
Hakimler Hakimi’nin,Adiller Adili’nin,
Divanlar Divanı’nın özgür duruşmasında…)
KASAS(28/76-84)
***
Herkes elde ettiği-nefsinin ürettiği-(…kazandığı/kesbettiği)
Bütün şeylere karşı bir rehindir,değerli.
Herkesin akıbeti,kendi kazandıkları
Şeylere/fiillere,yapa geldiklerine
Bağlıdır hiç kuşkusuz-bundan doğal ne var ki!-
Cennet de,Cehennem de/-geçmiş de/gelecek de-
-Aydınlık/karanlık da-mutluluk/mutsuzluk da-
Yeryüzü hayatında-fanilik kuşağında-(…boyutunda/ikliminde)
İşlenen fiillerin-yapıla gelenlerin-
Ahiret kuşağında-ilahi ekranlarda- (…kozmik kameralarda-)
Yansımalarıdır ki,gözler açıldığında
O Gün görülecektir/O Gün bilinecektir…
(Kulakların,gözlerin,ellerin,yüreklerin
Bağları/mühürleri O Gün çözülecektir…
MÜDDESSİR(74/38)
***
187
Acıyan,Bağışlayan Rabbin HAKİM Adıyla
Şunu da dedi İsa;(Tek söylediği şudur;)
“Ey Kavmim,İseviler!Yüce Allah şüphesiz
Benim de Tek Rabbimdir,sizin de Rabbinizdir.
O halde siz de O’na kulluk/dua ediniz!
(O’ndan başkalarını ilah edinmeyiniz!)
İşte doğru yol budur,ebedi kurtuluştur.
(Özgürlüktür,erinçtir,sonsuz bir mutluluktur.)
Daha sonra ortaya çıkan gruplar/mezhepler
Hizpler/hizipleşmeler-ard arda bölünmeler-
İsa Mesih hakkında-görüş ayrılığına- (Kendi aralarında…)
Düştüler kıskançlıktan/kibirden/aymazlıktan
İnanç zafiyetinden/bilgisizliklerinden.
Kimi İsa Mesih’e;”Allah’ın oğlu!”dedi,
Kimi daha ileri gitti;”Rabbin kendisi!”
Bir kısmı;”Üç uknumdan birisidir o!”dedi.
“O,Allah’ın kuludur,seçilmiş rasuludur!” (..görevli elçisidir.)
Diyenlerin sözleri bunların arasında
Tek doğru olanıdır ve en mantıklısıdır.
(Bu ayrılık-ne yazık-sürmektedir bugün de,
Sürer mi-belli olmaz-Mahşer’e dek belki de!)
“Doğruyu görsünler de,’en güzel kelime’de
Birleşsinler.”cümlesi,bir gün gönül diler ki
Gerçekleşir-bu arzu-aydınlık yüreklerde,
Geçmişte/gelecekte/çileli küremizde.-(…gezegende.)
(Canlar,çok iş düşüyor kuşkusuz bizlere de
Müslümanlar olarak her zamankinden fazla.)
Artık En Büyük Gün’e tanık olunduğunda, (…vasıl/ulaşıldığı zaman,)
-Tanık olduklarında-O Gün’ün sorgusunda, (Hakim’in karşısında)
Yaşayacaklarından-onun tanıklığından-
Dolayı o inkarda direndikçe,direnen
İnkarcı kafirlerin-onların-vay haline!(…artık vay hallerine!)
Bize gelecekleri/arz edilecekleri,
188
Bizim Huzurumuza çıkacakları anda (zaman/günde)
Akılsız başlarına gelecek olan şeyi
Ne iyi işitirler,-ve ne iyi görürler!-
-Neler işitecekler ve neler görecekler
Dünyadayken görmeyen(!) gözleri açılınca!-
Bir bilsen Ey Muhammed!-Ey mü’minler sizler de!-
Nasıl şaşkınlık,dehşet içinde kalacaklar…
Dünya hayatlarında göremediklerini,(…görmek istemediklerini)
Önlerine serilen/görülmesi gereken
Nice mucizeleri-ölümsüz hakikati.-
Ama o zulmedenler-fakat O Gün zalimler-
O Gün-hala-apaçık/aşikar bir biçimde
Bir çılgınlık/sapkınlık/gaflet içindedirler!
(Sırat-ı Müstakim’den sapmış bulunacaklar,
Ona göre işleme tabi tutulacaklar…)
Rasul’üm sen onları pişmanlık ve sıkıntı,
Hasret günü hakkında uyar,çünkü onlar bir
Aldanış burgacında/gaflet bataklığın(d)a
Çırpınıp dururlarken/düşmüş çırpınırlarken,
Dirilişe/ahrete iman da etmemişken,
Bakarsın iş bitmiştir,“beklenen an” gelmiştir.
(Kıyamet kopuvermiş,Mahkeme sona ermiş (Divan kuruluvermiş,)
Hesaplar belirlenmiş,her hüküm kesinleşmiş
Hak sözü gerçekleşmiş-O Gün-yerine gelmiş,
Herkes yerli yerine sevk edilmek üzere
Sıraya dizilmiştir,Bize arz edilmiştir…)
MERYEM(19/36-39)
***
(Ey siz iman edenler,nebülöz bağırlılar!)
-Önceki vahiylerin muhatapları olan
Kitap sahiplerinin-Yahudiler,Hristyanlar-
İçinden/arasından-düşünen kafalardan- (-selim akıllılardan-)
Değişik alanlarda tartışma açanlarla (…konularda…)
189
-Zulmedenler bir yana-tartışırken-özenle
Tartışma adabına uyarak müslümanca
Ancak en güzel yoldan-incitmeden/kırmadan-
Tartışın sakin,sakin-uygun olan yöntemle.-(…en uygun bir…)
Deyin ki;”Biz inandık hem size,hem de bize
İndirilmiş olana Ulu Rab tarafından.
Bizim ilahımız da,sizin ilahınız da
Birdir hiç kuşkusuz ki,kuldur bütün insanlar.
Biz teslim olanlarız ancak ve yalnız O’na
Kayıtsız şartsız hem de,gelin “bir kelime”de
-En Güzel Kelime-de birleşelim kardeşçe.”(…insanca.)
(Yeryüzü cennetini birlik inşa edelim,
Gelecek kuşaklara örnek teşkil edelim.)
ANKEBUT(29/46)
***
Acıyan,Bağışlayan Rabbin MUSAVVİR Adıyla
Ey insanlar,kullarım/onurlandırdıklarım-
(Şereflendirdiklerim/zenginleştirdiklerim…)
Doğrusu Biz sizleri dünyaya yerleştirdik.
Ve orada sizlere sıkıntısız,güzelce
Ömür sürmeniz için değişik tür,tür geçim
Vasıtaları verdik,uygun ortam var ettik. (…bir ortam düzenledik.)
Bunları kullanmanın-insanca yaşamanın-
Yollarını gösterdik,sayısız rızık verdik
Yüce kudretimizle,sonsuz keremimizle.
Ve bu gerçeğe rağmen içinizden şükreden
Ne kadar az gerçekten!-Vaz geçin nankörlükten!-
(Verilen nimetleri saymaya kalkarsanız (…kalkışsanız)
Asla sayamazsınız,yine de doymazsınız!)
And olsun ki Biz sizi yarattık,şekil verdik,
En güzel bir biçimde düzenledik,bezedik
Üstün niteliklerle,sonra da meleklere;
“Secde edin Adem’e-ilk insan modeline!-“
190
(Sizler onun emrine amade olun,hem de
Saygı duyun ilmine/ilahi tecelliye.)(..cevherine.)
Diye bir emir verdik-bir sınav düzenledik.-
İblis dışındakiler ona secde ettiler,
Hemen emre amade oldular çekinmeden.(..öykünmeden/kibire
O secde edenlerden/saygı gösterenlerden kapılmadan.)
Olmadı,kibirlendi/her şeyini yitirdi!
-Bilgiye,yüceliğe-ilahi tecelliye- (…bilgeliğe/seçkinliğe)
Kıskançlığı yüzünden üstün bir mertebeden (Bencilliği…)
En aşağıya indi-kendisine zulmetti!-
(Şükürsüz iman olmaz,iman kibir kaldırmaz.)
Ey Ademoğulları,ey Allah’ın kulları!
-Havva ile Adem’i-ilk atalarınızı-
Şeytan bin bir hileyle nasıl kendilerine (i)
Giysilerinden soyup müstehcen yerlerini (…beşeri yönlerini)
Dostları ilə paylaş: |