Birinci Bölüm / allah'i tanimak



Yüklə 1,3 Mb.
səhifə20/80
tarix21.08.2018
ölçüsü1,3 Mb.
#73543
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   80

Çelişki Yasası


Diyalektik materyalizme göre her fenomen iki zıttan (tez ve antitez) oluşmaktadır ve bu ikisi arasındaki zıtlık, fenomende hareket ve değişime yol açar; nihayet "antitez" galebe çalar ve bu ikisinin "sentez"i olan yeni bir oluşum meydana gelir. Mesela yumurtada yavaş yavaş gelişen bir embriyo vardır, bu embriyo yine yumurtanın içinde var olan gıda maddeleriyle beslenir ve sonuçta, bu ikisinin sentezi olan civciv ortaya çıkar.

Fizikî olaylardaki zıtlar çelişkisine bir başka örnek de artı yüklü ve eksi yüklü elektirisitedir. Aynı şekilde matematikte toplama ve çıkarma işlemleri, yüksek matematikte de türev ve entegral hesapları aritmetik çelişkinin birer örneği durumundadır.

Materyalist diyalektikte sosyal ve tarihî olaylarda da bu durum geçerlidir. Mesela kapitalist toplumda; kapitalizmin "antitez"i olan işçi ve emekçi sınıfı gelişir ve sonunda kapitalizme galip olur, böylece bu ikisinin (kapitalist ve işçi sınıfının) sentezi olan sosyalist ve komünist toplum meydana gelir.

Eleştiri


Öncelikle şunu hemen belirtelim ki biri diğerinin tezyifine, hatta yok olmasına sebep olabilecek iki maddenin yan yana gelebileceği ihtimalini kimse inkâr etmemekte ve mesela, ateşle suda görülen bu özelliği herkes kabul etmektedir. Ne var ki, bunu genellemek ve cihanşümul bir kural olarak tanımlamak mümkün değildir, nitekim bunun tersi olan binlerce örnek gösterilebilir.

İkincisi, bazı maddî unsurlar arasında böyle bir çelişki ve zıtlığın bulunmasıyla; klasik mantıkla metafizik felsefede imkânsız kabul edilen çelişki ve zıtlık arasında hiçbir ilgi yoktur. Çünkü klasik mantıkta imkânsız sayılan şey, birbirine zıt olan ve aralarında tenakuz olan iki şeyin "aynı unsur"da toplanmasıdır, hâlbuki söz konusu örneklerde aynı unsur ve tek madde mevzubahis değildir. Toplama ve çıkarma veya türev entegral işlemlerinin aynı matematik unsurlarının kabul edilmesi veya kapitalist ülkelerde işçi ve emekçi sınıfının egemen olduğu devletler kurulacağı vb. gibi Marksistlerin verdiği örnek ve öne sürdükleri gerçek dışı kehanetler birer gülünç iddiadan öteye geçmemektedir.

Kaldı ki, her fenomenin iki zıt unsurdan müteşekkil olduğu varsayılacak olursa, tez ve antitez için de ayrıca birer terkibin bulunması gerekir. Çünkü bunlar da birer fenomendirler ve söz konusu kural gereğince iki zıt unsurdan oluşmaları gerekir; bu da kısıtlı her fenomenin sonsuz sayıda zıtlardan oluşması demektir!!!

Varlıkların yapısındaki çelişkinin, hareketin etkeni olarak gösterilip bu vesileyle mekanik materyalistin zaafını örtbas etme çabasına gelince: Bu teoriye yöneltilebilecek en basit eleştiri, hiçbir ilmî dayanağa sahip bulunmamasıdır. Dahası, dışarıdan gelen bir enerji tarafından oluşan mekanik hareketlerin varlığı kesinlikle inkâr edilemez elbette… Ama futbol topunun hareketini de futbolcunun ayağından gelen darbenin etkisiyle değil, topun içindeki tezat ve çelişkiyle açıklarlarsa o başka tabi!!!


Mutasyon Yasası


Kâinattaki bütün oluşum ve değişimler tedricî bir süreçte gerçekleşmemekte ve aynı çizgide toplanmamaktadır. Çoğu kere bu değişim ve dönüşümler sonucu; bir önceki fenomenle hiçbir benzerliği bulunmayan yeni fenomenler meydana gelmektedir ki bunları geçmişteki hareket sürecinin uzantısı olarak kabul etmek mümkün değildir. Mark-sistler adına "mutasyon" veya "nicel değişimden nitel değişime geçiş süreci" dedikleri bir kuralı daha öne sürerek nicel değişimlerin belli bir doyum noktasından sonra nitel ve türel değişimlere yol açtığını iddia ettiler. Örnek olarak da suyun belli bir ısı derecesinden sonra buhara ve her metalin belli bir ısıdan sonra eriyiğe dönüşmesini gösterdiler ve bunu topluma genelleyerek sosyal ihtilafların artıp belli bir noktaya ulaşmasının ardından devrimin vuku bulacağını öne sürdüler.

Eleştiri


Her şeyden önce şunu hemen belirtelim ki niceliğin niteliğe dönüşmesi kesinlikle mümkün değildir. Ancak şu söylenebilir: Belli bir fenomenin meydana gelebilmesi yine belli oranda bir nicelik şartına bağlıdır. Mesela suyun sıcaklık derecesi buhara dönüşmez; suyun buhara dönüşmesi belli oranda bir ısının varlığına bağlıdır.

İkincisi: Gerekli bu niceliğin bir önceki niceliklerin tedricî artmasıyla oluşması şart değildir; bilakis bir önceki niceliğin azalmasıyla oluşması pekâlâ mümkündür. Nitekim buharın suya dönüşmesi ısının azalmasıyla mümkündür.

Üçüncü nokta, nicel değişikliklerin her zaman bir anda vuku bulmamasıdır, bilakis çoğu zaman tedricî şekilde vuku bulur. Mesela mum ve camın erime olayı tedricî şekilde gerçekleşen bir vakadır.

Binaenaleyh söylenebilecek şey şudur: Bazı doğal olayların meydana gelmesi için belli oranda bir nicelik gereklidir; bu ise niceliğin niteliğe dönüşmesi veya niceliğin tedricî artışı ya da her nevi nitel ve türel değişiklikler için böyle bir şartın genel geçer bir kural olduğu anlamında değildir. O hâlde mutasyon ya da "nicel değişimden nitel değişime geçiş süreci" şeklinde cihanşümul bir kural yoktur.


Reddin Reddi İlkesi


Kimi zaman zıtların tekâmülü veya doğanın devinimi şeklinde de adlandırılan "reddin reddi" (yâdsıma) yasası," kapsamlı diyalektik değişimler sürecinde "tez"in "antitez" tarafından reddedilmesi ve onun da yeri geldiğinde "sentez" tarafından sahne dışı bırakılmasıdır. Mesela bitki, tohumu reddeder (yadsır) ve bizzat bu tohum da yeni tohumlar tarafından reddedilir (yadsınır), aynı şekilde embriyo yumurtayı yadsır ve kendisi de civciv tarafından yadsınır. Ne var ki her yeni unsur bir önceki hâlinde daha mükemmel bir tür olur [evrime uğrar]. Başka bir deyişle diyalektik süreç daima ileri doğru ve tekâmül hâlinde olan bir süreçtir. Bu yasanın önemi şuradadır: Bu yasa aslında kâinattaki değişim ve dönüşümlerin yönünü göstermekte ve bunların daima ileriye doğru ve yükselen bir çizgide seyrettiğini ve tekâmül hâlinde olduğunu vurgulamaktadır.

Eleştiri


Şüphe yok ki her nevi değişim ve dönüşümde bir önceki durum ve konum yerini yeni bir durum ve konuma bırakır. Reddin reddi (yâdsıma) yasasını bu şekilde yorumlayacak olursak, bunun doğada değişimin gereğinin açıklanmasından başka bir anlamı olmayacaktır. Ne var ki, bu kurala getirilen yorum ve onu hareketin yönünü belirleyen tekâmüle dayalı bir kavram olarak tanımlayan görüşe binaen şunu söylemek mümkündür: Kâinatta vuku bulan bütün değişim ve hareketlerin tekâmüle dayalı bir evrim içinde olduğu ve her yeni değişimin, bir önceki konum ve durumdan kesinlikle daha mükemmel olduğu genel geçer bir kural olarak öne sürülemez. Işınlama yoluyla kurşuna dönüşen uranyum, böylece daha mükemmel bir unsur mu olmaktadır? Buhara dönüşen su veya suya dönüşen buhar evrime uğrayıp daha mükemmele mi dönüşmüş olmaktadır? Kuruyup giden ve geride hiçbir meyve veya tohum bırakmayan bir ağaç tekâmül mü bulmuş olmaktadır? Görüldüğü gibi bu konuda söylenebilecek tek doğru ifade, sadece bazı varlıkların değişim ve dönüşüm sonucu tekâmüle uğradığıdır. Yani tekâmül de kâinattaki bütün varlıkları kapsayan genel geçer bir kural olarak kabul edilemez.

Sözlerimizi noktalamadan önce şunu belirtmekte yarar var: Bütün bu kurallar cihanşümul genel geçer kurallar olarak ispatlanmış olsaydı bile tabiat bilimlerinin ispatlanmış kuralları gibi sadece fenomenlerin oluşum şeklini gösterecek ve bundan öteye geçemeyecekti. Kâinatta genel ve değişmez kuralların varlığı, fenomenlerin bir yaratıcı ve kendilerini var eden asıl nedenden müstağni oldukları anlamına gelmez. Daha önceki derslerimizde de belirttiğimiz gibi madde ve maddeden oluşan her şey, mümkinü'l-vücud olduğundan, kaçınılmaz olarak vaci-bü'l-vücuda muhtaçtır.



Yüklə 1,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin