Birinci Bölüm / allah'i tanimak



Yüklə 1,3 Mb.
səhifə21/80
tarix21.08.2018
ölçüsü1,3 Mb.
#73543
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   80

Sorular:


1- Mekanik ve diyalektik materyalizm arasındaki farkı açıklayınız.

2- Tezat kuralını açıklayıp yanlışlarını belirtiniz.

3- Mutasyon kuralını ve yanlışlarını açıklayınız.

4- Reddin reddi kuralını açıklayıp eleştiriniz.

5- Bu kuralın genelliği ve doğruluğunun kabul edilmesi hâlinde, kâinatın bir yaratıcıya muhtaç olmadığı ispatlanmış mı olur? Neden?

16- ALLAH'IN BİRLİĞİ

Giriş


Geçen derslerde, varlık âleminin yaratıcısı olması zorunluluğu ve onun âlemi var eden, koruyan ve tedbir eden bilgili ve güçlü Allah olduğu ispatlandı. Son derslerde ise maddeci dünya görüşünü inceledik ve bu dünya görüşünün tüm çeşitlerinin yanlışlarını açıkladıktan sonra tanrısız bir dünya faraziyesinin makul bir faraziye olmadığı ve bunun izah edilmez olduğu anlaşıldı.

Şimdi, tevhid meselesini ele alarak müşriklerin düşüncelerinin ne kadar yanlış olduğunu açıklayalım.

İnsanlar arasında şirk içerlikli inançların nasıl meydana gelip geliştiği konusunda sosyologlar tarafından çeşitli görüşler belirtilmiştir; ancak onlardan hiç birinin açık ve güvenilir bir delili yoktur.

Şirke ve birden fazla tanrıya yönelmenin ilk nedeni gök ve yerde çeşitli varlıklara şahit olduktan sonra her çeşidin özel bir tanrının etkisi altında olduğunu, örneğin iyiliklerin hayır tanrısına ve kötülüklerin ise şer tanrısına ait olduğunu düşünerek âlemin iki tanrısı olduğuna inanıldığı söylenebilir.

Diğer taraftan güneş, ay ve yıldızların yeryüzündeki varlıkların üzerindeki etkisini göz önünde bulundurarak onların yeryüzündeki varlıkların üzerinde bir nevi rububiyetlerinin olduğu sanılmıştır.

Diğer taraftan, duyu organlarıyla algılanan ve hissedilen bir mabuda sahip olma eğilimi bu farazi tanrılar için sembolik heykeller ve nişaneler yapıp onlara tapınmalarına neden oldu. Yavaş yavaş kısır düşünceli kitleler arasında putların kendisi asalet kazandı ve böylece her millet, hatta her kabile putlara tapmak için kendi düşüncelerine göre dinî törenler bıraktılar. Böylece bir taraftan Allah'a tapma fıtrî eğilimini putlara taparak tatmin etmek ve diğer taraftan da hayvanî eğilim ve heveslerine kutsiyet kazandırmak ve onları dinî merasimler hâline getirmek istediler. Günümüze bile putperestler arasında dans, ayakları yere dövme, şarap içme ve şehvet gütme içerikli şenlikler yaygın bir şekilde yapılmaktadır.

Bunların dışında güç sahibi ve zorba kişilerin egoist ve diğerlerine üstünlük tasarlama düşünceleri halk kitlelerinin basit inanç ve düşüncelerinden suiistimal etmelerine neden oldu ve bu amaçla insanlara şirk içerikli düşünceleri telkin edip bu inançları yayıyor, kendileri için de bir nevi rububiyet çıkarıyor ve zorbalara tapınmayı dinî merasimlerin bir parçası sayıyorlardı. Nitekim bu amaçların açık örneklerini Çin, Hindistan, İran, Mısır ve diğer ülkelerin sultanlarında görmekteyiz.

Her durumda; şirk içerikli ainler insanlar arasında çeşitli nedenlerle şekillenip yayılarak insanların ilâhî ve tevhidî din sayesinde gerçek tekâmüle erişmelerine engel oldu. İşte bu nedenle, Allah'ın peygamberlerinin çabalarının büyük bir bölümü, kıssalarına Kur'ân-ı Kerim'de şahit olduğumuz gibi şirk ve müşriklerle savaşmaya yoğunlaştı.

Dolayısıyla, şirk içerikli inançların temelini, dünyadaki bazı varlıklar için Allah Teala dışında bir varlığın ilâhlığına inanmak oluşturmaktaydı. Hatta müşriklerden birçoğu varlık âleminin yaratıcısının birliğine inanıyorlardı; gerçekte yaratıcılıkta tevhidi kabul ediyor ve aşağı seviyelerde müstakil olarak âlemi idare ve tedbir eden ikinci derecedeki tanrılara inanıyorlar ve yaratıcı olan Allah'ı ilâhların tanrısı ve rablerin rabbi biliyorlardı.

Bu yapımcı tanrılar, bazılarına göre, müşrik Arapların Allah'ın kızları sandıkları meleklerdir; diğer bazılarına göre de cinler ve perilerdir. Bazılarına göre ise yıldızların ruhları veya geçmişteki bazı insanların ruhları veya gözle görülmez özel varlıklardır.

Onuncu derste gerçek yaratıcılık ve rububiyetin birbirinden ayrılmayacağına, Allah'ın yaratıcılığına inancın başka birinin rabliğiyle bağdaşmayacağına, böyle çelişkili bir inanca sahip olanların bunların arasındaki çelişkiye dikkat etmediklerine ve onların görüşlerinin batıl olduğunu ortaya koymak için bu çelişkinin anlatılmasının yeterli olduğuna değindik.

Allah Teâla’nın birliğini ispatlamak için çeşitli kelam ve felsefe kitaplarında kaydedilen birçok deliller getirilmiştir. Biz burada direkt olarak rububiyette tevhidi ortaya koyan ve müşriklerin inançlarını reddeden delillere yer vereceğiz.


Allah'ın Birliğine Delil


Evrenin iki veya ikiden fazla tanrısı olduğu birkaç şekilde düşünülebilir:

a) Evrendeki her yaratığın o tanrıların hepsinin yaratığı ve sonucu olduğu inancı.

b) Varlıkların çeşitli gruplara ayrılıp her bir grubun bir tanrının yaratığı olduğu inancı.

c) Bütün yaratıkların bir tanrının yaratığı olduğuna inanıp diğer tanrıların ise evrenin yönetim ve tedbirinde etkili olduğu inancı.

Bu düşüncelerin hepsi temelsiz ve bâtıldır. Çünkü her yaratığın birkaç yaratıcısının olması farzı, onların hepsinin ayrıca onu var etmesi anlamına gelir; bu ise muhaldir. Çünkü bu farza göre, bir sonucun birkaç nedeni olmuş olur; oysa her sonucun yalnız bir nedeni vardır.

Yaratıcılardan her birisinin, bir yaratığı veya yaratıklardan bir grubu var ettiği farz edilecek olursa, bu da muhaldir. Çünkü bunun anlamı, her yaratığın sadece kendi yaratıcısına bağımlı olması ve diğer varlıklara hiçbir şekilde ihtiyaç duymamasıdır. Bu ise, evrenin tamamen birbirinden ayrı, birden fazla düzene sahip olması anlamına gelir. Oysa evrene tek bir nizam hâkimdir ve bütün yaratıklar bu nizam çerçevesinde birbirleriyle ilişki içerisindedirler; birbirlerinden etkilenmekte, birbirlerine ihtiyaç duymaktadırlar. Önceki oluşum ve olgularla şimdiki olgular arasında ve şimdiki olgularla gelecekte var olacak olgular arasında düzenli bir bağ mevcuttur. Her önceki fenomen, bir sonraki fenomen için gerekli zemini oluşturmaktadır.

Böylece bütün parçaları birbiriyle bağımlı bulunan ve tek bir düzenin hüküm sürdüğü bir dünyada birkaç tane var edici ve yaratıcının varlığını düşünmek mümkün değildir.

Eğer bütün tanrıların hepsinin bir büyük tanrıya bağımlı olduğu, onun tarafından yaratıldığı, ancak bu tanrıların evrenin yöneticilik ve düzeninde etkili olduğu söylenecek olursa, bu da doğru değildir. Çünkü her yaratık, bütün varlık yönleriyle yaratıcısına bağlıdır ve sonuçlar arasında, yaratıcının izni çerçevesindeki etkileşim hariç, hiçbir varlığın etkisi söz konusu olamaz. Buna göre asıl yaratıcıdan başka diğer hiçbir varlığın rabb olması söylenemez. Çünkü rabb, kendi başına merbuba etki yapan varlığa denir.

Yaratıklardan bazılarının, asıl yaratıcının rububiyeti çerçevesinde, onun izni ve gücüyle bu âlemde tasarruf ve etkiye sahip oluşu, tevhid inancıyla çelişmez. Nitekim yaratıcının izniyle bir yaratığın yaratıcılık işini gerçekleştirmesi de, yaratıcılık hususundaki tevhidî inanca ters düşmez.

Kur'ân-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde de, bazı yaratıkların Allah'ın izniyle evrende bu tür etkilere sahip oldukları sabittir. Örneğin; Hz. İsa (a.s) hakkında şöyle buyurulmuştur:

…Benim iznimle çamurdan kuş şeklinde bir şey yaratıyor, içine üflüyorsun, benim iznimle kuş oluveriyor…[1]

Ve yine buyurmuştur ki:

Derken işi düzenleyenlere![2]

 

[1]- Mâide, 110.



[2]- Naziat, 5.


Yüklə 1,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin