Eserin özgün adı: روش تفسیر قران Reveş-i Tefsir-i Kur’an Yayın Yönetmeni


Teorilerin Değişimi ve Kurân Müfredatını Anlama



Yüklə 3,24 Mb.
səhifə53/249
tarix03.01.2022
ölçüsü3,24 Mb.
#47656
1   ...   49   50   51   52   53   54   55   56   ...   249
Teorilerin Değişimi ve Kurân Müfredatını Anlama

Daha önceki konularda da ifade ettiğimiz gibi bir kelime Kurân nazil olduktan sonraki zaman içerisinde yeni hakiki ve mecazî anlamlar kazanmış, hatta kimi zaman vahyin indiği dönemde taşıdığı hakiki veya mecazî anlamları yitirmiş olabilmektedir. Ayrıca Kurân müfredatını anlama konusunda kelimelerin Kurân’ın nazil olduğu zamanda taşıdığı hakiki ve mecazî manaları dikkate almamız gerektiğini ve Kurân ayetlerinin anlamına kelimelerin Kurân’ın indiği zamandan sonraki süreçte geçirdiği değişimleri katmaktan da kaçınmamız gerektiğini vurguladık.

Ancak muasır yazarlardan birisi olan Abdülkerim Suruş, bilimsel teorilerde ortaya çıkan değişimlere paralel olarak Kurân kavramlarının manasında da bir tür değişim olabileceğinden söz etmiş; Kurân müfredatını anlamada bu mana değişimi ve ortaya çıkan yeni manaları göz önünde bulundurmanın zaruri olduğu hususunda ısrar etmiştir. Bu bölümde bu görüşü inceleyerek onun doğruluk veya yanlışlığını ve daha önce ifade edilen kaideye uyup uymadığını ortaya koyacağız. Bu yazar şunu iddia etmektedir: Manalar teorilerden sonra geldiği ve onların rengine büründüğü için teorilerin değişimine tabi olarak kelimelerin anlamları (kelimelerin en başından vazedilmiş olduğu anlamlar) değişmektedir. Örnek olarak: Güneş kelimesi için vazedilmiş olan büyük bir ışık küresi anlamı teorisi değişince güneş kelimesinin anlamı da değişir. Yani geçmişte güneş, yerkürenin etrafında dönen ışık halesi anlamını veriyordu. Ancak bugün o, büyük bir gaz kütlesi anlamındadır ve yerküre onun etrafında dönmektedir. Bu yazarın görüşüne göre her asırda Kurân ayetleri ve dini metinler yeni manalar esasına ve o asırda müfredat için oluşmuş yaygın bilgi ve teorilere göre tefsir edilmelidir. Bu esasa göre dini maarifin değişimi zaruri ve kaçınılmazdır.302

O bu hususta şöyle yazmaktadır:

Allah Kurân-ı Kerim’de Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya yemin olsun ki303 diyerek güneşe yemin ettiğinde gerçekte neye yemin ediyor? Hidrojen ve helyum gazından oluşmuş ve yerkürenin etrafında döndüğü bir gaz kütlesine mi yoksa yerkürenin etrafında döndüğü bir ateş yatağına mı?

Allah Kurân’da sudan söz ettiğinde (hidrojen ve oksijen bileşimi ile oluşan) mürekkep sudan mı söz ediyor yoksa (hariçteki somut vücuduyla görünen) tek sudan mı? Güneşin ismini zikredip, onun hakikatine yemin ettiğinde güneşin hakikati nedir? Dikkatinizi şuna çekmek isterim ki, burada mevzu-u bahis Kurân’a muarız bir görüş değildir. Esasen söz tasavvurlar hakkındadır, tasdikler hakkında değil. Tasavvurların içi boşalmış ve başka şeyle doldurulmuştur. Ben şundan hiç şüphe etmiyorum: Fahri Razi Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına yemin olsun ki ayetini okuduğunda güneş hakkındaki tasavvuru, yaşadığı dönemdeki bilimin söylediği gibiydi. Acaba bugünün müfessiri Kurân’ı Fahri Razi gibi anlayabilir mi?304

Aristo ekolündeki bir filozof Kurân’da gördüğü “su” sözcüğünden gayri ihtiyari olarak “su” ismindeki bir cevher, araz ve tabiatı tasavvur etmektedir; onun su kelimesinden Allah’ın muradının o özel cevher ve arazdan başka bir şey olabileceğine inanması mümkün değildir. Veya Molla Sadra ekolündeki bir filozof, Allah’ın suyun mahiyetini karar kıldığını kabul edemez. Aynı şekilde bir kimyacının Allah’ın su kelimesinden muradının H2O olmadığına inanması mümkün değildir. İlim, kudret, sevgi, düşmanlık, kibir, haset vb. kelimeler de aynı şekildedir. Filozof olmayan ve müspet ilimler hakkında bilgisi bulunmayan birisi de su hakkında kendi bildiğini anlamaktadır. Çünkü bütün kelimeler manalarını teorilere borçludur…305

Bugün Allah’ın güneş kelimesinden muradının yerkürenin etrafında dönen bir küre olduğu hususuna veya O’nun sudan maksadının tek bir unsur olduğuna inanmak mümkün değildir… Ya da Molla Sadra felsefi ekolüne göre asalet-i vücut konusunu kabul etmiş olan biri Kurân’da okuduğu “…karanlıkları ve nuru var etti…”306 ayeti konusunda Allah’ın nurun vücudunu değil de mahiyetini var ettiğine inanması mümkün değildir.




Yüklə 3,24 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   49   50   51   52   53   54   55   56   ...   249




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin