I. GİRİŞ 2 II. Genç İsyani: Karşı – Devrimci “İrticai” Ayaklanma 3



Yüklə 363,91 Kb.
səhifə11/14
tarix02.11.2017
ölçüsü363,91 Kb.
#26658
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   14

PERSONEL YÖNETİMİ


1925 yılında hayata geçirilemese de memuriyetin çerçeve kanunu çalışmaları yıl boyunca devam etmiştir.

Antalya milletvekili Ahmet Saki Bey tarafından hazırlanan "Umum Memurin Kanunu" adlı kanun teklifi 30 Teşrisani (Kasım) 1340 (1924)'de Meclis'e sunulmuştur. Teklifin Meclis’e sunulması ile “Memurin Encümeni Mahsusu” kurulmuş ve teklif Encümen’e havale etmiştir. 1924 senesi 2. İçtima senesi Memurin Encümeni Mahsusu19 kanun teklifini görüşmeye başlamış ve Encümen mazbatasını 24 Şubat 1925'de Meclis'e sunmuştur. Encümen, kanun teklifinin esasını değiştirmemiş ancak uygulamaya dair birçok düzeltme yaparak kanun teklifini kabul etmiştir. Ne var ki 16 Mart 1925'de kanun teklifinin Meclis görüşmesinde kanun teklifinin görüşülmesinin Hükümetin tasarısı netleşinceye kadar ertelenmesine karar verilmiştir. Çünkü, İçişleri Bakanlığı da memur kanunu tasarısı hazırlığı yapmaktadır.

İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan Memurin Kanunu Tasarısı, 31 Aralık 1925'de Bakanlar Kurulu'nda kabul edilmiş, Meclis'e gönderilmiştir. Ahmet Saki Bey’in kanun teklifi, esası değiştirilmeden uygulamaya dair ekleme ve düzeltmeler yapılarak İçişleri Bakanlığı'nca Kanun Tasarısı haline getirilmiştir. Söz konusu Kanun Tasarısı, Memurin Encümeni Mahsusu20 ve Muvazenei Maliye Encümeni mazbataları sırasıyla 14 Şubat 1926 ve 9 Mart 1926’da Genel Kurul’a iletilmiş ve "Memurin Kanunu" adı ile 18 Mart 1926'da kabul edilmiştir. Kanun, kabul edildiği yılın makalesinde ayrıntılı olarak incelenmiştir.

Memur kimdir?

Memurluğun tanımı, bir tefsir dolayısıyla Kanunu Esasi Encümeni tarafından yapılmaya çalışılmıştır (ZC C.17 İ.100):

…. Milletçe müntehap meclis azalıkları ve Millet Meclisince mevdu [emanet edilmiş] vazifeler olmak üzere, gerek faaliyet ve gerekse mesuliyeti İcra Vekilleri Heyetine dahil bir vekilin faaliyet ve mesuliyetinde mündemiç [içerilen] bulunan ve Muvazenei Umumiye veya hususiye ile alakadar kadrolarda hakikaten veya hükmen mevki olan ve alınsın alınmasın maaş veya ücreti muhasses [tahsis edilmiş] olduğu halde kabul edilen ve mahiyeti icra salâhiyetini temsil ve icrai umuru ifadan ibaret olan her vazifenin memuriyetten madut [sayılan] olduğu kanaatinden ibarettir…

Özetle, memur, Meclis tarafından bakanlıklara devredilen yürütme işini yapan ve yürütme yetkisini temsil eden, kadrolu, kadro karşılığı maaş alan çalışanlardır.


  1. MEMURİYETİN TARAFSIZLIĞI


1925 yılında, bir taraftan “mebusluk ile memuriyetin ayrılması”, bir taraftan da “askerin siyasetten arındırılması” başlıkları altında, memuriyetin tarafsız karakteri kurulmak istenmektedir.
  1. Memuriyet ve Mebusluk Bir Zat Uhdesinde İçtima Edemez


Dışişlerinde bazı temsiliyet durumlarında mebusların uzmanlıklarından yararlanmak gerekli görülmektedir. Bu doğrultuda, temsiliyetin memuriyet olarak tefsir edilip edilmeyeceği net değildir. Bu doğrultuda, “Hariciye umuruna ait bazı mühim mesaili devletin tesviyesi için Büyük Millet Meclisi azayi kiraminin ihtisaslarından istifadeye hükümetçe vakit vakit lüzum ve zaruret hissolunmakta ise de Teşkilatı Esasiye Kanunun 23üncü maddesi bu hususta tereddüdü olmakta bulunduğundan maddei mezkurenin tefisiri” istenmiştir (ZC C.17 İ.100).

1924 yılında kabul edilen Teşkilatı Esasiye (1926’daki haliyle) Kanunu 23 maddesi’nde “Mebuslukla hükümet memuriyeti bir zat uhdesinde içtima edemez” hükmü yer almaktadır. Fakat, dış işlerinde temsiliyet memuriyet mi demektir?

Kanuni Esasi Encümeni mazbatasına göre, yürütme yetki ve sorumluluğu Bakanlar Kurulu’na ve bakanlara verilmiştir. Bu sorumluluğun, bakan sıfatını taşımayan bir mebus tarafından yerine getirilmesi düşünülemez. Bu doğrultuda, bir mebusun bir vekilin emrine girmesi ve ondan emir ve talimat alması, mebuslukla bağdaşmaz (ZC C.17 İ.100):

Kanunun (46)ncı maddesi hükmü sarihine nazaran İcra Vekilleri Heyeti bütün muamelâtından mesul ve muatap olup heyeti müşarileyhaya dahil olmayan bir mebusun ise umuru icraiyeden naşi Meclisi Aliye karşı şahsen bir gûna mesuliyeti mevzuubahs değildir. İcra Vekilleri Heyetinin veya bir vekilin dairei mesuliyetine dahil hidemat tamamını veya bir kısmını, herhangi bir mebusun, salâhiyat ve mesuliyetçe bir vekil vaziyet ve mevkiine gelmeden ifa etmesi mebusluğun tabiaten ve maslahateb müstelzim olduğu istiklâle münafidir. Zirâ bir vekilin veya İcra Vekilleri Heyetinin tahtı mesuliyetinde ifa edilecek bir hizmeti icraiyenin bir mebus tarafından deruhte edilmesi, o mebusun, filasıl o işten dolayı Meclisi Aliye karşı mesul olan bir vekilin tahtı emrine girmesi ve ondan emir ve talimat telakki etmesi gibi gayri kabili intinap bir mecburiyet tevlit edecektir ki şu hal mebusluğun evsafı asliye ve levazımı gayri münfekkesinden olan istiklâli tamına külliyen mugayir olduğu aşikardır.

Tefsir görüşmesi, Başbakanın huzurunda yapılmak üzere ertelenir, yalnız konu hakkında değişiklik ancak 1927 yılında yapılabilecektir. Söz konusu karışıklık, 1927 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile açıklığa kavuşturulmuştur:

Madde 23.- (Resmî Gazete 22.2.1927 - Sayı 565; Tefsir No: 111) Büyük Millet Meclisi âzasından birine Hükümet tarafından tevdi edilen muayyen veya muvakkat bir iş, Hükümet memuriyetinden addolunamaz.


  1. Askerin Siyasetten Çekilmesi


Askerin siyasetten çekilmesi konusu, 1925 senesi Ocak ayında yapılan seçimlerde, Ferik Nurettin Paşa’nın Bursa milletvekilliğine seçilmesi sonrasında alevlenmiştir. Bursa Mebusluğu Ali Hikmet Paşa'nın istifası ile boşalmıştır. Yapılan ara seçimde Nurettin Paşa en çok oyu almıştır fakat Paşa askerlikten istifa etmeden mebusluğa seçildiği için 19 Kânunuevvel 1339 (13 Aralık 1923) tarihli Seçim Kanunu’nun mebusluk için askerlikten istifa edilmesi hükmü gereğince seçim kabul edilmemiştir.

19 Kanunuevvel 1339 (13 Aralık 1923) tarihli “Türkiye Büyük Millet Meclisine İntihap Edilen ve Edilecek Olan Bilumum Mensubini Askeriyenin Tabi Olacakları Şerait Hakkındaki Kanun”un 1. maddesine göre istifa hakkına sahip olmayanlarla, Genel Seçim’in ilanından sonraki on gün içerisinde istifasını ya da emekliliğini talep etmeyenler Meclis azası olamayacaktır ve hatta baştan yok hükmünde kabul edilecektir (ZC C.12 İ.35 s.91):

"Berrî ve bahrî ve Jandarma sınıfı muhtelife erkân, ümera ve zabitan ve bilumum askeriyeden hakkı istifayı haiz olmayanlarla istifa ve tekaüt hakkını haiz olup, intihabatı umumiyenin ilânından itibaren nihayet ongün zarfında usulen istifa ve tekaütlerini talep etmiyenler Türkiye Büyük Millet Meclisi Azalığına intihap olunamazlar. Aksi takdirde, bu intihap keenlemyekûm addolunur."

Nurettin Paşa’nın seçiminin kabul edilmesi gerektiğini belirtenler, Kanun ile 3. TBMM seçimlerinin kastedildiğini, bu kanun hükümlerinin genel seçim sonrası için geçerli olması gerektiğini belirtmektedir. Ayrıca, 2. TBMM’de bulunan asker üyelerin istifa etmediği göz önüne alındığında ara dönemde seçilen mebusların farklı bir statüye tabi tutulmamalarının söz konusu olacağını belirtmektedirler. Ne var ki, reddedilmesi gerektiğini savunanlar, kabul edilmiş bir kanun hükmünün kabul tarihinden itibaren geçerli olacağını, bu hükümden kimsenin muaf tutulamayacağını belirtmektedirler. Asıl amacın, “orduya mensup zevatın siyasetle iştigalini mani ve şu suretle menafi âliyei vatanın siyanetine matuf bulunmasına ve kanunu mezkûrun ikinci maddesinde “birinci ve ikinci Türkiye Büyük Millet Meclisinde aza bulunmuş olan ve bulunan bilumum ilh…” göz önüne alındığında ara devrede seçilen mebusların bunun dışında bırakılmasının mümkün olmayacağını düşünmektedirler (ZC C.12 İ.36 s. 92).

Ne var ki, 10 Mart’ta Nurettin Paşa’nın mebusluğa seçimi kabul edilmiştir (ZC C.15 İ.74). Tekrar seçim mi yapıldı?

Oya Çitçi, askerin siyasetten çekilmesinin önemini, CHF ile TCF ayrışmasında yattığını belirtmektedir. Mustafa Kemal, ilke olarak askerin siyasette yer almasına karşıdır ama aslen “askerin muhalif kanat tarafından ele geçirilmesine neden olacağı için kabul edilemez” bulmaktadır (Çitçi, 2006, s. 23). Bu doğrultuda, 1924 yılında Erkânı Harbiye Umumiye Reisliği bakanlık olarak örgütlenmişken özerk hale getirilmiştir (ZC C.16 İ.85 s.155-160). Ayrıca, 1925 yılında askerlerin Meclis’den tasfiyesi gerçekleştirilmiş ve atamaların özerk bir kurum tarafından yapılması için Âli Askeri Şura kurulmuştur (Çitçi, 2006, s. 23).



  1. Yüklə 363,91 Kb.

    Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   14




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin