I u n d e n bugüN



Yüklə 7,14 Mb.
səhifə28/129
tarix09.01.2019
ölçüsü7,14 Mb.
#94242
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   129

Bibi. Tanışık, İstanbul Çeşmeleri, I, 126; 1K-SA, I, 375; G. Ertürk, İstanbul Meydan Çeşmeleri (İÜEF yayımlanmamış lisans tezi), ist., 1982, s. 14

ZİYA NUR SEZEN



m. Ahmed Kütüphanesi

Ara Güler

AHMED IH KÜTÜPHANESİ

III. Ahmed tarafından kurulan kütüphane, Topkapı Sarayı'nın (Saray-ı Cedîd) üçüncü avlusunda arzodasınm tam arkasında bulunmaktadır.

Kaynaklardan bilindiğine göre aynı yerde evvelce Mimar Sinan tarafından,

II. Selim (hd 1566-1574) için yapılan


Havuzlubahçe Köşkü (veya kasrı) bulu
nuyordu. Basit bir resmi Hünernâme'-
deki bir minyatürde görülen bu köşkün
on iki somaki sütuna oturan bir kubbe
si ve ortasında mermer bir havuz vardı.
Osmanlı döneminde kütüphane mimari
sinin "altın çağı" olan 18. yy'da, III. Ah
med (hd 1703-1730) saraydaki dolaplar
da ve köşklerde dağınık kitapları bir
yerde toplamayı düşünmüş ve bakımsız
haldeki Havuzlubahçe Köşkü'nü yıktıra
rak yerinde hem kendi adıyla anılan
hem de Enderun kütüphanesi denilen
gösterişli kütüphane binasını yaptırmış
tır. Yapıma 27 Rebiyülevvel 1-131/17 Şu
bat 1719'da başlanmıştır. Fındıklık Silah
dar Mehmed Ağa'nın Vekâyinamdsinde
bildirildiğine göre, III. Ahmed kütüpha
nenin temelini atmak üzere, dedesi I.
Ahmed'in camiini yaptırırken kullandığı
ve hasoda hazinesinde saklanan altın
kazmayı kullanmıştır.

Yapımı çok kısa süre içinde tamamlanan binanın kapısı üstündeki Arapça kitabeden 1131/1719'da yapıldığı öğrenilmekte, açılış töreninin ise 10 Muharrem 1132/23 Kasım 1719 günü olduğu bilinmektedir. Safer 1132/Aralık 1719 tarihli bir kayda göre kütüphanenin yapımı 19-750 kuruşa mal olmuştur. Kütüphanenin kuruluşu ile birlikte düzenlenen vakfiyesinde, içindeki kitapların nerelerden toplandığı, buradan hangi günler istifade edileceği bildirilerek, hizmetlilerde aranacak vasıflar ile bunlara verilecek ücreti gösteren ve dışarıya kitap çıkarılmasını yasaklayan hükümler yer alır.

Yalnızca sarayda kalanlara açık olan

III. Ahmed Kütüphanesi'nin, açılış tari


hinde düzenlenmiş mükemmel bir de
katalogu vardır. Bu kütüphaneye sonra
ları, Fatih döneminden beri toplanmış,
bazı Hıristiyan el yazmaları ile baskılı

Batı kitapları da konulmuştu. Bu kitaplardan 35 tanesi II. Abdülhamid tarafından 1877'de Macaristan Budapeşte Üniversitesi Kütüphanesi'ne hediye edilmiş, kalanların çok iyi bir katalogu 1931'de A. Deissmann tarafından hazırlanarak 1933'te Almanya'da yayımlanmıştır.

Mimari bakımdan, Türk kütüphanelerinde büyük özen gösterilen bir uygulama burada da görülür. İçindeki kitapların rutubetten zarar görmemeleri için, binanın altında pencereli yüksek bir bodrum yapılmış, her tarafından havalandırma olması için etrafı açık bırakılmıştır. Kütüphanenin bütün cepheleri mermer kaplanmıştır.

İki taraftan merdivenle çıkılan dört sütuna dayanan üç kemerli ve üç bölümlü bir sahanlık, giriş mekânını teşkil eder. Buradaki merdivenlerin arasında, ortada çok zengin surette işlenmiş bir tacı olan, iki tarafında su içme musluklarına sahip ve mihrap biçiminde, 1131/ 1719 tarihli bir de çeşme bulunmaktadır. Değişik bir düzeni ve süslemesi cilan bu çeşmenin arkasında içeride ikinci bir çeşme daha vardır.

Kütüphanenin esas mekânı enlemesine dikdörtgen biçiminde olup girişin tam karşısında, bizzat III. Ahmed tarafından yazılan manzum bir levhadan anlaşıldığına göre hadîs-i şerif okunmasına mahsus bir çıkıntı yer almaktadır. Ortadaki sofayı basık ve penceresiz, kasnaklı, kurşun kaplı büyük kubbe örter. İkişer sütunla ayrılan orta çıkıntı ile yan kanatlar, aynalı tonozlar ile örtülmüştür. Bunlar da kurşun kaplıdır. Kütüphane her cephesinde altlı üstlü açılmış pencerelerden gayet bol ışık alır. Bunlardan üst sıradakiler renkli camlar (revzen) ile bezenmiştir.

III. Ahmed Kütüphanesi'nin mimari zarafet ve güzelliği ile beraber, içinin de çok süslü olmasına özen gösterilerek, kubbe ve tonozların iç yüzleri çok zengin biçimde malakâri nakışlarla bezenmiş, duvarlar kısmen çinilerle kaplanmıştır. Bir kaynaktan öğrenildiğine göre, kütüphanenin yapıldığı yıllardan çok önceye ait oldukları açıkça belli olan bu 16-17. yy'a ait çiniler, Boğazi-



AHMED ffl MEYDAN ÇEŞMESİ 116

117

AHMED

Di. Ahmed Meydan Çeşmesi, Üsküdar

Miss Pardoe'nun The Beauties ofthe Bosphorus adlı yapıtında yer alan W. H. Bartlett'in deseninden gravür, 19. yy. Nazım Jlmıtroğlu



ffl. Ahmed Sebili ve Çeşmesi, Ayasofya Meydanı

Erdal Yazıcı

çi'nde Kara Mustafa Paşa Yalısı'ndan ve diğer bazı köşklerden sökülerek burada tekrar kullanılmıştır. Girişteki esas kapı ile alt sıra pencerelerin ahşap kanatları, sedef, bağa ve fildişi kakmalarla bezenmiştir, içerideki kitap dolapları, 19. yy işidir ve kütüphanenin iç süslemesinin zenginliğine ve üslubuna ters düşmektedir. Herhalde III. Ahmed döneminde yapıldığında, kitaplar yirmi yıl sonrasının, 1741'in eseri olan Ayasofya Kütüp-hanesi'ndeki gibi, zevkli ve yaldızlı nakışlarla bezenmiş, tel kafesli dolaplarda muhafaza ediliyordu. Bibi. M. Refik, "Enderûn-ı Hümâyûn Kütüphanesi" TOEM, VII/40, (1332), s. 236-241; Topkapı Sarayı Müzesi Rehberi, İst., 1933, s. 142-145; A. Deissraann, Forschungen und Funde im Semi, Berlin-Leipzig, 1933; T. Öz, "La bibliotheque du Palais de Topkapu", La Turquie Kemaliste, no. 45, (1941), s. 9-11; Ş. Yenal, "Topkapı Sarayı Müzesi Enderun Kitaplığı", Güzel Sanatlar, VI, (1949), s. 85-90; ISTA, I, 289-293; Koçu, Topkapu Sarayı, 72-74; Eldem-Akozan, Topkapı Sarayı, 74, levha 69-70; S. Eyice, Topkapı Sarayı, İst., 1985, s. 28-30; S. Eyice, "Ahmed III Kütüphanesi", DlA II 40-41; 1. Erünsal, Türk Kütüphaneleri Tarihi, II, Ankara, 1988, s. 77-80.

SEMAVİ EYİCE

AHMED H! MEYDAN ÇEŞMESİ

Üsküdar İskele Meydanı'nda Paşalimam Caddesi'yle Hakimiyetimilliye Cadde-si'nin kesiştiği kavşakta yer alır.

III. Ahmed Meydan Çeşmesi, deniz kenarına yerleştirilmişti. Kervanların boğazı geçmek için toplandığı Üsküdar Meydanı, yolcuların konaklama ve gerekli sosyal hizmetleri karşılama amacına yönelik çeşitli yardım kurumları ve vakıflarıyla donatılmıştı. III. Ahmed Meydan Çeşmesi bu amaçla yapılan yapılardan biridir. Meydan düzenlemesi sırasında çeşme sökülüp bugünkü yerine getirilmiştir.

Som mermerden yapılmış olan çeşmenin denize dönük yüzünde III. Ahmed ile Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nm birlikte hazırladıkları ve Sultan Ahmed'in celi sülüs hattıyla yazılan bir kitabe vardır. Bu kitabedeki, Dedi Han Ahmed ile bile ibrahim tarihin / Suvardı âlemi dest-i Muhammed'le ce-vâdullah beyti ebced hesabıyla 1141 tarihini vermekte, böylece çeşmenin 1728~29'da yapıldığı anlaşılmaktadır.

Kütle ve bezeme açısından görkemli bir yapı olan çeşmede ayrıca dönemin önemli şairlerinin beyitleri bir araya getirilmiştir. Kitabelerden biri Şair Nedim'in, ötekiler Şakir ve Rahmi'nindir. Her üçü de ta'lik hatlı olup 1141 tarihini vermektedir.

Yeni konumuna yerleştirildikten sonra dört basamakla yükseltilen III. Ahmed Meydan Çeşmesi'nde gövde çokgen prizma olarak başlamakta, belli bir yükseklikte yivli gövdeli yarım küre bir konsolla kare prizmaya dönüşmektedir. Konsolun dibinde içi girift bezemeyle doldurulmuş palmet örgesi, konsol kütlesinden çeşme gövdesine geçişi görsel olarak hazırlamaktadır.

Çeşmenin çokgen prizma gövdesin-deki simetri eksenleri üzerinde musluklu birer niş bulunmaktadır. Niş içi ve çevresi belirli bir düzenlemeyle bezenmiştir. Bu düzenlemenin dışında çeşme duvarı yalındır, ancak deniz cephesindeki yalın duvar yan nişler eklenerek hafifletilmiştir. Bu nişler mihrap olarak da kullanılmış olabilirler. Deniz cephesinde simetri ekseni üzerinde yer alan niş "S" ve "C" kıvrımlı bir kemerle biçimlenmektedir. Kemerin köşeliklerini kıvrımdal ve rozet örgesi değerlendirir. Niş duvarına simetri ekseni üzerinde bir çiçekli rozet yerleştirilmiştir. İçinde gül, krizantem ve lalelerden oluşan birer demetin bulunduğu uzun boyunlu, şiş gövdeli vazolar, nişin iki yanında cephe tasarımının düşey öğeleri olarak yer almaktadırlar. Bu bezeme düzenlemesini sivri kemerli bir diğer bezeme düzenlemesi çevrelemektedir. Sivri kemerin içini dolduran girift bezemenin kontum yer yer palmetlerle biçimlenmektedir. Palmet aralarında rozetler bulunmaktadır. Kemer alınlığı niş bezeme grubundan mukarnas öğeleriyle oluşmuş kornişle ayrılmaktadır. Sivri kemer düzenlemesi yanlardan rumî palmetli bordür-le sınırlanmıştır. Deniz cephesinin çokgen planlı yan nişlerinin örtüleri mukarnas dizileriyle oluşturulmuş, rumî palmetli bir bordürle çerçevelenmiştir.

Deniz cephesine göre daha yalın bırakılan, öteki üç cephede benzer bezeme programı uygulanmıştır. Simetri ekseni üzerindeki niş "S" ve "C" kıvrımlı bir kemerle biçimlenmektedir. Niş içinde ve köşeliklerde birer rozet vardır. Niş bezemesiz madalyon ve çiçek dizisiyle çerçevelenmiştir. Niş bezeme düzenlemesi üzerinde mukarnas öğeli kornişle ayrılmış sivri kemer örgesi yer almaktadır. Köşelerin birleşme noktası birer ka-

barayla vurgulanmıştır. Kitabe panosu kemerin üstüne yerleştirilmiştir. Niş, kemer ve yazıt düzenlemeleri rumî palmetli bir bordürle sınırlandırılmıştır.

Burmalı sütunlarla yumuşatılmış çokgen prizmanın diyagonal üzerindeki yüzlerine müsenna kurnalar konmuştur. Yivli kurna gövdesinin kenarı rumî palmet bordürüyle bezenmiştir. Kurnanın altından aşağıya uzun saplı, içi girift bezeli bir palmet örgesi sarkmaktadır. Kurna duvarı balık pulu örgesiyle değerlendirilmiş ve ışınsal gelişen yarım rozetle taçlanmıştır. Tüm bezeme alam rumî palmetli bezeme bordürü içine alınmıştır.

Çokgen prizma gövde üzerinde oturan kare prizmanın yüzeyini kitabe, mukarnas öğeli korniş ve rumî palmet öğeli bordur çevirmektedir. Çeşmeyi örten kırma çatı geniş bir saçak oluşturmaktadır. Ahşap kaplama olan saçak altı oyma tekniğiyle bezemelidir. Bibi. Tanışık, İstanbul Çeşmeleri, II, 322-324; Konyalı, Üsküdar Tarihi, II, 89-94.

AYLA ÖDEKAN



AHMED IH SEBİLİ VE ÇEŞMESİ

Topkapı Sarayı'nın Bâb-ı Hümayun kapısı önündeki Ayasofya Meydam'nın merkezinde yer alır.

III. Ahmed Çeşmesi, İstanbul'un en çarpıcı yapılarından biridir. Yüzey bezeme işçiliği ve kütle değerlendirmesiyle dikkatleri üzerinde toplayan bu eşsiz Osmanlı yapısı, III. Ahmed tarafından Perayton adlı bir Bizans çeşmesinin yerine yaptırılmıştır.

On dört kıtalık kasidesi sebillerin ve her kenarda bulunan çeşmelerin yukarısına yazılmıştır. Ta'lik hatla yazılan kaside Tebriz fethinde meliviyeti kendisine verilen Kayseri ve Halep kadısı şair Sey-yid Hüseyin Vehbi bin Ahmed'e aittir

ve çeşmenin 1141/1728-29'da yaptırılmış olduğunu belirtmektedir. Marmara'ya bakan cephedeki kitabeden çeşmenin Nevşehirli Damat İbrahim Pa-şa'nın önerisi üzerine yapıldığı anlaşılıyor. Kaside Bâb-ı Hümayun ile Ayasofya arasına bakan köşedeki sebilin üzerinden başlamakta ve Ayasofya'ya karşı olan cephede son bulmaktadır. Bu cephedeki son tarih beyti III. Ahmed'in kendisi tarafından söylenmiştir. Boydan boya bir satır halinde celi sülüs hatla yazılmış olan beyit Divan Edebiyatı'nın tarihçilik alanında yazılmış en güzel beyitlerinden biridir. III. Ahmed'in imzası son tarih beytinin altında bulunmaktadır. Söylentiye göre, III. Ahmed bu tarih mısrasını "Han Ahmede eyle dua aç besmeleyle iç suyu" diyerek tamamlamış, ancak "suyu" sözcüğü kafiye bulmak bakımından sorun yarattığından Seyyid Vehbi tarafından değiştirilerek "Aç besmeleyle iç suyu Han Ahmede eyle dua" denmiştir.

Marmara Adası naibine gönderilen bir belgeye göre çeşmenin 1141 Ramazan/Nisan 1729'da henüz bitmediği anlaşılıyor. Bu belgede saf beyaz ve damarsız mermerlerin acele olarak gönderilmesi istenmektedir. Bazı yayınlarda çeşmenin baş mimarı Kayserili Mehmed Ağa'dır, ancak bu bilginin dayandığı arşiv kaydında Mehmed Ağa'nın çeşmenin alem ve şebekelerini yaldızlama işi için görevlendirildiği geçmektedir. Bu kayda göre, çeşmenin baş mimarı olarak Mehmed Ağa'yı yorumlamak yeterli değildir.

İki basamakla çıkılan bir zemin üzerine yerleştirilmiş olan dört cepheli III. Ahmed Meydan Çeşmesi'nde merkezde sekizgen prizma gövdeli bir su haznesi bulunmaktadır. Haznenin köşelerinde bulunan sebillere su servisinde kullanılan çeşmeler yerleştirilmiştir. Hazneyi içerde çevre koridoru oluşturan ve köşeleri yarım daire çıkıntılarla dönen bir beden duvarı çevirir. Beden duvarının her kenarının simetri ekseni üzerinde geniş sivri kemerli az derin niş içinde çeşme düzenlemeleri oluşturulmuştur. Yarım daire çıkıntı yapan köşe dönüşleri, birer

sebil olarak değerlendirilmiştir. Sebiller bel düzeyine kadar duvarla örülmüş, belli bir yüksekliğe kadar da dilimli kemerlerle geçilen üç tunç şebekeli açıklıklarla su dağıtımı sağlanmıştır. Şebekeli açıklıkları tekrar duvar izlemektedir. Hazne ve çevre koridorunu yüksek bir çatı örtmektedir. Çatı dışa doğru açılarak çeşme çevresindekileri yağmur ve güneşten koruyacak geniş bir saçak oluşturmaktadır. Kurşun kaplı ahşap çatı ortada sekiz cepheli kasnak üzerinde dilimli kubbecikle yükselir. Köşe sebillerinin uzantılarında da merkezdeki kubbe-cikten daha küçük kubbecikler vardır. Kubbecikler de kurşun kaplıdır ve altın yaldızlı alemlerle son bulmaktadırlar.

Meydan çeşmesinin ana cephesi Topkapı Sarayı'na giden yol üzerindedir. Bu cephe III. Ahmed'in boydan boya uzanan beytinin bulunması, hem çeşme çevresi düzenlemesi, hem de sebillerde doğalcı bitkisel bezemenin bir tek bu cephede uygulanması ve çeşme düzenlemesinin iki yanında yer alan nişlerin konumu ve işleviyle bezeme açısından farklı değerlendirilmiştir. Ana cephe doğala bitkisel bezemeli bordür-lerle çevrelenen dikdörtgen alanlara ayrılmıştır. Düşey dikdörtgen alanların or-tasındakinde musluk tablası dilimli kemer ve rozetle bezenmiş, köşelikler doğalcı bitkisel bezemeyle doldurulmuştur. Bu düzenlemenin üzerinde madalyon içinde "maşallah" yazısı vardır. Musluk tablasının' iki yanında şiş gövdeli, uzun boyunlu vazolar içinde çiçek demetleri bezemesi görülür. Mukarnas öğeli korniş ve palmet-lotuslu kornişten sonra kemer içi kıvrımdallı bir düzenlemeyle doldurulmuştur. Niş dışında iki yanda şiş gövdeli çiçekli vazolar ikişer kere yinelenmiştir. Niş köşelikleri de bitkisel bezemelidir ve merkezde birer kabara bulunur. Yanlardaki dikdörtgen alanlarda yan nişler sebil düzeyinden başlar. Öteki cephelerdeki yan nişler çeşme yalağının düzeyindedir. Su doldururken bir eşya koyma ya da oturma işlevini karşıladıkları düşünülebilir. Ana cephede ise daha yüksekten başlarlar

ve içerden bir delik açılmıştır. Bu nişlerin kuşların su içmesi için tasarlandığı anlaşılıyor. Çeşme cephesindeki düşey dikdörtgen alanların üzerinde boydan boya yazıtın bulunduğu kırmızı çinili bordürle çevrili yatay dikdörtgen alan vardır. Sebillerde alt bölümde duvar bezemesi doğalcı bitkisel bezemedir. Şebekeler de lale motifli dökme demirdir. Rumî-palmet-lotus gibi klasik Osmanlı yüzey bezemesinde karşılaşılan geleneksel motiflerle bezemeli öteki üç cephe birbirine benzemektedir. Kitabe yalnızca musluk nişinin üzerindedir ve iki yanında boya ile bezenmiş madalyonlar vardır. Sebillerin alt bölümünde şemseler ve rozetler görülür. Güney cephesinde yan nişlerin yerinde ise birer kapı açılmıştır.

Çeşme duvarının üst bölümü palmet, yazı, kartuş, mukarnas, yeşim çini, cin bulutu ve pers beneği gibi değişik nitelikteki bordürlerle çevrilmiştir. Saçak ahşap kabartma bezemelidir. Saçağın köşelerini merkezde üzüm, armut, nar gibi kabartma meyve grupları bezer. Köşelerde ışınsal gelişen bitkisel bezeme, aralarda kaset sisteminde bir düzenlemeyle bezeme programını tamamlar.

III. Ahmed Meydan Çeşmesi doluluk ve boşluk karşıtlığı, düşey-yatay dengesi, altyapıyla üstyapı ve geometrik biçimlerin ilişkisi açısından başarılı bir tasarım örneğidir. Klasik Osmanlıdan Batı etkilerine, özellikle baroğa geçişi sergileyen bir başyapıttır.



Bibi. Tanışık, İstanbul Çeşmeleri, I, 134; A. Arel, Onsekizinci Yüzyıl İstanbul Mimarisinde Batılılaşma Süreci, İst., 1975, s. 41; S. Eyice, "Ahmed III Çeşmesi", DlA, II, 38-39.

AYLA ÖDEKAN



AHMED (Durmuşzade)

(1665/1666, İstanbul - Mart/Nisan 1717, istanbul) Ta'lik hattatı. Şehremini Durmuş Efendi'nin oğludur. Medrese eğitimi gördü. İzmir ve Edirne'de kadılık yaptı. Mekke payesi aldı. Ta'lik yazıyı Ahmed Siyahî'den(-0 meşk ettikten başka, Abdülbâki Arif Efendi(->), Kırımı Camii İmamı Ahmed Efendi gibi devrin tanınmış hattatlarıyla yakın münasebetler kurarak sanatını geliştirmiştir. Hattatlar arasında Durmuşzade unvanıyla tanınan Ahmed yaşadığı devirde çok beğenilmiş, birçok da öğrenci yetiştirmiştir.

İstanbul'da, eski Darphane'deki okul ve sebil ile Çorlulu Ali Paşa'nm Beyazıt'ta yaptırdığı darülhadis ile tekkenin ve Hırkaişerif teki yapılar ile Tersane'-deki camiin, Beyazıt'ta Kaptan İbrahim Paşa Camii önündeki sebilin, Fatih'te Şeyhülislam Feyzullah Efendi Medrese-si'nin (bugün Millet Kütüphanesi) ve çeşmesinin, Üsküdar'da Valide Camii'-nin (Yeni Cami) yazılan onun eseridir. Durmuşzade Ahmed, İran ta'lik okulunun takipçilerindendir.



Bibi. Müstakimzade, Tubfe, 643; Rado, Hattatlar, 123; Tarih-i Raşid, IV, 340; Sicill-i Os-manî, I, 240.

ALİ ALPARSLAN

{Ün

AHMED AĞA

118

119

AHMED BESİM PAŞA

AHMED AĞA (Tozkoparan)

(1458 ?, İstanbul - 1550, İstanbul) Kemankeş. II. Bayezid, I. Selim ve I. Süleyman devirlerinde yaşamış, birçok ö-nemli görevde bulunduktan sonra paşalığa kadar yükselmiş ve 1532-1534 yıllarında kaptan-ı deryalık yapmıştır. Asıl ünü ok atıcılığındandır. Diz çökerek attığı ok yerden 60 cm kadar yüksekten giderken hızının etkisiyle zeminden toz kaldırdığından "Tozkoparan" sanıyla anılmıştır. Menzil (uzun mesafe) atışında da, puta tabir edilen hedefe atışta da, kalın madeni levhaları delme becerisine dayanan zarp atışınjda da aynı büyük başarıyı gösteren na'dir kemankeşlerden biri olarak tanınmıştır. Makbul İbrahim Paşa'nın Sultanahmet'teki sarayında I. Süleyman şerefine verdiği büyük ziyafet sırasında yapılan gösterilerde, at sırtında dörtnala giderken savurduğu okla, iç içe yerleştirilmiş beş kalkanı birden delmek gibi büyük bir zarp vurma hüneri de göstermiştir. Çeşitli menzillerde adına taşlar diktiren Tozkoparan, sadece "Lodos Menzili"nde büyük rakibi Bursalı Şüca'yı geçememiştir. Çeşitli menzillerdeki en iyi dereceleri şunlardır: Lodos Menzili'nde 1.269,5 gez (383 m); Poyraz Menzili'nde 1.271,5 gez (839 m); Yıldız Menzili'nde 1.279,5 gez (846 m). Lodos Menzili'nde büyük rakibi Bursalı Şüca'ya sadece 1,5 gez (99 cm) geçilmiştir.

90'ı aşkın bir yaşta Cerrahpaşa'daki evinde vefat etmiş; vasiyeti üzerine evinin karşısındaki mescidin haziresinde toprağa verilmiştir. 1950'li yıllarda yolun genişletilmesi sırasında mezat, taşıyla birlikte mescidin arka tarafına nakledilmiştir. Heybetli mezar taşının üzerinde şu kitabe yer alır: Budur Okmeydcmmı ihya kılan / Söylenir dillerde nâmı haş-re dek / Budur ol ser-menzil-i sahih ü nişan / Ok atıp taş dikti, astı yayını / Ona dahi kalmadı fâni cihan/ Etti işân sünnet-i peygamberi / Menzilin nur ile Rabbü 'l-müstean / İster ihlâs ile sizden fatiha / Hacı Ahmed, şöhreti Tozkoparan / H. 957. Ölümünden sonra Ok-meydanı'na üzerinde şu satırlar yer alan bir anı taşı dikilmiştir: Sene 957 / Sahi-bü'l-menzil-i fi'lmeydan / Ellezi ism-i hû Tozkoparan.



Bibi. Mustafa Kani, Telhis-i Resailü 'r-Rumat, ist., 1263; H. B. Kunter, Eski Türk Sporları Üzerine Araştırmalar, İst., 1938; S. K. İrtem, Türk Kemankeşleri, İst., 1939

CEM ATABEYOĞLU



AHMED AĞA (Dalgıç)

(?, ? - 1608, Ulubat) Osmanlı mimarbaşı. Dergâh-ı âli (divan-ı hümayun) çavuşlarından ve Mimar Sinan'ın çırakla-rındandır. Adı ilk kez, Yalı Kapısı'nda (Sirkeci dolaylarında) mimar Davud Ağa tarafından yapılan ve bugün Sepetçiler KasnO) olarak bilinen binanın yapımında geçer. 1593-1594 yılı mühimme defteri kayıtlarına göre, binaların yapımına, ıhlamur ağacı ve kurşun gibi mal-

zemeleri sağlamakla görevli olan Dalgıç Ahmed Ağa. 1595'te suyolları nazırı oldu. Bu görevi sırasında, Kırkçeşme su-yollannı, Eğrikapı'dan Haydar'a kadar olan çeşmeleri, Hocapaşa kârizini (lağımı), Tahtakale suyollarını onardı. 1596-1597'de ise Demirhane Çeşmesi ve Aya-sofya Çarşısı ile birçok cami, mescit, han ve medresenin suyollarını tamir etti. Eylül 1598'de Davud Ağa'nın ölümü üzerine mimarbaşı oldu. Bu dönemde, yapımına Davud Ağa tarafından başlanan Eminönü'ndeki Valide Sultan Ca-mii'nin (bugünkü adıyla Yeni Cami) inşaatını sürdürdü. 1598-1599 yılı masraf listelerine göre, Topkapı Sarayı'nın padişah hamamını, valide sultanın ve da-rüssaade ağasının odalarını, Galata Sarayı'nın mutfak ve helvahanesini onardı. Eski Saray'ın padişah odasını, ende-run (iç) ve sirun (dış) odalarını billur camları ile süsledi. Tebedarlar ve bimar-lar odalarını onardı. İbrahim Paşa Sara-yı'ndaki gılmanlar (acemiler) odasını elden geçirdi. Ayrıca eski yeniçeri odalarını, büyük ve küçük ıstabl-ı âmire hasahırlar binalarını, Beşiktaş, Kavak ve Dil (Gebze) iskelelerini, Baruthane'yi (Kâğıthane), Sinan Paşa ve Mirza Baba türbelerini, Fethiye Camii'ni de tamir etti. Dalgıç Ahmed Ağa'nın en önemli eseri, Ayasofya'nın bahçesindeki III. Mehmed Türbesi'dir. Aynı yerdeki III. Murad Türbesi'ni de onun yaptığı söylenir. Ancak kapıdaki "ameli Dalgıç Ahmed" ibaresi dışında herhangi bir belgeye rastlanmadığı için, türbenin yapımına Davud Ağa tarafından başlandığı, Ahmed Ağa tarafından tamamlandığı sanılmaktadır.

Mimarlığının yanısıra, sedefkârlığı ile de ünlü olan Dalgıç Ahmed Ağa, Ali Usta adlı bir sedef ustasından ders aldı. Eserlerinden biri Türk ve İslam Eserleri Müzesi'ndedir. III. Mehmed Türbe-si'nden getirilen bu eser, sekiz köşeli ve fildişi ayaklı bir cüz mahfazasıdır. Çekmece ve kubbe bölümleri sedef ve bağa işlemeli olan bu mahfazanın kubbe bordüründe yine sedefle yazılmış âye-te'1-kürsî'nin başlangıç ve bitim noktaları arasında Ahmed Ağa'nın imzası vardır. Kendisinin bu konudaki ustalığına diğer bir örnek ise III. Murad Türbe-si'nin kapı süslemeleridir.

Dalgıç Ahmed Ağa'nın adına 1605'-ten sonra başmimar olarak rastlanmaz. O yıl paşalığa yükselerek Silistire beylerbeyi olan Ahmed Ağa, Anadolu'da çıkan Kalenderoğlu isyanını bastırmak üzere, l607'de Vezir Nakkaş Hasan Paşa'nın yanına gönderildi. Mihalıç'a (bugün Karacabey) giderken, Manyas yakınlarında Ulubat'ta Kalenderoğlu güçlerince öldürüldü. Mezarı, Gönen'de Ilıca mevkiinde "Paşa Mezarlığı" olarak anılan yerdedir.



Bibi. Ş. Akalın, "Mimar Dalgıç Ahmed Paşa", TD, S. 13 (1958), 71-80; (Altınay), Mimarlar, 101; Z. Orgun, Mimar Dalgıç Ahmed, İst., 1958.

İSTANBUL


AHMED AĞA CAMÜ

Bağlarbaşı'ndan Selimiye Üsküdar yönüne giden Tunusbağı Caddesi üzerinde, Karacaahmet Türbesi'nin karşısında, Karacaahmet Mezarlığı'na bitişiktir.

Camiin kuzeybatı köşesinde, imam odası ile pencere arasındaki on dört satırlık manzum kitabe yapının, üzengi ağalarından Rodoslu Hacı Hafız Ahmed Ağa tarafından ahşap olarak yaptırıldığını, daha sonra oğlu Tophane Müşiri Fethi Ahmed Paşa tarafından 1272/ 1857'de yeniden inşa ettirildiğini belgelemektedir.

Ahmed Ağa Camii'nin güneybatıdan

görünümü.

Nazım Timuroğlu

Yapı kagir ve ahşap çatılıdır. Basık kemerli, uzun dikdörtgen pencerelerle aydınlanan camiin, türbeye bakan cephesinin altında dükkânlar bulunmaktadır. Kuzeydoğu köşesi, kitabeye kadar uzanan mermer bir sütunla yumuşatılmıştır. Ana mekâna, merdivenlerle minare kaidesinin yola ve mezarlığa bakan yönlerinden girilir. İç mekân birçok değişikliğe uğramış ve tarihi niteliğini kaybetmiştir. Tavanı ahşap kirişli, mihrap ve minberi basit ve ahşaptır.

Kuzeydoğu köşesinde yer alan minarenin dikdörtgen kesitli kaidesi yapı kitlesinin içine dahildir. Sıvalı minaresi kurşun kaplı bir külahla örtülüdür. Bibi. Raif, Mir'at, 117; Konyalı, Üsküdar Tarihi, I, 84-85.

TARKAN OKÇUOĞLU



Yüklə 7,14 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   129




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin