İlamsiz icra takiBİ-İcra iflas hukuku madde 42 Para borcu ve teminat için takip



Yüklə 12,14 Mb.
səhifə97/111
tarix16.05.2018
ölçüsü12,14 Mb.
#50567
1   ...   93   94   95   96   97   98   99   100   ...   111
[61]

√ «Davalı tarafın dosyaya sunduğu satım ilişkisine konu ikinci partiyi oluşturan 350 adet sandalyenin davacıya teslimine dair ve içeriğinde ‘mal yerinde teslim edilmiştir, irsaliye düzenlenmiştir.’ şerhini barındıran fatura örneği üzerinde durulup inceleme yapılarak karar verilmesi gerekeceğini»[62]

√ «Taraflar arasındaki konut kredisi sözleşmesi gereğince, fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak suretiyle ödenmeyen bakiye alacağın tahsili istemine ilişkin olan davada alınan bilirkişi raporu arasında çelişki ve farklılıklar bulunduğu anlaşılmakta olup mahkemece, rapora karşı yapılan itirazların değerlendirilmesi gerekeceğini»[63]

√ «Adalet Bakanlığı’na ait Depo ve Garajlarda Muhafaza Edilen Mahcuz Mallar İçin Alınacak Ücret Tarifesi Hakkında Tebliğ’de yer alan düzenlemeler ve bu Tarife’ye göre davaya konu tarihler arasındaki süre için davacının sorumlu olduğu yedieminlik ücretinin gerekirse bilirkişi incelenmesi de yaptırılarak belirleneceği ve davacının fazla ödemesi mevcut ise fazla ödemenin iadesine karar verilmesi gerekeceğini»[64]

√ «Taraflar arasındaki birleşen menfi tespit-itirazın iptali davasında bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verilemeyeceğini»[65]

√ «Davalı tarafından takibe konulan senetlerdeki imzaya itiraz nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin davada, dava konusu senetlerin tanzim tarihinden önceki ve sonraki dönemlere ait resmi kurumlar önünde atılmış imza örnekleri getirtilerek yapılacak inceleme sonucu karar verilmesi gerekeceğini»[66]

√ «Davacının keşidecisi, davalının lehtarı, diğer davalının hamil olduğu icra takibine konu ... TL bedelli senetteki keşideci imzasının davacıya ait olmadığı iddiasıyla açılan menfi tespit istemine ilişkin davada, HMK’nun 211. maddesi gereği senet tanzim tarihinden öncesine ait davacının imzasının bulunduğu mukayese belgelerinin toplanarak senetteki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığı konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceğini»[67]

√ «Mahkemece senedin tanzim tarihinden önceki tarihli davacının imzasını içerir belgeler de celbedilerek senet üzerindeki imzanın davacıya ait olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılıp, alınacak rapor diğer delillerle birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesinin gerekeceğini»[68]

√ «Kiralayanın zararı, tahliye tarihinden itibaren kiralananın aynı koşullarda yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar boş kaldığı süreye ilişkin kira parasından ibaret olduğu, mahkemece, anahtar teslim tarihinden itibaren kiralananın sözleşmedeki bedel ile aynı koşullarda ne kadar sürede kiraya verilebileceği uzman bilirkişiye tespit ettirilerek, bu süreyle sınırlı olarak davacının sorumluluğunun belirleneceği, ancak dava konusu taşınmazın daha düşük bedelle yeniden kiraya verildiği ve taşınmazın aynı şartlarda kiraya verilebileceği sürenin bu tarihi geçmesi halinde, sonraki dönem için kira bedelleri arasındaki fark gözetilerek karar verilmesi gerekeceğini»[69]

√ «Kiraya veren şirketin ticari defter ve kayıtlarından dava konusu edilen demirbaşların kayıtlı olup olmadığının araştırılacağı, demirbaşların cins, nitelik ve özelliklerinin saptanacağı, daha sonra değerleri konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden ayrıntılı ve açıklamalı hüküm kurmaya ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak asıl ve birleşen dava hakkında bir karar verilmesi gerekeceğini»[70]

√ «Mahkemece öncelikle icra takip tarihi itibariyle davalının alacağının tespiti, daha sonra varsa takipten sonra dava tarihine kadar yapılan ödemelerin belirlenmesi ve dava tarihi itibariyle davalının alacağının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekirken eksik inceleme ile düzenlenen ve birbiri ile çelişen bilirkişi raporlarına göre çelişki giderilmeden 2. ek rapora göre karar verilmesinin doğru olmadığını»[71]

√ «Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, mahkemece, davalının savunmalarının değerlendirilmesi yönünden uyuşmazlık konusu ibraname altındaki imzanın davalının eli ürünü olup olmadığı ve ayrıca ibranamenin miktarına ilişkin kısımda tahrifat yapılıp yapılmadığının konusunda uzman kişilerden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kuruluna incelettirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceğini»[72]

√ «Takip konusu çekteki imzanın davacıya ait olup olmadığı iddiasıyla İİK’nun 72. maddesi gereğince açılan menfi tespit davasında, davacı yanın imza inkarı üzerine bilirkişi raporu alınmışsa da alınan bu rapor yeterli incelemeyi içermediğinden bu rapora dayalı hüküm kurulamayacağını»[73]

√ «İmza incelemesine esas olmak üzere sözleşme tarihi olan 02.11.1999 tarihinden öncesine ait davacının imza örneklerinin getirtilerek bunlar üzerinde imza incelemesi yaptırılarak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, sözleşme tarihinden sonraki döneme ait imza örnekleri üzerinde inceleme yapılarak karar yazılı şekilde verilmesinin doğru olmadığını»[74]

√ «İcra mahkemesince, ‘çeklerdeki imzanın keşideci şirket yetkilisine ait olmadığının saptandığı’ gerekçesiyle icra takibinin durdurulmasına karar vermiş olması takip hukukunu ilgilendirmekte olup, davacının maddi hukuk açısından menfi tespit davası açmasına engel teşkil etmeyeceği, öte yandan takip hukukuna ilişkin inceleme yapan icra mahkemesinde alınan bilirkişi raporu genel mahkemeyi bağlamayacağı için mahkemece, yeniden imza örnekleri toplanıp, imzanın davacıya ait olup olmadığı yönünde uzman bilirkişi raporu alınması gerekeceğini»[75]

√ «Dosyada bulunan davalı vekilinin 28.03.2012 havale tarihli dilekçesinde imza incelemesi için sunulan 27.05.2010 tarihli sevk irsaliyesindeki imzanın davalı şirket muhasebecisi M.K.’a ait olduğunu, davaya konu makbuzda da M.K.’ın imzasının taklit edildiğini belirttiği, bu beyan karşısında davacı tarafça ödeme belgesi olarak sunulan makbuzdaki kaşe üzerindeki imzanın davalı vekilinin dilekçesinde belirttiği davalı şirket muhasebecisine ait olup olmadığı hususu üzerinde durulup, bu çalışan imza incelemesi yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekeceğini»[76]

√ «Lehtarın ciro imzasının sahteliğinin kanıtlanması halinde, bu iddia çek üzerinde isimleri olan cirantalara ve hamile karşı da ileri sürülebileceğinden, mahkemece ciro imzasının, adı geçen davalı şirkete ait olup olmadığı konusunda inceleme yapılıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceğini»[77]

√ «Sunulan belge davalı şirket ile davacı arasında sonradan her zaman düzenlenmesi mümkün belge vasfında olduğundan, bu belgeye davalı banka yönünden harç ödeme belgesi olarak itibar edilemeyeceği- Bankaya ait dekonttaki ödemenin çek keşide tarihinden sonra olması nedeniyle çeke istinaden yapılan ödeme olup olmadığı yönünde tarafların defter kayıtları üzerinde inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceğini»[78]

√ «Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişiye başvurulamayacağı, dinlemeyeceği ancak her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerektiğini»[79]

√ «Ön raporda eksik olduğu belirtilen bazı belgeler henüz ibraz edilmeden yeterli inceleme yapılmadan hazırlanan bilirkişi raporunun Yargıtay denetimine elverişli sayılmayacağını»[80]

√ «Bilirkişi raporuna dayanak olan faiz oranının fahiş olduğu ileri sürüldüğünde, bu itiraz hakkında yeni bir bilirkişi raporu alınıp sonuca göre karar verilmesi gerekeceğini»[81]

√ «Adli Tıp Kurumu raporunda, dava konusu senetteki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği, mahkemece, konusunda uzman kişilerden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi heyetinden imza incelemesi yönünden yeni bir rapor alınarak karar verilmesi gerekeceğini»[82]

√ « ‘Davalı bankadan krediler alındığı, bu kredilere yüksek akdi ve temerrüt faizleri işletilerek borç miktarının artırıldığını, aleyhine icra takipleri yapıldığını, fazla tahsilatların olduğunu’ belirterek menfi tespit isteminde bulunan davacının iddialarına ilişkin, uzman bilirkişiden rapor alınması ve delillerin toplanarak karar verilmesi gerekeceğini»[83]

√ «Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, davaya konu edilen iki adet bono üzerindeki davacı keşideci imzasıyla yine davacının incelemeye sunulan mukayese imzaları arasında benzerlikler bulunduğuna dair saptamalar yapıldığı görülmekte olup bu durum karşısında mahkemece davalı yanın bilirkişi raporuna itirazları da gözetilerek konusunda uzman bir bilirkişiye inceleme yaptırılıp rapor aldırılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceğini»[84]

√ «İmza inkarına dayalı bonolardan dolayı menfi tespit istemine ilişkin davalarda mahkemece bonolardaki keşideci şirket kaşesi karşısında imzaların davacıya ait olup olmadığının saptanması için imza incelemesi yaptırılması gerektiğini»[85]

√ «Dava konusu imzaların 1. grup imzalar içinde yer aldığı ve davalı/karşı davacının eli ürünü olduğu açıkça bildirildiği halde, bu tespit üzerinde durulmadan 2. grup imzalar yönünden yazılı şekilde karar verilemeyeceğini»[86]

√ «Mahkemece belirtilen çelişkinin giderilerek, gerektiğinden yeniden imza incelemesi yaptırılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceğini»[87]

√ «Davanın ‘takipten önceki işlemiş faizin yanlış hesaplandığı’ iddiasına dayalı olduğu gözetilerek, bilirkişi incelemesi yaptırılıp, Yargıtay denetimine elverişli rapor alındıktan sonra deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerektiğini»[88]

√ «Dar yetkili icra hukuk mahkemesi tarafından verilen kararların kesin hüküm mahiyetinde olmadığı ve bu mahkemece yapılan bilirkişi incelemesi sonucu verilen raporun da genel yetkili mahkemede hükme esas alınamayacağını»[89]

√ «İlk bilirkişinin düzenlediği rapor ile ikinci bilirkişi raporu arasındaki çelişkinin üçüncü kez bilirkişi incelemesi yaptırılarak giderilmesi gerektiğini»[90]

√ «İlk bilirkişinin düzenlediği rapor ile ikinci bilirkişi raporu arasındaki çelişkinin üçüncü kez bilirkişi incelemesi yaptırılarak giderilmesi, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiğini»[91]

√ «Hükme esas alınacak bilirkişi raporunun doğru bir şekilde hazırlanmış olması gerektiğini»[92]

√ «HMK. 266. hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınmasının zorunlu olduğu- Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlemeyeceği ancak her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerektiğini»[93]

√ «Menfi tespit davasında kişinin borç tutarı belirlenirken uzman bilirkişi marifetiyle tespit yapılması gerekeceğini»[94]

√ «Menfi tespit davasında birbiri ile çelişen bilirkişi raporu bulunduğunda yeni bilirkişi kurulu oluşturularak çelişkileri giderecek bir rapor alınması gerekeceğini»[95]

√ «Abonelik bedeli ve kanal katılım pay oranları belirlenirken su ve kanalizasyon harcamalarına katılma paylarının ASKİ Tarifeler Yönetmeliğine göre hesaplanacağını, aykırı bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını»[96]

√ «Kaçak kullanım bedelinin belirlenmesinde seçenekli hesap yapılamayacağını teknik inceleme yapılmaksızın alınan bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını»[97]

√ «Menfi tespit davasında kaçak elektrik bedeli hesaplanırken talep edilen otomatik dönem bedelleri ile gecikme zammı hesaplatılmadan, bu rapor doğrultusunda sadece asıl alacak üzerinden ve yetersiz bilirkişi raporuyla hüküm kurulamayacağını»[98]

√ «Abonenin sorumlu tutulabileceği kaçak elektrik kullanım miktarının, son tutanak öncesi ve sonrası dönem karşılaştırılarak ihtilafsız tüketim dönemi tespit edilemiyorsa, kurulu güç hesaplanarak belirlenebileceğini, bu şekilde hazırlanmamış bilirkişi raporlarına dayanılarak karar verilemeyeceğini»[99]

√ «Varsayım ve eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulamayacağını»[100]

√ «Yeni kanalizasyon ve içme suyu tesisi yapıldığı ya da mevcutların iyileştirildiği durumlarda hizmet götürüldüğünün kanıtlanması halinde, katılım payı talep edilen tarafın bu katılım payının kendisi veya yüklenici tarafından ödendiğini kanıtlaması gerekeceğini»[101]

√ «İki bilirkişi raporunun çelişik olması halinde, mahkemece önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle diğer raporlardaki çelişkileri de giderecek biçimde rapor alınarak davanın sonuçlandırılması gerekeceğini»[102]

√ «Bilirkişi raporlarının bilimsel verilere dayanması, somut olayı güncel mevzuata göre değerlendirmesi gerekeceği ve mahkemenin ancak bu şekilde hazırlanan bilirkişi raporlarına dayanarak karar verebileceğini»[103]

√ «Yanlış hesaplama nedeniyle hatalı olan bilirkişi raporlarının hükme esas alınamayacağını»[104]

√ «Mahkemece önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifeti ile alınan iki rapordaki çelişkileri de giderecek biçimde rapor alınarak davanın sonuçlandırılması gerekeceğini»[105]

√ «Elektrik tüketim miktarının tespiti için uzman bir bilirkişi raporunun hazırlanması gerektiğini»[106]

√ «ASKİ Tarifeler Yönetmeliği’ndeki formülde belirtilen birim değerler gözetilerek bilirkişi raporu alınması gerektiğini»[107]

√ «Kaçak tutanak nedeniyle eksik veya hatalı bilirkişi raporlarının hükme esas alınamayacağını»[108]

√ «Alacak bedelini belirlemek uzmanlık gerektiriyorsa, bu bedelin uzman bilirkişi tarafından tespit edilmesi gerektiğini»[109]

√ «Talep edilen ek tahakkuk bedelinin hangi dönem için hesaplandığı açıklanmamışsa, yeniden bilirkişi raporu alınması gerektiğini»[110]

√ «Ek tahakkuk bedeli hesabının, öncelikle, varsa müşterinin aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimleri dikkate alınarak yoksa, sayaç çalışır duruma getirildikten sonra müşterinin ödeme bildirimine esas ilk iki tüketim dönemine ait tüketimlerinin ortalaması dikkate alınarak hesaplama yapılması ve buna uygun bilirkişi raporu hazırlanması gerektiğini»[111]

√ «Bilirkişi raporunun bilimsel verilere dayanmaması ve bilimsel bir açıklama da içermemesi durumunda hükme esas alınamayacağını»[112]

√ «Fabrikanın günlük çalışma saati tespit edilmeden hazırlanan bilirkişi raporlarının eksik inceleme oluşturacağını»[113]

√ «Yanlış hesaplama nedeniyle hatalı olan bilirkişi raporlarının hükme esas alınmasının, eksik inceleme oluşturacağını»[114]

√ «ASKİ Tarifeler Yönetmeliği’ndeki formulde belirtilen birim değerler gözetilerek bilirkişi raporunun alınması gerektiğini»[115]

√ «Talep edilen ek tahakkuk bedelinin hangi dönem için hesaplandığı açıklanmamışsa yeniden bilirkişi raporunun alınması gerektiğini»[116]

√ «Alacak bedelini belirlemek uzmanlık gerektiriyorsa, bu bedelin uzman bilirkişi tarafından tespit edilmesi gerektiğini»[117]

√ «Ek tahakkuk bedeli hesabının, öncelikle, varsa müşterinin aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimleri dikkate alınarak, yoksa, sayaç çalışır duruma getirildikten sonra müşterinin ödeme bildirimine esas ilk iki tüketim dönemine ait tüketimlerinin ortalaması dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiği ve buna uygun bilirkişi raporunun hazırlanması gerektiğini»[118]

√ «Elektrik tüketim miktarının tespiti için uzman bir bilirkişi raporunun hazırlanması gerektiğini»[119]

√ «Fabrikanın günlük çalışma saati tespit edilmeden hazırlanan bilirkişi raporlarının eksik inceleme oluşturacağını»[120]

√ «Mahkemece önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifeti ile alınan iki rapordaki çelişkileri de giderecek biçimde rapor alınarak davanın sonuçlandırılmasının gerekeceğini»[121]

√ «Eksik ve açık olmayan bilirkişi raporuna dayanarak hüküm kurulamayacağını»[122]

√ «Uyuşmazlığa konu sözleşmede, müteselsil kefil sıfatıyla yer alan davacının isminin karşısında bulunan imzanın davacıya ait olup olmadığının tespiti, genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkesin bilmesi gereken bir konu olmadığı gibi hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konular dışında kalan ve çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren, bu nedenle de bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunlu olacağını»[123]

√ «Kaçak elektrik kullanımı sebebiyle ödenmesi istenen fatura bedeli miktarınca borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin davada, hükme esas alınan bilirkişi raporuna karşı davalı tarafın itiraz ettiği gibi daha önce alınan bilirkişi raporunun hükme esas alınan 2. raporla da açıkça çelişmesi nedeniyle bu çelişkinin giderilmesi gerekeceğini»[124]

√ «Yeterli sayıda medar-ı tatbik imzalar üzerinde incelemeyi içermeyen ve bu hali itibariyle de hükme dayanak yapılması isabetli olmayan bilirkişi raporuna göre bonodaki keşideci imzasının davacıya ait olup olmadığına karar verilemeyeceğini»[125]

√ «Bilirkişi raporuna itiraz edildiğinde itirazdaki tüm iddiaların durularak ek rapor ya da yeni bir bilirkişi raporu alınması ve buna göre karar verilmesi gerekeceğini»[126]

√ «Takip ve dava konusu senedin teminat senedi olup olmadığının uzman bilirkişi raporuyla tespit edilip sonra karar verilmesi gerekeceğini»[127]

√ «Dava, ‘çekteki imzanın inkarına dayalı menfi tespit’ istemine ilişkin olup, mahkemece dava konusu çekteki imzanın davacıya ait olup olmadığı yönünden imza incelemesi yaptırılması gerekeceğini»[128]

√ «Raporlar arasında çelişkilerin giderilmesi için yeniden ve ehil bilirkişilerden rapor alınması gerektiğini»[129]

√ «Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin imza incelemesinde çelişki olması halinde diğer bilirkişi raporuna göre esas alınacak mercii olarak kabulünün mümkün bulunmayacağı, raporun anılan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nden alınmış ve heyetçe düzenlenmiş olmasının da rapora üstünlük sağlamayacağını»[130]

√ «Davacının davalı tarafından takibe konulan senetteki imzanın kendisine ait olmadığını, ayrıca davalıya borcu bulunmadığını ileri sürerek borçlu olmadığının tespitini istediği davada, bilirkişi raporunda imzaların keşideci eli ürünü olup olmadığı konusunda müspet veya menfi bir kanaat edinilemediğinden, tekrar bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiğine göre, yetersiz bulunan rapor hükme esas alınamayacağından, mahkemece konusunda uzman bilirkişi kurulundan telif edici bir rapor alınarak varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekeceğini»[131]

√ «Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, hükme esas alınan raporlar arasında çelişki doğduğundan ve davacı tarafça hükme esas alınan bilirkişi raporuna itiraz edilerek raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması talep edildiğinden uyuşmazlığın çözümlenmesi yönünden sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden imza incelemesi konusunda ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceğini»[132]

√ «Kambiyo senedine (bono) dayalı menfi tespit istemine ilişkin davada, davacıların dava konusu bono ve vergi borcu sebebiyle davalıya ne tutarda borçlu olduğunun, şirket defter ve kayıtları, vergi kayıtları vd. bilgi ve belgeler incelenerek konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmak suretiyle tereddüde mahal bırakmayacak şekilde tespiti ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceğini»[133]

√ «İcra hukuk mahkemesi dar yetkili mahkeme olup icra hukuk mahkemesinde yaptırılan bilirkişi incelemesinin genel yetkili ticaret mahkemesinde hüküm kurmaya elverişli mahiyette delil olarak kabul edilmemesi gerekeceğini»[134]

√ «Hükme esas alınan bilirkişi raporuna karşı davalı vekilince gerekçeleri de gösterilmek suretiyle ayrıntılı biçimde itiraz edilmiştir. Bu durum karşısında mahkemece; davalı yanın itirazlarının değerlendirilmesi yönünde ek rapor ya da yeni bir bilirkişi raporu alınıp tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceğini»[135]

√ «Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı gerekçelerini de belirterek itiraz etmiş olup, mahkemece bu itirazlar hakkında konusunda uzman bilirkişiden yeniden rapor alınmadığı gibi, hükmün gerekçesinde de bu itirazlara neden itibar edilmediği açıklanmamıştır. Bu yönler gözetilmeden mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olacağını»[136]

√ «Hükme esas alınan bilirkişi raporuna karşı davalı vekilince gerekçeleri de gösterilmek suretiyle ayrıntılı biçimde itiraz edilmiştir. Bu durum karşısında mahkemece davalı yanın itirazlarının değerlendirilmesi yönünde ek rapor ya da yeni bir bilirkişi raporu alınıp tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceğini»[137]

√ «Bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulamayacağını»[138]

√ «Bir davada yanların bilirkişi raporlarına karşı yönelttikleri itirazların mahkemece denetlenmesi ve haklı nedenlere dayanması halinde gerekçe gösterilmek suretiyle yeni bir incelemeye olanak verilmesi gerekeceğini»[139]

√ «Uyuşmazlığın tespiti yönünde alınan iki bilirkişi raporunun birbirini doğruladığı ve davalının fazla tahsilat yaptığı anlaşıldığından, davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceğini»[140]

√ «Bir davada yanların bilirkişi raporlarına karşı yönelttikleri itirazlar mahkemece denetlenmeli ve haklı nedenlere dayanması halinde gerekçe gösterilmek suretiyle yeni bir incelemeye olanak verilmelidir. Mahkemece, açıklanan bu hususlar üzerinde gereği gibi durulmadan yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[141]

√ «Davaya konu çek üzerindeki keşideci sıfatı ile atılan imzanın davacı şirket temsilcisine ait olup olmadığı yönünden anılan bilirkişi raporu hükme esas alınarak, davacı şirket temsilcisi tarafından dava ve takibe konu çekin imzalandığı gözetilerek, davanın kısmen kabulüne ve dava konusu itibari ile yargılamayı gerektirdiğinden davacının icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekeceğini»[142]

√ «Tanzim tarihinde davacının şirketi temsile ve borç altına sokabilme yetkisi bulunduğu kabul edilir ise şirket kaşesi üzerine atılan imzanın şirketi temsilen atıldığı ve şirketi bağlayıcı olduğunun kabulü gerekir. Aksi halde imza sahibinin şahsi sorumluluğu bulunacağından bu yönler araştırılarak karar verilmesi gerekeceğini»[143]

√ «Konusunda uzman bilirkişi raporunun hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekeceğini»[144]

√ «HMK’nun 211 vd. maddelerine göre bilirkişiye imza incelemesi yaptırılması gerekirken dar yetkili icra hukuk mahkemesi tarafından yapılan imza incelemesi ile yetinilmesinin doğru görülmeyeceğini»[145]

√ «Davalı vekili dilekçesinde, davacının evlenme kütüğündeki imzasının da alınacak bilirkişi raporunda incelenmesi talebinde bulunmuş olduğundan mahkemece, söz konusu evlenme kütüğündeki imza da mukayese edilmek suretiyle bilirkişi kurulundan rapor alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceğini»[146]

√ «Geç fatura bedelinin hesaplanması için alınan 24/05/2010 tarihli raporda davacının 42.768,43 TL borçlu olduğuna dair tespite davalı tarafça itiraz edilmediği, davacı tarafın itirazları doğrultusunda üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmış ise de ‘taleple bağlılık ve önceki rapora davalı tarafça itiraz edilmemesi nedeniyle davacı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğu’ gerekçesiyle alınan ilk rapor doğrultusunda, davalı tarafça talep olunan 103.769,06 TL. geç fatura bedeli nedeniyle 42.768,43 TL. borçlu bulunduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacının 61.000,63 TL. borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceğini»[147]

√ «Alınan bilirkişi raporu ile takibe konu çekler üzerinden davacı adına ciranta sıfatı ile konulan imzaların çeklerin keşide tarihindeki davacı şirket temsilcisinin elinden çıkmadığının anlaşıldığı, davacı vekilinin diğer davalı hakkındaki davayı takipten vazgeçtiğini beyan ettiği gerekçesiyle davalı Finansbank hakkındaki davanın kabulüne, takibe konu çeklerden dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine, diğer davalı hakkındaki davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekeceğini»[148]

√ «6100 sayılı HMK’nun 209. maddesinin hükmüne göre; bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar o senet herhangi bir işleme esas alınamaz. Maddi vakaları ileri sürmek taraflara hukuki nitelendirme yapmak hakimin ödevidir. Mahkemece anılan hüküm gözetilerek ve gerekçesi de açıklanarak bir karar verilmesi gerekeceğini»[149]

√ «Davalı, ‘davacının dava konusu bononun tanzim tarihinden önceki belgelerde tatbik imzaları ile ilgili yeterli araştırma yapılmadığını’ savunmuştur. Bu durumda mahkemece bononun tanzim tarihinden önceki tarihler itibariyle davacının imzasını taşıyan daha fazla tatbike elverişli belge araştırılıp toplanarak imza tatbikatı yönünden bilirkişi incelemesi yapılarak deliller hep birlikte değerlendirilip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar vermek gerekeceğini»[150]

√ « ‘Adli Tıp Kurumu raporuna göre takip konusu bonodaki borçlu imzasının davacıya ait olmadığı, davacının tazminat isteminin koşullarının bulunmadığı’ gerekçesiyle ‘takibe konu bono nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine, davacının tazminat talebinin reddine’ karar verilmesi gerekeceğini»[151]

√ «Yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporlarına göre; bonodaki keşideci imzasının davacıya ait olmadığı anlaşıldığından ve bu def'inin herkese karşı ileri sürülebileceğinden, davacının söz konusu bono ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceğini»[152]

√ «İİK’nın 68/a hükmünde HUMK’nun 309,I’e (yeni HMK.’nun 211’e) atıf yoktur. Bu nedenle icra mahkemesinde alınan rapora göre genel mahkemede açılan menfi tespit davasında karar verilemez. Adli Tıp Kurumu dışında konusunda uzman başka bir kurum veya kuruluştan yeniden bilirkişi raporu alınıp, tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekeceğini»[153]

√ «’Takibe konu bonodaki keşideci imzasının davacıya, ait olmadığı, bu nedenle bono bedelinden sorumlu tutulamayacağı’ gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceğini»[154]

√ « ‘Davacının başkaca resmi dairelerde de imzalarının bulunduğu, buna göre davacının imza atma ve attığı imzanın sonuçlarını bilebilecek durumda olduğu, dava konusu olayın hile ile gerçekleştiği yolundaki davacı iddialarının da kanıtlanamadığı’ gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[155]

√ «İmza incelemesinin senedin tanzim tarihinden veya bu tarihe yakın önceki imzaları üzerinden yapılması gerekeceğini»[156]

√ «Mahkemece, Bolu 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2007/175 2008/139 E.K. sayılı dava dosyasındaki Adli Tıp Kurumu Raporunu esas alarak ve bedelsizlik iddiası bakımından da davalılara teklif edilen yemin eda edilmesi suretiyle hüküm tesis edilmiş ise de, davacı yanın imzaya yönelik talepleri bakımından yeni bir inceleme yaptırılıp varılacak uygun sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dar yetkili icra hukuk mahkemesinde alınan rapora itibar edilip yazılı şekilde karar verilmesinin doğru görülemeyeceğini»[157]

√ «Mahkemenin, sınırlı yetkili olan icra hukuk mahkemesinin aldığı raporla yetinerek buna göre hüküm kurmasının doğru olmayacağı, icra hukuk mahkemesi kararları maddi hukuk açısından kesin hüküm teşkil etmeyeceği, bu nedenle, mahkemece imzaya itiraz yönünden yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceğini»[158]

√ «Mahkemece, Dairemizin bozma kararına uyulmuş ise de bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Zira iki kez bilirkişi raporu alınmışsa da, raporlar arasında çelişki bulunduğu halde bu çelişki giderilmeden hüküm oluşturulmasının doğru görülmediğini»[159]

√ «Menfi tespit davasında, yapılan iki farklı bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden mahkemece hüküm kurulamayacağını»[160]

√ «Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının kestiği faturanın sözleşmeye uygun olmadığı belirtilmişse de, bu değerlendirmenin gerekçesi açıklanmamış olup Yargıtay denetimine elverişli olmayan bu raporun hükme esas alınmasının isabetsiz olduğunu»[161]

√ «Mahkemece bilirkişi raporu alınmış ise de, bu rapora karşı davacı taraf gerekçelerini de göstermek suretiyle itiraz ettiğinden, mahkemece konusunda uzman bilirkişiden açıklanan yönler de gözetilerek, davacı itirazlarını da karşılayan Yargıtay denetimine imkan sağlayan yeni bir rapor alınıp, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceğini»[162]

√ «Mahkemece bononun tanzim tarihinden önceki ve yakın tarihli davacıya ait imza örnekleri, ilgili yerlerden getirtilerek konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmeyeceğini»[163]

√ «Dosya içerisinde var olmayan E.G. tarafından düzenlenen 07.06.2011 tarihli bilirkişi raporuna atıf yapılarak, bu rapora istinaden hüküm kurulmasının doğru görülmeyeceğini»[164]

√ «Taraf vekilleri mahkemece alınan Adli Tıp Kurumu raporuna itiraz etmiş olup, bu durumda mahkemece tarafların rapora yönelik itirazları değerlendirilerek İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi öğretim üyelerinden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi heyetinden yeniden rapor alınıp, tüm deliller birlikte değerlendirilerek uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceğini»[165]

√ «Yeterli incelemeyi içermeyen, Yargıtay denetimine elverişli olmayan, davalı vekilinin itiraz ettiği bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır. Mahkemece dava konusu senet asılları üzerinde yeni bir bilirkişiye imza incelemesi yaptırılmak suretiyle davalı vekilinin itirazlarını da karşılar nitelikte ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp delillerin hep birlikte değerlendirilerek, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceğini»[166]

√ «Davacı şirket yetkililerinin dava dışı dosya içerisindeki ‘huzurda alınmış imza örnekleri’ esas alınarak verilen yetersiz bilirkişi raporuna göre yazılı şekilde karar verilmesinin doğru görülmeyeceğini»[167]

√ «Bilirkişi raporunun yeterli incelemeyi içermediği gibi Yargıtay denetimine de elverişli bulunmadığı, bu durumda işyeri ile ilgili kaçak elektrik tespit tutanağı getirtilip bu tutanakta imzası bulunan tutanak mümzileri dinlenerek mahallinde yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi de yapıldıktan sonra kaçak elektrik kullanımında abonenin ve kullanıcının müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu ilkesi de gözetilmek suretiyle karar verilmesi gerektiğini»[168]

√ «BK.’nun 53. (yeni TBK.’nun 74.) maddesi hükmü uyarınca ceza mahkemesince hukuk hakimini bağlayıcı bir karar verilmediğine göre keşideci ve kefil olan davacıların ayrı ayrı imza incelemesine esas alınacak, özellikle dava konusu bononun tanzim tarihine yakın tarihlerdeki imzaları ikrar olunan belgeler üzerinde grafolog olan uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceğini»[169]

√ «Alınan 19.07.2010 havale tarihli bilirkişi raporu ile 12.05.2011 tarihli bilirkişi raporu arasında mübayenet bulunduğu dikkate alınarak, bu farklılığı giderici 3. bir bilirkişi raporu alınıp varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceğini»[170]

√ «Davanın, imza inkarına dayalı menfi tespit davası olduğu, davacının tatbike medar imzalarının bulunduğu belgeler ilgili mercilerden getirtildiğine göre, gerektiğinde davacı vekilinin sözünü ettiği dava dosyalarındaki imzalar da incelemeye esas olarak getirilip imza incelemesi yaptırılarak varılacak sonuç dairesinde karar verilmesi gerekirken, davacı vekilinin müvekkilini hazır edemediğinin anlaşıldığı, ‘davacının davasını ispat edemediği’ gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu»[171]

√ «Mahkemece imza incelemesi yönünden HUMK.’nun 317. (HMK’nun 211) maddesine göre inceleme yapılarak imza incelemesine esas alınacak ve özellikle dava konusu bononun tanzim tarihinin öncesi ve sonrasına ait yakın tarihli örnek imzaları içeren belgeler celp edilip oluşturulacak uzman bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılması gerekeceğini»[172]

√ «Mahkemece Adli Tıp Kurumu raporu esas alınmak suretiyle hüküm kurulmuş ise de, inceleme konusu bazı mukayese belgelerin fotokopi olduğu, bazılarının ise senedin tanzim tarihinden sonraki tarihleri taşıdığı anlaşılmaktadır. Ayrıca banka ile imzalanmış kredi kartı sözleşmesindeki imzanın davacı vekilinin talebi ile mukayese belgeleri arasından çıkarılması da doğru değildir. Mahkemece bu yönler gözetilmeden eksik inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağını»[173]

√ «Hükme esas alınan bilirkişi ek raporu ile asıl rapor arasında çelişki bulunduğundan, mahkemece çelişkinin giderilmesi için başka bir bilirkişiden rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekeceğini»[174]

√ «Mahkemece, öncelikle imzayı inkâr eden davacı tarafından senedin tanzim tarihinden önceki örnek imzaları ilgili yerlerden(tapu sicil, nüfus, seçim kurulu, belediye, vergi dairesi, bankalar v.b.) celp edildikten sonra, konusunda uzman bilirkişi kurulu aracılığıyla, davacının itirazları da gözetilerek, münker imza ile toplanan mukayese imzalar karşılaştırılarak, düzenlenecek rapora göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar oluşturulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[175]

√ «Davalı vekili, bilirkişi raporuna gerekçelerini de belirterek itiraz etmiş olup, bu itirazlar hakkında yeni veya ek rapor alınmadan ve bu itirazları karşılamaya yönelik olarak hükmün gerekçesinde açıklama yapılmadan, gerekli ayrıntı ve incelemeyi içermeyen bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmasının doğru olmadığını»[176]

√ «Dava konusu 6 adet bonoya ilişkin imza incelemesi yaptırılarak bilirkişi raporu alınmış ise de mukayese konusu davacının imzasını içeren belgelerin, dava konusu bonoların tanzim tarihinden sonraki döneme ait olduğundan, alınan bilirkişi raporuna bu nedenle itibar edilemeyeceği, mahkemece yapılacak işin, davacıdan dava konusu bonoların tanzim tarihi ve önceki tarihlere ilişkin imza incelemesine esas olacak belge asıllarının ibrazı ve bulunduğu yerlerden getirtilmek suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılarak, sonucuna göre bir karar vermekten ibaret olacağını»[177]

√ «Borçlu olmadığının tespiti talepli asıl davada; bir kök ve iki ek rapor alınmışsa da, alacak miktarının tespiti yönünden kök ve ek raporlarda farklı sonuca varıldığından ve bu farklılığın sonuçları raporda açıklanamadığından, mahkemece raporlar arasındaki farklılığı giderecek, konusunda uzman yeni bir bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediğini»[178]

√ «M.K.’nun 462/8. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nun 54. maddesi gereğince; vasinin vesayet makamından izin almadan menfi tespit davası açması doğru olmadığı gibi, Nevşehir Dr. İ. Şevki Atasagun Devlet Hastanesi’nden alınan 05.06.2008 ve 08.07.2010 tarihli raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınmadan, çelişkili raporlara göre hüküm kurulmasının da isabetli görülmeyeceğini»[179]

√ «Gerek Cumhuriyet Başsavcılığınca, gerekse icra mahkemesince alınan ve birbirini doğruladığı anlaşılan raporlarda, dava konusu senetteki imzanın davacıya ait olduğunun saptanmış olması nedeniyle, davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[180]

√ «Davacı, dava konusu senetteki keşideci imzasının şirket yetkilisine ait olmadığını iddia etmiştir. Bu durumda mahkemece HUMK. 308 vd. (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 211.) maddesi uyarınca sahtelik incelemesi yapılması gerekirken, hazırlık tahkikatı sırasında alınan bilirkişi raporunun hükme esas alınması yoluyla eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmeyeceğini»[181]

√ «İdare müfettişlerince mahallinde bilirkişilere yaptırılan incelemede hakedişlere esas kazı klas oranlarının gerçeğe uygun bulunmadığı anlaşılmış, yeniden klas oranları saptanmış olup; böylece idarenin mahallinde incelemeyle hakedişlere esas klas oranlarının gerçeğe aykırı olduğu saptandığına ve davalı vekili de mahallinde keşif yapılmak suretiyle yeniden belirleneceğini savunduğuna göre, mahallinde inceleme yapılmadan dosya üze­rinde yaptırılan bilirkişi incelemesiyle bağlı kalınarak hükme varılamayacağını»[182]

√ «Kira sözleşmesinden kaynaklı davada, mahkemece alınan rapora yönelik itirazlar da değerlendirilmek üzere Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde, aralarında hesap bilirkişisinin olduğu bilirkişi kurulundan rapor alınarak bir hüküm kurulması gerekeceğini»[183]

√ «Hâkim, birinci bilirkişi raporu ile durumun gereği gibi aydınlanmadığı kanısına varırsa, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırabilecek, ikinci bilirkişi raporunun da yeterli bulunmaması halinde, üçüncü bilirkişi incelemesi yaptırılmasının olanaklı olacağını»[184]

√ «Mahkemece, hükme esas alınan raporda, imza incelemesi yapılırken senedin tanzim tarihinden sonra düzenlenmiş olan belgelerdeki imzaların dikkate alındığı görülmüştür. Oysa sağlıklı ve doğru sonuca varılabilmesi için, imza incelemesinin senedin tanzim tarihinden önceki tarihte düzenlenmiş ve davacının imzalarını ihtiva eden belgelerin dikkate alınması gerekeceğini»[185]

√ «Davacı tarafından ‘iptali istenen çeklere karşılık olarak davalıya yeni kambiyo senedi verildiğine’ dair mahkemeye sunmuş olduğu belge gereğince, davalının bu belge yönünden HMK 173. maddesi uyarınca isticvap edildikten sonra, gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılması gerekeceğini»[186]

√ «Bilirkişi heyetleri arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeni bir rapor alınarak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiğini»[187]

√ «Davacı asıl... tarihinde yapılan haciz sırasında borcu kabul ederek ödeme taahhüdünde bulunmuştur. Bu durumda mahkemece davacı asilin anılan beyanı karşısında davanın reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davanın kabulüne karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağını»[188]

√ «Benimsenen bilirkişi raporuna göre sayaca müdahale ederek kaçak elektrik kullandığı anlaşılan davacının ‘kaçak elektrik kullanımından dolayı borçlu olduğu’nun tespitine karar verilmesi gerekeceğini»[189]

√ «Kaçak su tutanağına karşı açılan davada alınan bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabul ile ‘davacının borçlu olduğunun tespitine’ dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığını»[190]

√ «İmzanın inkar edildiği bonolarda, bonoların tanzim tarihinden önce veya aynı tarihli resmi makamlar huzurunda atılmış imza örnekleri getirtilip, ayrıca mahkeme huzurunda davacıdan imza örnekleri alınarak birlikte değerlendirilmek üzere Adli Tıp Kurumuna gönderilerek, buradan alınacak rapora göre hüküm kurulması gerekeceğini»[191]

√ «Dava, İİK.’ nun 72. maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır. Davacılar vekili hem dava dilekçesinde hem de duruşmalar sırasında verdiği dilekçesinde senetteki muris imzasına itiraz etmiştir. Bu durumda mahkemece davacıların davaya konu senetteki imzaya itiraz ettikleri dikkate alınarak, ‘senetteki imzanın davacıların murisine ait olup olmadığı’ hususunda, konusunda uzman bilirkişiden rapor alınıp, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davacıların imzaya itiraz ettikleri gözden kaçırılarak, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[192]

√ «Davacıların münhasıran davalı banka ticari defterlerine dayanmış olmasına ve davalı defterleri üzerinde yeterli inceleme yapılan bilirkişi kurulu raporuna göre mahkemece işin esasına girilerek karar verilebileceğini»[193]

√ «Bonodaki imzaya itiraz neticesinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi için, inkar edilen imzanın öncesi ve sonrasına ait yakın tarihli örnek imzaları içeren belgelerin celp edilmesi gerekeceğini»[194]

√ «Adli Tıp Kurumu raporunun içeriği itibariyle dosyada daha önceden aldırılan raporlar arasındaki çelişkiyi gidermediği görülmekle, mahkemece farklı bir kurumdan konusunda uzman kişilerin yer aldığı heyet raporu aldırılarak varılacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerekeceğini»[195]

√ «Sahteliği iddia edilen belgenin aslının mahkemeye getirtilerek davalının bu yöndeki savunmaları yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmasının gerekeceğini»[196]

√ «Mahkemece alınan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunması ve hükme esas alınan ikinci rapor da yeterli gerekçe içermediğinden ve Yargıtay denetimine elverişli olmadığından, konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmak suretiyle karar verilmesi gerekeceğini»[197]

√ «Takibe ve davaya konu bonoda tahrifat iddiası yönünden grafolojik inceleme yapılması gerekeceğini»[198]

√ «Çelişkili raporlar arasında çelişkinin giderilmesi yönünden 3. bir bilirkişi veya bilirkişi heyetinden ayrıntılı incelemeyi içerir, Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmasının gerekeceğini»[199]

√ «Sahtecilik iddiasında bulunulan davada bu iddianın HMK.’nun 209 vd. maddeleri uyarınca incelenmesinin gerekeceği, Cumhuriyet Savcılığından alınan raporla yetinilmeyip, bonodaki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığı konusunda uzman bilirkişiden veya bilirkişi kurulundan rapor alınarak değerlendirme yapılmasının gerekeceğini»[200]

√ «Davacı tarafından düzenlenen bonoda ‘malen’ kaydı bulunmakla birlikte, davacının ‘senedin dava dışı Esma’nın davalı şirketle imzaladığı sözleşme için davalı şirkete teminat senedi olarak verildiği’ iddiası, davalı tarafından da kabul edildiğinden, dava dışı Esma’nın davalı şirkete borçlu olup olmadığının belirlenmesi için, dosya içindeki sözleşme de dikkate alınarak, dava dışı Esma’nın ve davalının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak sonuca gidilmesinin gerekeceğini»[201]

√ «Enerji Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 19. maddesine göre; abonenin kusuru dışında sayacın tüketim kaydetmemesi halinde hesaplamanın, davacının geçmiş dönemlere ait tüketim fazlası ile aynı abone grubundaki benzer tüketim eğilimine sahip tüketicilerin tüketimleri göz önüne alınarak bilirkişi incelemesi yaptırılarak hesaplamanın yapılmasının gerekeceğini»[202]

√ «Mahkemece imza yönünden Adli Tıp Kurumu’ndan alınmış rapor hükme dayanak yapılmışsa da, davalı tarafından söz konusu rapora itiraz edildiğinde, davaya konu senedin keşide tarihi öncesi ve yakın zamanları da kapsayan yeteri kadar davacı imzalarının da toplanmak suretiyle yeniden bir bilirkişi kurulundan senetteki ciro imzasının davacıya ait olmadığı konusunda rapor alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak uygun bir sonuç dairesinden karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle verilen kararın bozulmasının gerekeceğini»[203]

√ «Sayacın yanlış çalışması sonucu eksik fatura bedelinin belirlenmesi amacıyla 2. kez alınan bilirkişi raporlarıyla da ilk rapordaki eksikliklerin giderilememesi nedeniyle yeterli araştırma ve incelemeyi içermeyen raporların hükme esas alınamayacağını»[204]

√ «İmza incelemesi yapılan senette HMK. 208 ve devamı maddeleri gereğince; davacıdan senedin tanzim tarihinden önceki tarihlerde düzenlenmiş ve davacının imzalarını içeren belgelerin istenerek, uzman bilirkişi kurulu aracılığı ile inceleme yaptırılması gerekeceğini»[205]

√ «Davacı/borçlu senette tahrifat olduğunu iddia ettiğine göre bu sahtecilik iddiası nedeniyle açılmış ceza davasının bulunup bulunmadığı araştırılarak, ceza dosyasında bilirkişi incelemesi yapılmasına ve tanık dinlenmesine karar verilmiş ise, HUMK.’nun 317. (yeni HMK.’nun 209.) maddesine göre artık bu senede göre işlem yapamayacağından, durumu ön (bekletici) mesele yapıp sonucunu beklemek ve varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar vermek; eğer ceza davası açılmamış ise de icra hakiminin tahrifat (sahtelik) iddiasını, bilirkişi incelemesi yaptırmadan kendi görgü ve bilgisi ile çözümleyemeyeceği belirgin olmasına göre, bu konuda uzman kişi veya kişilerden bilirkişi raporu alınarak sahtelik (tahrifat) yapılıp yapılmadığının usulünce incelenmesinin gerekeceğini»[206]

√ «Hükme esas alınan bilirkişi raporunun kendi içinde çelişkili olması,davacının itirazına uğramış olması ve hüküm kurmaya elverişli olmaması sebebiyle, Yargıtay denetimine elverişli, uzman bilirkişi ya da bilirkişi heyetinden davacının itirazları da göz önünde bulundurularak rapor alınması gerekeceğini»[207]

√ «Cumhuriyet Savcılığı tarafından yaptırılan imza incelemesi neticesindeki alınan bilirkişi raporunun, menfi tespit davasında kullanılabileceğini»[208]

√ «Bilirkişi raporlarının varsayıma dayalı olarak hazırlanamayacağı,somut veri ve belgelere dayanmayan bilirkişi raporlarının hükme esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olacağı, eksik tahakkuk dönemlerine ilişkin fatura ve dayanakları olan belgelerin davalıdan getirtilerek, konusunda uzman bilirkişiye inceleme yaptırılması gerekeceğini»[209]

√ «Birbirini teyit eden ilk üç bilirkişi raporundan sonra, bu raporlara aykırı düşünceleri ve sonuçları ihtiva eden dördüncü bilirkişi raporunun alınmasıyla, bilirkişi raporları arasında çelişki yaratılmış olduğundan; son bilirkişi raporu ile ilk üç bilirkişi raporları arasında içerikleri ve sonuçları itibariyle aykırılık bulunduğuna göre, somut olayın özelliği itibariyle, davalı yanın son rapora itirazı da göz önünde tutularak, yeniden seçilecek bilirkişiler eliyle inceleme yapılması ve sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceğini»[210]

√ «Mahkemece bozmaya uyulmuş ise de bozma ilamında belirtilen inceleme yapılmadan sadece hâkimin kendi gözlemine dayanarak ‘ödeme makbuzlarındaki imzaların davalı temsilcisinin imzalarına benzediği’ gerekçesiyle hüküm kurulmuştur. Oysa tahsilât makbuzları üzerindeki imzaların davalı temsilcisine aidiyetinin tespiti HUMK.’nun 275. (yeni HMK.’nun 266.) maddesi uyarınca çözümü teknik bilgiyi gerektiren bilirkişi incelemesi ile saptanabileceğinden, mahkemece tanığa ait ilgili yerlerden imza incelemesine dayanak emsal belgeler de getirtilmek suretiyle alınacak imza örnekleri ile birlikte tahsilât makbuzları üzerinde inceleme yaptırılıp, konusunda uzman bir heyetten rapor alındıktan sonra bir karar verilmesi gerekeceğini»[211]

√ «Davalının, davaya konu alacakla ilgili veresiye fişleri ile ticari defterlerini delil olarak sunmasına rağmen, mahkemece ‘veresiye fişlerinin davacı veya çalışanları tarafından imzalanıp imzalanmadığı ve davaya konu alacakla ilgili olup olmadığı’ üzerinde durulmadan ve ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmadan hüküm kurulmuş olmasının bozmayı gerektireceğini»[212]

√ «İcra takibine kadar tam ehliyetli biri gibi hareket eden davacının borcun ifası istendiğinde ehliyetsizliğini ileri sürerek ifadan kaçınması hakkın kötüye kullanılması olduğundan davanın reddine karar verilmiştir; ancak dava ehliyetsizlik iddiası ile açıldığından bononun tanzim tarihi itibari ile keşidecinin fiili ve kavli tasarrufa ehil olup olmadığı konusunda rapor alınmadan, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilemeyeceğini»[213]

√ «Bonodaki imzanın inkarına karşı yapılan Adli Tıp Kurumu incelemesi neticesinde, bonodaki imzanın borçluya ait olduğunun tespiti sonucunda ‘davanın reddine’ dair kararda isabetsizlik bulunmadığını»[214]

√ «Mahkemece alınan raporlar birbiriyle çelişse dahi hakimin, bunlardan birine dayanarak karar verebileceği gibi, hiçbirini hüküm kurmaya yeterli bulmaz ise, yeniden bilirkişi raporu alabileceğini»[215]

√ «İİK’nun 89. maddesine göre açılmış bir menfi tespit davasında, davacının davayı açmakla davalı takip borçlusuna borcu olmadığını iddia ettiğinden mahkemece, davacının takip borçlusuna haciz ihbarnamesinde belirtilen borcu bulunmadığını ispat olanağı tanınarak, taraf delilleri toplanarak, gerektiğinde ticari defter ve kayıtlar, hak edişler ve tarihleri incelenmek suretiyle konusunda uzman bilirkişiden rapor alınması ve bunların sonucunda uygun bir karar verilmesi gerekeceğini»[216]

√ «Hukuki ehliyetsizliğin doktor raporu ile kanıtlanması esas olduğundan murisin tedavisi ile ilgili doktor raporu ve tedavi evrakları sunulup, tanıklar dinlendikten sonra bonoların tanzim tarihi itibariyle, murisin hukuki ehliyete sahip olup olmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğini»[217]

√ «Kural olarak ödeme belgesinin aslının borçluda bulunduğu kabul edildiğinden bunları kendisinin ibraz etmesinin gerekeceği, imzadan imtina edilen beyana dayanılarak hüküm kurulamayacağı, tahrifat iddiasının sonucuna çıplak göz ile yapılan inceleme ile varılamayacağını»[218]

√ «Mahallinde keşif yapılmaksızın, evrak üzerinde düzenlenen önceki çelişkili raporların bir geçerliliğinin bulunmadığı, mahkemece mahallinde uzman bilirkişi veya bilirkişiler marifetiyle keşif yapılıp, tesisin tükettiği gücün tereddüde yer bırakmayacak şekilde tespit edilerek alınacak rapor doğrultusunda karar verilmesi gerektiğini»[219]

√ «Mahkemece imza incelemesi yaptırılmışsa da, tatbik imzaları olarak senedin tanzim tarihinden sonra düzenlenmiş olan belgelerdeki imzaların incelemeye tabi tutulduğu, oysa sağlıklı ve doğru bir sonuca varılabilmesi için imza incelemesi yönünden davalıların tanzim tarihinden önceki tarihlerde düzenlenmiş ve imzalarını ihtiva eden belgelerin kendilerine sorulup ilgili yerlerden celbi ile inceleme yaptırılıp karar verilmesinin gerekeceğini»[220]

√ «Çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği için, bir konuda bilirkişi incelemesine ihtiyaç duyan ve ancak düzenlenen raporu hükme yeterli görmeyen mahkemenin, yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırmak yerine, bilirkişiden görüş istediği hususlarda resen değerlendirme yapma yoluna gitmesinin yargılama usulüne ilişkin kurallarla açıkça çeliştiğini»[221]

√ «Adli Tıp Raporunda keşidecinin imzasının, keşidecinin eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği durumda, keşidecinin imzasının HUMK. 309/1. (yeni HMK.’nun 211/a) maddesi hükmü çerçevesinde ibraz edeceği delillerle kanıtlanması gerektiğini»[222]

√ «Bilirkişiden ek rapor alınarak davacının en son ödeme yaptığı açıklanan 13.2.2003 tarihli hesap kesim ekstresinde belirtilen 1.162.182.642 TL. ana para borcuna başvuru tarihi olan 20.3.2003 tarihine kadar %50 faiz uygulanması ve bu suretle belirlenecek toplam borcun yasanın öngördüğü biçimde taksitlendirilmesi gerekli olup, davacının işbu başvurusundan sonra yapmış olduğu ödemelerin ise, az yukarıda açıklanan yöntemle belirlenecek toplam borçtan mahsup edildikten sonra bakiye miktar üzerinden ödenmesi gereken borç tutarı saptanıp, bunun dışındaki borcundan dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine, saptanan miktarın da 12 eşit taksitte ödenmek üzere ödeme planında gösterilmesine karar verilmesi gerekeceğini»[223]

√ «Mahkemece iki adet kart borcunun 17.1.2003 temerrüt tarihinden davacının başvuru tarihine kadar geçecek süreye 4822 sayılı Kanunun geçici 1.maddesi gereğince yıllık %50 faiz uygulanması ve başvuru tarihindeki ödenmesi gereken miktarın belirlenmesi bu dönem içerisindeki ödemelerde B.K.’nun 84. (yeni TBK.’nun 100.) maddesinin de hesaplamada değerlendirmeye alınması gerekli olup bundan sonra davalı tarafından yapılan icra takip harç ve giderleriyle buna ilişkin vekalet ücreti ve Banka Sigorta Muamele Vergisi de ilave edildikten sonra bulunacak kart miktarlarının toplamı 12’ye bölünerek aylık ödeme tutarlarının belirlenmesinden sonra davacının borcunun varlığı saptanıp sonucuna uygun karar verilmesinin gerekeceğini»[224]

√ «Davacının temerrüde düştüğü tarihte ihtarnamede borç miktarı olarak gösterilen ve itiraza uğramayan 1.117.926.110 TL.na bu tarihten davacının davalıya başvuru tarihine kadar geçen süre içerisinde %50 faiz uygulanmalı, böylece davacının davalıya başvurduğu tarih itibariyle borç miktarı belirlenmeli, belirlenen bu miktara BSMV, icra masrafları, tahsil harcı ve avukatlık ücreti gibi masraflarda eklenmek suretiyle borç ve alacak durumu bilirkişiden alınacak ek bir raporla belirlenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceğini»[225]

√ «Davacının, dava konusu çekin esasında 2/2/2001 tarihinde verildiğini, ancak keşide tarihi olarak 31/07/2001 tarihinin yazıldığını, çekin düzenlenip verildiği tarihte kendisinin kooperatifi temsile yetkili olduğunu, keşide tarihi olarak yazılan günde yetkisinin sona ermiş olmasının kendisini sorumlu kılmayacağını iddia ettiği durumda, çekin ileri tarihli düzenlendiği mahkemenin kabulünde olduğunda, çek tevdi bordrosunun tarihi ile mahkemece konusunda uzman bilirkişilere kooperatif defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak alınacak rapor ve varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceğini»[226]

√ «Davacının 4822 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce davalı bankanın gönderdiği 12.9.2001 tarihli hesap kat ihtarının 17.9.2001 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, ihtarda verilen 24 saatlik sürenin dolması ile davacının 19.9.2001 tarihinde temerrüde düştüğü, bankanın 23.1.2002 tarihinde icra takibine geçtiği, bu aşamada davacının kısmı ödemelerde bulunduğu 4822 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra davacının 27.3.2003 tarihli ihtarname ile aynı yasanın geçici 2. maddesi hükmünden faydalanmak istediği davalı bankanın 12.4.2003 tarihli cevabı ihtarnamesi ile 1.559.000.000 TL. borcun 12 taksitle ödenmesini istediği dosya içeriğinden anlaşıldığı gibi bu konularda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmayıp, davacının 19.9.2001 tarihinde temerrüde düştüğü anlaşıldığından davacının 19.9.2001 tarihinde temerrüde düştüğü kabul edilip, bu doğrultuda bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna uygun bir karar verilmesinin gerekeceğini»[227]

√ «Tacir olan banka BK’nun 21. (yeni TBK.’nun 28.) maddesinde belirtilen hiffet veya tecrübesizlik hallerine dayanmazsa da, müzayaka halinden istifade suretiyle meydana gelen edimler arasında açık bir nisbetsizlik bulunan hallerde akdin feshedilebileceği; davalı banka kararlaştırılan faiz oranını kısmen kabul edip ödeme yaptığına göre ödenmeyen kısım yönünden sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirmiş sayılacağı, davacı hesabına tahakkuk ettirilen gecelik faiz oranlarının, diğer banka ve aracı kurumlar uyguladığı repo, ters repo ve gecelik faiz oranları araştırılarak aşırı olup olmadığının, şayet bir nispetsizlik varsa bankanın aşırı oranda gecelik faizlerin uygulandığı dönem içerisinde bulunduğu koşullara göre müzayaka halinden kaynaklanıp kaynaklanmadığının, banka kayıtları üzerinde uzman bilirkişilerce inceleme yaptırılıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceğini»[228]

«GSM telefon sistemi içinde verilen hizmetlerin özel ve teknik bilgiyi gerektirmesi nedeniyle, bu konuda uzman bilirkişilerden Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması gerekeceğini, hakimin meslek bilgisiyle bunu tespit edemeyeceğini»[229]

√ «Genel kredi sözleşmelerinde yer alan ve bankalara ‘tek taraflı olarak faiz oranlarını arttırabilme ve geçmişte kullandırılmış olan kredilere bu faiz oranlarını uygulayabilme’, ‘kullandırılan krediyi dilediği zaman tek taraflı olarak kesebilme’ yetkisini veren hükümlerin MK.’nun 23/II ve BK.’nun 19 ve 20. (şimdi; TBK.’nun 26 ve 27.) maddelerine aykırı ve dolayısıyla geçersiz (batıl) olmadığını, ancak;  bankanın kredi sözleşmesindeki faiz oranını tek taraflı olarak arttırırken, ‘dürüstlük ve doğruluk kuralları’na (MK.2) aykırı davranmış olup olmadığının bilirkişilere inceleme yaptırılarak araştırılması gerekeceğini»[230]

√ «Eser sözleşmesinde kararlaştırılan teslim tarihi ile eserin teslim edildiği tarih arasında gecikme olup olmadığının ve binada eksik ve kusurlu işler bulunup bulunmadığının bilirkişiye inceleme yaptırılarak bunların parasal değerlerinin saptanması gerekeceğini»[231]

√ «Taşınmazın kira süresinin bitiminden önce tahliye edilerek anahtarının teslimi halinde, bu taşınmazın aynı şartlarla ne kadar süre içinde kiraya verilebileceğinin, gerektiğinde uzman bilirkişi görüşüne başvurulmak suretiyle belirlenmesi ve taşınmazın kira süresince boş kalmasında davalının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığının saptanması gerekeceğini»[232]

√ «Hukukumuzda ‘sözleşmeye bağlılık ilkesi’nin yanında ‘sözleşme serbestisi ilkesi’nin de kabul edilmiş olduğunu, bu ilkelere göre kişilerin özel hukuk alanında özel ve tüzel kişilerle olan ilişkilerini varolan hukuk düzeni içinde kalmak koşuluyla diledikleri gibi düzenlemek, diledikleri konuda, diledikleri ile diledikleri tipte sözleşme yapmak hak ve özgürlüğüne sahip olduklarını, ‘sözleşmeye bağlılık ilkesi’nin hukuki güvenlik, doğruluk ve dürüstlük kurallarının bir gereği olarak sözleşme hukukunun temel ilkelerinden biri olduğunu, kredi sözleşmesinden kaynaklanan uyarlama davalarında mahkemece krediler konusunda uzman ve üniversitenin ekonomi, bankacılık ve ticaret hukuku anabilim dallarında görevli öğretim üyelerinden oluşacak bilirkişi kurulundan mütalaa alınması gerekeceğini»[233]

«Borçlunun, bononun tanzim tarihi itibariyle tasarruf tarihi itibariyle, tasarruf ehliyetine sahip olup olmadığının -borçlunun tedavisine ilişkin tüm belgeler ile tanık beyanları da gözetilerek- belirlenmesi için Adli Tıp Kurumundan rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceğini»[234]

√ «Mahkemece sadece asıl alacağa faizi yürütülmesine olanak verecek şekilde ve davacının yaptığı harici ödemelerin BK. 84 (şimdi; TBK. 100) hükmü çerçevesinde değerlendirilerek hüküm kurulması gerekeceğini»[235]

√ «TEK. aleyhine ‘elektrik borcunun istendiği kadar olmadığı’nın tespiti için açılan olumsuz tespit davalarında, dava konusu tüketim döneminde sayaçların doğru çalışıp çalışmadığı, davacı şirketin ticari defterleri, davacının işyerinde çalışan makinaların kapasiteleri, üretilen iş miktarı vs. üzerinde ayrıntılı bilirkişi incelemesi yaptırılarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekeceğini»[236]

√ «Taşeronluk sözleşmesi uyarınca verilen çeklerin -taahhüt edilen işin yapılmadığı gerekçesiyle- iptali için açılan davada, davalı taşeronun yaptığı işlerin, yerinde bilirkişi aracılığı ile saptanarak, davacının, davalı taşerona borcu olup olmadığının belirlenmesi gerekeceğini»[237]

«Olumsuz tespit davasının reddi halinde, haksız ihtiyati tedbir nedeniyle, alacaklının alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararının %40’dan (şimdi; %20’den) daha fazla olduğunun ileri sürülmesi halinde, mahkemece alacaklının zararının bilirkişi vasıtasıyla tespiti gerekeceğini»[238]

«Eksik bırakılan işler tutarınca daha sonra doldurulmak üzere teminat olarak bırakılan senet hakkında açılan olumsuz tespit davasında ‘eksik bırakılan işlerin tutarını tespit için’ bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekeceğini»[239]

«Dava konusu senetlerin kooperatifi temsilen verilmiş olup olmadığını belirlemek için, kooperatif kayıtları üzerinde inceleme yaptırılması gerekeceğini»[240]

« ‘Kanıt’ olarak mahkemeye sunulan ses bandının çözülmek üzere, ses bandı üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekeceğini»[241] [242]

«‘Taşınmaz satışı nedeniyle boş olarak alacaklıya verildiği’ konusunda tarafların uyuşma halinde bulunduğu bononun ‘hem bedel hem de taşınmazın tapusunun verilmemesinden doğan zarar karşılığında doldurulduğunu’ ileri süren alacaklının bu bildirimi çerçevesinde, mahkemece ‘taşınmazın tapusunun verilmemesinden dolayı alacaklının uğradığı zararın’ araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceğini»[243]

«Adi ortaklığın zarar etmesi olasılığı nedeniyle, teminat olarak verilen senet hakkında açılan olumsuz tespit davasında, ortaklığın tasfiye hesabı üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiğini»[244]

«Kiralayana teminat olarak verilmiş olan bononun iptali için açılan davada, kiracının süresinden önce kiralananı boşaltmış olmasından dolayı kiralayanın uğradığı zararın tespiti için, kiralananın boşaltılmasından itibaren ne kadar süre sonra kiraya verilebileceğinin araştırılması gerekeceğini»[245]

«Ayıp iddiasına dayalı olumsuz tespit davalarında,‘ayıbın âdi muayene ile meydana çıkartılıp çıkarılamayacağı’ konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekeceğini»[246]

«İstisna sözleşmesi gereğince bitirilmesi taahhüt edilen inşaat için verilen teminat bonosunun iptali için açılan davada, ‘inşaatın bitirilip bitirilmediği’nin tespiti sırasında alınan ve itiraz edilmeyen bilirkişi raporuna göre değil, ‘yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak alınacak rapora göre’  karar verilmesi gerekeceğini»[247]

«Satın alınan daire karşılığında müteahhide verilen ve onun tarafından ortağı olduğu ileri sürülen üçüncü kişiye ciro edilen senetlerin - inşaatın tamamlanmaması nedeniyle - iptali için açılan davada, yerinde keşif yapıldıktan sonra, ‘dava konusu senedin karşılıksız kalıp kalmadığı’ konusunda karar verilmesi gerekeceğini»[248]

«Alıcının, satın aldığı traktör karşılığı satıcıya verdiği bonoların, traktörün  -alıcının cayması sonucu- satıcıya iadesine rağmen alıcıya geri verilmemesi nedeniyle açılan iptal davasında, mahkemenin, satıcının -BK. 223 (şimdi; TBK. 260) uyarınca- isteyebileceği ‘münasip kira’ karşılığı ile, satılanın bozulmuş olması halinde isteyebileceği ‘tazminat’ miktarı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırarak, bunların tutarını senet bedelinden indirdikten sonra kalan için iptal kararı vermesi gerekeceğini»[249]

«Müteahhit lehine kurulan ipotekle ilgili akit tablosunda, ipoteğin müteahhide verilen bonoların teminatı olduğuna dair bir kayıt bulunmasa da, hayatın olağan akışına göre, müteahhitlerin alıcılara imzalattıkları bonolar dışında ayrıca lehlerine ipotek de kurdukları bir gerçek olduğundan, satılan dairenin kıymeti, kurulan ipotek tarihi ve imzalatılan senetlerin tanzim ve vâde tarihleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceğini»[250]

b e l i r t m i ş t i r



Yüklə 12,14 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   93   94   95   96   97   98   99   100   ...   111




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin