HAMİLELİĞİN ALAMTELERİ 1-Adet Gecikmesi
Genellikle hamileliğin ilk belirtisi Adetin kesilmesidir. Bu, en yaygın hamilelik belirtilerinden biridir. Düzenli adet gören kadınlarda beklenen adetin görülmemesi, gebelik yönünden önemli bulgulardandır. Bu yüzden adet dönemi geciken evli kadınlara doktora başvurmaları tavsiye edilir.
2-Bulantı ve Kusma
Genellikle 2-12 haftalarında gözlenir. Hamile kadınların genelde yüzde 50-60’ında bulantı-kusma görülür. Sıklıkla bulantı sabah uyanıldığında çok şiddetlidir ve gün ilerledikçe azalır.
3-İdrar torbasındaki duyarlılığın artması
Diğer bir alamette idrarın insanı sıkıştırmasıdır. Hamileliğin başlangıcında büyüyen uterus mesaneye baskı yapar. İdrar torbasının kapasitesini azaltır. Bu yüzden sık idrara çıkılır. Bu belirti gebeliğin 2. devresinde azalır ve hamilelik döneminin sonlarına doğru yeniden başlar.
4-Yorgunluk
Erken gebeliğin sık rastlanan ve bazen çok şiddetli olan belirtisidir. Yorgunluk, yapılan işle orantılıdır. Genellikle 20. haftadan sonra geçer. Özel bir tedaviye gerek yoktur. Anne adayı çok yorucu işler yapmamalıdır.
5-Ceninin Hareketlerinin Hissedilmesi
Genellikle hamileliğin 4. ayından sonra ceninin hareketini hissederler. Bu batın içindeki kanat çırpılmasını andıran bir duygu olarak algılanır. Bu hareketlerin şiddeti giderek artar. Bu hareketlerin anne tarafından algılandığı ilk ana “CANLANMA” denir.
6-Memelerin Hassas olması
İlk adet gecikmesinden kısa bir süre sonra memelerde dolgunluk, duyarlılık, karıncalanma hissedilebilir. Gebeliğe eşlik eden meme değişimleri, meme dokusunun hormonsal uyarısına bağlıdır. Hamilelik dönemi ilerledikçe de daha fazla büyürler. Beşinci aydan itibaren sarı ve şeffaf renkli sıvı gelmesi mümkündür. Meme uçları da açık kahverengiden koyu siyaha kadar rengi değişmeye başlar. Memenin kendisinde de çizgiler oluşmaya başlar.
B) Hamileliğin Muhtemel Bulguları
1-Üçüncü ayın sonunda anne, karnının büyüdüğünü hisseder. Elbette karnın büyümesi kesin hamilelik alametlerinden değildir. Başka bir nedenden veya hastalıktan dolayı da karın büyümüş olabilir. Bu dönemde anne dar ve kemerli elbiseler giymekten kaçınmalıdır.
2-Düzensiz rahim ağrıları
3-Akıntının artması
4-Hamilelik testi
C) Hamilelik Döneminin Kesin Belirtileri
1-Muayenelerde çocuğun kalp atışlarının işitilmesi
2-Doktor tarafından ceninin görülmesi
3-Sonografide ceninin görünmesi
Hamilelik Döneminde Düzenli Kontrol Olmak
Kadının ilk kez kontrolleri yaptırmasının önemi çoktur. Kadın ilk müracaatında hamilelik hakkında yeterli bilgi edinir ve düzenli bir şekilde kontrollerini yaptırmasının önemini anlar. Bu şekilde kontrolleri düzenli yaptırmak çok önemlidir. Bu yolla anne hem kendisinin hem de çocuğunun sağlığının temin olunacağına güveni artar. Kontrollerde anneden şu sorular sorulur:
-Kimlik bilgileri, şu anki hamilelik durumu, önceki durum, önceki doğumlarla ilgili bilgiler.
-Şu anki hastalıkların önceki durumu, önceden geçirdiği hastalıklar, irsi hastalıklar, ailede hasta olanlar, doğum kontrol yöntemleri, kullandığı veya kullanacağın ilaçlar ve kullanma süreleri.
Ayrıca kontrol için ilk müracaat edenlerden tehlikeli duruma sahip olanlar için özel dosya tutularak gerekli olan yerlere sevk edilmelidirler.
Önceki doğumlarında sorunlar yaşayan bayanlar doktora yönlendirilmelidir.
Tansiyon ölçümü, kilo, boy ve diğer muayeneler yapılmalıdır.
Sonraki kontrol vakti verilmeli, kontrolleri mutlaka düzenli yaptırması telkin edilmelidir.
Tabii programlarda hamile olan kadınlar yedinci aya kadar her ay bir kere, sekizinci ayda iki haftada bir, dokuzuncu ayda haftada bir, kontrol olmalıdır. Elbette özel bir duruma sahip olan, tehlike konumunda olan anneler için özel muayene programı bırakılır. Anne, doğal olmayan bir durumla karşılaştığında veya şüpheli bir hal hissettiğinde mutlaka doktoruna başvurmalıdır.
1- Hamilelik Döneminde Uygun Beslenme
Çocuk annenin bedeninin temel uzuvlarından biri değildir. Fakat annenin bedeninden ve onun yediklerinden faydalanarak geliştiği için, hamile kadın proteinli yiyecekler yemelidir. Bu şekilde hem kendi bedeninin ihtiyaçlarını karşılamalı ve gücünü kaybetmemeli, hem de çocuğun bedeninin gelişimini tamamlaması için gerekli olan gıdayı temin etmelidir.
Bu durumda hamile bir kadının yemek programı hesaplı ve düzenli olmalıdır. Annenin yemek ve gıda programının İslam dininde özel bir yeri vardır. Bu sebepten dolayıdır ki, Ramazan ayında oruç tutmasının kendisine ve çocuğuna zararı olması durumunda, orucunu yemesine ve daha sonra kazasını tutmasına, İslam dini izin vermiştir. Bir araştırmaya göre zihinsel, sinirsel ve bedensel eksiklikleri olan çocukların, genelde annenin hamilelik döneminde iyi ve düzenli bir şekilde beslenmemesinden kaynaklandığını göstermiştir. Bu yüzdem hamilelik döneminden önce, kadının sağlık kontrolleri yaptırarak, kötü beslenme sorunlarını gidermesi tavsiye edilmektedir. Çünkü doğru beslenmenin cenin üzerindeki etkisi çoktur.
Hamilelik döneminde doğru beslenmenin önemli noktalarından biri yiyeceklerin çeşitli olmasıdır. Hamilelik döneminde beslenme ihtiyacının çoğaldığını da bilmek gerekir.
Annenin hamilelik dönemindeki beslenmesinin çocuğun ahlakı ve zekâsı üzerinde de etkisi vardır. Çünkü çocuğun sinir sistemi ve beyninin gelişmesi annenin yiyeceğine bağlıdır. Her çeşit maddi manevi yiyecek ve içeceğin, çocuk üzerinde etkisi olacaktır. Bu yüzden İslam dini, bu konuya çok önem vermiş birçok tavsiyelerde bulunmuştur.
Bu temel konuya bütün anneler dikkat etmelidir. Hamilelik dönemi çocuk için aslında hayati bir öneme sahiptir. Annenin ruhi ve cismani durumu karnındaki çocuğa doğrudan etki edecektir.
Ayrıca anne, yemeğin çeşidine ve helal olmasına da dikkat etmelidir. Çünkü bu, çocuğun ahlakına, davranışlarına ve inancına etki edecektir. Aşağıdaki olay bu etkiye küçük bir örnektir:
Nakledilene göre bir çocuk, su satan birinin su kabını deldi ve zavallı adama çok zara verdi. Sucu, çocuğun babasına gelerek şikâyet etti. Adam sucunun zararını karşılayarak onu razı etti. Fakat eve dönünce eşine olayı anlattı ve çocuğun bu hareketinin ikisinden kaynaklanan bir yanlışlıktan olabileceğini söyledi. Kendisinin hem hamilelik döneminden önce, hem daha sonra İslam’ın emirlerine uyduğunu, helal yiyecekler ve diğer konulara dikkat ettiğini söyledi. “Sen de bir yaptığın işlere dikkat et. Çocuğumuzun davranışı senin yanlış bir hareketinden kaynaklanmış olabilir” dedi.
Kadın “Ben de ne kadar düşündüysen yanlış bir hareketimi hatırlamadım” dedi. Sonra devam etti: “Sadece aklıma gelen şu ki; bir yerden geçiyordum. Nar ağaçlarını gördüm. Narların ekşi olduğunu düşündüm. Canım ekşi bir şeyler istediği için, narlardan birini delerek sordum. Ekşi olmadığı için içmedim…”
Bu cevapla baba, çocuğun niçin sucunun kabını deldiğini anlamış oldu!
Anneler aşağıdaki yiyecekler vesilesiyle bedenlerinin ihtiyacı olan gıdaları alabilirler. Süt ve süt ürünleri, et, hububat, ekmek, sebze, meyve ve bazı yağlar annenin ihtiyaç duyduğu önemli besinlerdendir.
Elbette yağ ve tatlıları gerekli olduğundan fazla harcamamak gerekir. Kaymak, tereyağı, şeker, reçel gibi ürünler enerji ihtiyacını karşılarlar. Fakat fazla kullanılmaları hem anne için, hem de çocuk için zararlı olabilir. Aynı şekilde et, süt, yumurta ve balık gibi ürünlerde uygun şekilde tüketilmelidir.
Demire olan ihtiyaç hamilelik döneminde çoktur. Bu yüzden hamileliğin dördüncü ayından itibaren hamile kadına demir ihtiyacını temin edecek haplar verilir. Kan azlığı, çocuğunun büyük olması veya ikiz olmaları durumun da, annenin demire olan ihtiyacı çoğalır. C vitamini, demir vitaminlerinin alınmasına yardımcı olurlar. Bu nedenle demir proteinine sahip ürünlerin domates, limon, portakal ve benzeri ürünlerle tüketilmeleri daha iyidir.
Hamile annelerin her gün bir bardak sütü on adet hurmayla beraber meyletmesi tavsiye edilmiştir. Süt ve balın da beraber kullanılması çok faydalıdır. Armut, ekşi elma ve nar da çok iyidir. Besinlerin dört ana öğesi olan proteinler, yağlar, karbonhidratlar ve yemek tuzu gibi besleyiciler vücuda girseler bile, sağlıklı durumun sürdürülmesini sağlayamazlar. Bunlarla birlikte demir, çinko, bakır, iyot, krom, magnezyum, manganez, molibden ve silisyum gibi minerallerin de alınması gereklidir. Günlük hayatımızda almamız gereken besinler vardır. Burada bazı vitaminlerin hangi yiyeceklerde olduğunu kısaca hatırlatacağız
Demir: Vücuttaki demir eksikliği yorgunluk, bağışıklık sisteminde zayıflama, ciltte ve mukozlarda solukluk, çarpıntı ve baş dönmesi, sık sık nefes nefese kalma, soğuğa karşı duyarlılık, yoğunlaşma bozukluğu; çocuklarda ise, beyinsel gelişimde aksama olarak kendini gösterir.
Dokuya oksijen taşınması ve böylece dokudaki oksidasyon olaylarının sürdürülmesi için demir gereklidir.
Erkeklerde demir ihtiyacı günde 10 mg. iken, kadınlarda 15 mg.’dır. Kadınlar âdet dönemlerinde hızlı bir kan kaybı yaşadıklarından; ayrıca gebelik ve emzirme dönemlerinde bebeğin demir ihtiyacını da anne karşıladığından, kadınların demir gereksinimi erkeklerden daha fazladır.
Özellikle de, hızlı bir büyüme gösteren bebeklerin sağlıklı gelişimlerinin sağlanması için, demire daha fazla gereksinim duyarlar.
Başlıca demir kaynağı olan besinler beyaz ve kırmızı etlerdir. Baklagiller ve yeşil sebzelerde de bolca demir bulunur. Yapılan araştırmalar hayvansal gıdalardaki demirin bitkisel gıdalardakine oranla daha kolay emilebilir olduğunu gösteriyor.
Bilinenin tersine, ıspanak aslında demirin emilmesini bloke eden bir besindir. Ispanak içinde bulunan “fitat” adındaki kimyasal madde, demirin emilerek kana karışmasını önler.
C vitamini ve bakır, demirin emilmesine yardımcı olur. Bu yüzden, demirli yiyeceklerin yer aldığı öğünlerde, portakal suyu ya da C vitamini taşıyan herhangi bir yiyecek ya da içeceğe de yer vermeye özen gösterilmeli.
Demirle birlikte, içinde bakır bulunan multi-vitamin alınması demirin emilmesini kolaylaştırır.
Demir takviyesi alanların sütlü, kafeinli, kolalı ve karbonatlı içeceklerden, antasitlerden ve çaydan kaçınmaları gerekir.
Demir vitamini bulunan diğer ürünler: Fasulye, bakla, mercimek, et, elma, üzüm, hurma, havuç, çilek, armut, buğday, şeker pancarı yaprağı, lahana, nar, badem, muz ve çamfıstığıdır.
Kalsiyum: Pek çok anne adayı, bebeğin kalsiyum ihtiyacının anne karnında başladığını bilir. Anne karnında gelişen bebeğin, güçlü kemiklerle doğması ve sağlam dişlerinin olabilmesi kalsiyuma bağlıdır. Ama kalsiyumun yararları yalnızca bunlarla sınırlı değil. Bebeğin sağlıklı sinir sistemi, kalp ve kas yapısı için de gereklidir. Tıpkı kendimiz gibi, gelişimini hızla devam ettiren bebeğinizin kalp atım ritminin normal olması ayrıca kan pıhtılaşma sisteminin düzgün şekilde gelişmesi de kalsiyum alımına bağlıdır.
Bu verilere göre, bebeğinizin doğduğu anda vücudunda 25 bin miligram kalsiyum bulunur. Bu miktar dünyaya yeni gelen bebeğinizin sağlıklı kemik, diş, kalp ve sinir sistemi için iyi bir başlangıç kabul edilmektedir.
Ancak anne adaylarının bilmesi gereken en önemli nokta; bebeğin, vücudunda bulunan bu kalsiyumun tek kaynağının anne olduğudur. Siz hamilelik döneminde yeterli kalsiyum almazsanız bile bebeğiniz kendi gelişimi için ihtiyaç duyduğu kalsiyumu büyük oranda sizden alacaktır. Vücudunuzda ve kemiklerinizde bulunan kalsiyum bebeğe aktarıldığından, kendi sağlığınız risk altına girecektir. Bu durumda ortaya çıkan kalsiyum açığınız anne olduktan sonraki dönemlerde çeşitli sağlık sorunlarıyla karşılaşmanız demektir.
Dostları ilə paylaş: |