İlahi:
1) Tanrıya ait, Allah'a ait.
2) Allah'a hamd etmek, O'nu övmek ve dua etmek için yazılan kasideler.
3) Rabbim! Allah'ım! anlamlarına geldiği için Tükçe'de hayret etme, şaşırma i|aclesi olarak kullanılır. 65
İlhad:
İslam inancından dönmek, Allah'ın varlığına ve birliğine inanmaktan vazgeçmek, hak yoldan çıkmak. Böyle dinden çıkarak inkarcı olan, inanç bozukluğuna uğramış kişilere mülhid denilir. 66
İlham:
Herhangi bir düşünceye, akıl yürütmeye dayanmadan kalbe doğan anlamlar, feyiz yoluyla kalbe gelen bilgi elemektir. Müfessirlere göre peygamber olmadıkları halde
yüce Allah'ın bazı insanlara vahyet-tiği şey ilhamdır. Mesela: "Biz Musa'nın annesine şöyle ilham ettik: "Çocuğu emzir. Başına bîr şey gelmesinden korkunca da, onu hemen sandığa koyup Nü nehrine bırak. Sakın korkma, mahzun da olma. Biz onu sana geri döndüreceğiz ve onu peygamberlerden yapacağız." (Ka-sas S. 7. ayet) ayeti gibi. İlhamın uykuda iken de uyanıkken de gelebileceği kabul edilmiştir.
İlham ile vahiy arasında önemli farklılıklar vardır. Bir defa vahiy yalnızca peygamberlere gelir vahiy de melek çeşitli şekillerde görünebilir, ühamde ise görünmez, vahiy kesin bir bilgidir, ilham ise bir tür hisdir; peygamber kendisine gelen vahyi insanlara açıklamak zorundadır, ilham ise sadece kendisine gelen kişiyle ilgilidir, açıklamak zorunda olmadığı gibi başkasını da ilgilendirmez.
İlham genel anlamıyla bilgi elde etme yollarından biri olarak kabul edilmekle birlikte, kelam alimleri, islam inançları konusunda bu tür bilginin delil olamayacağını belirtmişlerdir. Ayrıca ilham, çok önem veren tasavvuf ehli de ilhamın ancak kişisel bir bilgilenme yolu olabileceğini ve bunun başka insanlar için bir delil olamayacağını kabul etmektedirler. Ayrıca ilhamın, nitelik olarak kendisine benzeyen vehim veya şeytanın vesvesesi ile de karışabileceği belirtilmektedir. Bu tehlikeye düşmemek için onun İslama uygun olup olmadığı (ayet ve hadislerle) denetlenmelidir.
Bütün bunlarla birlikte ilham her kültürde varoluşa, varlıkların arasındaki ilişkiye ve sırlara, kısacası gerçeğe ulaşmada en önemli yollardan birisi olarak kabul edilmiştir. Sezgiye dayalı bilgi hiçbir dönemde inkar edilemeyen gerçeklerdendir. 67
İlim:
Kelime itibariyle, "Bilmek" demektir. Diğer bir tabirle, "Okumak, görmek, dinlemek veya Allah'ın lütfü ile elde edilen bilgi " anlamına gelir. İlim kelimesi çeşitli şekillerde tarif edilmiştir. İşte bunlardan bazıları :
"Doğruyu ve gerçeği bilmek", "Bilinen şeyden gizlilik ve kapalılığın giderilmesi", "Şuur ve anlayış ile elde edilen bilgi", "Bir şeyi sağlam yapmak ve gereği gibi anlamak"
İlmin zıddı cehalettir. İnsanoğluna verilen ilim, bir yönden bedihi, zaruri ve istidlali olmak üzere üç guruba ayrılır:
1- İnsanın kendi varlığını bilmesi, bir bütünün parçalarından büyük olduğunu kavraması bedihidir.
2- Düşünmeye ihtiyaç kalmadan beş. duya organıyla meydana gelen bilgiler zaruridir.
3- Akıl yürütme yoluyla elde edilen bilgiler ise istidlalidir.
Diğer taraftan ilim nazari ve ameli olmak üzere iki kısma ayrılır:
Nazari ilim, öğrenmek ve bilmek ile tamamlanmış olur.
Ameli ilim ise, yerine getirmekle tamamlanır. İbadetlerimiz gibi...
Sevgili Peygamberimiz (S.A.S) Efendimiz, zaman zaman şöyle dua ederlerdi:
Allah'ım, faydasız ilimden sana sığınırım.68
Ashab-ı Kiram, Resullullah'ın etrafında adeta bir nur halkası oluşturmuş, onun sohbetlerini büyük bir huşu içinde dinlemiş ve hemen her kelimesini kalplerine nakşetmişlerdi.
Bir defasında Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
"Peygamberler, ne bir altın , ne de bir gümüş miras bırakmışlardır. Yani Peygamberler, dünya malı olarak herhngi bir servet bırakmamışlardır.) Onlar ancak, ilmi miras bırakmışlardır. İşte o mirasa konan, sonsuz bir haz ve nasip almıştır.69
İlim tahsilini teşvik ve ilim öğrenmenin üstünlüğünü belirtmek için de şöyle buyurmuşlardır:
İlim tahsili için sefere çıkan kimse, evine dönünceye kadar Allah yolundadır.70
Her kim ilim tahsili için yola çıkarsa, bu yüzden Allah ona cennet yolunu kolaylaştırır." "Şüphesiz melekler de, ilme talip olanlara, hoşlandıklarından himaye ve rahmet kanatlarını gererler. Göklerde ve yerde bulunan varlıklar, hatta sudaki balıklara varıncaya kadar hepsi, ilim adamları için, Allah'tan af ve mağfiret dilerler." "Bir âlimin, âbid (ibadet eden) üzerine üstünlüğü, ayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir." " Alimler, Peygamberlerin varisleridir.71
Bir kimse İslâm Dinini yaşamak ve yaşatmak için, ilim tahsil eder de, bu tahsili sırasıda ölürse, cennette peygamberler arasında bir derece fark vardır.72
İlimde yardımlasın. Biriniz bildiğini diğerinden saklamasın; Zira ilimde hıyanet, malda hıyanetten daha şiddetli (kötü)dir."
Bir âlimin, bir âbide üstünlüğü, benim en aşağınıza olan üstünlüğüm gibidir.
İlim mü'minin kaybolmuş malıdır. Onu nerede bulursa almaya en lâyık olan odur. 73
Yalnız iki kimse gıpta edilmeye lâyıktır. Bunlar da, Allah'ın kendisine verdiği malı, Hak uğrunda sarf eden, muhtaçlara dağıtan kimse ile, Allah'ın kendisine vermiş olduğu ilim ve hikmetle hükmeden ve onu halka öğreten kimsedir.
Ya âlim , ya öğrenci veya dinleyici ya da bu kimseleri seven olmaya bak. Beşincileri (olan cahillerden) olma, helak olursun. 74
Aydınlık karanlığı, hak bâtılı, iman küfrü nasıl yok ediyorsa, bunun gibi gerçek ilim de cehaleti Öylece yok eder. İlmin olduğu yerde cehalet mikroplar barınamaz. İlimden nasip almayan bir insan, ruhsuz bir ceset gibidir. İlmin girmediği kalp ve kafa, harap olmuş bir binaya benzer. 75
Dostları ilə paylaş: |