IV- Gerçek Bir Müslümanın Hayır ve Şer Karşısında Durumu
İnsan, hayatında sayısız hayır ve şer ile karşılaşır. İnsanın insanlığı da hayır ve şer karşısında takındığı tavır ile belli olur. İyi bir müslümamn bunlar karşısında nasıl hareket etmesi lâzım geldiğini görelim.
1) Hayra ulaşınca şükredip, şer karşısında sabretmek: Bir müslümana yakışan şey, hâdiseleri ve varlıkları; bu hayırdır, Allah'a lâyıktır. Bu şerdir, Ona lâyık değildir diye lüzumsuz, edeb dışı düşüncelere dalmak değildir. İyi bir müslüman gelen hayrı şükür ile karşılar. Hemen kaydedelim ki, nimete şükür: "çok şükür, Ya Rabb" demekten ibaret değildir. O nimetten başkalarını da istifade ettirmektir. Meselâ dil meşru yoldan kullanılır, iyi sözler söylenilir, doğru yolda kullanılırsa, dil nimetine şükredilmiş demektir. Aksi takdirde sadece "bin kerre şükrolsun verdiğin nimetlere" diyen, arkasından da iyilikle kullanılmayan bir dil için asla şükür vazifesi yapılmış olamaz.
Yine bir müslüman gelen musibetlere karşı sabır ve metanet gösterir. Fakat sabır, gelen musibete boyun eğip durmak değil, ondan kurtuluş yollarını aramakla beraber, kurtulmak için Allah'a yalvarmak, musibete metanetle göğüs gerip, önüne gelene halinden şikayetçi olmamaktır. İyi bir müslümanın durumu budur.
Fakat ne kadar yazıktır ki, bazı kimseler hayır geldiği zaman nimetin kadrini bilen ahlâklı bir insan, şer geldiği zaman da her türlü iyiliğe sırt çeviren bir terbiyesiz durumundadır. Aşağıdaki âyetler bu durumu açıklamaktadır:
"Amma insan, ne zaman Rabbi onu imtihan edip de lütfü keremiyle muamele eder, ona nimetler verirse: "Rabbim beni şerefli kıldı" der. Fakat ne vakit de onu deneyerek üzerine rızkını daraltırsa şimdi de: "Rabbim bana ihanet etti" der."196
Hâdiseler, bu ahlâkta olan insanların cemiyette pekçok olduğunu gösteriyor. Gerçek müslümanlar bu türlü aşağılık huylardan çok uzaktırlar. Peygamberimizin bu mevzudaki hadîs-i şeriflerinden birini nakledelim. Buyuruyor ki:
"Müminin işi taaccübe şayandır. Zira işinin hepsi onun için hayırlıdır. Bu meziyyet yalnız mü’mine mahsustur. Zira o sevinirse şükreder. Bu ise onun için hayırlıdır. Başına belâ gelirse sabreder. Bu da onun için hayırlıdır.197
b) Diğer din kardeşlerini hayra teşvik etmek, hayrı sevdirmek, şerden çekinmelerine çalışmak. Hayırlı olan işlerde din kardeşleriyle yardımlaşıp şer hususunda yardım etmemek.
Bu mevzuda aşağıdaki âyet ve hadisleri görelim.
"İçinizden öyle bir cemaat bulunmalıdır ki, (onlar herkesi) hayra çağırsınlar, iyiliği emretsinler, kötülükten vazgeçirmeye çalışsınlar."198
"İyilik etmek, fenalıktan sakınmak hususunda birbirinizle yardımlaşın. Günah işlemek, haddi aşmak üzerinde yardımlaşmayın."199
Rasûlullah Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Sizden bir kimse çirkin bir iş görürse onu eliyle değiştirsin. Eğer buna gücü yetmezse diliyle tağyir etsin. Buna da gücü yetmezse kalben nefret etsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir." 200
Yine buyuruyor ki:
"Başkalarını doğruluğa çağıran kimseye kendine uyanların sevabı gibi sevâb verilir. Bununla beraber ona uyanların sevabından da hiç bir şey eksilmez. Sapıklığa çağıran kimseye de ona uyanların günahı gibi günah verilir. Bununla beraber ona uyanların günahlarından hiçbir şey eksilmez."201
c) En küçük bir hayrın ve yine en küçük bir şerrin bile karşılıksız kalmayacağına inanmak. Hayrı Allah rızası için yapıp insanlardan bir şey beklememek, şerri de yine Allah rızasını gözeterek, terketmek. Lokman (a.s.)'ın oğluna yaptığı nasihatlerden biri şudur:
"Oğulcağızım, hakikat (iyilik veya kötülük) bir hardal tanesi kadar olup da bir kaya içinde, ya göklerde yahut yerin dibinde (gizlenmiş) bulunsa bile Allah onu getirir (meydana çıkarır ve hesabını görür...)"202
d) Fenalığa karşı iyilikte bulunmak. Bu, insanlığın kemale ermesinin olgunluk derecesine ulaştığının bir alâmetidir. Kur'ân-ı Kerîm'de: "İyilik ve kötülük bir olmaz. Sen (fenalığı) en güzel olan muamele ile gidermeye çalış. O zaman bir de görsün ki, seninle arasında düşmanlık olan kimse (evet) sanki o sıcak (samimi bir dost olmuştur.)" buyurulur203
Peygamberimizin bütün hayatı bu âyet-i kerimenin bir tefsiri gibidir. Canına kasdedenleri bile affetmesi, onlara her türlü iyilikte bulunması; onların, her arzusunu emir bilen dostlar olmalarına sebeb olmuştur.
Hak Teâlâ'dan niyazımız bizleri hayırdan ayırmaması, nimetlerine şükreden, belâ ve musibetlere sabreden kullarından eylemesin.
Dostları ilə paylaş: |