KiTÂBU't-tevhîD



Yüklə 0,76 Mb.
səhifə28/43
tarix03.01.2019
ölçüsü0,76 Mb.
#89032
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   43

Otuzdördüncü Bab

«Allah'ın mekrinden emin mi oldular? Ziyana uğrayan toplu­luktan başkası, Allah'ın mekrinden emin olamaz.» (A'râf, 99)



Âyeti Hakkında Bâb

«(İbrahim) dedi ki: Rabbinin rahmetinden, sapıklardan başka kim ümit keser?» (Hicr, 56)

Ibn Abbâs radıyallâhu anh rivayete göre şöyle anlatmaktadır: "Rasûlullah salkUâhu aleyhi ve sellem'e büyük günahlar hakkında sorulunca: «Allah'a şirk koşmak, Allah'ın rahmetinden ümit kes­mek ve tuzağından emin olmak» buyurdu.112

Ibn Mes'ûd radıyallâhu anh'tan gelen rivayette şöyle demiştir: "En büyük günah, Allah'a şirk koşmak, Allah'ın mekrinden emin olmak, rahmetinden ve merhametinden ümit kesmek­tir 113 Abdurrezzâk rivayet etmiştir.



İlgili Meseleler



1. A'râf Sûresİ'ndeki âyetin tefsiri.

2. Hicr Sûresİ'ndeki âyetin tefsiri.

3. Allah'ın mekrinden emin olma konusundaki şiddetli va'îd.

4. Rahmetten ümit kesmek hakkındaki tehdit.

Açıklamalar

«Allah'ın mekrinden emin mi oldular?» (A'râf, 99)

Bu bâb başlığından kastedilen kulun Allah'tan korku ve ümit İçinde olması gerektiğidir. Günahlarına bakıp Allah'ın adalet ve şiddetli ikâbını düşündüğünde rabbine karşı korku ve haşyet duyar. Genele ve özele bahşettiği fazlına ve affına bakarak arzu ve ümit duyar. İtaate muvaffak olursa, taatinin kabul edilmesi ile tam bir nimete erişeceğini rabbinden umar. Taatinde bulunabilecek kusurdan dolayı da reddedilebilece-ğinden korkar. Bİr günahla imtihan edildiğinde rabbinden tevbesini kabul etmesini ve günahını izale etmesini ümit eder. Tevbesinİn zayıflığı ve günaha iltifat etmiş olması nedeniyle azaba maruz bırakılacağından endişe eder. Nimet ve kolaylık­larla karşılaştığında devamlı olmasını, arttırılmasını ve şükrünü eda edebilme gücü verilmesini Allah'tan ümit eder. Şükrünü eda edememesi nedeniyle nimetlerin elinden alınabileceği en­dişesiyle rabbinden korkar. Karşılaştığı sıkıntı ve musibetleri def etmesini tabbinden umar. Bu sıkıntılardan kurtatacağını Allah'tan ümit eder. Sabır vazifesini yerine getirmesine karşılık rabbinın sevap vereceğini ümit eder. Gerekli sabır görevini eda etmediği taktirde ecri elden kaçırmak ve istenmeyen durumla karşılaşmak gibi iki musibetin bir arada bulunmasından endi-Şe eder. Muvahhid mümin, her hal ve anında korku ve ümidi elden bırakmaz. Bu tutum içinde bulunması gerekmektedir. Asıl fayda ve mutluluk bu yolla elde edilebilir. Kul hakkında iki ahlaksızlıktan endişe edilit;

a) Allah'ın rahmet ve merhametinden ümit kesmesine yol açacak derecede korkunun esiri olmak,

b) Ikâb ve azabından emniyet hissi duyacak derecede aşın ümit beslemek.

Böyle bir hale giren kul, tevhidin asıllarından ve imanın vaciblerinden olan korku ve ümit görevini zayi etmiş olur.

Allah'ın rahmet ve merhametinden ümit kesmenin İki sebebi bulunmaktadır:

1. İnsanın kendisine zulmetmesi ve halamlara karşı cüret­kâr davranması: Kul, rahmete mani sebeplerle harış neşir olduğu düşüncesiyle günahlarda ısrar ederek rahmetten ümidini keser. Bu minval üzere devam etmekle de sergilenen tutum insanın bîr vasfı ve ayrılmaz bir ahlakı haline gelir. Zaten şey­tanın istediği de budur. Bu aşamaya ulaşmış olan kuldan içinde bulunduğu durumdan tam anlamıyla sıyrılıp nasuh bir tevbe etmeden herhangi bir hayır beklenmez.

2. İşlemiş olduğu cürümler nedeniyle insanın korkusunda güçlenme meydana gelirken Allah'ın rahmet ve mağfireti hak­kındaki bilginin zayıflaması. Bunun sonucunda kul, cehaleti nedeniyle Allah'ın tevbe etmesine rağmen kendisini bağış­lamayacağı, merhamet etmeyeceği zehabına kapılır, iradesi zayıflar ve rahmetten ümidini keser. Bütün bunlar kulun rabbi hakkında, rabbİnin hakları konusundaki bilgi eksikliğinden, nefsinin acizliğinden ve seviyesizliğinden kaynaklanan zararlı hususlardır.

insan rabbini tanımaya çalışıp tembelliğe saplanıp kal­mazsa en basit bir çabanın dahi kendisini rabbine, O'nun rah­met, cömertlik ve keremine kavuşturacağını görecektir.

Allah azze ve celle'nin azabından güvende olduğunu his­setmenin de tehlikeli iki sebebi bulunmaktadır:

1. Kulun dinden yüz çevirip rabbinî ve rabbİnin haklarını tanımak hususunda gafil ve gevşek olması: İnsanın kalbinde Allah korkusu sönüp imanın bir zerresi dahi kalmadığında gaflet, dalalet içinde; haramlara dalmış ve vaciplere karşı ku­surlu bir halde bulunmaya devam eder. Çünkü iman, İnsana Yüce Allah'tan, dünya ve ahirette vereceği azaptan korkma hissi kazandırır.

2. İnsanın ameli ile mağrur, kendini beğenmiş cahil bir abid olması: Kul cehalet üzere kaldıkça yaptıklarıyla şımarır ve kalbinden Allah korkusu kalkar. Allah yanında yüce makamlara sahip olduğunu zannederek zayıf ve seviyesiz nefsine güve­nir ve kendisinin Allah'ın azabından emniyette olduğu zehabı­na kapılır. Sonuçta da zelil olarak başarıya ulaşması engellenir. Çünkü kendi eliyle kendisine karşı cinayet işlemiş olur.

Bu açıklamalarla mevzu edilen konuların tevhide aykırılığı açıklanmış olmaktadır.



Otuzbeşinci Bâb

Allah'ın Takdirine Sabretmenin İmandan Olduğu Hakkında Bâb

«Allah'ın izni olmadıkça hiçbir musibet isabet etmez. Her kim de Allah'a İman ederse 0, onun kalbine hidayet verir ve Allah herzeyi bİlİr.» (Teğâbun, 11)

'Alkame bu âyetde ifade edilen kimselerin "Bir musibet dokunduğunda Allah'tan olduğunu bilip rıza ve teslimiyet gösteren kimseler" olduğunu söyler.114

Sahîh-i Müslim'de Ebû Hurayra radıyailâhu anh'tan gelen bir rivayette Rasûlullah sailallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:

«insanlar arasında görülen iki ğey kendileri hakkında küfürdür: Soya sövmek ve ölü arkasından ağıt yakmak.»115

160 Buhârî ve Müslim'de İbn Mes'ûd radıyallâhu aah'tan merfu olarak gelen bir rivayet şöyledir: «Yanaklara vuran, yaka­ yırtan ve cahiliyye davası güden bizden değildir.»116

Enes radıyallâhu anh'tan gelen rivayete göre Rasûlullah saiUUâ-hu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: «Allah kulu hakkında hayır murad ederse, cezasını çabukla&rıp dünyada verir. Bir kulu hakkın­da da ierri dilerse, karşılığını kıyamet günü alana dek günahını(n cezasını) tutar.»117

Peygamber sailaliâhu aleyhi ve sellem |öyle buyurmaktadır: «Mükafatın büyüklüğü belanın büyüklüğü oranındadır. Allah bir toplumu severse, onları belalara uğratarak imtihana tabi tutar. Razı olandan razı olur. Öfkelenene de öfkelenir.» 118 Tirmizî rivayet etmiş ve hasen olduğunu bildirmiştir.



Yüklə 0,76 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   43




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin