Kur'AN'da ulûHlyyet



Yüklə 2,97 Mb.
səhifə24/59
tarix07.01.2019
ölçüsü2,97 Mb.
#91458
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   59

22. El-Muhit

Muhît, kuşatmak anlamına gelen ihâta'dan ism-i faildir. el-Hasan el-Basrî'den, “Hafîz” yani “gözetleyen ve kıfzeden” şeklinde bir tarif nak­lediliyor 1101el-Hattâbî: “Kudret ve ilimle ihata eden” diyor 1102Başka­ları “Kendisinden hiç bir şey saklanamayan 'Âlim” diye tanımlıyor. Bu izahların hepsi ihatayı mecazî mânâya almışlardır. “İhatanın hakikati cısimlerde olacağından, ilim ve kudretle ihata eden diye te'vîl olunmuş­tur” 1103

Kur'ân'ın 5 âyetinde bu ihata fiili, Allah'a izafe olunur; bunların üçün­de “ilmen bir ihata” olduğu, âyette tasrîh edilmiştir (65, 13; 18,91; 72,28). Öbür İki zikir ise, “kudret” muhtevasında yer alır (17, 60; 48,21). Bir şeyi ilmen ihata etmek için, onun varlığının mahiyetini, keyfiyetlerini, yara­dılış maksatlarını, hususiyetlerini vb. bilmek gerekir ki, bu ancak Allah Teâlâ İçin mümkündür 1104Muhît vasfı gibi, ihata fiili de, mahlûklara hiç verilmemiştir. İnsanlar hakkında bu fiil, her zaman menfî olarak va-rid olmuştur (2, 110,225; 27, 22; 18, 68; 27, 84). Sadece Hz. Süleyman'a Sebe'den haber getiren kuş (Hudhud), ona hitaben “Senin ihata etme­diğin şeyi ihata ettim” (27, 22) demiştir ki, ilâhî bir mucize söz konu­su olduğundan mahlûk plânını aştığı söylenebilir. Bu âyetlerde, insanla­rın ihatalarının nefyolunduğu şeyler: Onlara gayb olan hususlar (27, 22; 18,68); Allah'ın âyetleri, (27, 84); Allah'ın ilmi (2, 255) ve Onun Zatı'dır (20, 110).

Muhît vasfı da ilk olarak, 27. olan el-Burüc sûresinde yer alır. Mün­hasıran ANâh'ı tavsif ederek, 8 defa gelmiştir.



a) Hiç bir yerde eliflâmlı değildir.

b) Her zaman münferid varid olmuştur.

c) Hem mekkî (85, 20; 41, 54; 11, 92), hem medenî (2, 19; 3, 120;8. 47; 4, 108.126) âyetlerde kullanılmıştır.

Bu vasfının geçtiği âyetlerde Allah: “Kâfirlerin”, “İnsanların” yaptık­larını ve “her şeyi” ihata ettiğini bildirmektedir. 1105



23. El-Hakîm, El-Hakem, Ahkemu'l-Hâkimin, Hayru'l-Hâkimîn

Hkm maddesinden, Allah hakkında, başta sıraladığımız dört vasf va­rid olmuştur:

Bunların mânâları, asıl itibariyle aynıdır. 1106 Anlaşılan Arap dili ve tefekkür tarzı:

Hikmet, hüküm ve adaleti biribirlerinden ayrı kav­ramlar saymamakta, hatta aynı asla irca etmektedir. Arapça olarak na­zil olan Kur'ân'ın da bunu gözetmesi, normaldir. Arapçada, sonraki ge­lişmeler sonucunda bu terimler tamamen biribirlerinden ayrı yerlerde kul­lanılır olmuştur. Hatta belli bir ölçüde, bu kristalleşmeye doğru gitme Kur'ân'ın kullanılışında da görülebilir.

Usan bilginlerine göre, bu maddenin aslı, “salâh kasdıyla men'etmek” dır. 1107 Hâkîm'in en bariz vasfı zulmü önlemesidir. Hakîm'in hik­meti ise, saçmalığı, yanlışlığı engeller. Hakem ise, taraf tutma arzusunu men'etmiş olan kimsedir. Böylece, bunlar lafız ve anlam yönünden aynı asılda toplanırlar. 1108

Bu kökten fiil, belli başlı iki şekilde kullanılır:

Hakeme yahkumu, müteaddidir ve masdarı hukm gelir. Hukm:

İlim, derin kavrayış, âdil kaza (yargı) anlamlarına gelir. İsm-i faili olan hâkim, bu vasıfları taşıyan hük­mü verip, aynı zamanda onu infaz eden kimseye denir. Fiilin ikinci kul­lanılışı hakume yahkumu olarak, lâzım şeklidir. “Hakim olmak” mânâsı­na gelir. Bunun da masdarı, birincisi gibi, hukm şeklindedir. Hakîm:

Bil­gin, hikmet sahibi, keza işlerini en güzel biçimde yapan (itkan eden) ma­nasınadır. 1109 Hakîm hakkında bu son anlam, fa'îl veznini muf il mânâsı­na almaktır ki, Arapçada örneklerine rastlanır (Bedî'-Mubdi1; Basîr-Mubsir vs.). Daha az tesadüf olunan durum ise, ism-i mefûl muf'al mânâsını taşımasıdır ki, hakîm kelimesi için bu anlam da variddir. el-Kitâb el-Hâkîm (10, v vb.) “muhkem kılınmış, iyice açıklanmış veya hukm ve hikmet ifade eden Kitab” demektir. 1110

Hikme hakkında lügatler adalet, ilim, hilim, nübüvvet, Kur'ân, Tev­rat, incil Allah'a itaat, dinde derin kavrayış ve onunla amel etme, haş­yet, fehm, takva, akıl, söz ve işte isabet anlamlarını zikrederler. 1111 Bunların bazılarını, Kur'ân'ın kullanışı tayin etmiştir. Hikme ile az önce gördüğümüz hukm'ün arasındaki, mânâ tedahülünün ne derecede fazla olduğu aşikârdır. Daha sonraki asırlarda görülen mânâ ayırımının, Kur’ân'da pek bulunmadığına şu âyetleri misâl verelim:

Hz. Yahya hakkın­da “Daha çocuk iken ona hukm (yani hikmet) verdik1112.

Hz. Yu­suf hakkında “Erginlik çağına girince ona hukm (yani hikmet) ve ilim verdik.” 1113.

Hadîsten de şunu örnek verebiliriz:

“İnne mine'ş-şı'ri lehikme) hadisindeki hikme, hukm manasınadır. 1114 Aynı hadis, inne mine'ş-şi'ri le hükmen diye de rivayet edilmiş ve ibaredeki hukm:

“Ceha­letten alıkoyan faydalı söz” olarak açıklanmıştır! 1115 Netice itibariyle hukm, hikme'den daha umumîdir: Her hikme hukm'dür; fakat her hukm hikme değildir. 1116 Lügat kitaplarında çok geniş yer tutan kelime bilgisine dair yaptığımız bu özet, biraz sıkıcı da olsa, -bu maddenin Kur'ân'­da önemli bir yer işgal etmesi ve buradan gelen İlâhî vasıfların anlaşıl­ması bakımından- buna gerek vardır.

Bu kök Kur'ân'da çok kullanılmıştır (toplam olarak 250 kadar). Hukm bir çok âyette nübüvvet 1117 veya ilme atfedilmiştir 1118. Hîkme ise 20 kadar yerde görünür. 10 âyette “Kitâb” ile beraber zikrolunmuştur, bu 10 âyetin hepsi de medenîdir 1119. Hîkme, tek başına ekseriya mekkî âyetlerde 1120 iki defa da medenî âyetlerde 1121 gelmiştir. Hikme kavramı, bütün Kur'ân'da belli başlı şu anlamları ifade eder:



a) Nü­büvvet ve risâlet 1122.

b) Kur'ân, tefsir, te'vîl ve te'vîlde isabet 1123.

c) İncelikleri anlamak ve dinde derin kavrayış1124.

d) Va'z ve, öğüt verme1125.

e) Kur'ân'ın âyetleri, emir ve nehiyleri 1126.

f) Şer'î hükümlere uygun olan aklî hüccet 1127.

Bundan sonra, bu mad­deden gelen ilâhî vasıfları ele alabiliriz.



Ahkemu'l-hâkimîn

Hukm madesinden gelen ilk vasıf olarak, 28. sıradaki et-Tîn su­resinde vârid olmuştur. “Hâkimlerin Hâkimi” demektir. Hâkim -demin gör­düğümüz gibi-, “hüküm sahibi, hüküm kendisine ait olan ve hükmünü yürüten” anlamına geldiğinden, Allah'ın âdil bir tarzda hükmünü yürüttü­ğünü, keza “hikmet sahibi, her şeyi yerli yerinde yapan” mânâsını taşı­dığından, Onun, hikmeti kemâl derecesinde olan bir Hükümrân olduğu­nu ifade eder.

Bu vasıf, Kur'ân'da iki âyette gelmiştir:

Allah, Hâkimlerin Hâkimi değil midir?” 1128.

Bu kısa sûrede Allah:

İnsanı, en güzel bir suret ve mahiyette yarattıktan sonra en aşağı bir duruma döndürdüğünü, ancak îman edip iyi işler işleyenlerin bundan müstesna olduklarını bildirmekte ve insana hitaben, nasıl olur da, bu durumdan sonra, işlerin karşılığı­nın verileceğini yalan sayabileceğini, takbih ve inkâr ile sormaktadır. Yaratan Rabbin mü'min ve münkiri, zalim ile mazlumu, iyi ile kötüyü oldukları durumda bırakması, sonuçlarını ortaya koymaması düşünüle­mez. Bu hikmetsizliği işlemeyeceğini ise “Hâkimlerin Hâkimi değil mi­dir?” vasfıyla bildirmiş oluyor. Bu sual, işlerinden hiç birinde yanlışlık, saçmalık olmadığına dair, insanı itirafa zorlayan bir takrirdir. Buraya kadar, hikmet anlamına göre ele aldık. Hüküm ve hükmünü yürütme mânâ­sına göre, -ki bu Mukatil'in (ö. 150/767) tercihidir- ise, birinci derecede Hz. Peygambere hitaben, kendisiyle onu yalanlayanlar arasında hükmünü yürüteceğini ifade eder. 1129 İkinci olarak 11,45'de Hz. Nuh'un bir ni­yazında geçmektedir.



Hayru11-hâkimîn

“Hâkimlerin en hayırlısı” demektir. Kur'ân'da, daha ziyade “hükme­den” muhtevasında gelir. Allah sırf adaletle, hak ve hakikate göre hük­mettiği, hükmünde tarafgirlik veya zulüm olmadığı, hükmünü bozan bu­lunmadığı içindir ki “hükmedenlerin en hayırlısıdır1130 Bu vasıf ilk de­fa 39. sıradaki el-A'râf sûresinde gelmiştir. Bütün Kur'ân'da 3 defa zikr­olunmuştur 1131. Hepsi de mekkîdir.



el-Hakim

İlk defa 43. sıradaki Fâtır sûresinde zikrolunur. el-Gazzâlî:

“En iyi tarafı, en üstün bir ilimle Bilen” diye tarif eder. 1132 Bu kısa tarif, sonra bir çok zat tarafından tekrarlanmıştır. 1133 Bir başka tanımlamaya göre:

“Doğru olandan başkasını söylemeyen ve yapmayan demektir. Allah'ın fiilleri isabetli, san'atı itkan üzere olduğundan, böyle nitelenmelidir; zira itkan ve isabet, ancak hakîmden sadır olur” 1134

“Allâh Teâlâ hakkın­da hikmet: eşyayı bilmek ve son derece muhkem olarak, itkan üzere ya­ratmaktır” 1135

Hakîm vasfı Kur'ân'da 97 âyette varid olmuştur; 6'sında Kur'ân'ı, Ümmu'I-Kitab'ı veya Allah'ın Emrini niteler 1136 Geri kalan 91 âyette Alâhı tavsif eder. Bazan eliflâmli, bazan eliflâmsızdır. 31'i mekkî, 60'ı medenî âyetlerde yer alır. Demek ki medenî devirde üç misli fazla zikrolunmuştur. Bu vasfın kullanılışındaki özellikler şöyle­dir:



a) Hiç bir yerde münferid değildir.

b) “Hakîm Habîr” şekli 4 âyette geçer. Hepsi de mekkîdir 1137.

c) “Alî Hakîm” bir mekkî âyette bulunur 1138.

d) “Hakîm Hamîd” bitişmesi, yalnız bir mekkî âyette görülür1139. Mevsufsuz, özel isim durumundadır.

e) “Azîz Hakîm” şekli, Kur'ân'da 47 âyette zikrolunmuştur.1140

f) “Alîm Hakîm” şekli 35 defa varid olmuştur.1141 Mekke devrinde, takdim te'hirle “Hakîm 'Alîm” tarzı esasdır. 11 yerden 8'inde böyle­dir.1142. Yalnız Yûsuf sûresinde 3 âyet­te 1143 böyle değildir. Medenî âyetlerde her zaman “'Alîm Hakîm” şeklindedir.

g) Yalnız bir medenî âyette “Vâsi1 Hakîm” şekli vardır 1144.

h) “Tevvâb Hakîm” yalnız bir medenî âyette yer alır 1145.

Şu halde Habîr, Hamîd, 'Alî isimleriyle sadece mekkî; Tevvâb, Vâsi', isimleriyle sadece medenî âyetlerde; 'Azîz ve 'Alîm isimleriyle ise hem mekkî hem medenî âyetlerde beraber olmuştur. Muhtevaya göre bitişme­ler bazan te'yîd (“'Alîm Hakîm” gibi), bazan dengelenme (“Azîz Hakîm” gibi) durumları gösterirler. Hakîm isminin, Medine devrinde üç misli faz­la zikrolunması bilhassa ahkâm âyetlerinin kaynağı, müeyyidesi vb. ol­masıyla açıklanabilir. Bu maddeden müştak dört vasıftan, Medine dev­rinde yalnız Hakîm vasfı kalacaktır.



El-Hakem

“Hüküm, Kendisine ait olan, hükmü elinde tutan” demektir. Hük­mün aslı, düzensizliği ve bozukluğu men'etme idi. Allah'ın bütün hü­kümleri, kulları ıslâh edecek mahiyettedir. 1146 Kur'ân'da yalnız bir âyet te geçer. Bu, 55. sıradaki el-En'âm süresidir.

Allah, size Kitabı açık açık indirmişken, Ondan başka bir Hakem mi ararım?”1147.

Bir medenî âyette ise 2 defa, karakoca geçimsizliğinde ıslâh için araya giren beşerî hakemler hakkında varid olmuştur. 1148




Yüklə 2,97 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   59




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin