56.
Bir üniversitesinin psikoloji bölümünde öğrenme psikolojisi alanında yapılan bir deneyde; köpeklere ve kedilere kutuya küçük toplan atmaları öğretilmeye çalışılmıştır. Köpekler topları ağızları ile kutuya atmayı kısa sürede öğrenmişlerdir. Ancak çok sayıda deneme yapılmasına rağmen kedilerin bu davranışı öğrenemedikleri görülmüştür; kediler topları ön ayakları tutmuş ve ön ayakları ile toplarla oynamışlardır.
Aşağıdakilerden hangisi köpeklerle kediler arasındaki Topu kutuya atmayı öğrenme açısından gözlenen bu farkı en doğru biçimde açıklamaktadır? (2003 KPSS-50)
-
önceki öğrenilenlerin aktarımı
-
Güdülenme
-
Genel uyarılmışlık hali
-
Türe özgü hazıroluş
E) Olgunlaşma
59. Aşağıdaktlerden hangisi ilköğretim birincisıtıtfa başlayan bir öğrencinin. Öğretim yılının ilk aylarında iyi bir başarı gösterip, ilerleyen aylarda başarısının düşmesinin nedenlerinden değildir? (2003 KPSS-56)
-
Öğrenme yaklaşımının ancak ilk aylarda verilen
konular için yeterli olması
-
öğrenme isteğinin ilk aylarda daha fazla olması
-
Öğrenme yeteneğinin azalması
-
Olgunlaşma düzeyinin ancak ilk aylardaki
konula
Öğrenmeye yeterli olması
E) Okul öncesi eğitimde almış olduğu bilgilerin ilk
aylardaki öğrencisine katkı sağlamış olması
57.
Aşağıdakilerden hangisi, bir Öğrencinin sınıftaki diğer arkadaşlarına oranla matematik dersindeki konuları öğrenmede çok fazla güçlük yasamasının nedenlerinden değildir? (2003KPSS-51)
-
Genel uyarılmıştık hali
-
Derse ilişkin tulum
-
Zeka düzeyi
-
Geçmişteki öğrenmelerin aktarımı
E) öğretme yöntemi
60. "Bireyin, bir konuyu tam olarak öğrenebilmesi için o konunun gerektirdiği gelişim ve güdülenme düzeyine ulaşmış olması gerekir." ifadesini aşağıdakilerden hangisi açıklar? (2004 KPSS-19)
-
Eğitim düzeyi
-
Genelleme düzeyi
-
Zeka düzeyi
-
Kahtım
E) Hazırbulunuşluk
58.
Evde kızı Türkçe pop müzik şarkısı dinleyen bir baba, hiçbir zaman bu şarkıları dikkatle dinlememiştir, ancak bir gün durup dururken bir Türkçe pop müzik şarkısmın müziğini sözleriyle birlikte söyleyebildiğini fark etmiştir,
Aşağıdakilerden hangisi, babanın bir Türkçe pop şarkısını sözü ve müziği ile birlikte tekrarlayabilmesini doğru olarak açıklamaktadır? (2003 KPSS-55)
A) Bazı Türkçe pop şarkılarının radyoda ve televizyonda birçok kanalda yayınlanması
-
Bazı öğrenmelerin bilinçli bir çaba göstermeden
gerçekleşmesi
-
Türkçe pop müzik şarkılarının çok hareketli
olması
-
Yetişkinlikteki öğrenmenin çok hızlı bir biçimde
gerçekleşmesi
E) Türkçe pop şarkılarının çok popüler kişiler
tarafından söylenmesi
61. Aşağıdaki örneklerin hangisinde,bir davranışın ayırt edici uyarıcı tarafından kontrol edilmesi söz konusudur? (2004 KPSS-31)
-
Servet, diğer derslerde uslu bir biçimde
otururken Müzik dersinde sınıfın disiplinini
bozan davranışlar sergilemektedir.
-
Gözde'nin müzik yeteneği resim yeteneğinden
daha fazladır.
-
Suat, ikisine de aynı ölçüde çalıştığı , halde,
Ingilizce sınavında Matematik sınavından
daha başarılı olmuştur.
-
Hatice, ders aralarında bahçeye çıkmak yerina
sınıfta oturmayı tercih etmektedir
E) Metin, sabah erken saatlerde çalıştığında
okuduklarını daha kolay anlayabilmektedir.
Öğrenme Psikolojisİ
33
ÖĞRENME KURAMLARI
Tüm öğrenme durumlarını açıklayan tek bir kuram yoktur. Farklı öğrenme durumları için farklı kuramlar geliştirilmiştir. Belli başlı öğrenme kuramları aşağıdaki gibidir;
A. DAVRANIŞÇI KURAMLAR: Öğrenmenin nasıl
gerçekleştiğine odaklanırlar, sonuç odaklıdırlar.
-
Klasik koşullanma (Pavlovv)
-
Bitişik kuramlar (Vvatson.Guthrie)
-
Bağ kuramı (Thorndike)
-
Edimsel koşullanma (skinner)
B. BİÜŞSEL AĞIRLIKLI - DAVRANIŞÇI KURAMLAR:
Süreç odaklıdıriar.
-
işaret öğrenme (Tolman)
-
Sosyal öğrenme (Bandura)
C. BİLİŞSEL KURAMLAR: Öğrenmenin zihindeki
oluşumuna odaklanırlar.
-
Geştalt kuram (VVertheimer, Köhler, Kofka)
-
Bilgi-işlem kuramı
D. İNSANCIL (HÜMANİSTİK) KURAMLAR:
Öğrenmenin nasıl daha iyi olabileceğine odaklanırlar.
-
Ihtiyaçlar Hiyerarşisi (Maslow)
-
Benlik Kuramı (Rogers)
E. (NÖROFİZYOLOJİK KURAM)
1. Beyin temelli öğrenme modeli Burada yapılan smıflamalar farklı kaynaklarda farklı şekillerde yapılmaktadır. Ancak sıntflama o kadar önemli değildir. Hangi kuramın hangi ilkeyi savunduğunu kavramak yeterli olacaktır. Bir çok kaynak Davranışçılar ve bilişselciler olmak üzere ikiye ayırmaktadır.
DAVRANIŞÇI YAKLAŞIM
Deneysel, bilimsel bir yaklaşımdır. Etkisi 1960 lara kadar sürmüştür. Öğrenme uyarıcı-tepki ilişkisi içinde açıklanır. Insan davranışlarının gözlenebilir hale getirilmesi üzerinde çalışmışlardır. Kurucusu VVatson'dur. Öğrenmeyi gözlenebilen, ölçülebilen uyarıcı ve tepkilere indirgemiştir. Thomdike, Pavlov, VVatson Skinner önde gelen temsilcilerindendir.
Davranışçı yaklaşımın temel sayıltıları;
-
İnsanların öğrenmesi ile canlıların öğr4enmesi
birbirine benzerdir.
-
Hayvanlar üzerindeki araştırmalarla insan
davranışları açıklanabilir.
-
İnsan doğduğunda zihni boş bir levha gibidir.
-
Öğrenmeler ölçülebilir ve gözlenebilir olaylar
üzerinde odaklanarak incelenebilir.
-
Duygu, düşünce, güdü gibi özellikler gözlenip
ölçülemediği için bilimsel olarak araştırılamaz
ancak uyarıcılar ve tepkiler araştırılabilir.
-
Öğrenme uyarıcı ve tepki arasındaki ilişki
çerçevesinde incelenebilir.
-
Klasik, operant ve gözlem yoluyla olmak üzere üç
temel öğrenme süreci vardır.
-
Öğrenme çevresel uyarıcılar tarafından
şartlanmayı içermektedir. Dolayısıyla öğrenme
organizmanın kontrol edilmesi anlamındadır.
-
Gözlenen davranış değişikliği meydana geldiğinde
öğrenme gerçekleşmiş olarak kabul edilir.
-
Tüm öğrenmeler aynı basit kurallarla kısa ve öz bir
şekilde ifade ediiir.
-
İçsel yaşantıları reddeder. İnsan zihnini bir
karakutuya benzetirler. Karakutuya değil,
karakutuya girip çıkanları dikkate alırlar.
-
Davranış bozukluklarını yanlış öğrenmelere
bağlamışlardır.
-
Davranış bozuklukları yeni öğrenmelerle
düzeltilebilir. Bu amaçla karşıt koşullama,
sistematik duyarsızlaştırma, yeniden koşullama,
deneysel söndürme gibi teknikler geliştirmişlerdir.
Ilk anahtar sözcük davranıştır. İnsan davranışını tamamen reflexler, U-T ilişkisi ve pekiştiricinin etkisi ile açıklamaya çalışmıştır. Hisler ve diğer bilişsel süreçlere kuşkuyla bakılır. Iki temel öğesi vardır;
-
Uyarıcı: Organizmayı harekete geçiren iç ve dış
uyarıcılar
-
Tepki: Uyarıcının organizmada meydana getirdiği
fizyolojik ve psikolojik değişmeler
-
Davranışçı yaklaşımın üzerinde durduğu konu
bireyin ne düşündüğü değil ne yaptığıdır.
34
Öğrenme Psikolojisl
62. Matematik dersinde tahtada üç bilinmeyenli denklemi çözmediği için matematik öğretmeninden eleştiri alan bir öğrenci "Ben aslında üç bilinmeyenli denklem çözümünü çok iyi öğrenmiştim" der. Matematik öğretmeni de bunun üzerine "Ben üç bilinmeyenli denklem çözümünü öğrenip öğrenemediğini ancak tahtadaki denklemi çözüşüne bakarak anlayabilirim" karşılığını verir.
Yukarıdaki Örnekte matematik öğretmeninin öğrenciye verdiği yanıt aşağıdaki yargılardan hangisini doğrular niteliktedir? (2003 KPSS-49)
-
öğrenme yaşantılar sonucu ortaya çıkar
-
öğrenme varlığı ancak gözlenilen davranışlarla
anlaşılabilen içsel bir süreçtir
-
Hatırlanamayan bir şey öğrenilmemiş
dernektir
-
Öğrenilen bazı bilgiler unutulabilir
E) Her davranış değişimi öğrenme sonucunda
olmamaktadır
KLASİK KOŞULLANMA (TEPKİSEL ŞARTLANMA)
Klasik koşullanma; başlangıçta nötr olan uyarıcıya organizmanın tepki vermeyi öğrenmesidir. Klasik koşullanma yolu ile öğrenmeyi Pavlov açıklamıştır. Köpeklerin yiyecek vermeden salya salgılamaları dikkatini çekmiştir. Oysa bu durum yiyecek verildikten sonra oluşmalıdır. Köpekler Pavlov'un ayak seslerini duyunca salya salgılamaya başlamışlardır. Pavlov (1849-1936) bu durumu deneysel ortamda ayrıntılı oiarak incelemiştir.
Klasik koşullanmanın 3 temel kuralı vardır; 1-Koşulsuz uyarıcı doğal bir uyarıcı olmalıdır (et).
2-Koşulsuz uyarıcı ile koşulsuz tepki arasında doğal bir bağ olmalıdır.
3-Uyarıcı tepkiden hemen önce verilmelidir.
Tepki Yok
Nötr Uyarıcı
(Zil)
Koşulsuz Tepki (Salya)
Koşulsuz Uyarıcı (Yiyecek)
Koşulsuz Uyarıcı (Yiyecek)
Koşulsuz Tepki (Salya)
Koşullu Uyarıcı
(Zil)
Koşullu tepki (Salya)
Koşullu Uyarıcı
(Zil)
Koşulsuz uyaran
Doğal olarak organizmanın tepkide bulunacağı uyarandır. Yiyecek, içecek, acı, şok, limon suyu, iğnenin acısı vb.
Koşullu uyaran
Doğal ortamda organizmanın doğal uyaranlardan birine verdiği tepkiyi vermeyeceği uyarandır. Zil, ışık, iğne resmi, limon resmi vb.
Koşulsuz tepki
Organizmanın doğal ortamda koşulsuz uyaranı aldığında gösterdiği doğal tepkilerdir. Örnek: Etyenirse saly6a akar, iğne batırılırsa canı yanar
Koşullu tepki
Organizmanın koşullu uyarana gösterdiği tepkidir.
öğrenilmiş davranışa temel olan doğal uyarıcı bulunabiliyorsa o zaman davranışın klasik koşullanma yöntemiyle öğrenildiği söylenebilir. Klasik koşullanma bir "tepkisel_şartlanmadır".'>"tepkisel şartlanmadır". Yani yeni bir uyarıcının tepki oluşturma gücünü kazanmasıdır.
Örnek, kediye toptan korkmayı öğretebiliriz, ayıların tef çalındığında oynamaları da aynı şekilde bir öğrenmedir.
Matematik öğretmenini seven çocuk matematik dersini sever. Beyaz kediden korkan çocuk pamuktan da korkar. Genç kız arkadaşının hoşlandığı müzikten hoşlanır.
Klasik şartlanma ile insanlarda:
-
Korkular hızla şartlanabilir
-
Şartlanma için duygular kullanılabilir
-
Reflekslerden yararlanılabilir
Öğrenilmiş davranışa temel olan doğal uyarıcı bulunabiüyorsa o zaman davranışın klasik koşullanma yöntemiyle öğrenildiği söylenebilir. Klasik koşullanma bir "tepkisel şartlanmadır". Yani yeni bir uyarıcının tepki oluşturma gücünü kazanmasıdır.
KLASİK KOŞULLANMANIN TEMEL KAVRAMLARI Bitişiklik
Bu koşullanma türünde koşullu ve koşulsuz uyarıcıların verilme zamanları birbirine yakın olması önemlidir. Koşullu ve koşutsuz uyarıcıların arka arkaya verümesi olayı bitişiklik olarak adlandınlmaktadır. 3-5 sn.
Pekiştirme
Koşullanmanın gerçekleşmesi için önemli bir başka ilke ise pekiştirmedir. Klasik koşullanma deneyinde pekiştirme, koşulsuz uyarıcının meydana getirdiği etkidir. Koşulsuz uyarıcı pekiştireç görevi görmektedir.
Öğrenme Psikolojisl
35
Pavlov koşulsuz tepkiyi salyayı meydana getiren koşulsuz uyarıcıya birincil pekiştireç, koşullu tepkiyi (salya) meydana getiren koşullu uyarıcıya da ikincil pekiştireçadını vermektedir.
Sönme
Koşullanmadan bir süre sonra pekiştireç verilmezse koşullu uyarana koşullu tepkinin verilmemesidir. Koşullu uyarıcının, koşullu tepkiyi oluşturmaması durumudur.
Pavlov' un deneyinde; koşullu uyarıcı olan ses, koşullu tepki olan salya davranışına neden olmuyorsa sönme gerçekleşir. Sönmenin gerçekleşmesi için, koşulsuz uyarıcı (yiyecek) olmadan koşullu uyarıcının (ses) verilmesi gerekir.
Dereceli şartlandırma (Üst düzey şartlandırma): Herhangi bir şartlı uyarana karşı kazanılan şartlı tepki organizmaya yerleştikten sonra aynı sistem içinde yürütülen çalışmalarla başka bir şartlı uyarıcıya karşı da şartlanmanın oluşmasıdır.
a- Zil -j
|
► Salya
|
(Burada zıl, 1.
|
Derece
|
şartlı
|
uyarcıdır)
|
|
|
|
|
b-lşık + Zil -
|
-> Salya
|
|
|
|
c- Işık -+
|
Salya
|
(Burada ışık II.
|
Derece
|
şartlı
|
uyancıdır.)
|
|
|
|
|
Kendiliğinden geri geime
Koşullanmaya bir süre ara verilmesine karşın Koşullu uyarıcının (zil) verildiği durumlarda deneğin koşullu tepkiyi (Salya) gösterdiği gözlenmiştir. Bu durum Kendiliğinden geri gelme olarak adlandırılır.
Genelleme
Aynı türden olan ya da birbirine benzer uyarıcıya karşı daha önce kazanılan tepkinin verilmesidir.
Önemli koşullanma ilkelerinden birisi olan genelleme, Koşullu uyarıcının benzerlerine de koşullu tepkinin gösterilmesidir.
Bu deneyde verilen ses koşullu uyarıcıdır. Orijinal sese benzer farklı seslerde verildiğinde deneğin salya salgılaması bir genellemedir. Ayırt etme
Genellemenin tersi ayırt etmedir. Koşullu uyarıcının benzerlerine koşullu tepkinin ortaya çıkmamasıdır.
Birbiriyle yakınlıkları olsa bile uyarımlar arasındaki farkı anlayabilmedir.
Örneğin deneğin farklı tonlardaki sesi ayırt ederek orijinal ses dışındaki seslerde koşullu tepkiyi (salya) göstermediği gözlenmiştir.
Öğrenilmiş Çaresizlik
Organizma ne kadar çaba harcarsa harcasın durumunu değiştiremeyeceğini öğrenmesidir Bu durumda pasif kalmakta ve pasifliğini tüm istenmeyen durumlara genellemektedir. Belirtileri; pasiflik, korku, depresyon ve sonucu kabullenmeye istekliliktir.
Gölgeleme
İki koşullu uyarıcının aynı anda verilmesi durumudur. Uyarıcılardan biri diğerine göre daha güçlü olduğu durumda koşullu tepki güçlü olan uyarıcıya verilir. Bu olaya gölgeleme denir.
Ses ve ışık birlikte verildiğinde Salya tepkisi sese verilirken ışığa verilmemiştir. Ses uyarıcısı ışık uyarıcısını gölgelemiştir.
Kaçınma Koşullanması
Bir kişiden, bir nesneden veya bir durumdan kaçınmayı öğrenme klasik ya da operant olabilmektedir. Kaçınma şartlanmasının ortaya çıkması için önce korku ve kaçma şartlanmasının olması gerekmektedir. Bunlardan korku şartlanması klasik, kaçma ise operant şartlanmaya girmektedir. Albert'in beyaz tavşandan korkması korku şartlanmasına ömektir. Nötr bir uyancıyla korku tepkisinin eşleştirilmesine korku koşullanması denir.
Örnek: (Selçuk, 2000) Bir köpek tabanı elektrik şoku vermeye elverişli bir kutuya konur. Kutunun önünde bir bölme olup, elektrik şoku verildiğinde köpek.-bu bölmeden atlayıp şoktan kurtulma olanağına sahiptir. Köpek ilk zamanlar şokun devamında havlamak, zıplamak, dolaşmak gibi çeşitli hareketler yaparak şoktan kaçmaya çalışmış fakat kaçamamıştır. Sonunda bölmeden atlamanın kendisini şoktan kurtardığını öğrenmiş ve şoktan kaçınmayı başarmıştır.
Kaçınma şartlanması insanlarda da benzer şekilde oluşmaktadır. Küçük çocukların sobaya „■ ilk dokunduklarında önce korkarak kaçma davranışı göstermeleri ve bir iki tecrübeden sonra sobadan kaçınmayı öğrenmeleri kaçınma şartlanmasıdır.
Klasik koşullanmanın eğitim açısından önemi
Duygusal tepkilerin hepsi doğaldır. Hangi tepkilerin hangi uyarıcıya karşı yapılacağı ve tepkilerde görülen zenginlik öğrenmenin sonucudur. Bazı öğrencilerin
36
öğrenme Psikolojisl
okula, bazı öğrencilerin öğretmenlere ya da belli derse karşı kaygıları ve yersiz korkuları, okul içi ve okul dışı yaşantıları meydana gelen şartlandırmaların bir sonucudur. örnek: bir üniversite öğrencisinin sezonun ilk maçında hakemin başlangıç düdüğü ile birlikte binlerce kuşun sahaya dolmasını sağlamak amacıyla yaptığı işlemler şartlanmadır.
Klasik koşulmamanın eğitim öğretim ortamında kullanımı sınırlıdır. Buna karşın duyuşsal özelliklerin kazandırılmasında önemli roller üstlenebilir. Örneğin öğrencilerde kendilerine olan özgüvenin geliştirilmesi
-
Olumlu benlik kavramının geliştirilmesi,
-
Okula karşı olumlu tutum oluşturulması,
-
Sınav korkusunun, kaygısının azaltılması,
Matematik dersine karşı olumsuz tutum geliştirmiş bir öğrenciyi klasik koşullanma ile matematik dersini seven başarılı olan bir duruma getirmek mümkün olabilmektedir.
Küçük çocuklara yaramazlık yaptıkları zaman iğneciye,
polise vereceklerini söylemek çocukların
hemşirelerden polislerden korkmalarına
(koşullanmalarına) neden olmaktadır. Çocukların normal olarak yapması gereken etkinlikleri ceza aracı olarak kullanmamak gereklidir.
Klasik koşullanma ilkeleri eğitim alanından çok reklam sektöründe oldukça etkili bir şekilde kullanılmaktadır. Bir banka reklamında güven verici bir kişi ile birlikte kredi kartı birleştirilmekte ve kredi kartlarına karşı bir süre sonra tek başına güven biri hizmet olarak algılanmasına neden olmaktadır.
Oysaki eğitim öğretim ortamında klasik koşullanma ilkeleri tesadüfen kullanılmaktadır. Planlı ve düzenli bir şekilde kullanıldığında oldukça verimii sonuçlar alınacaktır. Bu konuda öğretmenlere ve anne babalara büyük görevler düşmektedir.
Diğer önemli bir nokta ise öğrencileri öğrenilmiş çaresizlikten kurtarıp, kendilerine olan özgüven kazandırılabilir. Öğrencilere yapabilecekleri problemler verip kendilerine özgüven kazanmaları sağlanabilir.
Sonuç olarak öğrencilerimizi çok iyi tanımalı ve ihtiyaçları doğrultusunda klasik koşullanmadan yararlanmalıyız.
63.
Sahipsiz bir köpek tarafından ısırılan bir çocuğun önceleri tüm köpeklerden, bir süre sonra da sadece sahipsiz köpeklerden korkması aşağıdakilerden hangisi ile açıklanabilir? (2001 KPSS-17)
-
İşaret öğrenme
-
Transfer
-
Ayırt etme
-
özümseme
E) Genelleme
64.
Bir öğrencinin, okula zamanında gitme ve ödevlerinin zamanında yapma gibi davranışları alışkanlık haline getirilmesinde aşağıdakilerden hangisi en çok rol oynar? (2001 KPSS-18)
-
Klasik (tepkiset) koşullanma
-
Bilişsel öğrenme
-
Edimsel (operant) koşullanma
-
Sosyal öğrenme
E) Psikomotor öğrenme
65. Ailesiyle birlikte alışverişe çıkan bir çocuk, her seferinde kendisine bir şeyler alınmasını istemekte, istekleri yerine getirmeyince ağlamaktadır. Bu duruma çare bulamayan aile çocuğun öğretmeninden yardım istemektedir.
Öğretmenin Anne-babaya, aşağıdakilerden hangisîni önermesi en uygundur? (2001 KPSS-71)
-
Çocuğa, istediği her oyuncağın alınmayacağını
kesin bir dille söylenmesi
-
Çocuğa, oyuncak yerine, isterse çikolata
alınacağının söylenmesi
-
Sorunun o an çözülebilmesi için çocuğun
istediği oyuncağın alınması
-
Çocuğun azarlanarak vitrinden uzaklaştırılması
E) Çocuğun bir daha alışverişe götürülmemesi
öğrenme Psikolojisl
37
66.
"Anne bebeğini dışarı çıkaracağı zaman onu çocuk arabasına bindirmektedir. Bir süre sonra, bebek çocuk arabasına her oturtulduğunda dışarı çıkacaklarmış gibi sevinç gösterilerinde bulunmaya başlar." Örneğinde çocuk arabası klasik koşullanmadaki
-
Koşulsuz uyarıcı
-
Koşullu uyarıcı
-
Nötr uyarıcı
öğelerinden hangilerinin işlevini gerçekleştirir? (2002 KPSS-85)
70. Aşağıdakilerden hangisi bir bebeğin açlıktan ağlarken annesinin elindeki biberonu görünce susmasını açıklayan öğrenme yaklaşımıdır? (2003 KPSS-58)
-
Klasik koşullanma
-
Edimsel koşullanma
-
Gözlem yoluyla öğrenme
-
Bilişsel öğrenme
E) Model alarak öğrenme
A) I ve II D) III ve I
B) I ve III E) Yalnız
C) III ve II
Dostları ilə paylaş: |