Seçme nükteler



Yüklə 1,3 Mb.
səhifə49/50
tarix28.07.2018
ölçüsü1,3 Mb.
#61439
1   ...   42   43   44   45   46   47   48   49   50

33- ULEMANIN CİMRİLİĞİ


Bir adam rüyasında, gökyüzüne bakar ve boynunda davul elinde çomak olan bir melek görür;

— Senin görevin nedir?” diye sorar.

Melek;

—Yeryüzünde ulemanın biri bir sadaka verecek veya yemek daveti yapacak olursa, bu çomağı bu davula bir kere vururum. Görevim budur.” der.



Adam hayretle;

—Şimdiye kadar kaç defa vurdun?” diye sorunca, melek şu karşılığı verir;

—Elim kırılsın! Bir kere bile çomağı davula vurdumsa!193


34- ÜZÜM YEME ADABI


Aç gözlü birisi bir sofranın etrafına toplanan arkadaşları ile birlikte üzüm yiyorlarmış. Aç gözlü üzümleri avuç avuç koparıp yemeye çalışırken, arkadaşlarından biri dayanamamış;

— Ayıp ediyorsun arkadaş!

— Neden?

— Neden olacak! Üzümü edep dairesinde bir bir, iki iki nihayet üç üç alırlar. Ama sen avuç avuç götürüyorsun Maşallah!

Aç gözlü şu cevabı vermiş;

— Ben de bilirim, üzümü tane tane, iki iki alıp yemesini. Ancak bu şekilde armut, elma yenilir, üzüm dediğin böyle yenir arkadaş!” demiş.



35- SICAK ÇORBA


Mehmet çok açıkmış, canı çorba çekmişti. Yakındaki bir lokantaya gitti ve sıcak bir çorba istedi. Bir müddet sonra elinde çorbayla garson görününce Mehmet;

—Garson o çorba sıcak değil, hemen başkasını getir.” diye seslendi.

Garson hemen gitti ve dumanı tüten bir çorba getirdi. Ama Mehmet;

— Bu da sıcak değil! İstemem.” diyerek onu da geri çevirdi.

Birkaç defa daha gidip gelen garson en sonunda dayanamayıp Mehmet’e sordu;

—Beyefendi! Çorbanın sıcak olduğunu ispat etmem için acaba ne yapmam lazım?

Nihayet Mehmet dayanamadı;

—Parmaklarınızı çorba kâsesinin içinden çekmeniz bence yeterli…194



36- ÇUKUROVA’DA ŞİŞMANLIĞIN ÖLÇÜSÜ


Adana Seyhan baraj gölü baharda yükselir, daha sonra ise baraja akan suların azalmasıyla aşağı çekilirmiş. Suların aşağıya çekilmesiyle oluşan verimli topraklarda yöre köy halkı biber yetiştirirmiş.

Yemeklerde biber iştah açtığı için üzerine Torosların soğuk suyunu da içen insanlar genelde şişman olurmuş. İşte bunlardan birisi ata binmiş. Atı sulamaya götürüyormuş. Ama atın üzerinde olmasına rağmen göbekten atın su içip içmediğini göremiyormuş. Yerdeki arkadaşına;

—Arkadaş! Bir bak bakalım. Bizim at su içiyor mu, içmiyor mu? demiş.

İşte Adana yöresinde şişmanlıktan dert yananlara teselli için bu nükte anlatılır.



37- ENİNE BÜYÜMÜŞSÜNÜZ


Bir gün kürsüde vaaz ediyordum. Sağlıklı olmanın az yemekten geçtiğinden bahsettim. O esnada baktım ki; cami cemaatinin pek çoğu şişman. Nerede ise her biri camide iki kişilik yer işgal ediyor. Dedim ki:

—Aziz cemaat! Dikkat edin. Konuşmam boşa gitmesin. Bakıyorum ki çoğunuz benim gibi enine büyümüşsünüz. Gelin birlikte incelmeye çalışalım, daha sağlıklı oluruz”

Herkes tebessüm etmeye başladı. Kısa zamanda enine büyüme sözünü unutmayan cemaat rejim yapmaya ve sağlıklı yaşamaya başlayınca bana da dua ettiler.

38- HER GÜN BÖYLE İSTERİM


Temel yeni evlenmiş. Daha ilk gün sabahleyin erkence kalkmış. Mutfağa geçmiş. Kahvaltı hazırlamaya başlarken Fadime uyanmış. Hemen önlüğü takıp işe girişmek istemiş. Temel mâni olmuş;

—Hayiiir Fadime! Sen misafir sayilursun. Seni çalişturmam. Bu benum görevumdur. Fadime;

—Temelcuum! Daha ilk günden beni mahcup edeyisun. Bırak ta kahvaltiyi ben hazirliyayim” demişse de Temel’e söz anlatamamış. Temel de mutfakta ne var ne yok hepsini masaya taşımış. Mükellef bir kahvaltı sofrası kurmuş.

Karşılıklı oturmuş baş başa kahvaltı yaparken Fadime’nin içi içine sığmıyormuş. “Ne güzel bir başlangıç” diye düşünüyormuş. Temel onun gözüne bakarak;

—Bak karicuum unutma! Bundan sonra her gün benum yaptuğum gibi tam tekmil kahvaltı isterum” demiş.

VIII. BÖLÜM

NÜKTELİ SÖZLER VE TEKERLEMELER





  • Salâvat kuvvete bağlıdır.




  • Ayrandan aşağı katık olmaz.




  • Arı kovanını çiğnenerek bal alınmaz.




  • Deveye binip de, çalıya pısmak195 olmaz.




  • Sakal bile iyice yumuşatılmadan tıraş edilmez.




  • Mahkeme duvarı gibi surat yapılmaz.




  • Kindar olan dindar olamaz




  • Misafir on ikiyi çeyrek geçe süratle karşılanmaz.




  • Ortalık kel Ali’nin bağına dönmüş.




  • Cevher olmayınca pul neye yarar,

Allah’ı bilmeyen kul neye yarar,

Herkes bir yol tutmuş gidiyor amma,

Allah’a gitmeyen yol neye yarar.


  • Güneş olmayınca mahsul-ü gölge

Oldurmaz dediler çok geç anladım,

Yağsa âb-ı rahmet kapalı kapı

Doldurmaz dediler çok geç anladım.196


Sel kaybolmuş onu derede bulmuşlar,

Namus kaybolmuş, onu hiçbir yerde bulamamışlar.





  • Ağaca dayanma çürür,

İnsana dayanma ölür,

Allah’a dayan O bakidir.




  • Arsız yüz utanmak bilmez

Yüz batman tükürük vız gelir.

(A. KARAKOÇ)


  • Maden yüklü yağların başında ot bitmez.




  • Kel’in ayıbını örten takkedir.




  • Yaramdan ölmedim, sorandan öldüm.




  • Herkes sütünün gereğini yapar




  • “Arsız yüz utanmak bilmez.

Yüz batman tükürük vız gelir.”197


  • Altının kıymetini sarraf bilir.




  • Nokta kadar menfaat için, virgül gibi eğilemem.




  • Keklik demiş ki; Herkes uçar bir şey yok, ama ben uçtuğum zaman herkes “keklik uçtu, keklik uçtu” derler.




  • Ölüm ile ayrılığı tartmışlar,

Elli gram ağır gelmiş ayrılık.


  • Gelin, haline göre salın.




  • Çarşıda süratle koşan birisini görürsen ya hümâm,

Ya delidir, ya müezzin, ya imam.


  • Saldım bayıra, Allah kayıra.




  • Soğuğa; nerelisin? diye sormuşlar; “Erzurum’da doğdum, Sivas ta bittim, büyüdüm, Ulukışla Tekir yolunu da hiç bırakmam” demiş.




  • Hasan Dağı’nın kekliği gibi kurnaz. (Hasan Dağı’nın kekliği, avcı uçara atarsa yere siner, yere nişan alırsa uçarmış.)




  • Havada uçan boz kuşlar,

Tel’in kadrini ne bilsin.

Kendi kadrini bilmeyen,

Elin kadrini ne bilsin.
Çift sürüp, ekin ekmeyen,

Sofraya yemek dökmeyen,

Arı kahrı çekmeyen,

Balın kadrini ne bilsin.




  • Bir yerdeki yok namını takdir edecek,

Tadyî’i kelam198 etmektense, tebdili mekân et.


  • Asık suratlının elinden bal şerbeti içeceğime, güler yüzlünün elinden acı turşu yemeyi tercih ederim. (Sadi)




  • Marifet iltifata tâbîdir. Müşterisiz mal zâyîdir.




  • Urumlu199 oturduğu minderi çürütmeden kalkmazmış.




  • Güzele ne yakışmaz ki!




  • Çirkin güzel mi olur? Sarı altın takmak ile.




  • Tuna tilkisi gibi kurnaz. (Tuna Nehri buz tutunca, Tuna tilkisi ayakucu ile buzun sağlamlığını test ettikten sonra yavaş yavaş basarak karşıdan karşıya geçermiş.)




  • Geç kalan teselli, idamdan sonra çıkan affa benzermiş.




  • Salâvat kuvvete bağlıdır.




  • Ele sala veren fakı, git evine ezan oku.




Kokmadıktan sonra hiç gülleşmesin.

Sokmayın kargayı gül olan bağa,

Gübre müptelası, bülbülleşmesin

(Seyrani)


  • Dün dündür, dünde kaldı cancağızım,

Bu gün yarın için yeni şeyler düşünmek lazım.

(Hz. Mevlana)


  • Gül diken, diken diken gibi değildir.

Ardından sevineceğim gam,

Sonunda gamlanacağım sevinçten iyidir.




  • “Helal haram ver Ya Rabbi

Senin kulun yer Ya Rabbi!”


  • Mazeretin terazisi yoktur, ne koyarsan alır.




  • On okumalı bir konuşmalı, on konuşmalı bir yazmalı.




  • “Hak tecelli eyleyince her işi asan eder.

Her işi asan etmeden önce sebebini halk eder.”


  • “Bana benden olur her ne olursa,

Başım selâmet bulur dilim durursa.”


  • İlim elinde çıra, yak da Leyla’nı ara.

(Ömer KİRAZOĞLU)


  • Ekmeğin hası, unun hasından olur. Arpa unundan has ekmek olmaz.




  • Doğana beşik, ölene tabut olmalı.




  • “Âlemler doğrudur sen doğru isen,

Âlemler doğru olmaz sen eğri isen.”


  • Aşk ve aklı birleştirip ileriye bakmak gerekir.

(M. İKBAL)


  • Batıya hâkim olan akıl ve tefekkür,

Doğuya hâkim olan aşk ve sevgidir.

(M. İKBAL)


  • Atası ekşi yemiş, torunun dişi kamaşmış.




  • Kişinin alacası içinde, hayvanın alacası dışındadır.




  • Azıcık aşım, kaygısız başım.



  • “Kendisi himmete muhtaç bir dede,

Nerde kaldı gayriye himmet ede.”




  • Tarlada iyi anlaşalım ki, harmanda bozuşmayalım.


DİNİ BİLMECE;

  • Elif, Cim’e Kaf’ımı al da Mim’e git demiş.


Cevap;

  • Allah (cc) Cebrail’e, Kur’an-ı Kerim’i al da

Hz. Muhammed(s.a.v.)’e götür demiş.
DİNİ BİLMECE;

  • Cennete girmiş, çıkmış, girmeyecek

Cevap; Şeytan


  • Girmiş, çıkmış girecek

Cevap; Hz. Âdem ve Hz.Havva.


  • Hiç girmemiş girecek;

Cevap; Bütün müminler


  • Zarfa bakma, mazrufa bak.




  • Herkes cenazeye gider ama kendi ölüsüne ağlarmış.




  • “Âkil isen kıl namazı, çünkü saadet tacıdır.

Sen namazı öyle bil ki, müminin miracıdır.”


  • Mevta ister Cennete gitsin ister Cehenneme, imam ıskatını bilir.



  • Komşu olma namussuza arsıza

Akibet başına bela getirir. (KARACAOĞLAN)


  • Nasip olmayınca dayak bile yenmezmiş.



  • Geçici makam ve mevkilere yükselmenin üç “z”li şartı varmış;“Zarafet, Ziyafet, Ziyaret”




  • ‘’Terfi-i ruteb (rütbelere terfi) ilm-ü kemalâtla olmaz;

Ya seveceksin, ya sevileceksin, ya da def olup gideceksin.’’


  • Hayat yaşamayı,

Mutluluk gülümsemeyi,

Sevgi hak etmeyi,

Vefa hatırlamayı,

Dostluk paylaşmayı bilenler için vardır.





  • Şems-i şitadan, cilve-i nisadan ve iltifat-ı ümeradan sakın.

(Kış günlerinin güneşine, hanımların cilvesine, devlet adamlarının iltifatına aldanma!)


  • Oha var öküz durdurur. Oha var boyunduruk kırdırır.




  • Feylozof Rıza’yım dinsiz anlama,

Dini ben öğrettim kendi babama,

Cambazım her ipte oynarım ama,

Sırat köprüsünü geçemem hocam.

(Rıza TEVFİK)


  • Ehli diller arasında aradım, kıldım talep,

Her hüner makbul imiş, illa edep, illa edep.


  • Bir dost vardır ki, gıda gibidir sen onu her gün aransın,

Bir dost vardır ki ilaç gibidir gerektiğinde ararsın,

Bir dost da vardır ki, hastalık gibidir,

O seni arar bulur, başına dert açar.

(BÂKİ)


  • Halep orda ise arşın burada.




  • Ekmek elden, su gölden.




  • Sürüden ayrılanı kurt yer.




  • Arife tarif gerekmez.




  • Misafirin şaşkını ev sahibini gönüller.




  • “Tedbiri al, takdire mana bulma,

Kapını berk tut, komşunu hırsız tutma.”


  • “İyiliğe iyilik her kişinin kârı,

Kötülüğe iyilik, er kişinin kârı.”


  • Yılandan korkmayız, yalandan korktuğumuz kadar.




  • Demir tavında dövülür.




  • Er kalktım işime, şeker kattım aşıma.




  • Her şeyin yenisi, dostun eskisi makbuldür.




  • Kâmil ile yoldaş olan yorulmaz.

(Hayati)


  • Öğrencilerine, öğrenme arzusu aşılamayan bir öğretmen, soğuk demiri döven demirci gibidir.




  • Bazı kitaplar tadılmalı, bazıları yutulmalı, bazıları ise çiğnendikten sonra hazmedilmeli. (F.Bacon)




  • Öğretilmesi gereken ilk dil, tatlı dildir. (Barış Manco)




  • Öfke anî deliliktir. (Benjamin Franklin)




  • Öfkeli bir adamın içi zehirle doludur. (Konfüçyüs)




  • Ayakkabın yok diye üzülürdüm. Ayaksız bir adam gördüm. (Arap atasözü)



  • Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız

Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. (Hadis-i Şerif)


  • Herkes kendi evinin önünü temizlerse, bütün şehir temiz olur. (Çin atasözü)




  • Karanlığa küfredeceğine, ışık yak. (Konfüçyüs)




  • Yalan dörtnala gider, hakikat adım adım yürür. Fakat yinede vaktinde yetişir (Japon atasözü)




  • Dertli bir adamın tereddüt ve dumanlarla dolu bir gönül evi vardır. Derdini dinlersen o evde bir pencere açmış olursun. (Mevlana)




  • “Bu dünyada bir nesneye,

Yanar içim, göynür özüm,

Yiğit iken ölenlere,

Gök ekini biçmiş gibi.” (Yunus Emre )


  • “Dağ ne kadar yüce olsa,

Yol onun üstünden geçer.” (Yunus Emre)


  • İnci çirkefe düşse, yine değerlidir.

Toz göğe erişse, yine adîdir. (Şeyh Sadi)


  • Dört şey geri gelmez;

Söylenen söz,

Atılan ok,

Geçen zaman,

Kaçırılan fırsat.

(Hz. Ömer)


  • Fırsat insanın kapısını iki kere çalmaz. (Chamfort)




  • Baktım, birinin gözünde ikbal tüter,

Bir başkası doymaz mala… İster, ister…

Tanrım, sana bin şükür ki dünyada bize

İnsan yaratılmış olmanın zevki yeter.

(Arif Nihat ASYA)


  • Ne sen baki ne ben Baki,

Hüda lemyezel baki,

İşte geldik gidiyoruz

Eserimiz kalsın baki

(BÂKİ)


  • Ata bindim diye sevinme, atın ayağı yerdedir.

(Türk atasözü )


  • Kurtlarla arkadaş ol, yalnız elinden baltayı bırakma.

(Rus atasözü )



  • Düşünce goncadır, dil tomurcuk, eylem ise bunların arkasındaki meyvedir. (Ralph Waldo Emerson)




  • Bilginin efendisi olmak için, çalışmanın kölesi olmak gerekir. (Balzac )




  • Ya ümitsizsiniz,

Ya ümit siz’siniz,

Ya çaresizsiniz,

Ya çare siz’siniz.

(Behçet Necatigil)


  • Her kışın yüreğinde titreyen bir bahar vardır.

Her gecenin pençesinde tebessümle bekleyen bir şafak vardır.

(Halil Gibran)


  • Oynamasını bilmeyen kız “yerim dar” demiş. Yerini genişletmişler “yenim dar” demiş. (Türk atasözü)



  • Alışkanlıklar pat diye pencereden atılmaz. Onları diller dökerek merdivenlerden yavaş, yavaş indirmeniz gerekir.

(Mark Twain)


  • Oğul babasından daha iyi bir olmazsa, ikisi de başarısızlığa uğramış demektir. (Çin atasözü )




  • Bir sır daha var çözdüklerinden başka,

Bir ışık daha var, bu ışıklardan başka.

Hiçbir yaptığınla yetinme, geç öteye,

Bir şey daha var, bütün yaptıklarından başka.

(Ömer Hayyam)


  • Boş çuval ayakta dik durmaz (Türk Atasözü)




  • Kitap ruhun gıdasıdır. (Japon Atasözü)




  • Bilmediklerimi ayaklarımın altına alsaydım, başım göklere değerdi. (İmam-ı Azam)




  • Dünle beraber gitti güne ait ne varsa,

Bu gün yeni şeyler söylemek gerek. (Mevlana)


  • Bülbül’ün çektiği dili belasıdır. (Türk Atasözü)




  • Söz var gelir geçer, söz var deler geçer. (Türk Atasözü )


  • Karanlıkta göz ettiğini nerden bileyim.




  • Gözyaşları ile yıkanan yüzden daha temiz yüz olamaz.




  • Sevda geçici körlüktür.




  • Şeb-i yelda’yı müneccimle muvakkit ne bilir.

Mübtela-yı gam’a sor geceler kim bilir kaç saat?
(Yılın en uzun gecesini (21 Aralık ) vakit uzmanları ve müneccim bilmez.

Gecelerin kaç saat olduğunu derde duçar olup, sabaha kadar inleyenlere sormak gerekir.)




  • Gurbu sultan; ateş-i sûzânest.

Sultanlara, idarecilere yakınlık kavurucu ateşe benzer.


  • Sular hep denize doğru akarmış.




  • Gökten altın yağmış, garibin başını yarmış, zenginin kucağına düşmüş.




  • Bütün insanları memnun etmek, beşer takatinin üstündedir.




  • Görmekliğe doymaklık olmaz.




  • Hatırından çıkmasın, dünyaya üryan geldiğin. (Baki)




  • Bir insanın gerçek zenginliği bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.

(Hadis-i Şerif)


  • Doğru olsam ok gibi, yabana atarlar beni,

Eğri olsam yay gibi elde tutarlar beni. (Y. Kemal)



  • Emir demiri keser.




  • Cennetin kapısını cömertler açar.




  • Çam’ın közü, yalancının sözü olmaz.




  • Dibi görünmeyen kuyudan su içilmez.




  • Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur.




  • Güvenme varlığa, düşersin darlığa.




  • Halep orda ise, arşın buradadır.




  • Hamala semeri yük olmaz.




  • Haramın binası olmaz.




  • Haram helal ver Ya Rabbi,

Senin kulun yer Ya Rabbi.


  • Caminin mumunu yiyen kedinin gözü kör olur.




  • Tatlı söz, yılanı deliğinden çıkartır.




  • Ortalık kel Ali’nin bağına döndü.




  • Kabahat samur kürk olsa, kimse üstüne almaz.




  • Zorla güzellik olmaz.




  • Rüya ile hülya olmasa, züğürdün vah haline.




  • Ağaçsız vatan, duvaksız geline benzer.




  • Ateşle, ateş söndürülmez.




  • Kan, kan ile yıkanmaz.




  • Kem âletle, kemâlât olmaz.




  • Ayrandan aşağı katık olmaz.




  • Sırasında okşayan el kadar, sırasında döven el de öpülmeye layıktır. (Cenap Şahabettin)




  • İki şey insanı çileden çıkartır;

Söylenecek yerde susmak,

Susulacak yerde lakırdı yapmak. ( Sadi)




  • Zırva te’vil götürmez. (Ata Sözü)




  • Bunca varlık var iken,

Gitmez gönül darlığa. (Yunus Emre )


  • Kula bela gelmez Hakk yazmayınca;

Hakk bela yazmaz, kul azmayınca.
Seylâmı gazasına, seylâmı gazasına,

Nef’i diliyle uğradı Hakk’ın belasına.




  • Bana benden olur her ne olursa;

Başım rahat olur dilim durursa.


  • Nice kimseler vardır ki davula benzerler.

İçleri boştur ama sesleri yüksek çıkar.


  • Suratı ekşi olanın, balı da acı olur.




  • Kimi vicdana dokundu, kimi cism-ü cânâ,

Zevk namına ne yaptımsa peşiman oldum.


  • Arsız yüz utanmak bilmez,

Yüz batman tükürük vız gelir. (Abdurrahim Karakoç)


  • İnsana sadakat yaraşır görse de ikrah,

Yardımcısıdır doğruların Hazreti ALLAH. (Ziya Paşa)


  • Ev alma komşu al.




  • Mahkeme kadıya mülk değil.




  • İyi dost, kara günde belli olur.




  • Kısmet gökten zembille inmez.




  • Ağır taş batman döver.




  • Akan su yosun tutmaz.




  • Mum dibine ışık vermez.




  • Dünyada tasasız baş, bostan korkuluğunda olur.




  • Âlim, tuhafiyecinin işportacısına benzer, sesi çıkmaz ama hüneri fazladır.

Cahil davula benzer, gümbür gümbür öter ama içi boştur.

(Sadi, Gülistandan)




  • Gözler yaşarmadıkça;

Gönülde gökkuşağı oluşmaz. (İmam-ı Gazali)


  • Helali katma harama,

Hatada hikmet arama. (Abdurrahim Karakoç)


  • Başkası düştü mü çürük tahtaya basmasaydı deriz. Kendimiz düşersek bastığımız tahtanın çürük çıkmış olmasından şikâyet ederiz. (Cenap Şahabettin)




  • Herkes cenazeye gider ama kendi ölüsüne ağlarmış.




  • Dost sanma şanlı vaktinde yanında olanı,

Dost bil, gamlı vaktinde elinden tutanı.


  • Diken olup ayağa batacağına, gül ol da yakaya takıl.




  • Bülbül’le gezen gül’e, ördekle gezen göl’e gider.




  • Kusursuz arkadaş arayan, dost edinmeyi istemeyendir.

(De Sacy)


  • Hiçbir miras, dürüstlük kadar zenginlik dolu olamaz.

(Shakspeare)


  • Sıradan otlar iki ayda yetişir, fakat kırmızı gül ancak bir yılda yetişir. (Mevlana)




  • Hayat merdivenlerini çıkarken, insanlara iyi davranalım. Çünkü inerken yine aynı insanlara rastlayacağız. (Cenap Şehabettin)




  • Her nefeste eyledik yüz bin günah

Bir günaha etmedik hiçbir gün ah!

(SÜLEYMAN ÇELEBİ)

  • Cihan ara cihan içindedir arayı bilmezler,

Şu mahiler ki derya içindedir, deryayı bilmezler

.

İnce feraset, çifte keramete duman attırır.



Karanlıkta göz ettiğini nerden bileyim.

SEVGİYLE İLGİLİ SÖZLER


  • Sevgi ile bakır altınlaşır.

(MEVLÂNA)


  • Tedavisi en müşkül, en güç maraz,

Garazdır, garazdır, garazdır, garaz.

(M. Akif ERSOY)


  • Meleklerle beraber melekût semalarında uçmak ister misin?

Mahlûkata şefkat ve merhamette, güneş gibi ol.

İnsanların ayıbını örtmekte, gece gibi ol.

Hilmiyet ve ağırbaşlılıkta, ölü gibi ol.

Tevazu ve alçak gönüllülükte, toprak gibi ol.

Sahavet ve cömertlikte, akan nehirler gibi ol.

Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.

(MEVLÂNA)

SEVGİ

Arif olan yüreğini

Dokur sevgiyle sevgiyle

Açar gönül Kitabını

Okur sevgiyle sevgiyle
Kor ateşler küle döner

Kara diken güle döner

Altın tasta bala döner

Zehir sevgiyle sevgiyle

Gönül gönülle birleşir

Muhabbetle billurlaşır

Aşk örsünde altınlaşır

Bakır sevgiyle sevgiyle
Gülşen 'e çevirir çölleri

Mekân tutar gönülleri

Yunus Emre bülbülleri

Şakır sevgiyle sevgiyle
Bir gül çağında uyandık

Vefalı dosta dayandık

Aşkın rengine boyandık

Şükür sevgiyle sevgiyle (YUNUS EMRE)

SEVGİSİ OLMAYAN
İşitin ey yarenler,

Aşk bir güneşe benzer,

Aşkı olmayan gönül,

Bir kara taşa benzer.
Taş gönülde ne biter

Dilinde ağu tüter

Nice yumuşak söylese

Sözü savaşa benzer.
Aşk var gönlü yarar,

Yumuşatır muma döner,

Taş gönüller, kararmış

Sarp katı kışa benzer (YUNUS EMRE)


  • Kudretin yok ise Beyt’e varmaya,

Gönül Beytullah’tır ziyaret eyle,

Kötülük değildir er kişi kârı.

Kemlik edenlere inayet eyle.
Kalbini geniş tut sıkma Seyrani,

Rızayı Bâri’den çıkma Seyrani,

Gönül Beytullah’tır, yıkma Seyrani,

Elinden gelirse imaret eyle Seyrani.

(Seyrani)201


  • Sevdik mi adam gibi severiz.




  • Sevgimiz pazara kadar değil, mezara kadardır.




  • Tomurcuk derdinde olmayan ağaç, odundur

(N. Fazıl KISAKÜREK)


  • Gönül bir sırça saraydır, su içecek tası yok

Kırma insan kalbini yapacak ustası yok


(Çin atasözü)

  • Ele geleni yersin

Dile geleni dersin

Böyle dervişlik dursun

Sen derviş olamazsın

Sen hakkı bulamazsın

Sövene dilsiz gerek

Dövene elsiz gerek

Derviş gönülsüz gerek

Sen derviş olamazsın

Sen hakkı bulamazsın (Yunus Emre)


  • Söz ola kese savaşı,

Söz ola kestire başı,

Söz ola ağılı aşı,

Yağ ile bal ede bir söz (Yunus Emre)

ÖLÜMLE İLGİLİ SÖZLER


  • Hayat fâni, ölüm âni




  • Ana rahminden geldik pazara

Bir kefen eyledik döndük mezara


  • Ölüm, güzel şey budur perde ötesinden haber,

Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber? (N.F.Kısakürek)


  • Hesap ettim bütün dünya malını;

Neticesi bir top beze dayandı. (Seyrani)


  • Her ağızda her telde fânilik dırıltısı,

Sonunda tek bir şarkı, tabutun gıcırtısı.

(N.F.Kısakürek)


  • İster bey ol ister paşa

Âdem gibi bin yıl yaşa

Ecel gelir birgün başa

Kara yere girmezmisin


  • Can ipini ten yönünden

Saran kirmen ular birgün

Sulu yalçınlar önünden

Açılan gül solar birgün
Gül dalında diken yarar

Diken güle vermez zarar

Toprak bir gün başın tarar

Yolar saçlarını bir gün


Dünya olur bir gün harap

Ne bülbül kalır ne gurap

Rızka sebep olan türap

Gözlerine dolar bir gün


Kudret koçunu koyuna

Katmış seyreder oyuna

Ecel kolların boynuna

Habersizce dalar bir gün


Acı tatlı yenmez olur

Yalan gerçek denmez olur

Taşçarhıla dönmez olur

Hep kesilir sular bir gün


Çal Seyrânî durma sazın

Hakka eyle sen niyazın

Sana secdesiz namazın

Kısmet olan kılar bir gün (SEYRÂNÎ)


BEĞENMEZ… SONRADAN GÖRMÜŞLERE İTHAF
Ormanda büyüyen adam azgını

Çarşıda pazar da seyran beğenmez,

Medrese kaçkını softa bozgunu

Selam vermek için insan beğenmez.

Âlem’i tan202 eder yanına varsan,

Seni de yanıltır mesele sorsan,

Bir “cim” bile çıkmaz karnını yarsan,

Meclis’e gelir de erkân beğenmez.

Her çeşit insandan birkaç eşi var,

Mektep den kovulmuş günah işi var,

“Rabbi Yessir”203 de dört yanlışı var,

Tahsil etmek için irfan beğenmez.

Çıkmış yükseğine kaval öttürür,

Çoban köpeğine koyun güttürür,

Başını baltayla tıraş ettirir,

Gider de berbere dükkân beğenmez.


Dağlarda taşlarda dolaşan Yörük,

İnsanlar içine çıkmayan hödük,

Bir Elif’e dili dönmeyen sürtük,

Şehirde Tecvitle Kur’an beğenmez.

Yayladan yaylaya konup göçer de,

Arpayı buğdayı ekip biçer de,

Mısır yaprağını kıyıp içer de,

Tütünü bulunca duman beğenmez.


Bir odası vardır gayet küçücek,

Kendi aklı sıra keyif yetirecek,

Bir çanağı yoktur ayran içecek,

Kahveyi bulur da fincan beğenmez.

Seyrâni söyledi bu doğru sözü,

Hadde den çekilmiş doğrudur özü,

Şehre gelin gitse bir köylü kızı,

La’l-ü Güher ister Mercan beğenmez.204



EVET DİYEMEDİKLERİM

Patrona işimi,

Yazımı okura,

Yüzümü aynaya,

Beğendirmek istediğim kadar,

Kendimi Rabbime,

Beğendirmek için sana,

Çırpındım mı acaba?


Yemek seçerken,

Ev tutarken,

Gömlek alırken,

Gösterdiğim titizliği,

Namaz kılarken,

Gösterdim mi acaba?


Uzun bir susuzluk,

Ve açlık sonrası,

Sofrada,

Yemeklere kavuşunca,

Duyduğum hazzı,

Adını ağzıma alınca,

Duydum mu acaba?
Sevgilim,

Yahut çocuğum

Çiğnenirken,

Hissettiğim acıyı,

Çiğnenirken,

Bir emrini,

Hissetim mi acaba?
Eşya için,

Elbise,


Mutfak için,

Harcadığımın onda

Yüzde,

Bin de biri kadar,



Rızan için harcadım mı?
Yalan dünyada bir makam,

Elde etmek için

Planlar yapıp

Terlediğim kadar,

Önümde duran kabre bakıp,

Cehennemden kaçmak için,

Çalıştım mı?
İşsiz, aşsız,

Evsiz,


Makamsız kalmaktan,

Korktuğum kadar Rabbim,

Son nefeste,

Kelime-i Şahadetsiz kalmaktan,

Korktum mu?

Yaklaştı son nefes,

Kazıldı mezar,

Çocuğunu çiğneyen babanın,

Duyduğu vicdan azabı kadar,

Emrini çiğnedikten sonra,

Pişman olabilene,

Kurtuluş var!205




Yüklə 1,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   42   43   44   45   46   47   48   49   50




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin