Tez özetleri Astronomi ve Uzay Bilimleri Anabilim Dalı 2


- JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI



Yüklə 1,65 Mb.
səhifə15/26
tarix30.04.2018
ölçüsü1,65 Mb.
#49636
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   26

11- JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI


  

ALKAÇ Onur

Danışman : Prof. Dr. Hayrettin KORAL

Anabilim Dalı : Jeoloji Mühendisliği

Programı : -

Mezuniyet Yılı : 2014

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Hayrettin KORAL

Prof. Dr. M. Namık YALÇIN

Prof. Dr. İbrahim TÜRKMEN

Prof. Dr. M. Ali ELMAS

Doç. Dr. Mehmet KESKİN




Kınık (İzmir) Dolayının Neojen Stratigrafisi ve Neotektonik Özellikleri
Batı Anadolu’da Orta Eosen’de Sakarya kıtası ile Anadolu bloğunun çarpışmasını izleyen süreçte Neo-Tetis’in kuzey kolunun kapanması sonucu Erken Miyosen’de Ege tipi çapraz grabenlerden oluşmuştur. Bu çalışma, kuzeydoğu Ege’de Miyosen başından itibaren şekillenen Dereköy, Kırkağaç, Bakır ve Bakırçay grabenlerinin ve grabenleri dolduran Neojen örtü çökellerinin stratigrafik ve yapısal özelliklerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bölgenin Neotektonik unsurları belirlenerek Kırkağaç, Dereköy, Bakırçay ve Bakır grabenleri için neotektonik evrim modeli oluşturulmuştur.
Çalışma alanının temel kayalarını (1) Kuzeyde Sakarya Zonu’na ait Paleozoyik yaşlı metamorfikler (2) Güneyde İzmir-Ankara Zonu’na ait Bornova Karmaşığı’nın Mesozoyik yaşlı rekristalize kireçtaşları oluşturur. Temel kayaları Erken Miyosen’den itibaren üzerleyen birimler ise örtü birimleri olarak adlandırılmıştır. Örtü birimleri, Alt-Orta Miyosen (Akitaniyen - Burdigaliyen) yaşlı akarsu ve göl sedimentlerinden oluşan Soma Formasyonu, Soma Formasyonu’na sokulum yapmış sub-volkanik bazaltik karakterli Adilköy Volkanitleri (22,2 my-Burdigaliyen), Orta Miyosen (Serravaliyen) yaşlı sedimenter ve volkanosedimenter birimlerden oluşan Deniş Formasyonu, Deniş Formasyonu ile eş yaşlı gelişmiş girik andezitik, trakiandezitik karakterli Kalemköy Volkanitleri (17 my-Langiyen-Serravaliyen), Üst Pliyosen yaşlı Kumköy Formasyonu ve Holosen yaşlı alüvyonlardan oluşmaktadır.
Çalışma alanında Dereköy, Bakırçay, Kırkağaç ve Bakır grabenlerini sınırlayan faylar, K-G yönle dar açı oluşturan normal faylar ile KB-GD ve KD-GB doğrultulu oblik ve normal faylar olarak tespit edilmiştir. K-G yönle dar açı oluşturan normal faylar Çamlıca, Işıklar ve Kırkağaç Fayları olarak; KB-GD doğrultulu oblik atımlı faylar Bakır Fayı; KD-GB doğrultulu normal faylar Çiftlikköy ve Dereköy fayları olarak isimlendirilmiştir. K-G yönle dar açı oluşturan normal faylar Dereköy Grabenin güney, Kırkağaç Grabeni’nin batı kesiminde yer almaktadır. KB-GD doğrultulu fay Bakır Grabeninin batısında yer alırken KD-GB faylar ise Bakırçay ve Dereköy grabenlerini kuzey ve doğudan sınırlamaktadır. Örtü birimleri içerisinde gözlenen KD-GB doğrultulu faylar, KB-GD doğrultulu fayları kestiğinden KB-GD doğrultulu faylara göre daha gençtir. KB-GD doğrultulu Bakır Fayı, Mesozoyik yaşlı metamorfikler ile yamaç molozları arasında gelişmiş genç bir faydır. Erken Miyosen’de açılan Kırkağaç havzasını Pliyosen sonrası dönemde yeniden modifiye etmiştir. Böylelikle Kırkağaç havzası, Dereköy havzasına göre çok daha genç bir havzadır. Stratigrafik ve yapısal veriler kuzeydoğu Ege’de çalışılan Neojen havzaların Erken Miyosen’de açıldığını ve içerdiği Neojen istifin bölgesel tektonikle kontrol edildiğini kanıtlamaktadır.

 
Neogen Stratıgraphy Of The Kınık (İzmir) Area And İts Neotectonic Features


West Anatolian evolved from Egean type cross-grabens within close of the North branch of Neo-tehthys in the Early Miocene after the collision between the Sakarya continent and the Anatolid block in the Middle Eocene This study aims to explore the Dereköy, Kırkağaç, Bakır and Bakırçay grabens evolved begining from Early Miocene and stratigraphic sequence of Neogene rocks and structural characteristics of Dereköy, Kırkağaç, Bakır and Bakırçay grabens in the Northeast Aegean region. Based on Neotectonic parameters produced, Neogene evolution models of the Kırkağaç, Dereköy, Bakır and Bakırçay grabens are suggested.
(1) Paleozoic aged metamorphics dependent the Sakarya zone in the North (2) Mesozoic aged recrystallize limestones of Bornova complex dependent the İzmir-Ankara Zone are basement rocks in the study area. Covering the basement rocks are called the cover units which comprise the Lower-Middle Miocene age (Aquitanşan-Burdigalian) fluvial and lake sediments of the Soma Formation, Adilköy Volcanits (22.2 ma, Burdigalian) having sub-volcanic basaltic character are intrusive Soma Formation, Middle Eocene age (Serravalian) sediments and volcano-sedimentary units of the Deniş Formation, Kalemköy Volcanits (17 Ma, Langian-Serravalian) having andesitic, trachyandesitic chracter that evolved within Deniş Formation, Upper Pliocene age Kumköy Formation and Holocene age alluvial sediments.
In study area, normal faults are compose to acute angle with K-G direction, NW-SE and NE-SW directed oblique and normal faults are identified along the margins of the Dereköy, Bakırçay, Kırkağaç and Bakır grabens. Normal faults are compose to acute angle with K-G direction are named the Çamlıca, Kırkağaç Faults while NW-SE trending oblique faults are named Bakır Faults and NE-SW trending faults Çiftlikköy and Dereköy faults. Normal faults are compose to acute angle with K-G direction enclose the Dereköy Graben from the South and Kırkağaç basin from the West. NE-SW direction normal faults enclose from North and East of Bakırçay and Dereköy grabens while NW-SE enclose from West of Bakır Graben. NE-SW directed faults are observed in cover units. Because of NE-SW directed faults are cuts NW-SE directed faults, NE-SW directed faults are younger than NW-SE directed faults. NW-SE direction young Bakır Fault are evolved between Mesozoic aged methamorphics and slope wash. Bakır Fault modified collapse areas in South of Kırkağaç. Thus Bakır Fault cause to be formed Bakır Graben. So Bakır Graben is younger than Dereköy and Kırkağaç Grabens. Stratigraphic and structural data show that the Neogene basins of the Northeast Aegean region opened at least in Early Miocene and its sedimentary infill was entirely controlled by the regional tectonics.


KURT Yiğit
Danışman : Prof. Dr. Hüseyin ÖZTÜRK

Anabilim Dalı : Jeoloji Mühendisliği

Programı : -

Mezuniyet Yılı : 2014

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Hüseyin ÖZTÜRK

Doç Dr. Emin ÇİFTÇİ

Doç Dr. Mehmet KESKİN

Doç. Dr. Nurullah HANİLCİ

Yard. Doç. Dr. Hasan EMRE

Giresun Bulancak Kirazören Bölgesi Skarn Tipi Demir Yataklarının Jeolojik Ve Jeokimyasal İncelenmesi
Bu çalışma Kirazören (Giresun, Bulancak) bölgesindeki skarn tipi demir cevherleşmelerinin oluşumunun incelenmesini amaçlamaktadır.
İnceleme alanındaki stratigrafik brimler yaşlıdan gence doğru Üst Kretase yaşlı andezitik volkano-tortullar, Orta Eosen yaşlı trakiandezitik birimler ve Orta Eosen yaşlı Bektaşyayla kuvars monzoniti ile Orta Eosen sonrası yaşlı Çambaşı kuvars siyenitinden oluşur.
Skarn tipi Kirazören demir cevherleşmesi Orta Eosen sonrası yaşlı Çambaşı kuvars siyenitleri ile Üst Kretase yaşlı kiraçtaşı bloklarının dokanağında ve etrafında bulunmaktadır. Ceveherleşme kahverengi-yeşil renkli granat ve epidotlu skarn zonu içinde yer almaktadır. Kalsiyum içeriğinden dolayı kalsik exoskarn skarn mineralojisine sahiptir. Siyenit porfirler içerisinde ve kenar zonlarında gelişen endoskarnlar epidotbileşimlidir.Ekzoskarn zonuise granat-epidot ve magnetit şeklinde bir zonlanmasunmaktadır. Demir cevheri içinde bakırın % 2 ye ulaşması ve yaygınlığı nedeniyle oluşuma bir Cu-Fe skarnı diyebiliriz.
Cevher mikroskobisi çalışmalarından skarn zonu içinde birincil (oksitli mineraller), ikincil (sülfürlü mineraller) ve süperjen evre mineral parajenezleri saptanmıştır. Magnetit minerallerinden, çekirdekten kenar zonlara doğru bir zonlanma görülmektedir. Bu zonlanma olasılıkla silisce zengin bir çözeltinin ortama girmesiyle çekirdekteki ilksel magnetitin etrafında kristal büyümesi şeklinde gelişmektedir.

Cevher örneklerinden yapılan jeokimyasal analizlere göre Fe, Na ve Cl ile pozitif korelasyon göstermektedir. Bu durum onların cevherli çözeltiler içinde zenginleştiğine ve yüksek tuzluluktaki çözeltilerden demirin taşınma ve depolanmasında rol oynamış olabileceğine işaret etmektedir.


Magnetit cevherindeki pirit ve kalkopirit örneklerininδ34S (CDT) değerleri -0,04 ile 1,76 arasında değişmektedir. Bu veriler,skarn cevherleşmesindeki kükürtün magmatik kökenli olduğuna işaret etmektedir.

Granat ve epidot minerallerinden yapılan sıvı kapanım çalışmaları sonucunda granat minerallerindeki LVS-tip (katı, sıvı ve gaz fazı içeren) ve LVMS-tip ((birden çok katı, sıvı ve gaz fazı içeren) sıvı kapanımlardaortalama 360-400 oC sıcaklık aralığında çökme- patlama gerçekleşmektedir. Bu durum cevherleşmenin bu sıcaklık değerlerinin üzerinde ve yüksek tuzlulukta oluştuğuna işaret etmektedir. Bu durum %NaCl eşdeğeri tuzluluğun, halit mineralinin kristallenme yoğunluğu olan % 26,3’ün üzerinde olduğuna işaret etmektedir.




Geologıcal And Geochemıcal Investıgatıaon Of The Skarn-

Type Iron Ore Deposıts Of The Kirazören Regıon, Bulancak, Giresun
This study aims to examine the formation of the skarn-type iron deposites in the Kirazören region (Giresun, Bulancak).
The stratigrapic units in the study area consist of andesitic volcano-sedimentary rocks of Upper Cretaceous age, trachyandesite of Middle Eocene age, Bektaşyayla kuvars monzonite of Middle Eocene age and Çambaşı kuvars siyenite of post Middle Eocene aged.
The skarn- type Kirazören iron ore mineralization is located mostly around of the contact between the post Middle Eocene - aged Çambaşı kuvars syenite and limestone blocksof Upper Cretaceous. The mineralization occur in brown-green colored garnet and epidot-bearing skarn zone. Because of calcium contents has calcic exoskarn scarn mineralogy.Within Çambaşı kuvars syenite and in peripheral zones of developing endoskarn epidote composition. If exoskarn zone presents garnet-epidote and mahnetite zoning. Because of the copper in iron ore to reach 2% and prevelance, so we can say the Fe-Cu skarn for the formation.
Primary (oxide minerals), secondary (sulfide minerals)and supergene mineral paragenesis in the skarn was determined by the ore microscopy studiesIn magnetite minerals is seen a zonation from the core towards the edge zones. This zonation formed likely silica-rich solution environment with the introduction around the core of the primary magnetite as crystal growth is arising.
According to the geochemical analysis of ore samples, Fe is positively correlated with the Na and Cl. This situation may have been indicate that Na and Cl ions were rich in the mineralizing fluids,and they may have played a role in transportation and deposition of iron from the highly saline fluids.
δ34S(CDT) values of pyrite and chalcopyrite in the magnetite ore arerange between -0,04 and 1,76. This datamay indicate a magmatic origin for sulphure.
As a result of fluid inclusion studies from garnet and epidote minerals, LVS+LVMS-type fluid inclusions in garnet minerals were decrepitated between 360 and 400 oC temperatures. This situation indicates that the iron ore mineralization was formed above this temperatures with high salinity conditions. So, we can say % NaCl equivalent salinity is higher than the halite mineral’s crystallization density (26,3%).

 

TOKSOY Bilgehan

Danışman : Yard. Doç. Dr. Özlem BULKAN

Anabilim Dalı : Jeoloji Mühendisliği

Programı : -

Mezuniyet Yılı : 2014

Tez Savunma Jürisi : Yard. Doç. Dr. Özlem BULKAN

Prof. Dr. Hayrettin KORAL

Prof. Dr. Sabah YILMAZ ŞAHİN

Prof. Dr. Süleyman DALGIÇ



Doç. Dr. Erol SARI


Bafa Gölünün Lito-Biyo-Kemo Stratigrafik Özellikleri Ve Kuvaterner Ekosistemi
Ege Bölgesinde Menderes havzası içesinde yer alan Bafa Gölü, Aydın ve Muğla illerinin sınırları içerisinde yer almaktadır. Göl, maksimum 21 m derinlikte ve yaklaşık 70 km2’lik bir alanı kaplamaktadır. Bu çalışma kapsamında, Bafa Gölü ve çevresindeki çökellerin litolojik, biyolojik türler ve kimyasal özellikler anlamında stratigrafik (lito-biyo-kemo stratigrafik) özellikleri tespit edilerek, çevre jeolojisi ile ilgili değerlendirmelerin de ışığında göl ve çevresinin paleo-ekolojik özelliklerinin zamana bağlı değişimlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla Bafa Gölü’nün batı kesiminde bulunan bataklık istifinden (BAP (ACİP): 17828 no’lu proje kapsamında alınan) sondaj yöntemi ile alınan çökel örnekleri (BS: 1189 cm) ve TÜBİTAK 113Y070 ve BAP (YADOP) 37190 no’lu projeleri kapsamında göl tabanından alınan BAF37 (417 cm), BAF17 (30 cm), BAF15 (40 cm), BAF9 (32 cm), BAF3 (30 cm), BAF3B (50 cm) karotlarında değerlendirmeler yapılmıştır.
Çalışma kapsamında, karotlar 2 cm’lik aralıklarla örneklenerek litoloji, renk, su içeriği, fosil içeriği gibi makro gözlemlere göre litostratigrafik tanımlamaları yapılmıştır. Ayrıca BAF37, BAF17, BAF15, BAF9, BAF3 karotları boyunca tane boyu analizleri yapılmıştır. Biyostratigrafik özellikler kapsamında bentik foraminifer türleri incelenmiştir. Çökellerin kimyasal stratigrafik karakterizasyonu amacıyla, ICP-MS, SHİMATZU ve inorganik karbonat analizleri yapılmıştır. Bu analizler ile kırıntılı girdisi, tuzluluk, birincil kimyasal ayrışma süreçleri, redoks koşulları ve organik madde üretimi, enerji düzeyi gibi ortam belirleyici özellikler incelenmiştir. Bataklık istifi boyunca tavandan ilk 50 cm bitki kalıntıları içeren bataklık çökelleridir. 50- 712 cm arası gölsel yer yer koyu renkli laminalar içeren, kum boyutu aşağılara doğru artan homojen kildir. 712-1189 cm arası ise kumlu mikalı killerle başlayıp kumlara doğru geçiş göstermektedir. Ayrınılı bir bakış açısıyla göl tabanında biriken güncel istif göl tabanından tavana doğru ilk 90 cm’lik kesimde su içeriği yüksek, yer yer küçük kavkı kırıkları içeren killer, 90-370cm aralığında yağımsı yeşilimsi renkli homojen killer ve organik madde içeriği yüksek koyu renkli, 370-417 cm arasında ise yer yer siyah laminalar ve kavkı parçaları içeren killer gözlenmektedir. Göl içerisinde alınan 5 karot boyunca yapılan tane boyu analizine göre, tane boyunun karot yüzeyine doğru kabalaşması ortamın sığlaştığını göstermektedir. Yine tane boyutu doğu kesimlere doğru kabalaşmaktadır. Bu çökellere ait toplam inorganik karbonat değerleri gölün doğu kesimlerine gidildikçe inorganik karbonat değerlerinin artış gösterdiği gözlenmiştir Yine, çökellerin kimyasal özellikleri gözetildiğinde gölün enerji düzeyi, kırıntı girdisi ve su kimyası ile ilgili bilgi edinilebilmektedir. BS istifi boyunca kırıntılı girdisi ile ilgili parametrelerin oranları rüzgar katkısı ile ilgili (K/Al; 0.2-0.1, Ti/Al; 0.07-0.03), rüzgar katkısı ile ilgili (Zr/Al;29.0-8.0) ve enerji düzeyi ile ilgili (Zr/Rb 4.5-1.0) değerlendirmeler yapılmıştır. Aynı oranlar BAF37 karotu boyunca daha farklı değerler alabilmektedir ( K/Al;0.3-0.2; Ti/Al; 0.05-0.04; Zr/Al; 9.0-6; Zr/Rb; 1.0-0.3) arasında değişmektedir. Ayrıca redoks koşulları ve tuzluluk gibi suyun kimyasal özellikleri bataklık istifi ve göl çökellerinde yakın değerlerde tespit edilmiştir (BS: Th/U;5.0-2.5, Mg/ Ca;0.7-0.2; BAF37: Th/U; 5.7-1.5, Mg/ Ca; 0.4-0.2). BAF37 karotu üzerinde litostratigrafik ve biyostratigrafik değerlendirmeler ve önceki çalışmalarla yapılan karşılaştırmalar ışığında incelenen istifin son 5750 yıllık bir arşivi barındırdığı düşünülmektedir. Biyostratigrafik değerlendirmeler bentik foraminifer çeşitliliğinin ve değişkenliğinin az oluşuna ve göl ortamına işaret etmektedir.
Özetlemek gerekirse, günümüzden 2350 yıl öncesine kadar su seviyesinin bağıl olarak yüksek olduğu düşünülebilir. Öncesindeki (GÖ 2350-4400 yılları arasında) düşük su seviyesine ait, GÖ 4400-5600 yılları arasında yüksek su seviyesine ait kayıtlara rastlanmıştır. Bu süreçler içerisinde göl suyunun kimyası da değişmiştir. Bu dönemden önce tuzlu olan göl suyu tatlı su karakteri kazanmıştır. Ayrıca göl suyunun tuzluluğu ile göl suyundaki redoks miktarındaki değişimler eş zamanlı olarak gerçekleştiği gözlenmektedir. Enerji seviyesi de gözetilecek olursa, GÖ 1990-2700 yılları arasında rüzgar ile taşınma miktarında ve enerji düzeyinde belirgin artışlar görülmektedir. Bu artışlarla beraber rüzgar ile taşınan malzemenin kimyasal ayrışma miktarında da artışlar olmuştur.

Lıtho-Bıo-Chemo-Stratıgraphıcal Propertıes Of Lake Bafa Sedıments And Quaternary Ecosystem
Lake Bafa is characterized as one of the largest inland lakes around the Aegean coast of the Eastern Mediterranean. Contemporarily, lake exhibits the maximum water depth of 21m and a surface area of about 70 km2. Litho-bio-chemical stratigraphical characteristics of the lake sediments are investigated within the frame of the study. Furthermore, time dependent changes in lake and surrounding paleoecological processes are identified. Wihtin the purpose, collected cores (karot numaraları) and dirilled section from the western swamp area ((BAP (ACİP): 17828 project, TÜBİTAK 113Y070 project and BAP (YADOP) 37190 project)) were used. High resolution sample set (2cm resolution) were identified in terms of lithological characteristics of the sediments, such as colour, water content, shells. Furthermore grain size distributions are investigated for BAF37, BAF17, BAF15, BAF9, BAF3 cores. Benthic foraminifera distributions were determinated to reconstruct the biostratigraphical frame of the study. Furthermore, sediments were characterizied applying ICP-MS, SHIMATZU and inorganic carbon analysis. Analytical dataset were used to identify the energy level, clastic input, water salinity, primary weathering conditions, redox conditions and organic matter productivity.
First 50cm interval indicates characteristic swamp muds with plant residues. 50-712cm interval was characterisied as laminated lake sediments, laminated clay-silt intercolations and sand layers. Detailed characterisation of the lake sediments indicates high water containing homogenous clays (0 to 90cm interval), greenish homogenous and organic matter rich black clays (370 to 417cm interval), and dark banded or laminated and shell containing fine and coarse clays. Sediments collected along an east west direction within the lake indicates enhanced grain size distribution through the eastern parts, probably related to shallow water conditions. Furthermore, chemical composition of the sediments would allow us to determinate energy level, sediment input, water chemistry. Selected parameters in the sediments collected from the BS section indicates variations of sediment supply (K/Al; 0.2-0.1, Ti/Al; 0.07-0.03), eolian affect (Zr/Al;29.0-8.0) and energy level (Zr/Rb 4.5-1.0). Same parametres are determinated in the different ranges along the recent lake sediments ( K/Al;0.3-0.2; Ti/Al; 0.05-0.04; Zr/Al; 9.0-6; Zr/Rb; 1.0-0.3). Additionally, redox conditions and salinity variations are determinated in similar ranges in recent lake sediments and swamp section (BS:Th/U;5.0-2.5, Mg/ Ca;0.7-0.2; BAF37: Th/U; 5.7-1.5, Mg/ Ca; 0.4-0.2). Lithostratigraphical and biostratigraphical corelations within the previous studies indicated that the sediment archive records the last 5750 years. Biostratigraphical investigations reflects the unsignificant changes of benthic foraminifera distributions and lake conditions.
Consequentelly, recent to 2350yr BP and 4400 to 5600yr BP periods indicates low water level and 2350 to 4400yr BP interval reflect relatively high water level signatures. Simultaneously during the high water level phases, water chemistry shows a tendency through the relatively high oxygen level and fresh water conditions. Additionally, eolian affect also was an important factor during the period of high energy environment during the 1990 to 2700yr BP interval. Chemical alterated sediments are were also contributed in to the sediments during this specific phase.
12- JEOFİZİK MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI

  

DENİZ Hazel

Danışman : Yard. Doç. Dr. Fethi Ahmet YÜKSEL

Anabilim Dalı : Jeofizik Mühendisliği

Programı : -

Mezuniyet Yılı : 2014

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. İbrahim KARA

Prof. Dr. Davut AYDOĞAN

Prof. Dr. Cengiz KURTULUŞ

Doç. Dr. Şevket DÖNMEZ

Yard. Doç. Dr. Fethi Ahmet YÜKSEL

Kent Arkeolojisinde Arkeojeofizik Uygulamalar: Geç Roma Dönemi Beyazıt Vezneciler Bazilika Alanı
Bu çalışma, İstanbul İli, Fatih İlçesi, Balabanağa mahallesi, Vezneciler caddesi üzerinde yer alan, T.C. İstanbul Üniversitesi, Fen ve Edebiyat Fakülteleri otopark-spor alanı ve Avrasya Enstitüsü ile Edebiyat Fakültesi Otopark - spor alanı arasında kalan Kimyager Derviş Paşa Sokağında gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın amacı; Fen ve Edebiyat Fakülteleri otopark-spor alanı ve Avrasya Enstitüsü ile Edebiyat Fakültesi Otopark - spor alanı arasında kalan Kimyager Derviş Paşa Sokağında arkeolojik dönemlere ait yapıların olup olmadığını araştırmaktır. Bu amaçla belirtilen alanda kent arkeolojisi uygulamalarında yer altını görüntülemek için son yıllarda sıkça kullanılan, arkeojeofizik yöntemlerden GPR (Yer radarı-Jeoradar) yöntemi, son teknolojik cihazlardan yararlanılarak kullanılmıştır. Yapılan jeofizik çalışmalar sonucunda iki (2B) ve üç boyutlu (3B) Jeoradar yer altı görüntüleri elde edilmiştir. Çalışmada; Mala marka GPR ölçüm cihazı ve ekipmanları (ProEx ünite, 250 MHz anten, notebook) kullanılmıştır. GPR verileri (radargramlar), Reflex 2D ve üç boyutlu grafik yazılımları (GPR Slice 3D) kullanılarak yorumlanmıştır.

İnceleme alanında, arkeojeofizik amaçlı jeoradar ölçümlerinden elde edilen iki boyutlu (2B) ve üç boyutlu (3B) jeoradar kesitleri ve görüntülerine göre yapı kalıntısı olarak değerlendirilebilecek doğrusal gidişli, köşeli, dairesel ve dörtgen geometrik formlu anomaliler tespit edilmiştir.


2 boyutlu GPR profil ölçümleri her bölge için ayrı ayrı bir araya getirilerek 3 boyutlu yeriçi modelleri çıkarılmış, daha sonra bu modellerden her 1 metre derinlikte enkesit alınarak mimari çizim programları yardımıyla yer altının 1.0-5.0 m. derinlikleri arasındaki değişimi incelenmiştir. Kentsel ortamlarda kısıtlı arkeolojik çalışmalara kolaylık sağlamak amacıyla jeofizik yöntemlerin kullanılması çok büyük yarar sağlamaktadır.
Kentsel arkeolojik sitlerde jeofizik yöntemlerin uygulanması özel şartları gerektirmesi nedeniyle yeni bir kavram olan Kent arkeojeofiziği kavramı bu tezde önerilmektedir. Yüksek genlikli anomalilerin doğrusal gidişli olanları duvar, kanal, yol gibi; yaygın görünümlü form verenlerin olası bir taban döşemesi, tonoz, dairesel dağılım gösteren anomalilerin ise kuyu, olası sütun ve sütun kaideleri olabileceği düşünülmektedir. Bu belirlenen lokasyonlar arkeoloji uzmanlarına sunulmuş olup gelecekteki arkeolojik çalışmalara ışık tutacaktır.   

Archeogeophysical Applications for Urban Archeology: Late Roman Period, Beyazıt-Vezneciler Basilica Area
This study has been carried out in the Kimyager Derviş Paşa Street between the Eurasia Institute and the Faculty of Arts and Science parking and sports place of the University of İstanbul, located in Vezneciler Street of the district of Fatih, İstanbul. The main objective of the study is to reveal if there exists any constructions of historical value that belong to archeological periods. With this purpose in mind, georadar method, being one of the archeogeophysical methods, one of the most frequently used in urban archeology with technological devices in the recent years, has been used to monitor the underground of the aforementioned area. Two dimensional and three dimensional underground images have been obtained through geophysical studies. In this study, MALA model GPR measurement devices and equipments (ProEx unit, 250 MHz antenna, notebook) have been made use of. The GPR data (radargrams) have been evaluated by the use of Reflex 2D dimensional graphics sofware ( GPRSlice 3D).
In the surveyed area, according to the two dimensional and three dimensional georadar cross-sections and images obtained from archeogeophysically oriented georadar measurements, linear, angular, circular and tetragonal permanent geometric figure anomalies have been detected , which can be evaluated as constructional remains.
Three dimensional underground models have been constituted by collecting each two dimensional GPR profile measurements separately for every section. Afterwards underground depth changes between 1 and 5 meters have been examined by cross-sectioning models in every 1 meter depht with the help of architectural drawing programmes.
Using geophysical methods are beneficial on the purpose of providing convenience to limited archeological surveys on urban environments. In this thesis, Urban archeogeophysics concept has been recommended that using geophysical methods in urban archeological areas has particular requirements.

Şekil 0.1: İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi otopark-spor alanında 2 No'lu bölgeye ait farklı açılardan görünümlü 3 Boyutlu (3D) küp modelleri.
It is thought that widespread shaped linear anomalies with high amplitudes like walls, rebates, and roads can be the base slab or vault, and anomalies have circular distribution can be boreholes, columns and pattens. These determinated locations have been prevented to archeologists and will shed light on future archeological surveys.

  


Yüklə 1,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   26




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin