The miracle of allah



Yüklə 0,86 Mb.
səhifə11/16
tarix28.07.2018
ölçüsü0,86 Mb.
#61444
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   16

İLERİ BİLGİLER - 27

"7 GÖK - 7 YER SİSTEMATİĞİ"

Sıradaki konumuz, TARDYON yani bildiğimiz maddeyi oluşturuyor! "Sema=Gök, tavan" kuvvet alanları ile dopdolu olan "ENERJİ=Luksonları" temsil eder. "Arz=Yer, taban" (yani yerde kümeleştiği için) akla gelen her maddeyi de kapsamaktadır. Madde, cisimlerin kurgusudur. Örneğin ÇEKİM, maddeyi "madde" yapar; ayak bastığımız yer "Madde"dir ya da beş duyuyla algıladığımız maddedir. Kur'an'daki ARZ terimi aynı zamanda Gravitation=Çekim ile temsil edilen BÜTÜN MADDE âlemidir. Semâ ise taban değil tavan olup, ayak basılamaz, beş duyuyla algılanmaz. Örneğin gökkuşağını görürüz ama gökte bir yer tutmaz, havadan ayrı bir şey değildir.

Böylece sema ile yer arasında (Taban ile tavan arasında) Madde-Enerji dünyamız (Tardyon-Lukson ikilisi) yer alır.

Elbette sonsuz kulenin de bir bodrum katı (Esfeli Sâfilin, Siccin ile Cehennemin en alt tabakası) bulunmaktadır. Bir de çatısı vardır ki, oraya, Melel âlâ'dan İlliyyin'e ve son olarak ARŞ'a kadar tırmanılır. Aşağıların aşağısı "Esfeli Sâfilin" tabanıdır. Göğün tavanı da Arş'tır. Bu nedenle tabandan tavana, tümevarıma doğru olmak üzere "Sonsuzluk Kulesi'nden" söz ederek, buna "Arz'dan Arş'a..." adını vermiştik.

Bu sonsuzluk kulesinin türlü hızlara bağlı katmanları vardır. Bu en alt katların alta gelmesinin seçilme nedeni "Gravitation=Çekim"dir. Ayağımızın bastığı yer "Aşağı ve Arz" olduğundan, biz gerçekten "Aşağıda, zemin katta" bulunmaktayız. Üstte ise gökler=semavât denen tavan katmanları vardır. Gök katmanları sayısız tabakalar halindedir. Bu nedenle "Tabakadan tabakaya binmekteyiz". Elimizdeki tek veri, her tabaka sisteminin "7'lerden" kurulduğudur.

Arz'ın dibinde de "7 YERALTI" tabakası vardır. Ayetler, "Birbiriyle uyumlu 7 gök ve bunun mislinden (Bir o kadarından) 7 tabaka da yeraltı yaratıldığını" anlatmaktadır (Talâk-12). "Bu misli yediler" birbirinin çifti olan yedili (Ondörtlü) dizgelerden oluşmaktadır. Her bir "Yedi" birbirinin çifti, eşleniği, özdeşi ya da anti paralelidir. Kur'an'ın kendisi 19 sayısıyla, fakat YORUMU, TEFSİRİ 7 sayısıyla mümkün olup, bu sayı CİFİR'in anahtarıdır.

Varlık olan her şey ARZ kavramındadır. Arş bile maddi varlıktır ve Fatiha'nın 7 ayetine denk gelen 7 katmandır. Bunlar 7 günün temsilcisi de olup sırayla EBCED, MEVZAH, TAYKAL, MENSA, FESKAR, ŞETSAH ve ZEZZAĞ Arşlarıdır ki, sonuncusu Zig-Zag'ımıza ismini veren Arş'tır.

Yüce katlar 7 ile temsil edilir. Levhi Mahfuz ise 19 ile temsil edilir. 7 Cifir'in de ana sayısıdır ve Kur'an anahtarıdır. Örnek vermek gerekirse Hicr-87, Resulullah'a bizzat hitab eder:

"AND OLSUN BİZ SANA ÇİFT KATLANAN YEDİYİ VE ŞU BÜYÜK KUR'AN'I VERDİK."

Kur'an; gökleri, yerleri, denizleri, her tertibi 7 adet olarak bildirmiştir. Kur'an bile iç-içe katlanmış 7 TEFSİR mucizesidir. Bu, yedi yorum, yedi renk gibi bir "meâl tayfı" (Semantik spektrumu) oluşturur.

Yine Kur'an'da 7 nota gibi, ezberletmeyi kolaylaştıran, beynin ezberleme merkeziyle melodik ve harmonik uyumlama sırrı vardır. Bir kitabın kısacık paragrafını ezberlemek zordur. Şiir daha kolay ezberlenir. Aynı insan dilerse Kur'an'ın tamamını kolaylıkla ezberleyebilir. Kur'an, 7'si erkek 7'si dişi yani 14'ü noktasız 14'ü noktalı 28 harf üzerine kuruludur ki, bu, haftanın 7 günü, Ay'ın ondördü ve Ay'ın 28 menzili ile uyuşur. Arapça ve Tevrat'ın dili olan Samice "7'ler" üzerine şifrelidir. İşte bu kurgu beyne ezberletmesi için sanki bir gökkuşağı yayımı yapar.

"Göklerin 7 kat" olmasının sırrı "Gökkuşağının" yedi rengi"; göklerin yuvarlaklığı (Feleği) da gökkuşağının çember biçiminde oluşuna alamettir. "Alâimi sema" yani göklerin nişanesi olan gökkuşağı hacım olarak bir yer tutmadan VARDIR. O hâlde gökler de VAR olan, iman edilmesi gereken boşluk katmanları, tabakalardır.

Bunun gibi bir de "7 yerkuşağı" vardır. Yer kuşaklarının sırrı da jeolojik eski kayaçların kıvrımlarında, katmerli katmanlarında saklıdır. Bunlar temel olarak 7 kayaç türüdür. Yedi yer kuşağının oluşumu yeraltındaki magmadan kaynaklandığından "Yerin gökkuşağı" olmaya hak da kazanırlar.

"Arz" dediğimiz bizim dünyamız da dâhil, her dünyanın (Kevkebin) içinde küçük çapta bir güneş (sanki bir kırmızı cüce) çekirdeğinde saklıdır. Güneş, Ay ve iç gezegenlerin kabukları soğumuş, fakat içi tamamen sıcaktır. (Güneş yüzeyi sadece 6000°C'dir.)

"Yedi gök ve yedi yerin, BİRBİRİNİN MİSLİ" olarak Kur'an'da verilmesinin nedenlerinden ilki, "İç-içe" ve birbirleriyle kaynaşmış olmalarındandır. Bu, onların "En küçük modelinin (Zerre) en büyük model (Evren kürre) ile eşit" biçimi taşıdığını gösterir. Evrendeki hiyerarşi nedeniyle küçüğün, büyüğün altyapısını kurması ve/veya teklik olan büyüğün çokluk olan küçüğü doğurmasıdır. Dolayısıyla BİÇİM birdir.

Kur'an'da "Zerre" ve "bundan küçüğü ile büyüğü" denmiştir. Zerre, maddenin en alt birimi olan ATOM'u haber vermiştir. Madde zerrelerinin temelinde ATOM yatar. Ama atomun parçalanabileceğini, "Bundan da küçüğü" ilâhi kelâmı haber veriyor. Buna göre atomun en temel biçim olmadığını, bileşenlerden kurulduğu için bileşenlerine bölünebileceğini anlıyoruz. Bu "Zerreden küçük" bileşenlere subatomal (Atomaltı) yapı demekteyiz.

Böylece her bir Enfûs=Sübjektif içsel kuruluşun oluşturduğu Afakî=Objektif yüzeysel kuruluş "Arz=Yer katmanları" sayılmaktadır. Sonra bu dipteki âfâk, bir üstteki enfûs yerine geçer ve kendinden bir üstteki büyük âfâki yapının biçimini oluşturur. Evren hiyerarşik bir tırmanışla en küçükten en büyüğe bir Enfûs, bir âfâk biçiminde düzenlenmiş olur.

Örneğin galaksi (ve atom) dıştan bakıldığında bir toplu maddî blok, maddesel yapıdır. Ama onların da bir Enfûsî alt yapısı vardır. Bu, onların "Arzları"nı temsil eder: Galaksiler daha büyük galaksi topluluklarının (Süper kümeler, meta galaksiler) üyeleridir. Bunu fark edemeyeceğimiz kadar küçüğüzdür. Onlar da daha büyük bir yapı olan BİRİNCİ GÖK katmanının üyeleridirler ki, bu, "En alttaki göğü yıldızlardan ibaret bir süs kıldık" âyetinde bildirilmiştir.

Galaksiler böylece bize "Arz=Yer" gibi gözükürler. Ama onların yüz milyarlarca yıldızdan oluştuğunu biliyoruz. (İçindeki dev boşlukta yaşıyoruz.) Yıldızlar (Güneş sistemleri) ise gezegenleriyle bir aile oluştururlar ki bu da bize dev bir boşluktur.

Yıldızlar (Nücûm) ve gezegenler (Kevakib) ise sadece ATOMLARDAN kurulmuşlardır. Böylece bir üst sistemin "YER" dediği şey, bir alt sistemin "GÖK"ünün yerine geçer. Atoma göre molekül göktür; moleküle göre ise atomlar onun yer tabakalarından biridir. Moleküle göre makro moleküller göktür, tersinden bakılırsa moleküller yerdir. Çünkü makro moleküller de hücre-altı yapıları oluştururlar. Sonra bunlar organelleri, onlar hücreleri, hücreler organları ve onlar da canlıları YEDİ GÖK ve/veya YEDİ YER gibi oluştururlar. Bu tespitimize tümdengelim ile bakılırsa, alt yapıların, üst yapının "Yer katları" olduğunu görürüz. Bunun tersine tümevarımdan bakılırsa, evrenin üst yapıları bize "Gökler" gibi gelir. Oysa Rabbimiz, "İşlerini, yukarıdan aşağıya doğru yönettiğini" âyetlerde bildirerek, EVRENİN TÜMDEN GELİMLİ olduğunu, vahdaniyetten yaratıldığını, dolayısıyla buna kadir olduğundan azamet ile kibriyası da bildirilmektedir.

Kur'an'da "7 GÖK" terimi tam 7 kez geçmektedir. Bunun anlamı, saydığımızın tersine göklerin gerçek anlamda gök olup yedi kattan kurulmasıdır. Gökler ise bir "Atlas" küresi içinde birbiri üzerine dolanmış tek bir ünitedir. Böylece sonsuzluk kulesinin ara (Arka) katları ortaya çıkmaktadır. Bu katların bir kısmına (Önceki ciltlerimizde) değinmiştik: Süper ve Hyper uzaylar, "Misâl âleminin, alt ve üst katmanını" oluşturmaktaydılar. Bunun üzerindeki diğer katları da öğretimiz boyunca sunacağız. Madde âlemin en alt katı olup onun kuşatıcısı göklerdir. "Misâl âleminden" doğduğunu, bu üst sisteme bağlı olduğunu ve her birinin 7 sayısının katlarına göre tertip edildiğini, yani "Yedinin mislinden" çift yediler oluştuğunu anlayacağız. Ön bilgi olarak, bütün kâinatı Manevî ve Maddî "MİSLİ YEDİ"lere ayırabiliriz:

1. MANEVÎ ÂLEMLER: Ğayb / Mânâ / Emir / Misâl (= Hyper ve Süper Uzaylar) / Ervah (= Berzah) / Melekût / Mücerret (= Takyonik, Esîrî) olmak üzere 7 tanedir. Bunlardan Süper uzay ve Mücerret âlem "Yarı manevi" âlemden; fakat içinde yaşadıkları "Sur Borusu" maddî âlemdendir. Tıpkı göklerde (Mânâ'da), cisimlerin (Maddenin) yer alması gibi.

2. MADDÎ ÂLEMLER: (Süper cisimler âlemi) Bunlar da iki bölümdür. Cisimler âlemimiz fânidir, geçicidir. Diğer maddî katlar ise kalıcı Continuum'a (Beka âlemine) girer. Bu süper cisimler de 7 tanedir: Arş / Levh, Kalem, Kürsi, Sur / Sidre / Cennet / Cehennem / Âraf / Mutlak misâl âlemi (Hyper uzay).

Her bir katmanın da tam sayı ya da ondalık "Misli yedilisi" vardır. 7 gök de böyledir. Ayrıca göklerin alt yörüngeli felek katları vardır; Meleî âlâ / Semâvâtı Ûlâ / İlliyyîn / Sidretül müntehâ / Aktarıs Semâvât / Sekizinci ve / Dokuzuncu göklerdir. Bu son ikisi, yedi göğü kuşatan rezerv kabuğun (Zarfın) limitleridir. Sekizinci gök, evrenin gelecekte genişleyeceği (henüz genişlemediği) rezerv bölgedir. Dokuzuncu gök ise kendisinin de sonudur.

Bu dokuz dev gök "Kürsî"nin göbeğinde, bir çöldeki simit halkası kadar yer tutmaktadır. Berzah âleminin (Sur borusunun) içi de bu yedi göklerin eş merkezli olmayan küçükten büyüğe dizilişinden oluşmuştur. Sur borusu ağzı dar, sonu kalın bir BOYNUZ biçiminde TÜNELDİR. Böylece küçükten büyüğe bütün gökler, Sur içinde jeodezik boğumlar hâlinde ve eş merkezli olmayan küreler biçiminde yer alırlar. Gökleri, bundan sonraki kesimlerde ve ilerleyen bölümlerde ele alacağız.

Şimdiki konumuz ise yerler yani "Arz"dır. "Arzlar" da, en yukarıdaki Arş'tan başlayarak, aşağı doğru Sidre / Cennet / Âraf / Cehennem / 7 gök / 7 yer / ve ARASINDAKİLER'den oluşan yedili YER KAVRAMI'dır.



İLERİ BİLGİLER - 28

ATOM ÖLÇEĞİNDE YEDİ YER SİSTEMATİĞİ

Yedi yer kavramının ilkini bu kesitte "Atomik" düzeyde ele alacağız: Bilindiği gibi maddenin temeli olan atom "Arz"ların en küçüğüdür. Madde=Arz olduğuna göre, Atom=Mini Arz demektir. Atom "Birim" olduğunda, onun "7 yeri yani "7 arzı" öncelikle, elektron tabakaları olan K, L, M, N, O, P, Q yedilisidir. Bilindiği gibi ayrıca bunların alt kabukları vardır ve onlar da "Tabakadan tabakaya binmenin" sırrını yaşamaktalar...

Atomun altındaki diğer "7 Yer" ise, minik mesafeler sıralamasıyla ortaya çıkan kuantum fiziğidir. Örneğin, Atom birinci arz ise, onu oluşturan elektron ve çekirdekler "İkinci Arz katı" demektir. Çekirdekler ise proton ve nötron ikilisinden oluşur ki, bu da üçüncü arz katıdır. Bir proton ya da nötron ise "Üç kuarktan" oluştuğundan, bunlar da dördüncü yer katının üyeleri oluverirler.

Kuarklar ise gluonlarla etkileşen daha küçük beşinci yer katmanı birimleri Rişonlardan kurulmuşlardır. Rişonlar da Gluono denen bir kuvvet birimini takas ederler. Rişonların ardındaki dünya ise altıncı gök katmanı olan ağır bozonlardır. (Bunlar Higgs bozonları ve Leptokuarkları oluşturan "Bozino" önermesiyle gündeme gelen kuantlardır.) Kuantların sınırı ise son yer katı olan "Hilbert Uzayı"dır. Artık bu noktadan sonra "Yer biter ve gök katları başlar". Hilbert uzayı, kuantlaşmanın bittiği ve maddenin artık MADDE (Kuant) olamayacağı kadar mini-mini bir uzay-zamandır. Hatta uzay ve zamanı bile yoktur.

Atom fiziğinde de YEDİ YER ÖLÇEĞİ daha çıkar karşımıza: Bunlar makro (bildiğimiz) sistemi mikro sistemden ayıran Planck sabitinden geriye sayma biçiminde dizilirler. Makro sistem, yani bildiğimiz cisimler (Ecrâm) Birinci Arz'ı; Planck sabitiyle belirlenen mini mesafe de İkinci Arz'ı oldurur. Üçüncü Arz bir atomun çapı olan Angström mesafesidir (Santimetrenin yüz milyonda biri olup, elektromagnetik gücü de içerir). Dördüncü Arz, Fermi mesafesidir (Nükleonların çapları olan santimetrenin on trilyonda biri olup güçlü nükleer kuvvet alanıdır). Beşinci Arz, Planck sabitinin alt limiti, yani kuantlaşmanın bittiği yere kadar olan Kuantik bölgedir. Altıncı Arz katında maddenin sınırında bulunan nötrinolar, gravitionlar, gluonolar, bosinolar, fotinolar, aksiyonlar ve başka hipotetik parçacıklar yer alır. Son tabaka ise (Yine sonsuz özünlü enerji bölgesi olan) kuantlaşmanın bittiği "Hilbert uzayı"dır. Bu limitte artık ışıktan hızlı takyonlar ve Feinberg esîr yapısı yanında Wheeler geonları (ne somut ne de soyuttur) bulunur.

ŞEKiL - 4

mirac_1_sekil_4

ATOMUN 7 GÖĞÜ : Elektronların 7 ana tabakası ve alt tabakaları topluca böyle düşünülebilir.

İLERİ BİLGİLER - 29

"ARZIN YEDİ KATMANI"

"Yedi Yer" âyetinin zahiri (Aktüel) anlamı, bize dünyanın içyapısının katmanlarını bildirmektedir. Gerçekten de dünyamızın içinde 7 jeolojik (Katman) bulunmaktadır. Daha önce de kısaca değindiğimiz bu tabakalara kısaca A, B, C, D, E, F, G katları denmektedir. Deprem dalgalarına duyarlı sismik ölçümlerle, yerin yedi kattan oluştuğu doğrulanmıştır. Her tabakanın da "Alt-katmanları" bulunmaktadır. (D1 D2 gibi...)

Bütün kıta blokları ve okyanuslar altında birer plâka vardır ki daha alttaki magma (Lav) denizi üzerinde yüzmektedirler. Adından anlaşılacağı üzere başta magnezyum olmak üzere silisyum, demir, nikel, alüminyum, kükürt gibi 7 ana dünya elementi eriyik hâlinde içte yer almaktadırlar. Kabuktan iç mantoya kadar bu elementler, giderek ısınan yer ile birlikte ergime noktasına ulaşırlar. Daha içlerde (Dış çekirdek çevresinde) konveksiyon akımları oluşturacak kadar iyice ergiyip sıvılaşır, alev alarak tutuşurlar. En içteki iç çekirdekte ise plazma (Buhar gibi) akkorlaşması oluşur. Henüz kavradığımız bu gerçeği bize yine 7'nin iki katı olan 14 yüzyıl önce Tur-6. âyet bildirmektedir:

"(Andolsun) YANMAKTA OLAN DENİZE..."

Virtüel (Batınî, İçreci) anlamda da "7 Yeraltı uygarlığından" söz edildiğine ilişkin islâm kriptolojistleri (Mükaşefe ehli) görüş birliğine varmışlardır. Örneğin Lukman-27'de 7 deniz haber verilmiştir. Bu yüzeysel anlamda bildiğimiz okyanuslardır. Atlantik, Pasifik, Hint okyanusları, Güney buz ve Kuzey buz denizleri ve bunların dışındaki bütün iç denizlerdir (Akdeniz gibi).

Virtüel (Batınî) anlamda ise 7 deniz şöyle sayılmıştır: Mûhit / Kaynas / Muzlem / Mırmas / Sâkin / Bâki. Bunların da ara katları vardır (Yasak deniz, Rızıklar denizi, Yağmur denizi, Hayvan denizi gibi.) Gökler katları "Su üstünde duran Arş" âyeti uyarınca, Arş'ın altından başlayan Esîr denizini de kapsayarak, evrenin sıvı element ve birleşiklerine uzanan 7 deniz yorumunu da kullanabiliriz.

Dünyanın altında 7 tabaka olduğuna ilişkin, hemen her yerleşik dinde inanışlar vardır: Budizm ve kısmen Hinduizm, "Agartha, Şamballah" gibi bir çift yeraltı uygarlıklarına ilişkin sarsılmaz inanç beslerler. İslâm verilerindeki Ye'cüc, Tevrat ve İncil'de Gog ve Uzakdoğu ile Güney Asya dinlerinde Yeti (Kar adamı, koca ayak) denen insansı (Android) yeraltı ırkları olup, (özellikle Himalaya dağları altındaki geniş çok büyük mağara-galerilerde) yaşadığına inanılır. Öyle ki sanatist akımlar, bu konuyu son derece dejenere etmişlerdir. Bu inançlar, yerli halk arasında son derece yaygındır: İslâmda Mecüc, Tevrat-İncil'de Mog ve dünyada "Yeşil Cüceler" ırkı da popüler olmuştur. Bu yaratıkların, zaman zaman bir kozmik karışıklıktan dolayı, yeraltı ülkelerinden (Subterrains) dışarı çıkabildikleri ileri sürülür (!) Elbette bu tür verilerin savunuculuğunu yapmıyorum, sadece yeraltı inançlarının dökümünü sunmaya çalışıyorum.

İslamiyette Kehf=Cave=Büyük yeraltı mağaralar şebekesi inancı vardır. Daha önceki iki cildimizde, Kehf suresine ismini veren 7 uyurlar "Ashabı Kehf"den söz etmiştik. Aynı surede, Zülkarneyn'in "Bir sed" arkasına sürdüğü "Yecüc-Mecüc" isimli insansı ırklara da değinmiştik. Budizm inançlarına göre Yecücler (Yetiler) 7 milyon kilometrekarelik, tamamen ıssız bir kütle olan Himalayalar altında yaşamaktalar. Sözde Himalaya kütlesi aşırı sıkışmayla yeşil "Cam göbeği" hâline dönüşmüş ve gün ışığına karşı geçirgen olmuştur. Efsanelere ne kadar itibar edeceğimizi bilemiyoruz. Bilim ve islâm verisi olmayan her şeye karşı septik ve akılcı tutum takınmak zorundayız. Buna rağmen, söz konusu mitlerle "Yecüc", "Kehf" ve "Yeraltı" uygarlıkları konusunda ortak yanımız bulunuyor.

Tevrat'ın yan kitaplarından biri olan "Kabala"da da, 7 yeraltı dünyası inancı vardır. Aynı görüşü islâmi gizli bilimciler de benimsemekte ve desteklemektedir. Kabala'nın 7 dünyası kendine özgü isimler almaktadır (Tziah, Nezsiah gibi). Fakat bunlardan birinin tanımı, diğerinin de adı bizimkiyle tam uyuşmaktadır. Arqa=Arkâ (Bunun anlamı da "Tarık" ile bağlantılıdır).

İslâm inancında pek yer almayan, sadece "Marifetnâme" kökenli iddiada 7 yeraltı dünyası; Dimka / Celde / Arkâ / Harba / Melsa / Siccin / Ucma diye sayılmıştır.

Bu yedi yeraltının sakinleri (Yerlileri, aynı sıraya göre) şu isimleri alırlar: Berşem / Temas / Kabes / Culhan / Muhtat / Kutata / Cüsûm.

Bu dünyaların ahalisinin insana benzerliğinin pek az olduğu yazılmıştır. Bitkileri dünyamızdaki gibidir. Fakat hayvanlar tuhaftır: Celde dünyasında katır büyüklüğünde akrepler bulunmaktadır ki radyoaktivite yüksekliğine eşittir. Hârbâ dünyasında Dabbet denen dinozor ailesinden dev sürüngen canlıların olduğu yazılmıştır.

Irkların birbiriyle benzerliği yoktur, amaçları da farklıdır: Berşemli ırkı, insanı en çok andırırlar ve onlar da "Kulluk borcundan" sorumludur. Temaslı ırkı birbirini yerken; Kabes ırkı toprakla doymaya, rutubet içmeye şartlanmışlardır. Cülhan ırkının göz ve ayakları yoktur, fakat bir çift kanatları vardır. Yine birbirini yiyen kalabalık ırk Muhtatlar, Cehennem görevlilerinden sayılmıştır. Kur'an'da da ismen bildirilen Siccin katında, Cehennemliklerin Sicilleri tutulmaktadır. Bu nedenle buranın ırkı olan Kutatalar sürekli ibadet eden birer melek gibidirler: Yemez-içmez ve saydığımız diğer ırklar gibi cinsleri yoktur, eşleşmezler. Kutatalar kuş biçimli, insan pençeli, sığır kulaklı, keçi ayaklı diye anlatılmıştır. Son tabakadaki Cüsûm ırkı, cüce zenci görünüşlü, yırtıcı el-ayak pençelere sahiptir. Bu aynı dünyanın bir başka sakini de bütün şeytanlardır. Ataları ve diktatörleri olan İblis'in emrinde, bu sonuncu ve yedinci yeraltındadırlar.

Yedi yeraltı dünyasının altında 7 Esîrî Arz katmanı daha bildirilmiştir. (Özellikle İbrahim Hakkı Marifetnamesi ve onun yararlandığı daha eski eserlerden naklettiğimiz bu bilgileri yorumdan kaçınarak sunuyorum:)

Birinci katı, Atlas adlı bir Melek(!), bütün yeraltı dünyalarını omuzları üzerinde yüklenmektedir.

Onun ayakları altındaki ikinci katman ise bütün dünyadan da büyük, kare biçiminde dev bir kaya (Blok-dünyadır). Bu Atlas'ın ayaklarının dayandığı yerdir. Kayanın en küçük pürüzünde binlerce vadi bulunmaktadır. Üçüncü katmandaki 40 bin boynuzlu (Dayanıklı) Uyunan denen Boğa bu blok kayayı boynuzları üzerinde tutmaktadır. Dördüncü katman, Liyunan'ın üzerinde durduğu çok büyük bir balıktır. Balığın üzerinde durduğu büyük bir okyanus beşinci katmanı oluşturmaktadır ve Cehennem üzerinde durmaktadır. Altıncı kat "Mutlak soğuk" (Zemherir) tabakası diye bildirilmiş ve yedinci kat ise Cehennemin en üst kesiti (Sırat) sayılmıştır.

Okuyucuya sunduğum "Yeraltı" dünyalarının "canlılarına" ilişkin bilimsel kanıt bulmak mümkün değil, ama eğer bildiğimiz biyolojik hayat tarzından bir ipucu var: Bunlar PRION yani canlı ile cansız sınırındaki virüslerden de daha cansız olan bir "Ön-Canlı" yapısındaki mini-mini protein yumaklarıdır.

Archoebakteri türlerinden bazıları oksijeni hiç kullanmaz, hatta soluğunda ölür. Oksijenden, proteinden zehirlenen, bunun yerine lav ve kükürt ile demir yiyen, inanılmaz bu mikroorganizmalar;

Aşırı biyolojik ortamlarda (Doymuş tuz eriyiklerinde, hayatın tamamen kuruduğu Lût gölünde, Amerika tuz gölünde, İzlanda kaynar gayzerlerinde ve hatta lavlarda, metanlı ve zehirli kültürlerde) yaşayan bakteri aileleridir. Bu en eski bakterilerin belli biçim ve büyüklükleri, çekirdekleri de yoktur. Çekirdeksiz yaşadıkları hâlde dallanarak budaklanarak üreyebilmektedirler. Doğada ilk kez "Tomurcuklanarak üremeyi" başaran bu canlılar kükürt solurlar, sıcak mağma kayaları ve zehirli demir sülfür minerallerini yerler. Bir kısmı da CO2 ve CO solurlar.

Oksijenin ve proteinin zehirlediği bir canlı türü olan bu canlılar mikrobiyolojide Archaebakteri sınıfının termopteal grubunun Prokoriyont türü olarak isimlendirilmişlerdir. Bunlardan başka, (Bizim karbon-su kimyamıza eşit biçimde) Silisyum-Nişadır kimyasına dayanan "İzler" bulunmuştur. Toprağın altında en bol element yüzmilyonlarca ton silisyumdur. Burada savunduğum herhangi bir fikir yok. Ama mikroorganizmal düzeyde hayat inanılmaz bölgelerde bile başarılabiliyor, bu gerçeği göz ardı edemiyoruz... Belki de soyutlandığımız yer altında Silisyum kimyasına bağlı bir oluşum vardır.



İLERİ BİLGİLER - 30

7 CEHENNEM TABAKASI

İnanışa göre Balığın altındaki okyanusun dibi "Zemherir soğuğu"dur. Buradan aşağıda ise (Bu âlemde mi, yoksa öteki âlemde mi olduğu anlaşılmayan) 7 kat Cehennem çağrışımı olmaktadır. Yani Cehennem "Arz= Yer" sayılmaktadır. Çünkü Cennet'in tersine, çok güçlü bir çekimi olduğu ve Cehennemlikleri kendine (Haviye çukuru gibi) şiddetle çektiği belirtilmiştir. Bu bir gravitik özelliktir. Yalnızca Cehennemin en üst tabakasında "Zemherir soğuğu" denen MUTLAK SOĞUK derece ile "Eza" da vardır. Bu en üst tabaka sadece âsi müslümanlar içindir. Son müslüman da yanıp Cehenneme [?] alınınca, bu tabaka tamamen söndürülecek ve cehennem sonsuza kadar "Tecrit" edilecek, tamamen kapalı bir sistem olacak ve içindekiler sonsuza kadar orada kalacaktır. Cehennem Arapça kökenli değildir ve ilk tabakanın ismidir. (Allah indindeki din hangisiyse o dönemin ümmetleri müslüman sayıldığından) Cehennem, sadece günahkâr müslümanlar için "Geçici" bir kattır. Diğer katlar ise üstten alta doğru şunlardır: Sair (Hristiyanlar evi), Sakar (Yahudiler evi), Cehim (Mürted ve şeytanlar evi), Hûtame (Ünlü Gayya kuyusunun bulunduğu, Kâfirler=Ateist insan, cin ve Yecüc-Mecüc evi), Lezâ (Putperestler, ateşe tapanlar ve sihiri meslek edinenler için). En dipteki katman Hâviye ise münafık, dinsiz ve yalancılar içindir. Cehennemin her tabakasının da kendi arasında yine yetmişer bin alt tabakaya bölündüğü bildirilmiştir. 70000 vadisi, her vadide 70000 azap kenti, her kentte de 70000 Azap köşkü olduğu bildirilir. Bu "Yediler" Cennette de 70000'e çoğalırlar.

Bunun gibi Cennet'te bir Arz=Yer olduğundan onun da tabakaları vardır. Cennetler "Sudan" yaratılmıştır; ateş doğalı değildir. Cennet kelimesi de Arapça kökenli değildir. 7 Cennet katmanları şunlardır: Dârü'l Celâl / Dârü's selâm / Me'va / Huld / Naîm / Firdevs / Adn... (Aden Cenneti en yüksek yer olup, Sidreden de sayılmaktadır. Cennetten sayılırsa 8 Cennet oluşmaktadır.) Cennet ile ilgili hadisi kudsîler [?] hep 70 bin ile çarpılarak büyümektedir. 70 bin bahçe, her bir bahçede 70 bin şehir, her şehirde 70 bin site, her site de 70 bin ev, her evde 70 bin oda, her odada 70 bin makam (Taht, köşk gibi...) Bu bakımdan, tekrarlanan 7 aynı zamanda "Ondalık olarak sıfır eklenen 7" demektir. Ondalık arttığı gibi, bağıl değeriyle tekrarlanarak da artabilmektedir. 7x11=77 ve 37x21=777 gibi Cifir anahtarı kök sayılar vardır. 7 katlıları 8 büyük güç ve Sekiz tabakalar izler. Örneğin bazı katmanlar sekizer sayılır. Cennet'de sekiz sayılmıştır; çünkü Allah'ın Rahmeti, gazabından üstündür. Bu nedenle Cehennem 7 kat, fakat Cennet 8 kattır. Cennetin tavanı da Sidre sınırlarıdır. Cennetler çift çift artmaktadır. (Rahman suresinde 2 Cennet ve bundan başka iki Cennet ve daha başka iki Cennet bulunur.)

Yedi sayısı çok ilginç bir kökene sahiptir. Bazı temel kavramlar, bütün dünya dillerinde birlik gösterirler. (Arz=Ard okunur.) Germen dillerinde, Erd, Earth, Jord ve Türkçe'de YURT olarak kullanılmıştır. İblis kelimesi, Süryani, Sami ve Sanksrit dillerinde aynıdır. Türkçe'de de türlü şive farklarıyla "Albız, Yılbız, Albus, Yalblus" diye kullanılmaktadır. (Peri=Fairy de böyledir.)

Özellikle Tevrat'ın eski İncil sayılmasıyla batı dünyasına bol İbranice kelime ve isim geçmiştir. Bu da Arapça'nın en yakın akrabasıdır. Germen dilleri ile Sami dilleri arasında büyük bir ortak kelime hazinesi vardır. Örneğin Arapça Karn, Germen dillerinde Corn, Korn, Horn = boynuz demektir. Arapça Kehf, yine İngilizce örneğindeki gibi (Keyv ve keyf okunan) Cave'dir. Aynı kelime Türkçe'de "Oyuk" anlamına gelen ve "Kof-boş"dan türeyen "Kovu=Kovuk"tur. Yedi sayısının da böyle bir özelliği vardır. Arapçada Seb'â=yedi ve türevi Es Sebit=Yedinci gün=Cumartesi"dir. (Lâtince, sabodo, sabbath.) Yedi, yani Sebt, Lâtin dil grubunda da aynen "Sept" olarak okunmakta; Germen dillerine Seven, Sieben vb. olarak girmektedir.


Yüklə 0,86 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   16




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin