Tkip kuruluş Kongresi Belgeleri


Biz elbette ki emperyalist barışla teselli bulamayız. Ama emperyalist iç barışın, bu bütünlüğün kaybolduğu yerde de



Yüklə 0,7 Mb.
səhifə26/51
tarix26.07.2018
ölçüsü0,7 Mb.
#59251
növüYazı
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   ...   51

Biz elbette ki emperyalist barışla teselli bulamayız. Ama emperyalist iç barışın, bu bütünlüğün kaybolduğu yerde de,(98)militarizm ve emperyalist savaş tehlikesi vardır. Çıkar çelişkileri çerçevesinde bölgesel çatışmaların kızıştırılması vardır. Afrika halkları neden birbirlerine kırdırılıyorlar? Çünkü o kırdırılma temeli üzerinde şu veya bu emperyalist devlet bir etki sahası kuruyor kendine. ABD bir karşı kabileyi kışkırtarak Fransa karşısında bir mevzi kazanıyor, ama bu arada da bir milyon insan birkaç hafta ya da ay içinde yokediliyor.

Sınıf mücadeleleri ve dünya devrimci hareketi

Bir üçüncü temel nokta, yoldaşın konuşmasının son bölümüydü, artık sahneye yeniden işçi sınıfı ve emekçi kitleler çıkıyorlar. Bu ‘90’lı yılların yeni olgusu. ‘89 çöküşünün sınıflar mücadelesi, devrimci mücadele, işçi sınıfı hareketi aleyhine yarattığı negatif basınç ve gerici propaganda düşünülürse, bu gelişme çok büyük bir önem taşıyor. Kapitalist dünya sisteminin bütün çelişkileri kendini yeniden belirgin biçimde gösteriyor, dikkat ederseniz. Emperyalist metropollerde emek-sermaye çelişkisi kendini daha belirgin olarak gösteriyor. Emperyalistler arası çelişki aynı şekilde kendini gösteriyor. Halklarla emperyalistler arası çelişki kendini gösteriyor. Bu sonuncusu, ezilen halklarla emperyalizm arasındaki çelişkinin kapsamı geçmiştekinden farklıdır artık, yeri gelmişken bunu da vurgulamak gerekir. Geçmişte belirgin biçimde ulusal bir kapsam sözkonusuydu, şimdi belirgin biçimde sosyal bir kapsamı var bu çelişkinin. En azından kapitalist gelişmede belirgin bir mesafe almış ülkeler için bu böyle.

Emperyalizmin saldırısı, örneğin bugün için Arjantin’de kendini özelleştirme saldırısı olarak, ülke kaynaklarının emperyalist tekellere peşkeş çekilmesi olarak gösteriyor. Ama Arjantin son 10-15 yılda dünyanın en yoğun işçi hareketiliğinin yaşandığı bir ülkedir. Bu o kadar az biliniyor ki... Çünkü bu hareketlilik yansımıyor emperyalist dünya medyasından. Oysa dünyada son(99)10-15 yıl içinde en çok genel grevin gündeme geldiği ve bunun bazı sonuçlar da aldığı ülkelerden biri, belki de birincisi belli bakımlardan. Çok sert bir sınıf mücadelesi yaşanıyor bu ülkede. Arjantin’de örgütlenme düzeyi oldukça yükselmiştir. Ki sözünü ettiğim sınıf mücadeleleri buna uygun bir zemin oluşturuyor. Ben inanıyorum ki, mesela Ulaş yoldaş akşam bir takım rakamlar verdi, ‘95 Kasım-Aralık’ındaki grevlerin ardından Fransa’da sendikalaşma oranı bir parça yükselmiştir. Sınıf mücadelesi örgütlülüğün gücünü gösterdiği ölçüde, sendikalar da bir parça sınıfın tabandan gelen direnme eğilimine yaslanmak ya da onun suyundan gitmek eğilimi gösterdikleri ölçüde, bu, sendikal örgütlülüğe yeniden bir eğilim yaratabiliyor. Arjantin’de de böyle olması bu açıdan çok mantıklı.

Artık sahnede daha belirgin biçimde işçi sınıfı ve emekçi kitleler var. Ama maalesef bu tablo içinde devrimciler yok henüz. Devrimciler var, ama geride kalan dönemin devrimcileri bunlar. Dünyanın her yerinde devrimciler var, devrimci örgütler var, devrimci partiler var. Ama yaşanan tarihsel süreçler, deneyimler ve yenilenen koşulların ihtiyaçlarına yanıt verebilecek bir ideolojik-programatik yenilenmeyi yaşamış partiler yok. Ve sahnedeki en zayıf etken bu.

Emperyalizm ve ezilen halklar ilişkisini irdelerken, buradaki halk kavramını artık daha emekçi bir içerikle anlamak gerekiyor. Sosyal sınıf yapısı değiştiği ölçüde halk kavramının içeriği de değişiyor. Bugün birçok ülkede halkların omurgasını işçi sınıfı oluşturuyor, zamanında köylülük oluşturuyordu. Arjantin’de artık köylülük değil, işçi sınıfı ve onun kentsel yarı-proleter müttefikleri oluşturuyor. İşçi-emekçi hareketi diyoruz bu nedenle. Zamanında hep işçi-köylü hareketi denilirdi, şimdi işçi-emekçi hareketi diyoruz daha çok. Bu kavram köylülüğü de içine almakla birlikte, sınıf dışı kent emekçisi kategorisini içermesi bakımından daha kapsayıcı. İşçi sınıfı asıl güçlü müttefiklerini giderek birçok ülkede kent yarı-proleterleri için(100)de bulacaktır. Bunu maocu Peru Komünist Partisi/Aydınlık Yol bile anladı. Bu mücadele kendi başına kırsal alan üzerinden bir sonuca götürülemez denilerek, Lima’da etkin bir çalışma gündeme getirildi, ancak bu çalışmada zorlanıldığı ölçüde büyük darbeler yenildi. Neden Lima önemliydi onlar için? Çünkü Peru’nun nüfusu 24 milyon, bunun 11-12 milyonu, yani neredeyse yarısı Lima’da yaşıyor. Bir ülke düşünün ki, toplumun yarısı bir kentte yaşıyor. Türkiye de yavaş yavaş buralara doğru gidiyor. Türkiye’de dev metropoller oluşuyor giderek. Metropolleri tutan iktidarı tutar. Rusya gibi değil bu, onunla kıyas kabul etmez ölçüde bir kent ağırlığı oluşmuş durumda bugünün dünyasında. Evet, Rusya’da metropolleri tutanlar iktidarı tuttular, ama metropoller yine de Rusya’nın o insan denizi içerisinde çok dar bir nüfusu barındırıyordu. Ülke nüfusunun neredeyse altıdabeşi kırlarda yaşıyordu. Şimdi ise birçok bağımlı kapitalist ülkede, ülke nüfusunun nerdeyse yarısı, yarısından fazlası giderek metropollere yığılıyor. Rusya işçi sınıfı gibi bir örgütlü sınıf için, sanayi gibi ekonominin sürükleyici sektörü sayesinde, büyük kentleri tutmak iktidarı tutmak anlamına gelebiliyordu Rusya’da. Şimdi bu anlamda imkanlar kıyas kabul etmez ölçüde daha geniş. Birçok ülkede nüfusun geniş yığınları da artık kentlerde...

Tarihsel-toplumsal gelişmelerin sınıf mücadeleleri açısından yarattığı sonuçlar diyoruz, alın size bir başka temel sonuç. Kent yarı-proleterlerinin sınıf mücadelesi açısından taşıdığı çok özel önem, bir başka sonuç. Mesela klasik dönemde bu yoktur. Daha çok kent küçük-burjuvazisinden sözedilir. Şimdi ama, kentlerde çok yaygın bir yarı-proleter yığın var. Ve bizim kent varoşlarımızın radikal mücadeleler üretmesinin gerisinde, aynı zamanda bu var. Onlar salt öyle az-çok iyi halli ya da bir ayağı mülkiyette küçük-burjuvalar değiller ki. Bunlar işsiz, yoksul yığınlar, “marjinal sektör” denilen o şekilsiz alanda hayatını zar-zor idame ettirmeye çalışan yoksul emekçiler yığını...(101)


Yüklə 0,7 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   ...   51




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin