Ünden bugüN



Yüklə 8,87 Mb.
səhifə775/877
tarix09.01.2022
ölçüsü8,87 Mb.
#93648
1   ...   771   772   773   774   775   776   777   778   ...   877
KAYGILI, OSMAN CEMAL

(22 Eylül 1890, İstanbul - 9 Ocak 1945, İstanbul) İstanbul'un kenar mahalle halkını, tulumbacı ve külhanbeyi çevrelerini, Çingelerini anlattığı hikâye ve romanla-rıyla tanınan yazar.

1906'da Menşe-i Küttab-ı Askeriye'den mezun olduktan sonra çeşitli birliklerde kâtiplik yaptı. Mahmud Şevket Paşa'ya 11 Haziran 1913'te yapılan suikast dolayısıyla düzenlenen listeye dahil edildiği için Si-nop'a sürüldü. Burada 2 yıldan fazla kaldı. I. Dünya Savaşı yıllarında yeniden askeri birliklerde çalışmaya başladı, 1918'de ise hastalanarak emekli oldu. Sur dışında bir mahalleye yerleşerek hayatı boyunca oradan ayrılmadı. Geçimini sağlamak için sütçülük, Haliç vapurlarında biletçilik, pazarlarda manifaturacılık, muhasebecilik, öğretmenlik gibi işlere girip çıktı.

İlk yazısı Eşek adlı mizah dergisinde yayımlandı (1910). Daha sonra Karagöz ve Şebab dergilerinde de mizah yazıları ve taşlamalarıyla göründü. Ancak onun gerçek anlamda yazarlık serüveni Alay dergisinde yayımlanan yazıları ve hikayeleriyle başladı. Mütareke yıllarının Âyine, Aydede, Gü-leryüz, Akbaba gibi mizah dergilerinde; Sabah, İkdam, Alemdar ve Payitaht gibi günlük gazetelerinde mizahi şiirler, hikâye ve fıkralar, değişik konularda yazılar yayımladı. Cumhuriyetle birlikte Çuvalcı Şeyhinin Halefi (1923), Altm Babası (1923), Bir Kış Gecesi (Anber takma adıyla, 1923), Eşkıya Güzeli (1925), Gonca'nm İntiharı (1925), Mahkemede Gelin-Kay-nana Kavgası (1925), Tekin Olmayan Kedi (1925), Çingene Kavgası (Anber takma adıyla, 1925), Perili Bostan (1925) adlı ki-tapçıklarıyla bir hikayeci olarak adım duyurdu. Osman Cemal Kaygılı'nın yazarlık özelliklerini yansıtan bu hikâyeleri, konu ve çevre bütünlüğü taşıması ve sonraki yıllarda yayımlayacağı romanlarında da bunu devam ettirmesi bakımından dikkat çekicidir. Osman Cemal Kaygılı'nın Sandalım Geliyor Varda (1938) adlı uzun hikâyesinin ardından aynı konulan Ç7w-geneler(_l939, 3. bas. 1972), Aygır Fatma (1944) ve Bekri Mustafa (1944) adlı romanlarında da devam ettirmesi, yazarlık çizgisinin sürekliliğini gösterir.

Çingeneler, Nazlı adında bir Çingene kadına âşık olarak bu topluluk içinde 2,5 yıl kadar yaşayan İrfan adlı bir gencin hatıra defteri biçiminde kurgulanmıştır. Musiki meraklısı îrfan'ın Topçular, Ayvansaray ve Sulukule Çingeneleri arasında geçen acı dolu hayatı, hapse düşmesi, hapisten çıkınca da evsiz yurtsuz kaldığı için sefil olması Kaygılı'nın öteki hikâye ve romanlarında sıkça rastlanılan mutsuz kahramanlardan, başlarına olmadık dertler açılan kadın ve erkeklerden farklı bir özellik taşımaz. Romanı ilginç kılan, canlandırılan Çingene yaşayışının sunuluşundaki gerçekçiliktir.

Aygır Fatma, birbirlerini çocukken sevmeye başlayan Hasan ile Mediha'nın mutsuzlukla sona eren aşklarını anlatır. Topçular semtinde oturan kahramanların Kâğıthane'ye çocuk götüren bir bayram arabasında başlayan arkadaşlıkları aşka dönüşür. Aygır Fatma adlı bir mahalle kadınının çöpçatanlığı ile nişanlanma hazırlığına başlayan gençleri Hasan'ın bir kavga yüzünden hapse düşmesi ayırır. Mediha bir Kafkasyalıyla evlenirse de kocasının yaptığı kötülüklere dayanamayarak kaçar ve

uygunsuz bir hayat yaşamaya başlar. Hasanla yemden karşılaşsalar da evlenmeleri mümkün değildir. Kahramanlarına acı çektiren Kaygılı Aygır Fatma'âz da bu yolu izler.



Bekri Mustafa, kitap bütünlüğü kazanmış son romanıdır. İstanbul'un meyhane gediklileri arasında 17. yy'dan beri haklı bir şöhret sahibi olmuş, halk arasında yaygınlık kazanmış fıkraları ve kişiliği ile ayyaşların piri haline gelmiş olan Bekri Mustafa^) bu eserde bir roman kahramanı olarak okuyucu karşısına çıkar. Çevre doğal olarak İstanbul'dur, kişiler de İstanbul'un kenar mahalle meyhanelerinin müdavimi olan halktan kimseler arasından seçilmişlerdir.

Kaygılı ayrıca Cumhuriyet, Vakit, Haber, Son Posta, Son Telgraf, Açıksöz gibi gazetelere tefrika romanlar yazmış, buralarda bazı hikâye, makale ve fıkralar yayımlamıştır. Gazete tefrikalarından Akşamcılar adlı romanı Açıkgöz'de, Kovuk Palas adlı romanı da Son Telgrafta, kitap haline gelmeden kalmıştır.

Osman Cemal Kaygılı'nın yazarlığında ve hayatında tiyatronun ayrı bir yeri bulunmaktadır. İstanbul adlı revüsü Muhsin Ertuğrul tarafından Şehzadebaşı Ferah Ti-yatrosu'nda (1925), Bana Benziyor mu? adlı oyunu Raşit Rıza (Samako) tarafından Milli Sahne'de (1926) sahnelenmiştir. Ayrıca, sahnelenmiş Mezarlık Kızı adlı revüsü (1927) ile yayımlanmış Üfürükçü (1935) adlı bir oyunu daha vardır. O, bu eserlerin bazılarında rol alarak sahneye çıktığı gibi arkadaş çevresinde de iyi bir ortaoyuncusu olarak tanınmıştı.

Kaygılı'nın İstanbul'la ilgili önemli bir çalışması da çok yakından tanıdığı bir dünyanın insanlarından derlediği 528 argo kelime ve deyimden oluşan Argo Lügatidir. Hikâye ve romanlarında da bol bol kullandığı bu dil hazinesi Haber gazetesinde tefrika edilmiştir (Ağustos 1932).

Kaygılı'nın İstanbul folkloru ve âşık e-debiyatıyla ilgili küçük fakat değerli bir çalışması da semai kahveleri ve meydan şairleri ile ilgilidir. İstanbul'da Semai Kahveleri ve Meydan Şairleri (1937) adını taşıyan bu eser, birçok manici ve destan şairini tanıtır, bu ortamda oluşturulan edebiyat ve musikiyle ilgili değerli bilgiler yanında kişilerin, yazar tarafından tanık olunmuş hüzünlü hikâyeleri de anlatılır.


Yüklə 8,87 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   771   772   773   774   775   776   777   778   ...   877




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin