Duruşmaya 15 dakika ara verildi
Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu,
Sanık Doğu Perinçek, Nusret Senem, Hikmet Çiçek ve Hayati Özcan müdafi Av. Mehmet Cengiz söz istedi verildi; Efendim gecenin bu geç saatinde fazla uzatmayacağım size yazılı olarak takdim edeceğim ama kısa bir özet yapmadan önce gecenin bu saatinde ortaya çıkan bu karamsar bir tablo yaşıyoruz ama ben bir çağrıyla konuşmama başlamak istiyorum. Bu çağrım başta siz muhterem yargıçlarımıza, sayın savcılarımıza,sayın meslektaşlarımıza ve sanıklaradır. Evet, bu dava ile Türkiye bir tertip dayatılmıştır. Bu tertibi maddi olguları ulaşarak el birliğiyle çözebileceğimiz inancını ben muhafaza ediyorum. Dolayısıyla bu karamsar tabloya katılmıyorum bunu mutlaka çözceğiz zaten bu 10 aylık yargılama sürecinde birçok olgu teker teker sizlerin, bizlerin gayretiyle ortaya çıktı. Ve bu olguları ortaya koyup değerlendirdiğimiz zamanda Türkiye’nin başına örülmek istenen bu çorabı alt etmek mümkündür inancındayım yeter ki hukuku uygulayalım, yetki maddi gerçeğe ulaşmak için elbirliğiyle birbirimize yardımcı olarak ve katkıda bulanarak bu yargılamayı sürdürelim ancak burada bu kovuşturmaya dışarıdan soruşturma adı altında müdahale edilmektedir. Esas itibariyle bugün benim üzerinde durmak istediğim olgu budur. Başta hakimler savcılar yüksek kurulumuz olmak üzere hukuk çevreleri ve kamuoyu Ergenekon adı altında sürdürülmekte olan bu ucu açık soruşturmadan tedirgindir. Bunu hep beraber gözlemliyoruz soruşturma ve kovuşturma eş zamanlı olarak sürdürülmektedir. Yaşıyoruz siz burada yargılama yaparken öte yanda savcılık ve emniyet tarafından aynı konuda hatta aynı sanıklarla ilgili olarak soruşturma yürütülmektedir. Usul hükümlerine açıkça aykırı düşen bu uygulama adil bir yargılama yapılmasını imkansız kılar nitekim öylede olmaktadır. Bugün yaşadığımız bu sıkıntı ucu açık soruşturma ve kovuşturmanın eş zamanlı olarak sürdürülmekte ısrar edilmesinden kaynaklanmaktadır. Uzun uzun ceza muhakemeleri kanunun ilgili maddelerine atıfta bulunmayacağım bunu bizlerden çok daha iyi biliyorsunuz sizler iddianamenin kabulü ile kamu davası açılmaktadır. Soruşturma sona ermiştir ve kovuşturma evresi başlamıştır. Peki ne diyor usul kanunumuz suçu sübutuna etki edebileceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen iddianamenin iadesi gerekir siz bu iddianameyi iade etmediniz demek ki suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delilin toplanmamış olduğu şeklinde bir kanaat sizde oluşmadı demek ki bütün deliller toplandı öyleyse bu soruşturma öbür tarafta yine biraz sonra örnekleri vereceğim bu soruşturma kovuşturma devam ederken nasıl sürdürülüyor her ne kadar ceza muhakemesi kanunun 207. maddesine göre yeni delillerin ortaya konulması istemi bunun geç bildirilmiş olması nedeniyle reddedilemez ise de kovuşturma başladıktan sonra mevcut delilerin ikamesi ve yeni delillerin toplanması mahkeme başkanı ve hakimin görevidir. Ceza muhakemesi kanunun 192 maddesinin açık hükmü budur. Eğer diyor kanun kovuşturma başlamışsa yeni delillerin toplanması mahkeme başkanının ve hakimin yetkisi dahilindedir diyor. Tevsi tahkikat yada daha güncel deyimiyle soruşturmanın genişletilmesi dediğimi müessese işte bunun ihdas edilmiştir. soruşturma evresi sona erip kovuşturma başladıktan sonra savcı yargılama konusu olan olayla ilgili olarak doğrudan yeni delil toplayamayacaktır bunu mahkemeden talep edecektir. Ceza muhakemesi kanunun 217. maddesine göre hakim kararını ancak iddianamede belirtilmiş yada kendi denetiminde soruşturma genişletilerek sonradan temin edilmiş huzurda tartışılmış delillere dayandırabilir. Aksi kamuoyunda ucu açık soruşturma diye nitelenen kovuşturma ve soruşturmanın eş zamanlı olarak birlikte sürdürülmesini anlamına gelir ki; bu durum yargılamanın fiilen savcılık üzerinden emniyet kuvvetlerince yürütülüyor olması demektir. Yargılama yetkinizi rica ediyoruz sizden emniyete bırakmayınız. İşte bugün yaşanmakta olduğumuz olay budur. Yaklaşık 1 yıldır burada bir yargılama sürdürüyoruz daha doğrusu sürdürdüğümüzü sanıyoruz sizde öyle sanıyorsunuz bizde öyle sanıyoruz oysa dışarıda emniyet teşkilatına yuvalanmış bazı güçler bu kovuşturmaya paralel olarak soruşturma adı altında çalışmalar yürütüyorlar bırakınız mahkemenizin tevsi tahkikat kararı vermesini haberiniz dahi olmadan yeni deliller üretilmeye çalışıyor ve soruşturma fiilen genişletiliyor. Buna izin vermemeliyiz verirseniz yargılama yetkinizi savcılık üzerinden fiilen emniyet teşkilatına bırakmış olursunuz işte bugün yaşamakta olduğumuz sıkıntı kanaatimce budur. Somut konuşalım bunlar soyut laflar ikinci ve üçüncü iddianameleri ve eklerine hep beraber okuyoruz davamızda tartışılan hususlar tekrar orada ele alınıyor. Sanki burada hiç yargılama yapılmamış gibi bu kovuşturmada ortaya çıkan somut olgular dahi görmezden gelinerek çürütülen ve aksi sabit olan iddialar ikinci, üçüncü iddianamelerde tekrarlanıyor o soruşturmada gözaltına alınan kişilere doğrudan bu davanın sanıkları hakkında, benim müvekkillerim hakkında sorular soruluyor. Bakıyoruz ikinci dosyaya bakıyoruz iddianameye dayanak olan belgelere, ifadelere, vesaireye bakıyoruz, üç’e bakıyoruz doğrudan benim müvekkillerimle ilgili sorular soruluyor bu şuanda kovuşturması yürütülen olayla ilgili sorular soruluyor. Hani ceza muhakemesi kanunun 170. maddesine göre savcı şüphelinin lehine olan hususları da mahkemenin önüne getirecekti. Bırakınız sanık lehine kanıtların toplanmasını bu yargılamada 10 aydır sürdürdüğümüz bu yargılamada saptanan lehe kanıtlar diğer iddianamelerde gizleniyor. Öyleyse biz bu yargılamayı niçin yapıyoruz bunu sormak lazım örneğin Osman Yıldırım’ın Cumhuriyet gazetesinin bombalanması talimatının ve olayda kullanılan bombaların Ataşehir’de düzenlenen bir toplantıda verildiğini şeklindeki beyanı mahkemece araştırıldı iletişim kayıtları incelendi belirtilen kişilerin belirtilen tarihte çok farlı yerde oldukları, hiçbirinin Ataşehir’de bulunmadığı saptanmışken sanki böyle bir şey yapılmamış, burada böyle bir kovuşturma yürütülmemiş gibi açıyoruz üçüncü iddianameyi sayfa 43-44’de bu saptama gizlenerek aynı iddiaya, aynı beyana tekrar yer veriliyor. Keza Ergenekon yeniden yapılanması başlıklı sözde Ergenekon belgesiyle işçi partisi başkanlık kurulu kararı olan devletin yeniden yapılanması başlıklı belgelerin birinci iddianamede birbirleriyle karıştırıldığı bu iki belgenin farlı olduğu, hatta içerikleri itibariyle zıt oldukları, yargılama sırasında saptandığı ve bu kürsüden sayın savcılarımız bunu da kabul ettikleri halde aynı tahrifat bakıyoruz ikinci ve üçüncü iddianamede de sürdürülüyor. işçi partisinde bulunduğu iddia edilen bazı CD’lerin arama tutanaklarında olmadığı, yargılama sırasında saptandığı halde bu aramaların video kayıtlarının bulunamadığı, parmak izi incelemesi yaptırılmadığı Ankara, İstanbul ve İzmir emniyet müdürlüklerinin cevabı yazılarından anlaşıldığı, ve bu durum karşısında söz konusu CD’lerin incelenmesi için mahkemenizce sayın Naip hakim görevlendirildiği halde şimdi üçüncü iddianamede sanki bu olgular yokmuş gibi tekrar takrar bu CD’lerden hareketle varsayıma dayalı suçlamalar yapılıyor. Üstelik ikinci iddianamede bu CD’lerle ilgili olarak suç istinadına konu edilmemiştir denirken; üçüncü iddianamede bakıyoruz bu CD’lerin suikast ve saldırı planlarının açık kanıtı olduğu ileri sürülebiliyor. Yasal bir parti olan işçi partisinin faaliyetlerinin öncelikle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının denetimine tabi olduğu hususunu açıklamaya çalıştığımızda mahkemenizce siyasi parti faaliyetlerinin yargılanmadığı belirtilmiş olmasına karşın üçüncü iddianamede yine işçi partisinin resmi belgelerine ve faaliyetlerine çokça yer verilmiş hatta bir basit örnek vereyim Yalçın Küçük’ün 1999 yılından işçi partisine 11 bin lira bağış yapmış olması buna ilişkin makbuzun evinde bulunmuş olması dahi suçlama konusu yapılabilmiştir. Daha onlarca örnek vermek mümkün zamanınızı almak istemiyorum takdim edeceğim bu soruşturmanın önemli kanıtlarından birlikte yürütüldüğünün önemli kanıtlarından bir tanesi de yine basında yer aldı sayın Doğu Perinçek’in ev telefonun halen dinlenmekte olduğu bakınız burada yargılanıyoruz sayın Perinçek ve sayın Ferit İlsever’i ev telefonları iddianamenin kabulünden sonraki tarihle hem de 3 kez uzatılarak üçerden 9 ay sureyle dinlenmekte olduğu basında yer aldı biz bunun belgesine ulaşalım derken baktık ki bizim dosyamızdan çıktı. Hem de kim vermiş biliyor musunuz? Hemde kim vermiş bu kararlardan bir tanesini sayın mahkemeniz vermiş; nasıl vermiş tarihini söyleyeyim size 29 Temmuz 2008 29 Temmuz 2008’de iddianame tanzim edilmiş, verilmiş ve kabul edilmiş kovuşturma başlamış ondan sonra buda yetmemiş 28 Ekim 2008 tarihinde yılbaşını da geçecek şekilde 2009 yılı başlarına değin yine Sayın Perinçek’in ve Sayın Ferit İlsever’in birisi mahkemenize ait olmak üzere ev telefonları dinlenmiş dinlenme gerekçesini okuyayım mahkemenize kararınızda belirtilen şahısların gerçekleştirmeyi planladıkları eylemlerin önceden tespit edilerek engellenmesi amacıyla sayın başkan Sayın Perinçek, Sayın Ferit İlsever o tarih itibariyle tutuklu yargılanıyor iddianamesi kabul edilmiş ama öbür taraftan bakıyoruz takip kararları alıyoruz bu tamamen soruşturmaya dışarıdan müdahale edildiğinin açık kanıtıdır. Bu koşullarda siz nasıl yargılama yapacaksınız biz nasıl savunma yapacağız ucu açık soruşturmalarla kovuşturma yetkisini de fiilen savcılara ve emniyete bırakmış oluyoruz delillerin karartılması sanıklar açısından tutuklama nedenidir verdiğimiz somut örneklerden anlaşıldığı gibi kovuşturmada ortaya çıkan deliler bu kovuşturmaya paralel olarak yürütülen soruşturmalar ve hazırlana yeni iddianamelerde gizlenerek karartılmaktadır. Şimdi soruyorum delillerin karartılması ihtimali karartılması da değil karartılması ihtimali sanıklar için tutuklama nedeniyken savcıların bırakınız delilleri karartma ihtimallerini doğrudan delilleri kararttıkları bu durumun bir yaptırımının olması gerekmez mi? adil bir yargılama açısından özetle dosyamıza ve yargılama yetkimize sahip çıkalım bütün bu karanlık manzara ortadan kalkacaktır. Yetkimize ve dosyamıza sahip çıkalım sorumluluğunuzda yürütülen bu soruşturmaya dışarıdan kovuşturmaya dışarıdan soruşturma adı altında müdahale edilmesine izin vermeyiniz neticeten talebim şudur muhterem mahkemenizden. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılarak kovuşturmaya bu şekilde müdahale edilmemesi hususunda ihtaratta bulunulmasını, soruşturulacak bir husus var ise olabilir maddi gerçeğe ulaşmak için soruşturulacak hususlar olabilir. Soruşturulacak bir husus var ise bunun soruşturmanın genişletilmesi istemiyle mahkemenize getirilmesine mahkemenizin vereceği karar doğrultusunda işlem yapılması gerektiğinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yazılacak bir yazı ile bildirilmesini talep ediyorum aksi takdirde gerçekten şu karanlık manzaradan kurtulmak, maddi gerçeği el birliğiyle ulaşmamızın koşulları ortadan kalkmış olacaktır. Çünkü burada yargılamayı bu solanda kovuşturmayı bu solanda yürütmek durumundayız özetle arzım budur. Bugün geldiğimiz noktada sorgular tamamı tamamlanmış en son işçi partisi genel başkan yardımcısı konumunda olan sayın Ferit İlsever’in’de sorgusu tamamlandı dolayısıyla müvekkillerim açısından müvekkillerim Doğu Perinçek, Nusret Senem, Hikmet Çiçek ve Hayati Özcan açısından bugün artık toplanabilecek, araştırılabilecek bir husus kalmamıştır. Ortaya çıkmış bütün olguları tek tek gerek müvekkiller sorgularında, gerekse mahkemenizin çeşitli yazışmalarıyla ortaya çıkan saptanan olgularla belirgin hale gelmiştir. Geldiğimiz bu noktada müvekkillerimizin Doğu Perinçek, Nusret Senem, Hikmet Çiçek ve Hayati Özcan’ın Bihakkın tahliyelerini talep ediyorum saygılar sunuyorum”
Sanık Hayrettin Ertekin müdafi Av. Ramazan Işıktar söz istedi verildi; Sayın başkan müvekkilim 19 ayı aşkın bir süredir tutuklu bulunmaktadır. Müvekkil hakkında uygulanan tutuklama tedbiri hukuka aykırı olmakta, tutuklama tedbirine makul süre bir hayli aşılmıştır. Tedbir niteliğini aşan ve artık ceza haline almış bu uygulama son derece hatalıdır. Müvekkilimin 19 ayı aşkın bir süre tutuklu kalması nedeniyle psikolojisi iyice bozulmuş yine müvekkilim kalp ve yüksek tansiyon ve şeker hastası olmak yaşamın risk altında bulunmaktadır. Sayın başkan değerli üyeler müvekkilimin kaldığı süre, ikametgâhının sabit olası, delillerin toplanmış olması, delilleri karartma ihtimallerinin bulunmaması ve en önemlisi tutukluma tedbirinin olağanüstü bir tedbir olması, asıl olanın tutuksuz yargılanması gerektiğinden müvekkilimin bihakkın tahliyesini karar verilmesini arz ve talep ederim saygılar sunuyorum”
Mahkeme Başkanı " Bir kısım sanık ve müdafiinin dün ve bugün vermiş oldukları bazı beyan ve talepleri içeren havale dilekçeleri incelendi bu arada daha önceki oturumlardaki ara kararlar doğrultusunda gelen cevabı yazılarda okundu; 04.08.2009 tarihli oturumun 6 nolu ara kararının c bendi doğrultusunda sanık Kemal Kerinçsiz’in talebiyle ilgili olarak, gizli tanık Anadol isimli şahsa ait vermiş olduğu ifade örneğinin ve de gizli kimlik bilgilerinin gönderildiği, 02.06.009 tarihli oturumun 20 nolu ara kararı gereği İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/31 esas sayılı dava dosyasının gönderildiği incelemesinde şüpheli Bedirhan Şinal ve 7 arkadaşı hakkında örgüt üyesi olmak, patlayıcı madde atmak suçlarından kamu davası açıldığı suç tarihi olarak 29.03.2008 tarihi gösterildiği suçlamanın Cumhuriyet gazetesine patlayıcı madde atma suçunu da içerdiği davanın derdest olup duruşmasının 09.12.2009 tarihine tahrik edilmiş olduğu, 22.05.009 tarihli oturumun 14 a nolu ara kararı gereği sanık Kemal Kerinçsiz’in talebiyle ilgili olarak İçişleri Bakanlığı Emniyet genel müdürlüğüne yazılan yazıya verilen cevapta Emniyet genel müdürlüğü ilgili birimleri vede kaçakçılık organize suçlarla mücadele daire başkanlığı arşivlerinde hazırlanmış bir Ergenekon isimli raporun bulunmadığının bildirildiği, İç işleri bakanlığının arşiviyle, emniyet genel müdürlüğünün arşivi tabi bu tarz olaylara emniyet genel müdürlüğüne değil mi? içişleri bakanlığının o bölümü ona bakmıyor mu? Ayrıca bir arşivi mi var onu belirtirsiniz: 21.04.2009 tarihli oturumun 2 a-d nolu ara kararı gereği sanık Kemal Kerinçsiz’in talebiyle ilgili olarak 86 kişiyle ilgili banka hesapları dökümlerinin MASAK’tan gönderildiği, 13.06.2009 tarihli oturumun 24 nolu ara kararı gereği İstanbul il emniyet müdürlüğüne yazılan yazıya verilence cevapta TESEV tarafından tanıtımı yapılan zorunlu göç ile yüzleşme isimli kitabın tanıtım programı esnasında meydana gelen darp ve görevli polis memurlarına görevlerini engelleme konusuyla ilgili suç numarasına kayıtlı kayden işlem yapıldığı ve buna dair tahkikat evrakının gönderildiği, 22.05.2009 tarihli oturumun 12 h nolu ara kararı gereği sanık Erkut Ersoy’un talebiyle ilgili olarak; özelbüro com isimli site ile ilgili gerekli bilgilerin İstanbul Emniyet genel müdürlüğünden gönderildiği, burada Mehmet Fikri Karadağ sizinle ilgili bazı yazışmalar olduğu söyleniyor suretini alırsınız. 10.03.2009 tarihli oturumun 2 d nolu ara kararı gereği sanık Mehmet Zekeriya Öztürk’ün talebiyle ilgili olarak; Sabancı Telekom’a yazılan yazıya verilen cevapta zikotürk net diye bir e posta adresi istemişsiniz ancak anılan şirket izin iptal edilmiş izini elimizde bu konuda belge yok şeklinde cevabı yazı göndermişler. 31.03.2009 tarihli oturumun 8 b nolu ara kararı gereği sanık Erkut Ersoy’un ile ilgili adli tıp kurumu başkanlığından raporun gönderildiği 13.06.2009 tarihli oturumun 16 nolu ara kararı gereği Ulusal kanal, işçi partisi, aydınlık dergisinin bulunduğu binalarda Doğu Perinçek, Mehmet Adnan Akfırat’ta elde geçen CD ve diğer eşyalarla ilgili olarak yazılan bir yazı var detaylı bir yazı onun cevabı geldi zannederim onun CD’lerini almışsınız herhalde, Gizli tanık 9 ile ilgili demin bir açıklamada bulundunuz niçin verildi, kime verildi diye Veli Küçük müdafi Avukat Zeynep Küçük’ün talebi doğrultusunda verilen ara kararı duruşma dışı verilen karar gereği belirtilen şeyler numaraları belirtilen değişik işlerden karar verilmek suretiyle belirli numaralar yazılmış bunlar verildi ve de talep bu konuda diğer sanık müdafilerine de verilmesi yönünde karar verildi sorduğunuz şey buydu herhalde, 14.04.2009 tarihli oturumun 3 nolu ve 22.05.2009 tarihli oturumun 9 nolu ara kararları doğrultusunda bir kısım sanıklarda zapt olunan bilgisayarların iadesi yönünde vaki taleple ilgili gerekli incelemelerin bilgisayarlar üzerinde Naip hakim aracılığıyla yaptırıldığı buna dair raporların geldiği rapor suretlerini alabilirsiniz 05.06.2009 tarihli oturumun 9 nolu ara kararı gereği İşçi partisi genel merkezinde yakalandığı iddia olunan suç konusu suça konu 4 adet CD ile ilgili sanık savunmaları da dikkate alınarak yapılan bir bilirkişi incelemesi var o 4 CD üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi ona dair tutulan rapor var onu veren rapor ver o raporun Naip Hakim tarafından düzenlenip verildiği almadınız herhalde bunu anlaşıldığı,
İddia makamından soruldu;
Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel; Sayın başkan, sanık ve sanık müdafilerince ileri sürülen taleplerin bir kısmına ilişkin mütalaamızı bildiriyorum. Ankara CMK 250. Maddesiyle Görevli 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 6.5.2009 tarih ve 2008/324 sayılı yazısı ile sorulan, Ahmet Cinali ve Taner Ünal isimli sanıklar hakkında Silahlı Terör Örgütüne yardım etmek suçundan dolayı açılan kamu davalarının mahkemenizin bu davası ile birleştirilmesine muvafakat edilip edilmeyeceği konusunda; Ankara CMK 250. Maddesiyle Görevli 11. Ağır Ceza Mahkemesi yazısı ve ekindeki iddianameden sanıklar Ahmet Cinali ve Taner Ünal hakkında Silahlı Terör Örgütüne Yardım Etmek suçundan dolayı TCK 220/7, 314/3 göndermesi ile 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmalarının istenildiği, adı geçenlerin yardım ettikleri ileri sürülen terör örgütünün ise bu davamıza konu Ergenekon Terör Örgütü olduğu, yine iddianamede adı geçen kişilerin bu davamız konusu olan suç ve bazı dava sanıkları ile bağlantılarının anlatıldığı anlaşılmıştır. Davamıza konu iddianamede de, adı geçen Taner Ünal ve Ahmet Cinali’nin merkezi Ankara’da bulunan Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği’nin kurucu ve yöneticisi oldukları belirtilip, bu derneğin Ergenekon Terör Örgütüne bağlı dernekler başlığı altında anlatılarak bu iddianın delilleri gösterilmiştir. Bu şekilde davalar arasında tam bir şahsi, hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu, davaların Ceza Muhakemesi Kanununun 10. maddesi uyarınca birlikte görülmesinin suçun aydınlatılmasına yarar sağlayacağı anlaşıldığından birleştirme konusunda muvafakat verilmesi, CMK 250. Maddesiyle Görevli İzmir 8.Ağır Ceza Mahkemesinin 01.07.2009 tarih ve 2009/178 esas sayılı yazısı ile sorulan, sanık Ahmet Tekin Baykal ve arkadaşları hakkında açılan kamu davasının mahkemenizin bu davası ile birleştirilmesine muvafakat edilip edilmeyeceği konusunda; İzmir 8.Ağır Ceza Mahkemesi yazısı ve ekindeki iddianameden, liderliğini Ahmet Tekin Baykal’ın yaptığı iddia edilen çıkar amaçlı suç örgütünün davanız sanıklarından Veli Küçük’e bağlı olarak kurulduğu, yine davanız sanıklarından Sami Hoştan’ın da bu örgüt içerisinde faaliyet gösterdiği, dava dosyasındaki gizli tanık Dilovası’nın beyanları ile dosya eklerinde bulunan Lobi isimli belgeye göre de çıkar amaçlı bu suç örgütünün Ergenekon yapılanması ile ilgili bulunduğunun ileri sürüldüğü ve iddianame içerisinde buna ilişkin delillerin gösterildiği anlaşılmıştır. Bu şekli ile her iki dava arasında şahsi, fiili ve hukuki irtibat bulunduğu ve suçların aydınlatılması açısından davaların birlikte görülmesinin faydalı olacağı düşünülmüş ise de, İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin söz konusu dosyasında 15 mağdur, 29 şikâyetçi, 3 şikâyetçi/ şüpheli ve 176 şüpheli kişinin bulunduğu, şüphelilerin bir kısmının halen tutuklu bulundukları, dava dosyanızın kapsamı, yargılanan sanık sayısı ve halen sanıkların sorgularının dahi tamamlanamamış olması dikkate alındığında davaların birleştirilerek görülmesinin fiilen yargılamayı olumsuz etkileyeceği, davanın sürüncemede kalmasına neden olacağı anlaşıldığından birleştirme kararına muvafakat verilmemesine, söz konusu dosyanın bir örneğinin temin edilerek dava dosyanızın içine alınması ile yetinilmesine karar verilmesi, Sanık Doğu Perinçek müdafi sayın Av.Hasan Basri Özbey’in, Talebi gibi, dosyaya gelen 7 Ocak 1997 de Show Televizyonunda yayınlanan 40 Dakika programı CD sinin bir örneğinin kendisine verilmesine, Dilekçesi ve ekindeki yazı eklenip Başbakanlığa yeniden yazı yazılarak Doğu Perinçek’in 16.10.2000 tarihinde Başbakanlığa verdiği iddia olunan dilekçe ve eklerinin gönderilmesinin istenilmesine, Halen ev telefonlarının dinlenip dinlenmediğinin İstanbul Cumhuriyet Savcılığından sorulması talebinin yargılamaya ilişkin olmaması nedeni ile reddine, kendisinin ilgili yerlere başvuruda bulunabileceğinin ihtarına, Tuncay Güney’de ele geçen malzemeler listesinde yer alan VHS-E-90 numaralı videokasetin İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesinden istenilmesi talebinin kabulüne, Sanık Ümit Sayın’ın, Can güvenliğinden endişe ettiğinden bahisle duruşmalardan sürekli olarak izinli sayılması talebini karara bağlamanın mahkemenin takdir yetkisinde bulunduğuna, Sanık Erkut Ersoy’un, Talebinin kabulü ile 22.05.2009 tarihinde sanık Hayrettin Ertekin ile arasında geçen olaya dair kolluk tutanağının Cezaevi yönetiminden istenilmesine, Sanık Muzaffer Şenocak’ın, Talebinin kabulü ile kendisinden Fikret Emek’in fotoğrafının elde edilip edilmediğinin İstanbul Emniyet Müdürlüğünden sorulmasına, Sanık Veli Küçük müdafi sayın Av. Zeynep Küçük’ün, Talebinin kabulü ile sanıktan ele geçtiği iddia edilen 5 nolu disketin nereden ele geçtiğine ilişkin yazının akıbetinin CMK 250 madde ile görevli İstanbul Cumhuriyet başsavcılığından sorulmasına, Sanık Mete Yalazangil müdafi sayın Av. Saim Tuğrul’un Talebinin, dilekçesine ekli sağlık raporlarına göre kabulü ile CMK 196. maddesi uyarınca sanığın duruşmalara katılmaktan bağışık sayılmasına, Sanık Muhammet Yüce’nin, Sanık Vatan Bölükbaşoğlu’nun duruşmaya çağrılarak kendisine ajanlık teklif edip etmediğinin sorulması talebini karara bağlamanın, mahkemenin takdir yetkisinde bulunduğuna, Sanık İlhan Selçuk müdafileri sayın Av. Fikret İlkiz ve Özgür Erbaş’ın, Sanığın sağlık durumuna ilişkin dilekçe ve eklerinin dosyasına eklenmesine, Sanık Aydın Yüksek’in Giresun ilinde ele geçen kendisine ait 6 CD’nin sanıklar Mete Yalazangil ve Muzaffer Şenocak’a verilmemesi talebinin, yapılacak inceleme sonucu bu CD’lerin sanıkların savunma hakkına ilişkin olmamasının tespiti halinde kabulüne, Sanık Hayrettin Ertekin’in Talebinin kabulü ile kendisinden ele geçtiği iddia olunan tabancanın antika mahiyetinde olup olmadığı konusunda Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılmasına, Savunma mahiyetli diğer dilekçelerinin dosyaya eklenilmesine, Sanık Güler Kömürcü Öztürk’ün Savunmasına ek mahiyetli dilekçe ve eklerinin dosyaya eklenilmesine, Sanık Güler Kömürcü Öztürk müdafi sayın Av. Metin Çetinbaş’ın Savunma mahiyetindeki dilekçesi ve eklerinin dosyaya eklenilmesine, Sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu müdafi sayın Av.Metin Çetinbaş’ın Gizli tanık Anadolu’nun kimliği konusundaki beyanlarının, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 6 ıncı maddesindeki kişileri terör örgütlerine hedef gösterme suçunu oluşturabileceğinden gereğinin takdir ve ifası için CMK 250. maddesi ile görevli İstanbul Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesine, aynı konudaki diğer taleplerinin bu aşamada reddine, Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk’ün, Dilekçesinde sayılarını belirttiği 2000 e doğru ve Aydınlık dergilerinin kendisine verilmesi talebinin kabulüne, Düzeltilen duruşma tutanağının kendisine verilmesine 25. duruşma tutanağının düzeltilmesi talebinin kabulü ile dilekçesine göre inceleme yapılarak doğruluğu halinde düzeltilmesine, Savunma mahiyetli dilekçe ve eklerinin dosyaya eklenilmesine, Diğer dilekçelerinin yargılamaya bir yenilik katmayacağından reddine, Sanık Kemal Kerinçsiz’in Görevsizlik kararı verilerek dosyanın Askeri Yargı’ya gönderilmesi, Birleştirilen Danıştay Saldırısı davasının bu davanın ayrılmasına, ayrılacak davanın da Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesi talebinin reddine, CMK 219 ve 147 maddesindeki sorgu ve duruşmanın teknik araçlardan yararlanılarak kayda alınabileceği hükmü, bunun görüntü kaydını da kapsadığının anlaşılması karşısında şimdiye kadar yapılan görüntü kayıtlarının imha edilmesi talebinin reddine, Diğer talepleri konusunda daha önceki celselerde karar verildiğinden, yargılamaya ilişkin olmadığı ve yargılamaya bir yenilik katmayacağından reddine, Sanık Sevgi Erenerol müdafi sayın Av. Vural Ergül’ün Talebinin kabulü ile sanık Alparslan Arslan’dan Danıştay saldırısı sonrasında elde edilen İstanbul Emniyet Müdürlüğü Araç Tanıtım kartının gerçek olup olmadığının, kime ve hangi araca verildiğinin İstanbul Emniyet Müdürlüğünden sorularak dayanak belgeleri ile birlikte istenilmesine, Önceki talebine konu CD’lerin akıbetinin CMK 250. maddesi ile görevli İstanbul C. başsavcılığından sorulmasına, Henüz bir birleştirme kararı verilmediğinden, bu dava ile birleştirme talepli olarak açılan diğer davalara ilişkin iddianame ve eklerinin bir örneğinin çıkartılarak dava dosyası içerisine alınmasına, Sanık Saipir Debzlelvidze, Hakkındaki yakalama emrinin infazının beklenilmesine, Bizzat veya müdafileri aracılığı ile tahliye talebinde bulunan tutuklu sanıkların Kendilerine yüklenen terör örgütü yöneticisi veya üyesi olmak ile buna bağlı suçları işlediklerine dair iddianamede de gösterilen kuvvetli suç şüphesi doğuran delillerin bulunması, Yüklenen bu suçun CMK 100/3 maddesinde sayılı tutuklama nedenlerinden olması, Tutuklama nedenlerinde herhangi bir değişiklik olmaması, Hususları gözetilerek, tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesi kamu adına talep olunur.
Duruşmaya kısa bir ara verildi,
Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu,
Dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
24-25.08.2009 tarihlerinde yapılan yargılamalarda sanıklar ve müdafileri taleplerinin çokluğu ve duruşmanın 26.08.2009 günü saat 01.00’e kadar uzaması dikkate alınarak talepler ve de tutuklu sanıkların tutukluluk durumlarının 27.08.2009 tarihli oturumda değerlendirilmesine,
Bu nedenle duruşmanın 27.08.2009 günü saat 09.30’a bırakılmasına oybirliğiyle karar verildi. 26.08.2009 saat 01.00
BAŞKAN 20909 ÜYE 28298 ÜYE 37266 KÂTİP 123036
Dostları ilə paylaş: |