BaşÖRTÜSÜ raporu 2007 Sakarya Başörtüsü Platformu


Aralık 2007 - Başörtüsünün sınırlandırılması başörtülülere ait bir meseledir



Yüklə 2,1 Mb.
səhifə101/102
tarix30.10.2017
ölçüsü2,1 Mb.
#22656
1   ...   94   95   96   97   98   99   100   101   102

21 Aralık 2007 - Başörtüsünün sınırlandırılması başörtülülere ait bir meseledir


Etyen Mahçupyan, Zaman’daki “Yani başörtüsü hiç mi sınırlanmayacak?” başlıklı yazısında şu görüşleri dile getirdi: “Değer verdiğimiz iki tartışma demokratların, yani başörtüsüne yıllar boyunca destek vermiş ve halen vermekte olanların kafasından geçenlere ilişkin. Bunlardan birincisi hizmet alan/hizmet veren ayrımı üzerine oturuyor. Öne sürülen tez ise başörtüsünün hizmet alanlar için tamamen serbest olması, ancak hizmet veren pozisyonunda olan kişilerin başlarının açık olması gerektiği. İkinci tartışma ise başörtüsünün bir kişisel tercih olarak ancak belirli bir yaştan sonra kullanılmasının kabul edilebilir olduğuna ilişkin. Yani reşit kişilerin başörtüsü takma özgürlüğü tanınırken, henüz reşit olmayanların başlarının açık olması gerektiği söylenmiş oluyor. Dikkat edilirse birinci tartışma mekansal, ikincisi ise zamana ilişkin bir sınırlama arayışı içinde... Mesele bir genç kızın inanç alanında ne zaman 'reşit' sayılması gerektiğine ilişkindir... Ama herhalde kişisel inanç konusunda hangi yaşın reşit olduğu sorusunu laik devlete sormayacağız... Bu durumda bir kızın başörtüsü takma tercihinin ailesine bırakılması mantıklı bir önerme gibi gözükmekte... Başörtüsünün sınırlandırılması öncelikle başörtülülere ait bir mesele olarak algılanmalı ve bu kesimin iç çeşitliliğinin üreteceği demokratlığa da güven duyulmalı.”

22 Aralık 2007 - Başörtüsü Platformları Eylemleri


Sakarya Başörtüsü Platformu tarafından yapılan 119’uncu başörtüsü eyleminde “Başörtüsüne sahip çıkamayanların Kürt’leri görmeleri mümkün müdür?” başlıklı bir açıklama okundu. Açıklamada siyasi iradenin Susurluk ve Şemdinli’nin “iyi çocuklarına” karşı gösteremediği iradenin, seçilmişlere gelince göstermekten çekinmeyişinin adil bir davranış olmadığı ifade edilirken adalet ve özgürlüğün herkes için vazgeçilemez bir hak olduğu vurgulandı. Kocaeli’de 140’ıncı eylem düzenlenirken, Ankara’da özgürlük çağrısı 98’inci kez meydanlarda yankılandı. Başörtüsüne özgürlük direnişi, Van Hak ve Özgürlükler Platformunun 69’uncu, Akyazı İnanç Özgürlüğü Platformu’nun 46’ncı ve Konya İnanç Özgürlüğü Platformu’nun 16’ncı hafta eylemleriyle devam etti.

23 Aralık 2007 – “Çarşaf ve türban Vahabiliğin şekilci uygulamalarıdır”

Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şahin Filiz, Cumhuriyet’e verdiği mülakatta “Arap mikromilliyetçiliğinin ideolojisi olan Vahabiliğin ulus devleti parçalamayı amaçladığını belirterek Türkiye'yi bekleyen asıl tehlikenin dindarlaşma değil, "Araplaşma" olduğunu” iddia etti. Filiz şu görüşleri ileri sürdü: “Vahabilik, Arap mikromilliyetçiliğinin ideolojisi olduğu için ulusal yapıyı, cemaat ve tarikatlara bölerek atomize etmektedir. Çünkü mikromilliyetçilikler ulus devletin en büyük düşmanıdır. Her cemaat ve grubun, tarikatın kendilerine göre bir türban, sarık, cüppe, cilbat gibi biçime yönelik simgeler taşıması da Vahabiliğin mikro düzeyde ne kadar böldüğünü, parçaladığını gösteriyor. Vahabilik Türkiye'de din adına kabileei Arap kültürünün hegemonyasını kurmaya çalışmaktadır. Mevlana, Hacı Bektaş, Pir Sultan gibi Türk büyüklerinin, Türk ulusal kimliğini besleyen, ulusal din yorumu, Vahabiliğin en büyük hedefidir. Bugün için Türkiye'de bir dindarlaşma değil, Araplaşma sürecinin yaşandığını, kabileye dönüşme sürecinin hızlandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Türkiye'nin karşısındaki en büyük tehdit de budur. İnananlar, Türkiyeli Müslümanlar, türbanlı hanımlar gibi ayırıcı kavramlar, vahabi dinciliğin Türkiye'deki izdüşümleridir. Çarşaf ve türban söylemi de Vahabiliğin dine biçtiği şekilci uygulamalardır.”



26 Aralık 2007 – “Türban” şaklabanlığı Kutsal Kitap'da yer almamaktadır

Özdemir İnce, bir okurunun gönderdiği mektubu yayınladığı “Nur Suresi, 31. ayet (24:31)” başlıklı köşe yazısında şu iddiaları savundu: “Kişisel olarak ne başörtüsü ile ne de türban ile herhangi bir sorunum var. Ama örtünmeyle ilgili yalan, safsata ve hurafe yayanlarla kavgam var. Türbancılar, bu örtünme tarzının Kuran'ın tartışılmaz buyruğu olduğunu ileri sürüyorlar. Ama Azhâb Sûresi'nin 59. ayeti; Nûr Sûresi'nin 30, 31 ve 60 âyetleri dışında Kuran'da bir başka hüküm yoktur ve türban şaklabanlığı Kutsal Kitap'da yer almamaktadır. Bunu öğrendiğim için Faiz ve kredi kartının İslam'a aykırı olmasına karşın türbancılar tarafından kullanıldığını; türbancıların, islâm'a ters düşmesine karşın, Cumhuriyet'in yapı ve kurumlarına, yasalarına ve özellikle Devrim Yasaları'na uymak zorunda kaldıkları halde nasıl olup da dinden çıkmadıklarını soruyorum. Bu işte bir ikiyüzlülük var!”



26 Aralık 2007 - Türban mı, başörtüsü mü?.. Çözümü engelleyen kim?

Hasan Karakaya, Vakit’teki yazısında türban-başörtüsü ayrımına değindi: “Son günlerde, bazıları, akılları sıra "türban" ile "başörtüsü"nü birbirinden ayırmaya çalışarak, "yasakçılıklarına haklılık" kazandırmaya, "zorbalıklarına kılıf" bulmaya çalışıyorlar... Bu tavır; "Biz başörtüsüne değil, türbana karşıyız" diyen laikçi taifenin "hedef saptırma" çabasından başka bir şey değil... Onlar, aslında; "türban"a da karşı, "başörtüsü"ne de!.. Onlar, "örtünme"nin her şekline karşılar!.. Kaldı ki; bu ülke insanı, hiçbir zaman "türban" demedi... İnsanımızın dilinde, "baş bağlamak" var, "baş örtmek" var, ama "türban takmak" asla olmadı!..Evet, bu milletin dilinde "yazma" var, "yaşmak" var, "tülbent" var, ama hiçbir zaman "türban" olmadı!.. "Türban" kelimesini gündeme getiren, Hürriyet'ten başkası değil!.. İşin acayip ve garip tarafı; "Başörtüsüne türbanlı çözüm" deyip, bu ülkenin gündemine "türban"ı sokan onlar, "Biz aslında başörtüsüne değil, türbana karşıyız" diyen yine onlar!.. Düne kadar, kendi icatları olan "türban"ı hedef alıp, ona saldırmak için; "İrtica sembolü!.. Siyasal İslâm'ın sembolü!" gibi yaftalar kullanan zihniyet, bir adım daha ileri gidip, şimdi de aynı türban için "nefret sembolü" demeye başladı!..” "Türbanı, siyasal bir nefretin simgesi" haline getiren kimdir?.. Başındaki "örtü"ye kesinlikle "türban" demeyen insanlar mı, yoksa "başörtüsünü türbanlaştıranlar" mı?..



27 Aralık 2007 – “Türban” tartışması 2007’ye damgasını vurdu

Tempo Dergisi, “2007’ye 10’lar damgasını vurdu” başlığı ile yaptığı listede başörtüsü tartışmasını da “2007’nin ses getiren olayları” arasına aldı. Konuyla ilgili şunlar yazıldı: “Türban tartışması: AKP'nin yeniden seçim kazanmasının ardından, sivil anayasa çalışmalarına hız verildi. Anayasa taslağında, üniversitelerde türbanın serbest bırakılacak olmasıyla başlayan tartışma büyüdü. Türban tartışmaları 2008'de de süreceğe benziyor.”



Yüklə 2,1 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   94   95   96   97   98   99   100   101   102




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin