BaşÖRTÜSÜ raporu 2007 Sakarya Başörtüsü Platformu


Aralık 2007 - Başörtüsü teferruat mıdır?



Yüklə 2,1 Mb.
səhifə88/102
tarix30.10.2017
ölçüsü2,1 Mb.
#22656
1   ...   84   85   86   87   88   89   90   91   ...   102

3 Aralık 2007 - Başörtüsü teferruat mıdır?


Gülen Cemaati'nin önde gelen ismi Hüseyin Gülerce, "başörtüsü teferruattır" sözüne açıklık getiriyor. Gülerce'ye göre, Fethullah Gülen, 'başörtüsü füruattır' dedi. Gülen'in başörtüsü yorumu ile ilgili Taraf gazetesinden Neşe Düzel'e açıklama yapan Gülerce, “Dinin özünü anlama sürecine girdik. Biz Anadolu Müslümanlığı diyoruz. Bizim milletimizin Müslümanlık yorumu demek bu. Anadolu Müslümanlığı İslam'ın yumuşak yüzüdür.. Bizim kadınlarımızı da hayatın içinde daha çok göreceksiniz. Biz AB'yle demokratikleşmeyi savunuyoruz. Bu demokratikleşme, kadının görünür olmasını bize kabul ettirecek.. Fethullah Gülen 'başörtüsü füruattır' dedi. Yani, 'Dinin öncelikli meselesi değildir' dedi. Diyelim ki başörtüsüyle kalp kırıyorsunuz. 'Ben kalp kırmamanızı tercih ederim' demektir bu.” şeklinde konuştu.

3 Aralık 2007 – Kamuda da 'türban' isteği

AKP hükümetinin üniversitelerde tür­ban yasağını anayasa değişikliği ile kal­dırma girişimi, Abdullah Gül'ün cum­hurbaşkanı seçilmesinin ardından tür­banlı eşi Hayrünnisa Gülün protokol­de yer alması, kamu kurumlarında da türban yasağının kaldırılmasına ilişkin is­tekleri arttırdı. Parti yö­neticileri ve milletvekilleri ise kamu ku­rumlarında türbanlarıyla çalışmak için başvuran kadınlardan "sabırlı olmala­rını" istiyor. Milletvekilleri seçim bölgelerinden bu yönde gelen başvurulara, parti yönetimi­nin talimatı uyarınca, "Biraz daha sab­redin. Bu sorun da çözülecek. Ama öncelikle moralinizi bozmayın" yanı­tını veriyor. Parti yönetiminin talimatı doğ­rultusunda il ve ilçe başkanlarınca, iş arayan türbanlılar, "geçici bir süreliği­ne" özel sektör ve belediyelere yönlen­diriliyor.” (Cumhuriyet)



3 Aralık 2007 – Eşi “türbanlı” olmayan üç devlet büyüğü kaldı

Necati Doğru, Vatan’daki köşe yazısında şu görüşleri ifade etti: “"Bugün olan nedir?" diye soracak olursanız, çok kısa şunu söyleyebilirim: Osmanlı'da tarikatlar serbestti. Mustafa Kemal döneminde yasaklandı, faaliyetlerini yeraltına indirdiler. Şeyh, derviş, mürşit, mürit, uzun yıllar yeraltında sabırla çalıştılar. Bugün iktidardalar. Devleti ele geçirdiler. Eşinin başı türbanlı olmayan sadece üç devlet büyüğümüz kaldı: Meclis Başkanı. Genelkurmay Başkanı ve YÖK Başkanı.”



3 Aralık 2007 – Kon-da’nın anketi: “Türban” hızlı yükseliyor!

Tarhan Erdem yönetiminde KONDA araştırma şirketi tarafından Milliyet için yapılan "Gündelik Yaşamda Din, Laiklik ve Türban" araştırması, örtünme ile türban konusunda tartışma yarattı. Araştırma sonuçlarına göre, AKP yönetiminde geçen son dört yılda başını örtenler kendi içinde yaklaşık yüzde 8'Iik artışla yüzde 64.2'den yüzde 69.4'e yükselirken, türbanla örtünenlerin oranında ise 4.7 katlık artışla bir patlama yaşanmış durumda: Türbanla örtünenlerdeki artışın eğitimli gençler arasında çok daha yüksek olması da dikkat çekici olarak değerlendirildi. Örtünme biçimi ve "neden özel olarak türban" gerekçelendirmelerine eğitim kümeleri üzerinden bakıldığında, türban kullananların tüm gruplarda en yüksek oranda İslam'ın emrine uyduklarını vurgulamaları dikkat çekici. Örtünmeyenlerde ise türban kullananların siyasi eğilimlerini gösterdikleri algısı önemli yer tutuyor.


4 Aralık 2007 - İnsanlar anketlere yalan söyletir


Fehmi Koru, Yeni Şafak’taki “Anketler yalan söyler mi?” başlıklı yazısında Konda’nın hazırladığı anketin üç ay öncesine ait olduğunu iddia etti ve bunun başörtüsü tartışmalarını etkilemek için yapılmış olabileceğine işaret etti: “Eski anketin şimdi yayımlanması ilginç. Daha da ilginci şu: Kanal D televizyonunun '32. Gün' programı için yapılmış ve Radikal gazetesinde üç ay önce yayımlanmış yine 'türban' konulu bir başka anket Milliyet'in dün yayımladığı anketten daha yeni tarihli. Daha da ilginci şu: Milliyet'te anketi yayımlanan Konda şirketiyle 32. Gün anketini yapan A&G firması 'kardeş' sayılabilecek iki kuruluş. Bu kadar ayrıntı vermemin sebebi çok basit: Aydın Doğan'a ait Milliyet'in dün yayımladığı anket ile bundan üç ay önce yine Aydın Doğan'a ait Radikal'de yayımlanmış 32. Gün anketi birbiriyle taban tabana zıt... Elbette anketler de yanılır; ancak burada 'yanılma' sözcüğüyle izah edilmesi imkânsız bir durum söz konusu... Bildiğim gerçek şu: Anketler yalan söylemez, insanlar onlara yalan söyletir.”

4 Aralık 2007 – “Türban” mini etek modası gibi yayılıyor

Mehmet Ali Birand, Posta’daki köşesinde Tarhan Erdem’in anketine ilişkin şunları yazdı: “Milliyet Gazetesi için Tarhan Erdemin yaptığı araştırma ve geçen hafta da Sabancı Üniversitesi ile Açık Toplum Enstitüsü'nün Ali Çarkoğlu-Ersin Kalaycıoğlu ikilisine yaptırdıkları araştırma, Türkiye'de dindarlığın ve örtünmenin arttığını, ancak korkulacak bir düzeyde olmadığını ortaya koydu. Her iki araştırmayı, iki türlü okuyabilirsiniz. Bir bölüm "Felaket. Türkiye elden gidiyor. Örtünme giderek artıyor, din devleti geliyor" diyerek karalar bağlayabilir. Bir diğer bölüm, muhafazakarlaşmanın yüzde 5 oranında olduğunu, bunun da doğal karşılanması gerektiğini söyleyebilir... Türbanı da iki türlü değerlendirebilirsiniz. Siyasi bir sembol veya "uzun etek giyenlerin, mini etek modasına uyup modernleşme rüzgarına kapılmaları" gibi de görebilirsiniz. Bence türbanın yükselişinde AKP iktidarının direkt etkisi var.”



4 Aralık 2007 – Siyasal simge olarak başörtüsü

Radikal yazarı Nuray Mert köşesinde şunları yazdı: “Başörtüsü mutlaka muhafazakârlık işaretidir, bu muhafazakârlığın siyasi yelpazede karşılığı büyük bir ihtimalle muhafazakâr, sağ ve eski günlerde İslamcı partilerdi. Başörtüsü bu manada siyasi bir görüşe büyük ölçüde denk düşüyordu. Bu noktada da kimseye müdahale hakkımız olmadığını düşünüyorum. Kimsenin, nasıl, başı açık veya içki içen birine, 'Sen muhtemelen CHP'ye oy veriyorsun, bu nedenle içki içmek siyasi simgedir' deme hakkı yoksa, tersinin de müdahale konusu olmadığını düşünüyorum.”



4 Aralık 2007 – “Türban” sömürüleri tırmanıyor

Vatan’daki “Nereye Gidiyoruz?” başlıklı köşe yazısında Güngör Mengi, Tarhan Erdem’in anketiyle başlayan tartışmalara şu yorumlarla katıldı: “Buradaki önemli tespit, türbandaki patlama: Dört yılda türban takanlar yüzde 3,5'tan yüzde 16,2'ye fırlamış... Bu durum, örtünme tercihi ile siyasal tercihi arasındaki bire bir ilişkiye kanıt oluşturuyor. Nitekim bulgular örtünmenin eğitim ve gelir düzeyi düştükçe ve yaş ilerledikçe arttığını, fakat türbana ilginin eğitimli gençlerde yükseldiğini gösteriyor. Bu tablo türbanın yalnız dini inancı değil, siyasi tercihi de yansıtan bir simge olduğunu ortaya koymaktadır. Şimdi soru şudur: Neden böyle oldu ve nereye doğru gidiyoruz? Türk halkının eskiden değildi de şimdi dindar olduğunu söylemek doğru değildir. Şu anda yükselen bir siyasi kimliktir, o kimliğin partisidir. Parti, propagandasını din üstünden yapmaktadır. Mağdur olduklarına inanan yığınları "dindar oldukları için mağdur edildiklerine" inandırmayı başarmaktadır. Köroğlu rolü... Bu bir modadır.”



Yüklə 2,1 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   84   85   86   87   88   89   90   91   ...   102




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin