Birinci Bölüm / allah'i tanimak



Yüklə 1,3 Mb.
səhifə52/80
tarix21.08.2018
ölçüsü1,3 Mb.
#73543
1   ...   48   49   50   51   52   53   54   55   ...   80

İmametin Anlamı


"İmamet"in sözlük anlamı liderlik, kılavuzluk ve önderliktir; bir grubun yönetim ve idaresini üstlenene o grubun "imam"ı denilir ve bunun doğru veya batıl yolda olup olmadığı da terim anlamını asla değiştirmez. Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de kâfirlerin başlarındakiler için "eimmetu'l-küfr" (küfür imamları) tabiri kullanılmaktadır[1] ve cemaatin ardında namaza durup kendisine uyduğu kimseye de "cemaat imamı" denilmektedir.

Kelam ilminde "imamet" ise: Dinî ve dünyevî bütün konularda İslâm toplumunun liderliği, yönetimi ve idaresi demektir.

Burada "dünyevî" terimini kullanmaktan maksadımız "imamet"in sahasının genişliğini vurgulamak içindir; zira İslâm toplumunun dünyevî konulardaki yönetim ve idaresi zaten İslâm dininin bir parçasıdır.

Şia inancına göre böyle bir başkanlık ve yönetim liderliği ancak Allah Teâla tarafından tanınmış olması hâlinde meşrudur ve böyle bir makamı naip olarak değil, bizzat kendisinde haiz bulunan bir kimse İslâm hüküm ve maarifini beyanda masum ve bütün günahlardan da masun olacaktır. Gerçekte masum imam, nübüvvet ve risalet dışında Hz. Resulullah'ın (s.a.a) bütün makamlarına sahiptir ve İslâmî hakikat, maarif ve hükümlerin beyanında onun sözleri hüccet (kesin delil) sayıldığı gibi devlet yönetimiyle ilgili bütün konularda verdiği emirlere itaatte bulunmak da farzdır.

Görüldüğü gibi Şia'yla Sünnî'nin imamet konusundaki ihtilafları üç eksende toplanıyor:

1- İmamın Yüce Allah tarafından tayin edilmiş olması gerekir.

2- Allah vergisi bir ilme sahip bulunmalı, hatadan masun olmalıdır.

3- Günahtan masum (günah işlemez) olmalıdır.

"Masum" olmanın imametle özdeş olmadığını da hatırlatalım; zira Şia inancına göre Hz. Fâtımatü'z-Zehra (selamullahi aleyha) imamet makamına sahip değildi, ama masumdu. Aynı şekilde, mesela Hz. Meryem (selamullahi aleyha) da masumdu ve ismet makamına sahipti. Allah'ın has kulları olan evliyalar arasında da bizim bilip tanımadığımız nicelerinin böyle bir makama sahip bulunmuş olması pekâlâ mümkündür ve Allah Teâla tarafından tanıtılmadığı sürece masum insanın bu kimliğinden haberdar olabilmek zaten imkânsızdır.

Sorular:


1- Hz. Peygamber (s.a.a) nübüvvetle risaletten başka hangi ilâhî makamlara da sahipti?

2- Şia'yla Sünnî arasındaki asıl ihtilaf mevzuu nedir?

3- İlâhî atamanın olmadığı bir imameti kabullenme, ne gibi sonuçlar doğurmuştur?

4- İmametin sözlük ve terim anlamını açıklayınız.

5- İmametin temel konuları nelerdir?

[1]- Tevbe, 12.


37- İMAMA DUYULAN İHTİYAÇ

Giriş


İtikadî konularda etraflıca düşünüp meseleyi derinlemesine tefekkür etmeyenlerin çoğu, imamet konusunda Şia'yla Sünnî arasındaki ihtilafın şundan ibaret olduğunu zannederler: Şia'ya göre Resulullah (s.a.a) kendisinden sonra İslâm ümmetinin yönetimi için Hz. Ali'yi (a.s) halife olarak tayin etmiştir; ama Ehlisünnet'e göre böyle bir tayin olayı vuku bulmuş değildir, halk kendisini yönetecek birini bizzat seçmiş, o da kendisinden sonra bir başkasını bizzat tayin edip atamış, ondan sonra üçüncü halife olayında halifeyi belirleme işi altı kişilik bir komisyona havale edilmiş, dördüncü halife de halkın çoğunluğu tarafından seçilip işbaşına getirilmiştir. Binaenaleyh Müslümanlar arasında halife tayini için belli bir usul ve yöntem yoktu; bu nedenledir ki dördüncü halifeden sonra kimin askerî gücü baskın çıkmışsa o halife olmuştur. Nitekim Müslüman olmayan ülkelerde de o sırada durum aşağı yukarı aynı minval üzereydi.

Başka bir deyişle şöyle zannedilmektedir: Şiaların birinci imamın tayini hakkındaki inancı tıpkı, Sünnîlerin ikinci halifenin 1. Halife tarafından tayini hakkındaki inancı gibidir ve arada sadece şu fark vardır: Resulullah'ın (s.a.a) görüşü halk tarafından benimsenmemiş, ama 1. Halife'nin görüşünü halk benimsemiş ve kabul etmiştir!

Oysa burada birçok tutarsızlıklar ve cevap arayan sorular vardır; mesela: 1. Halife, kendisinden sonraki halifeyi bizzat tayin etme hakkını nereden almıştı? Ehlisünnet inancına göre o, İslâm ümmetinin hayrını düşünmüş ve kendisinden sonra ümmetin başsız kalmaması için bunu yapmıştır; o zaman şu soru akla gelmektedir hemen: 1. Halife'nin gösterdiği bu dikkat ve İslâm ümmetinin hayrını düşünme basiretini, Hz. Resulullah (s.a.a) göstermemiş, ümmetini onun kadar bile düşünmemiş ve henüz yeni kurulmuş olan İslâm toplum ve devletini onca sorunlar ve tehlikeler karşısında başsız ve yöneticisiz mi bırakmıştır?

Halbuki Hz. Resulullah (s.a.a) cihat için Medine'den geçici olarak ayrıldığı zamanlarda bile mutlaka, kendi yerine birini vekil tayin ediyordu!..

Ve yine Peygamber efendimizin bizzat kendisi, ümmeti arasında vuku bulacak ihtilaflarla fitneleri haber veriyor, bunlara karşı halkı sürekli uyarıyordu!..

Bunlara benzer daha birçok tutarsızlıklarla nice soruları şimdilik bir tarafa bırakıp konumuzla ilgili asıl noktayı incelemek istiyoruz: Her şeyden önce şunu bilmek gerekir ki Şia'yla Sünnî arasındaki esas ihtilaf mevzuu şudur: İmamet makamı Allah tarafından tayin edilip belirlenen şer'î ve dinî bir makam mıdır, yoksa sosyal faktörlere bağlı tamamen dünyevî bir iktidar ve saltanat mıdır? Şia'ya göre bizzat Hz. Resulullah (s.a.a) bile kendi yerine halife olacak kimsenin tayini konusunda bağımsız bir yetkiye sahip değildi, bilakis, bunu bizzat Yüce Allah'ın emri gereğince yapmıştır ve gerçekte peygamberliğin son bulmasının hikmeti masum imamın tayiniyle ilişkilidir; zira ancak böyle bir imamın var olması hâlinde Resulullah'ın (s.a.a) vefatından sonra da İslâm ümmetinin maslahatlarının gözetilmesi mümkündür.

Şia inancında imametin furuatla ilgili fıkhî bir hüküm değil, "itikadî bir esas" olarak kabul edilmesinin, imamda üç esas şartın (Allah vergisi ilim, ismet ve Allah tarafından tayin edilmiş olma) aranmasının ve Şia kelam örfünde bu mefhumların, ilâhî hükümleri tanıyabilme, İslâm ümmetini yönetip idare etme gibi konularda merci [dinî içtihat merciliği] mefhumuyla iç içe olup imamet teriminin bütün bunlara delalet edercesine dinî mercilikle bütünleşmiş olmasının nedeni de işte bu noktada açıklık kazanmaktadır.

İmametin Şia inançları arasındaki konumu ve anlamına binaen, bu inancın doğruluk ve sahihliğini irdeleyelim şimdi:



Yüklə 1,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   48   49   50   51   52   53   54   55   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin