Bu dosya, Ethem Aydın isimli eserin web üzerinden izinli yayınlanan resimsiz hazırlanmış bölümüdür. Değiştirilemez. Serbestçe kopyalanıp dağıtılabilir. Bu dosyanın orjinali



Yüklə 2,29 Mb.
səhifə76/97
tarix29.10.2017
ölçüsü2,29 Mb.
#19746
1   ...   72   73   74   75   76   77   78   79   ...   97

Sevgili Doğan


Kaos başlangıçtan beri genişliyor. Bilgi ve bulgular arttıkça tanrı da dahil herşey sorgulanıyor. Yeni yeni kavramlar önümüze geliyor. Biz yadsısak bile içinde oluyoruz.

Din kitaplarına bakarsanız, yaşamın, ölümün de bir anlamı geniş boyutta ortaya çıkar. Anlam bilim, göstergebilim, evrensel insanı hedefler. Evrensel insan, doğayı kullandığı ölçüde, ona katkıda bulunmasını amaçlar. Zaten kuramın iç entegrasyonu da bunu buyurur.

Doğayı yokettiğimiz sürece, bilim de, sanatta yoksun, öksüz umarsızdır.

Kulağına geldi mi bilmiyorum; Mut’ta bir ağaçlandırma seferberliği başlatmak üzere, şubatta orman bakanlığından başlayarak, orman idareleri de dahil, belediye başkanlığına, kaymakamlığa yazışmağa giriştim.

Önce;her öğrenciye bir ağaç (yeri belediye gösterecek) bankalar, tüccarlar, sivil toplum kuruluşları (yeri belediyeden, hazineden). Dikilen ağaçlar park olarak, amirlerin denetiminde gelişerek korunacak yenilenecek, onların piknik alanı olacak v.s. .

Sağolsunlar hepsi de sıcak baktilar. Ama başlatamadık.

Sivil toplumların yaptırım gücü yoktur. Kamunun ilgisini çekebilmek için; Sinektepesi, Palantepe arasına bin fidan dikilmesi için harcını yatırdım, bir “dikildi paftası” yollamışlar.

Şimdi de, Deveci’nin arkasındaki tepeyi yeşillendirmeği hedefledim. Sonbaharda başlatmağı düşünüyorum.

Olasıki, sizler yardımıyla, Mut’lu duyar “ya bu, Ethem Aydın’ın eti ne budu ne? haydi biz de, bir yerinden yeşertmeğe başlayalım” deyen olursa, ben de mutlu olacağım.!

Bu tümce, yazımın evrensel içeriğiyle bağlamlıdır. Sanaldır, utopiktir, çocuksudur ama gerçeklık payı yüksektir. Bir ağaç diken faydasız yaşamamıştır.

Size saygı duyuyor öpüyorum.

E. Aydın


SEVGİLİ DOĞAN AKÇA

(Editörün Notu: Bu mektup Mersin Liseliler Derneği ’nin yayın organında “Atatürk’ün öğretmenlerinden: Ethem Aydın.” başlığı altında yayınlanmıştır.)

Mersin Liselileri Derneği’nden, 28/Ekim/2000 de, geleneksel buluşma gününde, retrospektif bir resim sergisi açmam düşünülmüş.

Çok kıvanç ve mutluluk duydum.

Ben otuz yıl, görev bilinci gereği olarak çalıştım. Bu bana emek veren veren devletimin Milli Eğitim Politikası gereği idi, çok da yerindeydi. Orta Öğretim programı bir bütündü, işbilgisi, resim, yazı bu bütünün birleştiricisi, kan dolaşımıydı. Böyle inanmıştık.

Her dersin oluşumunda şöyle veya böyle bir vazgeçilmez yerimiz vardı. Ama anonimdi.

Yani çağdaşlığın vazgeçilmezlerini> öğretmeyi üstlenmiştik. İbadet gibi bir şeydi bu, kutsaldı.

Öğretim programı içinde görevimiz ağırdı, bilincindeydik. Resim de yapıyorduk, sergiler açtık ama biz öğretmeniydik. –Öğretilebilenin öğretmeniydik.

Sanat ise, ebruli ebemkuşağı, dolaşık yumaktır. Kural ve kuramları kendisi, kendi içinden üretir. Ne kadar sanatçı varsa o kadar da sanat hep vardır, var olacaktır. Sanat, sanal, göreceli bir terimdir. O da Einstein konusudur. Ata nal çakıldığını görmüş, kurbağa ayağını uzatmış gibi olmaz mı? Hala bunu böyle düşünmeyi sürdürüyorum.

Doğan’ın sesini duyar gibi oluyorum: Hoca be, ne kıvırıp duruyorsun, bu sergi açılacak. Bu senin laf kalabalığının anlamı ne! diyesi.

Herkes bir yol tutturmuş, işine bakıp gidiyor. Bu marazi düşünceleri nerden üretiyorsun, düzene uy gitsin diyesi..

İşte, benim düşünce biçemim hep böyle. Bundan neden ilk göreve atandığımdan buyana başıma gelenler; doğru bildiğim yanlışlar yüzünden dertli, zaman zaman da umarsız kala kala yol aldım

Sövgüleri kolay hazmediyorum, ama o, övgüler yok mu? Beni yerden yere vurdu. Uykularımı, günlük yaşamımı allak bullak etti.

Sıradan bir taşra çocuğu olarak, 1944'de Kars lisesine atandım, yemyeşildim. Bir beyaz Rus kızına aşık oldum, baktım post pahalı, askerliğimi istedim. Görkemli bir devlet göreviyle uğurlandım (ödül1). Bu kadar tantanayı sindiremedim. İki ay sarılıktan yattım. Bornova Topçu Tümenine verdiler. Bir kaç ay sonra Missuri zırhlısı İzmir’e gelecek dendi, kem küm Fransızca biliyorum diye, komutanlık beni kordiplomatların zırhlıya götürülüşü için görevlendirdi. İtirazım kabul edilmedi. Bereket geminin tercümanı Türkçe biliyormuş. O bana söylüyor, ben merdivenden aşağıya bağırıyorum. Üstün başarı ödülü2. Yine günlerce dengem bozuk.

Bir askeri tatbikatta, iletişim düzeni ve hedefe isabetten ödül3. Terhis oldum Ankara'ya geldim. Bakanlıkta (erken terhis olduğum için sivil elbisem olamamıştı) asker elbisesiyle koridorlarda dolaşırken beni, otoriter düşüncelerine yatkın buldular.Ter cihli, anlaşmalı Düziçi köy enstitüsüne gönderildim.

Sene sonuna doğru, okulda meşhur bayrak olayları başladı. Öğrenciler linolyum baskıyı ben öğretmiştim. Olaylar benim üzerime kayma eğilimi gösterdi, acele İvriz’e verilmemi istedim, gittim.

Tercihliliğime dayanarak, tekrar Mersin lisesini istedim, sizlere kavuştum. Sessiz, sakin yaşayıp giderken, parasızlık, geçim sıkıntısı canıma tak etti. Dersane açtım, bir kaç kuruş kazanınca, ticarete soyundum. Baktım ki para saymayı beceremiyorum. Ticaret kusurluluğumu böylece anlamış oldum. 1960 Askeri darbesinde, öğretmenliğe dönüş için başvurdum, Osmaniye'den başlayarak, Adana 'ya gelebildim.

Orada sağır ve dilsizlerle ilgilendim, yetiştirdim, sergilerini açtım (ödül4).

Altınkoza nereden çıktıysa yılın sanatçısı seçti. Ödül5.

Mut kayısı bayramı şenlikleri nedeniyle, Rafet Van'la yaptığımız Röliyef ödül getirdi. 6. Hemşerilik beratı verdiler, ödül7.

1955 ‘te Türk Hava Kurumu’nca Mersin'de açtğım model uçak kursları, Türk kuşu planör kampına, yüksek ehliyet için yolladığım öğrencilerin sayısal çokluğu nedeniyle verilen ödül8.

İçel Sanat Kulübünce verilen onur belgeleri, 9.

Birileri tarafından bana yönlendirilmiş övgülerdir. Bana göre tabanı kaygandır. (hele hele zaman içinde erezyona uğramışsa)

Mersin Liselileri Derneği’nin, lütfettiği sergi çağrısına nedense çok sevindim. Sanki işbilgisiresimyazı öğretmenliğinden kayhalanan bir övgü gibi duyumsadım yorumladım. Böylece duygularımı seninle paylaşmak istedim. Ayrıca organizasyonun da size bırakılmış olması, geçen öğretmenlik süremin tanığı olmanızla yüreklendim.

Sizi öper, sağlıklar diler, kolay gelsin derim.

Programın oluşumunda, düşündüğünüz, sormak istediğiniz bir şey olursa, alo derseniz yeterli.

Not: Bugün Rafet geldi. Çok geniş sevgi yüklü düşünceleri var. Ama gerek iç gerek dış huzuru endişe verici. Sizin örgünüze, gücünüze güveniyorum. Kolay gelsin.

E. Aydın, 5Ağustos2000



Yüklə 2,29 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   72   73   74   75   76   77   78   79   ...   97




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin