Dr nazim beratli



Yüklə 0,7 Mb.
səhifə24/40
tarix23.01.2018
ölçüsü0,7 Mb.
#40277
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   40

KÖYÜN HALKI NE OLDU


Bodamya köyü nüfusunun, Latin kraliyet sarayı çalışanlarından olup, Osmanlı fethinden sonra islamiyete geçerek, Türkleştikleri varsayımı, hiç de dikkate alınmayacak bir iddia, değil... Bunun en büyük kanıtı, şu:

Bilindiği gibi, Osmanlı yönetimi, hristiyanların yaygın olarak islamiyete geçmesini, istemez. Bunun nedeni, onlardan alınan vergilerin, hazinenin önemli bir bölümünü oluşturmasıdır. Bu, üç ton altına tekabül eden yıllık gelirin, kaybı anlamına gelir. Ama öte yandan Osmanlı Devleti'nin bir de şer'i yapısı vardır. Müslüman olmak isteyene bu izni vermemek de ona aykırıdır. Osmanlı hukukçularının buna bulduğu çözüm, müslüman olmak isteyenin bu arzusuna izin vermek ama buna mukabil, hem kendisi ve hem de gelecekteki bütün torunlarından, hristiyanlardan alınan vergileri tahsil etmeye devam etmektir. Ahmet Gazioğlu'nun, Kıbrıs'ta Türkler kitabının İngilizce edisyonunda yayınladığı bir tabloda, adaya İngiliz yönetimi geldiğinde, Bodamya ve Luricina'dan hala Cizye vergisi toplandığı görülmektedir! Cizye, en önemli hristiyan vergisidir. Bu gerçeklik, hiç bir itiraza fırsat tanımamacasına, sözkonusu köylerin kökenini ele verir.

Nitekim, Historic Cyprus adlı eserin sahibi Rupert Gunnis, Di Casnola'nın bazı izlenimlerini aktarır. Di Casnola, adaya Amerikan Konsolosu sıfatı ile gelip, tarihi eserlerini yağmalayan bir İtalyan olup, Kıbrıs'ta 19.yy'da bulunmuştur.

MACUN YERKEN


Di Casnola'nın adada bulunduğu dönemde, Bodamya üç önemli Türk'e aittir. İtalyan, bunların bahçelerini kazarak, bir hazine bulduklarını duyar ve onları ziyarete gider. Bu ziyaret esnasında, kendisine kahve ve macun ikram edilir. Mehmet Efendi'nin evinde, macun yemesi için servise getirilen kaşıklar üzerinde, St Mark Aslanı ve Kraliyet arması işlenmiş olduğunu gören Di Casnola, hayrete düşer ve bunların nereden bulunduğunu sorar? O bir hazine peşindedir...

Ev sahibi, isterse o kullandığı kaşığın kendisine armağan edilebileceğini söyler ve konuyu kapatır. İtalyan'ın daha sonraki ziyaretlerinde, kraliyet yemek takımına ait bu kaşıklar, bir daha ortaya çıkarılmaz!

Acaba o kraliyet kaşıkları, gerçekten de yerin altından mı çıkarılmıştı? Yoksa, aile yadigarı olarak, sarayın mabeyncisinden, torunlarına mı geçmişti?

Bu soruyu soracak o kadar çok dostum var ki?

Hepsi de Bodamyalı...

Kaşıkların sırrı, çözülemeyecek gibi, değil!..




Not: Bu yazı, Rupert Gunnis'in Historic Cyprus ve A. Gazioğlu'nun Turcs in Cyprus adlı kitaplarından yararlanılarak yazıldı.


DEĞİRMENLİK SUYU




ÇİÇEK LAHANASININ VATANI VE NUH TUFANI


Bilindiği gibi, Trodos ve Girne Dağları arasında uzanan ovaya, ada halkı iki isim verir:

Yerolakko (Alayköy ) Eşiği'nin doğusu Mesarya, batısı ise, Omorfo Ovası diye adlandırılır. Lefkoşa ile Mağusa arasında uzanan Mesarya ovası, kurak tarıma fazla elverişli olmayan, daha çok hayvancılığa uygun bir bozkır manzarası arzeder. Bugünkü Lefkoşa - Mağusa yolunun kuzeyi, tam bir bozkır havası gösterirken, yoldan güneye doğru gidildikçe, daha sulak arazilere rastlamak, olasıdır. Girne dağlarının yamaçlarından başlayarak, güneye doğru uzanan bu kurak alan, doğuda nerede ise Lefkoşa'dan Karpaz yarımadasının başladığı bölgeye kadar, ulaşır. Batıda ise, ayni kurak bölge, Mirtu' da ( Çamlıbel ) sona erer. Kıbrıs için oldukça geniş bir alanı içeren bu kuşak, bir tek yerde zümrüt gibi parlayan bir yeşille süslüdür. Orası, Türkler'in Değirmenlik; Rumlar'ın ise, Kythrea dedikleri köyün bulunduğu, yerdir. Burada, Girne Dağları arasındaki Kephalovryso

( Başpınar) denilen bir bölgede, dağın yamacından fışkıran su, Mesarya'nın ortasında, adeta bir vahanın doğmasına yol açmaktadır.

SU YAŞAMIN KAYNAĞI


Eskiden, pınar ve akan su çevresindeki dört köyün birleşmesinden oluşmuş olan Değirmenlik'te, suyun bol olması dolayısıyla, Orta Çağ'da kurulmuş olan ve Lefkoşa'nın un ihtiyacını karşılayan değirmenler nedeniyle, buranın Türkler ağzındaki adı, değişmiştir. Luzinyan döneminde, köy çevresinde, pamuk tarımı yapıldığı bilinmektedir. Buradaki kiliselerden birinin, St. Andronicos'un yanındaki bir küçük şapelin Maronitlere ait olmasından, orta çağda burada bir miktar da Maronit'in yaşadığını, yani Kythera'nın, önemli bir yerleşim birimi olduğunu anlamaktayız. 1220'de, Luzinyan kraliçelerinden Alice, buranın değirmenlerini kocası Kral Hugh'un ruhu için, Lefkoşa başpiskoposuna bağışlamıştır. Yani Değirmenlik bir anlamda, Kral Hugh adına vakfedilmiş bir hristiyan evkafı da olmuştur. Ancak, Değirmenlik'in en büyük ünü, 1604'te köy çevresindeki tarlalarda yetişen karnabahar'ın ilk defa Avrupa'ya ihraç edilmesi ve bu sebzenin Avrupa'da da tanınması ile olmuştur.

BİR NEHİR NERDEN GELİR


Bölgenin ve köyün candamarı olan pınarın kaynağı hakkında, köylüler arasında yaygın bir inanış vardır. Buna göre, çok eski yıllarda, herhalde Bizans dönemi veya daha eski zamanlarda, Anadolu'dan bir ana kız, Kıbrıs'a gezmeye gelirler. Adada dolaşırken kız, bir delikanlıya aşık olur. Anne bu aşkı onaylar ve gençler evlenirler. Delikanlı Kythrea köyünden olup, yeni evli çift, kayınvalide ile birlikte, bu köye yerleşirler. Gel zaman, git zaman, kayınvalide bir gün pınarbaşına çamaşır yıkamaya gider. Anadolu'lu kadın, tam da pınarın başında çamaşırlarını yıkamaktayken, su almak için kaynağa eğildiğinde, hayretle, suyun içinde, gümüş bir tas olduğunu görür ve onu alır. Bu tas, kendisinindir. Yıllar önce Anadolu'daki evinin yanından geçen ırmakta, yine çamaşır yıkamaya gittiği bir gün, onu suya düşürmüç ve su gümüş tası alıp, gitmiştir.

Anadolu'da ırmağın alıp gittiği gümüş tas, Kıbrıs'ta Değirmenlik pınarından çıkmıştır. Yani:

Anadolu'da biryerlerde yerin altına giren bir nehir, denizin altından geçerek, Değirmenlikte, tekrar gün ışığına kavuşmaktadır...

Bu, çok eski bir halk inancı...

Jeoloji bilimi, bu inancı doğrulamıyor...

Ama, Rupert Gunnis, ayni pınarın yanıbaşında, bizzat kendisinin, bir cüce fil dişi fosili bulduğunu yazıyor ki işte onu, jeoloji, doğrulamakta!




Yüklə 0,7 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   40




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin