Menzil i Baş İskele :
................ (25.5 satır boş) ................[244a]
Andan yine gemiye süvar olup otuz mil,
Menzil i İskele i Dil : Karşu tarafında gine Gekbiziye dili derler. Üsküdar tarafından ammâ bu dil Herseke tarafında hakîkatü'l-hâl deryâ içre girmiş bir dildir.
Hikmet i Hudâ sebeb i hilkat i dil: Bir gün bir seyyâh ı âlem, Orhân Gâzî asrında bu mahalle gelüp keştîbânlara eydür "Oğullar beni karşu tarafa geçirin" der. Gemiciler dervişi karşu geçirmeyüp giderler. Hemân dervîş-i dilrîş i âlim u âmil u ârif i billah eteğine toprak doldurup "Biz karşuya bi-emrillahi Te‘âlâ böyle geçeriz" deyü eteğinden türâbı deryâya dökdükçe deryâ kara olup yürüyerek geminin ardı sıra yürür. Gemiciler bu hâli görüp "Meded Sultânım boğazı doldurup ekmeğimize mâni‘ olup İslâmbol'dan İzmit'e gemiler geçmez olur. Lütf edüp gemimize girin" deyü ricâ ederler. Anlar dahi on iki bin adım kadar deryâyı dil gibi doldurdukdan sonra gemiye girerler. Hâlâ anınçün dil derler, bir sivri kumsal burundur. Ve dervîş hazretleri karşu cânibe geçüp keşf [ü] kerâmet etdikleriyçün derhâl rûh ı pâklerin cânib i Hakka teslîm edüp Gekbiziye dili iskelesi hânı kurbunda Dil Baba Dede medfûndur. Kuddise sırruhu.
Ve bu merkûm Hersek[e] dili kurbunda bir hân ı azîm vardır, âyende vü revende anda mihmân olup karşu tarafda kayıklar gelmeğe muntazır olurlar. Sene ( ) târîhinde Hersekoğlu Ahmed Paşa, Ebü'l-feth vezîridir. Ol hân anların binâsı olmağıla Hersek dili derler bir burundur. Ba‘dehû bu dilden bâdbân ı keştî açup elli milde,
Evsâf ı Menzil i kal‘a i Kara Yalova : Kal‘ası ve şehri tekür kral kızı ( ) ( ) nâm bir krâle binâsıdır. Sene târihinde Osmân Gâzî fermânıyla Kara Yalvac oğlu feth etmeğile Yal[o]va derler. Feth etmede usret çekmeğile kal‘ası münhedim olup ba‘zı yerlerde eser i esâsları nümâyândır. Zamân ı Yıldırım Hân'da Bursa sancağı hükmünde tahrîr olmuşdur. Yüz elli akçe kazadır ve yeniçeri serdâr ve subaşısı vardır. Şehri cümle yedi yüz evdir, serâpâ kiremit örtülü bâğlı ve bâğçeli ma‘mûr hâne i fukarâlardır. Ve yedi mihrâbdır, çârsû içinde bir minâreli ve kiremit örtülü cemâ‘at i kesîreye mâlik câmi‘dir. ( ) ( ) binâsıdır. Bir hammâmı ve üç hânı ve kırk elli dükkânı var. Leb i deryâdadır, ammâ âb [u] hevâsı sakîl, istemekânı (?), yoğurdlu, bir kasaba i ma‘mûrdur. Ve meyve i gûnâ-gûnu gâyet memdûhdur. Bu kasabayı seyr ü temâşâ edüp anda arabalara süvâr olup kıble cânibine 5 sâ‘at gidüp,
Menzil i Germ-âb ı cihân-nümâ : Bir hâlî kûhistân içre aslâ güneş te’sîr etmez bir hıyâbân ı kûyâhdır kim her tarafında birer kûşe ibâdethâne külbe i ahzânları vardır. İki yüzden mütecaviz haymeler var. Biz dahi hayme i müzeyyen, kuşda kurup sohbete başladık. Mukaddemâ {tahrîr olunan} Dil √çmesi'nde müshil su içenler elbette bunda germ-âb ılıcalarına gelüp tahsîl i mizâc ederler, bir kûh ı bâlâ içre ılıcalardır. Yanko b. Madyân zamânı binâ olunmuşdur.
Sebeb i binâ yı germ-âb : Yanko kızı Aline nâm zimmiyye maraz ı cerebe mübtelâ olup kaş ve kirpik dökülüp çâr-darb mutarraş ışığa dönüp cüzzâm ve miskîn olur. Âhir cemî‘î hukemâ yı kudemâ bu duhtere ilâc etmede âciz olup âhir tebdîl i hevâ içün ol kızı İslâmbol'dan bu dağlara bırağırlar. Ol kız dahi bu kûh i bülendler içre serserî gezerken bu ılıca suyuna râst gelüp andan nûş eder. Bir kaç günde cerebleri kara kara yanup söner. Kıza ma‘lûm olur kim ol suda hâssa vardır deyüp her gün sudan nûş edüp suya girüp kırk günde vücûdu dürr i beyza döner. Babası Yanko'dan âdemler gelüp kızı bu hâlde görünce İslâmbol'da Yanko'ya müjde edüp kızı görmeğe bu cây ı şifâya gelüp kızını gördükde hamd i Hudâ edüp bu germ-âb üzre altı aded kubbe i azîmler binâ edüp niçe âsâr ı hayrâtlar inşa eder. Hâlâ iki kubbesi zâhirdir. Bir kubbe içre bir havz ı azîmi vardır. Suyu gâyet ıssıdır. Ammâ mâ i bârid halt edüp mu‘tedil olur. Gâyet nâfi‘ ılıcadır. Her sene kiraz mevsiminde bu dağlar benî Âdem ile bu ılıcalar hâtırıyçün ma‘mûr olur. Safâgâh mahaldir. [244b] Bunda kâmil bir hafta zevk u sefâ edüp yine arabalara süvâr olup 5 sâ‘atde,
Evsâf ı kal‘a i Samanlı ;: Sene ( ) târîhinde Osmân Gâzî fethidir, be-dest i Samanlıoğlu. Anınçün Samanlı derler. Bi-emrillah saman dahi çok olur. Leb i deryâda kal‘asın harâb edüp ancak yüz elli hâneli bâğlı ve bâğçeli ma‘mûr kasabadır. Bir câmi‘i ve üç mescidi ve bir kaç esvâk ı muhtasarı vardır. Yalova nâhiyesidir. Bunun dahi hevâsı sakîldir. Bundan yine gemiye süvâr olup yigirmi milde,
Cezîre i Heğbeli : Tokuz mil ihâta eder, bâğlı ve bâğçeli ve âb ı hayât kuyulu ve alaca alaca tavşanları var bir ma‘mûr cezîredir. Mukaddemâ Bursa'ya giderken tavsîf olunmuşdur. Andan altı milde
Cezîre i Tavşanlı:; Ma‘mûr değildir. On bir mil ihâta eder adadır. Gayrı cezîrelerin keçileri bundadır. Ve alaca tavşanları firâvan olduğundan Tavşanlı adası derler ve rakıta ağacı bu cezîrede hâsıl olur. Andan kalkup sekiz milde kürek çekerek,
Cezîre i Burğazlı: Sene ( )de Ebü'l-feth'e mutî‘ oldular. Kal‘ası leb i deryâ üzre bir yalçın kayalar üzre bir şekl i murabba‘ bir şeddâdî binâ küçük kal‘adır. Cezîresi on bir mîl ihâta eder bir cezîre i mahsûldârdır. Kal‘ası olmağıla Burgaz adası derler. Lisân ı Türkî'de kal‘aya burgaz derler. Üç yüz pâre bâğlı ve bâğçeli ve âb ı hayât kuyulu evleri vardır. Bu dahi bostâncıbaşı hükmünde ve bir yeniçeri yasakçısı vardır. Ve ( ) ( ) olmağıla subaşısı vardır. Cümle halkı Urum kefereleridir. Ma‘mûr kenîseleri vardır ve keçisi ve tavşanı gâyet çokdur. Dağlarında bâğlarının hesâbı yokdur. Ve halkı gâyet zengîn re’îslerdir. Yanovan Târîhi'nde yazdığı üzre bir kerre İşpâniye küffârı İslâmbol'a Yanko ibn Madyan'dan sonra istîlâ edüp nehb ü gâret eder ve Ayasofya deyrinde olan cemî‘î zî-kıymet sanemleri ve niçe bin hazîne mâl-i cevâhîrleri alup gemilere koyup diyâr ı İşpâniye'ye giderken bi-emrillah bir furtuna i azîme uğrayup İşpaniye'nin yedi yüz pâre gemileri bu Kızıladaların mâbeynlerinde cümlesi telattum ı deryâdan pâre pâre olup kâfirleri gark olur. Ba‘dehû bu Kızılada cezîresi ve Heybeli cezîresi ve Tavşanlı cezîresi ve Burgazlı cezîresinin kefereleri gark olan gemilerden ol mâl [u] menâlleri çıkarup mâl ı Kârûna mâlik olup ile'l-ân bu cezîre keferelerinin zengîn olmalarının aslı odur, deyü tahrîr etmişler. Andan 16 milde,
Cezîre i Kınalı : Sekiz mil ihâta eder ma‘mûr cezîredir. Yüz hâneli bir kefere karyesi vardır. Dağlarında bâğları vardır ve ekin dahi olur. Bir manastırı vardır. Andan on mil gidüp,
Cezîre i Kızılada: Yigirmi mil ihâta eder bir ma‘mûr cezîredir. İkiyüz ma‘mûr Urum hâneleri vardır. Dağları kızıl kızıl olduğundan Kızılada derler. Üsküdar toprağına karîbdir. Bir deyri ve bâğ u bâğçeleri ve cânib i erba‘asında balık dalyanları vardır. Bu cezîreler sağîr ü kebîr yedi adadır. Cümlesi bostâncıbaşı hükmünde olup Kapudan Paşa eyâletidir. Ana hâs-ı efrâz olunmuşdur. A‘vânlarından subaşıları ve birer yeniçeri yasakçıları vardır. Bu yedi adacıklar İslâmbol'a on sekiz mildir. İzmit boğazıyla Yalova önünde dizilmiş adalardır. Bu hakîr dahi bu yedi aded cezîrelerin mâbeynlerinde yedi gün eyyâmsız serserî gezüp temâşâ ederdik. Âhir Cenâb ı İzzet tokuzuncu gün bir eyyâm ı muvâfık verüp bin elli ( ) gurresinde İslâmbol'da Odunkapusu'na dâhil olup vâlideynlerimize buluşup dest i şerîflerin bûs edüp İzmit hedâyâları verüp du‘â yı hayrlarıyla behre-mend olduk. Ba‘dehû İslâmbol içre zu ( ) ay zevk u safâ edüp peder i büzürgvârımızın dünyâ ve âhiret oğulluğu Ketenci Ömer Paşa, Tarabefzûn vâlisi olup pederimiz Ömer Paşa'nın kapu kethüdâsı olup hakîri bile Tarabefzûn'a gönderdi.
Bin elli Cemâziye'l-âhirenin gurresinde vilâyet i Batum Tarabefzûn ı râhat-füzûn şehrine gitdiğimiz menâzilleri ve büleydeleri beyân eder [245a]
Evvelâ cümle yârân ı bâ-safâ ile vedâlaşup Unkapanı'nda Tırabuzanlı Fırtıloğlu'nın dikmeli karamürseline Bism-i İllâh ile süvâr olup lodos rûzgârıyla 3 sâ‘atde
Menzil i Yeniköy ;: Cild i evvelde bu kasabanın evsâfı mufassal tahrîr olunmuşdur. Bu şehrin peksimâtı meşhûr olmağıla beş yüz kantar peksimât ve zahîre ve on sandal sufra toprağı alıp ondan yine eyyâm ı lodos ile 7 sâ‘atde
Menzil i kal‘a i Kavak;: Bu dahi cild i evvelde mevsûfdur. Kavağın Sultâniye kal‘asın sene ( ) târîhinde Fâtîh i Bağdâd Murâd Hân binâ etdüğü dahi cild i evvelde memdûhdur. Bu Kavak kasabasında bir gün meks edüp cümle yolcular ve cümle Ömerpaşalılar gelüp vakt i çâştda lenger alup yelken yırtup cemî‘î umûrumuz Cenâb ı İzzet'e tefvîz edüp mütevekkilen ala'llah deyüp eyyâm ı latîf ile Karadeniz Boğazı'nda taşra çıkınca du‘â ve senâ ile Fâtihatü'l-Kitâb tilâvet edüp Anadolu kıyıların [g]özliyerek üç mil gidüp,
Menzil i iskele i İrve: Kocaili sancağı hudûdunda nâhiye ve subaşılıkdır. İskelesi başında bir câmi‘ ve bir hân ve kırk elli mahzen ve yüz aded kiremitli ve bâğlı ve bâğçeli hâneleri vardır. Kıblesi ve cânib i şarkîsi bâğlı ve bâğçeli dağlar ve çengelistânlı ormanlardır. Bunda sulanup yine Anadolu kenariyle hikmet i Huda eyyâmsız sandallar ile kürek çekerek 36 milde,
Evsâf ı menzil i kasaba i Şile;: Kocaili sancağı hâkinde kazadır ve paşa hâssıdır. Yeniçeri serdârı vardır. Cümle altı yüz ma‘mur kiremitli hâne i zîbâlar ile ârâste ve her hânesi bâğ u bâğçeler ile pîrâste olmuşdur. İskele başında ( ) câmi‘î var. Kiremitli ve bir minâreli câmi‘dir. ( ) ( )
Evsâf ı kasaba i Kefken;: ( ) var. ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ). Hammâmı ve hânları ve ( ) aded dükkânları var. Ol kadar kasaba ma‘mûr değildir. Ancak Koca-ili iskelesidir. {Kevkenden yüz mil gidüp,
Cezîre i Kerpe1: Dâiren-mâdâr ( ) mîl ihâta eder bir cezîrecikdir. Ammâ şehir [ve] hâneleri bu kadar. Kocaili sancağı hâkine bir mil karîb cezîredir. Yine Kocaili içinde kasaba i Kandırı'ya 4 sâ‘at karîb cezîredir. Kandırı, dağlarda bâğlı ve bâğçeli ve câmi‘ ve hân ve hammâmlı ve esvâk ı muhtasarlı ma‘mûr kasabadır}. Andan nehr i Sakarya Karadeniz'e bu rabta kenarında mahlût olur. Nehr i Sakarya Kütahiyye dağlarında ( ) dağından tulû‘ edüp İzmit kasabâtlarından Geyve'ye ve ( ) ( ) ( ) ( ) uğrayup bu Kerpe kasabası kurbunda Bahr i siyâha munsab olur. Andan yine eyyâmsız kürek çekerek ( ) mil gidüp
Evsâf ı Akçaşar: ( ) ( ) hâkinde voyvodalıkdır. Ve yüz elli akçe şerîf kazadır ve yeniçeri serdârı vardır. Zamân ı kadîmde âb [u] hevâsı latîf şehr i azîm imiş. Ahmed Hân asrında Kazak ı Ak keferesi ihrâk-bi'n-nâr edüp hâlâ altı yüz bâğlı ve bâğçeli Etrâk hâneleridir. Niçesi kiremitli ba‘zıları tahta örtülü hânelerdir. Çârsû içre ( ) câmi‘i kiremitli ve bir minâreli mezkitdir. Bu diyârda câmi‘e mezkît derler. Ve câmi‘i ( ) ( ) ( ) ( ) mâ‘adâ mesâcidlerdir ve cümle kırk aded dükkânları vardır. Bedâsteni yokdur. Ve bir hammâmı ve üç hânı vardır. Mukaddemâ hânın biri kurşumlu mu‘azzam hân imiş. Hâlâ kasabası ol kadar ma‘mûr ve müzeyyen değildir. Bolu şehrinin iskelesidir. Leb i deryâda serâpâ yetmiş aded mahzenlerdir kim cümle keraste ve çam tahtalarıyla memlû mehâzinlerdir ve bu şehrin kıblesi ve taraf ı şarkîsi dağlardır, dağlar üzre bâğlardır. Hevâsının letâfetinden halkı sağlardır. ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Evsâf ı Karadeniz Ereğlisi ;:
................ (2.5 satır boş) ................
Evsâf ı Çoban kullesi : Yalçın kaya üzre mükellef kal‘adır. Ammâ şâdımanı ve dizdârı ve neferâtları yokdur ve kal‘a kurbunda kal‘ayı binâ edenin beyâz taşdan bir sûreti var, gûyâ zî-rûhdur.
Andan Kaliboz ve nehr i Tufadâr ve nehr i Bartın'ı geçüp nehr i Bartın azîm çaydır. Mısır gemileri girüp yüklenir. ( ) dağlarından ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) [245b]
Evsâf ı Bartın kal‘ası ;: Ceneviz keferesi binâsıdır ve ( ) hâkinde ve ( ) nâhiyesidir ve on sekiz mil içeri bir körfezin nihâyetindedir.
................ (1.5 satır boş) ................
Bartın;'dan 18 mil cânib i şimâle gidüp,
Evsâf ı kal‘a i Amasra ;: Kayser ı Rûm binâsıdır. Sene ( ) târîhinde Kastamonu sahibi ( ) feth edüp anın destinden sene ( ) târîhinde ( ) ( ) fethidir, be-dest i ( ) ( ) Bolu sancağı; hâkinde voyvodalıkdır. Kal‘ası, leb i deryâda bir püşte i âlî üzre şekl i murabba‘dan tûlânî metîn kal‘a i hısn ı hasîndir. ( ) nâzır ( ) kapusu var. Kal‘a içre cümle ( ) hâne i zîbâlardır kim ( ) mestûrdur. Bu kal‘ayı bir kaç kerre Rus ı menhûs urup bir zafer edemeyüp hâ’ib ü hâsır gitdiler. Handakı yokdur, ammâ dizdârı ve neferâtı ve yüz elli akçe kadısı ve yeniçeri serdârı vardır ve kal‘a içre câmi‘ ve mesâcidi ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) vardır, ammâ medrese ve imâret i it‘âmı ve kurrâ ve dârü'l-hadîsi yokdur. Lâkin mükellef çârsûsu vardır. Ve bu Amasra'nın, Sinap kal‘ası cânib i şarkîsindedir. İkisinin mâbeyni karadan beş konakdır, denizden mâbeynleri yüz mildir. Ve bu Amasra, Karadeniz Ereğlisi'nin şarkî tarafındadır ve ikisi mâbeyni karadan dört menzildir ve Amasra ile Ereğli mâbeyni deryâdan elli mildir. Ve bu şehrin bâğ u bâğçesi ve gûnâ-gûn meyvesi ve âb [u] hevâsı ve mahbûb ve mahbûbesi gâyet memdûh ı âlemdir. Ve bu şehrin iki cânibinde biri şarkî ve biri garbî azîm limanları vardır kim sekiz rûzgârdan emîn a‘lâ yatak cây ı menâs limân ı hâsdır ve şark tarafındaki limânın sâhasında âb [u] hevâsı ve binâsı latîf hammâm ı dil-küşâsı vardır ve dahi varoşı ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ). İskele başında mahzenleri ma‘mûrdır. ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ). Me’kûlât ü meşrûbâtının memdûhı ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )Ve
................ (1 satır boş) ................
Ziyâretgâh ı Amasra;: ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ). Andan nehr i Kuyu, Bolu ile Kastamonu sancağı mâbeyninde hudûddur. Andan Geduz limanına varınca kırk mildir. Andan Kerenhebe limanından Kerempe burnu Sinop gibi bir burundur, ana varınca 70 mildir, bu kayalarda ibret-nümâ hatlar tahrîr olunmuşdur ( ).
Evsâf ı kal‘a i İnebolu ;: Ceneviz keferesi binâsıdır. Kastamonu hâkimi Âl i Dânişmendî'den ( ) ( ) fethidir. Andan sene ( ) târîhinde Âl i Osmân'dan ( ) ( ) fethidir, be-dest i ( ) ( ) ( ) Kastamonu hâkinde subaşılıkdır ve yüz elli akca şerîf kazâdır. Yeniçeri serdârı ve kal‘a dizdârı ve neferâtları vardır. Kal‘ası leb i deryâda ( ) şekl i muhammes bir rıbât ı kavîdir kim diller ile ta‘bîr olunmaz. ( ) kapusu var. Canib i ( ) nâzırdır. Kulle içre cümle ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) taşrada varoşu ( ) cümle ( ) mahalle ve cümle ( ) câmi‘dir. Çârsû içre ( ) câmi‘i ( )
................ (1 satır boş) ................
mesâcidleri ve ( ) aded hânları ve hammâmı ( ) ( ) ve cümle ( ) dükkândır. ( ) ( )
................ (1 satır boş) ................
Kastamonu iskelesi;dir. Bu şehrin cânib i şarkında Kastamonu iki merhale yerdir. Limanı yok açık yerdir. ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) me’kûlât ü meşrûbâtının memdûhâtından ( ) ( )
................ (1 satır boş) ................
Ziyâretgâh
................ (1 satır boş) ................ [246a]
Andan kalkup hikmet i Hudâ yine eyyâmsız sâhil i bahr ile ( ) mil gidüp kürek çekmeden keştîbânlar bîzâr olup Sinap burnu nümâyân oldu. Ammâ âhir,
Menzil i Şâtırköyü; Önüne lenger-endaht olup cümle yolcular taşra çıkdılar. Leb i deryâda kasaba i zîbâ-misâl bir ma‘mûr köydür. Kastamonu hâkindedir. Dağları balkanlı, dıraht ı müntehâlı kûh ı demâvendler olmağıla kerastesi vefret üzre olup azîm gemiler yapılır. Halkı cümle marangozdur. Andan cânib i şimâle yine leb i derya ile altmış mil,
İstefan karyesi ;: Bu dahi leb i deryâda bâğlı ve bâğçeli Kastamonu hükmünde kasaba-misâl mu‘azzam köydür. Cümle evleri kiremit yerine kayağan taşı örtülüdür. Andan ( ) mil ( ) ( ) ( ).
Evsâf ı şehr i atîk [ü] mahbûb ya‘nî kal‘a i Sinop
{Hicretin sene 92 târîhinde Âl i Emeviyyûn'dan Süleymân b. Abdullah fermânıyla kız karındaşı oğlu Ömer b. Abdül‘azîz İslâmbol'u muhâsara edüp bî-feth avdet edüp bu Sinop kal‘asın dahi muhâsara edüp bî-feth rücû‘ etdiler} Sinop ( ) galatdır, ( ) binâsıdır. Kastamonu hâkimi Ulu Beğ ( ) fethidir. Andan sene 796 târîhinde Yıldırım Bâyezîd Hân fethidir. Gâyet sa‘b u metîn u kavî kal‘a olmağıla Rûm keferesi elinden üçüncü muhâsarada usret ile feth olup Kastamonu eyâletinde serbest ve mu‘âf ve müsellem mefrûzu'l-kalem ve maktû‘u'l-kadem ze‘âmetdir. Dizdârı ve serdârı ve kal‘a neferâtları ve üç yüz akçe pâyesiyle kadısı ve şeyhülislâmı ve nakîbü'l-eşrâfı ve a‘yân [u] eşrâfı vardır. Ekseriyyâ halkı tüccâr ve neccâr ve sevdâger i berr u bihârdır. Bir fırkası avân ve bir zümresi ulemâ ve meşâyihândır. Halkı ekseriyyâ çuka ferâce ve bogasi hil‘at giyerler. Ve erbâb ı ma‘rifetler bu şehri 17 iklîm i örfiyyede bulmuşlar. Kıble ve şark cânibi dağları serâpâ bâğlardır. Cânib i şarkîsinde şehr i Kastamonu üç günlük yoldur. Bu şehr Karadeniz'in Anadolu tarafı sâhilinde Sinap Burnu demekle ma‘rûf bir burunda vâkı‘ olmuşdur kim Karadeniz'in garb tarafında ( ) mil Rûmeli cânibinde bu Sinop'a mukâbil Keliğra Sultan kayaları vâkı‘ olmuşdur. Sinap ile ol Keliğra burnu mâbeyni gûyâ bir boğazdır. İslâmbol tarafı ve Tarabozan tarafı yine vâsi‘ deryâlardır. {Sinop İslâmbol'a beş yüz mildir}. Ve bu kal‘a i Sinop, şehr i Samsun'un garb tarafındadır. Sinop ile Samsun'un arası dört merhale yerdir. Ve kal‘ası bir püşte i âlî üzre üç kat Şeddâdî rıhtım Kayser ı Rûm oğlu Sinopa nâm kralın binâsıdır. Ammâ gâyet sedd i metîn kal‘a i sengîndir. Dâiren-mâdâr cirmi ( ) adımdır ve cümle ( ) kulle ve altı bin altı yüz bedendir ve cümle ( ) kapudur. Evvelâ Kum kapusu ve Meydân kapusu ve Tershâne kapusu ve Yenicekapu ve Tabahâne kapusu ve İçhisarın Lonca kapusu cihânnümâdır. Ve Uğrunkapu ve aşağı kal‘ada Deniz kapusu. Bu merkûm kapuların cümlesi ikişer kanatlı demir kapulardır kim her biri birer bâb ı Kahkaha'dır ve bu kal‘a bir düz yirde vâkı‘ olup iki cânibin deryâ döğer ve bu kal‘anın eşkâli şekl i murabba‘dan tûlânîce vâki olmuşdur. Ammâ Bozdepe dağından nazar etsen gemi alboratası kesiminde üç kat bir gûne kal‘a i metîndir. Dizdârı kal‘anın top menzilinden ba‘îd giderse şehirlilerin ellerinde olan hatt ı şerîfleri mûcebince dizdârı katl etmeğe me’mûrlardır. Ol havfden fakîr-İ dizdâr bir top menzilinden ba‘îd gitmeğe kâdir değildir. Cümle altı yüz müsellah ve şecî‘ ve bahâdır neferâtları vardır. Sene ( ) târîhinde Sultân Ahmed Hân asrında bu kal‘ayı Kazak ı Ak ale'l-gafle bir şeb i muzlimde nerdübânlar ile serîka edüp Vezîria‘zâm Nasıf Paşa bu Sinop kal‘asın küffâr alduğun Ahmed Hân'a i‘lâm etmeyüp ketm etdiğiyçün katl olundu. Ba‘dehû bu kal‘ayı küffârdan halâs edüp elli kul dahi aşağı kal‘aya koyup bin kantar barud ı siyâh ve sagîr ü kebîr bin pâre top koyup cümle âlât ı cebehânesi ve gûnâ-gûn âlât ı silâh ı gûnâ-gûnlar ile müzeyyen etdiler. Ol asrdan berü her şeb ikişer yüz âdem bölükbaşıları ve çavuşlarıyla tâ sabâha dek dîdebân ve nigehbân ve gafîrlik edüp ba‘de't-tabl ve nefîr nevbetciler feryâd ederler. Beyt:
Kal‘a i tende çalar nevbetini nâlelerin
Çağırır burc ı bedenden "Gönül Allah yekdir!"
Her şeb böyle deyüp nevbet beklerler. Cenge âmâde kal‘a i pür silâhdır. Niçe giceler küffâr ı dûzah-karâr gelüp muhâsara edüp niçe bini dendân ı tîğdan geçüp hâ’ib ü hâsir gidüp hamd i Hudâ Murâd Hân ı Râbi'den beri gelmediler. Ve bu mertebe metânet üzre olan kal‘a i hısn ı hasînin enderûn [u] bîrûnunda [246b] cümle yigirmi dörd mahalledir ve kefere mahallesi cümle leb i deryâya vâki olup bin yüz aded harâc verici keferelerdir. Ancak yüz kefere kal‘anın ta‘mîr u termîmî içün mu‘âflardır. Ve cümle ( ) bin altmış aded kat-ender-kat kâr ı kadîm kârgîr binâ hânedân ı kadîmlerdir, umûmen ( ) -gûn örtülüdür, cümle hâneleri cânib i garba deryâya nâzırdır. Ve bu şehr cümle ( ) mihrâbdır, cümleden ma‘bed i kadîm kal‘ada Sultân Alâeddîn Câmi‘i kurşum kubbeli ve bir minâreli câmi‘dir, tûlu kâmil yüz adımdır, ve bir cirm i latîfi var kim misli bir diyârda yokdur, ( ) kapusu vardır, mihrâbı ve mü’ezzin mahfili musanna‘dır. Ammâ
Evsâf ı minber i Câmi‘ i Sinop: Eyle bir musanna‘ mermer i ibret-nümâdır kim sitâyişinde kerrûbiyânlar dahi âcizlerdir. Lâkin alâ-kadri't-tâka bu hakîr i pür-taksîr deryâda katre [ve] güneşde zerre kadar tavsîf edelim. Evvelâ üstâd ı kâmil i kudemâ bu minberi altı kıt‘a mermer i hâmdan inşa edüp her pâresin birbirine eyle mümtezic etmiş kim ne kadar kuvvet i basara mâlik olan Cemşîd i hezârfen kimesneler im‘ân-ı nazar ile bu minbere nazar etseler her kıt‘a taşın birbirine imtizâcı yerin fark edemezler. Gûyâ yekpâre bir minber i ra‘nâdır. Cenâb ı İzzet rûy ı arzda ne kadar nebâtât [u] şükûfe ve ezhârât halk etmişse üstad ı mermer-bür nakkâş yed i tûlâsın ayân edüp bu minberde icrâ etmişdir kim diyâr ı İslâm'da bir minber buna mu‘âdil değildir. Meğer Bursa'da Ulu Câmi‘ minberi ola. Ammâ bu minberin tarz [u] tarhı rub‘ ı meskûnda yokdur. Zîrâ bunda olan üç kat biri biri altında islimî ve rûmiler ve dal kırma [ve] zülf i nigâr ve nilüfer-i çîn ve gül i nesrîn nakışları ile müzeyyendir. Hulâsa i kelâm cemî‘î seyyâhân ı berr u bihâr ve üstâdân ı hezâr-kâr ı zevi'l-iktidâr olanlar bu minber i ibret-nümûnu görüp engüşt ber-dehen edüp "Bu makdur ı beşer kârından değildir. Ancak bir kibâr ı evliyâullahın ızhâr ı kerâmetidir" derler. Tâ bu mertebe sihr i i‘câz bir minber i bî-misâldir. Bu câmi‘ i zîbâ kal‘a varoşunda olmağıla cemâ‘at i kesîreye mâlik ma‘bedgâh ı kadîm müstecâbü'd-da‘ve yerdir.
Ve Süleymâniye Câmi : İç hisârda bir minâreli ve kiremitli câmi‘dir. Ve Yeni Câmi‘, Meydân kapusundadır. Ve Câmi‘ i Ayasofya, bu dahi ma‘bedgâh ı kadîm kiremitli câmi‘dir. Ve Kefeli Câmi‘i Meydân kapusundan taşradır. Ve Mehemmed Ağa Câmi‘i kal‘a yazısındadır. Bu dahi kiremitlidir ve bir minâre i mevzûnu var. Bu câmi‘ler cümle cemâ‘at i kesireye mâlikdir.
Evsâf ı Mesâcid : Evvelâ Kapan mescidi ve Arasta mescidi ve Şeyh mescidi ve Demirlioğlu mescidi ve Tabahâne mescidi ve Kadı mescidi ve Arslan Beğ mescidi ve Yenimahalle mescidi ve Meydân kapusu mescidi ve Sarây mescidi ve Kubâd Efendi mescidi ve Tay Boğa mescidi ve Şeker Ana mescidi ve İskele mescidi ve Bozdepe'de Maksûd Efendi mescidi ve yalıda Mustafa Efendi mescidi. Ma‘lûmumuz olan cevâmi‘ ü mesâcidler bunlardır.
Evsâf ı hammâmât; : Evvelâ Yukaru Bâzâr'da Çifte hammâm [ve] Aşağı hammâm yektâdır. Yalı hammâmı dahi yektâdır. Bunlardan mâ‘adâ bildiğimiz hammâmlar yokdur. Ve gâyet âb u hevâsı ve binâsı latîf, hûb u merğûb hammâm ı dil-küşâlardır.
Cümle ( ) hân ı tüccârdır. Evvelâ: ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ).
Ve Medrese i Sultân Alâeddîn ve cümle altmış mekteb i sıbyân ı ebced-hânı vardır.
Bu şehri temâşâ etdiğimiz mahalde merd u zenden [ve] duhter u sıbyândan iki bin hâfıze ve hâfız ı Kelâmullah vardır deyü a‘yan ı vilâyet tefâhur kesb ederler. Ve bir imâreti ve bir dârü'l-hadîsi ve üç dârü'l-kurrâsı var. Ve cümle bin seksen dükkân ı âbâdândır. Cemî‘î zî-kıymet eşyâlar mevcûddur. Me’kûlât ü meşrûbâtının memdûhâtından has ve beyâz ekmeği, ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Ve limanı kapulu limandır, gâyet vâsi‘dir. Sekiz rûzgârdan emîn, a‘lâ demir dutar yatakdır. Karadeniz'de bundan latîf liman meğer Balıklova limanı ola, ammâ bunun latîf suları vardır. Ve bu şehrin âb [u] hevâsının letâfetinden câ-be-câ Etrâk mahbûbî ve mahbubeleri olur kim tenâsüb i a‘zâya mâliklerdir.
Evsâf ı ziyâretgâh ı Sinop : Evvelâ Seydî Bilâl Sultân ve Sübhân Hoca ve kal‘a içinde Yeşil Türbe'de Cici Sultân ve Alâeddîn medresesinde Kadı Beğ Sultân ve aşağıda Bekir Hoca ve Kumkapu'da İmirza [247a] Efendi ve civârında Hamza Efendi ve kurbunda Emîr Efendi Kaddesenallahu bi-sırrıhi'l-azîz.
Ziyaret etdiğimiz azîzler bunlardır. Bu şehrin cânib i cenûbında cebel i Bozdepe nâmıyla meşhûr bir kûh ı bülend vardır, küşâde hevâda ( ) mîl karşu Rûmeli'nde Keliğra dağları nümâyândır. Ve bu Bozdepe'de tilki ve çakal ve zerdeva ve ayu gâyet çok olur. Bu şehri üç günde seyr [u] temâşâ edüp andan yine gemilere süvâr olup ( ) mîl,
Dostları ilə paylaş: |