8/444/2163 İstanbul'da, Ali Paşa-yı Cedit evkafının katibi ve buna görevini yaptırmayan vakıf mütevelli arasındaki ihtilafın ilgili kadılıkta görülmesine dair hüküm.
İstanbul kãimmakãmına ve kãdîsına hüküm ki:
İstanbul'da vâkı‘ Alî Paşa-yı Cedîd evkãfınun bi’l-fi‘l berât-ı şerîfümle kâtibi olan Mehmed zîde kadruhû arz-ı hâl idüp hâlâ vakf-ı mezbûr mütevellîsi kifâyetine müte‘allık umûr-ı vakfa bunı müdâhale itdürmeyüp mahfî kendüsi mâl-ı vakfa gadr olınduğın bildürüp şer‘le görilmek içün hüküm yazılmışdur.
Fî evâsıt-ı M sene [10]84[27 Nisan-7 Mayıs 1673 ]
8/448/2180 İstanbul'da, vakıf tevliyeti hususunda taraflar arasındaki ihtilafta tevliyet kimin hakkı ve vakıf şartı her ne ise bildirilmesine dair hüküm.
İstanbul kãdîsına hüküm ki:
İstanbul sâkinelerinden Rahîme nâm hâtûn arz-ı hâl idüp mukaddemâ mezbûrenün dedesi Hâcı Sâdık mahrûse-i merkúmeda vâkı‘ taht-ı nezâretinde olan evkãfınun tevliyeti oğlı Ahmed ve ba‘dehû Ahmed'ün evlâdınun aslâhına vakfiyye-i ma‘mûlün bihâsından şart ve ta‘yîn idüp dîğer oğlı Mahmûd ve Mahmûd'un evlâdından olanlara şart itmiş değil iken hâlâ mezkûre Rahîme aslâh evlâddan iken meşrûtası olmayan Mahmûd'un evlâdından Sâlih nâm kimesne tevliyet-i merkúmeyi bir tarîkle hilâf-ı şart-ı vâkıf olup5 zabt idüp mezkûre Rahîme'ye gadr itmeğle bu bâbda vakfiyye-i ma‘mûlün bihâsı ve fetvâyı şerîfe nazar ve şer‘le tefahhus olınup tevliyet-i merkúme kangınun hakkı ve şart-ı vâkıf her ne ise nezâretün hasebiyle arz eylemen bâbında hükm-i hümâyûnum recâ eyledüği ecilden vech-i meşrûh üzre arz eylemen içün hüküm yazılmışdur.
Fî evâhir-i M sene [10]84[8-17 Mayıs 1673 ]
8/465/2256 İstanbul'da, Kasım Ağa evkafı hesaplarının usulünce görülmüş olduğunu bildiren eski vakıf mütevellisi ve bunun hesaplarını tekrar gördürmek isteyen yeni mütevelli arasındaki ihtilafın ilgili kadılıkta görülmesine dair hüküm.
İstanbul kãdîsına hüküm ki:
İstanbul'da vâkı‘ müteveffâ Kãsım Ağa evkãfınun evlâdiyyet [ve] meşrûtiyyet üzre sâbıkã mütevelliyesi olan Âyişe nâm hâtûn arz-ı hâl idüp evkãf-ı mezbûrun nâzırı İstanbul'da mi‘mârbaşısı olanlar olmağla evkãf-ı mezbûrun zabt eyledüği yirlerün muhâsebesin evkãf-ı mezbûrun nâzırı mi‘mâr ağa muvâcehesinde görüp zimmetinde mâl-ı vakfdan bir akçe ve bir habbe bâkï kalmamağla yedinde memhûr temessüki virüp dahl olınmak îcâb eylemez iken hâlâ vakf-ı mezbûrun mütevellîsi olan Kãsım nâm kimesne mücerred ahz ve celb içün ben senün muhâsebeni tekrâr gör[dürü]rüm diyü hilâf-ı şer‘-i şerîf rencîde ve remîde itmekden hâlî olmaduğın bildürüp vech-i meşrûh üzre amel olınmak içün hüküm yazılmışdur.
Fî evâil-i S sene [10]84 [18-27 Mayıs 1673]
8/466/2262 Şemsruhsar Hace'nin azatlılarının evladına vakfettiği evin süknasını talep eden kadın ve bu evi satın aldığını iddiasıyla zapteden şahıs arasındaki ihtilafın ilgili kadılıkta görülmesine dair hüküm.
İstanbul kãimmakãmına ve kãdîsına ve bostâncıbaşısına hüküm ki:
Rahîme nâm hâtûn sarâylı Dergâh-ı mu‘allâma arz-ı hâl idüp mezkûr[e] Rahîme müteveffiye Şemsrûhsâr Hâce'nün evlâd-ı utekãsından olup meşrûta-i vâkıf üzre kendüye meşrûta olan süknâsın taleb itmek istedükde Alî nâm bostâncı şirrete sülûk idüp zikr olınan menzili ben satun aldum hüccetüm vardur diyü dahl ve niza‘ itmeğle meşrûtası olan menzil kendüye alıvirilüp icrâ-yı hakk olmak içün bundan akdem emr-i şerîfüm virilüp mezbûr Bostâncı Alî da‘vet-i şer‘-i şerîf olındukda Bıyıklı Ahmed ve bostâncılar odabaşısı olan (boş) nâm kimesneye isnâd itmeğle itâ‘at-i şer‘-i şerîf itmeyüp gaybet itmeğle icrâ-yı hakk olınmayup mezbûreye gadr olınduğın ve bu bâbda da‘vâsına muvâfık müte‘addid fetvâ-yı şerîfleri ve vakfiyyesi olduğın bildürüp mûcebince amel olınup şer‘le görilüp meşrûtası olan süknâ kendüye alıvirilüp icrâ-yı hakk olınmak bâbında emr-i şerîfüm recâ itmeğin şer‘le görilmek içün hüküm yazılmışdur.
Fî evâil-i S sene 1084 [18-27 Mayıs 1673]
8/479/2329 İstanbul'da, Sancaktar Hayreddin mescidi mahallesi halkından, mülk evlerinin arsalarının Koca Mustafa Paşa vakfına ait olduğundan bahisle mukataa bedeli talep eden şahsın, Koca Mustafa Paşa'nın bu mahallede vakıf arazisi bulunmadığından men edilmesine dair hüküm.
İstanbul kãimmakãmına ve kãdîsına hüküm ki:
İstanbul'da Sancakdâr Hayreddîn mescidi mahallesi ahâlîsi Dergâh-ı mu‘allâma gelüp hîn-i fethde mahalle-i mezbûreye on dokuz avârız hânesi kayd olınup ve Koca Mustafâ Paşa'nun mahalle-i merkúmede vakf arâzîsi itmeğin bunlarun tasarruflarında olan mülk menzilleriyçün mukaddemâ mukãta‘a [ile] alıvirdüm diyü hilâf-ı şart-ı vâkıf mukãta‘a talebiyle bunları rencîde vü remîdeden hâlî olmadukların bildürüp men‘ u def‘ olınmak bâbında emr-i şerîfüm recâ eyledükleri ecilden Defterhâne-i âmiremde mahfûz olan defter-i evkãfa mürâca‘at olındukda Koca Mustafâ Paşa'nun mahalle-i merkúmede vakıf arazîsi yokdur diyü arz olınmağla hilâf-ı defter rencîde itdürilmemek içün yazılmışdur.
Fî evâil-i S sene [10]84[18-27 Mayıs 1673 ]
8/480/2361 İstanbul'da, Hoca Mustafa mahallesindeki Şemsruhsar Hace'nin azatlılarının evladına vakfettiği gayrimenkulleri zaptetmek isteyen kadın ve bunları vakıf şartına aykırı olarak zapteden şahıslar arasındaki ihtilafın ilgili kadılıkta görülmesine dair hüküm.
İstanbul kãimmakãmına ve kãdîsına hüküm ki:
Harem-i hümâyûnum emekdârlarından Rahîme nâm sarâylı arz-ı hâl idüp İstanbul'da Hâce Mustafâ(?) mahallesinde müteveffiye Şemsrûhsâr Hâce'nün utekãsı evlâdından olup müteveffiye-i mezbûrenün mutasarrıfe olduğı beş bâb mülk odalarınun süknâsın evlâd-ı utekãsına vakf ve şart ve ta‘yîn idüp bu dahi evlâd-ı utekãdan olmağla ber mûceb-i şart-ı vâkıfe zikr olınan odaları alup zabt itmek istedükde âhardan Abdurrahmân ve Ca‘fer nâm kimesneler ile Âyişe nâm hâtûn hilâf-ı şer‘-i şerîf dahl itmeğle mezkûreye gadr eyledüklerin ve yedinde fetvâ-yı şerîfesi vakfiyye-i ma‘mûlün bihâsı olduğın bildürüp şer‘le görilüp ihkãk-ı hakk olınmak içün hüküm yazılmışdur.
Fî evâil-i S sene [10]84 [18-27 Mayıs 1673]
8/488/2377 İstanbul'da, İshak Paşa'nın yaptırdığı mescidin evkafının akar defterleri karışık olup bazı akarlar sahte belgelerle zaptolunduğundan vakfın bütün oda ve dükkanlarına ait belgelerin yeniden deftere kaydolunup sahtelerinin iptaline dair hüküm.
Âstâne'de müfettiş-i evkãf kãimmakãmına hüküm ki:
Mahrûse-i İstanbul'da vâkı‘ müteveffâ İshak Paşa binâ eyledüği mescid-i şerîfün evkãfı mütevellîsi olan Abdî zîde kadruhû arz-ı hâl idüp murûr-ı eyyâmıyla evkãf-ı mezbûrun akãrâtlarınun defterleri muhtell olmağla müste’cirlerinün ba‘zıları hilâf-ı şer‘-i şerîf müşevveş temessük ihdâs idüp ve ba‘zı akãrâtların bilâ temessük zabt olınup vakfa gadr olmağla evkãf-ı mezbûrun cümle odahâ ve dekâkinleri vesâir musakkafât temessükleri kıdvetü’l-havâss ve’l-mukarrebîn Sarây-ı cedîdüm ağası (boş) dâme ulüvvuhûnun nezâretindeolmağla müşârun ileyhün ma‘rifetiyle mütevellî-i mezbûr muvâcehesinde yoklanup müceddeden deftere kayd olınup ol makúle hilâf-ı şer‘-i şerîf muhdes olan temessükât ma‘mûl olmamak bâbında hükm-i hümâyûnum recâ itmeğin şer‘le görilmek içün hüküm yazılmışdur.
Fî evâil-i S sene [10]84 [18-27 Mayıs 1673]
8/493/2397 Tophâne'de, Sultan Bayezit mahallesindeki Belkıs Hatun evkafına ait arsası mukataa-i kadimeli olan evin mutasarrıfı ve evin mukataasını arttırmak isteyen mütevelli arasındaki ihtilafın ilgili kadılıkta görülmesine dair hüküm.
İstanbul kãimmakãmına ve İstanbul kãdîsına hüküm ki:
Ahmed nâm kimesne Dergâh-ı mu‘allâma arz-ı hâl idüp müteveffâ merhûm ve mağfûrun leh Sultân Bâyezîd Hân aleyhi’r-rahmetü ve’l-gufrân hazretlerinün evkãfından olup Tophâne'de vâkı‘ Sultân Bâyezîd mahallesinde müteveffiye Belkıs Hâtûn evkãfından olmak üzre arsası arsası mukãta‘a-i kadîme menzili buna mukaddemâ zevcesi olup müteveffiye Şekerpâre Hâtûn bilâ veled fevt olmağla buna intikãl idüp beher sene bin üç yüz yiğirmi akçe mukãta‘asın cânib-i vakfa edâ idüp kusûrı yoğiken hâlâ evkãf-ı mezbûre mütevellîsi olan Mehmed'ün yine dîğer Mehmed ile yekdil ü yekcihet olmağla hilâf-ı şart-ı vâkıf ve hilâf-ı şer‘-i şerîf ziyâde talebiyle rencîde vü remîdeden hâlî olmayup elbette ziyâde akçe virürsin menzil-i mezbûrı ve arsa-i vakfa zabt iderüm diyü ziyâde hayf ve gadr eyledüklerin ve bu bâbda da‘vâsına muvâfık şeyhülislâmdan fetvâ-yı şerîfesi olduğın bildürüp ol bâbda hükm-ı hümâyûnum recâ itmeğin şer‘le ve kãnûn üzre görilmek emrüm olmışdur diyü hüküm yazılmışdur.
Fî evâsıt-ı S sene 1084 [28 Mayıs-6 Haziran 1673]
RAS08VF02
RAS10-13VF03
10/21/2 Sadrazam Süleyman Paşa'nın nezaretinde olan evkaf mukataalarının şefaatla kimseye verilmemesine, noksan verilen mukataaların mütevellilere ödettirilmesine dair hüküm.
İstanbul kãimmakãmı vezîr-i mükerrem Receb Paşa'ya hüküm ki:
Düstûr-ı ekrem vezîr-i a‘zam Süleymân Paşa'nun nezâretinde olan evkãfların mukãta‘alarına ba‘zı kimesneler şefâ‘at ile mütevellîsinden noksâna alup murâd eyledükleri âdemlere ziyâde bahâ ile der‘uhde idüp mukãta‘alarun harâb olmasına bâ‘is olmağla ba‘de’l-yevm mezbûrun şefâ‘atıyla bir ferde mukãta‘a virilmeyüp mütevellî-i evkãf olanlar tâlib olanlara temâmiyle der‘uhde eyleye şöyle ki mütevellîler şefâ‘at ile noksân üzre der‘uhde iderler ise noksânı mütevellîden tazmîn itdürilüp bir vechile özr ü bahâne itdürilmeye diyü sâdır olan hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûn mûcebince yazılmışdur.
Fî evâil-i B sene [10]97 [24 Mayıs-2 Haziran 1686]
10/31/4 Bursa'da, Gazi HüDivandigar câmi‘ evkafının eski mütevellisinde vakıf malından kalan akçenin tahsil edilip yeni mütevelliye teslim edilmesine dair hüküm.
İstanbul kãimmakãmı Receb Paşa'ya hüküm ki:
Mahrûse-i Burusa'da vâkı‘ merhûm ve mağfûrun leh Gãzî Hudâvendigâr tâbe serâhu câmi‘-i şerîfi evkãfınun sâbıkã mütevellîsi olan Ahmed'ün zimmetinde zuhûr iden mâl-ı vakfdan dört yük doksan iki bin yüz yetmiş sekiz akçeden teslîm eyledüği yüz on bin akçeden mâ‘adâ bâkï kalan akçeyi tahsîl ve hâlâ vakf-ı mezbûr mütevellîsi olan İsmâ‘îl Efendi'ye teslîm eyleyesün diyü hüküm yazılmışdur.
Fî evâhir-i B sene [10]97 [13-22 Haziran 1686]
10/36/3 Bursa'da, Gazi HüDivandigar câmi‘ evkafının eski mütevellisinin otuz üç kişiye ihdas ettiği vazifelerin kaldırılmasına dair hüküm.
İstanbul kãimmakãmına hüküm ki:
Burusa kãdîsı Mevlânâ Mehmed mühürlü defter gönderüp mahrûse-i Burusa'da vâkı‘ Gãzî Hudâvendigâr tâbe serâhu câmi‘-i şerîfi evkãfınun vakfiyye-i ma‘mûlün bihâsına nazâr olındukda usûl-i vakfdan ziyâde bin doksan altı senesinde mütevellî-i sâbıkınun arzıyla ihdâs olınan Ahmed ihlâshânun yevmî dört ve Mustafâ Mehmed du‘âgûy on ve Süleymân mushafhân on dört ve Süleymân fatihahân dokuz ve Hâcı Mehemmed câbi-i evâsıt(?) dört ve Macar Hasan reîscilik(?) altı akçe ve senede kırk keyl şa‘îr ve otuz keyl pirinç ve Dervîş Mehmed reîscilik iki ve Seyyid Mehmed mushafhândan(?) on beş akçe ve fatihahânlık içün senede altmış keyl hınta ve Ahmed Alî ihlâshânlık yevmî dört akçe ve senede altmış keyl hınta ve Îsâ Dede du‘agûy beş ve Mehmed ihlâshân on ve Seyyid Alî beş Halîfe du‘âgûy yevmî yiğirmi akçe ve senede seksen keyl hınta ve Seyyid Mehmed du‘âgûy beş ve Ahmed Abdurrahmân du‘âgûy beş ve Mehmed Halîfe beş ve Seyyid Mehmed Emîn dört akçe ve senede altmış kile hınta ve Mehmed mu‘temed-i hammâm idicek(?) on iki akçe ve senede altmış keyl hınta ve Ahmed Mustafâ mushafhân dört akçe ve senede altmış keyl hınta ve Ahmed ihlâshân yevmî on akçe ve senede altmış keyl hınta ve Süleymân mushafhân dört akçe ve senede altmış keyl hınta ve dîğer Ahmed ihlâshân on akçe ve senede altmış keyl hınta ve Monlâ Mehmed en‘âmhân beş akçe ve senede yüz keyl hınta ve dîğer Mehmed ihlâshân beş ve Mehmed Sultân du‘âgûy on ve dîğer Mehmed du‘âgûy on ve İbrâhîm câbicilik sekiz akçe ve senede iki keyl hınta zâid ve iki keyl şa‘îr ve Mustafâ Ahmed nâzır-ı imâret senede yiğirmi keyl hınta ve kırk keyl şa‘îr ve Süleymân kilârî yevmî on üç ve senede kırk keyl hınta zâid ve seksen keyl şa‘îr ve Mehmed Câbi meşâhid on bir akçe ve seksen keyl hınta ve kırk keyl şa‘îr zâid ve Hüseyin câbilik senede kırk keyl hınta ve kırk keyl şa‘îr ve Haleb türbedâr-ı muhdes on bir akçe ve senede seksen keyl hınta ve kırk keyl şa‘îr ve Mustafâ nâzır-ı imâret yevmî on yedi akçe zâid ve senede yedi keyl hınta ve yüz keyl şa‘îr ve Alî vekîlharç yevmî altı akçe ve senede altmış keyl hınta ve yüz keyl şa‘îr ki zikr olınan otuz üç nefer ki mecmû‘ı yevmî altı yüz otuz iki akçe mukãta‘a ile otuz bir akçe cem‘ ve senede bin kırk keyl hınta ve beş yüz yiğirmi keyl şa‘îr ve otuz keyl pirinç olup mesâlih-i vakf ba‘de’t-teslîm cibâyet-i mezbûr emînine ihtiyâc olmaduğın i‘lâm eyledüği ecilden zikr olınan muhdes vezâyif ve hidâmetların (...) ashâbı üzerinde kalup (...) âharı ref‘ olınup merhûmun Burusa'da vâkı‘ hınta mahsûlinden vakf-ı mezbûre evâmir-i şerîfe yazılmışdur.
Fî evâil-i Ş sene [10]97 [23 Haziran-2 Temmuz 1686]
11/13/4 İstanbul'da, Kumkapısı yakınında Süleyman Ağa vakfının mütevellisinden vakıf katibi ve cabisi oldukları iddiasıyla ücret isteyenlerin vazifelerinin ihdas olunduğu anlaşıldığından kaldırılmasına dair hüküm.
İstanbul monlâsına hüküm ki:
İstanbul'da vâkı‘ Kumkapusı kurbında Süleymân Ağa vakfınun evlâdiyyet ve meşrûtiyyet üzre mütevellîsi olan Mehmed zîde kadruhû gelüp ve evkãf-ı mezbûrda mukaddemâ bir tarîkle hilâf-ı şart-ı vâkıf nice vazîfeler ihdâs olup ve vakf-ı mezbûrun kurâ ve mezâri‘i olmayup musakkafât olmağla cânib-i vakfa küllî gadr olmağın fetvâ-yı şerîfe mûcebince muhdes olan vazîfeler ref‘ olınmışiken hâlâ Ömer nâm kimesne ben kâtibüm ve Mehmed nâm kimesne ben câbiyüm [diyü] hilâf-ı şart-ı vâkıf vazîfe talebiyle rencîdeden hâlî olmadukların bildürüp ve şeyhülislâmdan fetvâ-yı şerîfesi olduğın bildürüp ol bâbda hükm-i hümâyûnum recâ itmeğin Küçük evkãf muhâsebesi defterlerine nazar olındukda zikr olınan kitâbet ve ciyâbet muhdes olup hilâf-ı şart-ı vâkıf olmağla mahallinden alınup defterden ihrâc olınduğı mastûr u mukayyed bulınmağın imdi hilâf-ı şart-ı vâkıf mezbûrlar vazîfe talebiyle rencîde eylemeyüp men‘ u def‘ olınmak içün.
[Fî] evâil-i Ca sene 1099 [4-13 Mart 1688]
11/234/3 Haremeyn evkafından İstanbul, Galata, Üsküdar ve Haslar'da vakfa intikal eden evlerin bazısının ederinden düşüğe, birçoğunun arsası mukataalı ve binası mülk olmak üzre kiralanmış olduğuna, vakıf defteri haricinde kalan evlerin de usulüne uygun surette idare edilip vakıf mallarına zarar verilmemesine dair hüküm.
İstanbul ve Galata ve Üsküdar ve Hâslar kãdîlarına hüküm ki:
İftihârü’l-havâss ve’l-mukarrebîn mu‘temedü’l-mülûk ve’s-selâtîn bi’l-fi‘l Dâru’s-sa‘âdetüm ağası olup nâzır-ı evkãf-ı Haremeynü’ş-şerîfeyn olan el-Hâcc Mustafâ Ağa dâme ulüvvuhû gelüp Haremeynü’ş-şerîfeyn evkãfından taht-ı kazânuzda vâkı‘ bi hasebü’ş-şer‘ ve’l-kãnûn vakfa intikãl [iden] hâneler tarâf-ı vakfdan zabt ve icâre-i mu‘accelesi Dâru’s-sa‘âdetümde haseki olan kalemiyyenün(?) ba‘zı menzili ihrâkda muhterik ve kimi mürûr-ı eyyâm ile harâb ve ashâbınun ta‘mîre iktidârları olmayup hâkimü’ş-şer‘ olanlar ecânibden birini mütevellî nasb itmeğle ânlardan ba‘zıları içün kimi ecr-i mislinden noksân ve ekseri arsası mukãta‘alu ve binâsı mülk olmak üzre îcâr idüp bu vechile menziller defter-i vakfdan hâric kalup vakfa küllî gadr olınduğından gayri ve ba‘zı kimesneler tevliyet ve nezâreti kendülere meşrûta ve mülk iken bîvech meşrûta iddi‘â ve biz zabt ve meremâtdan ziyâde kalursa Haremeynü’ş-şerîfeyn fukarâsına biz irsâl iderüz diyü fermân nâmıyla mahsûl-i vakfı ekl ü bel‘ eyledüklerin bildürüp vech-i meşrûh üzre olan hânelere mütevellî nasb olınmak lâzım geldüği ecânibden bir ferdi hâkimü’ş-şer‘ olanlar mütevellî nasb itmeyüp Haremeynü’ş-şerîfeyne mütevellî olanlar nasb idüp evkãf hâric ez defter kalmamak içün huDîvândigâr-ı sâbık hattıyla mu‘anven virilen emr-i şerîf mûcebince hükm-i hümâyûnum virilmek recâsına i‘lâm eylemen vech-i meşrûh üzre amel olınmak üzre yazılmışdur.
[Fî] evâil-i B sene [10]99 [2-11 Mayıs 1688]
11/279/4 İstanbul'da, Sultanahmet câmi‘ yakınındaki vakıf evleri, taş odalar, imâretler ve konaklarda varissiz ölenlerin terekelerinin taksiminin Haremeyn evkafı müfettişince yapılmasına, taksim resminin vakfa verilmesine, askerî kassâm tarafından kadime aykırı müdahale edilmemesine dair hüküm.
Mahmiyye-i İstanbul'da Haremeynü’ş-şerîfeyn evkãfı müfettişi olan (boş) zîde fazluhûya hüküm ki:
Bi’l-fi‘l Dâru’s-sa‘âde ağası olan iftihârü’l-havâss ve’l-mukarrebîn el-Hâcc Mustafâ Ağa dâme ulüvvuhû arz gönderüp mahmiyye-i İstanbul'da vâkı‘ merhûm Sultân Ahmed Hân tâbe serâhûnun binâ eyledüği câmi‘-i şerîf ve imâret-i âmireleri evkãfı fî6 külli’l-vücûh serbest olup ve vakf-ı mezbûr mülhakãtından câmi‘-i merkúm kurbında vakf odalarda ve taş odalar ve dükkânlar ve imâret-i âmire ve konaklarda bilâ vâris-i ma‘rûf fevt olan müteveffânun beytü’l-mâlı defter-i cedîd-i hâkãnîde vakfa hâsıl kayd olınmağla taraf-ı vakfdan zabt olınup ve bir müteveffânun sağïr ve sağïresi ve gãib ve gãibesi kalup beyne’l-verese tahrîr ve teslîm olınmak lâzım geldükde Haremeyn müfettişi tahrîr ve tezkîre(?) üzre binde on beş akçeden hâsıl olan resm-i kısmet taraf-ı vakfa virilüp min ba‘d askerînün ve beledî kassâmları müdâhale itmemek üzre selâtîn-i mâzıyyeden hâtt-ı hümâyûn ile mu‘anven evâmir-i şerîfe virilmeyüp bu âna gelince askerî ve beledî kassâmları müdahâle idegelmiş değiller iken hâlâ askerî kassâm tarafından kadîme muğãyir dahl olınduğı bildürüp vech-i meşrûh üzre câmi‘-i merkúm kurbında olan vakfun evlerinde ve taş odalarda ve imâretlerde ve konaklarda vâkı‘ olan mevtânun sağïr ve sağïresi ve gãibesi olup beyne’l-verese kısmet lâzım geldükde sen ki müfettişi mûmâ ileyhsin kadîmden ne vechile cârî olagelmişse kadîmîsi üzre binde on beş akçe resm-i kısmet dahi(?) taraf-ı vakfa virilmek üzre hükm-i hümâyûnum virilmek recâsına arz itmeğin vech-i meşrûh üzre kãnûn üzre amel olınmak üzre hüküm yazılmışdur.
[Fî] evâhir-i B sene [10]99 [22-31 Mayıs 1688]
11/281/2 Mehmet Paşa vakfına ait Tophâne'de, Mustafa Ağa mahallesindeki evin, yine Tophâne'de, Firuz Ağa mahallesindeki mülk ev ile istibdaline dair hüküm.
Galata kãdîsına hüküm ki:
Mustafâ nâm imâm gelüp kasaba-i Tophâne'de Mustafâ Ağa mahallesinde müteveffâ Mehmed Paşa dimeğle ma‘rûf kimesnenün gallesi mahalle-i mezbûrda imâm olanlara vakf eyledüği menzil ile yine kasaba-i mezbûr mahallâtından Fîrûz Ağa mahallesinde (boş) nâm kimesnenün mülk menzilleri zikr olınan vakf menzillerden ezyed-i evfer olup istibdâli vakfa enfa‘ olduğı şer‘le ta‘yîn(?) olduğı ittifâk-ı icmâ‘-ı muvahhidîn bulınduğı mukarrerdür diyü Tophâne mahkemesinde nâib olan Mehmed i‘lâm itmeğin kãnûn üzre istibdâl hükmi yazılmışdur.
Fî evâhir-i B sene [10]99 [22-31 Mayıs 1688]
11/289/4 Firuz Ağa vakfına ait Galata'daki evin, yine Galata'daki mülk ev ile istibdaline dair hüküm.
Hâssa mi‘mârbaşı (boş) zîde mecduhûya hüküm ki:
Müteveffâ Fîrûz Ağa vakfınun bi’l-fi‘l mütevellîsi olan Abdullâh zîde kadruhû gelüp vakf-ı merkúmun vakfiyye-i ma‘mûlün bihâsında mukayyed evkãfdan medîne-i Galata mahallâtından (boş) nâm mahallede vâkı‘ vakf menzil İskele nâm zimmînün mülk menzili ile muhâlata(?) olup kãbil-i taksîm olınmayup mezbûr zimmî mahalle-i mezbûrda (boş) nâm zimmînün menzili ile istibdâle tâlib olup ve istibdâl-i vakfa enfa‘ olmağla cânib-i şer‘iyyeden hâssa mi‘mârlardan Üstâd Seyyid Mustafâ ile evvelen menzil-i merkúme üzerine varılup mütevellî-i vakf ile taleb-i istibdâl olan mezbûr zimmî muvâcehesinde menzil-i merkúmun binâ ve arsası keşf ü misâha eyleyüp takvîm-i sahîh ile tahmîn eyledüklerinden menzil-i memlûk üzerine varılup gedüği(?) binâ ve arsâsın keşf ü misâha eyleyüp takvîm-i sahîh ile tahmîn eyledüklerinden menzil-i mezbûrdan arsa ve kıymet ve ücret ve rağbet cihetinden (...) mertebesi ekser ü evfer olduğı nazar ve istibdâl olınmak cânib-i vakfa enfa‘ idüği ve bu vechile zâhir ve mukkarrer olmağın sen ki Galata nâibi mûmâ ileyhsin izn-i hümâyûn recâsına işâret ve isti‘lâm itmeğin arz olınduğı üzre mi‘mâr ma‘rifetleriyle mübâdele olınmak emrüm olmışdur diyü yazılmışdur.
[Fî] evâhir-i B sene [10]99 [22-31 Mayıs 1688]
11/386/1 Çakırcıbaşı Hasan Paşa vakfına ait Üsküdar'da, Keçeci mahallesindeki evin, bu evde kiracı olan şahsın yine Üsküdar'da, Hasan Ağa mahallesindeki mülk evi ile istibdaline dair hüküm.
Üsküdar mollasına hüküm ki:
Haremeynü’ş-şerîfeyn evkãfı müfettişi olan Mevlânâ Alî zîde ilmuhû mektûb gönderüp Dâru’s-sa‘âdetüm ağasınun taht-ı nezâretinde olan evkãfdan medîne-i Üsküdar'da vâkı‘ Çakırcıbaşı Hasan Paşa mütevellîsi olan (boş) zîde kadruhû meclis-i şer‘a varup vakf-ı mezbûrdan medîne-i mezbûrda Kiçeci mahallesinde vâkı‘ ma‘lûmu’l-hudûd vakf menzil mürûr-ı eyyâm ile harâbe müşrif olup bir vechile kãbil-i süknâ ve vakfdan ta‘mîre iktidârı olmamağın menzil-i mevkúf-ı mezbûra icâre-i ma‘lûme ile mutasarrıf olan Şeyh Mehmed'ün mülki olup medîne-i mezbûrda Hasan Ağa mahallesinde vâkı‘ ma‘lûmu’l-hudûd mülk menzil ile istibdâl murâd itmeğin vech-i meşrûh üzre istibdâl olmak vakfa tâbi‘ olmağla zikr olınan menziller cihet-i şer‘iyyeden keşf ü misâha olındukda mülk olan menzil vakf menzilden kıymet ve arsa ve alâ(?) ve rağbet cihetlerinden evfer olduğı müşâhade olındı istibdâl olmak vakfa vakfa7 enfa‘ olduğı zâhir olmağla istibdâline birle hükm-i hümâyûn recâsına arz itmeğin istibdâl olmak emrüm olmışdur.
[Fî] evâil-i N sene [10]99 [30 Haziran-9 Temmuz 1688]
11/410/1 Haremeyn evkafından İstanbul, Galata, Üsküdar ve Haslar'da vakfa intikal eden hanelere mütevelli tayini gerektiğinde, kadının, Haremeyn vakıf mütevellisi olanlardan değil dışardan birisini mütevelli tayin etmesine, böylece vakfa zarar verilmesinin önlenmesine dair hüküm.
İstanbul ve Galata ve Hâslar kãdîlarına hüküm ki:
İftihârü’l-havâss ve’l-mukarrebîn bi’l-fi‘l Dâru’s-sa‘âdetüm ağası olan el-Hâcc Mustafâ Ağa dâme ulüvuhû arz-ı hâl gönderüp Haremeynü’ş-şerîfeyn evkãfından olan taht-ı kazânuzda vâkı‘ evkãf-ı mezbûre akãrâtından olan hâneler taraf-ı vakfdan zabt ve icâre-i mu‘accelesi ber mûceb-i fermân-ı âlî teslîm hazîne-i Dâru’s-sa‘âde olagelmişiken ba‘zı menzil sâhibleri icârâtın virmeyüp(?) mürûr-ı eyyâmla harâb olup sâhiblerinün ta‘mîr ü termîm eylemeğe kudretleri olmaduğından hâkimü’ş-şer‘ olanlar ecânibden birini mütevellî nasb idüp mütevellîler dahi kendü nefsleriyçün kimini ecr-i mislinden noksân olmak üzre îcâr idüp bir tarîk ile ol vakf menziller defter-i vakfdan hâric kalup unudılup vakfa küllî zarar terettüb olduğından gayri ba‘zı kimesneler dahi tevliyet ve nezâret bize meşrûtadur biz zabt iderüz ve meremmâtından ziyâde bir nesne kalur ise Haremeynü’ş-şerîfeyn fukarâsına biz irsâl iderüz diyü meremmât nâmıyla mahsûl-i vakfa ekl ü bel‘ itmeleriyle ol makúle kimesneler men‘ u def‘ olınup zikr olınan kazâ ve nevâhîde Haremeynü’ş-şerîfeyn vakfından olan hânelere mütevellî nasb olınmak lâzım geldükde hâkimü’ş-şer‘ olanlar ecânibden bir ferdi mütevellî nasb eyleyüp Haremeynü’ş-şerîfeyn vakf mütevellîsi olanlar nasb idüp vakfa gadr olınmamak üzre sene selâse ve sittîn ve elf Safer'inün evâhirinde huDîvândigâr-ı sâbık zemânında hatt-ı hümâyûn ile hakkında emr-i şerîfüm virilmeğle meşrûta olanlardan mâ‘adâ Haremeynü’ş-şerîfeyn defterine dâhil olan husûsları vech-i meşrûh üzre amel olınmak bâbında mücerred hükm-i hümâyûnum virilmek recâsına i‘lâm itmeğin vech-i meşrûh üzre amel olınmak içün hüküm yazılmışdur.
[Fî] evâsıt-ı N sene [10]99 [10-19 Temmuz 1688]
11/431/1 Kaptan-ı derya Gazi Piyale Paşa evkafına bağlı Büyük Ayasofya evkafına ait mukataalı arsa hususunda Mustafa Paşa evkafı ile olan çekişmenin Piyale Paşa vakfı lehine çözüldüğüne dair hüküm.
Âstâne-i sa‘âdetümde Haremeynü’ş-şerîfeyn kãdîsı olan Mevlânâ (boş) hüküm ki:
Kapudân-ı sâbık Gãzî Piyâle Paşa evkãfınun meşrûtiyyet üzre mütevellîsi olan Ahmed gelüp vakf-ı merkúmun vakfiyye-i ma‘mûlün bihâsında mukayyed evkãfından Ayasofya-i kebîr evkãfına mukãta‘ası olan vakf arsa içün müteveffâ Mustafâ Paşa evkãfınun mütevellîsi tarafından müdâhale olınmağla mahall-i nizâ‘un üzerine varılup evkãf-ı merkúmân mütevellîlerinün yedlerinde olan temessükâtına nazar olınup meşhûr mütevâtire beyyine taleb olındukda münâza‘un fîh olan mahall Mustafâ Paşa vakfı tarafından olan mülknâmeden hâric ve Piyâle Paşa'nun vakfiyye-i ma‘mûlün bihâsı vesâir temessükâtında muharrer olan hudûda dâhil olup mahall-i mezbûr Piyâle Paşa vakfındandur diyü Mustafâ Paşa vakfına meşrûtiyyet üzre mütevellî olan Yûsuf Beğ muvâcehesinde cemm-i gafîr şehâdet itmeleriyle mahall-i münâza‘un fîh mezkûr Piyâle Paşa vakfınun kadîm musakkafât[ın]dan olduğı şer‘an sâbit ve zâhir olan8 sen ki Mevlânâ-yı mûmâ ileyhsin arz u i‘lâm itmenle vech-i meşrûh üzre amel olınmak bâbında emrüm olmışdur buyurdum ki.
Fî evâhir-i N sene [10]99 [20-29 Temmuz 1688]
11/437/1 Haremeyn evkafından İstanbul, Galata ve Haslar'da vakfa intikal eden hanelere mütevelli tayini gerektiğinde, kadının, Haremeyn vakıf mütevellisi olanlardan değil dışardan birisini mütevelli tayin etmesine, böylece vakfa zarar verilmesinin önlenmesine dair hüküm.
İstanbul ve Galata ve Hâslar kãdîsına hüküm ki:
Bi’l-fi‘l Dâru’s-sa‘âde ağası Mustafâ Ağa dâme ulüvvuhû gelüp arz gönderüp Haremeynü’ş-şerîfeyn evkãfından taht-ı kazânuzda vâkı‘ evkãf-ı mezbûrun akãrâtından olan hânlar vakfından zabta icâre-i mu‘accelesi ber mûceb-i fermân-ı âlîşânum mezbûr D[â]r[u’s-]sa‘âde ağası [mûmâ] ileyh gelmişiken9 ba‘zı menzil sâhibleri ihrâk ve kimi dahi mürûr-ı eyyâm ile harâbe olup sâhiblerinün ta‘mîr ü termîm itmeğe kudretleri olmaduğından hâkim-i şer‘-i şerîf olan icâresinden birini bir mütevellî nasb idüp mütevellîleri dahi kendü nefsleriyçün ve kimini ecr-i mislinden noksân ve ekserîsi mukãta‘a binâlar mülk olmak üzre îcâr idüp bir tarîkle ol vakf menziller defter-i vakfdan hâric kalup mürûr-ı eyyâm ile unudılup zâyi‘ olmağla vakfa küllî zarar ve10 müretteb olduğından gayri ba‘zı kimesneler dahi tevliyet ve nezâret bize meşrûtadur diyü zabt iderüz ve meremmâtından ziyâde bir nesne kalur ise Haremeyn-i şerîfeyn fukarâsına biz irsâl iderüz diyü meremmât nâmıyla mahsûl-i vakfı ekl ü bel‘ olınup küllî gadr olınmağla o makúle kimesneler men‘ u def‘ olınup taht-ı kazânuzda ve nevâhîde Haremeynü’ş-şerîfeyn vakfından olan hânlara mütevellî nasb olınmak lâzım geldükde hâkimü’ş-şer‘ olanlar ec[â]nibden bir ferdi mütevellî nasb eyleyüp Haremeyn-i şerîfeyn mütevellîleri olanlar nasb idüp vakfa gadr olınmamak üzre sene selâse ve sittîn ve elf Safer'inün evâhirinde huDîvândigâr-ı sâbık zemânında hatt-ı hümâyûn ile mu‘anven emr-i şerîf virilmeğle meşrûta olanlardan mâ‘adâ Haremeyn-i şerîfeyn defterlerine dâhil olan hâslarda vech-i meşrûh üzre amel olınmak bâbında müceddeden hüküm virildi.
[Fî] evâil-i Ş sene [10]99 [1-10 Haziran 1688]
11/507/2 İstanbul'da, Piyale Paşa evkafına ait odaya Hatice Hatun ile ortaklaşa mutasarrıf olan şahıs ve bunun odayı zaptetmesine müdahale eden kimse arasındaki ihtilafta evvelce verilen kararın uygulanmasına dair hüküm.
İstanbul kãimmakãmı Ömer Paşa ve kãdîsına hüküm ki:
El-Hâcc Ahmed Sa‘îd gelüp İstanbul'da vâkı‘ Piyâle Paşa evkãfından olup mukayyed hânda vâkı‘ bir bâb odaya Hadîce nâm hâtûn ile iştirâk üzre mutasarrıflar iken mezbûre hâtûn hissesini yüz elli guruşa buna ferâğ ve izn-i mütevellî ile teslîm ve bu zabt üzre iken âhardan Osmân nâm kimesne zuhûra gelüp mukaddemâ bana virmek üzre söz itdük ba‘dehû sana virmiş diyü müdâhale ve müfettiş-i evkãf huzûrında murâfa‘a-i şer‘ olduklarında men‘ birle cihet-i şer‘iyye ve ba‘dehû kãdîasker ve şeyhülislâm efendi düstûru’l-amel olınmak üzre mümzâ idüp dahl olınmak îcâb itmez iken kanâ‘at itmeyüp gâh kendi ve gâh vekîli müdâhale idüp gadr itmeleriyle cihet-i şer‘iyyesi mûcebince amel olına diyü yazılmışdur.
[Fî] evâil-i Za sene [10]99 [28 Ağustos-6 Eylül 1688]
11/516/2 Üsküdar'da, Yeni Valide Sultan evkafı gelirlerinde büyük azalma meydana geldiğine, hacca gönderilen surre akçesinin ödünç alındığına, vakfı borçtan kurtarıp hizmetli olanların paralarını kesmekten kaçınılmasına dair hüküm.
Âstâne kãimmakãmına ve Âstânede nakïbü’l-eşrâf kãimmakãmına hüküm ki:
Üsküdar'da vâkı‘ merhûm ve mağfûrun lehâ cedîd Vâlide Sultân tâbet serâhunun evkãfından olup vakf-ı şerîfün vilâyet-i Rûmili'nde vâkı‘ Evlâdiye-i(?) havâss mâlından işbu sene-i mübârekede düşmen-i dîn istîlâsı sebebiyle bir nesne hâsıl olmayup sâir akãrât ve musakkafâtından hâsıl olan câmi‘-i şerîf huddâmına ancak kifâyet eyleyüp doksan dokuz senesinde hâcc-ı şerîfe giden surre akçelerin karz olınup sâir lüzûmı olanlara virilecek vakfda bir akçe kalmağla11 beş yüz nefer sâdâta virilen iki bin altı yüz guruş sadaka virilmeyüp ve İstanbul'da vâkı‘ imâret vakf-ı şerîf ve (...) gelince işletdirmeyüp vakfı deynden halâs ve hizmetli olan câmi‘-i şerîf huddâmınun vazîfelerin kesr ve kat‘ itmedin ihtirâz olınmak üzre iken evkãf-ı mezbûr nâzırı olup bi’l-fi‘l Dâru’s-sa‘âde ağası olan iftihârü’l-havâss ve’l-mukarrebîn el-Hâcc Mustafâ Ağa dâme ulüvvuhû tarafından mühürlü mektûb virilmeğle vech-i meşrûh üzre amel olınmak emrüm olmışdur.
Fî evâhir-i Za sene[10]99 [17-26 Eylül 1688]
11/517/1 İstanbul'da, Halil Paşa ve Mehmet Paşa evkaflarına ait mukataaların vakıf katibi marifetiyle olmadıkça satılmamasına, gelir ve gider hesaplarının görülmemesine dair hüküm.
İstanbul kãimmakãmına ve monlâsına hüküm ki:
Mahrûse-i İstanbul'da vâkı‘ müteveffâ Halîl Paşa ve Mehmed Paşa evkãflarınun bi’l-fi‘l berât-ı şerîfümle kâtib ve nâzır olan el-Hâcc Hüseyin zîde kadruhû gelüp vakf-ı merkúmâna mütevellî olanlar kâtib ve nâzıra mürâca‘at itmeyüp vakfun mukãta‘atın noksâna fürûht ve îrâd ve masârıfların dahi kavl-i mücerredler ile görilmeğle vakfa gadr olınmağın vakfun kâtibi kalemiyle olmadukca hisâbları muhâsebelerine mahsûb olınmamak bâbında hükm-i hümâyûnum recâ itmeğin mâdâmki vakfun kâtibi olup nâzır-ı kãimmakãm olan merkúmun ma‘rifeti ve kalemi ile olmadukca vakfun mukãta‘atı fürûht olınmayup ve îrâd ve masârıfı muhâsebesin hisâb olınmayup bir tarîkıyla olduğı hâlde ma‘mûlün bih olmayup hisâbına mahsûb olına diyü yazılmışdur.
Fî evâsıt-ı Za sene [10]99 [7-16 Eylül 1688]
11/521/1 Galata'ya bağlı Kulaksız yakınında Fatih Sultan Mehmet'in Okmeydanı hududuna dahil halen tekke olan mahalli ok atmak için vakfettiğine, Sultan Bayezit'in de bu meydanı genişlettiğine, Ebussuud Efendi'nin burasının ok atıcılar taifesine mahsus sahih vakıf olduğuna ilişkin fetvâ verdiğine, bu meydanın bağ, bahçe, suyolları ve mezarlık yapılmamasına ve ok atıcılar taifesinin bu meydanı ve tekkelerini zaptetmesine mani olunulmamasına dair hüküm.
Akzâ kuzâti’l-müslimîn evlâ vülâti’l-muvahhidîn ma‘deni’l-fazl ve’l-yakïn hüccetü’l-hakk ale’l-hulk-ı ecma‘în vâris-i ulûm-i enbiyâ’ ve’l-mürselîn el-muhtass bi mezîd-i inâyeti’l-meliki’l-mu‘în Mevlânâ Galata kãdîsı zîdet fezâilihû ve iftihârü’l-emâcid ve’l-ekârim câmi‘u’l-mehâmmid ve’l-mekârim el-muhtass bi mezîd-i inâyeti’l-melikü’s-samed bi’l-fi‘l Dergâh-ı mu‘allâm yeniçeri ağası olan (boş) dâme mecduhû tevkï‘-i refî‘-i hümâyûnum vâsıl olacak ma‘lûm ola ki:
Sen ki ağa-yı mûmâ ileyhsin Südde-i sa‘âdetüme mektûb gönderüp taht-ı nezâretinde vâkı‘ Galata kãdîsına tâbi‘ Kulaksız kurbında vâkı‘ bundan akdem ceddüm Ebu’l-feth Gãzî Sultân Mehmed Hân tâbe serâhunun İstanbul'ı muhasara eyledüklerinden Okmeydânı hudûdına dâhil ve hâliyâ tekye olan mahallde meydân-ı mezkûreden fethi müyesser olmağla gazâtü’s-selâma ve âmme-i enâm ok atmak içün du‘â olınmak üzre vakf ve şart ider ki meydân-ı mezkûreden fakat ok atup kimesne bir karış yirine ve bir avuç toprağına ta‘arruz itmeyüp suyolları ve mezâristân ve bâğ ve bâğçe olmayup vechen mine’l-vücûh kimesne müdâhale itmeyeler diyü tîr-endâz tâifesine emr-i şerîf virilüp ve muhâfazası içün korıcılar ta‘yîn ve câbecâ sınur taşları vaz‘ ve sınur ve hudûd bağlayup ve musalla dahi vaz‘ idüp ve ba‘dehû ceddüm merhûm Sultân Bâyezîd-i Velî tâbe serâhu hakkı meydân-ı mezbûre kemâl-i rağbet ve ba‘zı arâzî ilhâk ve tevsi‘ ve ânlar dahi bâlâda tahrîr olındığı üzre emr-i şerîf virüp ve bundan mâ‘adâ cümle ecdâd-ı i‘zâmum her biri zemânlarında minvâl-ı muharrer üzre evâmir ve hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn virüp ve merhûm şeyhülislâm Ebu’s-su‘ûd dahi meydân-ı mezbûrenün minvâl-i meşrûh üzre vakfiyyet-i sıhhat ve tîr-endâz tâifesine mahsûs ve âharı müdâhaleden men‘ birle fetvâ-yı şerîfe virüp ba‘zı kimesneler hudûd-ı meydâna tarla ve mezârlık yapup ve suyolları kazup şart-ı vâkıfa muhâlif ta‘arruzından hâlî olmamağla bundan akdem ve nezâret-i uzmâ kãimmakãmı müteveffâ Mahmûd Paşa ve Sekbânbaşı Hasan vesâir tîr-endâz tâifesiyle atıcı tâifesinün i‘tibâr eylediği gez ile hudûd-ı erba‘ası tahrîr ve tecdîd olındığı üzre düstûr-ı amel olup ve hâliyâ meydân-ı mezbûrede olan tekye merhûm Vezîr-i a‘zam İskender Paşa binâ ve merhûm Silâhdâr Mustafâ Paşa dahi tevsi‘ ve bakır âlâtları dahi vakfa ve ba‘zı müslimîn dahi bakır âlât ve lâzıme-i tekyeyi vakf idüp zikr olınan tekye ve içinde olan mevkúfâta yaycı ve okçı tâifesi bîvech-i mu‘ârazadan hâlî olmayup ve bundan mâ‘adâ yaycı ve okçı tâifesi vasl ve tîr-endâz tâifesinün âyende ve erkân-ı remîlerine mu‘âraza idüp bizüm hükmümüz ile menzile dökülür ve başka çıkmaduk âdemün ok ve yayıyla menzil dikdürmezüz diyü mu‘âraza eyledüklerinde hâliyâ Vezîr-i a‘zam Mustafâ Paşa edâma’llâhu te‘âlâ iclâlehû yeniçeri ağası iken murâfa‘a ve men‘ birle virdüği düstûr-ı amel mûcebince emr-i şerîf mûcebince yine mu‘ârazadan hâlî olmayup men‘ u def‘ olınmak iktizâ eylediği cümlenün ma‘rifetiyle virilen hudûdnâme ki Okmeydânı'nun ceddüm Ebu’l-feth Sultân Mehmed Hân tâbe serâhunun tîr-endâz tâifesine vakf idüp hudûd u sınur bağlayup ba‘dehû Sultân Bâyezîd Hân-ı Velî tâbe serâhunun ba‘zı arâzî ilhâkıyla hudûd [u] sınur bağlayup evlere taraf kıblesi Şâhkulı iskelesinden meydân-ı mezbûre tarîk sıra gider iken hankâr(?) bâğçesin itmâmında sıra servîler itmâmından sonra taraf-ı yemînden mezâristân içinde olan kalın ve kasr sınur taşından ibtidâ olınup ol sınur taşından öninde olan aşağı dereye doğru ince yolın solında olan sakız ağacına doksan beş gez olup zikr olınan sakız ağacında aşağı dereye nihâyetine gider derede taşdan sınur nihâyeti ki mukãbelesinde tahmînen yiğirmi gez tarafına gedük servi vardur temâmen (...) zikr olınan dere nihayetinde yokuş yukaruya sağ tarafına meyilli gider Kulaksız yolu ki iki senedir mezbele dökerler su başında olan sınur taşına yolıyla öbür sedde varınca yüz on beş gezdir zikr olınan sınur taşı ve seddler nihâyetinden doğru servilerin aşağı başı Kulaksız yolında olan sınur taşına gider iken ceddüm merhûm Sultân Murâd Hân tâbe serâhunun menzilinün üst tarafına bin altmış gez açık mahall yüz gezdir zikr olınan Sultân Murâd taşı yirinden yine tekye tarafında olan kubbe servi öninde mukaddemâ zikri sebk iden Kulaksız yolını geçdükden sonra iki mezâr seddi olup yanlarında olan sınur taşı ki tekyenün şimâl köşesine altmış gez mukãbildür zikr olınan seddler sınur taş yüz on beş gezdir zikr olan seddlerde sınur taşında Sinân Paşa'ya şimâle gider ince yolda olan ânı mezâristân sınur taşı yüz on gezdir zikr olınan yüz on gez sınur taşdan dik aşağı Sinân Paşa kapusına tahmînen yiğirmi geçer kapudan on büyük çınara doksan beş gezdir zikr olınan çınarda yolca gider ufak(?) evler önünden yeniçeri ocağından Ahmed Efendi bâğçesi ki mandırası dahi vardur mezbûr bâğçenün kapusı harâcebaşı taşına kırk gez bedeldür yüz gezdir zikr olınan efendi kapusında hendek ve yol sıra aşağı gider ufak evler önünde dersi‘âm vekîli efendi emînün kapusında olan sınur taşında otuz aşağı hendek sıra gidüldükden sonra köşeye konak(?) otuz gez dahi köşeden vaz‘ olınan yaslıca sınur taşına ki cümlesi altmış gez zikr olınan köşelü kendü sınur taşından bâ‘zan civâr mahalli ve bâ‘zen tahta havlı hendek ve yol sıra aşağı Piyâle Paşa'ya gider evlere karîb hendek ardında olan büyük kûfeği sınur taşına yüz on gezdir zikr olınan kûfeği sınur taşından yine aşağı Piyâle Paşa'ya gider yol ve hendek ve tahta havlı fukarâ evleri yokuş başı yol ağzında bu mahallde Piyâle Paşa câmi‘-i görende orta küfeği sınur taşına yüz kırk gezdir zikr olınan yokuş başında olan sınur taşından dik aşağı kenârlar önünde olan dört kapu fukarâ evleri önünde evlere dört gez karîb büyük çınara yüz gezdir zikr olınan büyük çınardan evler sıra ortası Piyâle Paşa câmi‘i yolında köşe önünde Çukacı Medhal Osmân Çelebi evlerine nihâyet bulup ândan yine kıbleye döner elli gezdir zikr olınan Osmân Çelebi köşesi evinden kıbleye eğriçe gider Piyâle Paşa mahallesi evleri önünden yolca bir tarafı dağ Piyâle Paşa tekyesi görünince gider köşe karşusında dere vardur köşeye varınca iki yüz gezdir zikr olınan dereli köşe başından yine mahalli sıra gider Piyâle Paşa câmi‘i orta kapusına taş nerdübânları geçer Piyâle Paşa tekyesi kapusına varınca yüz kırk gezdir zikr olınan tekye kapusında tekyeler ondan gider dört yol ağzı İncirlibostân nâm-ı dîğer Ca‘fer Efendi bâğçesi köşesine yüz elli gezdir zikr olınan dört yol ağzı yine Ca‘fer Efendi bâğçesinden şimâle döner yokuş yukaruya bâğçe-i mezkûre hendeği yol sıra on bir serviler içinden on birinci gedük servi cümlesi meydânındur zikr olınan İncirli Ca‘fer Efendi bâğçesi hendek sıra on birinci gedük servi dört yüz gezdir zikr olınan gedük serviden nice bâğçe-i mezbûre hendeğinden dere nihâyeti ki İncirlidere ve evler(?) bâlâsında bostân kapusı vardur nihâyetinde yüz gezdir zikr olınan dereden şimâl yokuşa dek giden biraz sağa gider yokuş başına vaz‘ olınan sınur taşına yüz on gezdir bu mahallde cânib-i kıblesin temâm olup Kâğıdhâne şimâl tarafına be[n]d olınur zikr olınan sınur taşından Çoban çeşmesi mukãbelesinde ve kurbında olan bend ki sınur taşına üç yüz gezdir zikr olınan Çoban çeşmesi tepesinde olan sınur taşından yukaruya gider Ca‘fer menzilinün baş taşo Hâcı İsmâ‘îl taşı Şişhâne mermerdür yarından gök kûfeği taşı dördünci menzilinün ayak taşıdur yüz gezdir zikr olınan Hâcı İsmâ‘îl taşından yukaruya gider Çakullıtepe suyı kurbında yüz gez Alî Baba baş taşı menzili uzun taş cenûba mukãbil olan sınur taşı yüz seksen gezdir zikr olınan Alî Baba'ya mukãbil olan sınur taşından yukaru durdukda yanında bir küçük kapuya benzer söğüd kûfhe güzîn(?) olan sınur taş iki yüz gezdir zikr olınan sınur taşından uzun sırça gözi siyâh mermer nakkãş yerinün baş taş üç yüz gezdir zikr olınan nakkãş baş taşından yolında mukãbelesinde olan sınur taşına kırk gezdir zikr olınan sınur taşından Sulak(?) gölü nihâyetine iki yüz doksan gezdir zikr olınan Sulak(?) gölünden dîğer Söğüt gölüne varınca yüz elli gezdir zikr olınan söğüt gölünden Yehûd mezârı yanında olan dere nihâyetinde olan sınur taşına şimâl tarafı bu taşdan tâm cenûb tarafı Yehûd mezârı altında hendek sıra Yehûd mezârı altında olan nasârâ ayazmasına gider zikr olınan dere başında nihâyet bulan sınur taşına iki yüz kırk gezdir zikr olınan iki yüz kırk gez sınur taşından nasârâ ayazması ki Yehûd mezârı altında olup önünde bir ağaç vardur mezârlık hendek sıra ayazma-i mezbûre bin yüz elli gezdir zikr olınan ayazmadan aşağı girüye doğrı mekãbir-i müslimîne serviler sıra Küçük köpri nihâyetine üç yüz seksen gezdir zikr olınan köprüden kaldırım yolca sağ tarafına hayli bâğçe sırasıyla büyük köprüye doğru iki arasında parça mezârlık kurbında olan büyük sınur taşına yüz otuz gezdir zikr olınan sınur taşından İmâm Abdülbâkï Efendi bâğçesine yukaru döner bâğçe-i mezbûre hendek sıra devriyle müteveffâ Yûsuf Paşa bâğçesi dimeğle ma‘rûf Abdullâh Efendi bâğçesi tarîk-ı âmm olur devriyle iki yüz otuz gezdir zikr olınan bâğçe ve yoldan yine bâğçenün hendek sıra tarîk ile döner köşe civârı yüz yiğirmi gezdir zikr olınan bâğçenün köşe dîvârından yine köşeye gider bâğçe-i mezkûrenün mandıra kapusı ki önünde büyük kara ağaç vardur yüz seksen gezdir zikr olınan kapudan bâğçe-i mezbûre nihâyeti köşesine doksan gezdir ve zikr olınan bâğçe nihâyeti dîvâr köşesinden açık yola benzer arsa-i hâliyâ vardur elli gezdir zikr olınan yol arsadan teke dîvâra muttasıl olup tahta dîvârdan köşeye doğru dîğer tahta dîvârı yetmiş gezdir zikr olınan tahta dîvâr köşesinden yokuş yukaruya Hasköy yolına müntehî olup Musâhib Mustafâ Paşa bâğçesi köşesidür bu arada taraf-ı garbda temâm olup seksen gezdir zikr olınan ve Musâhib Paşa bâğçelerinün ibtidâ köşelerinde ibtidâ cenûb tarafı olup bâğçe-i mezbûre köşkü altında gelüp kapuda olan küçük sınur taşına yüz yiğirmi gezdir zikr olınan Musâhib Paşa kapusında olan sınur taşında olan Hasköy gölüne bâğçe-i mezbûre nihâyeti güdük serviye yüz gezdir zikr olınan güdük serviden ve yoldan bâğçe evleri sıra mütevellî ile hüccet-i şer‘iyye ile hedm olan mandıradan dik aşağı mukãbelesi yine inince Hasköy yolı sakız ağacı vardur uzun sınur taşına ve kurbında kapudur yüz seksen gezdir zikr olınan yol ve kapu ve sakız ağacı ve sınur taşından kapu bâğçesiki ol dahi mandıra yapup hedm olmışdur bâğçe itmâmında olan maslı(?) mukãbelesin sınur taşına yüz yiğirmi gezdir zikr olınan maslı(?) mukãbelesinde olan sınur taşından Ordû tersâne beğlik bâğçesi sahrâsı bostâncı menziline mukãbil dîğer sınur taşına yüz altmış gezdir zikr olınan sınur taşından sıra serviler giden ordû yine bâğçe-i mezbûr sahrâsına servilere nihâyet bulup dere aşurı sınur taşına iki yüz gezdir zikr olınan sınur taşından sıra serviler önünde olan hendek sıra ve sıra serviler sıra Şâhkulı tekyesi yolını geçüp mezâristân içinde dere başında olan ibtidâ bedden(?) olan sınur taşına yüz altmış gezdir zikr olınan taş cenûba nihâyet-i bidâyetdür(?) idâre-i meydân yüze temâm olup birkaç kere pelid ve kesr ile ölçüp mühimmâlar mehmâ emken dereden(?) olmak ile tahkïk-i mahall takrîben taraf-ı kıblesi İncirbayırına dek iki bin beş yüz altmış gez olup yine İncirbayırından taraf-ı şimâlisi Kâğıdhâne harkı Yehûd mezârından olan sınur taşına iki bin gez olup taraf-ı garbîsi Yehûd mezârı altında ayazmadan ve köprüden bâğçeler önünden yokuş yukaruya Musâhib Paşa bâğçesi köşesi iki bin dört yüz gezdir taraf-ı garbîsi temâm ve yine bâğçe-i mezbûre köşesinden taraf-ı cenûbîsi İstanbul tarafına nâzır olup ve bâğçe ve sıra servilere bitişmiş sınur taşından temâm olup bin kırk gez alduğı idâre-i meydân kazığını orta âdem hisâbına sekiz bin yüz elli gezdir iş bu hudûd-ı erba‘a muharrer olduğı üzre atıcı tâifesinün i‘tibâr eylediği gez hisâbıyla cevânib-i erba‘ası sekiz bin yüz elli gez olup bundan akdem cülûs-ı hümâyûn-ı şevket-makrûnun vâkı‘ olmağla zikr olınan hudûd ile meydân-ı mezbûre hudûd-ı merkúm ile emr-i şerîfüm virilmeğle mûcebince bir karış yirlerine ve bir avuç topraklarına ta‘arruz olınmayup bâğ ve bâğçe ve suyolları ve mezâristân olmayup ve yaycı ve okçı tâifesi âyende ve erkânlarına ve menzil değmelerine ve başa çıkmaduk âdemin okıyla menzil değmelerine ve babalarına ve tekyelerine ve içinde olan bakır edevâtına ve gayriye hilâf-ı şer‘-i şerîf mu‘âraza itmeyüp minvâl-i meşrûh üzre tîr-endâz tâifesi meydân-ı mezbûreyi ve tekyelerini zabt idüp vechen mine’l-vücûh bir ferd mâni‘ olmamak bâbında hükm-i hümâyûnum recâsına arz eyledüği ecilden vech-i meşrûh üzre amel olınmak emrüm olmışdur buyurdum ki hükm-i şerîfümle vusûl buldukda bu bâbda sâdır olan emrüm üzre amel idüp dahi sen ki Mevlânâ-yı mûmâ ileyh ve ağa-yı mezbûrsun husûs-ı mezbûrda olan hudûd-ı erba‘a vesâir bâlâda tahrîr olınan husûsâta hilâf-ı şer‘-i şerîf bir ferdi dahl ü nizâ‘ itdürmeyüp min ba‘d şer‘-i şerîfe ve kãnûn ve emr-i hümâyûnuma muhâlif kimesneye iş itdürmeyesüz karyede medhali olmayanları aslâ dahl itdürmeyüp inâd ve muhâlefet üzre olanları ism ve resmleriyle vukú‘ı üzre yazup arz [u] i‘lâm idüp bir dahi şikâyet olınup evâmirüm irsâline muhtâc eylemeyesin şöyle bilesin ve ba‘de’n-nazar bu hükm-i hümâyûnumı yedlerinde ibkã idüp alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız.
Fî evâsıt-ı Zi’l-ka‘de sene 1099 [7-16 Eylül 1688]
11/528/3 Rüstem Paşa, Mihrimah Sultan ve Hacce Ayşe Sultan evkafı katibi ve bunun vakıf malını yeyip kendi hakkını vermediğinden yakınan vakıf mütevellisi arasındaki ihtilafın ilgili kadılıkta görülmesine dair hüküm.
İstanbul paşasına ve kãdîsına hüküm ki:
Rüstem Paşa ve Mihrimâh Sultân ve Hâce Âyişe Sultân evkãfınun mütevellîsi olan Ahmed arz-ı hâl idüp evkãf-ı mezbûr kâtibi olan Süleymân mâl-ı vakfı ekl ü bel‘ eyledüğünden mâ‘adâ bunun cihet-i şer‘iyyeden olan hakkını taleb eyledükde virmekde te‘allül itmeğle zimmetinde zuhûr iden hakkı alıvirilüp mâl-ı vakfdan dahi üzerinde bir şey zuhûr iderse şer‘le alıvirile diyü hükm yazılmışdur.
[Fî] evâil-i Z sene [10]99 [27 Eylül-6 Ekim 1688]
11/528/4 Rüstem Paşa, Mihrimah Sultan ve Hacce Ayşe Sultan evkafı mütevellisinin, beratı olmayan ve hizmet etmeyen kimselerce ücret talebiyle incitilmemesine dair hüküm.
İstanbul kãimmakãmına ve kãdîsına hüküm ki:
Rüstem Paşa ve Mihrimah Sultân ve Hâce Âyişe Sultân evkãflarınun mütevellîsi olan Ahmed arz-ı hâl idüp ba‘zı kimesneler bilâ berât cihete mutasarrıfuz diyü ve ba‘zıları dahi bilâ hıdmet vazîfe taleb idüp vakfun müsâ‘adesi olmamağla ol makúle bilâ berât ve bilâ hıdmet vazîfe taleb idenlere vazîfe talebiyle bunı dahl ü rencîde itmemek içün hükm yazılmışdur.
[Fî] evâil-i Z sene [10]99 [27 Eylül-6 Ekim 1688]
11/537/3 İstanbul'da, Odabaşı Ahmet Ağa câmi‘nin sabık mütevellisinde, vakıf nazırının iddiasının aksine vakıf parası kalmadığına, bu sebeple rahatsız edilmemesine dair hüküm.
İstanbul kassâmına hüküm ki:
İstanbul'da vâkı‘ müteveffâ Odabaşı Ahmed Ağa câmi‘-i şerîfinün sâbıkã mütevellîsi olan Mustafâ gelüp vakf-ı mezbûrun îrâd ve mesârifi müfredât defteri mûcebince muhâsebesin şer‘le görüp mâl-ı vakfdan zimmetinde bir akçe ve bir habbesi kalmış değil iken hâliyâ vakf-ı mezbûr nâzırı olan (boş) nâm kimesne zimmetinde mâl-ı vakfdan akçe kalmış diyü bi gayri hakk hilâf-ı şer‘-i şerîf rencîdeden hâlî olmaduğın ve bu bâbda da‘vâsına muvâfık şeyhülislâmdan fetvâ-yı şerîfe virildüğin bildürüp mûcebince hüküm yazılmışdur.
Fî evâil-i Z sene [10]99 [27 Eylül-6 Ekim 1688]
11/566/1 Üsküdar'da, harap olmakta olan Kör Mahmut vakfı müsait olmadığından vakıf mamur oluncaya değin azatlılarının ve mürtezikalarının ücretlerinin ödenmemesine ilişkin talebin ilgili kadılıkta değerlendirilmesine dair hüküm.
Üsküdar kazâsında nâibü’ş-şer‘ olan Mevlânâ (boş) zîde ilmuhûya hüküm ki:
Mahrûse-i Üsküdar'da vâkı‘ müteveffâ Kör Mahmûd evkãfınun evlâdiyyet ve meşrûtiyyet üzre mütevellîsi ve nâzırı olan kıdvetü’l-emâsil ve’l-akrân Mehmed ve Süleymân zîde kadruhûmâ ordû-ı hümâyûnuma arz-ı hâl idüp vakf-ı mezbûr harâba ve12 müşrif olup vakfun müsâ‘adesi olmamağla ma‘mûr olıncaya değin ütekãsınun ve mürtezikalarınun mütekãları ve mukãta‘aları rakabe olmağiyçün şeyhülislâmdan fetvâ-yı şerîf virilmeğle mûcebince emr-i şerîfüm recâ eyledükleri ecilden vakfun müsâ‘adesi olmaduğı vâkı‘ ise şer‘le rakabeye muhtâc olduğı hâlde ahvâllerin görilmek içün hüküm yazılmışdur.
Fî evâhir-i Z sene [10]99 [17-25 Ekim 1688]
12/1/2 İlgisiz bazı şahısların vakıf nazır oldukları iddiasıyla telef ettikleri vakıf eşyalarının kendilerinden alıverilmesine dair hüküm.
İstanbul kãdîsına hüküm ki:
Mehmed zîde kadruhû ordû-ı hümâyûnuma gelüp mezbûr vakf-ı mezkûrun muhâsebesin hâlâ Rûmili kãdîaskerüm huzûrında nâzır ma‘rifetiyle müfredât defteri mûcebince görüp ba‘dehû âhar diyâra gitdükde âhardan Alî ve Mustafâ ve İbrâhîm ve Muharrem nâm kimesnelerün umûr-ı vakfda alâkaları yoğiken biz Hüseyin nâzıruz diyü hilâf-ı şart-ı vâkıf bir tarîkle fermân almalarıyla vakf-ı mezbûrun icâre ile tutulmış mahzende kırup(?) lîmânda rehn vaz‘ olınan eşyâların ve nâzırın yiğirmi beş gün mikdârı habs itmeleriyle itlâf olınan eşyâları vech-i meşrûh üzre alıvirilmek içün yazılmışdur.
Fî evâil-i M sene [ 1]100 [26 Ekim-4 Kasım 1688]
12/34/167 Ahmet Paşa evkafına ait yerleri on sekiz sene zapteden şahsın üzerinde bulunan vakıf malının, borçlunun ölümüyle malvarlığının intikal ettiği mirasçılarından tahsil olunmasına dair hüküm.
Kãimmakãm paşaya ve İstanbul kãdîsına hüküm ki:
(...) Ahmed Paşa evkãfınun mütevellîsi Mustafâ gelüp evkãf-ı mezbûrun bâc bâzârı senesi otuz altışar bin akçeye maktû‘an taraf-ı vakfdan bin seksen iki senesinde der‘uhde ve emlâki sâkinlerinden Mehmed nâm kimesneye sipâriş idüp mezbûr dahi varup on sekiz sene mikdârın zabt itmeğle taraf-ı vakfdan zimmetinde olan mâl-ı vakf Haremeynü’ş-şerîfeyn içün teslîm ve bâkïsi zimmetinde iken fevt olmağla mahlûli karz iden vârislerinden tahsîl olınmak bâbında hükm-i şerîf yazılmışdur.
Fî evâhir-i M sene 1100 [15-24 Kasım 1688]
12/46/236 Beşiktaş'ta, Kılıç Ali Paşa'nın azatlıları ve azatlılarının evladı için vakfettiği odaların süknasına muhtaç olan azatlıların çocukları ve buralarını yabancılara kiralayan vakıf mütevellisi arasındaki ihtilafın ilgili kadılıkta görülmesine dair hüküm.
Âstâne-i sa‘âdetümde Sadâret-i uzmâ kãimmakãmı Ömer Paşa'ya ve müfettiş-i evkãf olan (boş) zîde ilmuhûya hüküm ki:
Müteveffâ Kılıç Alî Paşa'nun evlâd-ı ütekãsından Abdullâh ve (boş) vesâirleri Dergâh-ı mu‘allâma arz-ı hâl idüp Galata kazâsı muzâfâtından Beşiktaş nâhiyesinde vâkı‘ müteveffâ-yı mezbûr ütekãsı ve evlâd-ı ütekãsını şart eyleyüp vakf odaları vakf-ı mezbûr mütevellîsi ve hâlâ mütevellî olan Sâlih nâm kimesne evlâd-ı ütekã süknâya muhtâclar iken hilâf-ı şart-ı vâkıf ecânibden ba‘zı kimesneler fürûht idüp küllî gadr eyledüklerin bildürüp şart-ı vâkıf ve vakfiyye-i ma‘mûlün bihâ mûcebince icrâ-yı hakk olınmak bâbında hükm-ı hümâyûnum recâ itmeğin şer‘le görilmek içün yazılmışdur.
[Fî] evâhir-i M sene 1100 [15-24 Kasım 1688]
12/63/302 İstanbul'da, yanmış Pir Mehmet Paşa câmi‘ni onaran şahıs ve vakıf müsait iken bunun hakkını vermeyen vakıf mütevellisi arasındaki ihtilafın ilgili kadılıkta görülmesine dair hüküm.
İstanbul kãimmakãmına ve İstanbul kãdîsına hüküm ki:
Mahrûse-i İstanbul'da vâkı‘ müteveffâ Pîr Mehmed Paşa câmi‘-i şerîfine (...) gelüp bundan akdem bin doksan dokuz Şevvâl'inde câmi‘-i şerîf bi emri’llâhi te‘âlâ harîkde muhterik olmağla vakf-ı merkúmun mütevellîsi Seyyid Abdülbâkï câmi‘-i merkúm mâl-ı vakf ile ta‘mîr idüp vakfun müsâ‘adesi olup rakabeye muhtâc değil iken mütevellî-i mezkûr rakabe idüm(?) diyü virmeyüp nizâ‘ eyledüğin bildürüp (...) ile muhâsebesi görilüp vakfun müsâ‘adesi olmağla (kesik) olduğı mukãta‘aları ile virilmek bâbında hükm-i hümâyûnum recâ itmeğin şer‘le ve kãnûn üzre amel olınmak emrüm olmışdur diyü yazılmışdur.
[Fî] evâhir-i S sene 1100 [15-23 Aralık 1688]
12/107/489 Beşiktaş'ta, Paşa mahallesinde, Kaptan-ı derya Kılıç Ali Paşa'nın azatlılarının evladına vakfettiği evin sükna hakkı hususunda taraflar arasındaki ihtilafın mahkemece çözüldüğüne, bu sebeple Divanın tekrar dinlenilmeyip evvelce verilen kararın uygulanmasına dair hüküm.
Âstâne-i sa‘âdetümde sadâret-i uzmâ kãimmakãmı olan Ömer Paşa'ya ve Galata kãdîsına hüküm ki:
Râziye Hâtûn Dergâh-ı mu‘allâma gelüp müteveffâ kapudân-ı sâbık Kılıç Alî Paşa Beşiktaş'da Paşa mahallesinde vâkı‘ ma‘lûmu’l-hudûd mutasarrıf olduğı tescîl-i şer‘î ve teslîm ile’l-mütevellî birle vakf ve süknâ ve mutasarrıfı ütekã-yı mezkûrun evlâdına ve evlâd-ı evlâdına şart idüp vakf-ı mezbûrun ütekãsınun evlâd ve zukúrından Abbâs nâm kimesne bunun babası Alî nâm kimesne ile bir bâb menzile mutasarrıflar iken mezbûr Abbâs fevt oldukda hissesi bunun babası Alî'ye ve ba‘de vefâtihî buna intikãl itmişiken yine evlâd-ı ütekãdan Ca‘fer Beğ'un oğlı Abdullâh nâm kimesne benüm ceddüm Âyişe Hânım'a meşrûta olan mütevellî hayâtında âhara kanâ‘at eylemiş süknâya ihtiyâç vardur müteveffâ-yı mezbûr Abbâs'un ol menzilinde hissesin alup zabt iderüm ve yedümde temessüküm vardur diyü nizâ‘ itmeğle murâfa‘a-i şer‘ oldukda zikr olınan menzil-i mezbûr Abbâs'un hissesi şart-ı vâkıf mûcebince mezbûre Râziye'ye intikãl idüp mezbûr Abdullâh'un bir vechile alâkası olmamağla ta‘arruz (kesik) hüccet-i şer‘iyye virilmeyüp dahl ü ta‘arruz olınup bu makúle fasl-ı husûmet şer‘le görilüp dahl olınmayup hüccet-i şer‘iyye virilüp da‘vânun tekrâr istimâ‘ı memnû‘ iken hilâf-ı inhâ bir tarîkle emr-i şerîf ihrâc itmiş ol hüccet-i şer‘iyye muğãyir dahl ü nizâ‘ eyledüğin bildürüp yedinde olan hüccet-i şer‘iyye ve mütevellî temessüki mûcebince zabt eyleyüp hilâf-ı şer‘ ve dahl ü ta‘arruz itdürilmemek [içün] emr-i şerîfüm recâ itmeğin hüccet-i şer‘iyye mûcebince amel olınmak üzre yazılmışdur.
[Fî] evâhir-i S sene 1100 [15-23 Aralık 1688]
12/128/593 İstanbul'da, Hoca Piri evkafından vakıf şartına aykırı olarak vazife ihdas ettiren şahsın vazifesinin kaldırılmasına dair hüküm.
Âstâne kãimmakãmı Ömer Paşa'ya ve İstanbul'da müfettiş kãimmakãmına hüküm ki:
Mahrûse-i mezbûrda vâkı‘ müteveffâ Hâce Pîrî evkãfınun mütevellîsi olan Abdullâh Dergâh-ı mu‘allâma gelüp bundan akdem vakf-ı merkúm fermân ile tahrîr olındukda îrâdı [ve] mesârifi ihâta itmemek ile hilâf-ı şart-ı vâkıf olan vazîfeler ref‘ olınup fîmâ ba‘d mütevellî-i vakf yedine virilen defter düstûru’l-amel olınup hilâfına cevâz gösterilmiye diyü fermân-ı şerîf sâdır olmışiken âhardan Mehmed nâm kimesne hilâf-ı şart-ı vâkıf yevmî dört akçe ihlâshân vazîfesi ihdâs ve berât itdürmeğle vakfdan müsâ‘ade yoğiken muhdes vazîfe talebiyle mütevellî-i mezkûrı te‘addî eyledüğin bildürüp hilâf-ı şart-ı vâkıf muhdes vazîfe celbiyle dahl ü ta‘arruz olınmamak bâbında hükm-i hümâyûnum recâ itmeğin hilâf-ı şart-ı vâkıf te‘addî ve tecâvüz olınmamak içün şürûtla emr yazılmışdur.
Fî evâil-i Ra 1100 [24 Aralık 1688-2 Ocak 1689]
12/144/653 Halil Paşa ve Mehmet Paşa evkaflarına borcu olduğu iddiasıyla cebren alınan parasını talep eden eski vakıf mütevellisi ve cebren aldığı meblağı iade etmeyen sonraki mütevelli arasındaki ihtilafın ilgili kadılıkta görülmesine dair hüküm.
İstanbul kãimmakãmına ve İstanbul kãdîsına hüküm ki:
Mehmed Hamdi Dergâh-ı mu‘allâma arz-ı hâl idüp bin doksan (boş) senesinde bu müteveffâ Halîl Paşa ve Mehmed Paşa evkãflarınun mütevellîsi iken zemân-ı tevliyetinde nâzır-ı vakf olan Mevlânâ Şeyh Selâmî huzûrında muhâsebesi görildükde yedine virilen defter mûcebince vakfun mahsûli bakãyadan olmağla bunun kendü mâlından vakfun zimmetinde dört yük elli bin akçe hakkı var iken tevliyet-i mezbûr İbrâhîm nâm kimesneye tevcîh olmağla mezkûr İbrâhîm bunun muhâsebesin tutmayup cebren on iki yük altmış bin akçesin alup ba‘dehû mezkûr İbrâhîm dahi tevliyetden azl olup cebren alduğı meblağ-ı merkúm taleb olındukda beş yük altmış bin akçesin nâzır-ı vakf Hüseyin yediyle teslîm idüp bâkï kalan yedi yük akçesin virmek üzre iken hevâsına tâbi‘ Halîl nâm kimesne ile yekdil olmağla cebren alduğı akçeden mahsûb olmak üzre virdüği beş yük altmış bin akçe emâneten vaz‘ olınmışiken mezkûr İbrâhîm emâneti vaz‘ olınan yirden alup kabz idüp gadr eyledüğin bildürüp yedinde olan muhâsebe defteri mûcebince şer‘le görilüp müteveccih olan hakkı alıvirilmek bâbında emr-i şerîfüm recâ itmeğin şer‘le görilmek içün hüküm yazılmışdur.
Fî evâsıt-ı şehr-i Rebî‘u’l-evvel sene 100013 [3-12 Ocak 1689]
12/150/684 Haslar'da, Fatih Sultan Mehmet evkafına ait olup kadimden beri öşrü ve resmi vakıf tarafından alınagelen mukataa yerlerini işlemesine rağmen öşrünü vermeyen bahçe ustası ve vakıf mütevellisi arasındaki ihtilafın ilgili kadılıkta görülmesine dair hüküm.
Âstâne'de kãimmakãm hazretlerine hüküm ki Hâslar kãdîsına hüküm ki:
Mahrûse-i İstanbul'da vâkı‘ merhûm ve mağfûrun leh Ebu’l-feth Sultân Mehmed Hân tâbe serâhu evkãfı mütevellîsi Hâcı İsmâ‘îl gelüp kazâ-i mezbûr muzâfâtından Kurb(?) nâhiyesinde vâkı‘ vakf-ı merkúmun defterde mukayyed evkãfından olan mukãta‘a yirlerin zirâ‘at olınup kadîmden öşr ve resmin cânib-i vakfdan alınagelen yirleri hâliyâ bâğçe ustası olan (boş) zirâ‘at itmeğle hâsıl eyledüği mahsûlden müteveccih olan öşrin vakf içün taleb olındukda usta-i mezkûr ol yirler mîrî bâğçenün tarlaları yirlerindendür ve yedümde huDîvândigâr-ı sâbıkdan hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn-ı hümâyûn vardur diyü öşrin virmeyüp kendüsi fuzûlî ahz idüp te‘addî itmeğle ehl-i vukúf ve bîgaraz kimesneler ile mahall-i nizâ‘un üzerine varılup hakk ve adl üzre şer‘le tefahhus ve ihkãk-ı hakk olınmak bâbında hükm-i hümâyûnum recâ eyledüği ecilden sen ki vezîr-i müşârun ileyh ve Mevlânâ-yı mûmâ ileyhsin vakfın toprağına zirâ‘at ü hirâset eyledüği yirlerin şer‘ ve kãnûn üzre öşr ü resm-i vakf içün alıvirilüp husûs-ı mezbûr içün yedinde ma‘mûlün [bih] temessüği var ise gelüp ibrâz eylemek içün yazılmışdur.
[Fî] evâsıt-ı şehr-i Rebî‘u’l-evvel sene1100 [3-12 Ocak 1689]
12/182/822 İstanbul'da, evvelki mütevellide kalan vakıf parasını isteyen yeni vakıf mütevellisi ve ölmüş bulunan eski mütevellinin oğlu arasındaki ihtilafın ilgili kadılıkta görülmesine dair hüküm.
İstanbul monlâsına hüküm ki:
Ahmed arz-ı hâl idüp İstanbul'da vâkı‘ (boş) evkãfınun mütevellîsi Azîz nâm kimesne şirrete sülûk idüp müteveffâ baban (boş) nâm kimesne mukaddemâ vakf-ı mezbûr mütevellîsi olmağla zimmetinde yiğirmi sekiz bin akçe kalmış idi diyü müdde‘âsın vech-i şer‘î üzre isbâta kãdir değil iken ahvâlleri şer‘le görilmek içün yazılmışdur.
[Fî] evâhir-i Ra 1100 [13-22 Ocak 1689]
12/185/831 İstanbul'da, Darphane yakınında Papasoğlu Mustafa Çelebi zaviyesinin yanan odalarının mutasarrıfı ve vakıf malını yemekle suçladığı vakıf mütevellisiyle bazı garazkarlar arasındaki ihtilafın ilgili kadılıkta görülmesine dair hüküm.
Âstâne-i sa‘âdetümde Sadâret-i uzmâ vezîrüm Ömer Paşa'ya ve İstanbul kãdîsına hüküm ki:
Sulehâdan el-Hâcc Abdülkãdir arz-ı hâl idüp mahrûse-i İstanbul'da Darbhâne kurbında vâkı‘ Papasoğlı(?) Mustafâ Çelebi'nün zâviyesi mukaddemâ kendüye tevcîh(?) olınup berât itdürüp lâkin ihrâk-ı kebîrde on dört hücresi muhterik ve târîh-i mezbûrdan berü harâbe müşrif kalup ve vakfiyye-i ma‘mûlün bihâsında vâkıf-ı mûma ileyh zâviye-i merkúmenün (...) ve bir müte‘ayyen mürtezekãnun vezâyifine takdîm ve vakfda müsâ‘ade var iken ve şart-ı vakf-ı zâviye ve hücrâtın vazîfesi mütevellî ve ba‘zı ashâb-ı ağrâz ekl eylemeleriyle vakf ve kendüye hayf ve gadr olınduğından mâ‘adâ kendünün süknâsı olmamağla vakf-ı merkúm mütevellîsi Mahmûd nâm kimesneye ber mûceb-i şart-ı vâkıf teklîf eyledükde câbîsi vekîli Dervîş hevâsına tâbi‘ kimesneler ile mâni‘ olmağla bir vechile mu‘âvenete kãdir olmağın mukãddemâ mütevellîsinün şer‘le muhâsebesi görildükde zâviye-i mezbûrun fermân olınup yine muhâsebe olmayup te‘allül ü inâd eyledüğin bildürüp ber mûceb-i şart-ı vâkıf şer‘le ta‘cîz itdürilüp inâd itdürilmemek bâbında emr-i şerîfüm recâ eyledüği ecilden vech-i meşrûh üzre amel olınmak emrüm olmışdur diyü yazılmışdur.
Fî evâhir-i Ra sene 1100 [13-22 Ocak 1689]
12/186/835 Sultan Bayezit evkafına ait Hâslar mukataası iltizam bedelinin ehl-i vukufa danışılarak tespitine, önerilen bedellerden hangisinin vakfa daha yararlı olduğunun evkaf müfettişi ile birlikte belirlenip bildirilmesine, adı geçen mukataa için belirlenen miktarın vakfa zararı olmayacaksa iltizama verilmesine dair hüküm.
Âstâne-i sa‘âdetde Sultân Bâyezîd evkãfı mütevellîsi olan Mevlânâ Hüseyin zîde fazluhûya hüküm ki:
Kiremidcizâde Mehmed gelüp merhûm Sultân Bâyezîd Hân evkãfından Hâslar mukãta‘asınun doksan sekiz senesine gelince on yük elli bin akçeye der‘uhde olınagelmişiken sene-i mezbûrede mahsûl ziyâde bahâ itmeğle iki yük elli bin akçe izdiyâd ile buna der‘uhde olınup ve doksan dokuz senesi uhdesinde iken buna üç yük akçe dahi zamm olınup on altı yük akçeye bâliğ olduğından gayri mahsûl ucuz olup zarar terettüb itmeğle ahvâlin i‘lâm itmeğle vakfa zarar olmayacak merâtibe tenzîl olınup bin yüz senesi dahi der‘uhde olınmak üzre emr-i şerîfüm vârid olmağla müfettiş-i evkãf huzûrında mukãta‘a-i mezbûre on dört yük akçeye huddâm-ı vakf ittifâkıyla buna der‘uhde olınup mütevellî temessük yazmak üzre iken muvâza‘a idüp tâlib-i âharı vardur on beş yük kırk bin akçeye almaz isen âhara virirüm diyüp gadr olınmağla doksan sekiz senesi iltizâmından iki yük akçe izdiyâd ile cümle on dört yük akçeye olur ziyâdeye tahammüli yok diyü cümle huddâm-ı vakf ittifâkıyla müfettiş-i evkãf huzûrında ta‘ahhüd eyledüği hâlde zarar olmıyacak merâtibedür dinilmiş ehl-i vukúf ile söylenüp vakf-ı şerîfe kangısı nâfi‘ ise vâkı‘ hisâb müfettiş-i evkãf ile şer‘le iktizâsın yazasın ve zikr olınan Hâslar mukãta‘ası on dört yük akçeye söylendüği vâkı‘ ise ve vakf-ı şerîfe zararı olmaz ise temessük viresin diyü bi’l-fi‘l şeyhülislâm olan Mevlânâ Mehmed edâma’llâhu te‘âlâ fezâilihû tarafından mühürlü mektûb virilmek mûcebince amel olınmak emrüm olmışdur diyü yazılmışdur.
[Fî] evâhir-i Ra sene 1100 [13-22 Ocak 1689]
12/204/915 Üsküdar'da, Sadrazam Süleyman Paşa câmi‘ ve suyolları evkafına ait Zencîrlikuyu yakınındaki yanmış han ve dükkanları vakfın yapmaya gücü ve parası olmadığından vakıf güçleninceye dek dükkan sahiplerine, vazifelerinin yarısının verilmesine dair hüküm.
Üsküdar'da vâkı‘ vezîr-i a‘zam-ı sâbık Süleymân Paşa vakfı mütevellîsi Yûsuf zîde kadruhûya hüküm ki:
Hâliyâ evlâdiyyet ve meşrûtiyyet üzre mütevellîsi olduğun câmi‘-i şerîf ve suyolları evkãfından mahmiyye-i mezbûrede vâkı‘ Zencîrlikuyu kurbında olan hân ve dekâkîn bi emri’llâhi te‘âlâ muhterik olup cânib-i vakfdan dahi binâya müsâ‘ade ve nükúdı olmayup musakkafât olmağla vakf-ı mezkûrun akãrlarından sâir îcârâtı muhtell olup vakf-ı mezbûra müsâ‘ade gelince erbâb-ı dekâkîn vazîfeleri ber vech-i münâsafe virilmek içün bi’l-fi‘l Dâru’s-sa‘âdetüm ağası olan el-Hâcc Mustafâ Ağa dâme ulüvvuhû tarafından mühürlü mektûb virilmeğle mûcebince yazılmışdur.
[Fî] evâil-i R sene 1100 [23 Ocak-1 Şubat 1689]
12/222/985 Sultan Selim câmi‘ evkafının eski mütevellisinin hesaplarının görülüp üzerinde kalan vakıf parasının tahsilini isteyen yeni mütevelli ile arasındaki ihtilafın ilgili kadılıkta görülmesine dair hüküm.
İstanbul kãimmakãmı Ömer Paşa'ya ve kãdîsına hüküm ki:
Merhûm Sultân Selîm Hân tâbe serâhu câmi‘-i şerîfi evkãfınun mütevellîsi olan Alî gelüp evkãf-ı mezbûrun sâbıkã mütevellîsi olan Ebûbekir nâm kimesne zimmetinde altmış bin akçe mâl-ı vakf olmağla ve def‘iyçün taleb olındukda edâsında te‘allül ve inâd eyledüğin bildürüp mezbûrun muhâsebesi görilüp zimmetin zuhûr iden mâl-ı vakf def‘ içün alıvirilmek bâbında hükm-i hümâyûnum recâ itmeğin şer‘le tahsîl olınmak içün yazılmışdur.
Fî evâsıt-ı R sene [1]100 [2-11 Şubat 1689]
12/240/1063 İstanbul'da, Sultan Ahmet evkafı mütevellisinden alacaklı olan şahsın, alacağını güvenceye alan rehinlerin mahkemece satılıp hakkının alınmasına dair hüküm.
İstanbul kãdîsına hüküm ki:
İbrâhîm zîde kadruhû gelüp mahrûse-i İstanbul'da merhûm Sultân Ahmed Hân tâbe serâhu evkãfınun mütevellîsi Mustafâ zimmetinde memhûr temessük ile cihet-i şer‘iyyeden bunun bir mikdâr akçe hakkı olup ve deyn-i merkúm mukãbelesinde rehnleri olmağla hakkın virmekde te‘allül itmekde ma‘rifet-i şer‘le rehnleri fürûht olınup semeninden müteveccih olan hakkı alıvirilmek bâbında hükm-i hümâyûnum recâ itmeğin ma‘rifet-i şer‘le rehnleri fürûht olınmak emrüm olmışdur diyü yazılmışdur.
[Fî] evâhir-i R sene 1100 [12-20 Şubat 1689]
12/247/1095 İstanbul'da, Hacce Ayşe Hatun evkafının bütün parası kendisinde bulunan İstanbul'daki Rum patriğinin, borç aslını ve senede yüzde on beşten işletilen ribhini, alacaklılarına payları oranında ödemesine dair hüküm.
İstanbul kãimmakãmı paşaya ve kãdîsına hüküm ki:
Mahmiyye-i İstanbul'da vâkı‘ müteveffiye el-Hâce Âyişe Hâtûn evkãfınun berât-ı şerîfümle mütevellîsi olan Mustafâ gelüp vakf-ı mezbûrun nükúdunun cümlesi İstanbul'da Rûm patriği zimmetinde olmağla meblağ-ı mezbûr deyn-i şer‘î ve ilzâm-ı ribh olınan senelerün ona on bir buçuk hisâbı üzre iki bin beş yüz guruş mu‘âmelesin taleb eyledükde virmekde te‘allül ve inâd eylemeğle bundan akdem mîrî rüsûmdan mâ‘adâ vakf ve murâbahalu deynleri her sene îrâdlarına göre ber vech-i taksît tedrîcli ashâb-ı duyûna senede guremâdan hisselerine isâbet itdüği mertebe virilmek emr-i şerîfüm virilmeğle ol bâbda hükm-i hümâyûnum recâ eylemeğin fermân-ı sâbık mûcebince sâire virdüği minvâl üzre ancak buna dahi virilmek emrüm olmışdur diyü yazılmışdur.
Fî evâhir-i R sene [1]100 [11-20 Şubat 1689]
12/256/1145 Tophâne'de, Firuz Ağa câmi‘nin mürtezikaları ile bunların hizmetleri karşılığında hak ettikleri ücretlerini vermeyen mütevelli arasındaki ihtilafın ilgili kadılıkta görülmesine dair hüküm.
Galata kãdîsına hüküm ki:
Kazâ14-i Tophâne'de vâkı‘ Fîrûz Ağa câmi‘-i şerîfinün mürtezekaları gelüp bunlar edâ-yı hıdmet idüp hıdmetleri mukãbelesinde berâtları mûcebince müstahıkk oldukları vazîfeler bin doksan sekiz ve yüz senelerinde mîrîye fermân olınandan mâ‘adâsı vakf-ı mezbûr mütevellîsi Mehmed nâm kimesne ile ve vekîli dîğer Mehmed nâm kimesneden taleb eyledükde virmeyüp hâl ve kabzı kendüleri ekl ü bel‘ idüp ziyâde gadr u te‘addî eyledüklerin bildürüp şer‘le görilüp berâtları mûcebince müstahıkk oldukları kıt‘aları alıvirilmek bâbında hükm-i hümâyûnum recâ eyledükleri ecilden şer‘le görilmek içün yazılmışdur.
Fî evâhir-i R sene [1]100 [11-20 Şubat 1689]
12/261/1167 İstanbul'da, Şehzade Sultan Mehmet câmi‘ ve imâreti evkafından İstanbul fukara ve ama taifesine kadimden beri aylık et parası verilegelmekte ise bu uygulamanın sürdürülmesine dair hüküm.
İstanbul kãimmakãmı Ömer Paşa'ya ve İstanbul kãdîsına hüküm ki:
İstanbul sâkinlerinden fukarâ ve a‘mâ tâifesi arz gönderüp İstanbul'da vâkı‘ Şehzâde Sultân Mehmed câmi‘-i şerîfi ve imâret-i âmireleri evkãfından ber mûceb-i şart-ı vâkıf ayda dörder yüz akçe lahmiye bahâ virilegelüp mezbûrlar dahi şart-ı vâkıf üzre dörder yüz akçeyi vakf-ı mezbûr mütevellîsi olanlardan bu âna gelince alurlar iken hâlâ vakf-ı mezbûr mütevellîsinden taleb eyledükde virmekde te‘allül ve gadr eyledüğin bildürüp kadîmden virilegelmiş ise vakfun rızâsı(?) olmaduğı hâlde istemeyüp sâbık üzre alıvirilmek emrüm olmışdur diyü yazılmışdur.
[Fî] evâhir-i R sene 1100 [12-20 Şubat 1689]
13/27/130 Üsküdar'da, Valide Sultan câmi‘ yakınında Çiftehamam'ı iltizam ile alıp iltizam bedelini tamamen ödeyen şahsın hamamı zaptetmesine dair hüküm.
Dostları ilə paylaş: |