O
qqONİKİ İMAM •_8É~ |U<~ –—~ : (Bak: Eimme-i İsna Aşer)
2937- qqORHAN GAZİ >ˆ_3 –_'‡—~ : (Mi. 1281-1362) Osmanlı Devleti’nin kurucusu olan babası Osman Gazi vefat edince (1324) onun yerine geçti. Onu yetiştiren, Hocası Şeyh Edebali idi. Genç yaşta gazi akıncılar arasına karıştı; çok cesur ve atılgandı. Akıncı gaziler onun oğlu Süleyman Paşa kumandasında Rumeli’ye geçtiler. Türbesi Bursa’dadır. (R.Aleyh)
qqORUÇ ‚——‡—~ : (Bak: Savm)
2938- qqOSMAN (R.A.) –_WC2 : İlk İslâm halifelerinin üçüncüsüdür. Hz. Osman’ın halifeliğe seçilmesi hususunda Kamus-u A’lam eserinde şu kayıt var:
“Hz. Ömer’in şehiden irtihalinde işaret buyurdukları altı müntehabın biri Hz. Osman (R.A.) olmakla; üç gün ihtilafatla uğraşılarak, Hz. Ali’nin (R.A.) irad ettiği hutbede kelimat-ı tevazukâraneye isti’fa manası verilerek, hicret-i Nebevînin 24. senesi muharremi ibtidasında hilafete geçmiştir.” (Kamus-ul A’lam, shf: 3125)
“Hazret-i Osman, Kureyş kabilesinin asîl ailesine mensub olup Resulüllah’ın üçüncü halifesidir.
Fil Vak’asından altı yıl sonra Mekke’de doğmuştur. Babası Affan, annesi Erva’dır. Beşinci ceddi olan Abd-i Menaf’da Resul-i Ekrem’in nesebiyle birleşir. Büyük babası Ümeyye, Kureyş reislerinden biridir. Kureyşlerin İkbal adıyla yad edilen bayrağı bu ailenin yedinde bulunurdu. İslâmiyeti ilk kabul edenler arasında idi. Bütün malıyla ve canıyla İslâm’ın inkişafında göstermiş olduğu hizmeti büyüktür.
Peygamberimiz’in damadıdır. Birinci zevcesi Hazret-i Rukiye’nin ölümünden sonra da yine Resul-i Ekrem’in diğer kızı Ümmü Gülsüm ile evlendiğinden dolayı Zi’n-Nureyn ünvanını ihraz etmiş ve şeref kazanmıştır.
Hazret-i Osman zevcesi Rukiye’nin hastalığı münasebetiyle yalnız Bedir Muharebesi’ne katılamamış ve diğer bütün savaşlarda hazır bulunmuştur.
2939- Hazret-i Ömer’in vefatından sonra halifeliğe seçilen Hazret-i Osman ilk zamanları, selefinin yolunu takip etmiş ve İslâm’ın inkişafını sağlamıştır. Mülkî idareyi, askerî idareden ayırmıştır. Zamanında Trablus, Kıbrıs, Rodos, Ermenistan, Taberistan İslâm memleketlerinin hudutları içine alınmıştır. Artık İslâmiyet Afganistan, Türkistan ve Horasan’ın büyük bir kısmına yayılmıştı. İlk deniz seferleri Hazret-i Osman zamanında başlamış ve bu suretle büyük bir donanma vücuda getirilmişti.
Hazret-i Osman Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde Medine’de müslümanların su ihtiyacını karşılamak üzere binlerce dirhem mukabilinde “Roma Kuyusu”nu satın alıp vakfetmiştir. Tebük Gazvesi’nde binlerce askeri levazımını temin suretiyle Hazret-i Peygamber’in duasına mazhar olmuştur.
Hac mevsiminde hacılar için hususi çadırlar kurdurmuş ve onları it’am etmiştir. Kendi servetiyle Mescid-i Nebevî’yi ve Harem-i Şerif’i tevsi’ ve tamir etmiş ve yirmi köleyi de hürriyetlerine kavuşturmuştur.
2940- Hazret-i Osman’ın en büyük hizmeti Hazret-i Ebu Bekir’in hilafeti zamanında cem’ edilen Kur’an-ı Kerim’i istinsah ve teksir etirmesidir. Hazret-i Sıddık’ın hilafeti zamanında cem’ edilen suhuf-u mutahhare Hazret-i Ömer’den sonra muhafaza edilmek üzere kerime-i muhteremesi Hazret-i Hafsa’ya verilmişti. Görülen lüzum üzerine Hazret-i Osman bu suhuf-u mutahhare’yi Hazret-i Hafsa’dan alarak aynen istinsah ve teksir edilmek üzere Peygamberimiz’in vahiy kâtiplerinden ve arza-i ahîrede Huzur-ı Risalette bulunan Zeyd b. Sabit’in başkanlığında Kur’an-ı Kerim’i tamamen ezberleyen ve Kur’an ilmine vâkıf olan Abdullah b. Zübeyr, Sa’d b. As, Abdurrahman b. Hâris Hazaratından müteşekkil bir hey’ete havale buyurmuşlardı.
İslâm merkezlerine gönderilmek üzere müteaddit Mushaf’lar yazılması lâzım geldiğinden Ubeyy b. Kâ’b, Enes b. Malik, Abdullah İbn-i Abbas gibi Ashab-ı Kiram’dan bazıları bu hey’ete katılmış, Hazret-i Ali radıyallahu anhü de bu işe nezaret etmiş ve Hazret-i Osman’ın bu hareketini takdir buyurmuşlardır. Bu suretle Mushaf’ların teksiri işinde çalışanların sayısı 12’yi bulmuştu. Bu hey’et beş veya yedi adet nüsha istinsah etmiş ve sureleri de sıraya koymuştu. Hazret-i Osman bu Mushaf’ların öğrenilmesi için Medine’de Zeyd b. Sabit’i me’mur etmiş, Abdullah b. Saib’i Mekke’ye, Mugiretü’bnü Şihab’ı Şam’a, Abdurrahman b. Sülemî’yi Kûfe’ye, Amr b. Kays’ı Basra’ya bu Mushaf’lar’la göndermiş ve halkı ta’lim ile vazifelendirmiştir.
Bu suretle Kur’an-ı Kerim’in eda ve tilavetindeki ihtilaflara meydan verilmemiş ve birlik te’min edilmiştir. Asıl nüsha da tekrar Hazret-i Hafsa’ya iade olunmuştur. Hazret-i Osman’ın zaman-ı hilafetinden zamanımıza kadar bütün Kur’an-ı Kerim, Mushaf-ı Osmanîden istinsah olunmuştur.
2941- Hazret-i Osman, Peygamber Efendimiz’in vahiy kâtiplerinden ve Kur’an-ı Kerim’i tamamen ezberliyenlerdendi. Hicri 35 yılı Zil-hicce’nin onsekizinci Cum’a günü Emirü’l Mü’minîn Hazret-i Osman, Kuranı Kerim okuduğu bir sırada şehid edilmiştir. Cenaze namazını Cübeyr b. Mut’im kılmış, geceleyin Baki kabristanına defnedilmiştir. Hilafet müddeti 12 sene ll ay ve 12 gündür.
Hazret-i Osman’ın fazaili hakkında bir çok hadisler vardır. Riyazü’s-Salihîn müellifi Muhyiddin-i Nevevi Tehzibü’l-Esma adlı eserinde bu hadis-i şerifleri nakletmiştir. Radıyallahü anhü.” (Riyazüssalihîn Hadislerinin Ravileri Olan Ashab-ı Kiramın ve Hadis İmamlarının Hal Tercemeleri. Diyanet İ.B.Yayınları, Hasan Hüsnü Erdem, 1964, Ankara shf: 60)
Atıf notları:
- Hz. Osman’ ın (R.A.) şehid olacağını ihbar eden rivayet, bak: 1012 .p.
-Hz. Osman’ın (R.A.) Biat-ı Rıdvan’a sebeb veren hâdisesi, bak: 443.p.
2941/1- qqOSMAN GAZİ >ˆ_3 –_WC2 : (Mi. 1258-1326): Kurucusu sayıldığı için ismine izafeten Osmanlı Devleti adı verilen Türk-İslâm devletinin ilk padişahıdır. Gerçekte Osmanlı Devleti’nin kuruluş tarihi olarak belli bir tarih vermek hususunda tarihçiler müttefik değildir. Osman Gazi’nin babası Ertuğrul Gazi, Oğuz Türklerinden 24 boydan biri olan Kayı Boyu’na mensup bir aşiret reisi (beyi) idi. Bu aşirete Türkiye Selçuklu Sultanı I.Alâeddin’in emriyle Batı Anadolu’da Bizans sınır bölgesinde Söğüt ve Domaniç havalisinde bir bölge “yurt” olarak verilmişti. Ertuğrul Gazi, diğer Türkmen Beyleri gibi Bizans’a karşı gazalara katılarak yurdunu genişletmiş ve 1280 yıllarında 90 yaşlarında vefat ettiği zaman oğlu Osman Bey’e 4800 km2 civarında bir toprak bırakmıştı.
Ertuğrul Gazi’nin vefatında yerine kardeşi Dündar Bey geçmek arzusunda idi. Ancak Ertuğrul’un oğullarının küçüğü Osman Bey, cesareti, mertliği ve ahlâkî meziyetleri ile Kayı Boyu’na Bey olacak kudret ve vasıfta görüldü. Osman Bey, beyliğe getirildiğinde henüz 23 yaşlarında idi. Osman Gazi, meşhur Şeyh Edebali’ye de damat olmuştu.
Osman Bey’in bir kabile reisliğinden cihana hâkim olacak güçlü bir devlet kurucusu olmasındaki sır; kemiyete değil, keyfiyete ehemmiyet vermesinde idi. Osman Bey’e bağlı kuvvetlerin kemiyetçe azlığı, büyük bir keyfiyet üstünlüğü ile geniş şekilde telafi ediliyordu. Osman Bey’in çevresindeki gaziler ve dervişlerin arasında hainlere, korkaklara, bencillere yer yoktu. Muti, sadık, vefakâr, yiğit olan kabiliyetler bu cemaatte yer alabilirdi. Bu keyfiyet üstünlüğü, Osmanlı Devleti’nin yükseliş asırlarında da korunmuştu.
Osman Bey, Bizans tekfurları ile yaptığı müteaddid savaşlarda üstün başarılar kazanarak beyliğinin sınırlarını genişletti. İnegöl Rum tekfuru Nikola ile 1287 tarihinde yaptığı Domaniç Meydan Muharebesi’ni kazanarak Hendek’i aldı ve Karadeniz’e 20 km. kadar yaklaştı. 1288’de Anadolu Selçuklu Sultanı II. Mes’ud Eskişehir’i Osman Gazi’ye verdi. Burada Selçuklu Sultanı’nın ardından Osman Gazi adına hutbe okundu. Osman Gazi Bilecik ve kuzeyindeki Yarhisar’ı da fethederek beyliğine kattı (1299). Aynı yıl İnegöl’ü aldı. Bunun üzerine rivayete göre Osman Bey, beylik merkezini Söğüt’ten Bilecik’e nakletmiştir. Bizans Ordusu’nu dağıtması, onun şöhretini bir anda Anadolu’ya yaydı. 27 Temmuz 1302’de Bursa Tekfuru’nun kumandasındaki Bizans Ordusu’nu da bozguna uğrattı. Bir müddet sonra Osmanlılar Ulubat Gölü’nün güney kıyılarına hâkim oldular. 1315’de Bursa ablukaya alınmaya başlandı. Abluka onbir yıl kadar sürdü. Osmanlılarda kale düşürecek muhasara silahları yoktu. Bu sebeple muhasara uzun sürdü ve şehrin alınması gecikti. Bu arada Osman Gazi 1321’de Mudanya’yı alıp ilk defa Marmara’ya ulaştı. Böylece deniz yolu ile Bursa’ya yapılan yardım yolunu kesmiş oluyordu.
Osman Gazi 1324 yıllarında Bursa muhasarası devam ederken hastalandı. İdareyi oğlu Orhan Bey’e bıraktı. Osman Gazi 1326’da Bursa’nın fethi sırasında vefat etmiştir. Rivayete göre Osman Gazi Söğüt’te ölüp vasiyeti mucibince cenazesi Bursa’ya getirilmiş ve buradaki türbesine defnedilmiştir. Türbesi bugün “Gümüşlü Künbet” denilen yerdedir. (Allah c.c. rahmet eylesin.)
Bursa 6 Nisan 1326’da fetholunarak Osmanlı Beyliği’nin merkezi olmuştur.
Son yıpalan araştırmalara göre ilk Osmanlı parasını bastıran da Osman Bey’dir. Osman Gazi vefat ettiğinde Osmanlı Beyliği’nin genişliği 16.000 km2 civarına ulaşmış bulunuyordu. Sağlam temeller üzerine kurulan bu devlet, kısa zamanda üç kıt’aya yayılarak çağının en büyük İmparatorluğu haline gelmiştir. (Büyük Türkiye Tarihi ve Büyük İslâm Tarihi’nden telhis)
2942- qqOSMANLI |V9_WC2 : Osmanlı devlet teb’asından olan. Anadolu Selçuklu Devleti’nin Bizans sınırındaki Beyliği reisi olan Ertuğrul Bey’in vefatından sonra, Mi: 1288’de yerine geçen Osman Bey’in kurduğu devlete mensub olan. (Bak: İttihad ve Terakki)
Osmanlı Devleti; kuruluş, yükselme, duraklama, gerileme, devirlerini yaşıyarak, I. Osman Gazi’nin saltanata geçiş tarihi olan Mi. 1281 esas alındığında, Osmanlı saltanatının ilgası tarihi olan 1922’ye kadar 36 hükümdar tarafından idare edilmiştir.
2943- Osmanlı Padişahları (Doğum, vefat ve saltanat müddetleri) :
l-I. Osman (Gazi) : (1258-1326:68 yıl) (Saltanatı: 1281:1324:43 yıl)
2- Orhan Gazi : (1281-1362: 81 yıl) (Saltanatı: 1324-1362: 38 yıl)
3- I. Murad (Hüdavendigar): 1326-1389: 63 yıl) (Saltanatı: 1362-1389: 27 yıl)
4- I. Bayezid (Yıldırım): (1360-1403: 43 yıl) (Saltanatı: 1389-1402: 13 yıl)
5- I. Mehmed (Çelebi) : (1379-1421: 41 yıl) (Saltanatı: 1413-1421: 7 yıl 10 ay)
6- II. Murad (Gazi:) 1404/1451: 46 yıl 18 ay) (Saltanatı: 1421-1444: 23yıl 3 ay ve 1445-1451: 5 yıl 2 ay ki, toplam 28 yıl 5 ay eder.)
7- II. Mehmed (Fatih): 1432-1481: 49 yıl) (Saltanatı: 1444-1445: l yıl 4 ay ve 1451-1481: 30 yıl 2 ay 28 gün ki, toplamı: 31 yıl 7 ay)
8- II. Bayezid( Veli): 1450-1512: 61 yıl 6 ay) (Saltanatı: 1481-1512: 30 yıl ll ay 22 gün)
9- I.Selim (Yavuz): (1470- 1520: 50 yıl) (Saltanatı: 1512-1520: 8 yıl 4 ay 28 gün (İlk halife: 1516)
10- II. Süleyman (Kanuni): (1495-1568: 71 yıl 4 ay 10 gün) (Saltanatı: 1520- 1566: 45 yıl ll ay 15 gün)
ll-II. Selim: (1524-1574: 50 yıl 7 ay 18 gün) (Saltanatı: 1566-1574: 8 yıl 3 ay)
12-III.Murad: (1546-1595: 48 yıl 6 ay 12 gün) (Saltanatı: 1574-1595: 20 yıl)
13- III.Mehmed: (1566-1603: 37 yıl 6 ay 25 gün) (Saltanatı: 1595-1603: 8 yıl ll ay)
14- I. Ahmed: (1590-1617: 27 yıl 7 ay) (Saltanatı: 1603--1617: 13 yıl ll ay)
15- I. Mustafa: (1592-1630: 47 yıl) (Saltanatı: 1617-1618: 3 ay 4 gün ve 1622-1623: l yıl 3 ay 22 gün ki, toplamı: l yıl 6 ay 26 gün)
16-II. Osman (Genç, Şehid): (1604-1622: 17 yıl 6 ay 17 gün )(Saltanatı: 1618-1622: 4 yıl 2 ay 21 gün)
17-IV. Murad (Bağdad Fatihi): 1612-1640: 27 yıl 6 ay 12 gün) (Saltanatı: 1623-1640: 16 yıl 4 ay 28 gün)
18- Sultan İbrahim Han: (1615-1648: 32 yıl 19 ay 13 gün) (Saltanatı: 1640-1648: 8 yıl 6 ay)
19- IV. Mehmed (Avcı): (1642-1693: 51 yıl) (Saltanıtı: 1648-1687: 39 yıl 3 ay)
20- III. Süleyman: (1642-1691: 49 yıl) (Saltanatı: 1687-1691: 3 yıl 7 ay 14 gün)
21-II. Ahmed:(1643-1695: 51 yıl ll ay 9 gün) (Saltanatı: 1691-1695: 3 yıl 7 ay 14 gün)
22-II. Mustafa: (1664-1703: 39 yıl 6 ay 24 gün) (Saltanatı: 1695-1703: 8 yıl 6 ay 14 gün)
23- III. Ahmed: (1673-1736: 62 yıl 6 ay) (Saltanatı: 1703-1730: 27 yıl)
24-I. Mahmud: (1696-1754: 58 yıl 4 ay) (Saltanatı: 1730-1754: 24 yıl 2 ay)
25-III.Osman: (1699-1757: 58 yıl (Saltanatı: 1754-1757: 2 yıl l ay 18 gün)
26-III. Mustafa: (1717-1774: 56 yıl ll ay 24 gün) (Saltanatı: 1757-1774: 16 yıl ll ay 22 gün)
27-I. Abdülhamid: (1725-1789: 64 yıl) (Saltanıtı: 1774-1789: 15 yıl 2 ay 17 gün)
28- III. Selim (Şehid) : (1761-1808: 46 yıl 7 ay) (Saltanatı: 1789-1807: 18 yıl l ay)
29-IV. Mustafa (Maktul): (1779-1808: 29 yıl 2 ay) (Saltanatı: 1807-1808: l yıl 2 ay)
30- II. Mahmud: (1785-1839: 53 yıl ll ay 12 gün) (Saltanatı: 1808-1839: 30 yıl ll ay)
31- I. Abdülmecid: (1823-1861: 38 yıl) (Saltanatı: 1839-1861: 21 yıl ll ay 25 gün)
32- Abdülaziz Han (Şehid): (1830-1876: 46 yıl 3 ay) (Saltanatı: 1861-1876: 14 yıl ll ay 5 gün)
33- V. Murad (Mehmed): (1840-1904: 63 yıl ll ay) (Saltanatı: 3/5/1876- 31/8/1876: 3 ay 28 gün)
34-II. Abdülhamid: (1842-1918: 75 yıl 4 ay 10 gün) (Saltanatı: 1876-1909: 33 yıl 4 ay 27 gün)
35-V. Mehmed (Reşad): (1844-1918: 73 yıl 8 ay) (Saltanatı 1909-1918: 9 yıl 2 ay)
36- VI. Mehmed (Vahideddin): (1861-1926: 65 yıl 3 ay 13 gün) (Saltanatı: 1918-1922: 4 yıl 4 ay 15 gün)
II. Abdülmecid (Son Halife): (1868-1944: 76 yıl 2 ay 24 gün) (Halifeliği: 18/1l/1922 - 3/3/1924: l yıl 3 ay 15 gün) (Kaynak: Yılmaz Öztuna, Büyük Türkiye Tarihi ci: 8)
2943/1- Osmanlılar’ın en buhranlı devresi; İkinci Meşrutiyet’in ilânından başlar. Bu devrede İttihad ve Terakki Cemiyeti hâkim rol oynamaya başlamış ve Sultan Abdülhamidi’de hal’ ederek iktidara tam hâkim olmak için bahaneler aramaya başlamıştı. Fakat bu sıralarda kurulan İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti’ni, karşılarında kuvvetli bir rakip olarak görüyorlardı. 31 Mart hâdisesi münasebetiyle, İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti kapatıldı ve Sultan Abdülhamid de hal’ edildi. Halbuki mezkûr İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti, faziletli şahsiyetlerle kurulmuştu. Bu cemiyet hakkında, Büyük İslâm Tarihi şunları kaydeder:
“31 Mart hâdisesinden on gün önce kurulmuş, parlemento ile direkt ilgisi bulunmayan fırka, İttihatçılara karşı muhalefetin en şiddetli kesimini temsil eder. İttihatçılar dışında, halk arasında en yaygın fırkanın İttihad-ı Muhammediye Fırkası olduğu söylenebilir.
Kırk gün müddetle faaliyet göstermesine rağmen fırka hem Türk siyasî hayatında mühim gelişimlere yol açmış, hem de parlementoda üyesi olmamasına rağmen Ayan ve Mebusan meclislerinde etkisini hissettirebilmiştir. İlmiye sınıfına mensub kurucuları arasında bugün en tanınmış olanları, Said-i Nursî ile Volkan muharriri Derviş Vahdetî’dir.
Fırka ideolojik planda gayesinin “Şeriat-ı Garra-yı Ahmediye”yi korumak ve bunu da ilmiye sınıfına dayanarak gerçekleştirmek olduğunu belirtmişti.” (Büyük İslâm Tarihi ci: 12 shf: 80 İst.-1989)
Diğer bir kaynak ise şu bilgiyi veriyor:
“5 Nisan 1909 yılında İstanbul’da Volkan gazetesi idarehanesinde faaliyete geçmiştir. Kuruluşundan sekiz gün sonra meşhur 31 Mart Vak’ası zuhur etmiştir. Gayesi, Şeriat-ı Muhammedî’nin muhafızlığını yapmaktır. Kurucuları şunlardır: Süheyl Paşa, Şeyhülislâmzade Mehmed Sadık Efendi, Bayezid Dersiamlarından Mehmed Emin Hayretî Efendi, İbnünnafi Ahmed Esad Efendi, Şeyhülhac Mehmed Emin Efendi, Karagümrük İmamı Nevşehirli Hâfız Mehmed Sabri Efendi, Bandırma Naibi Şevket Efendi, Bediüzzaman Said-i Kürdî İbn-i Mirza, Hırka-i Saadet-i Hazret-i Nebevî Kethüdası Hacı Hayri Bey, Evkaf-ı Hümayun Serveznedarı Raşid Efendi, Ferik Rıza Paşa, Volkan muharrirlerinden Farukî Ömer Şevki Efendi, Tarikat-ı Halvetiyeden Şeyh Seyyid Müslim Penah Efendi, Darendevî Binbaşı Refik Bey, Kadirî Şeyhi Muhammed Erganî Efendi, Müciz Dersiamlarından Ahmed Nazif Efendi, Hacı İzzet Paşa, Fatih Dersiamlarından Divrikîzade Abdullah Ziyaeddin Efendi, Şeyh Yunus Dergâhı Postnişini Şeyh Ali Efendi, Beylerbeyi Cami-i Şerifi vaizi Hacı Kâzım Efendi, Şeyhzade Hacı Mehmed Efendi, Volkan muharriri Derviş Vahdetî.” (Türkiye’de Parti Kavgaları, Tekin Erer, 1966, shf. 41)
Bir atıf notu:
- Osmanlı Devleti’nin bir Avrupa devletini doğurması, bak: 357.p.
Dostları ilə paylaş: |