Kanunî zamanında İstanbulda büyüklü küçüklü ikiyüze yakın çarşı hamamı vardır, ve sâdece Aksaray ve civarında ve iki yeniçeri kışlası arasında ondan fazla hamam bulunmaktadır, fakat yeniçerilerin bu çarşı hamamlarına gittikleri, para ile yıkandıkları asla düşünülmez, en küçük mirî bir yapıda hamam inşası unutulmamışken bu iki yeniçeri kışlasında hamam yapılmamış olması aklın kabul edeceği bir şey değildir. Nitekim Eskiodaların hemen yanı başında Acemioğlanlar Kışlasının hamamı bugün İstanbulda yeniçerilik hâtırasını taşıyan tek bina olarak hâlâ durmakta ve acemioğlam adından bozma «Acemoğlu Hamamı» adı ile bir çarşı hamamı olarak işletilmektedir. (B.: Acemioğlanlar Hamamı, cild l, sayfa 188). Eski Türk Müslüman hayatında hamam yalnız adî kir gidermek için değil, dinî yönden temizlik için de önemi çok büyük bir yapıdır, içinde bekâr uşağı binlerce yeniçerinin yatıb kalkacağı koca bir kışlanın hamam-sız olacağı asla varid değildir. Eski Odaların yapılan arasına rahat rahat bir büyük hamam ekleyebiliriz.
«Yeniçeri ortaları (taburları) kışlalardaki oda-koğuşlara sıra numaralarına göre yer-leştirilmemişti. Ord. Prof Uzunçarşılı güzel bir fıkra naklediyor: Kışlanın en güzel yeri niçin falan ortaya verildi, yahut en kasvetli köşeyi neden bize verdiler? diye asker arasında kırgınlığa, hasede mâni olmak için Eskiodaların yapısı bittiğinde ortaların ustaları (aşcıbaşıları) arasında bir koşu yarışması tertip edilmiş, önden gelenler en güzel odaları kapmışlar, geri kalanlara da kasvetli koğuşlar kalmış. Yeniodalar yapıldığı zaman da aynı usul tatbik edilmiş, olacaktır.
«Kışlalardaki bütün odalar hasır döşeli idi, hasırlar mirî hasırhânede yapılır idi. Odaların kilim, halı, minder, yastık, pencere ve kapu perdeleri gibi şâir döşemesi orta sandığının parası ile yapılırdı. Efrad yataklarını da kendi keselerinden yaptırırdı. Yeniçeri yevmiyesi bütün bu ihtiyaçları karşılayacak derece idi, acemî nefere de ortası sandığından ikrazda bulunulurdu.
«Döşek yere serilirdi, sabahleyin namaza kalkarken devşirilip yüklüğe kaldırılırdı.
«Orta mutbaklarında et aşı, pilâv ve hoşaf için üç kazan ve kifayet edecek sayıda di ger bakır takımı miriden verilirdi, ve hepsi mirî malı olarak damgalı idi.
«Her ortanın mutbağında belli günlerde yapılan birşey meşhurdu; bunlar an'aneleşip kalmışlardı, meselâ falan ortanın Hıdırellezde kuzu büryanı, filân ortanın da Muharremde aşuresi, yahut şu ortanın her zaman .için peynirli pidesi methedilirdi; ve o günlerde yahut icap etdikce sadırazama, vezirlere, yenicesi ağasına gönderilir, karşılığında verenin, alanın sânına lâyık bahşiş toplanır, bu bahşişler de orta sandığının gelir kaynaklarından birini teşkil ederdi.
«Meselâ Eskiodalarda oturan 61. cemaat ortasının mutbağında her zaman için gayet nefis şerbetler yapılırmış. Bir yaz günü bu ortanın bir neferi kendi nefsi için özene bezene bir bardak şerbet yapmış, tam içeceği sırada devrin haşmetli pâdişâhı Sultan Süleyman atlı olarak kışlanın önünden geçmiş, geçerken de kışla kapusunda selâmına duran yeniçerilere hal ve haür sorarak iltifatta bulunmuş, bunu fırsat bilen o nefer de nefsi için hazırladığı şerbeti pâdişâha sunmuş, Sultan Süleyman garip gencin hatırım hoş etmek için şerbeti alıp içmiş ve gaayetle beğenmiş:
«Bu vak'adan sonra Eskiodalarda 61. ce-maatlilerin şerbeti meşhur olup pâdişâhların yolları bu kışla önüne düştüğünde durup bir bardak şerbet içmeleri de an'ane olarak kalmış.
«Kışlada ortalara ayrılmış kısımların ana giriş kapuları üstündeki fenerlerde, içeride taşlıklarda ve ayakyolları dehlizlerinde bezir yağı kandili, koğuşlarda zeytinyağı kandili, yağmumu; tekke-mescitlerde de zeytinyağı kandili ile balmumu yakılırdı. Mum, mirîden verilir ve haftalık ihtiyaç olarak dağıtılırdı...» (R. E. Koçu, Yeniçeriler)
Eski Odalar 8000 binanın yandığı 1169
büyük Cibâli Yangınında ve İstanbulun geçirdiği en büyük ateş âfetlerinden biri olan yine büyük bir Cibâlî yangınında tamamen yanmıs-dı. B.: Cibâli Yangınları, cild 7; sayfa 3554).
Câbî Said Efendi vekaayinâmesinde hicrî 1217-1218 (M. 1802 -1803) yıllarına âid şu kayıd koğuşları Eski Odalarda olan 61. Ortanın yukarda yazdığımız şerbet rivayetini te-yid etmektedir: «.. Eski Odalar tamir olundu, 61. Ortanın kapusu üzerindeki pâdişâhlara mahsus, olan köşk müceddeden inşâ olundu».
Müverrih Cevdet Paşa 1826 da ocağın kaldırılmasından sonra Eski Odaların yıktırılmasını şöyle kaydediyor: «.. Yeniçerilerin İstan -bulda iki büyük kışlaları vardı; Aksarayda Et Meydanındaki Yeni Odalar vak'a günü yandı, Şehzade Camii karşısında Eski Odalar denilen kışla da vak'adan bir kaç gün sonra yıkdırıla-rak yeri evler ve dükkânlar inşâ olunmak üzere Sultan Ahmed vakfına katıldı..»
ESKi OSMANİYE SOKAĞI _ 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Fâtih kazasının, Karagümrük Nahiyesinin Dervişali Mahallesi sokaklarından; Karagümrük - Vefa stadyomu (Çukurbostan) arkasında Kürtağa Çeşmesi sokağı ile Kasım Odaları sokağı sırasında bir aralık sokakdır (1934 B.Ş.R. pafta 7/108); yerine gidilip şu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (Temmuz 1968).
ESKİ OSMANLI SOKAĞI — Şişlinin Mecidiye Köyü yollarından; Âbidei Hürriyet Yolu ile Kırmızıgül Sokağı arasındadır; Kervangeç-mez Sokağı ile dört yol ağzı yaparak kesişir; Ardıç Sokağı, Muhtar Şevki Sokağı, Çiğdem Sokağı, Zertop Sokağı ile kavuşakları vardır (1934 Belediye Ş.R. Pafta 18/Mecid.). Âbidei Hürriyet Caddesi tarafından gelindiğine göre bir araba rahat geçecek genişlikde paket taşı döşeli, sağa bir kavis çizer, kagir beton evler ve apartımanlar arasından geçer; Özel bir Biçki-Dikiş Yurdu (Fikriye Dündar), Mecidiye Köyü Hamamı, l kahvehane, l kasab, 3 bakkal, l manav, l marangoz vardır. Mecediye Köyü Emniyet Komiserliği de bu sokaktadır; kapu numaralan l - 27 ve 2-44 dür (mayıs 1967).
Hakkı GÖKTÜRK
ESKİ PARMAKKAPU SOKAĞI — Gala-tanın Hacıminıi Mahallesi yollarından; Kaval Sokağı ile (Yeni Kemeraltı Caddesinin devamı) Galata Mandırası Sokağı arasında uzanır (1934 Belediye Ş.R. Pafta 15/135). Galata ile Tophane arasında genişletilen yeni asfalt yoldan gelindiğine göre önce 18 basamak merdivenle çıkılır, üst kısmı bir araba geçecek genişlikde kabataş döşelidir, 3 - 4 katlı kagir yapı evler arasından geçer. Sekenesi çoğunlukla gayri muslinidir. I kahvehane ve l tornacı atölyesi vardır, kapu numaraları 9 -15 ve 6-16 dır (Nisan 1967).
Hakkı GÖKTÜRK
ESKİ PAZAR SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Kadıköyünde vapur iskelesi ile Kadıköyü - Haydarpaşa Caddesi arasında uzanan rıhtım boyunun adıdır; Kadıköy hal binası önünden geçen kısmı bir sokak, hattâ caddemsi bir sokak görünüşündedir, geri kalan her iki başındaki büyük kısmı sokakdan ziyâde meydanımsı açıklıklar manzarasında-dır.
Günün erken saatlerinden geç vakitlere kadar kalabalık, sesli, hareketli, renkli bir yoldur, kendine has hüviyetde bir pazar yeri, bir çarşı boyudur. İki parçadan mürekkebdir diyebiliriz, birinci kısmı Kadıköy Vapur İskelesi ile Kadıköy Araba Vapuru iskelesi arası; günün muhtelif saatlerinde şunlar görülür:
Yer yer otobüs durakları; motorlu kayıklarla gelerek Vapur İskelesi yanında rıhtıma yanaşan ve seyyar bir bahkpazarı kuran balıkçılar, onların çığırtkanlıklarının avaz avaz yükselen sesleri; lahmi acinciler, simitçiler; seyyar köfteciler, sucular ve onların sesleri; İzmit - Adapazarı - Gölcük otobüslerinden bir kısmı ve onların çığırtkanlan; rıhtımda Kadıköy - Haydarpaşa arası dolmuş sandalları ve sandalcıları; rıhtıma yanaşan kömür veya kum gemileri, onların boşaltdığmı alıp götüren kamyonlar, kum veya kömür boşaltan arabalı -motorlu vinçler, daha eski zamanlarda yarı çıplak soyunmuş kömür veya kum amele - ham-malları; Hal binası önünde iş bekleyen cenaze arabaları; Araba Vapuru İskelesi yanında iş bekleyen taksi otomobiller; bu iskelenin önünde gazeteciler ve yine bir sürü yiyecek satan
ESKİ SALIPAZARIÇEŞMESİ
— 5296 —
İSTANBUL
ANSİKLOPEDİSİ
— 5297 —
ESKİ SOFULAR SOKAĞI
sayyar esnaf; bu iskeleden sonraki rıhtıma yanaşan soğan, patates, kavun - karpuz gemileri, rıhtıma yığılmış çuvallar, rıhtımda kurulan kavun - karpuz sergisi; iş bekleyen kamyonlar, atlı yük arabaları; Kadıköy - Üsküdar dolmuş otomobilleri.
Şu satırlarda topladığımız Eski Pazar Sokağında, istanbul halkının kılık kıyafeti üzerine fazla dolaşmaya hacet kalmadan bir saat içinde binlerce resim çekmek mümkündür (Temmuz 1968).
Mehmed KOÇU
ESKİ SALIPAZARI ÇEŞMESİ — «Fındıklı kurbinde Süheyl Bey Camiinin altında mâmur bir çeşmedir. Kesme taşdan yapılmış olan haznesinin yüzü mermerle kaplanmış-dır. Ayna taşının iki tarafındaki sütunlar üzerine oturtulmuş beş beyitlik kitabesinin tarih beyti şudur :
Pethiyâ ihyayı atsana revan târihi tam «Gel bu vâla çeşmei sahiden iç mâi hayat» 1290 (M. 1873)
«Süheyl Bey Camiinin ve bu çeşmenin ilk banisi Tersane kethüdalarından bir zâtin oğlu olup kendisi de derya beylerindendi. Yol ge-nişletilirken yıkdırılan bu iki eser Sultan Ab-dülaziz tarafından yeniden yapdırılmışdır» (ibrahim Hilmi Tanışık, istanbul Çeşmeleri, II; 1945). Yerine gidilip bu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (1968).
ESKİ SARAÇHANE SOKAĞI — Fâtih ilçesi merkez nahiyesinin Sofular Mahallesi yollarındandır, Kıztaşı Caddesi ile Şehzade-başı ve Macar kardeşler Caddeleri arasında uzanır, Kâmil Paşa Sokağı ile dört yol ağzı yaparak kesişir (1934 Belediye Ş. R. Pafta 6/77); Kıstası Caddesi tarafından gelindiğine göre bir araba geçecek genişlikde, bozuk bir yol olarak başlar; sol taraf da Dülgerzâde Camiinin arka avlu kapusu vardır, ve susuz, metruk Dülgerzâde Çeşmesi görülür. Kâmil Paşa, Sokağını aşdıkdan sonra paket taşı döşeli bir yol olur; büyüklü küçüklü beton ve kagir evler arasından geçer, sola bir dirsekle kırılarak Şehzâdebaşı ve Macar Kardeşler Caddelerine bağlanır; sağ taraf da Amucazâde Hüseyin Paşa külliyesi bulunmaktadır (B. : Amucazâde
Hüseyin Paşa Külliyesi, cild 2, sayfa 792). 3 terzi, 2 bakkal, l döşemeci, l halı mağazası, 2 kahvehane, l oto alım satım bürosu, l çizmeci, l emlâkci bürosu, l sobacı, l kunduracı, l oyun (langırt) salonu, l lokanta, l ter-kos - havagazı tamircisi, l mâlî işler - muhasebe bürosu vardır. İstanbul Umum Pazarcı. Esnafı Derneği Merkezi bu sokakda, Kâmil Paşa Sokağı kavuşağı köşesindedir. Kapu numaraları 25 - 71 ve 2 - 42 dir (Nisan 1967).
Hakkı GÖKTÜRK
ESKİ SARAY, SARAYİ ATİKİ AMİRE
— tik binası Fâtih Sultan Mehmed tarafından yaptırılmış İstanbulda ilk Türk sarayı; Ba-yazıd Meydanından Küçükpazar semti üstüne rastlayan bir noktaya kadar uzanan gaayetle geniş bir sahada kurulmuş idi; XVI. yüzyılda Kanunî Sultan Süleyman kendi adına Sü-leymaniye Camii ile külliyesini bu sarayın bir kısım arazisinin üstüne yapdırtmışdı, Eski Saray o tarihden sonra Süleymâniye ile Baya-zıd arasında kalmış idi ki zamanımızda bu son parçasının arsası üzerinde istanbul Üniversitesinin Tıb Fakültesi ile geniş avlusu bulunmaktadır.
Eski Sarayın binaları hakkında hiç bir bilgimiz yokdur. Yüksek avlu duvarları ile çevrilmiş, halk ve yabancı gözünden gizlenmiş olduğu için Istanbula gelmiş yabancı ressam seyyahlar tarafından uzakdan bir resmini yapmak imkânı bile bulunamamışdır. Eski Saraydan bir ingiliz ressamının çizgileri ile bilinen tek yapı, sarayın Bayazıd Meydanı üzerindeki âbidevî avlu kapusudur.
Fâtih Sultan Mehmede ikaametgâh olarak Eski Sarayın ilk binaları hicrî 858, milâdî 1454 yılında tamamlanmışdı. Sarayın şehir göbeğinde oluşu münâsib görülmemiş, şehrin boğaz ağzı karşısında bir burun teşkil eden köşesi, bir cihan imparatorluğunun sahibi için en uygun saray yeri olarak seçilmiş, etrafı «Sûri Hâkaaniî» adı verilen üzeri dişli bir kale duvarı ile çevrilip şehirden tecrid edildikden sonra içinde kalan geniş araziye önce Çinili Köşk, sonra da bugün Topkapusu Sarayı dediğimiz binalar mecmuasının Fâtih devri yapıları inşâ edilmişdir (B.: Çinili Köşk, cild 7, sayfa 4021; Topkapusu Sarayı). Çinili Köşkün yapıldığı hicrî 877 (M. 1472 -1473) yılı Fâtih
Sultan Mehmedin şehir göbeğindeki sarayı terk ederek yeni sarayda oturmaya başladığı târih olarak kabul edilirse Eski Saray istanbul fâtihine 19 yıl kadar ikaametgâh olmuş-dur, ve 1472 -1473 den sonra Sûri Hâkaanî içindeki binalara «Sarâyi Cedîdi Âmire», «Yeni Saray», şehir içindeki saraya da «Sarâyi Atik», «Eski Saray denilmişdir. Ve yine o tarihden sonradır ki Yeni Saray, Osmanlı tahtının sahibi pâdişâh ile zevcelerinin, anasının ve evlâdlarının daimî ikaametgâhı olmuş, pâdişâhın kendi evlâdlarından gayri hanedanın erkek erkânı da Yeni Sarayda kendilerine tahsis edilen dâirelerde hürriyetleri tahdid edilmiş ve hizmetlerine verilen kimselerden gayri-leriyle temasları men edilmiş olarak yaşamışlardır (B. : Pâdişâh; Valide Sultan; Haseki; Şehzade). Eski Saray da hanedanın diğer kadınlarına muhteşem bir mahbushâne, tecrid-hâne olmuşdur. Osmanlı tahtı sâhib değişdir-diği zaman, ölmüş yahud tahtdan indirilmiş pâdişâhın anası, zevceleri ve kızları şahsî eşyaları ile Yeni Saraydan alınarak Beyazıddaki Eski Saraya götürülür, tahta çıkan yeni pâdişâhın anası da Eski Saraydan alınarak Yeni Saraya «Vâlîde Sultan Alayı» denilen tantanalı bir törenle getirilirdi.
Eski Sarayın muhafazası ve hizmetleri için kurulmuş teşkilât, küçük ölçüde Yeni Sarayın teşkilâtının aynı idi.
Yüzyıllar boyunca Eski Sarayda geçen vak'alar bilinmiyor. Zamanımızda Topkapusu Sarayı Müzesi arşivinde bulunub henüz tedkik edilmemiş vesikalarla bir gün bu konuda bir şeyler öğrenilebilecekdi sanırız.
Târih kaynaklarımızda Eski Saray hakkında rastladığımız kayıdlar üç yangın vak'a-smdan ibarettir :
Hicrî 1098 yılı zilkadesinin dördüncü perşembe günü (M. 11 eylül 1687) akşam namazı vaktinde haremden çıkan yangın beş saat sürdü, hayli yer yandı. Saray baltacıları, helvacıları ve aşçıları canlarını güçlükle kurtardılar. Devrin pâdişâhı Dördüncü Sultan Meh-med'in anadan üvey küçük kardeşi Şehzade Sultan Ahmedin (1691 de ikinci Ahmed unvanı ile pâdişâh oldu) anası Muazzez Sultan (kocası Sultan İbrâhimin tahdan indirildiği 1648 yılından, 39 yıldanberi Eski Sarayda bu-
lunuyordu) son derecede korkdu ve korkudan öldü (Siiâhdar Tarihi, II).
Hicrî 1127 yılı şevvalinin birinci şeker bayramı günü (30 eylül 1715) saat 7 de (öğleden sonra) haremde S/ehsüvar Kadının odasından çıkan yangın dört saat sürdü;. ateşin çıkdığı dâire ile Dördüncü Sultan Murad Kasrı ile Horanda Hamamı ve Kiler denilen yere kadar pek çok yer yandı (Sultan Ahmed III. devri ki o zamanlar pâdişâh devamlı olarak Edirnede oturuyordu; Râşid Tarihi, IV,).
Hicrî 1138 yılı şevvalinin birinci şeker bayramı günü (2 haziran 1726) akşama doğru Eski Saray karşısında Baltacılar Kethüdasının yeni yaptırmış olduğu evinden çıkan yangın ateşi saray duvarından aşarak avludaki otluğa, oradan da Baltacılar Koğuşuna sirayet etti, ve bu koğuş tamamen yandı.
Hicrî 1241 (M. 1826) da Yeniçeri asker ocağı kaldırılarak Asâkiri Marisûrei Muham-mediye adı ile yeni ordu teşkilâtı kurulur iken Bayazıd ile Süleymâniye arasındaki Eski Sarayda bulunan hanedan kadınları Yeni Saraya, Topkapusu Sarayına nakledildi ve Eski Saray Seraskerlik Sarayı olarak ordu emrine verildi ve o tarihden sonra halk ağzında «Serasker Kapusu» diye anıldı.
Hicrî 1282 (M. 1865 -1866) da saray olarak yapılmış ve çok karışık plânı olan binalar yıkılarak yerine bugünkü bina (Tıb Fakültesi, Üniversite Merkez binası) inşâ edildi.
ESKİ SARAYÖNÜ SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Fâtih ilçesinin Sa-matya (Kocamustafapaşa) Nahiyesinin Hacı-hamza Mahallesi yollarından; Hacmamza Mektebi Sokağı ile Saka Sokağı arasındadır, isimsiz bir aralık sokakla kavuşağı vardır ve üzerinde iki çıkmaz sokak bulunmaktadır, birinin adı idare Çıkmazıdır (Pafta 11/62). Bir araba geçecek genişlikde, kabataş döşelidir. Birer ikişer katlı ahşab ve kagir evler arasından geçer; 2 bakkal dükkânı vardır, kapu numaraları 3-55 ve 2-44 dür (Nisan 1967).
Hakkı GÖKTÜRK
ESKİ SOFULAR SOKAĞI — Eyyubda Düğmeciler Mahallesi sokaklarından; 1934 Belediye Şehir Rehberi paftasında cadde olarak kaydedümişdir; Eyyub - Nişanca Caddesi ile
eski şark eserleri müzesi
— 5298 —
İSTANBUL
ansiklopedisi
5299 —
ESKİ TÜRK SOKAĞI
Anadolu, Suriye - Filistin ve Arabistan ve Mısırın eski eserleri koleksiyonlarının teşhir edildiği bölümü; Gülhâne Parkından Topkapu Sarayı Müzesine giden yol üzerinde, eski Sanayii Nefise Mektebi binâsındadır. Bu satırların yazıldığı sırada 1969 mekteb olarak. yapılmış ve bu müzeye tahsisinden sonra da yıllarca öylece kullanılmış binada, Arkeoloji Müzelerinin hâlen müdürü bulunan Necati Dolunay'ın himmeti ile müze bünyesi için gerekli tadilât ya-pılmakda idi, ve müze ziyarete kapalı bulunuyordu. Burada müzenin 1955 rehberine göre kayıd ve tarifini doğru bulmadık, Şark Eserleri Müzesi adına atfı tercih ettik (B.: Şark Eserleri Müzesi; Sanayii Nefise Mektebi; Necati Dolunay).
ESKİŞEHİR MAHALLESİ — Beyoğlu İlçesinin Taksim Bucağı mahallelerinden; Şişlinin Bozkurt ve Feriköy, Taksimin de Yeni-
Zekâi Dede Sokağı arasında uzanır; Sofular Çukuru Sokağı, Sofular Çıkmazı, Hanımoğlu Sokağı, Baba Haydar Kuyu Sokağı ve Ötlek Sokağı ile kavuşakları vardır (1934 B.Ş.R. pafta 9/12İ). Zekâi Dede Sokağı tarafından gelindiğine göre bir araba geçecek genişlikde, paket taşı döşeli dik bir yokuş olarak başlar. Birer ikişer katlı ahşab ve kagir evler arasından geçer ki bu binalar arasında 3 ve 5 katlı iki apartıman vardır. Sağ kolda çukurda kalmış bağçeli evler görülür; sol kolda da kesme taş ve tuğla ile yapılmış Kurukavak îsmâil Ağa Çeşmesi vardır, l fırça atölyesi, 2 bakkal dükkânı vardır; kapu numaraları 1-29 ve 2-96 dır (Eylül 1967).
Hakkı GÖKTÜRK
ESKİ ŞARK ESERLERİ MÜZESİ — İstanbul Arkeoloji Müzelerinin Mezopotamia,
i  i C £ S /
F E R. i K OY
L_
C A D ,D E S i
' / R AA £ N
„ B AY 5 U N G U R S
Yi Ğ İT BAŞI S û KAÇ,
8 /' L E Z /' K O' 5 ö (e a g / ^
EŞREF C F F W D /' 50
K / N A L t k E K L i K sokağı
AH^LLES/
Eskişehir Mahallesi
1934 Belediye Şehir Rehberinden
4
şehir ve İnönü mahalleleri ile çevrilmişdir; sınır yolları şunlardır : Şahin Sokağı (Bozkurt Mahallesi ile), Kurtuluş Caddesi (Feriköy Mahallesi ile), Akağalar1 Sokağı (Yenişehir Mahallesi ile), Dolapdere Caddesi (İnönü Mahallesi ile), iç sokakları şunlardır: Marsık Sokağı, Kaytancı Rasim Sokağı, Tuzcu Murat Sokağı, Azak Sokağı (Feriköy Mahallesi ile müşterek), Dolapdere Gazino Sokağı, Pervaz Sokağı, Al-damga Sokağı, Küçükakarca Sokağı, Peşkir-ağası Sokağı, Lâlezar Sokağı (İnönü Mahallesi ile müşterek), Aktaş Sokağı, Mekkâreci Sokağı, Kınalıkeklik sokağı ile Dolapdere caddesi arasında isimsiz bir aralık sokak, Kurtuluş Değirmen Sokağı, Yiğitbaşı Sokağı, Demet Sokağı, Kükürtlü Sokak, Karabatak Sokağı, Sarraf Muhiddin Sokağı, Kurtuluş Maslağı Sokağı, Baysungur Sokağı, Bilezikci Sokağı, Eş-refefendi Sokağı, Dericiler Sokağı, Kınalıkek-lik Sokağı (bu son beş sokak Bozkurt Mahallesi ile müşterekdir; 1934 Belediye Şehir Rehberi, Pafta 19/153).
Kurtuluş Değirmeni Sokağının adı değiştirilmiş, Sadri Maksûdî Sokağı olmuşdur.
Mahalle muhtarlığından aldığımız notlara göre bu mahallede 623 ev, 278 apartıman, 8 gecekondu, 74 arsa, 124 dükkân, 39 atöliye, 68 tamirhane, (otuzbeşi oto tamirhanesi), l han, 9 hurdacı, 4 garaj, 3 eczâhâne, l plâstik sanayii atöliyesi, l esvab temizleme atöliyesi, l ekmek fırını, l sandoviç fırını, 2 dispanser, 2 banka şubesi (İş Bankası, Yapı - Kredi Bankası), Dolapdere Gençlik Spor Kulübü, l cami (Kurtuluş Camii) vardır.
1960 sayımına göre mahallenin nüfusu 4390 kadın ve 4342 erkek olmak üzere 8732 kişi idi. 1965 sayımında ise bu nüfus 9336 kişiye yükselmişdir.
Hakta GÖKTÜRK
ESKİŞİFAHANE SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Fâtih İlçesinin merkez nahiyesinin Kirmasti Mahallesi yollarından, Testereciler Sokağı ile Mıhcılar Caddesi arasındadır (Pafta 6/95). Mıhcılar Caddesi tarafından gelindiğine göre bir araba geçecek genişlikde, paket taşı döşeli, iki kenarı yaya kaldırımlı hafif bir yokuş olarak başlar, bitimine yakın da yine hafif meyil ile inerek Testereciler Sokağına kavuşur, 2-4 katlı beton
apartımanlar arasından geçer; l terzi, 2 mobilyacı atöliyesi vardır, kapu numaraları 3 - 27 ve 2 - 22 dir (Nisan 1967).
Hakta GÖKTÜRK
ESKİ TAY ÇIKMAZI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Galatada Arabcamii Mahallesinde Perşembe Pazarı Caddesindedir (1934 B.Ş.R. Pafta 15/130). Paket taşı döşelidir, sağ başında, kapusu caddede, kesmetaş ve ince tuğla ile yapılmış iki katlı eski bir han, sol başında da, altında üç dükkân bulunan keza aynı mimarî üslubunda Serpuşcu Hanı vardır; korunması gereken târihî yapılardır; çıkmazın geri kısmında da 4,5,7 katlı üç kagir han vardır; Burla Biraderlerin deposu bu hanlardadır (Nisan 1967).
Hakta GÖKTÜRK
ESKİTEPE SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Boğaziçinin Anadolu yakasında Kuzguncuğun Sokaklarından, bu köyün gerisindeki doğu tarafında Delikoç ve Tomruk sokakları ile Baba Nakkaş Sokağı arasında uzanır mukavves bir yoldur, Ekinci Sokağı ile kavuşağı vardır (1934 B.Ş.R. Pafta 27). Yerine gidilip şu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (Temmuz 1968).
ESKİ TÜL SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Anadolu yakasında İçeren köyünün sokaklarından; yerine gidilip şu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (Temmuz 1968).
ESKİ TÜRK SOKAĞI — Beşiktaş kazasının merkez nahiyesinin Ortaköy Mahallesi sokaklarından, Amıcabey Sokağı ile isimsiz bir yol arasında uzanır; Sarmacı Sokağı ve Ayaydın Sokağı ile dört yol ağızları yaparak kesişir (1934 B.Ş.R. Pafta 20/172). Amıcabey Sokağı tarafından gelindiğine göre bir araba geçecek genişlikde, kabataş döşeli bir yol olup birer, ikişer, üçer katlı ahşab ve kagir evler arasından geçer ve bir bayıra dayanır; bu sokağın bitiminden Ortaköy ve etrafının çok güzel bir panoraması görünür. Sokağın sağ baş tarafında Cavid Ağa Camiinin sibyan mektebi avlu duvarı, Zekiye Sultanla Lala Kâmil Ağa vakfından mermer bilezikli ve demir çık-
l
ESKİ VALİDE CAMİİ VE KÜLLİYESİ — 5300 —
İSTANBUL
ANSİKLOPEDİSİ
5301 — ESKİ VALİDE CAMİİ VE KÜLLİYESİ
rıklı bir kuyu vardır. Sokağın alt başında da yeni yapılmış bir çeşme vardır (Kasım 1967).
Hakkı GÖKTÜRK
ESKİ VALİDE CAMİİ VE KÜLLİYESİ
— Üsküdarda, bu büyük kasabanın gerilerinde çevreye hâkim yüksek bir tepenin üzerindedir; kadimden beri «Vâlidei Atik» (Eski Valide) adı ile anılagelmişdir, semte de bu camie ve külliyesine nisbetle «Vâlidei Atik» adı verilmiş, semt ayrıca Toptaşı adını da taşımışdır. Külliye cami,medrese, dârüşşifâ, imaret, bir çifte hamam ve sibyan mektebinden mürek-kebdir; İkinci Sultan Selimin zevcesi ve Üçüncü Sultan Muradın anası Nurbânû Sultan tarafından yaptırılmışdır, mimarı, devrin devlet başmimarı olan Koca Sinan Ağadır. Eski metinler arasında yalnız Evliya Çelebi Seyahatnamesinde bu cami «Orta Valide Sultan Camii» adı ile kaydedilnıişdir, semti için de «Üsküdarda Atpazarı kurbinde» denilmişdir. Olabilir ki XVII. yüzyıl ortasında Üsküdarın at-pazarı zamanımızda Vâlidei Atik, Eski Valide yâhud Toptaşı denilen bu semtde kuruluyordu. Evliya Çelebi'nin Orta Valide ismini neye nisbetle kullandığını bilemeyiz.
Hadikâtül Cevâmi «Vâlidei Atik» camii adı ile şu malûmatı veriyor : .
«Saniyesi Nurbânû Sultandır. Evvelâ bir kubbeli olarak bina edilmiş, Pîr Ali nam kimse mütevellisi oldukda iki tarafına ikişer kubbe ilâvet eylemişdir. Medresesi, dârüihadisi, dârülkurâsı ve imaret ve dârüşşifâ ve mektebi sibyanı ve misafirin için hânı kebîri ve birer şerefeli iki minaresi ve şadırvan avlusunda höcreleri vardır. Takı dergâhında olan târihi budur :