Açıklamalar
Müellifin bâbların dizilişinde takip ettiği sıralamada oldukça uygunluk görülmektedir. Önceki bâblarda tevhidin vucÛbiyetini ve fazilerini, tevhidin insanın hem iç, hem de dış dünyasında mükemmel olarak gerçekleştirmesi gerektiğini ve tevhid konusundaki teşvikleri ve faziletleri zikrermiş, tevhidin zıddı şirkten endişe edilmesi gerektiği üzerinde durarak kulun ancak bunlarla kemâle erebİleceği belirtmiştir.
Daha sonra da bu babı zikretmek suretiyle kulun kendisi dışındaki İnsanların kemâle ermeleri için yapacağı şeyin «Lâ ilahe illallah» kelimesine davet etmek olduğunu dile getirmiştir. Zira kulun tevhidi vacip olan tüm mertebeleri gerçekleştirerek kemâle ermedikçe ve başkalarını da kemâle erdirmeye çalışmadıkça tamam olmaz. İşte tüm peygamberlerin izlemiş oldukları yol budur. Bütün peygamberlerin toplumlarına yönelttikleri ilk çağrı, «ibadeti yalnızca hiçbir ortağı bulunmayan, bir ve tek olan Allah'a yöneltmek» olmuştur. Peygamberlerin efendisi ve Önderi olan Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem'İn tarîkası da budur. O da bu davet vazifesini en iyi biçimde yerine getirmiş, rabbinin yoluna hikmet, güzel öğüt ve en güzel tartışma metoduyla davette bulunmuştur. Ve Allah dinini peygamberi yoluyla kaim kılana ve büyük toplulukları hidâyete sevkedene dek kesinlikle bu konuda gevşeklik ve zayıflık göstermemiştir. Böylece Allah'ın dîni, peygamberi yoluyla yeryüzünün doğularına ve batılarına yayılmış, ulaşmıştır. Rasûlullah, bizzat kendisi davet çalışmalarında bulunduğu gibî elçilerine ve takipçilerine de davette bulunmalarını emretmiştir. Onların daver çalışmalarındaki en başta gelen madde de tüm amellerin sıhhat ve kabulünün kendisine bağlı olduğu «tevhid» idi.
Kulun bizzat kendisinin tevhidi gerçekleştirmesi gerektiği gibi başkalarına da bu tevhid çağrısını en güzel şekilde ulaştırması gerekmektedir. Kendisi vesilesiyle hidâyete erişenlerin aldıkları sevapların aynısını kul, hiçbir eksilme olmadan aynen almaktadır.
Allah'a ve «Lâ ilahe illallah» kelimesine davet her bir kişiye farzdır. Ancak bu herkesin kendi gücü nisbetindedir.
Alim olan kimsenin davet, İrşad ve hidâyet çalışmaları konusundaki görevi alim olmayana göre daha fazladır.
Yine bedeniyle, eliyle ya da makamı ve diliyle davet çalışmasına güç yetirebilenin bu konumda ve güçte bulunmayanlara göre sorumluluğu daha fazladır.
Allah şöyle buyurmaktadır; «Gücünüz yettiğince Allah'a karşı takva sahibi olun!» (Teğâbun, 16) Yarım kelime İle de olsa dine yardımcı olana Allah merhameti İle muamele buyursun! Zira kulun gücü yettiği halde dine daveti terk etmesi helake götüren bir sebeptir.
Altıncı Bab Tevhidin Ve "La İlahe İllallah"In Açıklanması İle İlgili Bâb
Allah şöyle buyurmaktadır:
«Onların yalvarıp durdukları bu varlıklar İse Rablerine -hangisi daha yakın olacak diye- vesile ararlar; O'nun rahmetini ut ar ve azabından korkarlar. Çünkü Rabbinin azabı, sakınılacak İr azaptır.» {isrâ, 57)
«B/> z^ot^k İbrahim, babasına ve kavmine demişti ki: «Ben sizin; -beni hiç yok İken yaratan hariç olmak üzere- bütün taptıklarınızdan teberri ediyorum. Bundan böyle O, mutlaka bana yol göstericilik edecektir.» Bu sözü, ardından geleceklere devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı, umulur ki onlar da dönenlerden olurlar.»
(Zuhmf, 26-28)
«(Yahudiler) Allah'tan başka alimlerini (hahamlarını); (hıris-tiyanlar) da rahiplerini rabler edindiler.» (Tevbe, 31)
«İnsanlardan bazıları Allah'tan başkasını Allah'a denkler edinir de onları Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah'a olan sevgileri ise (onlannkinden) çok daha fazladır.» (Bakara, 165)
Sahîh'de rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallaliâhu aleyhi ve sellem §öyle buyurmuştur: «föw Lâ İlahe illallah der de Allah'ın yanı sıra her İbadet olunanı reddederse, malt ve kanı haram olur. Hesabı da Allah'a aittir.»15
1. Bu bâbm ve bundan sonraki bâblarm şerhi olacak nitelikteki açıklamalar:
Bunların en önemlisi ve en büyüğü tevhid ve «Lâ ilahe illallah» kelimesine ilişkin açıklamadır. Bu mes'ele aşağıdaki noktalarla daha iyi açıklık kazanmaktadır.
a) İsrâ Sûresİ'ndeki âyet-i kerimede (îsrâ, 57) salih kimselere dua eden müşrikler reddedilmekte ve bunun büyük şirk olduğu belirtilmektedir.
b) Tevbe Sûresİ'ndeki (Tevbe, 31) âyet-i kerimede ehl-i kitabın kendi din bilginleri olan haham ve rahipleri Allah'tan başka rabler edindikleri bildirilmektedir. Onların -başka değil ancak- tek bir İlaha ibadet ile emrolunduklan açıklanmaktadır. Bununla birlikte bu âyeti-i kerime'nin apaçık tefsiri: -kİ bunda hiçbir işkal ve karışıklığa mahal yoktur- alimlere ve diğer kullara dua etmek değil, masiyet konusunda onlara itaat etmek şeklindedir.
c) İbrahim aleyhİsselâm âyet-İ kerimenin ifadesiyle şöyle demektedir: «Ben sizin; -beni hiç yok iken yaratan hariç olmak üzere- bütün taptıklarınızdan teberri ediyorum.» (Zuhmf, 26-27) ibrahim aleyhisselâm bu sözünde yalnızca kendi rabbi olan Allah'ı istisna etmektedir. Allah azze ve celle, i%t^ bu beraeti/teberrî oluşu ve bu muvâlâti/tevellîyi «Lâ ilahe illallah kelimesine sehadet»'m açıklaması olarak zikretmekte ve şöyle buyurmaktadır: «Bu sözü, ardından geleceklere devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı, umulur ki onlar da dönenlerden olurlar.» (Zuhmf, 28)
d) Allah böyle kafirler hakkında şöyle buyurmaktadır: «Onlar artık ateşten çıkamazlar.» (Bakara, 167) Ayrıca onların denk tuttukları kimseleri Allah'ı sevdikleri gibi sevdikleri zikredilmektedir. Bu onların Allah'ı büyük bir sevgi ile sevdiklerine delâlet etmektedir. Buna rağmen onlar İslam'a giremİyorlarsa, şirk koştuklarını Allah'tan daha fazla sevenlerin ve Allah'ı bıra-kıpta yalnızca şirk koştuklarını sevenlerin durumu nedir?
e) Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem: «Kİm Lâ ilahe illallah der de Allah'ın yanı sıra her ibadet olunanı reddederse, malı ve kanı haram olur. Hesabı da Allah'a aittir.» buyurmaktadır. Bu hadis-i şerif, «Lâ ilahe illallâb»m mana ve mefhûmunu çok güzel bir şekilde ortaya koymaktadır. Şöyle ki, mal ve canın korunma altına girmesi ve eman sırf bu kelimeyi telaffuzdan dolayı değildir. Hatta manasını kavramak, ikrar etmek, bir ve tek olarak Allah'a dua etmek de yeterli değildir; Allah'tan başka her ibadet olunanı reddetmedikçe kişinin malı ve canı dokunulmaz değildir. Bu konuda herhangi bir şüphe duyan ya da duraksayan kişinin de, malı da kam da dokunulmaz değildir. Bundan daha büyük Öneme sahip bir başka konu var mı ki? Bundan daha iyi açıklayan ve tartışmanın Önüne geçen bir başka söz olabilir mi ki?
Dostları ilə paylaş: |