15. El-'azîz
'Azîz, 'izz masdarından sıfattır. 'İzz bazan galebe, bazan şiddet ve kuvvet, bazan değer yüksekliği, veya nadir olmak anlamlarına gelir. Allah'ın bu vasfını tarif eden zatlar, bu mânâları göz önünde tutarlar. el-Hat-tabî (ö. 388/998) birinci olarak, “Kendisine üstün gelinemeyen Güçlü”, ikinci olarak da “Eşi, benzeri olmayan” tarzında tanımlar 877. et-Taberî (ö. 310/922), yalnız galebe ve kuvvet mânâları üzerinde durarak, “İrade ettiği hiç bir şey Kendisine mümteni olmayan, cezalandıracağı ve intikam alacağı- hiç bir kimsenin elinden kurtulamadığı” şeklinde tarif eder 878 el-Gazzâli'nin (ö. 505/1111), sadece üçüncü anlamı göz önüne alarak, “Ender, ulaşılması güç olan” olarak tanımlayıp galebe ve kudret mânâlarını hiç düşünmemiş olması şaşırtıcıdır 879.
Izz maddesinin Kur'ân'da fiil şekilleri çok azdır. Sadece 3 âyette varid olmuştur: fe 'azzeznâ (takviye ettik) 880 tu'izzu (aziz edersin) 881 fiillerinde fail, Allâh'dır. 'azzenî (bana üstün geldi) 882 de ise fiil, insana izafe edilmiştir. Bu kökten isim olan 'izze ise 11 yerde görünür; 6'sı Allah hakkındadır. Bu âyetlerde:
İblis Allah'ın izzetine kasem eder 883, “bütün izzetin Allah'a ait olduğu” bildirilir 884. Allah, Rabbu'l-'izze (izzet sahibi Rcrbbidir 885. Medenî olan bir âyette “izzet Allah'ın, Rasûiü'nün ve mü'minlerindir” buyurulur 886.
Aziz olan Allah'a tabüyyet cihetiyle, böylece mahlûklara da bu sıfat verilmiş olmaktadır. Bu şart gerçekleşmezse, izzet “kibir” mânâsına gelen mezmûm bir vasıf olur 887. Bir âyetten de, Firavunlar Mısır'ında yeminin, tanrılaştırılan Firavun'un “izzeti” üzerine yapıldığını öğreniyoruz 888. Bu kökün ism-i tafdil şekil, e'azz, üç yerde mukayese ifade eder; “daha güçlü”, “daha kıymetli” anlamlarında 889, Allah hakkında olmaksızın getirilmiştir. Müennes ism-i tafdîl şekli el-'Uzzâ, müşriklerin taptığı bir putun adıdır 890. Hadiste 891 âyetinin tefsirinde Cenab-ı Allah'ın Yani Aziz Benim, Cebbar Benim, Mutekebbir Benim) buyurduğu bildirilmektedir 892.
Bu kökün az kullanılmasına rağmen 'Azîz sıfatı çok görünür. 99 yerden 90'a yakını hep Allah'ı tavsif eder. İzzet masdarının başta saydığımız belli başlı üç anlamı, sıfat şeklinde de variddir. 'Azîz vasfı, büyük bir ekseriyetle Allah'ın mutlak kudret ve üstünlüğünü belirten muhtevalarda yer alır:
“Tan yerini ağartan, geceyi dinlenme zamanı, güneş ve ayı vakit ölçüsü kılandır. İşte bu, 'Azîz, Kadîr olanın nizamıdır” 893 gibi bir çok âyette durum böyledir. Fakat meselâ Zu'ntikâm ismine bitiştiğinde, galebe mânâsı ağırlık kazanır:
“(...) Allah'ın resullerine verdiği sözden cayacağını sanma; doğrusu Allah 'Azîz Zû'ntikâmdır” 894, yani mutlak galip ve cezalandırandır. Üçüncü anlam olan “ender olmak, eşi benzeri bulunmamak” ise, Allah'tan başka şeyler hakkında gelmiştir:
“And olsun size, içinizden 'azîz bir resul geldi” 895;
“Muhakkak ki O, 'aziz bir Kitab'dır” 896 gibi. Fakat Allah hakkında, sarih olarak böyle bir muhtevada geldiğine rastlamadık. 'Azîz bazan güç, zor anlamına da kullanılmıştır:
“Dilerse sizi ortadan kaldırır ve yeni mahlûklar getirir. Bu, Allah'a güç {'azîz) değildir” 897 âyetinde görüldüğü gibi. Bu ismin Allah hakkında kullanılması şu özellikleri gösterir.
a) Münferid olarak hiç gelmemiştir.
b) İlk olarak 27. sıradaki el-Burûc süresiyle başlayarak, vahyin bütün safhalarında görünmüştür.
c) Esmâ-yı hüsnâdan en fazla Hakîm ismine iktiran etmiştir. “Azîz Hakîm” 16 defa Mekke, 31 defa ise Medine'de görünür 898. Mekkî olanların ekseriya tabi (sıfat) durumda irad edildiği görülür.
d) “Azîz Rahîm” şekli 13 defa görünüp, Mekke devrine İnhisar eder 899.
e) “Azîz 'Alîm” yalnız Mekke'ye inhisar olup, 6 âyette yer alır 900.
Bu 6 zikirden 4'ünde mevsufsuz, yani özel isim durumundadır.
f) “Kavî 'Azîz” şekli 2 mekkî 901, 5 medenî âyette yer alır 902.
g) “'Azîz Zu'ntikâm” 2 mekkî 903 2 medenî âyette gelmiştir 904.
h) “'Azîz Gaffar” sadece 3 mekkî âyette bulunur 905. Bu son âyette özel isim durumundadır.
ı) “'Azîz Hamîd” 3 mekkî âyette görülür 906. Bu son iki yerde özel isim durumu vardır.
j) “'Azîz Gafur” 2 mekkî âyete bulunur 907.
k) Bir mekkî âyette “'Azîz Vehhâb” varid olmuştur 908.
I) “Azîz Muktedir” yalnız bir defa Mekke'de varid olur 909. Özel isim durumundadır.
Demek ki 'Azîz ismi, esmâ-yı hüsnâdan değişik 10 isimle terkib edilerek, geniş bir alana yayılmıştır. Bu isimler bazan biri birini te'yid eder (“Kavî "Azîz”, “'Azîz Muktedir”, “Azîz Zu'ntikâm”), bir çok hallerde biribini dengeler (“'Azîz Hakîm”, “'Azîz Rahîm”, “'Azîz Gafur”, “'Azîz Gaffar”) veya âyetin muhtevasını hülâsa etmek gibi başka özellikler ortaya koyarlar.
Hamîd, Rahîm, 'Alîm, Gafur, Vehhâb, Muktedir, Gaffar isimleriyle birleştirilmesi mekkî sûrelere mahsustur. Medenî sûrelerde yeni şekiller ortaya çıkmamış, ancak Kavî, Zû'ntikam, Hakîm isimleriyle terkib edilmesi orada da devam etmiştir. “'Azîz Hakîm” nerdeyse tek şekil halinde kalmıştır. Bu şekil 47 defa görünmesine rağmen, mevsufsuz olarak hiç gelmemiştir. Halbuki çok az sayıda iktiran ettiği müteaddit isimlerle mevsufsuz özel isim durumunda kullanılmıştır. Toplam olarak 10 kadar âyette özel isim durumunda görünür ki, bu onu, er-Rahmân, Rab-bu'l-'âlemîn vasıflarından sonra, en fazla mevsufsuz kullanılan isim durumuna getirir. Dolayısıyla Ulûhiyyetin başlıca hususiyetlerinden birini ifade ettiğini, nerdeyse bizzat Ona alem olduğunu gösterir. 910
Dostları ilə paylaş: |