Küreselleşme ve Uluslararasılaşma


Küreselleşmenin Farklı Yüzleri



Yüklə 455,49 Kb.
səhifə3/12
tarix29.07.2018
ölçüsü455,49 Kb.
#62659
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12

1.2. Küreselleşmenin Farklı Yüzleri


Ekonomik küreselleşme dört ana akım ile karakterize edilebilmektedir. Bu akımlar:

  • Mal ve hizmet akımları,

  • Emek/insan akımları,

  • Sermaye akımları ve

  • Teknoloji akımlarıdır.

Küreselleşmenin sadece ekonomik etkileri bile oldukça geniş kapsamlıdır. Ekonomik anlamda sürecin bazı özellikleri şu şekildedir:

  1. Tüketim alışkanlık ve davranışlarında tüketim hızına yönelik değişim,

  2. Kaynakların üretim, dağıtım, tüketim ve pazarlamasının ülke ölçeğinden uluslararası ölçeğe dönüşmesi,

  3. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin (BİT) gelişmesi,

  4. Mal ve hizmet üretiminde ileri teknolojinin kullanılması,

  5. SSCB’nin dağılmasından sonra iki kutuplu (sosyalizm ve liberalizm) dünyanın son bulması, iktisadi duvarların önemli oranda ortadan kalkması,

  6. Küresel değişim,

  7. Esnek, dinamik, değişken ve tempolu çevrelerin ve piyasaların ortaya çıkması,

  8. Hızlı gelişen teknoloji; ticaretin ve ekonominin dijitalleşmesi

  9. Artan rekabet,

  10. Artan bilgiye paralel olarak bilinmeyinin de artması,

  11. Ar-Ge faaliyetlerinin artması, yenilik, ekonomik dinamizm ve teknolojik yenilikler

  12. İnsan kaynakları alanında yaşanan köklü değişimler ve

  13. Ticaretin liberalizasyonu.

Küreselleşmenin belli başlı etkileri mesafenin ortadan kalkması, ulus-devletin sonu, Ar-Ge’nin egemenliği, kültürel yozlaşma ve küyerelleşme başlıkları altında incelenmeye çalışılmıştır.

1.2.1. Mesafenin Ortadan Kalkması


Geçmişte ticaretin önündeki en önemli engellerden bir tanesi mesafeydi. Mesafe ürünlerin güvenli, zamanında, sağlam ve uygun fiyatlar ile ulaştırılabilmesine engel oluşturabilmekteydi. Teknolojik ilerlemeler ve gümrük tarifelerini azaltan veya ortadan kaldıran ticaret anlaşmaları ile mal ve hizmetlerin ticareti imkânlı hale gelmiştir. Bunda okyanus ötesi nakliye bedellerinin %50, hava taşımacılığı maliyetlerinin %80 ve transatlantik telefon maliyetlerinin %99 oranında düşmesinin çok önemli rolleri vardır. Bu sayede Almanya’da basılan bir modül, en geç 2 gün içerisinde dünyanın herhangi bir noktasına ulaşabilmektedir. Hatta modülün internette yayınlanması, bu 2 günlük beklemeyi de ortadan kaldırabilmektedir.

Şekil 2: 2003 Yılında 1 Günde Meydan Gelen Olaylar



Kaynak: Dünya Bankası ve İTÜ

Şekil 2 incelenirse 1971 yılında yapılan tüm görüşmelerin 2003 yılında sadece 1 günde yapılan kadar olduğu görülmektedir. Benzer şekilde 1975 yılındaki toplam havayolu yolculukları, 1984 yılındaki toplam cep telefonu görüşmeleri, 1992 yılındaki toplam e-postalar ve 1998 yılındaki toplam cep telefonu kısa mesaj alışverişleri 2003 yılında sadece 1 günde gerçekleşmektedir.

Öte yandan, mesafe sorunun ortadan kalkmasının bir diğer aracı da üretimin dünyaya yayılmasıdır. Artık ÇUŞ’lar üretimlerini DYY aracılığıyla dünyanın pek çok ülkesine yaymışlardır. Yani artık bir Japon otomobili Türkiye’de üretilebilmektedir. Bu da Japon otomobillerinin Japonya’da üretilip daha sonra Türkiye’ye naklinin son bulması anlamına gelmektedir.

1.2.2. Ulus-Devletin Sonu


Küreselleşmenin ulus-devlet üzerinde ne gibi etkiler yaratacağı konusu 1970lerden bu yana tartışılmakta ise de ulus-devletin geleceği ile ilgili öngörüler oldukça farklılaşabilmektedir. Örneğin, kimileri ekonomik bir küreselleşmenin varlığını kabul etmekle birlikte, ulus-devletin bu yapı içinde varlığını sürdüreceğini ileri sürmektedir. Robertson’ın küreselleşmeye “farklılıkların bir aradalığı” boyutunu katması, küreselleşmenin modern kökenlerini göz ardı ettiği anlamına gelmez. Zira ulus-devlet, birey, evrensellik gibi kavramlar küresel alanın bileşenleridir ve etkileşim halinde varlıklarını sürdürürler. Örneğin, Robertson’ın modern dönemin önemli bir unsuru olan ulus-devlete ilişkin yorumu, ulus olarak örgütlenmiş toplumun özellikle de devletin yok olup gitmek üzere olduğunu ileri sürmek için henüz hiçbir nedenin söz konusu olmadığı yönündedir. Aksine, modern ulus-devletin gelişimi devletlerarası ilişkilere dayandığından devletin sınırı küreselleşme sürecinde daha da belirgin bir hal alır. Diğer bir ifade ile küreselleşme ulus-devleti ortadan kaldırmak yerine onun yerel anlamda bilincini artırır ve “kendisinin farkındalığını” güçlendirir.

Öte yandan soğuk savaş dönemi koşullarında, iki taraf arasındaki ideolojik ve siyasi kamplaşma azgelişmiş ülke ekonomilerinin büyümesine izin verirken, Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla birlikte uluslararası alanda ideolojik mücadelenin bitmesi, bu ülkelerin gelişmiş Batı ülkelerine bağımlılığını arttırmaktadır. Bu durum Türkiye gibi dış borç açısından zor durumda olan ülkeler için daha etkili olmakta ve ulus-devletin ekonomik alandaki işlevlerini büyük oranda kısıtlamaktadır. Böylece, ekonomik büyümesini gerçekleştiremeyen ulus-devlet, eşit gelir dağılımı sağlayamama, sosyal devlet olamama, teknolojik yeniliklere ayak uyduramama, halkın eğitim/beslenme/sağlık gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamama ve demokrasiyi gerçekleştirememe sorunlarıyla karşılaşmaktadır. Kısacası ulus-devlet giderek temel işlevlerini yitirmeye başlamış ve böylece ulus bütünlüğünü koruma işlevi de tehlikeye girmiştir. Bu bağlamda, küreselleşmenin dayandığı ekonomik politikayı benimsemek ve desteklemek zorunda bırakılmışlardır.

Avrupa Birliği (AB) tipi yapılanmalar, egemenlik alanlarının bir kısmından vazgeçen ulus-devletlerin karşılaştıkları bir takım ekonomik ve siyasi problemlerine çözüm üretmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda ulus-devletlerin hem ortadan kalktıkları söylenebilmekte hem de varlıklarını evrimleşmiş bir formda devam ettirdikleri iddia edilebilmektedir.

1.2.3. Ar-Ge’nin Egemenliği


Bilgiye yatırım, yenilikçilik ve teknolojik ilerlemenin temelini oluşturur. Ar-Ge, yazılım ve eğitim harcamaları ile ölçülebilen bu yatırım, OECD ülkelerinin çoğunda artmaya devam etmektedir. Günümüzde artık gelişmekte olan ülkeler de Ar-Ge harcamalarında önemli rakamlara ulaşabilmektedir. Örneğin 2005 yılında Çin dünya çapında Ar-Ge harcamalarında ABD ve Japonya’nın ardından 2000 – 2005 arasında yılda %18’den fazla artış kaydederek üçüncü olmuştur.

Tablo 3’te, gelişmiş ülkelerin yüksek Ar-Ge/Gayrisafi Yurtiçi Hâsıla (GSYİH) oranlarına sahip olduğu görülmektedir. Gelişmek isteyen tüm ülkeler de Ar-Ge yatırımlarını artırmak durumundadır. Bu artışı sağlayabilen ülkeler, hızlı büyümeyi sağlayabilmektedir.



Tablo 3: Toplam Ar-Ge Harcamalarının GSYİH’ye Oranı

 

1981

1985

1990

1993

1995

1997

1999

2000

2001

2002

2003

2004

2005

ABD

2,34

2,75

2,65

2,52

2,51

2,58

2,66

2,74

2,76

2,66

2,66

2,58

2,62

Almanya

2,35

2,60

2,61

2,28

2,19

2,24

2,40

2,45

2,46

2,49

2,52

2,49

2,46

Çek Cumh.

---

---

---

1,14

0,95

1,08

1,14

1,21

1,20

1,20

1,25

1,26

1,42

Çin

---

---

---

0,70

0,57

0,64

0,76

0,90

0,95

1,07

1,13

1,23

1,34

Japonya

2,14

2,58

2,81

2,65

2,71

2,87

3,02

3,04

3,12

3,17

3,20

3,17

3,33

Türkiye

---

---

0,32

0,44

0,38

0,49

0,63

0,64

0,72

0,66

0,61

0,67

---

Kaynak: [Erişim adresi: http://foustat.nifustep.no/nifu/?language=en], (Erişim tarihi: 13.03.2008).

Tablo 4 incelendiğinde günümüzde ekonomik aktivitenin enformasyon, bilgisayar, bilgi, ağ ve akıl gibi Ar-Ge ile elde edilebilecek veya Ar-Ge’yi kolaylaştıracak üretim faktörlerine bağlı olduğu görülmektedir. Dolayısıyla firmaların Ar-Ge’ye verdikleri önem ve ayırdıkları bütçeler artmaktadır.



Tablo 4: Teknolojideki Dönüşümler

 

1700 – 1900

1900 – 2000

2000 - …

Ekonomi

Tarım

İmalat

Enformasyon

Teknoloji

Saban

Makine

Bilgisayar

Çıktı

Gıda

Mal

Enformasyon

Kaynak

Toprak

Sermaye

Bilgi

Birim

Aile

Şirket



Enerji

Kas

Fosil Yakıtlar

Akıl

Rekabet

Yerel

Ulusal

Küresel

Eğitim: *Talepler *Odak

El yordamıyla Minimal "Ne?"

Prosedürler Fark edilir derecede "Nasıl?"

Düşünme Süreklilik "Neden?"

Ar-Ge’ye yapılan harcamaların sonuçlarını alınan patent sayılarından takip etmek de mümkündür. Ar-Ge’ye ayrılan pay ne kadar yüksek olursa, alınan patent sayısı da o kadar yüksek olmaktadır. Ar-Ge ve patent istatistikleri incelenirse aralarındaki paralellik kolaylıkla görülebilmektedir.

Diğer bir nokta da icatlar ile bunların ekonomik aktiviteye çevrilmeleri arasındaki sıkı ilişkidir. İsveç’te Tetra Pak’ın bulunması, SAAB’ın turboyu bulması, diyalizin, dinamitin, fırının ve buzdolabının bulunması ve daha sonra buların ekonomik aktivitelere dönüştürülmesi bu ilişkiye güzel örnekler teşkil etmektedir.

Ar-Ge günümüzde yeni bir evreye girmiş ve artık küreselleşmeye başlamıştır. Sınır ötesi Ar-Ge projelerinde artan esneklik, fikri mülkiyet haklarının güçlendirilmesi ya da Ar-Ge faaliyetlerinin vergilendirilmesi gibi sebeplerden dolayı Ar-Ge maliyetlerinin artması ve önemli politika değişiklikleri bu eğilimi desteklemiştir. 1995-2005 yılları arasında uluslararası platformda ortak yazılan bilimsel yayınlar 3 kat artmıştır. İcatlarda sınır ötesi işbirliğinin dünya çapındaki icatların toplamı içindeki payı yaklaşık 2 katına (1991-1993 ile 2001-2003 arasında %4’ün altından %7’nin üzerine) çıkmıştır. 1990’ların başlarından bu yana patent alınan icatların toplamı içinde sınır ötesi mülkiyete sahip icatların payı %11’den %16’ya çıkmıştır.

Araştırma alanında artan uluslararasılaşma süreci ÇUŞ’ların son yatırım modelleriyle desteklenmektedir. OECD bölgesindeki 2004 yılında toplam endüstriyel Ar-Ge harcamalarının ortalama %16’dan epey yüksek bir oranını (bu oran 1993’te %12 idi) yurtdışında ve yabancı iştirakler tarafından yapılan Ar-Ge oluşturmaktadır. Dahası, çoğu ülkede yabancı sermaye kontrolündeki iştiraklerin ortalama Ar-Ge yoğunluğu yerli sermaye kontrolündeki firmaların Ar-Ge yoğunluğundan daha yüksektir.

Ülkelerin kişi başına Ar-Ge harcamaları çok farklılıklar arz etse de, hepsi artış eğilimindedir. Bunun önemli bir yansımasını da istihdam edilen Ar-Ge personel sayılarında görmek mümkündür.

1.2.4. Kültürel Yozlaşma


Küreselleşme süreci, eş zamanlı olarak, iki kültür görüntüsü sunmaktadır. Bunlardan ilki "tikel kültürün" üst sınırlarına ulaşmaktır. Bu üst sınır ise küredir. Tüm heterojen kültürler, dünyayı kapsayan hâkim kültürün içinde erimektedir. İkinci görüntü ise, "kültürlerin sıkışması" ile ilgilidir. Farklı kültürler, hiçbir örgütleyici prensip olmaksızın yan yana akmaktadır. Giderek artan kültürel hareketlilik ve karmaşa içeren küresel alan, kültürün küreselleşmesinin ikinci ayağını oluşturmaktadır. Dolayısıyla küreselleşmenin kültür üzerindeki etkileri konusunda önemli ayrılıklar söz konusudur.

John Meyer ve Daniel Bell gibi düşünürler küreselleşmenin bir bütünleşmeye yol açtığına inanmaktadırlar. Kültürel küreselleşme, yerel kültürlerin ortak bir hal almasına işaret eder. Bu durumu anlatmak üzere kullanılan terim “McDonaldlaştırma”dır. Terim, hayat tarzlarının, kültürel sembollerin ve davranış biçimlerinin aynılaşması anlamına gelmektedir. Örneğin insanlar, Almanya’dan Hindistan’a, Singapur’dan Brezilya’ya kadar dünyanın dört bir yanında aynı TV dizilerini (Dallas gibi) seyretmekte, aynı marka pantolon giymekte (Levi’s) ve aynı marka sigara (Marlboro) içmektedir.

Marshall McLuhan “küresel köy” kavramsallaştırmasıyla, Ohmae de “sınır-aşan medeniyet” tanımlamasıyla küresel bir kültürün oluştuğuna işaret etmektedir.

Şüphesiz, bu aynılaşma, yerel kültürlerin küresel olana tamamıyla tabi olduklarını göstermez. Yerel kültürlerin küreseli yorumlama, kendi otantik özellikleri çerçevesinde yeniden tanımlama olanakları mevcuttur. Bu bağlamda küreselleşmenin tüm toplumları tek bir ekonomik, politik ve kültürel bir birimde bir araya getireceği (küresel bütünleşme) önermesine Giddens’dan Friedman’a Robertson’dan Cox’a kadar birçok düşünür karşı çıkmaktadır. Anthony Smith “küresel kültür” kavramının sorunlu olduğunu ifade etmektedir. Ona göre “kültür” kavramı çoğul bir olguya tekabül ettiğinden “küresel kültür” diye bir şey olamaz.

Olimpiyat komitesinin üye sayısının Birleşmiş Milletler’in (UN) üye sayısından fazla olduğu ve internet, uydu, mobil iletişim sistemleri düşünülürse, kültürel küreselleşmenin ekonomik küreselleşmeden de hızlı yayıldığı söylenebilir. Bu süreç hem yerel kültürlerin küresel kültür karşısında erimesine, hem de küresel kültüre yerel kültürlerin katkıda bulunmasına sebep olmaktadır. Küresel kültürün yereli yozlaştırması teknoloji, iletişim, etkileşim ile çok kolay ve kendiliğinden meydana gelirken, yerel kültürlerin korunması ve küresel kültüre bir şeyler katması çaba gerektiren bir süreçtir ve yönetilmesi gereklidir.

1.2.5. Küyerelleşme


Küyerelleşme (glokalleşme) kavramı küresel ve yerel kavramlarının bileşimi olarak türetilmiştir. Kavram “küresel piyasaya sunmak amacıyla fakat yerel kültürlere uyacak şekilde uyarlanmış mal ve hizmetlerin yaratılması” anlamına gelmektedir.

Küyerelleşme ile küreselleşme terimlerinin birbirleri ile ilişkili oldukları pek çok yazar tarafından kabul edilmektedir. Örneğin Ronald Robertson küreselleşmeyi “ayrışmanın evrenselleşmesi ile evrenselliğin ayrışmasının birlikteliği” olarak tanımlarken aslında küreselleşme ile küyerelleşmenin eşanlılığına vurgu yapmaktadır.

Eşanlı olarak yerelin küreselleşmesi ve küreselin yerelleşmesi problemi makro-yerelleşme (yerel bir değerin küresel hale gelmesi) ve mikro-küreselleşmenin (küresel bir değerin yerel hale gelmesi) ikili süreci olarak ifade edilebilir.

Küyerelleşmenin kilit özellikleri şu şekildedir:



  1. Çeşitlilik, sosyal yaşamın esasında vardır.

  2. Küreselleşme tüm farklılıkları ortadan kaldırmaz.

  3. Tarih ve kültür, ister kültür, ister toplum ister ulus olarak tanımlayalım tüm grupların farklı deneyimlere sahip olmasını sağlar.

  4. Küyerelleşme, küreselleşmenin bir dalga gibi tüm farklılıkları sileceği korkusunu ortadan kaldırır.

  5. Küyerelleşme, çatışma ve tansiyon yükselmelerinin olmadığı bir dünya vaat etmez; bunun yerine karmaşık yapının daha tarihe dayalı anlaşılmasını sağlar.

Bu bağlamda, küreselleşmenin yerel koşullara göre uyarlanması anlamına gelen küyerelleşme, küreselleşmenin Batılılaşma, Amerikanlaşma ve hatta McDonaldslaşmadan farklılaşmasına neden olur. Küreselleşme artık, yerel değerleri de içerecek şekilde kendini uyarlamaktadır.

Yüklə 455,49 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin