Küreselleşme ve Uluslararasılaşma



Yüklə 455,49 Kb.
səhifə9/12
tarix29.07.2018
ölçüsü455,49 Kb.
#62659
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   12

4.3. Alternatif Teoriler


Leontief paradoksunun faktör donatımı üzerinde yarattığı tartışmaların sonucunda, 1960lardan sonra uluslararası ticareti açıklamak üzere yeni teoriler ortaya atılmıştır.

Nitelikli İşgücü Teorisi: Keesing ve Kenen gibi yazarlar, sanayi ülkeleri arasındaki dış ticaretin büyük bir bölümünün nitelikli işgücü farklılıkları ile açıklanabileceğine işaret etmişlerdir. Bu görüşe göre belirli türlerdeki mesleki veya nitelikli işgücü bakımından zengin ülkeler, üretimi büyük ölçüde bu faktörlere bağlı olan mallarda uzmanlaşırlar. Öte yandan, niteliksiz emeğe bol olarak sahip bulunan ülkeler ise yoğun biçimde niteliksiz emeği içeren malların üretiminde üstünlüğe sahip bulunmaktadırlar.

Teknoloji Açığı Teorisi: İmitasyon sürecine vurgu yapan teori 1961 yılında Posner tarafından ortaya atılmıştır. Teoriye göre yeni bir mal veya üretim süreci bulan sanayileşmiş ülkeler, bu malların ilk ihracatçısı olurlar. Ancak zamanla teknoloji, taklit yoluyla ya da serbest bir mal durumuna gelerek öteki ülkelerin eline geçtikten sonra, o ülkeler emeğin ucuzluğu veya doğal kaynak üstünlükleri nedeniyle söz konusu malı ilk icat edenden daha ucuz üretirler. Böylece adı geçen mal daha az gelişmiş durumdaki bu ülkeler tarafından ihraç olunmaya başlanır. Malı ilk icat edenler bu ülkelerle rekabet edemedikleri için onu ithal etmeye başlarlar. Bunun en güzel örneği bir zamanlar dünyanın bir numaralı tekstil ihracatçısı olan İngiltere’nin net ithalatçı konumuna gelmesidir.

Ürün Hayat Döngüsü Teorisi: Standardizasyon sürecine vurgu yapan teori 1966 yılında Vernon tarafından bulunmuştur ve teknoloji açığı teorisinin genelleştirilmiş ve geliştirilmiş bir şeklidir. Daha önce DYY teorilerinde de değinildiği gibi 5 aşaması vardır ve 1. aşamada yeni ürün icat eden ve zamanla standartlaştıran yenilikçi ülke 5. dönem sonunda bu ürünün net ithalatçısı konumuna gelmektedir. Diğer bir deyişle, ürün döngüsü modeli statik karşılaştırmalı üstünlüğü açıklayan temel Heckscher-Ohlin modelinden farklı olarak yeni ürün ve üretim süreçleri için dinamik karşılaştırmalı üstünlüğü açıklamaya çalışır.

Tercihlerde Benzerlik Teorisi: İsveçli iktisatçı Linder’in 1961 yılında geliştirdiği hipotez homojen olmayan sanayi ürünleri ticaretini konu alır. Bu görüşe göre, sözü edilen malların ticareti üretim maliyetlerinden çok, ülkeler arasındaki zevk ve tercihlerin benzerliğine yani talep koşullarına bağlıdır. Zevk ve tercihleri belirleyen temel etken de göreceli gelir düzeyleridir.

Linder’e göre bir ülkede firmalar, halkın çoğunluğu tarafından talep edilen ve piyasası geniş olan malları üretirler. İç piyasanın talebini karşılamak için üretim yapıldıkça bu malların üretiminde deneyim ve etkinlik kazanılır; daha sonra da söz konusu mallar zevk ve tercihleri ya da genel olarak gelir düzeyleri yönünden benzer olan ülkelere ihraç edilir. Diğer yandan, zevk ve tercihleri farklı olan düşük veya yüksek gelirli azınlıkların talebi ise tercihleri kendilerine benzeyen yabancı ülkelerden yapılan ithalatla karşılanır. “Taleplerin Çakışması Hipotezi” de denilen bu görüşe göre, sanayi ürünlerinin ticareti özellikle benzer tercihlere ve gelir düzeylerine sahip ülkeler arasında yoğunlaşacaktır.

Linder hipotezi, fazla destek bulmamıştır. Çünkü bir ülkede, iç piyasası olmayan, diğer bir deyişle doğrudan doğruya ihracat amacıyla üretilen sanayi mallarının ticaretini açıklayamamaktadır.

Ölçek Ekonomileri Teorisi: Bazı mallarda ortalama üretim maliyetleri üretimin ölçeğine ya da hacmine bağlıdır. Eğer üretim ölçeği büyürken ortalama maliyetler düşüyorsa üretimde ölçeğe göre azalan maliyetler veya artan getiri koşulları geçerlidir.

Faktör donatımı teorisinde, ilgili ülkelerde malların sabit verim koşulları altında üretildikleri varsayılır. Ölçek ekonomileri dolayısıyla artan getirinin ortaya çıktığı durumda ise ülkeler her bakımdan aynı olsalar bile karlı dış ticaret yapılabilir. Bu da Heckscher-Ohlin teoreminin açıklayamayacağı bir ticaret şeklidir.

Ölçek ekonomileri, büyük firmaların küçüklere göre maliyet avantajı elde etmelerinin ötesinde eksik rekabet piyasalarının da oluşmasına sebep olur.

Monopolcü Rekabet Teorisi: Gerçek hayatta özellikle sanayi mallarının büyük çoğunluğu faktör donatımı teorisindekinin tersine homojen değildir. Çünkü bu mallar bileşimleri, kullanılışları, görünümleri veya en azından üretici firmanın markası bakımından birbirlerinden farklıdırlar.

Dünya ticareti geleneksel anlamda birbirine benzer olmayan ya da tamamen değişik endüstriler tarafından üretilen malların alım satımı biçiminde düşünülmüştür. Buna endüstriler arası ticaret adı verilir. Fakat günümüzde asıl ağırlık taşıyan aynı endüstriye ait farklılaştırılmış malların alınıp satılmasıdır. Buna da endüstri içi ticaret (iki yönlü ticaret) denmektedir. Monopolcü rekabet teorisi, sanayi malları üzerindeki iki yönlü ticaret olayını ölçek ekonomileri ile açıklar.

Ölçek ekonomilerinden yararlanma düşüncesi her firmayı, çok sayıda farklı tür veya tipte mal üretmek yerine yalnız bir ya da birkaç tür üzerinde üretim yapmaya zorlar. Aslında bunun nedeni de farklılaştırılmış malların birbiri yerine ikame edilebilir olması ve firmanın uluslararası rekabet dolayısıyla maliyetlerini düşürmeye çalışmasıdır. Üretim az sayıdaki tür veya stil üzerinde toplanınca uzmanlaşmaya gidilir, daha etkin makineler kullanılır ve ölçek ekonomilerinden yararlanılır. Böylece ülke söz konusu ürünün ihracatçısı durumuna gelirken, diğer tipleri de dışarıdan ithal eder.

4.4. Yeni Ticaret Teorileri


Yeni ticaret teorileri olarak adlandırılan teorilerin bir kısmı aslında alternatif teorilerin ta kendisidir. Yeni ticaret teorileri olarak adlandırılan teoriler, ölçek, ağ, inovasyon ve küresel rekabet edebilirlik kavramlarının içselleştirildiği teorilerdir.

Buna göre ölçek iki koldan bir firmanın maliyetlerini düşürebilir. Üretimin ölçeği arttıkça birim başına sabit maliyet düşecek ve değişken maliyetlerdeki düşüş de bunu destekleyebilecektir (içsel ölçek ekonomileri); firmanın faaliyet gösterdiği sektörün ölçeği arttıkça firmanın maliyetleri düşecek ve kaliteli girdi ve deneyim değiş-tokuşuna imkân veren kalifiye işgücü bulma şansı artacaktır (dışsal ölçek ekonomileri).

Firmalar inovasyon yolu ile ülkenin faktör donatımı kısıtından kurtulabilirler. Teknolojik gelişmeler ve Ar-Ge firmaları inovasyon yapabilmelerini kolaylaştırıcı etkisi ile faktör donatımını değiştirici etkiye sahiptir. Çünkü üretim faktörleri arasına bilgi de dâhil olmuştur.

Firmaların ağ oluşturmaları, bilgi değişimini, deneyimlerden faydalanmayı, görerek öğrenmeyi, yaparak öğrenme ile elde edilen deneyimleri firma bünyesinde içselleştirilebilmesini imkânlı kılmaktadır.

Firmaların küresel rekabet edebilirlikleri artık sadece ülke faktör donatımına, firmanın yapısına bağlı kalmamakta, Porter Karosu’nda (Elması olarak bilinir) da belirtildiği gibi faktör koşulları, talep koşulları, ilişkili ve destekleyici sektörler ve firma stratejisi, yapısı ve rekabeti gibi daha geniş bir spektruma bağlıdır.


Yüklə 455,49 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   12




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin