2. Apokaliptik Edebiyat’ta Ahiret Anlayışı
Geç Yahudilik dönemini oluşturması ve Hıristiyanlık üzerindeki önemli etkileri sebebi ile çalışmamızda Apokaliptik Edebiyat’a yer ayırmamız gerekmektedir. Apokaliptik anlayışı aynı zamanda muharref ahiret inancının bir örneği olarak da görmek mümkündür, ilâh ve ahiret doktrinlerinin birbirlerini nasıl şekillendirdiklerini yine burada da, göstereceğiz. Önce, kaynaklardan öğrendiğimiz Apokaliptik’i aktaracak, sonra tezimiz doğrultusunda değerlendirmesini yapacağız.
Apokalips, Yunanca apokalypsis kelimesinden gelmektedir. Kelimenin manası örtülü birşeyi açmak, birşeyin örtüsünü kaldırmaktır. Burada ise Allah veya ilâhî irade hakkındaki gizli bir gerçeği açıklamak anlamındadır. Bu kavram, Yahudilik ve Hıristiyanlık içindeki bir hareketi ifade etmektedir. Buna göre Allah, çok yakında gelecek dünyanın sonu hakkındaki sırları, bazı kişilere halka anlatmaları için açıklamıştır. Bu kişiler söz konusu gizlilikleri, vizyonlar aracılığı ile öğrenirler ve yazıya geçirirler. İşte bu vizyonların aktarıldığı Kitaplara Apokaliptik Kitaplar adı verilmektedir.837
Apokaliptik Kitapların herkes tarafından kabul edilmiş bir listesi ve sıralaması yoktur. Ancak apokaliptik özellik taşıyan Kitaplar şu şekilde sıralanabilir:
1- Danyal Kitabı. (M.Ö.165).
2- I İdris (Enok), 1-36, 37-71, 72-82, 83-90, 91-108. (yakl. M.Ö. 164 ve sonrası)
3- Jübileler Kitabı, (yakl. M.Ö. 150)
4- Kahinelerin Kehanetleri, Kitap III. (yakl. M.Ö. 150 ve sonrası)
5- XII Büyük Peygamberin Ahirleri. (M.Ö.2. yy.’in ikinci yarısı)
6- Süleyman’ın Mezmurları. (yakl. M.Ö. 48)
7- Musa’nın Sanıları. (M.S. 6-30)
8- İşaya’nın Şehadeti.
9- Adem ile Havva’nın Hayatları veya Musa’nın Apokalipsi (M.S. 70 öncesi)
10- İbrahim’in Apokalipsi, 9-32 (yakl. M.S.70-100)
11- İbrahim’in Ahdi (M.S.l. yy.)
12- II İdris (Enok) veya İdris’in Sırları (M.S.l.yy.)
13- Kahinelerin Kehanetleri. Kitap IV (yakl. M.S.80)
14- II Esdras (=4 Ezra), 3-M (yakl. M.S.90)
15- II Baruk veya Baruk’un Apokalipsi (M.S. 90 sonrası)
16- 111 Baruk (M.S.2.yy) i
17- Kahinelerin Kehanetleri, Kitap V (M.S. 2. yy)
Bu Apokaliptik Kitaplar üstesi, Ölü Deniz yazmalarının katılması ile daha uzadı. 1947 ilâ 1956 yılları arasında Ölü Deniz kıyısındaki Kumran Vadisi’nde bulunan mağaralarda ortaya çıkarılan bu yazmalar, Ahitler arası döneme büyük ışık tutmaktadır.838
Kumran yazmaları da şöyle sıralanabilir:
1- İşaya, Hoşea, Mika, Nahum, Habakkuk, Tsefanya ve Mezmur 37’nin Tefsirleri.839
2- Tsadoki Dökümanı (veya Şam Dokümanı)
3- Disiplin El Kitabı (veya Cemaatin Kuralları)
4- Toplanmanın Kuralları
5- Dualar Rulosu
6- Şehadetler Rulosu (veya Mesihi Antoloji)
7- Şükran İlâhileri (veya Mezmurlar)
8- Işığın Çocukları’nm Karanlığın Çocukları’na Karşı Savaşı (veya Son Savaşın Kuralları)840
9- Sırlar Kitabı
10- Son Günlerin Midraşı
11- Yeni Kudüs’ün Tavsifi
12- Bir Meleksel Ayin
13- Nabonidus’un Duası ve Sözde Danyal Apokalipsi
14- Bir Apokrif Çıkış
M.Ö. 200 ilâ M.S. 100 yılları arasındaki üç yüzyıl içerisinde oluşturulan bu edebiyatın Yahudilik üzerinde etkili olduğu gibi,841 Hırisliyanlık’ının oluşumunda da oldukça etkili olduğu söylenmelidir. Apokaliptik Literatür’ün ilk Hıristiyanlık’ı ve Hıristiyan Teolojisi’ni anlamadaki önemini Ernst Kâseman şöyle ifade etmektedir: Apokaliptik Hıristiyan teolojisinin anasıdır.842 Bu edebiyatı söz konusu dönem Yahudilerİ’nin felaketlerle dolu tarihlerinin değişik bir tarzda anlatılması olarak değerlendirmek mümkündür. Yahudiler Babilliler tarafından esir edilmişler daha sonra, yine Pers kırallarının isteği ile Kutsal Topraklar’a dönmüşlerdi. Makkabi’lerin idaresinde kısa süren bağımsızlıklarından sonra Hasmonîlerin843 Romalılar’a bağlı zalim idareleri altında ezildiler. Daha sonra Yahudilerin bağımsızlık umutları, bizzat Romahlar’ın çizmeleri altında ezildi. Kutsal Şehir ve Mabed Romalıların idaresine girdi. Bu çekilmez acılarla tarih, putperestlerin egemenlikleri ile dolu idi. Fakat diğer taraftan Yahudiler bu dünyayı kudreti ile yaratan ve her şeyi idare eden bir Allah’a inanıyorlardı. Bekledikleri Allah’ın dünyevî Hükümranhk’ı bir türlü kurulmuyor, buna karşıkık putperest kırallıklar Allah’ın milletini her seferinde eziyorlardı. Bu karmaşık durum Allah’ın Hükümranlığı konusundaki umuda yeni bir tarz yorumu gerektiriyordu. İşte Apokaliptik literatür bu yorumu sağlayarak, ihtiyaca cevap vermiştir. Kritikçilere göre Apokaliptik edebiyata vucud veren temel sebep bu olmuştur.844
Apokaliptik Yazıların Özellikleri
Apokaliptik Edebiyat’ın kendine has karakteri üzerinde dururken, o dönemde etkili olan Helenistik kültürün tesirinden de söz etmek gerekmektedir. Helenistik dönem genellikle, Büyük İskender’den (M.Ö.336-323) Yunan ve Roma kültürlerinin o zamanki bütün medeni topraklara yayıldığı üç yüzyıllık döneme ad olarak kullanılmaktadır. İskender’den önce Pers imparatorluğu Babil’i ele geçirmiş ve oranın birçok inançlarını, âdetlerini ve dilini benimsemişti. İskender Pers İmparatorluğu’nu fethedip Hindistan’a geçtiğinde, Batı ile Doğu kültürlerini bir araya getirmiş oldu. Bu iki kültürün karşılaşması sonucunda meydana gelen Helenizm, orada bulunan Yahudilik’i etkilemiştir. Helenizm’den yalnızca sürgündeki Yahudiler etkilenmemişlerdir Filistin’dekiler de Helenistik kültürle karşı karşıya idiler. Bu bakımdan her ne kadar apokaliptik yazarlar Yahudilik dışı unsurlara karşı olmuşlarsa da, ister istemez Yunan ve Pers kültürlerinden etkilenmiş olmalıdırlar.845 Hatta apokaliptikler vasıtası ile putperestliğin sayısız masal unsurlarının, daha da ileride mitolojinin tamamının Yahudi ve Hıristiyanlık’a girdiği iddia edilmektedir.846
Bu şartlar altında meydana gelen Apokaliptik Edebiyat’ın kendine has bir takım özellikleranden bahsetmek mümkündür. Bu Kitapların edebi özellikleri üzerinde çeşitli görüşler ileri sürülmekle birlikte847 genel olarak dört özellik üzerinde karar kılınmıştır. Apokaliptikler batını karaktere sahip, edebi şekil olarak yazılı, sembolik bir dil kullanan ve yazar adları müstear (pseudonymous) olarak konulmuş Kitaplardır. Şimdi bunlara kısaca sırası ile temas etmek istiyoruz.848
Hıristiyan teologlar Peygamberler’deki vahiy ile apokaliptikçilerdeki vahiy anlayışları arasında bir ayırım yaparlar. Onlara göre Allah, iradesini Peygamber’ler’de vahyin başlıca aracı olan Kelime yoluyla bildirir. Allah’ın dinamik mesajı, O’nun kelimesi, Peygamberler’in tecrübelerinin merkezini oluşturmaktadır. Diğer taraftan, Peygamberler’in vizyon ve rüya aracılığı İle vahiy aldıklan olmuştur. Ancak bu tecrübeler asıl vahye açıklık getirici mahiyettedirler. Bunlar vahyin kendisi değillerdir.849 Bu anlamdaki bir vahiy anlayışı Hıristiyanlar’a aittir. Yahudiler’de insan şekline giren melek, vizyonlar ve rüyalar ile gelen sözlü vahiy anlayışı bulunmaktadır.850 Apokalipsler’de, ilâhî gizlilikler, çoğunlukla rüyalar ve vizyonlarla öğrenilir. Bunlarda vizyon yegane vahiy yolu olarak kabul edümiştir.851 Bunlar aracılığı ile yazar kötülüklerin giderilmesinin yolunu öğrenir veya bir meleğin önderliğinde göklerde bir seyahate çıkar ve kendisine yerdeki varlıkların manaları öğretilir. Vizyon, onu gören kişinin dönemine kadar dünya tarihini ihtiva edebilir veya gelecek olayların bir dökümü yapılır ve böylece Allah’ın Hükümranhğı’nın gelişi öğrenilebilir. Bundan başka hüküm doğrunun mükafatlandı olması, kolunun cezalandırılması gibi olaylarda da görülebilir,852
Apokaliptik Kitaplardan üçünde (I İdris, Jübileler, XII Büyük Peygamberin Ahilleri) mesela semavi levhalardan bahsedilmekledir. Bu levhalardaki sırlar, zaman zaman okumaları ve gizli tuttukları Kitaplarına bunları aktarmaları için bazı ayrıcalıklı kişilere açılır. I İdris’te anlatıldığına göre, bu levhalarda insanların bütün amellerinin kayıtları vardır.853 Bunlar bütün dünya tarihini önceden anlatmaktadırlar.854 Yeryüzüne gelecek bütün zulümler bunlarda anlatılmaktadır.855 Benzeri konular diğer iki Kitapta da bulunmaktadır.856
Apokaliptik yazarlar, kendilerinden çok önce gelmiş bazı kişilerin yazıya geçirdiği, fakat kendilerine gelinceye kadar gizli kaldığını iddia ettikleri vizyonları da aktarmaktadırlar. Onlara göre bu gizli Kitaplara yalnızca kendileri sahip olabilmektedir.857
Birtakım gizli bilgilerin elde edilmesi fikri, aynı döneme ait Ölü Deniz yazmalarında da görülmektedir. Ancak burada Apokalipsler’de olduğundan farklı bir anlayış vardır. Apokalipsler’de bu gizli bilgiler doğrudan vizyonlar vasıtası ile açıklanır. Kumran yazmalarında yazarlar, Kutsal Ruh’un önceki vahiylerin gizli manalarının yorumlamaları için kendilerine ilham ettiğini iddia etmektedirler. Allah sırlarını Peygamberler’e bildirmiştir. Ancak bu sırlar, Esenelerin kumcusu, Doğruluk Üstadı (Teacher of Righteousness) dünyanın sonunda gelene kadar açıklanmadan kalmışlardır. Şimdi Kutsal Ruh’un ilhamı ile Doguluk Üstadı bu sırlara nüfuz etmekte ve dünyanın sonunda olacakları anlayıp öğrenmektedir.858
Apokaliptik Kitaplarda anlatılan vizyonların gerçekliği üzerinde çokça durulmuştur. Bu Kitapları yazanlar gerçekten bu vizyonları görmüş, yaşamışlar mıdır? Nitekim bunların büyük çoğunluğunun hayal muhsulü, sunî, düzmece hikayeler olduğu ileri sürüimekteefir. Ancak bunlar arasında gerçekleşmiş bir vecd halini aktaranların var olabileceği de kabul edilmekledir.859
Apokalips yazarlarının ikinci özelliği, onların mesajlarını yazılı olarak aktarmalarıdır. Eski Ahit Peygamberleri ile karşılaştırılırca bu özellik daha iyi anlaşılır. Peygamberler kendilerine gelen mesajı halka sözlü olarak anlatmışlardır. Bir tebliğci olarak İnsanlara bizzat giderek, onlara mesajlarını aktarmışlardır. Bu mesajlar daha sonra ya kendileri ya öğrencileri, ya da daha sonraki takipçileri tarafından yazıya geçirilmiştir. Ancak apokalips yazarlar mesajlarını tamamı ile yazılı olarak aktarmışlardır.860 Onların halk arasına girip tebliğ yaptıklarını bilmiyoruz. Onlar tebliğciden çok, yazardırlar.861
Apokaliptik edebiyat, anlatmak istediği konular sebebi ile son derece sembolik bir dil kullanmıştır. Bu onun bir başka edebi özelliğidir. Hayal ürünü olan bu alabildiğine fantastik anlatımlar, son derece sembolik bir dil ile yazılmıştır. Bu dil onu Eski Ahit’ten ayıran bir özellik olmaktadır. Bu sembolizmin kısmen Eski Ahit’ten alındığı söylenebilir.862 Ancak bunların çoğunluğunun kökleri eski efsanelere dayanmaktadır. Eski Ahit’teki sembolik ifadelerden ayrı olarak burada sembolik di! yoluyla tarih anlatılmaktadır. Danyal’ın vizyonunda gördüğü döıt korkunç canavar döıt büyük imparatorluğu anlatmaktadır.863 Bunlar Babil, Med, Pers ve Yunan imparatorluklarıdır.864 Yine Danyal’da altın, gümüş, pirinç ve demir Allah’ın Hükümranlığı’ndan önce gelecek dört millete işaret etmektedir.865 Ezra’da866 anlatılan oniki kanatlı, üç başlı ve karşılıklı sekiz kanatlı kartal Roma ile ilgili tarihi olaylara işaret etmektedir.867 Başka bir çeşit sembolizm de sayılarla yapılır. Bu Kitaplarda 3,4,7,10,12 ve bunların çarpanları sürekli yer alır. Bunların bir kısmı Eski Ahit’te Babil ve Pers kaynaklarında bulunmaktadır. Fakat apokalipslerde bunlar ayrı bir yere sahiptirler. Özellikle 70 ve 7 sayılan bunlar arasında önemlidir.868
Son edebi özellik, Apokalips yazarlarının Kitaplarını kendilerine değil de, Eski Ahit şahsiyetlerinden birine isnad etmeleridir. Bunlar daha önce yaşamış önemli bir ismi dikkatlice seçmişler ve yazdıklarını ona isnad etmişlerdir. Yazdıklarının inanılır olabilmesi için de seçtikleri kişiden sonra yaşayan şahsiyetlerden söz etmemeye özen göstermişlerdir.
Bunun için bir kaç sebep düşünülmüştür. Bu yazarların yaşadıkları dönemdeki baskıdan korunabilmek için bu yola başvurdukları ileri sürülmüştür. Ancak bu konuda ileri sürülen görüşlerden en çok taraftar bulanı, Kitapların daha çok kişi tarafından okumasını sağlamak için bu yolun seçilmelidir. Geçmişte saygı görmüş bir kişinin ismi ile yazmak, yazılanlara bir otorite kazandıracaktı.869
Apokaliptik yazarlar, yalnızca mesela bir peygamberin ismini kullanmamışlar, aynı zamanda ismini kullandıkları peygamberin zamanından kendi zamanlarına kadar olan sürenin tarihini bir önceden haber verme şeklinde yeniden yazmışlardır. Bu sözümona kehanet, yazann kendi dönemine kadar izlenebilmektedir. Ancak, tarihî olayların arkası kesilince Hükümranlık’a dair belirtiler ortaya çıkmaktadır.870
Apokalips yazarlarının Kitaplarında görülen edebi özelliklerden sonra bu yazarların dünya görüşlerini yansıtan birtakım özellikleri üzerinde duracağız.
Apokalîpsler’de, İnsanın yaşadığı dünya ile Allah’ın kuracağı dünya arasında kesin bir ayrılık vardır. Şimdiki dünya günahlar ile dolu bir dünyadır. Gelecekte Allah’ın kuracağı dünya, bunlardan kurtulmuş olacaktır. Apokalips yazarları, Eski Ahit’te bulunan Şeytan figürünü ve benzeri kötü figürleri geliştirerek çok belirgin bir dualizm geliştirmişlerdir.871 Ancak, Eski Ahit’te bu ayrılık hiç bir zaman kesin ve mutlak olmamıştır. Bu Kitaplar şeytanî güçlerin başlarındaki büyükleri önderliğinde, insanı ve onun yaşadığı dünyayı kontrolleri alûna aldığı şeklinde bir resim çizmektedirler.872
Apokaliptik edebiyat, bu dualîstik anlayış sebebi ile bu çağ ve gelecek çağ kavramlarını işleyerek bu iki kavram arasında derin bir ayrılık meydana getirmiştir. Gelecek çağ mefhumu farklı Kitaplarda farklı şekillerde anlaşılabilmiştir. Çoğunlukla ilk dönemlerdeki Kitaplarda Mesihî Hükümranlığın ve Altın Çağ’ın tarihin sonunda yeryüzünde kurulacağı düşüncesi yer almıştır. Buna göre Allah ya da O’nun Mesih’i tarafından bir mahkeme kurulacak, burada kötüler ve Beni İsrail’in düşmanları cezalandırılacaktır. Sonra ölüler ebedi Hükümranlık’ta yer almak üzere diriltileceklerdir.873 Bir başka düşünceye göre, Hükümranlık kurulurken yer ve gök yenilenecek, hükümranlık hem yerde hem de gökte kurulacaktır.874 Mesihî Hükümranlık fikri bu Kitaplarda vurgulu bir şekilde aktarılmıştır. Mesih, bu dünyada ortaya çıkacak ve gelecek çağın oluşmasına sebebiyet verecektir. Mesihî Hükümranlık’ın sonunda mahkeme ve dirilme gerçekleşecektir. Bu Hükümranlık, daha sonra gökte kurulacak ve elledi olacak olan gelecek çağın başlangıcı olacaktır. Özellikle son dönem Apokaliptikleri’nde, bu çağ ile gelecek çağ arasına bir Mesihî Hükümranlık dönemi konulmuştur.875
Kumran Cemaati eskatolojisinde de dualistik bir anlayış göze çarpmaktadır. Onlara göre çok yakında kurulacağını bekledikleri Allah’ın Hükümranlık’ı yenilenmiş dünyada olacaktır.876
Aslında ne Apokaliptik, ne de Kumran edebiyatının temel monoteizmi bırakmadığı iddia edilmektedir. Mesela başlıca şeytan figürlerinden olan Belial’ın yaratıcısı Allah’tır ve onu yine Allah yok edecektir.877 Ancak onlar, dünyaya kötülerin hakim olmasını, kötü ruhların ve Seylan’ın egemen olması şeklinde açıklamışlardır. Danyal’in Ahit’i, yazıldığı zamanı düşmanın hükümranlığı şeklinde tarif etmektedir.878 Disiplin El Kitabı879 Ve Savaş Yazmaları880 da benzeri bir şekilde dünyayı Belial’ın egemenliği881 şeklinde adlandırırlar.882
Tenkitçiler, sembolizm konusunda Eski Ahit ile apokaliptik edebiyat arasındaki farklılığın büyük oluşunu dış tesirlere bağlamakladırlar. Bu farklılığı o dönemde Helenizm ve Pers kültürünün etkisi ile açıklamakladırlar. Özellikle şeytanlar ve melekler konusundaki farklılıklar Pers Kültürü çerçevesinde değerlendirilmektedir.883
Apokaliptik yazarlar bu dünya konusunda açık bir pesimizm gösterirler. Çünkü bu dünya yukarıda da sözünü ettiğimiz gibi şeytanî güçlere terkedilmiştir. Şeytani güçlerin yok edilmesi tamamı ile geleceğe bırakılmıştır. Dünya düzeitilemiyecek kadar kötüdür. Bu yüzden doğru kulların yapabileceği tek şey sabırla olanlara boyun eğmektir. Bütün umutlar, dünyanın sonunun gelmesine ve Allah’ın Hükümranlığı’ın kurmasına bağlanmıştır.884 Mesela IV Ezra’ya göre tek umut gelecektedir. Bütün acıların sonu gelecek çağdadır.885 Bu yüzden doğru kullar, kötülüğün gelecekte yok olacağına kesinlikle inanarak dünyada insanlann öldürülmesinden ve kötülüklerden rahatsız olmamalıdırlar.886
Bu Kitaplarda, tarihin önceden belirlendiği ve olup bitenlerin buna göre meydana geidiği düşüncesi de görülmektedir, Doğru kullar kurtuluşu hak etmiş bile olsalar, önceden belirlenmiş olaylar gerçekleşmedikçe o gelmeyecektir. Bu anlayış neticesinde kudretli bir Allah mefhumu da ihmal edilmiştir. Buna göre bizzat Allah bu olumsuzluklara müdahale etmek için kendisinin tayin ettiği olayların olup bitmesini beklemeliydi.887 Apokaliptik Kitaplar genellikle önceden belirlenmiş olayların gerçekleştiğini ve artık sonun gelmek üzere olduğunu iddia etmektedirler.888
Apokaliptik yazarlar, dünyanın sonunun geldiğini gösteren birtakım alametlerin görüleceği konusunu da işlemişlerdir. Bu alametlerden biri milletlerin birbirlerine karşı korkunç bir savaşa kalkmalarıdır.889 Milletler biribirlerine girecekler, önderlerin akılları karışacak,890 insanlar birbirinden nefret edecek, aptallar başa geçecek, insanları kargaşaya sokacaklar ve birçokları kılıçtan geçirilecek.891 İnsanlarda şefkatsizlik oluşacak, bebeklerini, çocuklarını vicdansızca terkedecekler892 kendi kardeşlerini, oğullarını torunlarını güneşin doğuşundan halısına kadar katledecekler.893
Bunun yanısıra depremler894 kıtlıklar895 ve yokedici bir ateş olacak.896 Gizli güçler tabiatı ellerine geçirecekler. Ekili yerler bir anda ekilmemiş gibi olacak. Dolu anbarlar ansızın boş bulunacak.897 Meyvalar zamanında yetişmeyecek898 şarap ve yağ bulunmayacak899 yağmur yağmayacak900 Allah gökleri pirinç gibi, yeri de demir gibi yapacak. İnsanlar ne ekebilecekler ne de sürebilecekler.901
Korkunç ve garip şeyler olacak. Tahtadan kan damlayacak, taşlar konuşacak, raflar tuzlanacak, geceleri garip konuşmalar duyulacak, yerden alevler fışkıracak, vahşi hayvanlar yerlerini terkedecekler, kadınlar korkunç yaratıklar doğuracaklar902 Hamileler üç dört ayda doğuracak ve yeni bebekler raksetmeye başlayacaklar.903
Apokalipsler’de dine bağlılık genellikle Şeriat’e bağlılıkla tarif edilmiştir. Bu da ahlaki alanda bir kısırlık meydana getirmiştir. Oysa Peygamberler’in Kitaplarında Beni İsrail sürekli tevbe etmeye, günah işlemekten vazgeçip Allah’a yönelmeye çağırılmıştır. Allah’ın azabının günahkarlara geleceği, doğru kulların ise mükafatlandırılacağı söylenmiştir. Apokaliptik yazarların problemi ise, Beni israil’in tamamını doğru bir topluluk olarak görmelerinden kaynaklanmaktadır,904 Din, insanın yapması istenen şeyleri yerine getirmesinden ibarettir, iman ve içtenlik bu anlayışa yabancı bir kavramdır. Bu Baruk Kitabı’nda açıkça görülebilir.905 Bu yüzden onlar ahlakî telkine son derece az yer vermişlerdir.906
Apokalipsler arasında Danyal, Peygamberler’e daha yakın görünmektedir. Ona göre, İsrail yalnızca Allah’ın ahitleştiği kavim olduğu için kurtulacak değildir. Allah’ın ahdi şartlıdır ve Allah’ın rahmeti O’nıı seven ve O’nun emirlerine uyanlar için söz konusudur. Beni israil Şeriat’i unuttu ve peygamberleri ihmal etti ve bu günahları yüzünden de azab çekmeyi hak etti:
“Ve Allah’ım Rabb’e dua ettim ve itiraf edip dedim: Alı, ya Rab, kendini sevenlerle ve emirlerini tutanlarla ahdi ve inayeti koruyan, büyük ve korkunç Allah’a biz suç ettik ve sapıklık ettik ve kötülük isledik ve senin emirlerinden ve hükümlerinden saparak âsi olduk.”907
Danyal’de ahlakî telkin putperest bir kirala, Nabukadnezar’a kadar ulaşır;
“Bundan dolayı ey kıral, öğüdüm sana makbul olsun ve salâhla suçlarım ve düşkünlere acımakla fesatlarını kırıp at; belki rahatın uzatılır.”908
Bu nokta genellikle apokalipslerde görülmeyen bir özelliktir.909
Dostları ilə paylaş: |