Kutsal kitaplarda öLÜMÖtesi


Apokaliptik Edebiyat’ta Ahiret Anlayışı



Yüklə 1,24 Mb.
səhifə16/29
tarix07.01.2019
ölçüsü1,24 Mb.
#91457
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   29

2. Apokaliptik Edebiyat’ta Ahiret Anlayışı

Geç Yahudilik dönemini oluşturması ve Hıristiyanlık üzerinde­ki önemli etkileri sebebi ile çalışmamızda Apokaliptik Edebiyat’a yer ayırmamız gerekmektedir. Apokaliptik anlayışı aynı zamanda muharref ahiret inancının bir örneği olarak da görmek mümkün­dür, ilâh ve ahiret doktrinlerinin birbirlerini nasıl şekillendirdiklerini yine burada da, göstereceğiz. Önce, kaynaklardan öğrendiği­miz Apokaliptik’i aktaracak, sonra tezimiz doğrultusunda değer­lendirmesini yapacağız.

Apokalips, Yunanca apokalypsis kelimesinden gelmektedir. Kelimenin manası örtülü birşeyi açmak, birşeyin örtüsünü kaldır­maktır. Burada ise Allah veya ilâhî irade hakkındaki gizli bir gerçe­ği açıklamak anlamındadır. Bu kavram, Yahudilik ve Hıristiyanlık içindeki bir hareketi ifade etmektedir. Buna göre Allah, çok yakın­da gelecek dünyanın sonu hakkındaki sırları, bazı kişilere halka anlatmaları için açıklamıştır. Bu kişiler söz konusu gizlilikleri, viz­yonlar aracılığı ile öğrenirler ve yazıya geçirirler. İşte bu vizyonla­rın aktarıldığı Kitaplara Apokaliptik Kitaplar adı verilmektedir.837

Apokaliptik Kitapların herkes tarafından kabul edilmiş bir liste­si ve sıralaması yoktur. Ancak apokaliptik özellik taşıyan Kitaplar şu şekilde sıralanabilir:



1- Danyal Kitabı. (M.Ö.165).

2- I İdris (Enok), 1-36, 37-71, 72-82, 83-90, 91-108. (yakl. M.Ö. 164 ve sonrası)

3- Jübileler Kitabı, (yakl. M.Ö. 150)

4- Kahinelerin Kehanetleri, Kitap III. (yakl. M.Ö. 150 ve sonrası)

5- XII Büyük Peygamberin Ahirleri. (M.Ö.2. yy.’in ikinci yarısı)

6- Süleyman’ın Mezmurları. (yakl. M.Ö. 48)

7- Musa’nın Sanıları. (M.S. 6-30)

8- İşaya’nın Şehadeti.

9- Adem ile Havva’nın Hayatları veya Musa’nın Apokalipsi (M.S. 70 öncesi)

10- İbrahim’in Apokalipsi, 9-32 (yakl. M.S.70-100)

11- İbrahim’in Ahdi (M.S.l. yy.)

12- II İdris (Enok) veya İdris’in Sırları (M.S.l.yy.)

13- Kahinelerin Kehanetleri. Kitap IV (yakl. M.S.80)

14- II Esdras (=4 Ezra), 3-M (yakl. M.S.90)

15- II Baruk veya Baruk’un Apokalipsi (M.S. 90 sonrası)

16- 111 Baruk (M.S.2.yy) i

17- Kahinelerin Kehanetleri, Kitap V (M.S. 2. yy)

Bu Apokaliptik Kitaplar üstesi, Ölü Deniz yazmalarının katılma­sı ile daha uzadı. 1947 ilâ 1956 yılları arasında Ölü Deniz kıyısında­ki Kumran Vadisi’nde bulunan mağaralarda ortaya çıkarılan bu yazmalar, Ahitler arası döneme büyük ışık tutmaktadır.838

Kumran yazmaları da şöyle sıralanabilir:

1- İşaya, Hoşea, Mika, Nahum, Habakkuk, Tsefanya ve Mezmur 37’nin Tefsirleri.839

2- Tsadoki Dökümanı (veya Şam Dokümanı)

3- Disiplin El Kitabı (veya Cemaatin Kuralları)

4- Toplanmanın Kuralları

5- Dualar Rulosu

6- Şehadetler Rulosu (veya Mesihi Antoloji)

7- Şükran İlâhileri (veya Mezmurlar)

8- Işığın Çocukları’nm Karanlığın Çocukları’na Karşı Savaşı (ve­ya Son Savaşın Kuralları)840

9- Sırlar Kitabı

10- Son Günlerin Midraşı

11- Yeni Kudüs’ün Tavsifi

12- Bir Meleksel Ayin

13- Nabonidus’un Duası ve Sözde Danyal Apokalipsi

14- Bir Apokrif Çıkış

M.Ö. 200 ilâ M.S. 100 yılları arasındaki üç yüzyıl içerisinde oluş­turulan bu edebiyatın Yahudilik üzerinde etkili olduğu gibi,841 Hırisliyanlık’ının oluşumunda da oldukça etkili olduğu söylenmelidir. Apokaliptik Literatür’ün ilk Hıristiyanlık’ı ve Hıristiyan Teolojisi’ni anlamadaki önemini Ernst Kâseman şöyle ifade etmektedir: Apokaliptik Hıristiyan teolojisinin anasıdır.842 Bu edebiyatı söz ko­nusu dönem Yahudilerİ’nin felaketlerle dolu tarihlerinin değişik bir tarzda anlatılması olarak değerlendirmek mümkündür. Yahudiler Babilliler tarafından esir edilmişler daha sonra, yine Pers kırallarının isteği ile Kutsal Topraklar’a dönmüşlerdi. Makkabi’lerin idare­sinde kısa süren bağımsızlıklarından sonra Hasmonîlerin843 Romalılar’a bağlı zalim idareleri altında ezildiler. Daha sonra Yahudilerin bağımsızlık umutları, bizzat Romahlar’ın çizmeleri altında ezildi. Kutsal Şehir ve Mabed Romalıların idaresine girdi. Bu çekilmez acı­larla tarih, putperestlerin egemenlikleri ile dolu idi. Fakat diğer taraftan Yahudiler bu dünyayı kudreti ile yaratan ve her şeyi idare eden bir Allah’a inanıyorlardı. Bekledikleri Allah’ın dünyevî Hükümranhk’ı bir türlü kurulmuyor, buna karşıkık putperest kırallıklar Allah’ın milletini her seferinde eziyorlardı. Bu karmaşık durum Allah’ın Hükümranlığı konusundaki umuda yeni bir tarz yorumu gerektiriyordu. İşte Apokaliptik literatür bu yorumu sağlayarak, ih­tiyaca cevap vermiştir. Kritikçilere göre Apokaliptik edebiyata vucud veren temel sebep bu olmuştur.844



Apokaliptik Yazıların Özellikleri

Apokaliptik Edebiyat’ın kendine has karakteri üzerinde durur­ken, o dönemde etkili olan Helenistik kültürün tesirinden de söz etmek gerekmektedir. Helenistik dönem genellikle, Büyük İsken­der’den (M.Ö.336-323) Yunan ve Roma kültürlerinin o zamanki bütün medeni topraklara yayıldığı üç yüzyıllık döneme ad olarak kullanılmaktadır. İskender’den önce Pers imparatorluğu Babil’i ele geçirmiş ve oranın birçok inançlarını, âdetlerini ve dilini benimse­mişti. İskender Pers İmparatorluğu’nu fethedip Hindistan’a geçti­ğinde, Batı ile Doğu kültürlerini bir araya getirmiş oldu. Bu iki kül­türün karşılaşması sonucunda meydana gelen Helenizm, orada bulunan Yahudilik’i etkilemiştir. Helenizm’den yalnızca sürgündeki Yahudiler etkilenmemişlerdir Filistin’dekiler de Helenistik kültürle karşı karşıya idiler. Bu bakımdan her ne kadar apokaliptik yazarlar Yahudilik dışı unsurlara karşı olmuşlarsa da, ister istemez Yunan ve Pers kültürlerinden etkilenmiş olmalıdırlar.845 Hatta apokaliptik­ler vasıtası ile putperestliğin sayısız masal unsurlarının, daha da ile­ride mitolojinin tamamının Yahudi ve Hıristiyanlık’a girdiği iddia edilmektedir.846

Bu şartlar altında meydana gelen Apokaliptik Edebiyat’ın ken­dine has bir takım özellikleranden bahsetmek mümkündür. Bu Kitapların edebi özellikleri üzerinde çeşitli görüşler ileri sürülmekle birlikte847 genel olarak dört özellik üzerinde karar kılınmıştır. Apo­kaliptikler batını karaktere sahip, edebi şekil olarak yazılı, sembo­lik bir dil kullanan ve yazar adları müstear (pseudonymous) olarak konulmuş Kitaplardır. Şimdi bunlara kısaca sırası ile temas etmek istiyoruz.848

Hıristiyan teologlar Peygamberler’deki vahiy ile apokaliptikçilerdeki vahiy anlayışları arasında bir ayırım yaparlar. Onlara göre Allah, iradesini Peygamber’ler’de vahyin başlıca aracı olan Kelime yoluyla bildirir. Allah’ın dinamik mesajı, O’nun kelimesi, Peygamberler’in tecrübelerinin merkezini oluşturmaktadır. Diğer taraftan, Peygamberler’in vizyon ve rüya aracılığı İle vahiy aldıklan olmuş­tur. Ancak bu tecrübeler asıl vahye açıklık getirici mahiyettedirler. Bunlar vahyin kendisi değillerdir.849 Bu anlamdaki bir vahiy anla­yışı Hıristiyanlar’a aittir. Yahudiler’de insan şekline giren melek, vizyonlar ve rüyalar ile gelen sözlü vahiy anlayışı bulunmakta­dır.850 Apokalipsler’de, ilâhî gizlilikler, çoğunlukla rüyalar ve viz­yonlarla öğrenilir. Bunlarda vizyon yegane vahiy yolu olarak kabul edümiştir.851 Bunlar aracılığı ile yazar kötülüklerin giderilmesinin yolunu öğrenir veya bir meleğin önderliğinde göklerde bir seyaha­te çıkar ve kendisine yerdeki varlıkların manaları öğretilir. Vizyon, onu gören kişinin dönemine kadar dünya tarihini ihtiva edebilir veya gelecek olayların bir dökümü yapılır ve böylece Allah’ın Hükümranhğı’nın gelişi öğrenilebilir. Bundan başka hüküm doğrunun mükafatlandı olması, kolunun cezalandırılması gibi olaylarda da görülebilir,852

Apokaliptik Kitaplardan üçünde (I İdris, Jübileler, XII Büyük Peygamberin Ahilleri) mesela semavi levhalardan bahsedilmekle­dir. Bu levhalardaki sırlar, zaman zaman okumaları ve gizli tuttuk­ları Kitaplarına bunları aktarmaları için bazı ayrıcalıklı kişilere açı­lır. I İdris’te anlatıldığına göre, bu levhalarda insanların bütün amellerinin kayıtları vardır.853 Bunlar bütün dünya tarihini önce­den anlatmaktadırlar.854 Yeryüzüne gelecek bütün zulümler bun­larda anlatılmaktadır.855 Benzeri konular diğer iki Kitapta da bulunmaktadır.856

Apokaliptik yazarlar, kendilerinden çok önce gelmiş bazı kişi­lerin yazıya geçirdiği, fakat kendilerine gelinceye kadar gizli kaldı­ğını iddia ettikleri vizyonları da aktarmaktadırlar. Onlara göre bu gizli Kitaplara yalnızca kendileri sahip olabilmektedir.857

Birtakım gizli bilgilerin elde edilmesi fikri, aynı döneme ait Ölü Deniz yazmalarında da görülmektedir. Ancak burada Apokalipsler’de olduğundan farklı bir anlayış vardır. Apokalipsler’de bu giz­li bilgiler doğrudan vizyonlar vasıtası ile açıklanır. Kumran yazma­larında yazarlar, Kutsal Ruh’un önceki vahiylerin gizli manalarının yorumlamaları için kendilerine ilham ettiğini iddia etmektedirler. Allah sırlarını Peygamberler’e bildirmiştir. Ancak bu sırlar, Esenelerin kumcusu, Doğruluk Üstadı (Teacher of Righteousness) dün­yanın sonunda gelene kadar açıklanmadan kalmışlardır. Şimdi Kutsal Ruh’un ilhamı ile Doguluk Üstadı bu sırlara nüfuz etmekte ve dünyanın sonunda olacakları anlayıp öğrenmektedir.858

Apokaliptik Kitaplarda anlatılan vizyonların gerçekliği üzerinde çokça durulmuştur. Bu Kitapları yazanlar gerçekten bu vizyonları görmüş, yaşamışlar mıdır? Nitekim bunların büyük çoğunluğunun hayal muhsulü, sunî, düzmece hikayeler olduğu ileri sürüimekteefir. Ancak bunlar arasında gerçekleşmiş bir vecd halini aktaranla­rın var olabileceği de kabul edilmekledir.859

Apokalips yazarlarının ikinci özelliği, onların mesajlarını yazılı olarak aktarmalarıdır. Eski Ahit Peygamberleri ile karşılaştırılırca bu özellik daha iyi anlaşılır. Peygamberler kendilerine gelen mesa­jı halka sözlü olarak anlatmışlardır. Bir tebliğci olarak İnsanlara biz­zat giderek, onlara mesajlarını aktarmışlardır. Bu mesajlar daha sonra ya kendileri ya öğrencileri, ya da daha sonraki takipçileri ta­rafından yazıya geçirilmiştir. Ancak apokalips yazarlar mesajlarını tamamı ile yazılı olarak aktarmışlardır.860 Onların halk arasına girip tebliğ yaptıklarını bilmiyoruz. Onlar tebliğciden çok, yazardırlar.861

Apokaliptik edebiyat, anlatmak istediği konular sebebi ile son derece sembolik bir dil kullanmıştır. Bu onun bir başka edebi özel­liğidir. Hayal ürünü olan bu alabildiğine fantastik anlatımlar, son derece sembolik bir dil ile yazılmıştır. Bu dil onu Eski Ahit’ten ayı­ran bir özellik olmaktadır. Bu sembolizmin kısmen Eski Ahit’ten alındığı söylenebilir.862 Ancak bunların çoğunluğunun kökleri eski efsanelere dayanmaktadır. Eski Ahit’teki sembolik ifadelerden ayrı olarak burada sembolik di! yoluyla tarih anlatılmaktadır. Danyal’ın vizyonunda gördüğü döıt korkunç canavar döıt büyük imparator­luğu anlatmaktadır.863 Bunlar Babil, Med, Pers ve Yunan imparatorluklarıdır.864 Yine Danyal’da altın, gümüş, pirinç ve demir Al­lah’ın Hükümranlığı’ndan önce gelecek dört millete işaret etmek­tedir.865 Ezra’da866 anlatılan oniki kanatlı, üç başlı ve karşılıklı se­kiz kanatlı kartal Roma ile ilgili tarihi olaylara işaret etmektedir.867 Başka bir çeşit sembolizm de sayılarla yapılır. Bu Kitaplarda 3,4,7,10,12 ve bunların çarpanları sürekli yer alır. Bunların bir kıs­mı Eski Ahit’te Babil ve Pers kaynaklarında bulunmaktadır. Fakat apokalipslerde bunlar ayrı bir yere sahiptirler. Özellikle 70 ve 7 sa­yılan bunlar arasında önemlidir.868

Son edebi özellik, Apokalips yazarlarının Kitaplarını kendileri­ne değil de, Eski Ahit şahsiyetlerinden birine isnad etmeleridir. Bunlar daha önce yaşamış önemli bir ismi dikkatlice seçmişler ve yazdıklarını ona isnad etmişlerdir. Yazdıklarının inanılır olabilmesi için de seçtikleri kişiden sonra yaşayan şahsiyetlerden söz etme­meye özen göstermişlerdir.

Bunun için bir kaç sebep düşünülmüştür. Bu yazarların yaşa­dıkları dönemdeki baskıdan korunabilmek için bu yola başvur­dukları ileri sürülmüştür. Ancak bu konuda ileri sürülen görüşler­den en çok taraftar bulanı, Kitapların daha çok kişi tarafından oku­masını sağlamak için bu yolun seçilmelidir. Geçmişte saygı gör­müş bir kişinin ismi ile yazmak, yazılanlara bir otorite kazandıra­caktı.869

Apokaliptik yazarlar, yalnızca mesela bir peygamberin ismini kullanmamışlar, aynı zamanda ismini kullandıkları peygamberin zamanından kendi zamanlarına kadar olan sürenin tarihini bir ön­ceden haber verme şeklinde yeniden yazmışlardır. Bu sözümona kehanet, yazann kendi dönemine kadar izlenebilmektedir. Ancak, tarihî olayların arkası kesilince Hükümranlık’a dair belirtiler orta­ya çıkmaktadır.870

Apokalips yazarlarının Kitaplarında görülen edebi özelliklerden sonra bu yazarların dünya görüşlerini yansıtan birtakım özellikleri üzerinde duracağız.

Apokalîpsler’de, İnsanın yaşadığı dünya ile Allah’ın kuracağı dünya arasında kesin bir ayrılık vardır. Şimdiki dünya günahlar ile dolu bir dünyadır. Gelecekte Allah’ın kuracağı dünya, bunlardan kurtulmuş olacaktır. Apokalips yazarları, Eski Ahit’te bulunan Şey­tan figürünü ve benzeri kötü figürleri geliştirerek çok belirgin bir dualizm geliştirmişlerdir.871 Ancak, Eski Ahit’te bu ayrılık hiç bir za­man kesin ve mutlak olmamıştır. Bu Kitaplar şeytanî güçlerin baş­larındaki büyükleri önderliğinde, insanı ve onun yaşadığı dünyayı kontrolleri alûna aldığı şeklinde bir resim çizmektedirler.872

Apokaliptik edebiyat, bu dualîstik anlayış sebebi ile bu çağ ve gelecek çağ kavramlarını işleyerek bu iki kavram arasında derin bir ayrılık meydana getirmiştir. Gelecek çağ mefhumu farklı Kitaplar­da farklı şekillerde anlaşılabilmiştir. Çoğunlukla ilk dönemlerdeki Kitaplarda Mesihî Hükümranlığın ve Altın Çağ’ın tarihin sonunda yeryüzünde kurulacağı düşüncesi yer almıştır. Buna göre Allah ya da O’nun Mesih’i tarafından bir mahkeme kurulacak, burada kötü­ler ve Beni İsrail’in düşmanları cezalandırılacaktır. Sonra ölüler ebedi Hükümranlık’ta yer almak üzere diriltileceklerdir.873 Bir baş­ka düşünceye göre, Hükümranlık kurulurken yer ve gök yenilene­cek, hükümranlık hem yerde hem de gökte kurulacaktır.874 Me­sihî Hükümranlık fikri bu Kitaplarda vurgulu bir şekilde aktarılmış­tır. Mesih, bu dünyada ortaya çıkacak ve gelecek çağın oluşmasına sebebiyet verecektir. Mesihî Hükümranlık’ın sonunda mahkeme ve dirilme gerçekleşecektir. Bu Hükümranlık, daha sonra gökte kurulacak ve elledi olacak olan gelecek çağın başlangıcı olacaktır. Özellikle son dönem Apokaliptikleri’nde, bu çağ ile gelecek çağ arasına bir Mesihî Hükümranlık dönemi konulmuştur.875

Kumran Cemaati eskatolojisinde de dualistik bir anlayış göze çarpmaktadır. Onlara göre çok yakında kurulacağını bekledikleri Allah’ın Hükümranlık’ı yenilenmiş dünyada olacaktır.876

Aslında ne Apokaliptik, ne de Kumran edebiyatının temel mo­noteizmi bırakmadığı iddia edilmektedir. Mesela başlıca şeytan fi­gürlerinden olan Belial’ın yaratıcısı Allah’tır ve onu yine Allah yok edecektir.877 Ancak onlar, dünyaya kötülerin hakim olmasını, kötü ruhların ve Seylan’ın egemen olması şeklinde açıklamışlardır. Danyal’in Ahit’i, yazıldığı zamanı düşmanın hükümranlığı şeklinde ta­rif etmektedir.878 Disiplin El Kitabı879 Ve Savaş Yazmaları880 da ben­zeri bir şekilde dünyayı Belial’ın egemenliği881 şeklinde adlandırırlar.882

Tenkitçiler, sembolizm konusunda Eski Ahit ile apokaliptik edebiyat arasındaki farklılığın büyük oluşunu dış tesirlere bağla­makladırlar. Bu farklılığı o dönemde Helenizm ve Pers kültürünün etkisi ile açıklamakladırlar. Özellikle şeytanlar ve melekler konu­sundaki farklılıklar Pers Kültürü çerçevesinde değerlendirilmekte­dir.883

Apokaliptik yazarlar bu dünya konusunda açık bir pesimizm gösterirler. Çünkü bu dünya yukarıda da sözünü ettiğimiz gibi şey­tanî güçlere terkedilmiştir. Şeytani güçlerin yok edilmesi tamamı ile geleceğe bırakılmıştır. Dünya düzeitilemiyecek kadar kötüdür. Bu yüzden doğru kulların yapabileceği tek şey sabırla olanlara boyun eğmektir. Bütün umutlar, dünyanın sonunun gelmesine ve Allah’ın Hükümranlığı’ın kurmasına bağlanmıştır.884 Mesela IV Ezra’ya gö­re tek umut gelecektedir. Bütün acıların sonu gelecek çağdadır.885 Bu yüzden doğru kullar, kötülüğün gelecekte yok olacağına kesin­likle inanarak dünyada insanlann öldürülmesinden ve kötülükler­den rahatsız olmamalıdırlar.886

Bu Kitaplarda, tarihin önceden belirlendiği ve olup bitenlerin buna göre meydana geidiği düşüncesi de görülmektedir, Doğru kullar kurtuluşu hak etmiş bile olsalar, önceden belirlenmiş olaylar gerçekleşmedikçe o gelmeyecektir. Bu anlayış neticesinde kudret­li bir Allah mefhumu da ihmal edilmiştir. Buna göre bizzat Allah bu olumsuzluklara müdahale etmek için kendisinin tayin ettiği olayların olup bitmesini beklemeliydi.887 Apokaliptik Kitaplar ge­nellikle önceden belirlenmiş olayların gerçekleştiğini ve artık so­nun gelmek üzere olduğunu iddia etmektedirler.888

Apokaliptik yazarlar, dünyanın sonunun geldiğini gösteren bir­takım alametlerin görüleceği konusunu da işlemişlerdir. Bu ala­metlerden biri milletlerin birbirlerine karşı korkunç bir savaşa kalkmalarıdır.889 Milletler biribirlerine girecekler, önderlerin akılla­rı karışacak,890 insanlar birbirinden nefret edecek, aptallar başa ge­çecek, insanları kargaşaya sokacaklar ve birçokları kılıçtan geçirilecek.891 İnsanlarda şefkatsizlik oluşacak, bebeklerini, çocuklarını vicdansızca terkedecekler892 kendi kardeşlerini, oğullarını torun­larını güneşin doğuşundan halısına kadar katledecekler.893

Bunun yanısıra depremler894 kıtlıklar895 ve yokedici bir ateş olacak.896 Gizli güçler tabiatı ellerine geçirecekler. Ekili yerler bir anda ekilmemiş gibi olacak. Dolu anbarlar ansızın boş buluna­cak.897 Meyvalar zamanında yetişmeyecek898 şarap ve yağ bulun­mayacak899 yağmur yağmayacak900 Allah gökleri pirinç gibi, yeri de demir gibi yapacak. İnsanlar ne ekebilecekler ne de sürebile­cekler.901

Korkunç ve garip şeyler olacak. Tahtadan kan damlayacak, taş­lar konuşacak, raflar tuzlanacak, geceleri garip konuşmalar duyu­lacak, yerden alevler fışkıracak, vahşi hayvanlar yerlerini terkedecekler, kadınlar korkunç yaratıklar doğuracaklar902 Hamileler üç dört ayda doğuracak ve yeni bebekler raksetmeye başlayacak­lar.903

Apokalipsler’de dine bağlılık genellikle Şeriat’e bağlılıkla tarif edilmiştir. Bu da ahlaki alanda bir kısırlık meydana getirmiştir. Oy­sa Peygamberler’in Kitaplarında Beni İsrail sürekli tevbe etmeye, günah işlemekten vazgeçip Allah’a yönelmeye çağırılmıştır. Al­lah’ın azabının günahkarlara geleceği, doğru kulların ise mükafatlandırılacağı söylenmiştir. Apokaliptik yazarların problemi ise, Beni israil’in tamamını doğru bir topluluk olarak görmelerinden kaynaklanmaktadır,904 Din, insanın yapması istenen şeyleri yerine getirmesinden ibarettir, iman ve içtenlik bu anlayışa yabancı bir kavramdır. Bu Baruk Kitabı’nda açıkça görülebilir.905 Bu yüzden onlar ahlakî telkine son derece az yer vermişlerdir.906

Apokalipsler arasında Danyal, Peygamberler’e daha yakın gö­rünmektedir. Ona göre, İsrail yalnızca Allah’ın ahitleştiği kavim ol­duğu için kurtulacak değildir. Allah’ın ahdi şartlıdır ve Allah’ın rah­meti O’nıı seven ve O’nun emirlerine uyanlar için söz konusudur. Beni israil Şeriat’i unuttu ve peygamberleri ihmal etti ve bu günahları yüzünden de azab çekmeyi hak etti:

“Ve Allah’ım Rabb’e dua ettim ve itiraf edip dedim: Alı, ya Rab, kendini sevenlerle ve emirlerini tutanlarla ahdi ve inayeti koruyan, büyük ve korkunç Allah’a biz suç ettik ve sapıklık ettik ve kötülük isledik ve senin emirlerinden ve hükümlerinden saparak âsi olduk.”907

Danyal’de ahlakî telkin putperest bir kirala, Nabukadnezar’a kadar ulaşır;

“Bundan dolayı ey kıral, öğüdüm sana makbul olsun ve salâhla suçla­rım ve düşkünlere acımakla fesatlarını kırıp at; belki rahatın uzatılır.”908

Bu nokta genellikle apokalipslerde görülmeyen bir özelliktir.909




Yüklə 1,24 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   29




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin