T. C. Firat üNİverstiESİ aleviLİK İnançlari ve teolojik temelleri (tunceli Örneğİ) Prof. Dr. Erkan Yar son rapor



Yüklə 1,26 Mb.
səhifə9/47
tarix27.12.2018
ölçüsü1,26 Mb.
#87120
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   47

B. Emeviler Dönemi


Emevilerin iktidarı döneminde kendi siyasal düşüncesinden olmayanla ve özellikle de Ehl-i Beyt’e karşı pek çok haksızlıklar yapılmıştır. Tarihçiler bu dönemde Kabe’nin duvarlarının mancınıklarla yıkılmaya çalışıldığını, namaz vakitlerinin değiştirildiğini, İslam’a aykırı kötülüklerin işlendiği aktarmaktadırlar.161

Yezit b. Muaviye hilafete geçtiğinde (h.60), Hz. Muhammed’in ev halkına karşı yapılan saldırıların arttığı görülmektedir. Bu saldırıların en önemlisi şüphesiz ki Hz. Hüseyin’in şehit edilmesi olayıdır. Muaviye hastalandığında Yezid’in yanında olmadığı, bazı rivayetlere göre de Humus’ta veli olduğu belirtilmektedir. Bu nedenle Muaviye ona bir mektup yazmış bazı tavsiyelerde bulunmuştur. Bu mektubunda onun Şam’lılara ve Irak’lılara iyi davranmasını ve hilafeti konusunda dört kişiye kendisine biat etmeyecekleri ve onun mücadeleye girecekleri konusunda dikkat etmesi gerektiğini söylemektedir. Bunlar da; Abdurrahman b. Ebi Bekr, Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Zübeyr ve Hüseyin b. Ali’dir. Abdurrahman’ın dünya ehli olduğu ve dünyalık olarak istediği şeyleri ona vermesi, Abdullah b. Ömer’ın Kur’an ve ahiret ehli olduğu ve hilafet konusunda onunla tartışmayacağı, ehline ve Hz. Hüseyin çıktığında, kendi çocuklarını, Abdullah b. Zübeyr’in ise tilki gibi kurnazlıklar düşüneceği, aslan gibi kendisini parçalamak için fırsat kollayacağı ve kendisisiyle savaştığında onunla savaşmasını, Hüseyin b. Ali insanların onu halife olarak görmek istedikleri bu nedenle de onunla savaştığında üstün gelirse onun Hz. Muhammed’e yakınlığını dolayısıyla onu korumasını öğüt vermektedir.162 Hüseyin b. Ali, kardeşlerini ve kardeşinin çocuklarını yanına almış ve Muhammed Hanefiyye’yi yanına almamıştır. O ayrılırken Hanefiyye’ye, Yezit b. Muaviye’nin ve mümkün olduğunda diğer şehirlerin biatini almasını, insanların biat etmeleri için onlara elçiler göndermesini, ona biat ettiklerinde Allah’a hamt etmesini, başkasına biat ettiklerinde ise kendisinin dininden, aklından, şeref ve haysiyetinden bir şey eksilemeyeceğini söylemiştir.163

Hz. Hüseyin’in şehit edilmesi, toplumu derinden etkileyen ve etkisi yüzyıllarca süren bir olaydır. Tarihsel süreçte siyasal ve düşünsel farklılıklardan ötürü çok sayıda insan şehit edilmişken, Hz. Hüseyin’in şehit edilmesini diğerlerinden ayıran temel iki faktör vardır. Bunlardan birincisi; Onun Hz. Muhammed’e kan bağıyla olan yakınlığı yani ev halkında olmasıdır. İkincisi ise; onun ailesinin acımasızca şehit edilme biçimidir. Hz. Hüseyin’in şehit edilişini anlatan eserlere “maktelu’l-Hüseyn” denilmiştir. Maktel sözcüğü, “öldürülme yeri” anlamında yer bildiren bir kelimedir. Bu kullanımda yer anlamında değil de, mastar yani “öldürülmek” anlamındadır. Katl sözcüğü ise “öldürmek” anlamına gelmektedir. Bu tür eserlerin “Hz. Hüseyin’in şehit edilmesi/şehâdetu’l-Huseyn” değil de öldürülmesi olarak isimlendirilmesi dikkat çekicidir. Bu farklılık, insan organizmasının canlılığını yitirmesi olgusunu ifade etmek üzere kullanılan çeşitli sözcüklerin, ölümün mahiyeti veya biçimine bağlı olarak farklı anlamlar ifade etmesinde ortaya çıkmaktadır. Öldürme eylemi bir insanın başka bir insanı haksız yere yaşamına son veremsi fiiline gönderme yaptığından, bununla Hz. Hüseyin’in haksız yere başkası tarafından öldürüldüğü ifade edilmektedir. Şehitlik ise, bir savaş sırasında öldürülen insanlara verilen bir isimdir.

Bu tür eserlerden ilki Ebu Mihnef’e aittir.164 Hz. Hüseyin’in şehit edilişini anlatan sonraki eserlerde de onun rivayetleri kullanılmaktadır. İbn Nedim’in onun hakkında verdiği bilgilerde, Ebu Mihnef’in ilk dönem olaylar hakkında eserler verdiği görülmektedir.165 Aleviler arasında daha çok Alevilerin yedi ulu ozanından birisi olan Fuzuli’nin yazdığı “Hadîkatu’s-Suedâ” adlı eseri önem kazanmıştır. Muharrem ayında yapılan matem dinsel ayinlerde ve toplantılarda bu eser okunmaktadır. Fuzuli’nin bu eseri, bir musibet karşısında sabretmenin önemine dair ayetler ve hadisler ile başlamaktadır.166 Hz. Adem, Hz. Nuh, Hz. Yakub, Hz. Musa, Hz. İsa, Hz. Eyyub, Hz. Zekeriyya, Hz. Yahya gibi önceki elçilerin sınanmasına ilişkin genel olarak Kur’an’da da yer alan olaylar anlatılmakta ve Hz. Muhammed’in Kureyş’ten çektiği belalara önemine binaen ayrıca yer verilmektedir. Ehl-i Beyt kavramı içerisinde yer alan kişilerin vefatları anlatılmakta ve Hz. Hüseyin’in şehit edilişi tarihsel olaylara uygun bir biçimde işlenmektedir.167 Bunun anlamı, ona ve ailesine karşı yapılan bu haksızlıklar karşısında toplumu teskin ve teselli etmektir. Hz. Hüseyin’in şehit edilişinin matemini tutmak bağlamında geliştirilen davranış tipleri de mevcuttur. Günümüzde Şiilerin yaptığı şekilde, Hz. Hüseyin’in matemini tutmak için bir kimsenin kendi bedenine zarar vermesi davranışı, Alevilikte mevcut değildir. Bununla birlikte, Alevilikte, onun matemini anmak için matem günlerinde tıraş olmamak, yıkanmamak, zevk verici şeylerden uzak kalmak vs. uygulamaların varlığı görülmektedir. Ancak, Alevilikte okunan maktellerde “Kim Hüseyin için ağlar veya ağlatırsa, cennet onun için gerekli olur168 sözü de yer almaktadır. Bu söylence, onun öldürülmesinin ardından iktidarda bulunanlar ve destekçilerinin sevinç duygularının olduğuna ve bunun olumsuzlanması gerektiğine vurgu yapmaktadır. Alevilikte Hz. Hüseyin’in öldürülmesine ilişkin yapılan ritüellere ve anlayışlara bakıldığında, bu anmanın tarihsel bir olayın yasını tutmanın ötesine geçtiği, etnik ve dinsel kimliğine bakılmaksızın bütün haksızlıkların yerilmesi anlamına geldiği görülmektedir.

Hz. Hüseyin hicretin 4. yılında dünyaya geldi169 ve 60 yılının sonlarına doğru Kerbela’da Aşure gününde şehit edildi.170 Hz. Peygamber, torunlarının ismini bizzat kendisi koymuştur. Hz. Hasanın göğsüne kadar dedesine benzediği, Hz. Hüseyin’in de göğsünün alt kısmından itibaren ona benzediği rivayet edilmektedir.171 Fakat bu söylenceler, Hz. Muhammed ve torunları arasında bir biçimsel benzerlik kurma amacını taşımaktadır. Hz. Muhammed’in torunlarına olan sevgisi nedeniyle, torunları namazda onun sırtına tırmandıkları172 anlatımı, onun torunlarına karşı sevgisini vurgulamaktadır. Alevilik açısından kesin olan bir kabul var ki o da, “Ey ev halkı! Allah sizden kiri gidermek ister” ayeti nazil olduğu zaman beytte Ali, Fatma, Hasan ve Hüseyin’in173 olduğudur.

Aleviler Hz. Hüseyin’in şehit edilmesi anısına yas tutarlar. Bu yas tutma sırasında zevk ve eğlence veren şeylerden uzaklaşırlar. Muharrem ayında yapılan cemlerde Hz. Hüseyin’in şehit edilişini anlatan makteller okunmaktadır. Bu cemlerde Yezid’e ve Ubeydullah b. Ziyad’a lanet okunmaktadır.174 Muharrem ayının ilk 12 gününde, her biri bir imama denk gelmek üzere oruç tutarlar. Bu matemin dinsel bir gerekçesi olarak, Hz. Hüseyin’in doğduğu zaman Cebrail’in Hz. Muhammed’e onun Kerbela’da şehit edileceğini haber vermesi, buna son derece üzülen annesi Fatma’nın onun ölüm zamanını Peygamberden öğrenmesi, bunun ardından da bir sesin “kıyamet gününe kadar risalet hanedanından samimi olanlarının bu matemi yaşatalar ve kıyamete kadar bu resmi dünyada yürüteler”175 dediği aktarılmaktadır. Bununla birlikte, tarihsel süreçte Hz. Hüseyin’in şehit edilmesi etrafında toplumsal bir birlikte sağlanmış ise, günümüzde onun şehit edilişinin anısına matem tutmak davranışı ile birlikte, onun yaşam felsefesinin anlatılması daha çok önem arz etmektedir.

Emeviler döneminde Hüseyin’in şehit edilmesi sonrasında, onun öcünü almak için bazı hareketlerin olduğu görülmektedir. Bu dönemdeki siyasal eylemler ise Hucr b. Adiyy hareketi, tevvâbûn hareketi ve Muhtâr Sekafî hareketi ile başlamaktadır. Hucr b. Adiyy hareketi, Kufe valisi Muğire b. Şube’nin emriyle başlatılan Ali’ye sövme, taraftarlarını lanetleme ve Osman ise taraftarlarını övme propagandası ile başlatmıştır. Muaviye Ali’nin sosyal statüsünü iyi bildiğinden, sorunu Ali-Muaviye çekişmesinden çıkararak Ali-Osman şeklinde biçimlendirmiştir. Bunda da oldukça başarılı olmuştur. Hucr ve arkadaşlarının ölümüyle sonuçlanan olaylara katılanlara Ali Taraftarı/şia’tu-Ali isimlendirmesi, onların daha önce Ali taraftarı olmasının ötesinde bir anlam taşımamaktadır. Bu olaylarda Ali taraftarı olmanın ötesinde hiçbir Şii düşünce ortaya çıkmamıştır.176 Tevvâbûn hareketi; “Kerbela vakasından sonra, Hüseyin b. Ali’yi Kufe’ye davet eden fakat yanı başlarında şehit edilmesine seyirci kalanların, bu davranışlarından dolayı pişman olduklarını göstermek ve Kerbela’nın intikamını almak gayesiyle giriştikleri bir harekettir.”177 Muhtar Sekafî hareketi de aynı zeminde ortaya çıkmıştır.178

Emeviler döneminde Abbasi ailesi lehinde propaganda yürüten kişilerin değişik bölgelere gönderildiği görülmektedir. Abbasoğulları dailerinden Horasan’a ilk olarak Ziyâd Ebu Muhammed gönderilmiştir. Bu dai, Abbasoğullarının hilafetine çağırmakta fakat bunun için Emevilerin kötü yönetimlerini ve haksızlıklarını kullanmaktadır. Sonraki dönemlerde de Abbasoğulları dailerinin Horasân bölgesine guruplar halinde gittiği belirtilmektedir. Bu dailerin faaliyetlerinin bölgesel yönetimler tarafından engellendiği ve faaliyetleri yürüten kişilerin de öldürüldükleri görülmektedir.



Yüklə 1,26 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   47




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin