Tez özetleri Astronomi ve Uzay Bilimleri Anabilim Dalı


Partikül Bombardımanı Yöntemi İle Mısır (



Yüklə 1,69 Mb.
səhifə6/24
tarix27.07.2018
ölçüsü1,69 Mb.
#59897
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   24
Partikül Bombardımanı Yöntemi İle Mısır (Zea mays L.) Bitkisine Gen Aktarımı
Bu çalışmanın temel amacı, Türkiye’de üretilen yerli mısır (Zea mays L.) ırklarına partikül bombardımanı (biyolistik) yöntemi ile gen aktarımı (transformasyon) ve doku kültüründe rejenerasyon şartlarının optimize edilmesidir.

Doku kültürü şartlarının optimizasyonu bitkilerde gen aktarımının başarısı için gereklidir. Monokotil bir bitki olan mısırın doku kültürünün ve fertil rejenerant bitkileri elde etmenin zor olduğu bilinmektedir. Doku kültürü çalışmalarında Chu N6 ve MS besi ortamları kullanılmıştır. Uygulamada duyulan ihtiyaca göre kullanılan besi ortamlarının optimizasyonu yapılmıştır.

Bu çalışma kapsamında en uygun kültivarı tespit etmek için Sakarya Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü (STAE) tarafından geliştirilen ve ikinci ürün potansiyeli yüksek olan ADK 310, ADK 451, ADK 455, ADK 599, ADK 694, ADK 737 yerel mısır hatları kullanılmıştır. ADK 737 bu çalışmalar için en uygun hat olarak belirlenmiştir.

Partikül bombardımanı ile gen aktarımı, mısır bitkisinin transformasyonu çalışmalarında kullanılan en etkili yöntemlerden birisidir. En iyi metotu bulabilmek için partikül bombardımanında atış tekrarı (bir defa ve iki defa), atış mesafesi (6 cm ve 9 cm), helyum gazı basıncı (650 psi ve 1100 psi) ve ozmotik muamele süresi (1 saat, 4 saat ve 20 saat) parametreleri denenmiştir ve optimum parametreler tespit edilmiştir.

Bu çalışmada kullanılan gen kasetleri Doç. Dr. Selma Onarıcı’nın yürütücülüğündeki TOVAG 109O664 numaralı TÜBİTAK projesinden temin edilmiştir. Plazmitler, seçilimde kullanılan bar selektif genini içermektedir. Gen aktarımı ve rejenerasyon çalışmaları sonrasında elde edilen bitkilerden yapılan PZR analizleri ile geni alan bitkiler tespit edilmiştir.


Gene Transfer Into Maize (Zea mays L.) Via Particle Bombardment Method
The main objective of this study was to optimize the conditions for the tissue culture and gene transfer into Turkish local maize (Zea mays L.) cultivars via particle bombardment.

Optimization of the tissue culture conditions is necessary for the successful plant transformation. It is known that (commonly accepted that) tissue culturing and regenerating fertile plantlets are difficult in maize since it is a monocot plant. Murashige and Skoog (MS) and Chu (N6) tissue culture mediums were used in this study. All mediums were arranged for the optimum plant growth (and plant morphogenesis).

Several maize cultivars were tested to determine the best local maize lines for the alternate crop in the field, and ADK 310, ADK 451, ADK 455, ADK 599, ADK 694 and ADK 737 lines were selected. These lines were developed by Sakarya Agricultural Research Institute (STAE). ADK 737 was determined the most suitable line for transformation studies.

Gene transfer via particle bombardment is one of the most efficient methods for maize transformation. In order to optimize particle bombardment method, some parameters were tested such as once and twice shooting repetition, 6 cm and 9 cm shooting distance, 650 psi and 1100 psi pressure for helium gas, and 1, 4 and 20 hours osmotic treatment. Optimum parameters for maize transformation via particle bombardment were described.

Gene cassettes used in this study were provided from the TUBITAK , grant number TOVAG-109O664 that is directed by Assoc. Prof. Dr. Selma ONARICI. Plasmids with bar selective gene were used. Transformant plants produced from transformation and regeneration were detected with PCR analysis.

MATEMATİK ANABİLİM DALI
  

SAYAR Cem
Tez Adı : Takribi Hermityen Manifoldlarda Sabitlik İçin Bazı Kriterler

Danışman : Yard. Doç. Dr. Hakan Mete TAŞTAN

Anabilim Dalı : Matematik

Programı : -

Mezuniyet Yılı : 2013

Tez Savunma Jürisi : Yrd. Doç. Dr. Hakan Mete TAŞTAN

Prof. Dr. Nazım SADIK

Doç. Dr. Kamuran SAYGILI

Prof. Dr. Uğur DURSUN

Doç Dr. Fatma ÖZDEMİR



Takribi Hermityen Manifoldlarda Sabitlik İçin Bazı Kriterler
Bu tez çalışmasının amacı, takribi Hermityen manifoldların bazı alt sınıflarının çeşitli eğriliklerini (kesitsel eğriliğini, holomorfik kesitsel eğriliğini v.b.) incelemektir. Biz genellikle ele aldığımız eğriliklerin sabitliği için bazı kriterler vereceğiz.
Bu çalışma beş ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, tez boyunca üzerinde çalışılacak olan kavramlar hakkındaki tarihçeye yer verilmiştir.
İkinci bölüm, onsekiz alt bölümden oluşmaktadır. Birinci alt bölümde Riemanniyen manifoldlarla ilgili temel tanım ve teoremler verilmiştir. Bir Riemanniyen manifoldun geometrisini incelemeye yarayan Riemanniyen koneksiyonu, eğrilik tensörü, kesitsel eğrilik gibi temel araçlar da bu bölümde verilmiştir. İkinci alt bölümde Riemanniyen alt manifoldlar ve bunların geometrisini incelemeye yarayan Gauss, Codazzi ve Ricci denklemleri sunulmuştur. Tez boyunca üzerinde çalışacağımız takribi Hermityen manifoldlarla ilgili temel tanım ve teoremler üçüncü alt bölümde ve bazı sınıfları dördüncü alt bölümde yer almıştır. İyi bilinen bir takribi Hermityen manifold sınıfı olan Kähleriyan manifoldlar beşinci alt bölümde ve tez boyunca kullanacağımız takribi Hermityen manifoldların bazı alt manifoldları altıncı alt bölümde verilmiştir. Yedinci alt bölümde r-düzlemler aksiyomu ve sekizinci alt bölümde r-küreler aksiyomu sunulmuştur. Holomorfik 2-düzlemler aksiyomu dokuzuncu alt bölümde ve holomorfik 2-küreler aksiyomu onuncu alt bölümde yer almıştır. Ters-holomorfik 2-düzlemler aksiyomu onbirinci alt bölümde ve ters-holomorfik 2-küreler aksiyomu onikinci alt bölümde verilmiştir. Onüçüncü alt bölümde holomorfik 2r-düzlemler (2r-küreler) aksiyomu ve ondördüncü alt bölümde ters-holomorfik r-düzlemler aksiyomu yer almaktadır. -holomorfik 2-düzlemler (2-küreler) aksiyomu onbeşinci alt bölümde ve ko-holomorfik 3-küreler aksiyomu onaltıncı alt bölümde verilmiştir. Son olarak ko-holomorfik (2r+1)-küreler aksiyomu onyedinci alt bölümde ve hemi eğik 3-küreler aksiyomu onsekizinci alt bölümde verilmiştir.
Üçüncü bölüm, tez boyunca faydalanılan araçlardan ve uygulanan yöntemlerden oluşmaktadır.
Dördüncü bölüm tezimizin esas kısmını oluşturur. Bu bölümde daha önce verilen bazı teoremlerin alternatif kanıtları, bazılarının ise genelleştirmeleri verilmiştir. Ayrıca konunun anlaşılmasını kolaylaştıran örnekler de bu bölümde verilmiştir.
Beşinci bölümde çalışmanın genel bir değerlendirmesi yapılmaktadır.

Some Crıterıons for Constancy in Almost Hermıtıan Manıfolds
The main aim here is researching the various curvatures (sectional, holomorphic sectional etc.) belong to submanifolds of almost Hermitian manifolds. We will give some criterions for constancy of the curvatures that we usually use.
This study consists of five main chapters. In the first chapter, the history of studied concepts takes a part.
The second chapter consists of eighteen subchapter. In the first subchapter, we give the fundamental definitions and theorems of Riemannian manifolds. We also define the basic tools like Riemannian connection, curvature tensor, sectional curvature etc. in this subchapter to analyse the geometry of a Riemannian manifold. In the second subchapter, we present the Gauss, Codazzi and Ricci equations to analyse the Riemannian submanifolds and the geometry of them. In the third subchapter, we study the fundamental definitions and theorems under almost Hermitian manifolds. We mention some of their classes in the fourth subchapter. The well known almost Hermitian manifold classes, Kählerian manifold takes a part in the fifth subchapter. The some of submanifolds of almost Hermitian manifolds we use in this thesis is will use in the thesis, appear in the sixth subchapter. The eight subchapter includes the axiom of r-planes and the seventh subchapter the axiom of r-spheres. The nineth subchapter contains the axiom of holomorphic 2-planes, with the tenth subchapter we submit the axiom of holomorphic 2-spheres. The axiom of anti-invariant 2-planes appears in the eleventh subchapter and the axiom of anti-invariant 2-spheres are in the twelfth subchapter. We present the axiom of holomorphic 2r-planes (2r-spheres) in the thirteenth subchapter and the axiom of anti-invariant r-planes in the fourteenth subchapter. The fifteenth subchapter contains the axiom of -holomorphic 2-planes (2-spheres) and the sixteenth subchapter contains the axiom of coholomorphic 3-spheres. Finally, we explain the axiom of holomorphic (2r+1)-spheres in the seventeenth subchapter and the axiom of hemi-slant 3-spheres in the eighteenth.
In the third chapter, we describe the the tools and applied methods we use through this thesis.
The fourth chapter is essential part of our thesis. In this chapter, we clarify the alternative proofs and also generalizations we have given within thesis . Furthermore we give some examples to make the topic more understandable.
In the fifth chapter, we review the study.

  

MOLEKÜLER BİYOLOJİ VE GENETİK ANABİLİM DALI


ORMAN MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI
????  

Tez Adı : Atatürk Arboretumu (İstanbul) topraklarının Toprak Kaynakları için Dünya Referans Temeli`ne Göre Sınıflandırılması

Danışman : Prof. Dr. Doğanay Tolunay

Anabilim Dalı : Orman Mühendisliği

Programı : Toprak İlmi ve Ekoloji

Mezuniyet Yılı : 2013

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Doğanay Tolunay

Prof. Dr. M. Ömer Karaöz

Prof. Dr. Kamil Şengönül

Doç Dr. Orhan Sevgi



Doç Dr. Gülriz Bayçu Kahyaoğlu
Atatürk Arboretumu (İstanbul) Topraklarının Toprak Kaynakları için

Dünya Referans Temeli`ne Göre Sınıflandırılması
Topraklar insanlara birçok fayda sağlamaktadır. Bunların en başında da gıda ve barınma gelmektedir. Bu nedenle topraklar binlerce yıldır üretim kapasitelerine göre sınıflandırılmaya çalışılmıştır. Ekolojik toprak sınıflandırması olarak adlandırılan bu sınıflandırmada bitki gelişimini etkileyen özelliklerine (taşlılık, fizyolojik derinlik ve toprak türü gibi) göre topraklar gruplandırılmaktadır. Son birkaç yüzyıldır ise topraklar oluşum ve gelişim süreçlerine göre sınıflandırılmaktadır ve bu sınıflandırma toprakları genetik sınıflandırması olarak adlandırılmaktadır.
Toprakların genetik sınıflandırmasında farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Bu yaklaşımlardan en yaygın olanı toprak taksonomisi olarak bilinen ve ABD Tarım Departmanı (USDA) tarafından geliştirilen sistemdir. Bunun haricinde ilkeleri Almanya’da konulan ve Orta Avrupa yaklaşımı olarak adlandırılabilecek diğer bir sınıflandırma da oldukça yaygındır. Ayrıca bazı ülkeler kendi ekolojik özelliklerine göre ayrı toprak sınıflandırmaları da geliştirmişlerdir. Türkiye’de tarım topraklarının sınıflandırmadında toprak sistematiği, orman topraklarının sınıflandırmasında ise Orta Avrupa sınıflandırması kullanılmaktadır. Toprakların sınıflandırması için farklı yaklaşımların bulunması çeşitli zorlukların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu nedenle Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından ‘Toprak Kaynakları için Dünya Referans Temeli (FAO/DRT)’ (World Reference Base for Soil Resources (FAO/WRB)) olarak adlandırılan yeni bir toprak sınıflandırma sistemi geliştirilmiştir. Zaman zaman yenilenen bu sınıflandırmada, çoğunlukla ABD sistemindeki tanımlamalara dayanan teşhis horizonları kullanılmakta, ancak toprakların adlandırılması değişik dillere dayanmaktadır. Avrupa Komisyonu tarafından Avrupa topraklarının sınıflandırılmasının FAO/DRT göre yapılması kararı alınmıştır.
Oldukça yeni olan FAO/DRT sınıflandırma sistemi ile ilgili Türkiye’de oldukça az çalışma bulunmaktadır. Bu az sayıdaki çalışmanın neredeyse tamamı ise tarım topraklarında yapılmıştır. Bu nedenle İstanbul’daki Atatürk Arboretumu araştırma alanı olarak seçilmiş ve FAO/DRT sınıflandırma sistemine göre burada bulunan toprak referans gruplarının ve toprak birimlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.
Çalışmada öncelikle toprak sondası ile 250 X 250 m’lik sistematik ağ üzerinde toprak sondası ile örnekler alınmış ve farklı horizon gelişimlerinin olduğu yerler belirlenmiştir. Toplam 13 adet olan bu alanlarda, arazide belirlenen genel yeryüzü şekli özellikleri (eğim, bakı, yeryüzü şekli, yükselti vb), anakaya, toprak tipi, fizyolojik ve mutlak toprak derinlikleri, meşcerenin kapalılık durumu, ağaç ve çalı türlerinin örtme dereceleri, dış toprak hali ve ölü örtü tipi ile kalınlığı, horizonların komşu horizonlarla olan geçiş sınırları dâhilinde ölçülen kalınlıkları, toprak rengi (Munsell Renk Skalası’na göre), lekelenme, taşlılık, toprak türü, strüktür gibi genel bilgiler ilgili tablolara yazılmıştır. Daha sonra arazide ayrılan horizonlardan toprak örnekleri alınmıştır. Bu toprak örneklerinde laboratuvarda hacim ağırlığı, pH, CaCO3, tekstür, toplam azot, organik karbon, değişebilir katyonlar, değişebilir asitlik, katyon değişim kapasitesi, baz doygunluğu belirlenmiştir.
Arazide ve laboratuvarda belirlenen toprak özellikleri yardımıyla FAO/DRT sınıflandırma sistemi göre Atatürk Arboretumu’nda 5 farklı toprak referans grubu olduğu ortaya konmuştur. Bunlar Stagnosol, Luvisol, Cambisol, Alisol ve Acrisoldur.
Soil classification of Ataturk Arboretum (Istanbul) According to the World

Reference Base for Soil Resources
Soils provide many benefits to humans, especially as food and housing. For this reason, the soils are tried to be classified according to their production capacity for thousands of years. At this classification which is also called as ‘Ecological soil classification’, soils are grouped in accordance with their characteristics (stoniness, physical depth and soil type) that influence plant growth. In the last few centuries, the soils are classified according to the process of formation and development and it is called as ‘Genetic soil classification’.
There are different approaches to the genetic classification of soils. The most common approach is the system known as Soil Taxonomy which was developed by United States Department of Agriculture (USDA). Apart from this, an other classification approach which its principles introduced in Germany is also quite common, and it is called as Central European Approach. In addition, some countries have also developed their own soil classifications according to their ecological features. In Turkey, soil systematic is used for classification of agricultural lands and Central European Systematics for the classification of forests. Different approaches to the classification of soils has led to the emergence of various difficulties. For this reason, a new soil classification system which is called World Reference Base for Soil Resources (FAO / WRB) has been developed by the Food and Agriculture Organization (FAO). In this classification, updated from time to time, diagnostic horizons which are based on U.S. system are used on the definitions, but the nomenclature of the soils are used in accordance to different languages. It is also essential to say, European Comission has decided that the classification of the European land soils is to be processed according to FAO/WRB.
Being a fairly new classification system of FAO / WRB, quite a few studies have been conducted in Turkey. Almost entire of this few studies have been made on agricultural lands. Therefore, Atatürk Arboretum in Istanbul is selected as the research area, and it is aimed here to determine the existence of the possible reference soil groups and the soil units according to FAO / WRB classification system.
Firstly, soil samples were taken by soil probes in a systematic grid net of 250 x 250 m and different horizons have been determined. Then, at a total of 13 soil profile pits, general data on the shape of ground features (slope, aspect, relief, elevation, etc.), parent material, soil type, physiological and the absolute depths of the soil, closure status of the plants, coverage degree of the trees and brushes, outer soil state and the thickness of litter, the thicknesses of the horizons within transition limits with neighbouring horizons, color of the soil (according to Munsell Soil Color Chart), spotting, stoniness, soil type and structure have been recorded on relevant charts. Later, soil samples from allotted horizons on the area were taken. On these samples, bulk density, pH, CaCO3, texture, total nitrogen, organic carbon, exchangeable cations, changable acidity, cation exchange capacity, base saturation have been determined in laboratory works.
By means of those soil properties determined and diagnosed in field and laboratory, 5 different reference soil groups in accordance with FAO/WRB classification system have been classified in Ataturk Arboretum which are Stagnosols, Luvisols, Cambisols, Alisols and Acrisols.

DENİZ Safiyet Ayla

Tez Adı : Orman Fidanlıklarında Değişik Dozda Kükürt Ve Amonyum Sülfat Uygulamalarının Toprağın Bazı Kimyasal Özelliklerine Etkileri

Danışman : M. Ömer KARAÖZ

Anabilim Dalı : Orman Mühendisliği

Programı : Toprak İlmi ve Ekoloji

Mezuniyet Yılı : 2013

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. M. Ömer KARAÖZ

Prof. Dr. Doğanay TOLUNAY

Prof. Dr. Ender MAKİNECİ

Prof. Dr. Kamil ŞENGÖNÜL

Prof. Dr. Hakan ALTINÇEKİÇ

Orman Fidanlıklarında Değişik Dozda Kükürt Ve Amonyum Sülfat Uygulamalarının

Toprağın Bazı Kimyasal Özelliklerine Etkileri
Çankırı Kenbağ Orman Fidanlığında topraklara değişik dozlarda toz kükürt ve amonyum sülfat uygulamaları sonrası pH, elektriksel iletkenlik, kireç (CaCO3), organik karbon ve toplam azot gibi kimyasal toprak özelliklerindeki değişimler incelenmiştir.
Çalışmada iki farklı deneme oluşturulmuştur. Her deneme 3 tekrarlı olmak üzere, 3 farklı dozda toz kükürt, 3 farklı dozda amonyum sülfat ve kontrol uygulamalarını içermektedir. İlk denemede 50, 75 ve 100 g/m2 dozlarında toz kükürt; 10, 25 ve 50 g/m2 dozlarında amonyum sülfat, ikinci denemede ise 200, 300 ve 400 g/m2 dozlarında toz kükürt; 100, 150 ve 200 g/m2 dozlarında amonyum sülfat toprağa verilmiştir. Tekrarlı örneklemeler; dozajlar uygulamadan önce bir sefer ve uygulamadan sonra 10, 20, 30, 45, 60, 90, 120 ve 150. günlerde 0-20 cm derinlikten toprak örnekleri alınarak gerçekleştirilmiştir.
Örnekleme sonu ve başlangıca göre yapılan karşılaştırmalara göre; birinci ve ikinci deneme alanlarında toz kükürt uygulamasıyla toprak pH’sında 0,4-0,6 birime varan, amonyum sülfat uygulamasıyla ise pH’da 0,3-0,5 birime varan azalmalar olmuştur. En fazla azalmanın kükürt 75 g/m2 uygulamasında 0,6 birim olduğu görülmüştür. Toprak pH’sının düşürülmesinde toz kükürtün amonyum sülfata göre daha etkili olduğu sonucuna varılmıştır.
Toprak elekriksel iletkenlik sonuçları genel olarak birinci deneme alanında 100 µS/cm ile 498 µS/cm arasında ikinci deneme alanında 118 µS/cm ile 1365 µS/cm arasında değişim göstermiştir. Kontrol uygulaması dahil olmak üzere diğer toz kükürt ve amonyum sülfat uygulamalarında elektriksel iletkenlik ilk değerine göre genel olarak artmıştır.Toprak kireç değerleri her iki deneme alanında da genel olarak 150. güne kadar azalmakta ve daha sonra artarak 0. gündeki ilk değerlerine yaklaştığı görülmüştür.
Genel olarak toprak azot değerleri her iki denemede de belirgin bir eğilim ve değişim göstermemektedir. Azota benzer olarak toprak organik karbon değerleri de her iki deneme alanında da 0. günden 150. güne kadar farklı artış ve azalışların olduğu görülmüştür.
Araştırma sonucunda elde edilen bulgular değerlendirildiğinde; Çankırı Kenbağ Orman Fidanlığında toprak reaksiyonunun düzenlenmesi için 75-100 g/m2 kükürt dozu önerilebilir.


Effects of Sulfur and Ammonium Sulfate Applications with Different

Dosages on Some Chemical Properties of Soil ın Forest Nurseries

After different dosages of powder sulfur and ammonium sulfate applications on soils in Çankırı Kenbağ Forest Nursery, changes in chemical soil properties such as pH, electrical conductivity, lime, organic carbon and total nitrogen were examined.


Two different trials were constituted in the study. Each trial includes 3 different dosages of powder sulfur, 3 different dosages of ammonium sulfate and control applications, with 3 repetitions. In the first trial, 50, 75 and 100 g/m2 dosages of powder sulfur; 10, 25 and 50 g/m2 dosages of ammonium sulfate, while in the second trial, 200, 300 and 400 g/m2 dosages of powder sulfur; 100, 150 and 200 g/m2 dosages of ammonium sulfate were given to the soil. Repetitive samplings were carried out by taking soil samples for one time before the application of the dosages and through the depth of 0-20 cm on 10th, 20th, 30th, 45th, 60th, 90th, 120th and 150th days after the application.
With reference to the comparisons made according to the end of sampling and the beginning; decreases reaching 0,4-0,6 units in soil pH with powder sulfur application while decreases reaching 0,3-0,5 units in pH with ammonium sulfate application occurred in the first and second trial fields. It was observed that the maximum decrease was 0,6 units in sulfur 75 g/m2 application. It was concluded that powder sulfur is more effective than ammonium sulfate in reducing soil pH.
In general, the results of the electrical conductivity of soil changed between 100 µS/cm and 498 µS/cm in the first trial field, and between 118 µS/cm and 1365 µS/cm in the second trial field. Including the control application, electrical conductivity in other powder sulfur and ammonium sulfate applications increased in general in comparison with its first rate. It was observed that the lime rates in soil decreased in general until 150th day and then increased and approximated to its first rates on 0th day in both trial fields.
Nitrogen rates of soil don’t show an apparent tendency and change in general in both trials. Similarly to the nitrogen, it was observed that organic carbon rates of the soil also showed different increases and decreases from 0th day to 150th day in both trial fields.

When the findings obtained as a result of the search are evaluated; 75-100 g/m2 dosage of sulfur may be recommended to regulate the soil reaction in Çankırı Kenbağ Forest Nursery.  



ÖZÇELİK Mehmet Said

Tez Adı : Yarı Kurak Bölgelerde Toprak-Su Koruması Çalışmalarında Doğal

Bitki Örtüsünün Değerlendirilmesi (Çankırı Örneği)

Danışman : Prof. Dr. Kamil ŞENGÖNÜL

Anabilim Dalı : Orman Mühendisliği

Programı : Havza Yönetimi

Mezuniyet Yılı : 2013

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Kamil ŞENGÖNÜL

Prof. Dr. Ömer KARAÖZ

Prof. Dr. Mesut HASDEMİR

Prof. Dr. Adnan UZUN

Prof. Dr. Ferhat GÖKBULAK




Yarı Kurak Bölgelerde Toprak-Su Koruması Çalışmalarında

Doğal Bitki Örtüsünün Değerlendirilmesi (Çankırı Örneği)
Toprak, üretimin temelini oluşturduğundan en önemli doğal kaynaklarımızdan birisidir. Yüz yıllardır üzerinde insanoğlunu barındıran ve sürekli insanların müdahalelerine maruz kalan Anadolu toprakları günümüzde yanlış arazi kullanımı ve küresel iklim değişikliğinin de getirmeye başladığı olumsuz etkiler sebebiyle her yıl büyük bir miktarını erozyonla kaybetmektedir. Bu nedenle toprak koruma ve rehabilitasyon çalışmaları ülkemizin öncelikli konularındandır.
Yağışın yıllık ortalama 100-300 mm arası olduğu alanlar kurak, 300-600 mm. arasında olduğu alanlar yarı kurak olarak tanımlanmaktadır (FAO,1989). Ülkemizin yağış haritasına bakıldığında yukardaki tanıma göre kurak alan bulunmamakla birlikte yüz ölçümünün yaklaşık 1/3’ünün yarı kurak sahalardan oluştuğu görülmektedir. Yağış azlığının yanı sıra tuzluluk gibi sorunlar nedeni ile bu sahalarda bitki süksesyonu gelişimi yavaştır. Bu nedenle yarı kurak sahalarda yapılacak toprak koruma ve rehabilitasyon çalışmalarında yöreye uyum sağlamış doğal türlerin kullanımı başarılı olmak için büyük öneme sahiptir.
Yapılan bu tez çalışması ile büyük bölümü yarı kurak olarak sınıflandırılan tez alanı ve çevresi için toprak koruma ve rehabilitasyon çalışmalarında kullanılabilecek doğal türler tespit edilmeye ve topraklaşmaya olan etkileri anlaşılmaya çalışılmıştır. Yapılan analizler sonucunda sahada topraklaşmaya katkı sağlama ve süksesyonu geliştirme potansiyeline sahip türler tespit edilerek vejetasyon ve topoğrafya tipi ile önem sırasına göre verilmiştir. Alanın genel olarak hakim bitki türü Quercus macranthera subsp. syspirensis’tir. 25 örnek alanın 8’inde bu türe rastanılmıştır.Bu türün dışında odunsulardan Pinus nigra subsp. pallasiana, , Quercus pubescens, Juniperus oxycedrus subsp. oxycedrus, Juniperus nana, Ulmus minor; yabani meyva ağaçlarından; Crataegus orientalis, Pyrus elaeagnifolia subsp. elaaegnifolia, Prunus divaricata subsp. ursina; taban arazilerde ve dere kenarlarında, Tamarix smyrnensis, jips anakaya üzerinde Amygdalus orientalis, yine volkanik anakayada aşırı bozulmuş alanlarda Rosa dumalis, Rosa canina, Paliurus spina-christi sahada görülen ve doğal dengenin yeniden kurulmasında değerlendirilmesi gereken türlerden bazılarıdır.
Otsu türlerden ise Astragalus gossypinus, Hedysarum nitidum, Genista sessilifolia, Acantholimon venustum, Artemisia austriaca, jipsli anakayada Gypsophyla simulatrix, kuru dere yataklarında Glycyrrhiza glabra var. glandulifera, hareketli molozlar üzerinde Rhus coriaria önerilen türlerden bazılarıdır.
  

Yüklə 1,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   24




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin