ALEVİLERDE CEM
Cem; Barış,özgürlük,eşitlik,ibadet ve sevgi yeridir.
Cem ; Hukuk,adalet ve ibadet boyutuyla bir bütündür.
Cem,Sözlük anlamı toplanma,yığılma,birikme.
Alevi-Bektaşilikte Cem; Ayin,ibadet anlamında dır.
ALEVİLİKTE ibadet şekilleri Sünnilerinkinden ve diğer inanç kollardan çok farklıdır.
İşte farklı olan ve toplu olarak yapılan bu ibadete CEM yada AYİNİ CEM , AYNUL CEM denir.
Ayini cem kırklar cemi ile başladı ve günümüze gelene dek çok olaylar yaşayan Aleviler bir dönem Osmanlı zulmü karşısında isyan etme noktasına geldiler. İhtilafların çözümü için Osmanlıya gittiklerinde daha kötü sonuçlar alıyorlardı, dövülüyor, kovuluyorlardı, o yüzden bütün sorunlarını cemlere taşıdılar.
Toplumsal bir olaya dönüşen cemler artık bir nevii halk mahkemelerine dönüştü. Suçlular bu cemlerde yargılandı. Kardeşlik barış ve dostluklar yine cemlerde gerçekleşti. İnsanlar arasındaki ortak üretim,eşit paylaşım politikası burada öğretildi. Yardımlaşmanın en güzeli yine cemlerde öğretildi.
Cemler genellikle köylerde büyük odalarda yapılırdı ve bu salonlara Kırklar meydanı,kırklar sofası..gibi isimler verilirdi. Daha sonraları bu mekanlara Cem evi denilmeye başlandı,ancak bu sözcük bütün Anadolu Alevilerinde aynı anlamda kullanılmaya başlanıp bir çok il ve ilçelerde hatta Köylerde Cem evi yapılmaya başlayınca bazı farklı düşünen eski Osmanlı Kadıları veya onlara fetva hazırlayan
Hoca efendiler gibi düşünenler Cem evlerinin yapılmasını bölücülükmüş gibi göstermeye başladılar.
Sorulduğunda; Cem yapmak suç mu? Cevap hayır, niçin suç olsun,herkes istediği yerde istediği şekilde ibadetini yapabilir denilmektedir ve Anayasa ile de bu hak korunmaktadır diye ilave edilmektedir. Öyleyse sorulan soruya cevap verilmeli; Cem yapmak serbestse Cem nerede yapılmalı? Camide mi,kilisede mi yoksa Cem evinde mi elbette Cem evinde yapılacaktır Cemler.
Cemin özelliklerine bakalım ;
Cem,yargı ve karar yeridir.
Birlik ve dirliğin korunup sergilendiği yerdir.
Dünya ile ahıretin birleşme,tamamlama yeridir.
Kişilerin “aklan”ma ve sırların “saklanma” yeridir.
Cemde sunulan bir Candır,
Söylenen söz ve sergilenen “öz”dür.
Cem; hizmet ve sohbet yeridir. Kul-köle ve efendi-bey, kadın-erkek farkının olmadığı,ceme katılan herkesin hür, eşit insanlar olduğu yerdir.
Medet-mürüvvet kapısıdır,
Edep-erkan yeridir cem.
Cem,Bacı-kardeş meydanıdır. İkrar iman yeri olan Cem,Hakka temenna,Hakkın tecelli yeridir.
Hak Muhammed Ali’nin meydanı olan cemde birlik ve dirlik, güvenlik esastır. Canların mutluluğu temel esastır. Buradan verilen mesaj ; Hayat,yaşanmaya değer ve insanca yaşanmalıdır.
Cemde yukarıda sayılan eşitlik ilkesinde açık ifade vardır. Mala,güzelliğe,hatıra,zora yer yoktur.
Biri kırk,kırkı bir olan mekandır.
Netice olarak Cem,kırklar cemi olmalıdır. Bu ceme katılanlar olgun,kamil,hür,eşit olmalı.
Yolun esasına uyulmalı,bencillik ortadan kalkmalı, toplum yararı gözetilecek, can ile cemaat dengesi kurulup kollanmalı. Eline-Diline-Beline esasına dayalı insanların bir arada olduğu cemaattir.
Alevi - Bektaşilerde toplu ibadetler boş zamanlarda ve akşamları yapılır. Toplu yapılan bu cemler dört çeşittir.
1 - İkrar verme Cem’i,Genelde hiç cem törenlerine katılmamış,müsahip tutmamış ve gençlerin eğitimi anlamı taşıyan bir cem törenidir. Söz verip sözünde durma anlamında eğitim cemidir.
2 - Musahip Edinme Cem’i,Musahip olacakların istemleri doğrultusunda yapılan cemlerdir. Bu cem lerde iki ailenin yol kardeşliğinin tescili yapılır.
Kurbanlar kesilir,Dedenin vereceği yol müsaadesiyle ahiret’e kadar sürecek beraber hareket etmenin ilk mutluluğu yaşanır.
3 - Abdal Musa Cem’i,Çevre halkının isteği üzere yapılan bir cem dir.Bu cemlerde görgü ve ikrar törenleri olmaz. Genelde Perşembe akşamları yapılır,bu cemde On iki hizmet yerine getirilebilir.
4 - Görgü Cem’i,Alevilerin yaptıkları en büyük cem Görgü cemidir. Diğer cemlere oranla daha çok incelikleri olan bu ceme katılanlar bir yıl içerisinde yaptıklarından dolayı hem kendi kendilerini yargılarlar,hem de ceme katılanlar hakkında bildikleri olumsuzlukları dile getirirler.
Bir nevi halk mahkemesi şeklinde olan bu ceme katılanlar mutlaka dargın ve küskünlükleri çözümleyerek gelirler. Borçlu oldukları insanları mutlaka ziyaret ederek davacı ve ihtilaflı olmadıklarını bir kez daha tescil ettirirler.
İhtilafları çözülmemiş insanların mutlaka sorunları bu cemde neticelendirilir.
Bu tavır ve hareketler ve bu ceme katılmadan dolayı bütün kötülüklerden arınmış olan Alevi vatandaş mahkeme kapılarında,asker ve polis karşısında hiçbir zaman hesap verme gereğide duymaz.
Herkes ceme katılamaz, ceme katılabilmek için aşağıdaki suçlar kapsamı dışında olmalı ki ceme katılabilsinler.
Cana kasdedenler (katil),
Haksız yere yada keyfi olarak eşini boşayanlar,
Hırsızlık yapanlar,
Haram kazanç elde edenler,
Annesine,Babasına evlatlık görevini yapmayanlar,
Yetim hakkı yiyenler,
Yalancı şahitlik yapanlar,
Nefsine hakim olamayanlar,
Komşuları ile iyi geçinmeyenler.
Buradan hareketle,Cem’e katılmak ciddi sorumluluk istemektedir. Cem sadece ibadet yapılan toplantı değil, folklorik ve eğlence toplantısı da değil,eşitliğin, dürüstlüğün, sevginin sergilendiği,ilahi bir topluluk tarafından müştereken paylaşıldığı törendir.
Cem törenlerinde genellikle Nefes,düaz(düaz-ı imam) mersiye, şathiye ve mihraçlamalar okunur.
Nefeslerin konuları özellikle Allah,Muhammed, Ali, Ehlibeyt, On iki imamlar ve Hacı Bektaş-ı Veli yi ve inancın içeriklerini oluşturur.
Alevilere göre Hz.Ali ,mertliğin, dürüstlüğün, yiğitliğin ve adaletin simgesidir. Bu yüzden aleviler Hz.Ali’yi “Allah’ın Aslanı “ diye anarlar. Hacı Bektaş-ı Veli yi de Pir olarak kabul ederler ve bunlara sonsuz bağlılıkları vardır.
Aleviler,ibadetlerinde Hz. Ali’yi ve Hacı Bektaş-ı Veli’yi dillerinden hiç düşürmezler ama Hz. İmam Hüseyin için yapılan dualar çekilen yaslar neredeyse Hz. Ali ve Hacı Bektaş-ı Veli’yi gölgede bırakacak kadar ileri gider ama hiç bir Alevi böyle bir kıyaslama yoluna gitmez.
Hz. Hüseyin’i bu kadar sevmelerinin nedeni davasına olan inancı için bile bile canından olması ve her zaman haksızın karşısında can pahasına olsa bile mücadele etmesinden kaynaklanmaktadır.
Alevi-Bektaşilerde demokrasi aşıklığı,hak arama, insan sevgisi belki de o günlerde başlamış ve bu günlerde siyasi bir akıma yakın bir şekilde devam ettirilmektedir.
Cemlerde On iki hizmet yerine getirilir. Oniki hizmet ve Hizmetliler;
1.Dede,(Sercem’de denir)Hz.Muhammed ve Hz.Ali soyundan gelen veya Dedelik sıfatı verilen ve Cemi yöneten kişidir. Cemde en büyük görev dedenindir. Küskünlerin barıştırılması,sorunların ve ihtilafların çözümü,hizmetlerin yerine getirilmesi gibi çok önemli konularda halkı dinleyerek karar vermesi, kadarda inisiyatifi kullanma sorumluluğu vardır.
Törenleri yönlendirir,gülbangler okur, dualar verir, Musahip edinmede özellikleri ve sorumlulukları anlatır. Cem boyunca yeri geldikçe Hakim,yeri geldikçe savcı yeri geldikçe de Avukat gibi talibi savunma gibi görevler yapar.
2-Rehber (halk dilinde Rayber) ,Mürebbi yada Yol eri de denilen rehber adından da anlaşılacağı gibi yol gösterici,yardımcı olandır.
Görgüleri yapılanlara ve ceme katılanların yanı sıra Dedeninde en büyük yardımcısı olan rehberin seçiminde titizlikle durulur.
Ceme katılanların birçoğunu yakından tanıması gerekir. Alevi geleneğinde iki rehber vardır.
-
Meydan rehberi ; Sadece Cemde görev yapar,Cemin bitimiyle Meydan rehberinin de görevi sona erer.
b)Yol Rehberi ; Mutlaka dede soyundan olması gerekir. Rehberin görevi halkı bu yolda aydınlatma, bilinçlendirme, eğitim verme ve Pire teslim etme,yani Ceme hazırlamadır.
Bazı bölgelerde dede dışarıdan (başka bölgelerden) geldiği için sıkça gelemez,genelde sonbahar aylarında veya kışın gelirler.
Bu yüzden de bazı zamanlarda yılda veya iki yılda bir gelebilir. Bu süre içerisinde Rehber,dedenin görevini geçici olarak üstlenir. (olumsuzluklara müdahale eder).
3 - Gözcü, Cemde düzeni sağlar,kurallara uymayanları uyarır. Gerekirse cemden dahi çıkartabilir. Cemden çıkartılan insan bir sonraki cemde sorgulanır.
Cem boyunca kimse başka şeyler konuşmaz ancak lüzumu halinde konuşan olursa yüksek sesle konuşup dikkat dağıtmalara izin vermez.
4 - Çerağcı,Geçmişte elektrik olmadığı için önemi büyüktü. Delili uyandırma (ışıkları yakma) görevini yapan Çerağcı günümüzün gereği elektrik sigortalarını kontrol eder, eksik ve bozuk ampulleri tamamlar,yedek ampul temin eder.
Cem başladıktan ve Dede yerini aldıktan sonra ilk görev ifa eden On iki hizmetliden biridir. Aydınlatıcı görev taşımaktadır. Önemi daha sonra anlatılacaktır.
5 - Zakir,Saz,kudüm,ud gibi çalgılar çalar. Nefes,Düvaz ve miraçlama okur. bu tip görevleri üstlenen az olacağı için zakirler birçok cemde görev aldıklarından cem boyunca ne zaman deyişler çalacağını bilir. Bu görevi birden çok kişi birlikte yapacağı gibi dedede bu görevi yürütebilir.
6 - Ferraş (Süpürgeci),Cem evinin temizliğini üstlenir. Cem boyunca meydanı cem kurallarına göre süpürge ile süpürerek kötülüklerden arındırma görevini yürütür.
7 - Saka(İbriktar yada Dolucu),Cem boyunca su ihtiyacını karşılar,gerek görüldüğünde el yıkanması için ibrik, leğen,havlu bulundurur. Alevi Bektaşi cemlerinde ve törelere göre temizlenmeyi sembolik olarak uygulayanlara görev yapar.
8 - Kurbancı (Sofracı),Alevi-Bektaşi usul ve törelerine göre kurban veya kurbanların (bazı cemlerde birden çok kurban kesilebilir.) dualanması, kesilmesini, pişirilmesini,cemdeki canlara sunulmak üzere sofraların hazırlanmasını,kurallara göre yenilmesini sağlar. Bir yada birden çok yardımcısı olabilir.
9 - Semazen (Semahçı),Pervane ,pervazcıda denir. Semah Alevi cemlerinde ibadetin bir parçasıdır. İbadetin doruğa çıktığı bir anda Cemi yöneten dedenin talimatı ve zakirlerin sazları eşliğinde,
Yüreklerinde Allah, Muhammed, Ali. Oniki imamlar, On dört masumu paklar, Ehlibeyt ve Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli sevgisi olan ve bu coşkuyla tüm canlarıda bu doğrultuda samimi ve ulvi bağlılıkla coşturan, semah dönen hizmetlilerdir.
Hiçbir ayrım yapmadan kadın ve erkeklerden oluşan bir veya birden çok semazen olabilir.
10 - Peyk (Peyik yada Haberci), Cemin yapılacağı yeri ve zamanı ceme katılacaklara duyuran görevlidir.
11 - İznikçi,Cem evinin düzenini sağlar,gelip gidenleri takip eder.Isıtmadan aydınlanmaya,salonun dizaynından oturuşa kadar her konuyla ilgilenir ve olası bir harekete karşı tedbir alır.
Geçmişte yaşanan baskılar ve zulümden sonra özellikle Osmanlı döneminde yasaklanan cem törenlerinin güvenliğini sağlar.
12 - Bekçi,Cemde on ikinci görevli Bekçidir. Bütün canların ceme katılmasıyla evler sahipsiz ve boş kalır. Adındanda anlaşılacağı üzere bekçi tamamen Cem evinin dışında bulunur.
Cemevinin ve diğer evlerin güvenliğini sağlar. Ceme katılanların sayısına ve semtin özelliğine göre birden çok bekçi görev alabilir.
Cemin başlaması ;
Alevilikte Cem, başladığı günden bu yana çok değişimlere uğramış,Cem’ler bölgelere, dedelere göre değişmektedir. Anadolu Alevilerinde bölgesel cem farklılıklarının nedeni; Cem ve Alevi ibadetleri ile ilgili yazılı bir metin olmayınca her dede kendilerine göre bir uygulama başlatmışlar ve öyle devam edince de her bölgede biraz değişiklikler olmuştur ama özünde her hangi bir anlam değişikliği söz konusu olmamıştır.
Cemin yapılacağı gün,yer ve zaman önceden belirlenir. Gündüzden Peyk tarafından ceme katılacaklara haber verilir. Ceme katılan ve dede dışında kalanlara Talip denir. Talipler ceme gelirken lokmalar getirerek katılırlar.
Tüm insanlar bu ceme ölü “ölü gelir,diri döner” buna “yaşarken yeniden dirilme”, kötülüklerden arınma da denir.
Ceme katılanlar dış abdestini alarak gelirler. Yani temizlenerek,en temiz elbiselerini giyinerek gelirler. Bu dış temizlik su ile olur. Asıl olan iç abdesttir. Bu abdest bilgi ile alınan abdesttir ki bunu Cemde alır.
Su ile alınan abdest biraz sonra bozulabilir ama Bilgi abdesti kolay kolay bozulmaz,çünkü bu abdest Mürşit (dede) tarafından aldırılan,toplumsal barışı, kardeşliği, sevgiyi,anlatan ve yaşatan bir abdesttir.
Buna kısaca bilgi edinme de denir.
Cem töreni başlamadan evvel Dede Cem evinin önünde On iki hizmetli ile birlikte durur. Kapıcı kapı açma gülbengini okur.
Kapıcı :
Bismi Şah diyelim
Evvel Allah diyelim
Açalım cem evini
Canlar mihman edelim.
Sığındım sana
Üçlerin aşkına,
Teslim oldum sana
Beşlerin yoluna,
Baş koydum kapına
Yediler yüzüne.
Hakkın iradesi
Halkın iradesi
Açtım gönül kapısını
Teslim ettim erkana
Allah Muhammed ya Ali...
Kapıcının gulbenginden sonra dede
Bismi Şah Allah Allah....
Açıldı Ali kapısı
Canlarla Cem için,
Emanet edildi canlar
Kapıcı baba sultana
Canımız sana
Sen de Allaha der ve Cem evinin kapısından içeri girer. İçeride serili olan postun önünde durur.
Birçok yerde cemevi dedenin gündüzden ceme başlamadan evvel oturduğu oda olduğundan bu dua okunmaz. Dede zaten postta oturmuştur.
Postu niyaz ettikten sonra duasını okur.
Bismi Şah Allah Allah
Hü diyelim gerçeğe varalım Ali divanına
Bu post Hazreti Şah-ı Merdan Ali’nin postudur
Bu post Şah-ı Şehidi Kerbela İmam Hüseynin postudur
Bu post On iki imamlar postudur,
Bu post Hacı Bektaşi Veli postudur
Bu post insanlık postudur
Bu post mazlumlar postudur
Bu post zulme isyan edenlerin postudur
Bu post çağdaş insanlığın gurur duyacağı özgürlük postudur
Bu post eline,diline,beline sahip olanların postudur.
Bu post Enel Hak diyenlerin postudur.
Bu posta oturmak haşa bizim hakkımız değildir
Bu posta oturmak için canların rızası alınmak zorundadır.
Ey canlar izniniz ve rızanız var mı ben kulunuzun oturması için ?
Bu posta oturunca büyüklük taslamayacağıma,
canları küçük görmeyeceğime huzurunuzda söz veririm.
Cemimiz hak defterine yazıla
Üçler beşler yediler on ikiler on dörtler on yediler ve dahi kırklar yardımcımız ola
Nutuk Hazreti Pirden ola
Gerçeğe Hü mümine ya Ali. diyerek üç adım atar ve yeri üç defa öper. geçer posta oturur.
Daha kısa dualarda vardır.
Yücelik sana olsun ya Ali
Cömertlik sana olsun ya Ali
Selamet sana olsun ya Ali
Nimetler sana olsun ya Ali.
Bu duayı kimi yerlerde daha farklı okuyanlarda var ancak oldukça az rastlanmaktadır.
Azemtü ileyke ya Ali
Ekremtü ileyke ya Ali
Eslemtü ileyke ya Ali
En’amtü ileyke ya Ali.
Bu post ilk defa Kırklar ceminde kullanılan ve Hz.Ali tarafından oturulan bir post olarak bilinir.
Hz. Peygamber,Miraç dönüşü girdiği Kırklar ceminde Hz. Ali ile birlikte otuz dokuz kişinin katıldığı bu cemde on yedisi kadın,yirmi ikisi erkekti. (Hz.Peygamber ile 23 erkek)
Ceme katılan insanlar salonda Dedeye dönük olarak otururlar ve dedenin talimatlarıyla cem başlamış olur.
Ceme gelen canlar getirdikleri lokmaları Sofracıya teslim ettikten sonra salonda uygun gördüğü yere otururlar. Bazı bölgelerde getirilen lokmalar üzeri kapalı olarak Dedenin huzuruna getirilir, dede dua verdikten sonra lokmalar lokmacıya teslim edilir.
Dedenin duası ;
“Allah...Allah...
Lokmalar kabul ola. Muradlar hasıl ola.
Hak-Muhammed-Ali kabul eyleye. İmam Hasan,Şah Hüseyin,Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli defterinde kaydola
Nûr-ı Nebî,Kerem-i Ali Pirimiz Hünkarımız Hacı Bektaş-ı Veli,gerçek erenlerin demine Hû.”
Oturuş biçimi bazı bölgelerde farklı olabilmektedir. Birçok yerde gelenler sırayla otururlarken bazı bölgelerde büyüklere dedeye yakın yerlerde yer gösterilir. Bir taraftan saygının ifadesi olacağı gibi kimi zamanlarda yaşlıların deneyimlerinden (oturuş kalkış ve ibadet ederken hareketlerinden) faydalanılmak üzere ön taraflarda yer verilir.
Cancana yada cemal cemale yani salonun her tarafından dedeye yönelik otururlar.
Bazı yörelerde kadın erkek yan yana otururlar ancak bazı cemlerde rahat hareket edebilmek için kadınların ayrı oturduklarıda görülür. Bu konuda herhangi bir kural yoktur.
Dede posta oturduktan sonra ceme katılanlara hitaben bir konuşma yapar.
“Ey erenler;
Meydan-ı Ali’de lokma sahiplerinin gereken hizmetlerini yerine getireceğiz. Ancak önce kendi aramızda birliğimizi, dirliğimizi sorgulayalım, ardından çerağımızı uyandıralım, sonrada hizmetleri görelim.
Şunu hiç bir zaman unutmayın,burada sizlerinde mutlak yerine getirmeniz gereken görevleriniz vardır.
Biraz sonra başlayacak cemde başta mürşit olmak üzere, hizmet sahiplerinin gözetiminde yapılacak hizmetlerin sağlıklı yürüyebilmesi için herkesin sessiz olması gerekir...
Bu mecliste (cemde) önce Hakkın nurunu (çerağı) uyandıracağız.
Çerağı uyandırmamız için her şeyden evvel gönüllerimizin bir olması gerek.
İçinizde küskün, dargın varsa gönül açıklığıyla söylesin. Küçükler büyüklerin elinden öpsün,gönlünü alsın. Büyükler küçüklerin yanaklarından, gözlerinden öpsün hatırını alsın. Kırgınlıklar, kin kibir kalmasın.
Ali meydanında erkeğin kişiliği,kadının dişiliği ortadan kalkar,bu nedenle bu meydanda kadına dişi gözüyle bakılmaz,kişi gözüyle bakılır.
Hak erkeğe,bacıya can verdi,gönlüne iman verdi. Göresiniz diye göz verdi,
Duyasınız diye kulak verdi,
Yürüyesiniz diye ayak verdi,
Tutasınız diye el verdi,
Düşünesiniz diye akıl verdi,
Konuşasınız diye dil verdi
Öyleyse döktüğünüz var ise doldurun,
Ağlattığınız var ise güldürün,
Düşürdüğünüz var ise tutun elinden kaldırın,
Derdinizi söyleyiniz ki derman bulasınız,
Döktüğün bizim,sakladığın günahıyla sevabıyla senin.
Kaldırın başlarınızı,hakkı olan hakkını talep etsin. Barışmamakta ısrarlı olan var ise lütfen cemi terk etsin.
Cemde bulunan bütün canlara soruyorum;
“Gönüller bir mi erenler?”
sorun yoksa halk yüksek sesle
“Eyvallah...”
“Gönüller bir mi erenler?”
“Eyvallah...”
“Gönüller bir mi erenler?”
“Eyvallah...”
“Aşka niyaz,davaya delil isterler. Öyleyse delil gösterin” dediği sırada cemde bulunan canlar hafif öne eğilerek niyaz ederler. Bunun üzerine Dede ;
“Eyvallah. Hak tümünüzden razı olsun. canlar kusur işler, Hünkar bağışlar. Bilerek bilmeyerek işlediğimiz kusurlarımız olabilir.” diyerek açılış gülbangını okur.
“Bismişah...Allah Allah...
Akşamlar hayrola,hayırlar fetola,Şerler defola
Meydanlar abad ola.
Hizmetleriniz kabul ola. Muratlarınız hasıl ola.
Münkir,munafık mat ola.
Hak-Muhammet-Ali yardımcımız,gözcümüz ola.
Demler daim,cemler kaim ola. İbadetlerimiz makbul ola
Gönüller sevinçle dola. Fakir fukara mamur ola.
Üçler,Beşler,Yediler,Oniki İmamlar,On dört masumu pak,onyedi Kemerbest efendilerimiz; Meydanı Ali’mizde bulunan canlarımıza ve dünya üzerinde bulunan can kardeşlerimize doğrusunu,düzgününü, hayırlısını vere.
Erenler ,evliyalar cümle muhip canlarımızı dirliğimiz den, birliğimizden,kardeşliğimizden ayırmaya.
Dertlerimize derman,gönüllerimize iman ,
Hastalarımıza şifa borçlarımıza edalar;
Gökten hayırlı rahmetler, yerden hayırlı bereketler ihsan eyleye.
Dert verip derman aratmaya.
Münkire,münafığa dalattırmaya.
Her türlü şerden,betten,afetten,insanlık dışı hal ve hareketler den uzak eyleye.
Cümle insanlığı doğruluk, dürüstlükle baş beden sağlığıyla beraber eyleye.
Niyazlarımızı dergah-ı izzetinde kabul eyleye.
Dil bizden,nefes Hünkar-ı Pir’den ola.
Nur-u Nebi,Kerem-i Ali,Pirimiz Hünkarımız Hacı Bektaş-ı Veli ve gerçek erenler demine devranına Hû”
(Esat Korkmaz, Anadolu Aleviliği,s.238)
On iki hizmetliyi sırayla şöyle çağırır.
Haktan bize nida geldi,
Pirim sana ayan olsun.
Şahtan bize name geldi,
Mürşidime ayan olsun.
(Mürşit ayağa kalkar)
Kimi okur kimi yazar
Can candır yoldan azar
Mihmanları yola düzer
Rehberime haber olsun
(Rehber ayağa kalkar)
Hak kuluna eyler nazar
Seyyah olup âlem gezer
Kalleş gelir cemi bozar
Gözcü sana haber olsun
(Gözcü ayağa kalkar)
Şeyda bülbül bağın ister
Delil yanmaz yağın ister
Yak delili nurun göster
Delilciye haber olsun
(Delilci ayağa kalkar)
Aşıkların zikri sazdır
Daim Hakk’a niyazdır
Okunan nefes niyazdır
Zakirlere haber olsun
(Zakir ayağa kalkar)
Cemde herkes kardeş bacı
Bunlardır güruh-u naci
Seyyid-i Ferraş süpürgeci,
Ferraşa da haber olsun
(Ferraş ayağa kalkar)
Bu ceme gelenler Hacı
Bunlardır Hakk’a duacı
Cemin kilidi kapıcı
Kapıcıya haber olsun
(kapıcı ayağa kalkar)
Ey gözü gönlü tok kişi
Daim Hak iledir işi
Hazırla lokmayı aşı
Niyazcıya(safracı)haber olsun
(Niyazcı ayağa kalkar)
Ta ezelden dedik beli
Muhammet Ali’nin yolu
Engür tasla gelsin dolu
Sakacıya haber olsun
(Saka ayağa kalkar)
Gerçek olan dolu içer
Cemiyete güller saçar
Canlar gelir ceme geçer
Peykçiye haber olsun
(Peyk ayağa kalkar)
Bir üzümü böldü Kırklar
Yiyemez özü çürükler
Allah deyip dönsün çarklar
Semahçıya haber olsun.
(Semahçılar ayağa kalkar)
Şah Hatayım pire geldi
Hak yolunu süre geldi
Mümin,müslim dara geldi
İznikçiye haber olsun
(İznikçi ayağa kalkar)
Bu dörtlük sazla söylendiği gibi şiir şeklinde de okunur ve Rehber başta olmak üzere diğer görevliler Dedenin huzurunda duaya dururlar.
Sağ ayak baş parmağı sol ayak başparmağının üzerine konur. (Bazı bölgelerde Sol ayak baş parmağı sağ ayak baş parmağının üzerine konur.)
Sağ el kalp üzerine gelecek şekilde iki el göğüste birleştirilir. El parmakları açık vaziyette durulur.
Elin bütünü Allahın varlığını ve birliğini sembolize eder. Beş parmak ise Hz.Muhammed,Hz.Ali,Fatime ve evlatları Hasan ve Hüseyin ve onlara olan bağlılığın bir ifadesidir. Görevliler dara durduktan sonra,
Dede şu duayı okur.
“ Allah,Allah,Akşamlar hayır ola ,
Hayırlar feth ola,
Hizmetleriniz kabul ola,
Hızır aleyhiselamın,gaip,zahir,batın ayıni cem erenlerinin nur cemallerine aşk ola.
Onsekizbin alemle birlikte mü’min Müslim kardeşlerimizi Muhammed Ali gulbangından mahrum etmeye
Allah cümlemizi didar-ı Ehlibeyt’e,meşrebi hüseyne nail eyleye.
Muhammed Mustafa, Aliy-el Murteza, Cebrail-el musaffa, Gözcü er Mustafa, Gülam Kamber, Çerağcı Cabir ensari, selman-ı farisi, Bilal Habeşi, Kurbancı Mahmud-el Ensari, Gülam Kısani, Semahcı Ebu-zer Gifari, Fatime bacı, Amr-ı Eyyar ve iznikci Huzeyme nin hayırlı hizmetleri üzerimizde ola.
Dil bizden,nefes Kutb-ül arifin, Gavs-el Vasılın Hünkar Hacı Bektaş-ı Veliden ola.
Nur-ı Nebi, Kerem-i Ali, Gulbang-ı Muhammedi, demi Pir Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli, gerçekler, gerçek erenler demine hüü “
Biraz farklı ve On iki hizmet sahiplerini içine alan dua ise şöyle okunmaktadır.
“Bismişah Allah Allah...
Akşamlar hayrola. Hayırlar fetola.
Şerler def ola. Hizmetleriniz kabul ola.
Muratlarınız hasıl ola.
Hazır,gaip,zahir,batin ayin-i cem erenlerinin gül
cemallerine aşk ola.
Onsekizbin alemle birlikte cümle mümin müslim kardeşlerimizi Muhammet Ali eşiğinden, gülbangından mahrum etmeye.
Allah cümlemizi Didar-ı Ehlibeyt’e, Meşrebi Hüseyin’e nail eyleye.
Muhammet-ül Mustafa,Aliyyül Murteza,
Gözcümüz Cebrail-ül Mustafa,
Çerağcımız Cebrail-ül Ensari,
Zakirimiz Bilal Habeşi, Ferraşımız Selman-ı Pir-i Pak
İznikçimiz Huzeymet-ül Ensari,
Kurbancımız Mahmut-ül Ensari,
Sakacımız Şehitler Şahı İmam-ül Hüseyin,
İbriktarımız Gulam Kanber, Peykimiz Amr-ı Eyyar,
Semahçımız Abuzer Gaffari ve bacımız Fatümatül Zehra hazretlerinin şefaatlerine nail eyleye.
Bu efendilerimizin hüsn-ü himmetleri üzerimizde ola.
Yoksula Hızır yoldaşımız,evliya haldaşımız ola.
Saklaya,bekleye...
Dil bizden,nefes kutb-ül arifin,gavs-ül vasilin Pirimiz Hünkar Hacı Bektaş-i Veli, gerçek erenler demine Hû”
Dede duayı okuyup bitirdikten sonra ayakta duran görevliler hep birlikte diz çökerek meydan niyazı yaparlar (yeri öperler)ve kalkıp tekrar dara dururlar. Dede görevlileri yerlerine göndermek üzere şu duayı okur.
“Tevella,teberra Hakka yazıla, Tevellanız temiz, yüzünüz ak ola. Tevella gören cehennem narı görmeye, Erenlerden himmet, Şey’en lillah,Allah eyvallah...” der ve hizmet sahipleri yerlerine dönerler.
Dostları ilə paylaş: |