Tez özetleri Astronomi ve Uzay Bilimleri Anabilim Dalı 2



Yüklə 1,65 Mb.
səhifə16/26
tarix30.04.2018
ölçüsü1,65 Mb.
#49636
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   26

KAYA Nurcan

Danışman : Prof. Dr. Z. Mümtaz HİSARLI

Anabilim Dalı : Jeofizik Mühendisliği

Programı : -

Mezuniyet Yılı : 2014

Tez Savunma Jürisi : Prof.Dr. Z. Mümtaz HİSARLI

Prof. Dr. Fatih M. ADATEPE

Doç.Dr. Mualla CENGİZ ÇİNKU

Doç.Dr. Ferhat ÖZÇEP



Yard. Doç. Dr. Özlem MAKAROĞLU
Sakarya Zonu’ndaki Mesozoyik Ve Senozoyik Yaşlı Kayaların Paleomağnetik Sonuçları
Türkiye büyük bölümüyle Alpin orojenik kuşakta yer almaktadır. Bu orojenik kuşak kuzeyde Pontidler’le temsil edilen Avrasya Kıtası’nın güneyde Torid Anatolidler’le temsil edilen Gondwana Kıtası’nın Geç Mezosoyik-Erken Senozoyik’de çarpışması sonucu meydana gelmiştir. Bu çarpışmayla farklı yapısal ve stratigrafik özellikte kıtasal fragmanlar oluşmuştur.
Sakarya Zonu’nun içinde bulunduğu bölgenin Erken-Orta Mesozoyik’de evrimi Paleotetis Okyanusu’nun güneye ya da kuzeye dalmasına bağlı olarak farklı modellerle açıklanmaktadır. Bu modellerin sonucunda Sakarya Zonu’nun da içinde bulunduğu bölgenin Avrasya’ dan mı, yoksa Gondwana’dan mı, koparak oluştuğu açıklanmaya çalışılmıştır. Farklı görüşlerin geçerlilikleri paleomağnetizma çalışmasıyla bu tez kapsamında test edilmiştir.
Sakarya Zonu’ndan Mesozoyik ve Senozoyik yaşlı kayaçlardan 36 mevkiden örnek alınarak İstanbul Üniversitesi Doç. Dr. Yılmaz İspir Paleomağnetizma Laboratuvarı’nda paleomağnetik çalışmalar gerçekleştirilmiştir. 6 mevkiden duraysız sonuçlar elde edilmiş, sonuç ortalamalarına katılmamıştır. Kaya mağnetizması ölçümleri kapsamında mağnetik minerallerin özellikleri ve domen yapıları belirlenmiş olup ölçümler Tübingen Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi Doç. Dr. Yılmaz İspir Paleomağnetizma Laboratuvarı’nda gerçekleştirilmiştir. Kaya mağnetizması sonucunda örneklerin büyük bir kısmının yalancı tek domenli tane yapısına sahip oldukları görülmüştür. Kumtaşlarında elde edilen yaklaşık 350 oC’lik bloklanmama sıcaklığı titanyumlu mağnetitin, bazı kireçtaşı örneklerinde 120 oC ‘de görülen bloklanmama sıcaklığı geotitin ve kumtaşı ile lavlarda görülen yüksek bloklanmama sıcaklığı ise hematitin var olduğunu göstermiştir..
Paleomağnetik ölçümler sonucunda karakteristik kalıntı mıknatıslanma bileşenini elde etmek için ısısal ve alternatif alan temizleme işlemleri gerçekleştirilerek mıknatıslanma şiddet eğrileri ve Zijderveld Diyagramları ve yaşlara bağlı olarak grup ortalamaları elde edilmiştir. Sedimanter kayaçlarda görülebilen eğim açılarındaki sığlaşmaların varlığını araştırmak amacıyla Üst Kretase yaşlı ES 13 nolu mevki örneklerine sığlaşma analizi yapılmış, f ve I değerleri elde edilmiştir. f=0.74 yani yaklaşık %25 lik sığlaşma bulunmuştur. Bu analiz sonucunda eğim açısı 33.5o’ den 41.8o’ e yükselmiştir. Eğim açısındaki bu değişim, paleoenlemi 18 oK ‘ den 24 oK’ e çıkartarak bölgede yapılan diğer çalışmalarla uyumlu hale geldiği gözlenmiştir.
Mıknatıslanmanın yaşını, elde edilen mıknatıslanma bileşenlerinin kıvrımlanmadan önce veya sonraki bir mıknatıslanmayı temsil edip etmediğini belirlemek için Watson ve Enkin (1993) ve DC kıvrım (Enkin 2003) testleri uygulanmıştır. Paleosen-Orta Eosen ve Miyosen yaş aralığından elde edilen paleomağnetik vektörlerin mıknatıslanma yaşının kıvrımlandan sonra olduğu belirlenmiştir. Sakarya Zonu ve çevresinde önceden yapılmış paleomağnetik çalışmalar sonucu elde edilen rotasyonlarla tez çalışması sonucunda elde edilen rotasyonlar karşılaştırılmıştır. Ayrıca, Sakarya Zonu için elde edilen rotasyonları Avrupa’ya göre karşılaştırabilmek amacıyla Besse ve Courtillot (2002)’nin Avrasya Alt-Orta Jura , Üst Jura-Alt Kretase ve Üst Kretase yaşları için kutup pozisyonları kullanılarak referans sapma açıları elde edilmiştir. Buna göre Alt-Orta Jura, Üst Jura-Alt Kretase ve Üst Kretase için sapma açıları sırasıyla 32o, 3o ve 359o olarak hesaplanmıştır. Bu çalışmada ise Alt-Orta Jura yaşı için 44o, Üst Jura-Alt Kretase yaşı için saatin tersi yönünde 38.5o, Üst Kretase için 302o ve 337o sapma açıları elde edilmiştir. Bu sonuçlara göre Sakarya Zonunun Alt-Orta Jura’dan sonra Avrasya’dan farklı olduğu olduğu tespit edilmiştir.
Mıknatıslanmaları birincil olduğu belirlenen Alt-Orta Jura için 39 oK paleoenlemi ve Üst Jura-Alt Kretase için 40 oK paleoenlemi elde edilmiştir. Sonuçlar, Sakarya Zonu’nun Avrasya’nın bir parçası olduğu görüşünü destekleyen Kazmin ve Tikhonova (2006) ‘nın modeliyle uyum sağlamaktadır. Bu veriler ışığında Sakarya Zonu'nun Alt-Orta Jura ve Üst Jura-. Alt Kretase’de Avrasya'nın bir parçası olduğu belirlenmiştir.
 

 

Paleomagnetıc Results of Mesozoıc and Cenozoıc Rocks ın the Sakarya Zone


Turkey form a major part of the Alpine orogenic belt. This orogenic belt occured in Late Mesozoic-Early Cenozoic, between the collision of the southern Eurasian margin defined as the Pontides in the north and the northern Gondwana margin defined by the Taurides in the south. This collision led to occur different tectono-stratigraphic continental fragments.
Different models have been put forward for the tectonic evolution of the Sakarya Zone and surrounding, which imply either a northwards subduction or a southwards subduction of the Paleotethys ocean. This assumptions are based on the fact that the Sakarya Zone and surrounding was rifted from Eurasia or Gondwana. In this thesis the different views about the position of the Sakarya Zone will be tested by paleomagnetical results.
Paleomagnetic studies are carried out in the Paleomagnetic Laboratory İstanbul University Doç.Dr.Yılmaz İspir with Mesozic and Cenozoic rocks sampled at 36 different sites. Out of 36 sites 6 sites were exluded from the interpretation because of unstable results. Rock magnetic measurements were carried out in the paleomagnetic laboratory of Tübingen and the İstanbul Üniversity Doç.Dr.Yılmaz İspir laboratory to predict the magnetic carriers and the domain behaviour of the samples. The results showed that most of the magnetic minerals are composed of pseudo-single domains. Thermomagnetic measurements clearly indicate the existence of titano-magnetite with unblocking temperatures of 350 ⁰C for most of the sandstones, while geotite with unblocking temperature of 120 ⁰C is observed in some of the limestone samples. In other sandstones and lavas unblocking temperatures above 600 ⁰C indicate the presence of hematite.
In the frame of paleomagnetic measurements group mean directions were obtained for each time interval after thermal and alternative demagnetization steps. Each measurement step was illustrated by magnetization/alternative field (or thermal) plots and Zijderveld diagrams. Inclination flattening was investigated in Late Cretaceous sedimentary rocks (ES 13). A flattening of 25% was obtained due to f=0.74, and the inclination value I=33.5⁰ for site ES13 was corrected to I=41.8⁰, which give a paleolatitude of 24⁰N. This result in concordance with the previous paleomagnetic studies in the Pontides.
Incremental fold test including Watson and Enkin (1996) and DC fold test (Enkin 2003) was performed to predict the age of magnetization, whether it is occured before or after folding. It has been shown that the Paleocene-Middle Eocene and Miocene rocks carry a post folding magnetization. Paleomagnetic rotations from previous studies are compared with the rotations obtained from this study. In addition, reference declinations are obtained by using the Eurasian pole posisitions from distinct time intervals of Lower-Middle Jurassic, Upper Jurassic-Lower Cretaceous and Upper Cretaceous after Besse and Courtillot (2002). The reference declinations are obtained as 32o, 3o and 359o, while the results from this study indicate declinations of 44o, 322.5 o and 302o - 337o for Lower-Middle Jurassic, Upper Jurassic-Lower Cretaceous and Upper Cretaceous, respectively. The paleomagnetic declinations indicate that the Sakarya Zone underwent different rotations after Lower-Middle Jurassic.
Lower-Middle Jurassic and Late Jurassic-Creatceous rocks show a primary magnetization and a paleolatitude of 39 oN and 40 oK, respectively. The paleolatitudial results from the rocks which show primary magnetization indicate that the Sakarya Zone is a part of Eurasia. The results support the tectonic models of Kazmin and Tikhonova (2006).
  

ERDOĞAN Kenan

Danışman : Doç. Dr. Ali İsmet KANLI

Anabilim Dalı : Jeofizik Mühendisliği

Programı : -

Mezuniyet Yılı : 2014

Tez Savunma Jürisi : Doç. Dr. Ali İsmet KANLI

Prof. Dr. İbrahim KARA

Prof. Dr. Ali PINAR

Prof. Dr. Mustafa Kemal TUNÇER

Prof. Dr. Ali Osman ÖNCEL




Sismik Yansıma Yönteminde Statik Düzeltme ve Uygulaması
Sismik yansıma yönteminde kara verisinin veri işlem aşamasında, çok önemli bir adım olan statik düzeltmelerin hesaplanabilmesi için, yakın yüzey modelinin kurulması gerekmektedir. Bu modelin kurulabilmesi için arazide kuyu atışları ve sismik kırılma atışları yapılarak ayrık noktalarda derinlik ve hız bilgisi elde edilir. Daha sonra uygun bir interpolasyon tekniği kullanarak bu değerler hat boyunca her bir nokta için elde edilir. Diğer bir yöntem ise sismik yansıma verisi üzerinden ilk varışların okunarak (first arrival picking) veri işlem merkezinde statik düzeltmelerin hesaplanmasıdır.
Bu çalışmada arazide uygulanan kuyu atışı ve sismik kırılma verilerinden elde edilen değerler kullanılarak hesaplanan statik değerleri ve sismik yansıma verisi üzerinden ilk varışlar okunarak hesaplanan statik değerleri, sismik yansıma verisine uygulanmıştır. Daha sonra bu iki statik değerlerinin uygulandığı sismik veriler ile hiç statik düzeltme uygulanmamış veriler karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırma sonucunda, statik düzeltmelerin sismik veri kalitesine oldukça olumlu bir etki yaptığı uygulanan her iki yöntemle de gözlemlenmiştir.

  

Static Correction and Application in Seismic Reflection Method


In seismic reflection method, in order to compute static corrections, which are an essential step for land seismic processing, near surface should be modelled. To model this near surface, depths and velocities are obtained from uphole shooting and seismic refraction at discrete locations in the field. Then, by using an interpolation technique, these values are acquired for each station point along the seismic line. There is another method which is based on computation of static corrections in seismic data process center by picking first breaks from seismic reflection data.
In this thesis, both the static corrections that were obtained from uphole shooting and seismic refractions in the field and the static corrections that were obtained from first break picking were applied to seismic reflection data. At last, seismic data with these two static correction applications and without any corrections were compared. According to this comparison, it is observed that the static corrections, which are obtained using two different methods, affect seismic data considerably positively.
  

GRİT Mert

Danışman : Doç. Dr. Ali İsmet KANLI

Anabilim Dalı : Jeofizik Mühendisliği

Programı : -

Mezuniyet Yılı : 2014

Tez Savunma Jürisi : Doç. Dr. Ali İsmet KANLI

Prof. Dr. İbrahim KARA

Prof. Dr. Aysan GÜRER

Prof. Dr. Ali Osman ÖNCEL

Doç. Dr. Murat ERDURAN



Yüzey Dalgalarının Analizi ve Yorumlanması

Yakın yüzey mühendislik jeofiziği çalışmalarının önemli bir uygulama alanını heyelan araştırmaları oluşturmaktadır. Günümüzde gelişen arazi ekipmanları ve yazılımlar sayesinde sismik kırılma tomografisi, yüksek çözünürlüğe sahip sismik yansıma gibi jeofizik yöntemler, yakın yüzeye ait zeminlerin ve jeolojik yapıların özelliklerinin belirlenmesinde yaygın olarak kullanılmakta ve sağlıklı sonuçlar elde edilmektedir. Bununla birlikte S dalgası hızlarının belirlenmesinde yüzey dalgalarının kullanımı da oldukça yaygındır. Bu çalışmada, İstanbul İli, Silivri İlçesi, Bekirli Köyü mevkiinde yer alan tren yolu projesi güzergahındaki, heyelan problemi bulunan bir sahada, yüzey dalgalarının çok kanallı analizi (MASW), sismik kırılma tomografisi ve sismik yansıma çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Bu üç önemli jeofizik yöntemin birlikte kullanılması ve korelasyonu ile, çalışılan sahadaki heyelan yapısına ait kayma düzlemi sınırı, derinliği ve bölgesel jeoloji ile ilişkileri tartşılmıştır.


Interpretation and Analysis of Surface Waves

Landslide research is one of the most important application area of near surface geophysical engineering studies. Parallel to the developments in geophysical equipments and softwares, seismic tomography and high resolution seismic reflection methods are widely used and obtained properly results in determination of soil properties and geological structures of near surface materials. Furthermore, surface wave methods are also widely used in determination of S wave velocities. In this study, multichannel analysis of surface waves method (MASW), seismic refraction tomography and seismic reflection methods were used together at Bekirli village Silivri district Istanbul province which has a landslide problem crossing through the railway project. Landslide structure, border and depth of slip plane were investigated and correlated with the local geology by using three important geophysical methods which were also correlated each other in the study area.


  

İCİK Cansu Elif
Danışman : Doç. Dr. Hüseyin TUR

Anabilim Dalı : Jeofizik Mühendisliği

Programı : -

Mezuniyet Yılı : 2014

Tez Savunma Jürisi : Doç. Dr Hüseyin TUR

Prof. Dr. İbrahim KARA

Prof. Dr. Cem GAZİOĞLU

Doç. Dr. Ferhat ÖZÇEP

Yard. Doç. Dr. Nihan HOŞKAN


Küçükçekmece Ve Büyükçekmece Lagünlernin Sismik Ve Batimetrik Yöntemlerle İncelenmesi
Küçükçekmece ve Büyükçekmece Lagünleri İstanbul (Trakya) Yarımadası’nın Marmara Denizi kıyısında yer alan ve bu deniz ile olan bağlantıları birer kıyı kordonu ile sınırlandırılmış olan iki lagündür. Her iki lagün de, kara taraflarında yer alan akarsuların Marmara Denizi’ne kavuştuğu alanlarda yer alır ve söz konusu akarsuların deniz/tatlı su tarafından kaplanmış olan bölümleridir. Büyükçekmece Lagünü Karasu Deresi’nin devamında yer almakta olup; Küçükçekmece Lagünü’ne ise, Sazlıdere bağlanmaktadır. Büyükçekmece Lagünü, kıyı kordonu gerisinde yakın dönemde inşa edilen baraj nedeniyle günümüzde tatlı su ile dolu bir gölet haline gelmiştir. Bu lagün, baraj gölünün doluluk oranına bağlı olarak değişmekle birlikte, ortalama 12 km2’lik yüzölçümüyle, 16 km2’ye yakın yüzölçümüne sahip olan Küçükçekmece Gölü'nden daha küçük bir alanı kaplar. Lagünlerin Marmara Denizi ile olan bağlantılarını doğal olarak sınırlayan kıyı kordonları ise, Küçükçekmece Lagünü’nde kıyı hattının devamında izlerken, Büyükçekmece Lagünü’nü Marmara Denizi’nden ayıran sediment birikintisi ise lagünü oluşturan depresyonun yaklaşık ortasında yer alır. Bu açıdan bakıldığında Büyükçekmece Lagünü, lagünden oluşan bir iç bölüm ile Marmara Denizi çıkışında gözlenen bir dış koydan oluşur.
Bu tez çalışmasında, Marmara Denizi kuzey kıyısında yer alan iki lagünün (Küçükçekmece ve Büyükçekmece Lagünleri) jeolojik evrimleri araştırılmıştır. Söz konusu lagünlerin jeolojik evrimleri hakkında, lagünlerin içinden ve yakın civarından elde edilen veriler kullanılarak daha önce bir çalışma gerçekleştirilmemiştir. Lagünlerin evrimlerinin anlaşılması İstanbul Şehri’nin üzerinde yer aldığı kara alanının jeolojik evriminin öğrenilmesine ve bu bölgede şehirleşme açısından risk oluşturan yer bilimsel kaynaklı problemlerin çözülmesine de önemli bir veri katkısı sağlamaktadır. Projede Küçükçekmece ve Büyükçekmece lagünlerinin evrimleri, lagünlerin içinden ve Marmara Denizi şelfi üzerindeki çıkışlarından toplanacak yüksek çözünürlüklü sismik ve batimetrik veriler kullanılarak incelenmiştir. Bunun dışında ayrıca lagünlerin içinin ve çevre alanlarının karşılaştırılması amacıyla jeofizik, jeolojik ve jeomorfolojik incelemeler de gerçekleştirilmiştir.

  

Investıgatıon of Küçükçekmece and Büyükçekmece Lagoons by Usıng Seısmıc and Bathymetrıc Methods


Büyükçekmece and Küçükçekmece Lagoons which are located on the shore of İstanbul (Trace) Peninsula of Marmara Sea, have bordered one each sandbar connection with this sea. Both of these lagoons, that exist in the area where Marmara Sea conjugates to the streams which place on the landside, are the parts of these streams which were covered by sea/freshwater.
Büyükçekmece Lagoon places afterwards of KarasuValen and Küçükçekmece lagoon joins to Sazlıdere. Büyükçekmece Lagoon became a pond full of fresh water at the present time because of the dam which was constructed behind the sandbar recently(or at the recent period). This lagoon changes according to the fill rate of the dam reservoir. It has approximately 12 km2 area and has smaller area than Küçükçekmece Lagoon that has nearly 16 k m2 area. Sandbars which border channels between the Lagoons and Marmara Sea naturally, are seen afterwards of the coastline at the Küçükçekmece Lagoon. Sediment deposits which separates Büyükçekmece Lagoon from Marmara Sea, located nearly in the middle of the depression which creates the lagoon. Viewed from this angle, Büyükçekmece Lagoon consists of two parts; the first part is internal part that is formed by Lagoon, and the second part is the external bay which is seen at the exit of Marmara Sea. In this thesis survey, geological evolution consist of two parts (Küçükçekmece and Büyükçekmece Lagoons) which are located in the North share of Marmara Sea is analyzed. Concerned about the evolution of these lagoons, using data obtained from inside of the lagoons and nearby their vicinity, a study has not been conducted previously. Comprehending geological evolution of lagoons contributes to learning geological evolution of this land side which İstanbul city exists on and solving geological problems which provides risk for urbanization at that location.
In this Project, evolution of Büyükçekmece and Küçükçekmece Lagoons is analysed by using high resolution seismic and bathymetric data gathered from inside of lagoons and the self of Marmara Sea. Beside these, for comparing inside of the lagoons and nearby its vicinity, geophysical, geological and geomorphological surveys are carried out.

12- MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI

KARAKAYA Muhammet Halit

Danışman : Doç. Dr. Mahmut Cüneyt FETVACI

Anabilim Dalı : Makine Mühendisliği

Programı : -

Mezuniyet Yılı : 2014

Tez Savunma Jürisi : Doç. Dr. Mahmut Cüneyt FETVACI

Prof. Dr. C. Erdem İMRAK

Prof. Dr. Erol UZAL

Prof. Dr. M. Hüsnü DİRİKOLU

Doç. Dr. Cemal BAYKARA




Makina Tasarımında Gerilme Yığılması Etkisinin Sonlu Elemanlar Metodu İle İncelenmesi
Bu çalışmada, makine elemanlarında gerilme yığılması faktörü incelenmiştir. Öncelikle gerilme yığılmasına neden olan etkilerden bahsedilmiştir. Eksenel çekme gerilmesi altında eliptik delikli, delikli, U-çentik ve kademeli geçişli bir plakada meydana gelen maksimum gerilmeler ve gerilme yığılması faktörleri incelenmiştir. Teorik olarak tablolarda verilen denklemlerden ve sayısal olarak ANSYS sonlu elemanlar paket programı kullanılarak gerilme yığılması faktörü hesaplanmıştır. Son olarak gerilme yığılmalarını azaltıcı bazı metotlardan bahsedilmiştir.

 

 Investigation of stress concentration effect in mechanical design with finite element method


In this study, stress concentration factor in machine components was studied. First of all the causes for the stress concentration were mentioned. Max. stresses and stress concentration factors for a flat tension bar with eliptic hole, hole, U-shaped notches and shoulder fillets were examined.The stress concentration factor was calculated, using theoretically equations in the charts and numerically ANSYS software with finite element method. Finally, some stress concentration reduction methods were mentioned.

TUNA Suat

Danışman : Prof. Dr. M. Hüsnü DİRİKOLU

Anabilim Dalı : Makine Mühendisliği

Programı : -

Mezuniyet Yılı : 2014

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. M. Hüsnü DİRİKOLU

Prof. Dr. Serdar BARIŞ

Doç. Dr. Zeliha GÖKMEN

Doç. Dr. Cüneyt FETVACI

Yard. Doç. Dr.Adem ÇINARLI



Metal Üzerine Çok Katmanlı Takviyeli Plastik Kaplamanın Termomekanik İncelenmesi
Son yıllarda doğrudan yapışmalı polimer-metal hibrit(PMH) malzeme teknolojisinin otomotiv endüstrisinde kullanılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Araştırmaların yoğunlaştığı modüllere örnek olarak mukavemet/yoğunluk oranının çelik veya alüminyum döküm kullanımından dolayı düşük olduğu şanzıman ve diferansiyel muhafazaları verilebilir. Modüllerde güç aktarımı sırasında meydana gelen kuvvetlerden kaynaklanan rulmanlı veya hidrodinamik etkili yatak tepkileri, mukavemetli malzeme kullanımını gerektirmektedir. Diğer taraftan bakıldığında ise ekonomik ve çevresel kaygılar otomotiv ürünlerinde özgül mukavemetin yüksek olmasını gerekli kılmaktadır. Bu da ancak polimer malzemelerin modüllere entegrasyonuyla sağlanabilmektedir. Bu tezin içerisinde içten dışa doğru katmanlı olarak sırasıyla İnce cidar Metal/Termoplastik-polimer/Termoset-Polimer hibrit malzeme elde edilmesine yönelik bilgisayar destekli tasarım ve analiz ile birlikte fizibilite çalışması yapılmıştır.
 

Thermomechanıcal Analysıs of A Multı-Layered Reınforced Plastıc Coatıng on A Metal
In recent years, the use of directly bonded polymer-metal hybrid (PMH) materials is required especially in automotive industry. Example of modules in the research focus could be the transmission and differantial enclosures due to their low strength/density ratio resulting from the use of steel or die-cast aluminum in their construction. The high reaction forces created during transmission of power at shaft supports in the enclosures require the use of high strength materials. Moreover, the stability of shape and strength under heated enviroment as well as impactive and abrassive loadings have lead to the selection of metallic alloys for design and construction. In terms of economic and environmental concerns, an automotive product, on the other hand, needs to have high specific strength. This can only be achieved by the integration of polymer materials into these modules. In this thesis, a feasibility study regarding the development of a hybrid material by computer aided design and analysing as consisting of thin-walled metal/thermoplastic-polymer/thermoestting-polymer layers will be carried out.

  

DELEN Gürkan

Danışman : Yard. Doç. Dr. Yener TAŞKIN

Anabilim Dalı : Makine Mühendisliği

Programı : -

Mezuniyet Yılı : 2014

Tez Savunma Jürisi : Yard. Doç. Dr. Yener TAŞKIN

Prof. Dr. Nurkan YAĞIZ

Prof. Dr. Recep BURKAN

Doç. Dr. Cihan DEMİR

Yard. Doç. Dr. Şaban ÇETİN


İki Serbestlik Dereceli Aktif Süspansiyon Sisteminin Kontrolü
Bu çalışmada taşıt içerisinde seyahat eden yolcunun yoldan kaynaklanan tümsek, çukur, yol pürüzlülüğü vb. herhangi bir dış etki sonucu oluşacak rahatsızlıklarının önlenmesi ve sürüş konforunun iyileştirilmesi amaçlanmaktadır. Bu etki esnasında taşıt gövdesine süspansiyon aracılığı ile iletilen, zemine göre dikey yöndeki konum değişimi ve ivme değerlerinin mümkün olduğunca düşük tutulması hedeflenmektedir. Bu çalışmada süspansiyon sisteminin ve araç gövdesinin dinamik davranışları gerçek taşıt ve süspansiyon sistemini temsil eden bir deney düzeneği üzerinde araştırılacak ve geliştirilecek olan aktif kontrolcü ile elde edilen sonuçlar tartışılacaktır. Bu deney düzeneği üzerinde yapılacak olan çalışmalar ile taşıt titreşimlerinin azaltılması ve yolcu konforunun iyileştirilmesi incelenecektir.

 


Yüklə 1,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   26




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin