10. Sinif dil ve anlatim ders notlari I. ÜNİte sunum-tartişma-panel



Yüklə 2,29 Mb.
səhifə1/21
tarix26.07.2018
ölçüsü2,29 Mb.
#58597
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   21









10. SINIF DİL VE ANLATIM DERS NOTLARI
I. ÜNİTE

SUNUM-TARTIŞMA-PANEL

1. SUNUM

İnsan hayatı, bir toplumun içinde mevcuttur. Bu toplumda her an insanlarla iletişim içindeyiz. Konuşurken, yazarken, bakarken her zaman bir iletişimle, bir sunumla karşı karşıyayız. Lokantayı seçerken bile garsonların servisine dikkat ederiz. Garsonun dış görünüşü, işteki ustalığı, müşteriye karşı tavrı o lokantayı seçmemizde birinci derecede etkilidir. Yemekler çok güzel ve kaliteli olabilir; ancak onu sunan bunu gerektiği gibi sunmuyorsa yani kendisi bal; yüzü sirke satıyorsa, yemekler ne kadar kaliteli olsa da asla bir daha orayı tercih etmeyiz.


Öğretmenlerimiz derslerde cd, vcd, tepegöz, slayt, internet, bilgisayar gibi teknolojilerden yararlanırlarsa; dersi daha iyi sunmak için gayret ederlerse bizim dersi daha iyi anlamamızı sağlarlar.
Sonuç olarak hayatımızın her köşesinde karşılaştığımız sunum konusunu bilmek ve en etkili biçimde kullanmamız gerekir. Bilgileri yenileyen, pekiştiren, hatırlatan, önemli noktaları öne çıkaran; bir çalışma sonucunu açıklayan; laboratuvar araştırmalarını sunan, anket sonuçlarını ifade eden; önemli olay ve olguları dile getirmek üzere yapılan konuşmalara “sunum” adı verilir.
Sunumda amaç; bilgileri yenileme, araştırma ve anket sonuçlarını değerlendirme, bilime katkıda bulunmadır. Sunumlarda dinleyici kitlesinin, konuya ilgi duyan kişilerden oluşur ve sunumda eldeki teknik imkânlardan yararlanmaya özen gösterilir
Sunumdan Önce Yapılması Gerekenler

Sunumu yapan kişinin sunumdan önce bazı noktalara dikkat etmesi gerekir:



  • Öncelikle bir konu seçilmelidir. Bu konu güncel olmalıdır.

  • Sunumun hazırlığında bol ve değişik kaynaktan yararlanmak faydalıdır.

  • Sunum yerinin daha önceden görülmesi gerekir.

  • Prova yapma, kullanacağı malzemelerin kontrolü sunumu yapan kişinin amacına ulaşmasında yararlı olacaktır.


Sunum Sırasında Yapılması Gerekenler

  • Sunum esnasında ciddi, ağırbaşlı, temiz ve derli toplu görünüm önemlidir.

  • Sunum yapacak kişi konuşma anında ses tonuna, jest ve mimiklerine, sahneyi veya kürsüyü rahat kullanmaya özen göstermelidir.

  • Konuşmacının dinleyicilerle, başta bakışlar olmak üzere, vücut diliyle iletişim kurması daha etkili olur.

  • Konuşmacının, ses ve kelimelerin doğru telaffuzuna özen göstermesi gerekir.

  • Sunumda, bilgisayar, cd, disket, projeksiyon cihazı, slayt makineleri, mikrofon gibi teknolojik araçlardan faydalanabiliriz.

  • Görsel malzemenin en az espri kadar konuşmanıza ilgi ve tat katacağını unutmamalıyız.


Görsel Malzemenin Kullanılış Amacı:

  • Dinleyicilerin verilen bilgileri iyi algılamaları için,

  • Fikirleri, kavramları vb. anlatırken zaman kazanmak için,

  • Yanlış anlamalardan kaçınmak için,

  • Fikirleri sağlamlaştırmak için,

  • Tat ve espri katmak içindir.

İyi hazırlanmış görsel malzemeyi, konuşmacı konuyla güzel ve uyumlu bir şekilde kullandığı zaman başarılı olur. Aksi durumlarda görsel araçlar dinleyicinin dikkatini dağıtabilir. Başka konuşmacı görsel malzeme kullanıyor diye değil, sizin konuşmanız görsel malzeme gerektiriyorsa kullanmalısınız.

Rakamlar, söylendiklerinde anlaşılmaları güç şeylerdir. Görsel olarak sergilendiklerinde daha kolay anlaşılır. Konuşmada; %55 görüntü, %38 ses, %7 sözler etkili olduğuna göre buradan görsel materyallerin önemi daha iyi ortaya çıkar. Bu yüzden sunum esnasında, kullanılan görsel materyallerde, slaytlarda, konunun önemli yönlerini belirten özlü, açık ve etkili ifadeler yer almalıdır. Slaytlarla konuşma eş zamanlı olarak verilmelidir.
Sunumda, gerektiğinde daha önce hazırlanmış bazı belgeler, grafikler ve şekiller kullanılabilir. Malzemeleri bir başkası kullanacak ise konuşmacı ile malzemeleri kullanan kişi arasında uyum kaçınılmazdır. Sunumda gereksiz ayrıntılara girilmemesi gerekir.
Sunum Sonrasında Yapılması Gerekenler


  • Sunum yapan konuşmacı sunumdan sonra dinleyicilerin soru sormalarına müsaade etmelidir.

  • Konuşmacı sorulan sorulara tartışmaya girmeden doyurucu, açık ve net cevaplar vermelidir.


2. TARTIŞMA

Farklı görüşlerde kişilerin bir araya gelerek bir konuyu çözümlemek, kendi görüşlerini açıklamak ve kanıtlamak, karşı tarafın zayıf yanlarını ortaya koymak için yaptıkları konuşmalara tartışma denir.


Sözlü anlatım türlerinden olan tartışmanın kendine özgü bir yapısı vardır.

Tartışma her konuda yapılabilir. Bir kitap, bir makale, bir film, bir tiyatro oyunu, bir siyasi düşünce veya toplumu yakından ilgilendiren bir sorun tartışma konusu olabilir. Bu açıdan tartışmada konu önceden belirlenir. Bu konunun tartışmaya ve konuşmaya değer niteliklerinin olması gerekir. Çünkü tartışmada amaç, gerçeğe ulaşmaya çalışmak ve gerçekleri ortaya çıkarmaktır.



Tartışmanın Aşamaları

Tartışmada önce konu belirlenir. Konunun tartışılacağı mekân düzenlenir, araç gereçler belirlenir. Tartışma sonunda konuyla ilgili genel bir değerlendirme yapılarak tartışma özetlenir.


Tartışılan konu, hem olumlu hem olumsuz taraflarıyla ele alınır. Ancak tartışmada duygusallığın yeri yoktur. Çünkü konu, duygulara göre değil, bilgi, belge ve kanıtlara dayanılarak yapılır. Tartışmada konuşmacılar sabırla dinlenmeli, görüşler hoşgörüyle karşılanmalıdır.
Tartışmada Başkanın Görevleri

  • Tartışmada bir başkan ve konuşmacılar vardır. Başkan konu hakkında özet bilgiler verir, konuyu dinleyicilere tanıtır. Konunun özelliklerini verirken tartışmanın ilkelerini ve sınırlarını da hatırlatır.

  • Sorularla tartışmacıları yönlendirir. Süreleri belirler ve takip eder. Başkan, konuşmacılara konuşabilecekleri rahat bir ortam hazırlamakla, konuşmacıların konu dışına çıkmasını engellemekle, kısır ve yaralayıcı tartışmaları önlemekle sorumludur.

  • Ayrıca başkan, konuşmacılara karşı tarafsız davranmalı, program sonunda bütün görüşleri toplayarak bir sonuca ulaşmalıdır.

  • Tartışmada ön yargılardan kaçınılmalı, konuşanların sözü kesilmemelidir.

  • Bağırmaktan kaçınılmalı, tartışma kişiselleştirilmemelidir.

  • Konu dışına çıkılmamalı, örnekler düşünceleri destekleyici nitelikte olmalıdır.

Tartışmaların belli bir topluluk karşısında yapılanlarına topluma açık tartışma denir. Dinleyiciler karşısında yapılan bu tartışmalarda amaç kamuoyu oluşturmak, karşılıklı fikir alışverişinde bulunmak, dinleyicilerin bilgi ve görgülerine göre konuşulanlardan sonuçlar çıkarmasını sağlamaktır.


Belli bir topluluk karşısında yapılan tartışmalar kendine özgü niteliklerine göre isimlendirilir. Bunlar panel, açık oturum, sempozyum (bilgi şöleni) forum ve münazaradır.
3. PANEL

Panel tartışma türlerinden bir tanesidir. Toplumu ilgilendiren bir konunun dinleyiciler önünde, sohbet havası içinde, uzmanları tarafından tartışıldığı konuşmalara panel denir.


Panelde de bir başkan bulunur. Konuşmacı sayısı 3 ile 6 arasında değişebilir. Konuşmacılar, uzmanı oldukları konunun ayrı birer yönünü ele alırlar. Konuşmalar, açık oturumda olduğu gibi başkanın verdiği sıraya ve süreye göre yapılır.
Açık oturum ile panel özellikleri yönüyle birbirlerine çok benzerler. Hatta bazı kitaplarda panel ile açık oturum aynı konuşma türü olarak verilir. Ancak arada bazı farklar vardır.
Panelde amaç, seçilen konuda değişik düşüncelerin ortaya çıkmasını sağlamaktır. Bir gerçeğin ortaya çıkarılması, bir sonuca götürülüp bir karara bağlanması amacı yoktur. Panel bu yönüyle açık oturumdan ayrılır. Açık oturumda somut bir sonuç elde edilmesi amaçlanırken panelde konunun farklı yönleriyle aydınlatılası amaçlanır.

Dinleyicilerle konuşmacıların bir konu üzerinde birlikte düşünme isteği çevresinde düzenlenmesi sebebiyle açık oturuma nazaran daha samimi bir ortamda gerçekleşir.


Panelin sonunda, dinleyiciler panel üyelerine soru sorabilirler. Tartışma dinleyicilere de geçerse o zaman panel, forum şekline dönüşür
4.AÇIK OTURUM

Geniş halk kitlelerini ilgilendiren bir konunun, uzmanlarınca bir başkan yönetiminde dinleyici grubu önünde tartışıldığı konuşmalara açık oturum denir.


Açık oturum, büyük bir salonda dinleyiciler önünde yapılabileceği gibi stüdyoya davet edilen dinleyiciler önünde veya dinleyici grubu olmadan da radyoda ya da televizyonda yapılabilir ki bu yönüyle panelden ayrılır.
Konuşmacı sayısının üç veya beş kişi olarak tespit edildiği açık oturumlarda başkan önce konuyu açıklar, sonra konuşmacıları tanıtır ve sırayla söz verir. Başkanın konu hakkında bilgi sahibi olması gerekir. Başkan, sırasıyla ve dönüşümlü olarak konuşmacılara sorular yöneltir, gerektiğinde kısa bir değerlendirme yapar. Tartışma boyunca tarafsız olmak, konuşmacılara verilen süreyi dengeli bir şekilde ayarlamak, tartışma kurallarının dışına çıkılmasını engellemek başkanın görevleri arasındadır. Açık oturumun süresi konuya göre ayarlanmalıdır.
5.BİLGİ ŞÖLENİ (SEMPOZYUM)

Bir konunun çeşitli yönleri üzerinde, aynı oturumda, konunun uzmanı değişik kimseler tarafından (çoğunlukla akademik konularda) yapılan seri konuşmalara bilgi şöleni (sempozyum) denir.


Bilgi şöleni, diğer konuşma türlerine göre daha ilmi

ve ciddi bir sohbet havası içinde geçer.


Konuşmacılar, konuyu kendi ilgi alanları açısından ele alırlar. Mesela, Yunus Emre konulu bir bilgi şöleninde konuşmacılardan biri onun yaşadığı dönemdeki siyasi gelişmeleri ele alırken; bir başkası Yunus Emre'nin şiirlerindeki insan sevgisinden bahsedebilir.
Bilgi şöleninde amaç, konuyu tartışmak değil, uzmanları tarafından olumlu ve olumsuz yönleriyle değerlendirilerek konuya bir çözüm üretmektir. Konuşmaların sonunda oturum başkanı, konuyu özetler ve çıkan sonucu dinleyicilere aktarır.
Bilgi şölenini, oturum başkanı yönetir. Konuşmacı üyelerin sayısı üç ile altı arasında değişebilir.
Üyelerin konuşma süreleri genellikle beş dakikadan az, yirmi dakikadan çok olmaz.
Bilgi şöleni, konunun önemine ve uzunluğuna göre oturumlar halinde, ayrı salonlarda birkaç gün boyunca da sürebilir. Bu nitelikteki konuşmalar genellikle akademik konularda olur.
Sempozyumların her aşamasında konu ile ilgili dağıtılan bildiriler ile sorun çözümlenmeye çalışılır. Bildiri (tebliğ), bilimsel bir konuyu ele alan ve bilimsel toplantılarda okunup tartışılan metinlerdir. Hazırlanan bildirilerin, yazılı bir metin olarak makale özelliği taşıması nedeniyle konunun önemli hatlarını belirtecek nitelikte olması gereklidir.
Sempozyumda konuşulan konular, ifade edilen düşünceler, ulaşılan sonuçlar sempozyum sonunda basılarak kamuoyuna duyurulur.
6.FORUM

Latince kökenli bir sözcük olan “forum” eski Roma ve Yunan’da toplumu ilgilendiren sorunların çözümü için agoralarda (kent meydanı) toplanan halkın, sorunu hep birlikte tartışarak karara bağladığı “toplantı” anlamına gelmektedir.


Forum, toplumsal bir sorunun geniş bir kitle önünde ayrıntılarıyla tartışıldığı, tüm dinleyicilerin eşit söz hakkına sahip olduğu, demokratik katılımın en etkili biçimde işlediği tartışma türüdür.
Forumda konuşmacıların kesin bir sayısı yoktur. Konuya ilgi duyan ve konu hakkında yeterli bilgisi olan herkes, forumda konuşmacı olarak söz alabilir. Katılımcıların sayısı itibariyle diğer tartışma türlerinden ayrılır. Panel, açık oturum ya da sempozyumda görülen dinleyici konuşmacı ayrımı forumda ortadan kalkar.
Forumun amacı:

  • Dinleyicilere düşüncelerini anlatma fırsatı vermek, bu sayede onların konu üzerinde düşünmelerini sağlamak.

  • Konu ile ilgili bilgisi ve deneyimi bulunan dinleyicilere konuşma fırsatı vermek.

  • Konu ile ilgili ortaya çıkmış yanlış anlamaları düzeltmek, görüşleri bir kez daha gözden geçirmek.

Forumu yöneten başkanın sorumlulukları, katılımcı sayısının çokluğundan ve farklılığından ötürü diğer anlatım türlerindeki başkanlardan daha fazladır.


Bu nedenle başkanın,

  • Konu hakkında derinlemesine bilgi sahibi olması gerekir.

  • Olay ve konuşmaları kısa sürede algılaması gerekir.

  • Farklı düşünceler arasında ilgiyi kurabilecek kültür, yetenek ve hoşgörüye sahip olması gerekir.

  • Farklı düşüncelerin çatışmasını önleyebilecek, konuşmaların akışında yaşanabilecek tatsızlıkları

önleyebilecek uzlaştırıcı, toparlayıcı bir otoriteyi sahip bir kişi olması gerekir.
Forumun sonunda başkan konuşmacıların ve dinleyenlerin görüşlerini özetler.

Günümüzde televizyon, radyo veya internet gibi alanlarda da forum düzenlenebilmektedir.


7.MÜNAZARA

Birer cümle halinde ifade edilen bir tezle antitezin, iki grup arasında bir hakem heyeti (jüri) huzurunda tartışıldığı konuşmalara münazara denir.


Diğer tartışma türlerinde yarışma kaygısı olmadığı halde,

münazaralar birer fikir ve söz yarışmasıdır.


Bir başkan yönetiminde, jüri önünde yapılan münazarada gruplardaki konuşmacı sayısı bir ile dört arasında değişebilir. Her grup kendi grup sözcüsünü (veya başkanını) önceden belirler.
Münazaranın uygulanış şekilleri arasında küçük farklılıklar olmakla birlikte grup sözcüleri sırasıyla gruptaki arkadaşlarını tanıtırlar ve konuyu hangi yönlerden ele alacaklarını belirtirler. Daha sonra grup üyeleri konuşmalarını yapar. Son olarak sözcüler savunmalarını yaparak münazarayı bitirirler.
Jüri, konuşmacıların hazırlıklarını, savunmalarını ve konuşmadaki başarılarını göz önünde bulundurarak bir değerlendirme yapar ve galip tarafı belirler.
Münazaralar genellikle sınıf ortamında yapılan tartışmalardır.
Münazara konularından örnekler:

-Başarıya ulaşmak için zekâ mı, çalışmak mı önemlidir?

-Çocuğun eğitiminde anne mi yoksa baba mı önemlidir?

-İnsan mı doğaya, doğa mı insana hâkimdir?

-Uygarlığın gelişmesinde sanat mı, bilim mi önemlidir?

-Kişiyi suç işlemeye kişisel özellikleri mi, toplum mu iter?

-Gençliğin bunalımında ideal yokluğu mu yoksa eğitim eksikliğimi etkendir?

II. ÜNİTE

ANLATIM VE ÖZELLİKLERİ

1. ANLATIMA HAZIRLIK

Kişinin iletmek istediklerini belli bir dilin kuralları içinde sözlü ya da yazılı olarak dışa vurmasına anlatım denir. Anlatımda zihinde tasarlananların dile dönüştürülmesi söz konusudur.

Anlatım iki şekilde gerçekleşir: Sözlü anlatım ve yazılı anlatım.

Sözlü anlatım, duygu ve düşüncelerin sözle yani konuşma yoluyla anlatılmasıdır. Sözlü anlatımda konuşan ve dinleyen veya dinleyenler vardır.
Yazılı anlatım, duygu ve düşüncelerin, olay veya durumların belli bir planla yazıya dökülerek anlatılmasıdır.

Sözlü anlatım anlıktır, geçicidir. Yazılı anlatım metne dayalı olduğundan kalıcıdır.

Yazılı anlatımda başarılı olmak için her şeyden önce sözcüklerin doğru ve yerinde kullanılması gerekir. Kapalı anlatımdan uzak durulmalı, sade bir anlatım kullanılmalıdır. Ayrıca yazılı anlatımda konu, bir plan dâhilinde anlatılmalı, yazı hem doyurucu hem inandırıcı olmalıdır.
Duygu veya düşünceler ister sözlü ister yazılı olarak ortaya konsun bir hazırlık gerektirir. Bu hazırlık süreci, birbirine bağlı farklı aşamaları içerir. Bunlar konuyu seçmek, amaç belirlemek, bilgi toplamak, sentez yapmak, anlatım yöntemini belirlemek, bütünlük oluşturmak, dipnot koymak ve kaynakça hazırlamaktır.
Konuyu Seçme

Konu, yazının temelini oluşturur. Çünkü yazar, duygu ve düşüncelerini bir durum, olay, olgu veya sorundan yola çıkarak işler. Bu açıdan yazara, düşüncelerini iletme olanağı veren temel öğe, konudur. Konu geniştir, her konuda yazı kaleme alınabilir. Konu işlenirken yazarın, konu hakkında bilgi sahibi olması önemlidir. Bunun yanında yazar, konusunu seçerken okurun ilgisini de dikkate almalıdır. Hakkında yeterli bilgi sahibi olunmayan konularda yazmak, yazının etkisini azaltabilir.


Amaç Belirleme

Amaç, yazarın yazısını yazma nedenidir. Yazarın konudan hareketle okura iletmek istediği temel düşünce, yazının amacıdır. İleti, yazının belkemiğidir. Yazı, onu açıklayan, tamamlayan ve ona hizmet eden düşüncelerle desteklenerek geliştirilir. Yazarın neyi, nasıl ve niçin anlatacağını belirlemesi, ona düşüncelerini daha planlı olarak verme kolaylığı sağlayacaktır. Bu, yazıdaki dağınıklığın önüne geçecek, yazarın okura daha yararlı olmasını sağlayacaktır.


Bilgi Toplama

Konuyu ve amacını belirleyen yazar, kendisi için gerekli olan bilgileri kendi düşünce birikiminden ve deneyimlerinden elde edecektir. Ancak bunlar her zaman yeterli olmaz. Düşünsel bir metin geliştirilirken yazar, kendi dışındaki bilgi kaynaklarına da ulaşmalıdır. Şimdi yazarın, araştırma yoluyla

ulaşacağı bilgi kaynakları üzerinde duralım. Bu kaynaklar gözlem, kaynak araştırması, okuma, özet çıkarma, not alma ve alıntı yapmadır.
Bir nesnenin, olayın ya da bir gerçeğin, niteliklerini bilmek amacıyla, dikkatli ve planlı olarak ele alınıp incelenmesine gözlem yapma denir.

Görmek, bakmaktan farklı bir eylemdir. Varlık ve olayları benzerlerinden ayıran özelliklerin belirlenmesi gözlemde oldukça önemlidir.

Özellikle betimlemenin kullanıldığı anlatım türlerinde gözlem tekniği büyük öneme sahiptir.
Yazarın kaleme alacağı konu ile ilgili farklı kaynaklardan yararlanmasına kaynak araştırması denir. Kaynak araştırması konuyu kapsamlı bir şekilde öğrenmek için gereklidir. Yazar, işleyeceği konuyla ilgili bilgileri gazete, dergi, ansiklopedi gibi kaynaklardan okuma yoluyla elde eder. Okuma en önemli bilgi kazanma ve bilgileri genişletme yoludur.
Yazılı bir metni, özünü bozmadan, kısa cümlelerle, ana çizgileriyle yeniden yazmaya özet çıkarma denir. Özette metnin iyi okunması, konu ve iletinin saptanması gerekir. Özette ayrıntılara yer verilmez.
Bir metinde, bir konuşmada iletilenleri unutmamak, daha kolay hatırlayabilmek amacıyla maddeler hâlinde, ana çizgileriyle belirlemeye, yazmaya not alma denir. Not alma yazı veya konuşmayı iyi anlamayı gerektirir.
Bir metin oluşturulurken başka bir yazarın yazısından ya da kitabından alınmış parçaya alıntı denir.

Alıntıda amaç, yazarın kendi düşüncelerini alanında uzman başka kişilerin düşüncelerinden hareketle daha belirgin hâle getirmek ve kanıtlamaktır. Alıntılar tırnak içinde aktarılır.


Sentez Yapma

Parçaları bir araya getirip bir bütün olarak birleştirmeye sentez denir. Sentez yazılı bir metinde elde edilen bilgilerin bir elemeden geçirilmesiyle gerçekleştirilir. Bu sayede mevut bilgilerden yeni sonuçlara ulaşılabilir.


Anlatım Yöntemi Belirleme

Bir duygu, düşünce veya konuyu söz veya yazıyla bildirmeye anlatım denir. Duygu ve düşünceler farklı anlatım yöntemleriyle dile getirilebilir. Bunun için yazarın, anlatacağı konuya göre bir yöntem belirlemesi gerekir. Çünkü bilimsel bir konu ile bir olay aynı şekilde anlatılmaz. Yazar bazen açıklama yöntemine, bazen kanıtlama yöntemine, bazen öyküleme yöntemine, bazen betimleme yöntemine başvurur. Yer yer konu ve amaca uygun olarak örneklendirmelere, karşılaştırmalara, tanımlamalara, sayısal verilere başvurur. Böylece düşüncelerini kanıtlarken, betimleme yaparken veya bir olaydan söz ederken farklı anlatım yöntemleri kullanmış olur. Bu,

hem anlatımı düzenler hem anlatılanların etkileyici olmasını sağlar.
Bütünlük Oluşturma

Bir metinde anlatılan konu kadar anlatılanların iyi bir planla ortaya konması da önemlidir. Yazı veya konuşmadaki bütünlük, konunun anlaşılırlığını ve akılda kalmasını kolaylaştıracaktır.


Dipnot Koyma

Yazarın metinde geçen kimi bilgilerle ilgili sayfa altına veya çalışmanın sonuna konulan açıklama veya kaynak bilgisine dipnot denir. Dipnot sayesinde alıntıların aktarıldığı kaynak belirtilir. Dipnotlar, o konuda yazmak isteyenlere başvuru kolaylığı sağlar.


Kaynakça Hazırlama

Yazı ya da eserin hazırlanma sürecinde yararlanılan kaynakların verildiği listeye kaynakça (bibliyografya) denir. Bu listede yararlanılan kaynakların adı, yazarı, yayımlandığı tarih, yayınevi gibi bilgilere yer verilir:

 Örn: SAFA, Peyami (2000), Fatih-Harbiye: Ötüken.

2. ANLATIMDA TEMA VE KONU
Tema, metinde üzerinde durulan duygu, düşünce ve hayalin en genel, en soyut ifadesidir. Özlem, sevgi, nefret, sevinç…birer temadır.
Konu, hakkında konuşulan, söz söylenen nesne, olay, durum ya da kavramdır.

Temanın belli bir bağlamda kişi, yer, zaman ve durum bildirecek şekilde sınırlandırılması, somutlaştırılmasıdır.


Bir temaya hangi bakış açısından yaklaşacağımızı ve ne söyleyeceğimizi belirleme işi temadan konuya geçiştir yani konunun belirlenmesidir.

Tema ile konu karıştırılmamalıdır:



  • Tema daha genel anlamda olanı, konu ise daha kısmi olanı(özeli) kapsar.

  • Konu görmek ve izlemek ile algılanabilirken tema daha çok kavranır.

  • Tema, metinde “genel olarak” söz edilen, konu ise metinde “özel olarak” söz edilendir.

  • Tema, düşünce olarak yapıt dışında da var olur. Konu ise temanın parçada somutlaşması, duyguların sözcüklerle resmedilmesidir.

  • Tema bir veya birkaç sözcükle ifade edilebilir. Konu ise yargı niteliği taşımayan genel bir kavram veya ifadedir.

Örnek:

Tema:_Korku__Konu_olarak_sınırlandırılması'>Tema: Korku

Konu olarak sınırlandırılması:

• Küçük bir çocuğun karanlıktan korkması

• Yaşlı bir insanın ölümden korkması

• Öğrencinin sınavda başarılı olamama korkusu

• Çalışanın işten çıkarılma korkusu

• Bir insanın yükseklik korkusu…


Tema: Arkadaşlık

Konu: Arkadaşlığın faydaları
Tema: Mutluluk

Konu: Mutluluğa ulaşma yolları..
Farklı metinlerde tema ve konu ortak olabilir ama bu metinlerin ifade ediliş tarzı, biçimi farklı olabilir. Örneğin iki metinde İstanbul’u anlatabilir ama tarz farklı olabilir.
Tema konu ve ifade ediş şeklinin hepsine birden içerik (muhteva) denir.

3. ANLATIMDA SINIRLANDIRMA
İyi bir anlatım ortaya koymak için yazarın konuyu seçtikten sonra onu sınırlandırması gerekmektedir.
Yazarın konuyu sınırlandırması, konunun iyi anlaşılmasını sağlayacaktır. Çünkü kapsamı belirlenmemiş bir yazı okuru sıkar, onun dikkatini dağıtır. Aynı zamanda iletiyi etkisiz hâle getirebilir.
Konunun sınırlandırılmasının ne denli önemli olduğunu şu örnekle somutlayabiliriz. Biliyoruz ki futbol sahasındaki çizgiler olmasaydı futbol kurallarının belirlenmesi zorlaşırdı. Kurallar belirlenmeyince oyunun nasıl oynanacağı konusunda karmaşa yaşanırdı. Nasıl ki futbol sahasındaki çizgiler futbolun oynanacağı alanı sınırlandırarak oyunun bu sınır içerisinde oynanmasını sağlarsa konunun sınırlandırılması da düşüncelerin derli toplu anlatılmasını sağlar. Yoksa konu dağılır, verilmek istenen mesaj yani ana düşünce açıklığını kaybeder.
Yazılarda kullanılan başlık, metnin temasını sınırlandıran ve somutlaştıran bir göstergedir.

Başlık, okuyucuya neyin, niçin anlatıldığını sezdiren, metnin konusunu kısaca tanıtan, onları yalın ve etkileyici biçimde özetleyen sözdür.


Soyut olan kavramlar (tema), anlatım sırasında bağlam

(yer), kişi, zaman, ifade ve anlatım biçimi ile somut hale getirilir. Anlatıcının tavrı ve amacı da temanın sınırlandırılmasında etkilidir.


Anlatımın sınırlandırılmasında genelden özele doğru gitmeye özen göstermemiz gerekir.
Örnek:

Sanat-edebiyat-roman–psikolojik roman- “Eylül”

Canlı-hayvan-suda yaşayan havyan-balık-kefal
Tema : Kaygı


Yüklə 2,29 Mb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   21




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin