BaşÖRTÜSÜ raporu 2007 Sakarya Başörtüsü Platformu


Mart 2007 - Deen Muhammed: Kur'an saçı ört demez



Yüklə 2,1 Mb.
səhifə14/102
tarix30.10.2017
ölçüsü2,1 Mb.
#22656
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   102

8 Mart 2007 - Deen Muhammed: Kur'an saçı ört demez


Egemen Bağış'ın davetlisi olarak Türkiye'ye gelen W. Deen Muhammed, ilginç açıklamalar yaptı. Geçen sene Türkiye'ye gelerek başörtüsünü kameralar önünde çıkardan Virginia Commonweulth Üniversitesi Öğretim Üyesi Afrika Asıllı Amina Wadud da benzeri görüşleriyle dikkat çekmişti. Müslüman Amerikan Toplumu'nun lideri imam W. Deen Muhammed, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde Sabah'a verdiği özel demeçte, "İslam'ı bilmiyorlar' iddiasında bulundu. ABD'li imam "Kuran, kadınların saçını ya da yüzünü kapatmalarını emretmez. Göğsünü kapatmasını söyler. Dünyadaki birçok imam Kuran'ı bilmiyor" dedi. Muhammed, şöyle konuştu: "Eskiden duvarlı evler yoktu. Eve girip çıkanların yatak odası ya da banyo gibi özel bölgeleri görmemesi için bir kumaş kullanılırdı. Buna hicap denilirdi. Biz bu anlayışın orijinalliğini unuttuk. Kuran'ı unuttuk. Liderlerin dediklerine takıldık. Mısır mitolojisindeki İsis'i takip ediyoruz artık. O bir peçe kullanırdı ve tasmasıyla bir köpek tutardı. Dikkatli olmazsak İsis'in köpeğine benzeyeceğiz."

8 Mart 2007 – “Türbanlılar, çarşaflılar girebilir, ama şapkalı kadınlar giremez”

Cumhuriyet’in “TBMM'de türbanlı kadınların oturumu izlemesine izin verildi, şapkalı kadınlar dışarı çıkarıldı” üst başlığı ile verdiği haberde, “Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle düzenlenen oturumu izlemek isteyen bir grup kadının, yasal engel olmamasına karşın şapkaları olduğu için locadan çıkarıldığı” iddia edildi. Haberde şu ifadeler yer aldı: “CHP'li Arıtman Meclis'te yaşanan söz konusu skandalın Arınç’ın çifte standartlarını gösterdiğini belirterek "Türbanlılar, çarşaflılar girebilir, ama Meclis Başkanı'nın hoşuna gitmeyen kıyafetliler giremez. Bunu anlamış olduk" diye konuştu. Arıtman, şapkalı kadınların Cumhuriyetin kurulduğu yılları ve Cumhuriyet devrimini anımsattığı için Arınç'a rahatsızlık verdiğini söyledi. Bu durumun Türkiye'nin nereye götürülmek istendiğinin göstergesi olduğunu ifade eden Arıtman, "Tehlikenin farkında olalım. Türkiye nereye götürülmek isteniyor? Türk kadını nereye götürülmek isteniyor? Bunu görelim. Meclis'te yaşananlar bunun önemli bir göstergesiydi" dedi. Şapkalı kadınların dışarı çıkarılma gerekçesi olarak “Türban kıyafetle bütünlük içinde, şapka ise aksesuvar” denildiğini anımsatan Arıtman, şöyle devam etti: “O zaman Hollanda Kraliçesi şapkasıyla TBMM'ye nasıl girebildi? Bu, Türk kadınını nasıl görmek istediklerinin, hangi statüde görmek istediklerinin bir göstergesidir.”



8 Mart 2007 – “Türban mesajları”

Milliyet Gazetesi “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Biijent Arınç ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçu'nun 4 Kasım 2007 seçimleri yaklaşırken art arda "türban" mesajları vermeleri dikkat çekti.” diyerek başladığı haberinde “4 Kasım 2007'de yapılması öngörülen milletvekili genel seçimi yaklaşırken, AKP'den türbana yönelik mesajlar artmaya başladı” alt başlığını kullandı. Erdoğan’ın konuşmasında başörtüsü sorununa değinmediği halde “Ne toplum ne de devlet, kadının hukukunu çiğneyecek hiçbir uygulamayı töre haline getiremez” şeklindeki sözleri, Milliyet’te “Erdoğan bu sözleriyle, iktidarda olmalarına rağmen türban konusunda adım atamamakla eleştirilen hükümetinin aynı hassasiyetleri koruduğu mesajını verdi.” şeklinde yorumlandı.



9 Mart 2007“Tek kriter 'eş'in başının açık olmasına indirgeniyor”

Doç. Dr. Zeynep Dağı, Zaman’ın Yorum sayfasında “Cumhurbaşkanlığı seçimi: 'Eş'e göre makam tahsisi” başlığıyla bir makale yayınlayarak görüşlerini şöyle ifade etti: “Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili tartışmalar irdelendiğinde belki de ilk kez 'kadın' olgusunun neredeyse tek başına belirleyen bir etki kazandığı görülmekte. Bu etkinin kadının gücüne ve hakkına yapılan vurgudan değil, bizzat rejimi koruma refleksinden kaynaklanması, kadın haklarına bakıştaki 'ikircikliği'n somut kanıtıdır. Bir yanda kadın haklarının bayraktarlığını yaparak çağdaş görünüm sunanlar, öte yandan kadını şekil şartlarına göre toplumsal ve siyasal sürecin dışına itmekte bir sakınca görmeyenler. Bu bağlamda, cumhurbaşkanlığına aday olacak kişilerin yeterliliğinin değil, 'eş'lerinin başının açık olup olmamasının tartışılması da, kadının bu konuya çirkin bir şekilde alet edilmesine neden olmaktadır. Ayrıca, adayın 'eş'inin 'başörtüsüne' endeksli bakış açısı seçim sürecini daha baştan 'irrasyonel' hale getirmektedir. 'İşe göre adam' ilkesini öne çıkarmak gerekirken, seçim tartışmalarında görüldüğü gibi 'eşe göre makam' tahsis etmek her türlü mantığa terstir. Bu mantıkta hem kadın hakları ihlal edilmekte, hem de 'eş'in konumuna göre görev biçilmesi seçim sürecine ve adaylara da zarar vermektedir. Demokratik kuralların işlediği Batı toplumlarında, parti mekanizmalarında ve seçim süreçlerinde kadın ya da erkek o görevi yapacak 'birey'ler ön plana çıkar. 'Eş'e göre konumlanmış bir perspektifin, aday olacak 'birey'in yetkinliğini ve gücünü sıfırlayan bir anlayışı dayattığı dikkatlerden kaçmamalıdır. Rejimi koruma refleksi rasyonel düşünme ve tartışmanın önüne geçerek, cumhurbaşkanı olabilecek adaylarda seçilebilmenin tek kriterini 'eş'in başının açık olup olmadığına indirgeyebilmekte.”


10 Mart 2007 - Başörtüsü Platformları Eylemleri

Sakarya Başörtüsü Platformu, 78. eyleminde başörtüsü yasağı ve CHP zihniyetinin yasakçı tavrı sert ifadelerle eleştirilirken, “28 Şubat sürüyor, tehlikenin farkında mısınız” yazılı dövizler açıldı. Kocaeli’deki 99’uncu eylemde “Türk  Silahlı Kuvvetleri    birimlerine  girişte  başörtü  ile giriş  yasaktır. Eşi başörtülü  diye bir çok  asker  meslekten men edilmiştir. Meslekten atılan bu  kişilerin  herhangi  bir  kamu kurumunda  çalışmasına  dahi  izin  verilmemiştir.” denildi. Ankara’daki 57’nci açıklamada özgürlük için mücadeleye mesajı verildi. Van’da 28’inci, Akyazı’da ise 5’inci eylem yapılarak “Türkiye de halen kanayan yara misali eğitim hakları ellerinden alınan başörtülü öğrenciler ve kamudan men edilip hayatları kararan kadınlarımızın mağduriyetlerini gidermek için adım atmayanları iktidarları uğruna darbeci zihniyetle başörtüsü yasağını devam ettirmekte ısrar edenleri de kınıyoruz.” ifadeleri kullanıldı.


10 Mart 2007 – “Başındaki o acayip kaplamayı çıkarmasını rica ediyoruz”

Başbakanlık İnsan Haklan Danışma Kurulu İzmir Barosu Temsilcisi Av. Sabri Kurt, Cumhuriyet Gazetesi’nde yer alan ve “Cumhurbaşkanlığı Sorunu” başlığını taşıyan yorumunda, Başbakan Erdoğan’ın olası adaylığını çeşitli nedenlerden ötürü “sindirilemez” şeklinde değerlendirirken, sorunun başörtüsüne ilişkin boyutu hakkında ise şu satırları kaleme aldı: “Cumhurbaşkanı eşinin kılık kıyafetini önemseyen de önemsemeyen de vardır. Ancak Kadın Haklan Koruma Demeği Genel Başkanı Sayın Gönül İşler, başbakan eşinin özellikle uluslararası toplantılarda ve yurtdışı gezilerde bu kıyafetlerle Türk kadınını temsil etmeye kalktığına dikkat çekerek ‘Kendisinin kıyafetlerinden çağdaş Türkiye Cumhuriyeti kadınları olarak utanıyoruz. Başındaki o acayip kaplamayı çıkarmasını ve çağdaş, bük Türkiye'ye yakışır bir şekilde giyinmesini rica ediyoruz’ diyor. Cumhurbaşkanı eşinin kılık kıyafeti Türkiye'nin imajını yansıtır. Bu kıyafet, çağdaş Türk kadınını utandıracak bir kıyafet olmamalıdır.”



11 Mart 2007 – “Kıyafetler zenginliktir”

Boğaziçi Üniversiteliler Mezunları Derneği'nin genel kurul toplantısına katılan TBMM Başkanı Bülent Arınç “Giyimlerimizle, kuşamlarımızla, inançlarımızla, etnik farklılıklarımızla; her birini zenginlik olarak görüp, bunların toplumda yaşamasını arzu eden insanlarız, Buna, Türkiye'nin ihtiyacı var” dedi. 8 Mart Dünya Kadınlar Gü-nü'nün her yerde kutlandığını hatırlatan Arınç, karşılaştığı bir olayı şöyle anlattı: “Öylesine çarpıcı fotoğraflar vardı ki. Birçok hanımefendi Atatürk'ün büstüne veya heykeline çelenk koyuyorlardı. Başörtüsüyle bu çelengi koymak isteyen hanımefendiye karşı ne kadar haşin, ne kadar korku ve endişe dolu bakışlar vardı bazılarında, Türkiye adına üzülmemek mümkün değil…”



11 Mart 2007 – “Türban özgüven veriyor”

Almanya'da yaşayan türbanlı Türk kadınlarına ilişkin araştırmasında, kadınların yüzde 87'sinin, başörtüsünün kendilerine özgüven kazandırdığını düşündüğü sonucu çıktı. Türban takan kadınların yüzde 11'i şeriat rejiminden yana olduklarını belirtti. Almanya'da başörtüsü takan 18-40 yaş arası 315 Türk kadınına, "Bir Simgenin Örtüsünü Kaldırmak" adıyla uygulanan araştırmaya göre; kadınların yüzde 97'si, örtünmeyi dini bir görev olarak görüyor. Yüzde 31 oranında kadın dini kurallara tamamen uyduğunu, yüzde 11 ise kısmen uyduğunu belirtti. Kadınların yüzde 42'si, insanların Tanrı önünde eşit olmadığını düşünüyor. Ankete katılan türbanlı Türk kadınlarının yüzde 43'ü yüksek okul mezunu. Araştırma, kadınların daha çok annelerinin etkisinde kalarak başörtüsü taktıklarını da ortaya koydu.” (Akşam)



14 Mart 2007 – “Asker kaygısı”

Mehmet Ali Kışlalı, Radikal’de yayınlanan haftalık köşe yazısında, ‘Cumhurbaşkanlığı seçiminin askeri çeşitli sebeplerden dolayı kaygılandırdığını’ iddia etti. Kaygıları emekli generallerin yorumlarından aktarmalarla yazısına taşıyan Kışlalı, konunun başörtüsüyle ilgili bölümünde şunları yazdı: “Çankaya'ya eşi türbanlı bir cumhurbaşkanının çıkmasının yaratacağı sorunlar, bu konuyu küçümseyen kimi çevrelerce, yok farz edilmiştir. Bu 'Cumhurbaşkanı eşinin türbanlı olmaması yasalarda yazmıyor' diyenlerin ne denli bir aymazlık içinde olduklarını geçen hafta bir başka eski Genelkurmay Başkanı, Doğan Güreş hatırlattı. “Türbanlı cumhurbaşkanı eşinin bulunacağı Çankaya'da hiçbir resmî kabule asker katılmaz” dedi. Yüksek yargı gibi birçok kurum yetkilisinin de katılmayacağını hatırlattı. Böyle bir durumun yaratacağı neticenin ise 'kaos' olacağını söyledi.”



Yüklə 2,1 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   102




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin