İstanbul ansiklopediSİ



Yüklə 5,06 Mb.
səhifə64/76
tarix04.01.2019
ölçüsü5,06 Mb.
#90131
1   ...   60   61   62   63   64   65   66   67   ...   76

Hakkı GÖKTÜRK

i

FERlD EFENDİ '(Salâcı Zâkir) — Geçen asır sonlarında ve asrımız başında yaşamış ve gür sesinin güzelliği ile tanınmış bir müezzin ve Zâkir; Hasköy'de Kumbarahâne Camii-nin müezzinbaşısı idi, ayrıca Eyyubsultan Camii Kebirinin salâcısı idi; 1915 de vefat etti, Eyyubsultan da defnedildi.



Bibi.: S. N. Ergim, Türk Musikin Antolojisi, II.

FERİD EFENDİ (Şekerci) — Asrımız başlarında Sirkeci'de Hamidiye Caddesinde namlı bir şekerci - dondurmacı; 14 Temmuz 1903 tarihli Tercemânı Hakikat Gazetesinde şehir haberi şeklinde şöyle bir ilânı vardır:

"Hayli zamandan beri san'atmda mehâ-ret ve mesleğinde istikaameti ile umumun teveccühünü kazanmış Sirkeci'de Hamidiye Caddesindeki Şekerci Ferid Efendi bu yaz mevsiminde de taze meyvalarm nefaset ve güzel kokularını muhafaza ederek şehrimizde misli bulunmayan alaturka ve alfranga dondurmalar yapmaktadır. Ferid Efendi şehrimizin bütün dondurma sanatkârları ile her an müsabakaya hazır olduğunu söylemektedir".

Reşid Hâlid GÖNÇ

FESİD EFENDi (Şeyh) — Geçen asır sonları ile asrımız başında yaşamış Sâdiye tarikatı şeyhlerinden, şâir; 1283 (M. 1866-1867) de Yunanistan'da Yenişehir Fenel kasabasında doğdu; oradaki Sâdiye Dergâhı şeyhi Meh-med Vehbi Efendinin oğludur; 1297de (M. 1880) Yenişehirin Yunanlılar tarafından işgaa-linde babası ile birlikte izmir'e hicret etti, 1300 de (1882-1883) babasının ölümü üzerine kız kardeşi Sâdiye Hanımla birlikde istanbul'a geldi ve Üsküdar'da yerleşdi, medrese tahsilini ta-

mamladı, 1313 de (1895-1896) Selânige gitti, orada sürgün olarak bulunan babasının hâlifelerinden Şeyh Yahya Efendiden hilâfet aldı, İstanbul'a döndükten az sonra Üsküdar'da Hallaç Baba Sâdiye Dergâhı şeyhliğine tâyin edildi, 1326 da (1908) vefat etti ve dergâhın hazîresine defnedildi, Hallaç Baba Tekkesi şeyhliği kız kardeşi Sâdiye Hanımın oğlu ve o tarihde 7 - 8 yaşlarında bir çocuk olan edebiyat muallimi, şâir ve edebiyat tarihi yazarı, biyograf Sâdeddin Nüzhet Ergun'a kaldı (B. : Ergun, H. Sâdeddin Nüzhet, cilt 9, sayfa 5178). S. Nüzhet dayısı için: "Muhitinde çok sevilmiş bir merdi kâmil idi" diyor.

(Beyitler)

Dönerse âşıksn halvetgehinden oî köçekzâda Nevası bi karârın tîz çıkar evci semasından Hîsârı aşkını sinemde rengin eyle ey şehnaz Kerem kıl mâyei can tâhir olsun mâsivâsından

Bibi.: M. K. İnal, Son Asu- Şâirleri.

FERİD HİKMET — Ingilizleşmiş bir istanbullu Türk; hayatı hakkında aşağıdaki satırları 3 Ağustos 1963 tarihli Hürriyet Gazetesinden alıyoruz:

"istanbul Lisesi mezunu milyoner ingiliz


iş adamı Ferid Hikmet 24 tonluk özel yatı
Janet Susan ile istanbul'a gelmişdir. 1936 yı
lında liseden mezun olarak ingiltere'ye tahsile
giden ve sonra orada iş hayatına atılıp yerle
şen Ferid Hikmet'in üç lokanta, kahvehâneba-
rı vardır; 45 yaşında olup Elizabeth adında bir
ingiliz kızı ile evlenmiş, ondan dört çocuğu ol-
muşdur: 19 yaşında Nesrin, 15 yaşında Richard
(oğlan), 10 yaşında Janet ve 7 yaşında Susan;
küçük yatı ile Fransa'yı nehir ve kanallar yolu
ile geçerek Akdenize inen Ferid Hikmet o ka
dar Ingilizleşmişdir ki Haber Ajansı muhabiri
ne: "Yazık ki dışarda gereği gibi tanınmıyor
sunuz" demişdir. Bürhaneddin OLKER

FERİD İBRAHİM BEY - istanbul'un, dolayısı ile Türkiye'nin, günlük olaylar üzerine resimler çekmiş ilk gazete, basın fotoğrafçısı; ondan önce resimli gazete ve dergilere fotoğrafhanelerden tedârik edilen bina, gemi, manzara resimleri, portreler, ve Avrupa basınından alınan bâzı vekaayi resimleri konulurdu. Ferid ibrahim Beyin ilk resimleri "Tasviri Efkâr" gazetesinde ve "Serveti Fünun" gazetesinde çıkmışdır; hayatı hakkında bilgi edinilemedi.



"Rx^v'

FEEIDÎYE CADDESİ

- 5676 ~


İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

- 5677 -

FEEİD PAŞA




FEEİDlYE CADDESİ - Bsyoğlun'da Tak-sim'in Sehidmuhtarbey ve Kocatepe Mahallelerinin sınır yoludur; Taksim Sokağı ile Yeni-kafa Sokağı arasında uzanır. Şehidmuhtarbey Mahallesinin Çamdalı, Fârâbi ve Âşıklar sokakları ile kavuşakları vardır. Canbazoğlu Sokağı ile dörtyol ağzı yaparak kesişir (1934 Belediye S. R. pafta 19/147 ve 149). Taksim Sokağı tarafından gelindiğine göre bir araba rahat geçecek genişlikde ve paket taşı döşeli olarak başlar. Ahşap ve kagir evler ve beşer altışar katlı kârgir apartımanlar arasından geçer. Canbazoğlu Sokağı kavuşağından sonra yokuş aşağı inerek Yenikafa Sokağına bağlanır.

Bir çarşı boyudur, 11 oto parçacısı, l cuntacı, l motorcu, l akümülâtörcii, 2 oto tamircisi, l oto kilidcisi, l camcı, l yaycı, l sportoto ve tekel bayii, l ithalât toptancısı, l kuyumcu,



  1. pantaloncu, l eczâhâne, l lokanta, 2 bakkal,

  2. manav, 2 kahvehane, l marangoz, 3 kundu
    racı, 2 esvab temizleyici, l tuhafiyeci, l berber,
    l yorgancı, l karyolacı, l karyola tamircisi, l
    soba ve bisiklet tamircisi vardır. Kapu numa
    raları l -141 ve 2 -142 dir (Haziran 1988).

Hakkı GÖKTÜRK

FEEİD PAŞA (Abdülhamid) - Geçen asrın aydın vezirlerinden; 1814 de istanbul'da



Abdülhamid Ferid Paşş.

(Resim: S. Bozçalı)

doğdu; deri tüccarlarından Mustafa Efendi adında bir zâtın oğludur. 1828 -1830 arasında kâtiblik ile Bâbıâliye girdi. Yazısı o kadar güzel idi ki pâdişâha arz edilen tezkireler ona yazdırıldı ve 1841 de devrin pâdişâhı Sultan Abdül-mecidin dikkatini çekdi, mabeyin üçüncü kâtib-liği ile saraya alındı, 1848 de ikinci kâtib, 1849 da da mabeyin başkâtibi oldu. 1854 de Said Paşa'nın valilik fermanım götürme vazifesi ile Mısıra gönderildi ve İstanbul'a yeni Mısır valisi ile birlikde döndü. Kendisine aşın güven ve muhabbet gösteren pâdişâh ahvâli âlem üzerinde aydınlatması, o sırada sadırâzam bulunan Mustafa Reşid Paşa tarafından hoş görülmedi, bu ünlü vezirin kanaatince, hükümet işleri hakkında pâdişâha, ancak sorumlu olan sadırâzam bilgi verebilirdi, bir saray başkâtibinin bu işlere karışması doğru değildi; Mustafa Reşid Paşanın ısrarlı isteği üzerine: "Ferid Efendişeni benden ayırıyorlar'." diyen Sultan Abdül-snecid tarafından 1855 de mabeyin başkâtipliğinden azledil, fakat nişan ve paşalık ile taltif edilerek Seraskerlik müsteşarlığına tâyin edildi. 1861 de Sultan Abdülazizin cülâsunun tezine müsteşarlık üzerinde kalmak üzere Masârifâtı Askeriye Nazırlığına tâyin 1863 de bir ramazan akşamı pâdişâh Serasker Kapusuna iftara gelmişdi, maiyeti erkânından Yaver Paşa, pâdişâhın orada bulunmasından istifâde ile kaba bir dil ve tavırla maaş alamadıklarından şikâ-yetde bulundu ve maaşının ödenmesini istedi, Ferid Paşa: "Paşa.. Paşa!.. Ben askerin yiyeceğini güçlükle temin ediyorum, para yok, def ol!" diye bağırarak Yaver Paşayı müsteşarlık makamından kovdu, kendisi de o aada her iki vazifesini terkederek ayrıldı. Aynı yıl içinde Meclisi Vâlâ âzası, Evkaafı Hümayun nâzın, 1865 de tekrar Meclisi Vâlâ âzası oldu; 1866 da Âdile Sultanın kethüdâlığına tâyin edildi, ikinci defa Evkaf Hümâyun nazın, 1868 de yeni kurulan Şûrayı Devlete âza oldu. Sultan Aziz sadırâzam Âlî Paşaya sormadan Ferid Paşayı sadâret müsteşarlığına tâyin edince, Âlî Paşa da müsteşarlığı kaldırdı, Dahiliye Nazırlığını ihdas etti ve bu nazırlığa de Şirvânizâde Rüşdi Paşayı tâyin ederek Ferid Paşayı açıkda bırak-dı. Fakat 1869da Divânı Ahkâmı Adliyede mahâkimi nizamiye reisliğine tâyin edildi; 1871 de Valide sultan (Pertevniyal Sultan) Kethüdası oldu, bu vazifesine ilâveten Hazînei Hassa nâzın ve az sonra da Mabeyin Müşürü (Saray Marâşali) oldu; Jbu suretle tamamen saraya iri-

tisab etmiş oldu. Hükûmetde kısa bir zaman da Bahriye Nazırı vekilliği yapdı. 1875 de vefat etti ve Sultan Mahmud Türbesi naziresine defnedildi.

Gaayet dürüst, zekî, iş yapmasını bilir, edib bir zât idi. Sadâret mektubculuğunda bulunmuş Lebib Efendinin kızı ile evlenmişdi. (B.: Lebib Efendi); yüksek mevkilerde bulunmuş izzettin, Sadettin ve Şadan adında üç oğlu ve bir kızı olmuşdur; Damad Şerif Paşa kızının, asabiye mutahassıslarından Dr. izzettin Şadan da en küçük oğlu Şadan beyin oğullarıdır.

Bir gün kâhyalığını yapdığı Pertevniyal Sultan ile hasbihalde bulunurken sözü Mahmud Nedim Paşanın sadırâzamlığma getirmiş, milletin sevmediği bir adamın padişah tarafından tutulmasını tenkid etmiş: "Ahvâlin gidişini beğenmiyorum., maazallah pâdişâhımızın taht-dan indirilmesine kadar varabilir.." demişdi. Harem ağaları anlatmışdır, Sultan Azizin taht-dan indirildiği gün, Dolmabağçe Sarayından Topkapusu Sarayına nakledilmek üzere kayığa binileceği sırada Pertevniyal Sultan: "Ferid Paşa.. Ferid Paşa!., başını kaldır da gör, dediğin oldu!.." diye bağırmışdı.

FEEİD PAŞA (Ali) — "Osmanlı imparatorluğunun son devrinin siyâset hayatına atılmış askerlerinden; Mısırlı Prens Mustafa Fâzıl Paşanın mühürdarı Ali Necib Efendinin oğludur; 1860 da Kahire'de doğdu, ailesi soyca istanbulludur; 1879 da Mühendishâneden topçu zabiti olarak diploma aldı .1909 inkilâbmda Divânı Harb âzâlığı, sonra Topçu Dâiresi reisliği, Selânikde vali vekilliği yapdı. Mahmud Şevtket Paşa ile arası açılarak önce Diyârıbe-kire gönderildi, sonra emekliye ayrıldı. (Itti-hadcılarm muhâliflerindendi, fakat siyasî bir partiye girmemişdi); 1919 da yakın arkadaşları ile "Sulh ve Selâmet Fırkası" m kurdu ve bu fırkanın genel sekreteri oldu. (Millî Mücâdeleye şahsen katılmadı, fakat partisinde fikren muzâharet etti, istanbul'daki gizli teşkilât ile yakın temasları oldu, babadan kalma servetle zengin adamdı, Anadolu'ya geçen gençlere yardımda bulundu); Tevfik Paşa kebine-sinde harbiye nazırlığı yapdı, yine harbiye nazırı olarak Dâmad Ferid Paşa kabinesine girdi, (bir yumuşatıcı kişi olarak alındığı bu kabinede) Millî Mücâdeleye taraftarlığını açıkça beyan etti, çekilmeye mecbur oldu. (Atatürk'ün şahsi teveccühünü kazanmış bir zât idi);

1937 de Göztepe'deki köşkünde fevât etti" (1. Alâeddin Gövsa, Türk Meşhurları).

FEEİD PAŞA (Avlonyalı Mehmed) —

ikinci Sultan Abdülhamid devri sonlarında sadırâzam olmuş , memlekete hizmeti ve iyi kişi olarak tanınmış vezirlerden; 1852 de Yanya'da doğdu, Avlonyalı Mustafa Paşanın oğludur, Avlonyanın çok eski hanedanı olan Vlora âile-sindendir, ki Ferid Paşanın oğulları Türkiye'de soyadı kanunu çıkdıkdan sonra Vlora soy adını almışlardır. Tahsilini Yanya'da yaptı. Giridde Kandiye ve Hanya mutasarrıflıklarında bulunan babasının yanında ve o devrin ünlü kumandanı Gazi Osman Paşanın yanında kâtiblikde bulundu; bir ara adliye müfettişi, İstanbul istinaf Mahkemesi âzası, uzunca bir zaman Şûrayı Devlet âzası oldu; dört sene - kadar Konya Valiliği yapdı ki o zamana kadar su sıkıntısı çeken Konya şehrine Çayırbağı Suyunu getirtti, Konya'da adı hâli rahmetle anılır; bir de halı sergisi açdırmışdır ki Türkiye'de bir iş konusu üzerinde açılan ilk sanat sergisidir.-1902 de Said Paşanın yerine sadırâzam oldu ve 1908 inkılâbından birkaç gün öncesine kadar bu mevkide kaldı; doğru ve temiz adam olduğu için, meşrûtiyetin ilânında ayan âza-lığma tâyin edildi. Bir ara izmir Valiliğinde bulundu, dâhiliye nazırlığı, bir devre de Ayan



Avlonyah Ferid Paşa

(Resim: S. Bozcalı)



FEE1D PAŞA

- 5618 -


İSTANBUL

ANSIKLOPEDİSİ

5679 -

FEEİDUN (Acem)




Meclisi reisliği yapdı; Türkiye henüz Birinci Cihan Harbine girmemişdi ki 1914 de tedavi için gittiği İtalya'da Sam Remolda vefat etti, ecdadının memleketi Avlonya'da defnedildi. Fransızca ve Rumca belirdi.

Bibi.: İ. A. Gövsa, Türk Meşhurları.

FEKİD FAŞA (Dâmad) — Son Osmanlı Pâdişâhı Altıncı Sultan Mehmed Vahidüddine beş defa sadırâzamlık yapmış ve tarihimize vatan hâini kara damgası ile geçmiş bir vezir (B. : Mehmed Vahidüddin VI. Sultan); Bahriye Nezâreti müsteşarlığında bulunmuş İzzet Efendi adında bir zâtin oğludur, 1853 de İstanbul'da doğdu, hususî tahsil gördü, Hâriciye mesleğine girdi; Berlin, Petersburg ve Londra sefaret kâtibliklerinde bulundu; Londra'da iken Bombay başkonsolosluğu tâyini üzerine yeni vazifesini kabul etmeyerek İstanbu'a geldi.

İstanbul'a döndüğü 1885 -1886 arasında 32 - 33 yaşlarında gaayetle yakışıklı bir genç adamdı. ,

1886 da Sultan Abdülmecidin kızı, devrin pâdişâhı İkinci Sultan Abdülhamid ile istikbâ-

Damad Ferid Paşa

(Resim: S. Bozcalı)

lin pâdişâhları Beşinci Sultan Mehmed Reşad ve Altıncı Sultan Mehmed Vehidüddinin kız kardeşleri ve Samipaşazâde Necib Paşa'dan dul kalmış Mediha Sultanla evlendi; rivayet edilir ki bu dul sultan kendisine âşık olmuşdu.

Dâmad oldukdaıı sonradır ki evvelâ Şûrayı Devlet (Danıştay) âzâlığma tâyin edildi, iki sene sonra da kendisine vezirlik (paşalık) verildi.

İkinci Sultan Abdülhamid devrinde Mediha Sultana tahsis edilmiş Balta Limanındaki muhteşem sahil sarayda (zamanımızda Kemik Hastalıkları Hastahânesi olan bina) bir kibar zengin hayatı sürdü, vehimleri ile tanınmış pâdişâhı tahrik etmemek için yirmi yıl gibi uzun bir zaman siyâsetle meşgul olmadı.

1908 de meşhuriyetin ilânı üzerine Ayan Meclisi (Senato) âzâlığma tâyin edildi. Ayanda nüfuzlu bir sîmâ olarak İttihad ve Terakki Fırkasına karşı muhâlefetde bulundu, öylesine ki muhalif partilerin en kuvvetlisi olan Hürriyet ve İtilâf Fırkası Dâmad Ferid Paşayı liderleriymiş gibi gördü. İşte bu muhalefetidir ki kendisine kâzib bir şöhret kazandırdı. Aslında hiç de zekî olmayan, ciddî bir tahsilden mahrum, diplomat görgüsünden mahrum, fakat uzun boyu ile yakışıklı, çok düzgün konuşur ve gaayetle şık giyinir bir dâmad paşa idi. Osmanlı Devleti ve müttefikleri ağır şekilde yenilince İttihad ve Terakki Fırkası erkânı memleketi o felâketli devirde yüz üstü bırakıp yurd dışına kaçınca Türkiye'yi gaalib düşmanlar karşısında temsil edebilecek en kuvvetli bir kişi olarak görüldü. Fakat 1919 ile 1920 arasında beş kabine kuran Dâmad Ferid Paşa takib ettiği zelil poletika ve Anadolu'da başlayan millî mücâdeleye karşı hasmâne hareketi ile tarihimizde vatan hâini olarak anılacak kadar kara bir hâtıra bırakdı. İcrâatını şöylece toplayabiliriz:

ilk Kabinesi, 4 Mart 1919 -16 Mayıs 1919, 2 ay 13 gün sürdü: 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütârekesi ihlâl edilerek. İttihadcıların yüz üstü bırakdığı Türkiye'de Ahmed İzzet Paşa'dan sonra ikinci kabineyi kurmuş olan Tev-fik Paşa zamanında 13 Ekim 1918 de düşman filoları İstanbul'a geldi ve yurdumuzun yer yer işgaaline böylece başlanmış oldu. 21 Aralık 1918 de Meclisi Meb'usan dağıtıldı. 8 Şubat 1919 da da Balkanlardaki düşman orduları başkumandanı Fransız maraşali Franchet d'Esperey bir operet sahnesinde cihangir tas-

lağı tantanası ile zafer alayı tertib ettirerek İstanbul'a girdi. İttihadcılarla millî duyguları coşkun aydınlar ittihadcı damgası vurularak kaafile kaafile tevkif edildiler. Bu tevkifler Ferid Paşa zamanında en geniş ölçüsünü buldu. Doğu Anadolu'da türedi bir ermeni devleti kurma hayâline kapılmış gaalip itilâf devletlerine karşı sempatik görünme ahmaklığı ile Birinci Cihan Harbi içinde sözde ermeni kıtaalinin suçlularından biri olarak Divânı Harbe verdirt-tiği mâsurn ve mazlum Yozgad mutasarrıfı Kemal Bey Bayazıd Meydanında asılarak îdam olundu. Böyle bir hükümetin bulunduğu devirde Kars ermeniler> Ardahan gürcüler Antalya İtalyan'lar ve nihayet 15 Mayısda İzmir Yunanlılar tarafından işgal edildi. İzmir'in işgali faciası karşısında istifaya mecbur kalarak ikinci kabinesini kurdu.

İkinci Kabinesi, Mayıs 1919 - 20 Temmuz 1919. 2 ay 2 gün sürdü:

İstanbul hükümeti hiçe sayılarak tevkif edilmiş olan İttihadcılarla vatan perver Türk aydınları İngilizler tarafından alınıp Malta'ya götürüldü. Osmanlı Devleti Paris'de sulh konferansına davet edildi, Parise Tevfik Paşa başkanlığında bir heyet gönderildi, fakat bu asil devlet adamı: "Bu sulh şartları müstakil bir devlet anlamı ile bağdaşamaz" diyerek müzakereye girişmedi, İstanbul'a döndü. Bunun üzerine sadırâzam Ferid Paşa sulh murahhas heyeti başkanlığına kendisini tâyin ettirdi, Parise gitti, budalaca hazırlanmış bir muhtıra verdi, adetâ uşak azarnâmesi gibi bir cevab alınca İstanbul'a döndü ve sadâretten istifasını verdi Kabineyi kurma vazifesi tekrar kendisine verildi.

Üçüncü Kabinesi, 21 Temmuz 1919 - 30 Eylül 1919, 2 ay 11 gün sürdü:

21 Eylül 1919 da Aznavur Ahmed Paşa adında bir gayri türkün kumandasında "Ku-vâyi İnzibatiye" adı altında derme çatma çapulculardan mürekkeb çetelerle Anadolu'daki millî kuvvetleri dağıtma teşebbüsüne yeltendi. Kabinesinin şeyhülislâmı Dürrizâde Abdullah Efendiden Mustafa Kemal Paşa ile arkadaşlarının idamları fetvasını aldı, ve kendi hükû- -meti adına da bir vatan ihaneti vesikası olan bir beyanname yayınladı. Ve sonra hacil ve rezil istifaya mecbur oldu.

Ferid Paşa'nın yerine sadırâzam olan Ali Riza Paşa zamanında mebus seçimi yapıldı, 12 Ocak 1920 de İstanbul'da toplanan meclis Misâkı Millîyi kabul ve ilân etti. Galib düşmanların ağır baskısına dayanamayan Ali Riza Paşa istifa etti, Salih Paşa sadırâzam oldu. 16 Mart 1920 de İstanbul düşman devletler tarafından fîlen askerî işgal altına kondu. Salih Paşa da aynı tazyik karşısında istifa edince Ferid Paşa dördüncü defa sadırâzam oldu.

Dördüncü Kabinesi, 5 Nisan 1920-30 Temmuz 1920, 3 ay 25 gün sürdü:

11 Nisan 1920 de Misâki Millîyi kabul etmiş olan son Osmanlı Meclisi Meb'usamnı dağıttı. Anadolulda Yunan işgali genişlemeye başladı. Trakya Yunanlılar tarafından tamamen işgal edildi. Dâmad Ferid Paşa kabinesindeki bâzı nazırların kendisine muhalif bir cebhe alması üzerine istifa ederek beşinci ve son kabinesini kurdu.

Beşinci Kabinesi, 31 Temmuz 1920 - 17 Ekim 1920, 2 ay 17 gün sürdü:

Parise gönderdiği Hadi Paşa başkanlığındaki murahhaslar heyeti 10 Ağustos'da meş'-um Sulh Muahedesini imzaladı.

Ankarada'ki Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin meşruiyetini kabul etme durumunda kalmış olan itilâf devletleri Ferid Paşanın İstanbul Hükümeti başından çekilmesini bir zaruret olarak gördüler ve Dâmad Ferid Paşa istifa etti, istifa ile de kalmayarak Türkiye'den ayrılıp Almanya'da Karlisbad'a gitti. Büyük zaferden sonra habersizce istanbul'a döndü, ailesini de alarak tekrar yurd dışına, Fransa'ya gitti, 6 Ekim 1923 de Niş yakınlarında bir villâda öldü.

FEKİDUN (Acem) - "Hünsâ: Kendisinde hem erkeklik hem de dişilik alâmeti mev-cud kimse" (lügat); zamanımızda bu alâmetlerden biri buluğ çağında üstün gelişme gösterince ameliyat ile asıl cinsiyetini bulabilmekte, kız biline gelirken oğlan, oğlan zan edilirken kız olabilmektedir. İstanbul'da bu yolda ilk ameliyat 1945 yılında 16 yaşında Feride adında İranlı bir kıza yapılmış ve ameliyat sonucu erkek olan bu kıza Feridun adı verilmiş-dir. Hal tercemesi tesbit edilemedi.

Burhâneddin OLKER



FERİDUN (Feshaneli)

- 5680 -


İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

- 5681 -


FERİDUN PAŞA (Nişancı Ahraed)



Acem Feridun

(Fotoğrafından S. Bozcalı eli ile)



FERİDUN (Feshâneli) — Geçen asır sonlarında Defterdarda Feshâne Fabrikasında gaayet yakışıklı bir delikanlı idi! Üsküdar'lı ve Üsküdar mescidlerinden birinin imamının oğluydu; zan ederim ki fabrikadaki işi boyacılık idi; bir medrese kapusundan adım atmadığı halde babasının ısrarı ile sokakda softa kılığında dolaşırdı; 1909 da otuz yaşlarında idi ki Otuz bir Mart Vak'asından sonra ihtilâlci askeri yakalandıran yobazlardan biri şübhesi ile tevkif edilmiş, Divânı Harbde fabrikadaki ustalarının şefkaati ile yakasını güçlükle kurtar-mışdı

Âşıkaane yazılmış manzumelerde her mısraın baş harfleri manzumenin matufunun ismini veren ve Fransız'ların "Akrostij" dedikleri, edebiyatımıza da onlardan taklid ile geçmiş olduğunu sandığım o tarzda ilk manzume Üsküdarlı kalender halk şâiri Âşık Râzi tarafından bu Feshâneli Feridun sânında yazılmışdır; üç beyitlik manzume şudur:



"Fe" "Rı"

"Ye" "Dal"

Feshâneli Üsküdarın bir şûhi şehlevendi Rumuz ile naklolundu anın nâmı bülendi

Yeri işte her satırın baş tacıdır o dilber Dalfesli ol şehbazımın yokdur misli m enendi

"Vav" Vallah billah bıçkınların serverisin efendim "Nün." Ne hoş geçdi boynuma bak kara zülfün

kemendi,

Akrostiş Feridun isminin arab asıllı türk


harfleri ile yazılışına göredir. Fakat Âşık Râ-
zi'nin tasviri hakikatden uzakcadır, Feridun
dalfesli değil, fesine softa tarzı dülbend sa
rardı, sonra gencin bıçkınlığı da yokdu, pek
uslu edebliydi. Vâsıf H,ç

FERİDUN (Haıraırkâr) — Geçen asır sonlarında yaşamış bir fırın uşağı ve Aksaray'da "Oğlanşeyh Tekkesi" diye meşhur Kaadirî Tekkesinin dervişlerinden; 1885 ile 1890 arasında 20 - 25 yaşlarında erkek güzeli zeberdest bir delikanlıydı; esmer çehresine başkaca halâvet vermiş zülüf gibi bir sakal, uzun saçları, ve ince uzun boyu ile zikir halkasındaki kendine has edası, tavrı, cezbesi, tekkelerde âyin seyrine meraklı istanbul halkı arasında Hamurkâr Fe-ridunu bir şöhret yapmışdı; fırından ayağını çekmiş, tekkede yerleşmiş, o tarihlerde §eyh olan Hüsnü Efendinin gaayetle makbul uşağı olmuşdu; efendinin çubukdarı, kahvecisi, fener çekeni ,dellâki, musahibi hep o Hamurk-kâr Feridun idi. Devrin büyük kalender şâiri Üsküdar'lı Âşık Râzi tarafından şu kıt'alarla övülmüşdür:



Hamurkâr Feridun fetâyi ferîd İsmail Mâşûkî râhinde berîd Cezbeî aşkını vermiş o şaha Serveri hûban o sultân: şehîd

Bakın Hamurkârın açık bahtına Oturmuş Hüsnî'nin gönül tahtına Don paça nîm üryan mühmel dilberin Alkış tuttu canlar saltanatına

El ayak kınalı şeyh köçeği şah Şahın ayakları şeyhe bûsegâh Âferinler o postnişin sultana Sırrı aşkdan şahı eylemiş agâh

Nasıl benzetmeyem koçan sünbüle Ey Râzi ey âşık düşün bir hele Yoğurur eşbehim nâni azîzi O dilber müşekkel ayaklar ile

Şulesi eylemiş dergâhı lebrîz Mâşûkî Şehidle doğmuşdur ikiz Cezbeli pelenkdir zikre girdikde • Meydânı muhebbet çenginde pervîz

Hayatı hakkında başka bilgi edinilemedi (B. : Oğlanşeyh Tekkesi; ismail Mâşûkî, Şeyh).

Bibi.: Vâsıf hiç, not; Râzi evrakı metrukesinde defter.

FERİDUN (Yangıncı) — Kabir taşı kitabesinden anlaşıldığına göre yirmibeş yaşında, herhalde bir cinayetle suçlanarak idam edilmiş bir tulumbacı. Yakışıklı da olduğu kaydedilen delikanlının iftiraya" kurban . olduğu yazılıdır. Taş, genç ve güzel tulumbacının ölümünden yirmi sene sonra konmuşdur ki kendisini unutmayan sâdık dostlarının da bulunduğunu gösterir. Kabir Karacaahmedde Saraçlar Çeşmesi civarındadır. Ağabânî sarılmış hamidiyekalıp fesli olup kitabenin üst tarafında da bir yangın tulumbası resmedilmişdir.



Yangıncı Feridun'un kabir taşı

(Resim: Ömel Tel)



Taraveti şebab tahtının şahı Fermanı kazadır yokdu günâhı

Eşirrâ erâzil kuru bühtanı Yakdılar ol garib sahi bütanı

Gerçi bışkın meşreb hem serkeş idi Toylukdur ki yaşı yirmibeş idi

Semender misâli bî perva bî bak Hem sahibi iffet gaayet ile pak

izzet ağa nâm ol Hâtemî unvan Hare etti kabrine mâli firâvan

Olsun makaam ona arsai lâhüt "Yanguncu Feridun" târihi menkuut

1263 (M. 1847) Tarihi vaz'ı sene 1283 (M. 1866 - 1867)

Vâsıf HÎÇ

FERİDUN BAĞÇESİ - Bebek'de Nişancı Feridun Beyin (Paşanın) meşhur bağçesi, XVI. Yüzyılda Boğaziçi'nin en mâmur yerlerinden biriydi; burada bir de küçük kasır vardı. Feridun Paşanın ölümünden sonra devlete intikal etti ve pâdişâhlara mahsus bağçelerden biri oldu. Üçüncü Mehmed'in anası Safiye Sultanın, çok sevdiği yerlerden biriydi; sadırâzam Dâmad Boşnak ibrahim Paşa, ki devrinin en zengin vezirlerindendi, burada Valide Sultana sık sık mükellef ziyafetler verirdi, Safiye Sultana verilen bu ziyafetlerden yalnız birinin 50.000 altına mal olduğu söylenir. (B. : İbrahim Paşa, Dâmad Boşnak; Safiye Sultan). Feridun Bağçesi yanındaki Bebek Has bağçesine katılmış ve XVIII. yüzyılda da buna Bebek Sahilsa-rayı (Hümâyun âbâd) yazılmışdır (B. : Bebek, Hümâyunmâbâd Kasrı, cild 5, sayfa 2337).

FERİDUN PAŞA (Nişancı Ahmed) -Onaltmcı Yüzyılın ikinci yansında "Münşeât-üs Selâtin" isimli eseri ile tanınmış kalem sahibi bir vezir. Paşalığı hayatının soı yıllarında olduğu için kendisi "Nişancı Feridun Bey", meşhur eseri de "Feridun Bey Münşeatı" diye anıla gelir.

Aslının nereli olduğu bilinmiyor, Bosnalı olması muhtemeldir; gençliğinde aşırı güzelliği ve yakışıklığı ile tanınnıışdı; Çhizâde Abdullah Çelebinin kapusundan yetişmiş, 1553 de Sokul-lu Mehmed Paşanın husûsî kâtibi oldu; 1565 de Mehmed Pasa Sadırâzam ohrıea, hem liyâ-



FERİDUN PAŞA (Nişancı Ahmed)

- 5682 -


Yüklə 5,06 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   60   61   62   63   64   65   66   67   ...   76




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin