Türkiye’nin katılım yönünde ilerlemesi üzerine 2003 İlerleme Raporu


Başlık 4: Sermayenin serbest dolaşımı



Yüklə 1,02 Mb.
səhifə10/27
tarix15.09.2018
ölçüsü1,02 Mb.
#82276
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   27

Başlık 4: Sermayenin serbest dolaşımı

Son İlerleme Raporundan bu yana kaydedilen gelişme

Sermaye hareketleri ve ödemeler alanında, yatırımlara ilişkin yasal, düzenleyici ve idari çerçevenin modernleştirilmesini, serbestleştirilmesini ve düzgünleştirilmesini hedefleyen Aralık 2001’de kabul edilmiş olan kapsamlı reform programının bir parçası olarak, Haziran 2003’te yeni bir yabancı dolaysız yatırım kanunu çıkarıldı. Yeni dolaysız yabancı yatırım kanunu, 1954’te kabul edilmiş olan yabancı sermayenin teşvikine dair önceki kanunun yerine geçmiştir.

Kanunun başlıca amacı, yabancı yatırımcıların haklarını koruyarak, Türk vatandaşlarının haklarıyla uyumlu biçimde yabancı tüzel kişilerce taşınmaz mal edinilmesini serbestleştirerek ve dolaysız yabancı yatırımlar için - müsaadeye değil - bildirime dayalı bir sistem kabul ederek Türkiye’de dolaysız yabancı yatırımları teşvik etmektir.

Portföy yönetim şirketleri ve standartları (yabancı kolektif işletmeler) ile ilgili olarak, bunların kurulması ve menkul kıymetler piyasasında faaliyetleri hakkında Ocak 2003’te bir yönetmelik kabul edildi. Bu yönetmelik, herhangi bir ülkeden gerçek ve tüzel kişilerin, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından verilen bir lisansı haiz olmak ve asgari sermaye gereklerini karşılamak şartıyla, Türkiye’de portföy yönetim şirketleri kurmalarına olanak vermektedir. Geçmişte, sadece bankaların, sigorta şirketlerinin, aracı kurumların, emeklilik fonlarının ve personel fonlarının Türkiye’de menkul kıymetler alanında kolektif yatırımlara yönelik işletmeler kurmalarına izin verilmekteydi (Ayrıca bkz. Başlık 3 – Hizmetlerin serbest dolaşımı).

Ödeme sistemleri ile ilgili olarak, bu yıl bildirilecek herhangi bir gelişme yoktur.

Kara para aklamaya karşı mücadele sahasında, daha fazla ilerleme olmuştur. Mali Suçları Araştırma Kurulu tarafından kabul edilen bir karar, Kasım 2002’de yürürlüğe girdi. Bu karar, bankaların ve özel finans kurumlarının, usulsüzlüklerin bildirilmesinden sorumlu bir kişiyi görevlendirmesini öngörmektedir.

Genel değerlendirme

Yeni Dolaysız Yabancı Yatırım Kanunu ve ona ilişkin uygulama mevzuatı, düzenleyici yatırım çerçevesini iyileştirmeye yönelik olumlu adımlar teşkil etmektedir.

Sivil havacılık, deniz taşımacılığı, liman işletmeleri, radyo ve televizyon yayıncılığı, telekomünikasyon, madencilik ve enerji gibi birçok sektörde yabancı mülkiyet üzerindeki kısıtlamalar ise, yasalarda yer aldıklarından, hâlâ devam etmektedir. Ayrıca, yabancı kontrolündeki işletmelerin gayrimenkul sektöründe faaliyet göstermesi yasaktır.

Kurumsal yatırımcılar ile ilgili olarak, yabancı varlıklara yatırım konusunda sigorta yasası ve uygulama mevzuatında hukuken kısıtlamalar öngörülmemiştir. Ancak, bu varlıklar zorunlu yedekleri oluşturmakta kullanılamaz.

İdari kapasite yönünden, Hazine Müsteşarlığı bünyesindeki Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü, DYY konularından sorumlu olan başlıca devlet organıdır. YSGM’nin 75 personeli vardır ve sorumlulukları arasında, (yabancı şirketlerin ve yabancı personelin) yetkilendirilmesi ve tescil edilmesi, ilgili mevzuatın hazırlanması, devlet yardımlarının tahsis edilmesi, ülkeye yönelik DYY’nin teşvik edilmesi, ülkeye yönelik DYY istatistiklerinin tutulması ve yabancı yatırımcılar için danışma hizmetleri verilmesi bulunmaktadır.

Ödeme sistemleri ile ilgili olarak, (sınır ötesi kredi transferleri ve hesap kesme üzerine) bütün yönergeler ve elektronik ödeme araçları üzerine tavsiye, henüz Türk mevzuatına aktarılmamıştır. Türkiye, bankalar ile onların müşterileri arasındaki uyuşmazlıkların çözülmesi için bir mahkeme-dışı düzeltme mekanizması da kurmalıdır.

Kara para aklamaya karşı mücadele sahasında, Türkiye, toplam personel sayısı 1000’den fazla olan, işleyen bir mali istihbarat birimine de sahiptir. Mali Suçları Araştırma Kurulu adındaki bu birim, evrak tabanlı bilgi sistemi ve araştırma usullerini güncelleştirip ıslah etmelidir. Bir mali istihbarat veri tabanının kurulması tavsiye edilir (ayrıca bkz. Başlık 24 – Adalet ve içişleri).


Sonuç

Son İlerleme Raporundan bu yana, özellikle sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesi ile ilgili olarak, mevzuatın müktesebat ile daha da uyumlulaştırılmasında bazı gelişmeler olmuştur.

Genel olarak, müktesebat ile uyumlaşma ilerlemektedir, fakat yeni çabalar gereklidir. Özellikle, yabancı yatırımcılar üzerinde mevcut sınırlamalar kaldırılmalı ve yatırımla ilgili yasal, düzenleyici ve idari çerçeveyi modernleştirme, serbestleştirme ve düzgünleştirme çabalarına devam edilmelidir. Ödeme sistemleri ve kara para aklamaya karşı mücadele konularındaki müktesebat, ülke hukukuna aktarılmalıdır.


Başlık 5: Şirketler hukuku

Son İlerleme Raporundan bu yana kaydedilen gelişme

Şirketler hukukuyla ilgili bildirilecek herhangi bir özel ilerleme yoktur. Türkiye’de şirket kurma usullerini basitleştirmeyi amaçlayan yeni bir Şirketler Yasası parlamentoda beklemektedir. Kabul edildiği takdirde, bu yasa, şirket kurmak için gereken işlemlerin sayısını 19’dan 3’e indirecektir.

Muhasebe konusunda, Sermaye Piyasası Kurulu, denetim şirketlerinin işleyişi ve bağımsızlığı konusunda tebliğler çıkarmış ve emeklilik fonları için denetim esasları kabul etmiştir.

2002 başından bu yana, fikri ve sınai mülkiyet hakları sahasında belirgin gelişmeler olmamıştır.

Ecza maddeleri alanında, raporlama dönemi boyunca FMH sorunları devam etmiştir. Sınai mülkiyet hakları konusunda belirtilecek herhangi bir ilerleme yoktur.

Raporlama döneminde, özellikle Sermaye Piyasası Kurulu yoluyla, idari kapasite gelişmeye devam etmiş ve FMH konularında yargıçların eğitimine devam edilmiştir. Ancak, (İstanbul ve Ankara’da) iki mevcut mahkemeye ek olarak yeni uzmanlık mahkemeleri kurulmuş değildir.



Brüksel Sözleşmesi’nin yerine geçen Tüzük ve Roma Sözleşmesi konusunda gelişme olmamıştır.
Genel değerlendirme

Türk hükümeti, bu amaçla kurulan bir özel komisyon ile, Ticaret Kanunu’nu, Şirketler Hukuku Birinci Yönergesindeki en son değişiklikler dahil müktesebat ile uyumlaştırmak amacıyla gözden geçirmektedir. Şirketler hukukuyla ilgili olarak, mevzuatta ve uygulamada sonuçlar elde etmek için, uzun zamandır bekleyen uyum çalışması hızlandırılmalıdır.

Fikri mülkiyet hakları alanında, bilgi toplumunda telif hakkı, kendine özgü veritabanı koruması, kamuya ödünç verme, sanatçıların yeniden satış hakları ve kiralama hakları yönünden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda daha fazla değişiklik yapılmalıdır. Geçen bir yılda, bu konuda herhangi bir çalışma gözlenmemiştir.

WIPO Telif Hakları Anlaşması’na, WIPO Performanslar ve Fonogramlar Anlaşması’na, Endüstriyel Tasarımların Uluslararası Tesciline İlişkin Lahey Anlaşması’nın Cenevre Metnine ve WIPO Marka Hukuku Antlaşması’na katılım süreci hâlâ tamamlanmış değildir. Aynı durum, 1996’da onaylanmış olan fakat Türkiye Cumhuriyeti Resmi Gazetesinde yayınlanmamış olan Roma ve Bern Anlaşmaları yönünden de geçerlidir.

Korsanlık ve sahtecilik Türkiye’de ciddi bir problem olmaya devam etmektedir. Sektöre göre, İngilizce ders kitaplarında korsanlık düzeyi %90 kadar yüksek olabilmektedir. Öteki yaygın korsanlık biçimleri arasında, telif hakkı konusu optik diskler (filmler, müzik, yazılım, referans malzemeleri, vs.) bulunmaktadır. İnternet korsanlığı da (basılı medyanın dağıtımı ve görsel-işitsel eserlerin izinsiz olarak yayınlanması) yaygın olarak karşılaşılan bir durumdur.

Sınai mülkiyet hakları alanında, 1995’te kabul edilen yasalar, AT yönergeleriyle uyumlu hale getirilmelidir. Yürürlükteki tasarım mevzuatı da, tasarımların korunmasına ilişkin AT müktesebatı ile uygunluk sağlayacak biçimde değiştirilmelidir.

Patentler konusunda, Türkiye 2000 yılında Avrupa Patent Sözleşmesi’ni (APS) onaylamış ve APS’ye taraf olmuştur. Ancak, Türkiye kendi mevzuatını AB ve uluslararası gerekler ile daha fazla uyumlaştırmalı ve etkili uygulamayı sağlamalıdır.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2002 yılında Türkiye’nin bütün illerinde uygulama komiteleri kurmuştur. Bakanlık, 2003’ün ilk iki ayında sinema ve müzik eserlerinden oluşan 15.000 adet korsan eşyanın ve 1.505 korsan basılı yayının tespit edildiğini ve 19 kişi aleyhine kanuni takibat başlatıldığını bildirmiştir.

İhlal sayısının yüksekliğinin ve buna karşılık faillere karşı açılan davaların ve uygulanan yaptırımların azlığının ortaya koyduğu gibi, korsanlığa karşı mücadele hâlâ etkili değildir. Polis, gümrük makamları ve yargı arasında daha fazla kurumlar arası işbirliğiyle ve eğitimle idari kapasite güçlendirilmelidir. Daha önce bildirilen bilinçlendirme kampanyaları, önemli herhangi bir görünürlüğe veya etkiye yol açmamıştır. Korsanlığın yasa dışılığı konusunda halkın bilinç düzeyi artırılmalıdır.

Bugün için, İstanbul ve Ankara’daki iki uzmanlık mahkemesinden başka, FMH davalarına ceza ve hukuk mahkemeleri bakmakta ve mahkemelerin karar varma sürecinde aşırı gecikmeler olmaktadır. Türkiye, ayrıca telif hakkı ve bağlantılı hakların ihlali hallerinde uygun hukuksal yolların ve yaptırımların uygulanmasını sağlamalıdır.

Sonuç

Son İlerleme Raporundan bu yana, çok sınırlı gelişme kaydedilebilmiştir.

Önceki yıllarda alınan tedbirlere karşın, şirketler hukuku ve fikri ve sınai mülkiyet hakları sahasında genel ilerleme çok sınırlı kalmaya devam etmektedir. Fikri ve sınai mülkiyet hakkı ihlallerine ve korsanlığa karşı daha etkili biçimde mücadele etmek için, hem yasal düzenlemeler, hem de uygulama tedbirleri gereklidir.



Yüklə 1,02 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   27




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin